Yenişehir Wiki
Register
Edit Page
Uyarı: Giriş yapmadınız. Herhangi bir değişiklik yapmanız durumunda IP adresiniz herkese görünecektir. Eğer giriş yaparsanız veya bir hesap oluşturursanız, edineceğiniz çeşitli yararların yanı sıra yaptığınız değişiklikler de kullanıcı adınıza atfedilecektir.

Bu düzenleme geri alınabilir. Lütfen yapmak istediğiniz bu olduğunu doğrulamak için aşağıdaki karşılaştırmayı kontrol edin ve ardından düzenlemeyi geri almayı bitirmek için değişiklikleri aşağıda yayımlayın.

Güncel sürüm Sizin metniniz
1. satır: 1. satır:
 
[[HÂL]]
 
== Din kavramı ==
 
 
[[cezâ]]/[[mükafat]], [[âdet]]/[[durum]], [[itaat]]/[[isyân]], [[hesap]], [[zül]], [[inkıyad]], [[hüküm]]/[[kaza]], [[galebe]], [[kahr]], [[isti'lâ]], [[mülk]], [[ferman]], [[tevhît]], [[ibâdet]], [[millet]], [[şeriat]], [[vera']], [[takva]], [[hizmet]], [[ihsan]], [[ikrah]]" gibi anlamlara gelir. Hamdi Yazır, "din" kelimesini tanımlarken "[[siyâset]] " anlamını da zikretmiştir.
 
== [[HÂL]] ==
 
 
   
 
Sözlükte "değişme, dönüşme, durum ve tavır" gibi anlamlara gelen hâl (çoğulu ahvâl) bir tasavvuf terimi olarak, insanın iradesi ve çabası olmadan ilâhî bir lütuf olarak kalbe gelen his ve bunun ruh ve bedene yansıması demektir. Neşe - hüzün, kabz - bast gibi rûhî durumlar gelip geçici bir his ve heyecân olup süreklilik göstermezler. Ancak bir hal yok olunca, hemen onun ardından onun bir benzeri veya zıddı olan başka bir hal meydana gelir. Hz. Peygamber'in sohbetlerinde bulunan Hanzale ibn Rebî'in O'nun huzurunda iken cennet ve cehennemi gözüyle görüyormuş gibi bir hal yaşaması, huzurundan ayrılınca da bu duyguların kaybolması, durumundan yakınan Hanzale'ye, Hz. Peygamber'in bu hallerin zaman zaman meydana gelebileceğini, ancak devamlılık arzetmeyeceğini haber vermesi (Müslim, Tevbe, 12) mutasavvıflarca hâl sahibi olmanın önemini belirtmek üzere örnek olarak verilir. Sûfiler, ancak yaşanarak anlaşılabilmesi, sözle ve yazıyla anlatma veya anlaşılma imkânı bulunmamasından dolayı tasavvufa, ilm-i hâl adını vermişlerdir. Geçici olan duyguların (hâl) süreklilik arzetmesine, makam denilmektedir. Makamlar, irade ile ve çalışarak elde edilir, haller ise samimi olarak iyi işler ve güzel davranışlar ortaya koyanlara Allah'ın lütuf ve bağışlarıdır. Ayrıca her makamın kendine mahsus halleri vardır. Manevî halleri yaşamakta olan bir sâlikten bazı kerâmetler zuhur edebilir. Bu itibarla ehl-i hâl bazen duası makbul kerâmet sahibi velî anlamına da gelir. (M.C.)
 
Sözlükte "değişme, dönüşme, durum ve tavır" gibi anlamlara gelen hâl (çoğulu ahvâl) bir tasavvuf terimi olarak, insanın iradesi ve çabası olmadan ilâhî bir lütuf olarak kalbe gelen his ve bunun ruh ve bedene yansıması demektir. Neşe - hüzün, kabz - bast gibi rûhî durumlar gelip geçici bir his ve heyecân olup süreklilik göstermezler. Ancak bir hal yok olunca, hemen onun ardından onun bir benzeri veya zıddı olan başka bir hal meydana gelir. Hz. Peygamber'in sohbetlerinde bulunan Hanzale ibn Rebî'in O'nun huzurunda iken cennet ve cehennemi gözüyle görüyormuş gibi bir hal yaşaması, huzurundan ayrılınca da bu duyguların kaybolması, durumundan yakınan Hanzale'ye, Hz. Peygamber'in bu hallerin zaman zaman meydana gelebileceğini, ancak devamlılık arzetmeyeceğini haber vermesi (Müslim, Tevbe, 12) mutasavvıflarca hâl sahibi olmanın önemini belirtmek üzere örnek olarak verilir. Sûfiler, ancak yaşanarak anlaşılabilmesi, sözle ve yazıyla anlatma veya anlaşılma imkânı bulunmamasından dolayı tasavvufa, ilm-i hâl adını vermişlerdir. Geçici olan duyguların (hâl) süreklilik arzetmesine, makam denilmektedir. Makamlar, irade ile ve çalışarak elde edilir, haller ise samimi olarak iyi işler ve güzel davranışlar ortaya koyanlara Allah'ın lütuf ve bağışlarıdır. Ayrıca her makamın kendine mahsus halleri vardır. Manevî halleri yaşamakta olan bir sâlikten bazı kerâmetler zuhur edebilir. Bu itibarla ehl-i hâl bazen duası makbul kerâmet sahibi velî anlamına da gelir. (M.C.)
Please note that all contributions to the Yenişehir Wiki are considered to be released under the CC-BY-SA
İptal Değişiklik yardımı (yeni pencerede açılır)