|
←EÇS/10/126 | Evliya Çelebi Seyahatnamesi 10.Cilt Evliya Çelebi |
EÇS/10/128→ |
Bütün asker kale içine doldu. Bütün toplar atılıp, gülbangler çekildi. Şenlikler olarak vezîr-i azama anahtarları ile müjdeciler gitti.
Nitre kalesinin yeri ve şekilleri: Uyvar'ın batı yolu ile kuzeye meyilli sağ tarafa düşer. Uyvar sahrası sonunda yüksek bir kaya üzerinde kayadan bir kaledir ki, Allah'a hamdolsun mü'minlerin evi oldu. Hemen hakir, duvarlarını adımladım. Tam iki bin adımdır. Bâdemî şekildedir. Biraz Estergon kalesine benzer. İç hisarı, altıyüz adet tahta örtülü altlı üstlü, pencereli ve balkonlu, kâgir ve san'atlı evlerdir. Bu kaleden altı saat ötedeki Uyvar kalesi, bu evlerden apaçık görünür. Bu kalenin batı rüzgârı tarafındaki dağları tamamen bağlardır. Amma kale havâledir. İki kapısı vardır. Biri kıbleye bakar, varoşa iner büyük kapıdır. Diğeri küçük kapıdır ki, batıya açılır. Bu kalede iki büyük kilise vardır. Biri saadetlü pâdişâh içün (Mehmed Han camii) oldu. Macar kilisesi de valide sultan adına ibâdet yeri oldu.
Bu kalenin cephanesi, tahıl mahzenleri, altmış parça kolomborne topları vardı. Balyemez topları yoktu. Burada cehennem kuyusu gibi bir zindar var ki, görenin aklı gider. İçinde mahpus olanın ise hem aklı hem canı gider. Hatta kahraman vezir, Gaazi Hüseyin Paşa, bu zindanı açıp, kementleri dolaplarla çekerek içinden tam 1060 adet ümmet-i Muhammed çıkardı. Zavallılar her biri açlıkla zayıflamış ve sapsarı olmuşlardır. Çehrelerini gören gûlyabâni zannederdi. Saçları ve sakalları birbirine karışıp bülüm büklüm olmuş... Gözleri kulakları, burun deliklerini bitler yaralayıp, sakallarında yuva tutmuş... Meğer bu kadar Allah'ın kulu yedi aydan beri bu zindandan çıkmayıp, her birine yirmidört saatte ellişer dirhem yulaf ekmeği verirlermiş! Heman Hüseyin Paşa bunlara merhamet ederek on sığır, pilâv, çorba, yahni, ekmek ısmarladığından heman hakir, zarifçe tedbir ile ileri varıp, “Aman sultânım, şimdi bu kadar ibadullah, bu kadar yemeği yiyince kırılırlar. Heman bunlara ekmek ve su vereler, gayrı başka şey vermeyeler. Bunların hava aldıkları yetişir. Bir iki günden sonra azar azar yemek versinler. Ve hemen kendilerini arabalara koyup, Uyvar kalesine götürsünler. Orada bun-