|
←EÇS/10/15 | Evliya Çelebi Seyahatnamesi 10.Cilt Evliya Çelebi |
EÇS/10/17→ |
şısındaki Peşte, Vaç Kaleleri tarafından ve beride eski Budin tarafından dalyan boylu, uzun tüfenklerle kaçaklara ölüm kurşunlar ı serptiler. Kimse kürek çekmeğe baş gösteremediğinden gemiler Tuna kenarına geldikçe islâm askeri yakalayıp, yirmibin kadar esir aldı. Süleyman Han bütün esirleri getiren gazilere ihsan eyledi. Oniki günde dağları temizlediler. 948 (1541) rebiülahirinin yirmidokuzuncu günü Budin kalesi muhasaradan kurtarıldı. İslâm askeri tamiri içün üşüp, sağlam bir kale yapıldı. Süleyman Han Budin'i dördüncü kerre de bu tehlikeden kurtarınca, böyle ikide birde Budin imdadına yetişmekte islâm askerine fazla zahmet olmasın diye Budin kalesini bir değerli vezire vermeyi arzu etti. Konuştuktan sonra ölen kralın na'şını, kızıl-saray kilisesinden çıkarıp, İstolni Belgrad'a gönderdi. Sonra divan yapıp, kralın, annesiyle karısını ve oğlu Jiğmond Yanoş adındaki üç yaşındaki masumu, divân-ı hümâyuna getirtti. Kralın karısına buyurdular ki: “Senin kralın Yanoş, benim çırağım ve mânevi oğlum idi. Bu küçük oğlu dahi benim çırağım ve oğlum olsun. Bu oğlana Erdel vilâyeti krallığını ihsan ettim. Sen, onun anası ve Erdel kralının kızısın. Baban hâlâ Erdel'de kral olup, koca ve kötürüm olduğundan vilâyeti muhafaza edemiyor. Sen, oğlunun vekili ve vilâyetin sahibi olup, her sene Erdel haracını gönderesin ve kaynatanı bile alıp, Erdel'e gidesin.”Kadına bu nasihatları ettikten sonra oğluna bir sorguç, murassa' ve sırmalı bir iskemle, murassa'a bir topuz, muhteşem bir çadır ihsan edüp, kadının başına murassa' bir taç ve kaynanasına dahi sırmalı hil’atlar giydirip, (Yürü, Allah işini kolay eyleye...) deyince kadın dedi ki: (Pâdişâhım, çırağın olan oğlum daha küçütür. Erdel vilâyetine yalnız gidemez. Oğlum, sencileyin şânı yüksek bir pâdişâhın çırağı, Budin kralının oğlu ve şimdi dahi Erdel kralıdır. Bize kırk, ellibin asker ver. Erdel dîvarına oğlumu ihtişam içinde götürsünler.) Süleyman Han, kadının bu sözlerini duyunca bü