|
←EÇS/11/91 | Evliya Çelebi Seyahatnamesi 11.Cilt Evliya Çelebi |
EÇS/11/93→ |
mülüm de kalmayıp paşa ile kral valdesinin yanına vardım-Su oraya da gelmeğe başladı. Sudan o kadar mahlûklar peyda oldu ki, oynaşmalarını seyrettik.
Başka ibret alınacak bir seyir: Pehlivan bir ağaçtan bir ağaca bir perde gerdi .Bir âsa ile vurup (çıkın dışarı) deyim bir alay çeşitli devler ellerinde lobutlar, kalkan, mızrak ve silâhlarıyla geçtiler. Sonra fil kulaklı, arşları pençeli, fil tabanlı, deve ayaklı gulyabaniler derya içinden geçerek gittiler. Sonra ecinni askeri yürüdü ki tarifi uzun olur. Gözleri, yuvarlak, sıçan kulaklı, kedi kulaklı, adam, kuş ve balık başlı, arslan ayaklı.. Gözleri önde değil. Yanda.. Cinler birbrileriyle boğuşarak geçtiler.
Başka bir ibret: Deniz kuruyup, devler, gulyabanilre,. ecinni ve ejderhalardan eser kalmadı. Mısır, Şam, Acem,. Hind, Sind, Moskof, Tatar, Özbek, ne kadar insan cinsi vayfrsa hepsi bağda gezip her ağaç altında zevk ederlerdi. Ama, konuşmazlardı.
Büyük marifetli bir temâşâ: Bu perdenin arkasından nice bin güneş parçası gulâmlar, yüzbinlerce sahanlarla fevkalâde yemekler taşıyıp, heriflerin önlerine koydular. O kadar çok yemek yediler ki, tarifi imkânsız.. Adamlarımızın bir çoğu dayanamayıp bu yemeklerden yediler. Sonra, paşa bunlara sordu: «Yemekler nasıldı?» onlar da «Vallahi sultanım bir kokulu yemekti, çiğneyip ağzımızdan içeriye girdi. Ama şimdi hâlâ bir lokmasını yememiş gibi aciz» dediler. Sonra pehlivan gelip bir tüfenk attı. Meydandakilerin hepsi derhal perdenin arkasına çekildiler. Sonra yine meydanda oynayıp, havuz içine düşüp, havuzdan ejderha şeklinde çıkan gulâmlar yeri sulayıp kabak, karpuz, kavun ve hıyar tohumları ektiler. Üstadlari ekilen tohumların üstüne sepe sepe işedi. Derhal ekilen şeyler yetişip herkes karpuz, kavun ve hıyarları yediler. Yirmi otuz kadar karpuz ve kavunu üstadlari, kral valdesine götürdü. Hıyardan yedi, paşa birşey yemedi. Üçyüz altın ihsan verdi. Tuhaf üstad imiş. Kendisinden sordum ve