|
|
| ←Portal:EÇ/6/154 | Evliya Çelebi Seyahatnamesi 6.Cilt  Evliya Çelebi |
EÇS/6/156→ |
Dedi. Hazret-i Nuh dahi «Selâm âlâ Nuh fil âlemin»
Deyip yılana el vurunca, yılan kendinden geçip ateşe atıldı. Yine Cebrail'in tarifi ile Hazret-i Nuh, yılanın külünü havaya savurdu. Rüzgâr da yılanın külünü, Nuh ümmetinin üzerine düşürdü. Yılanın derisinden hâsıl olan kül, pire oldu. Etinden husule gelen kül bit oldu. Bugüne kadar, yılan külünden hâsıl olan pire ve bit, Nuh'un ahdi gereğince Âdemoğullarını rahatsız etmektedirler. Yılanın kemiklerinin külü ise yere düşüp çıyan oldu. Leşinden hâsıl olan külü, akrep oldu. Bağırsakları yerde solucan oldu. Yüreğinin külü yere düşüp kertenkele ve daha nice haşarat oldu. (İnallahe âlâ külli şey'in kadîr).
Acem müverrihleri Sincar'ın adının konulmasında şöyle rivayet ederler:
İran hükümdarı Dârâ'nın bir güzel sesli cariyesi hâmile imiş.. Müneccimler: '«Bu câriye yarınki uğurlu günde doğu'rursa, doğacak şehzade kendi başına serbest olup cihangir hükümdar olur» derler. Hemen Melik Dârâ'nın emriyle cariyeyi o gün doğurmağa bırakmazlar. Ertesi gün gayet güzel bir temiz çocuk doğar. Bu çocuk, ana rahminde üçyüz ondört gün kaldığından adına Sincar dediler. Dara öldükten sonra bu Sincar, müstakil hükümdar olup, babasının Rumlar elinde zebun ve haraç verir olmasının intikamını alarak, İran ve Turan'da birçok cenkler etmiştir. Sonra (doğduğum yerdir) diye, bu Sincar dağını gayet mâmur eylemiştir. Sonra Timur, deniz gibi askerle bu kale üzerine yürüyüp, yedi ay kuşatmadan sonra fethederek, birçok ibret verici eserlerini harab eylemiş ve ancak eski kalesi kalmıştır.
Sencar kalesi şekilleri: Bu kalenin yapıcısı olan usta mühendis, Haleb'in Maarratünnu'man kalesi büyüklüğünde yapmıştır. Gayet sarp bir yüksek dağ üzerinde, kayadan bir kale olup etrafında hendeği yoktur. Birkapısı var. Beşken şeklinde olup, çevresi yedi bin adımdır. Kalenin içinde ancak üçyüz kadar toprak ile örtülü evcikleri var ki, ahalisi hep