|
←EÇS/8/138 | Evliya Çelebi Seyahatnamesi 8.Cilt Evliya Çelebi |
EÇS/8/140→ |
paşa ile döğüşmek üzere iken yine kaçıp Uşak şehrine geldim. Orada bir Şerife anacığım var. Onun yanında sekiz aydır saklı iken, Karahisar beyi tutup, beni bırakmak için benden bin kuruş istedi. Bir habbe bile vermediğim için beni bağlayarak buraya gönderirken, anam dedi ki; (Korkma oğul! Bu bahane ile Arş gölgesinden halkolunmuş padisâhm yüzünü görürsün. O da senin yüzünü görüp seni soyar. Ata mührünü görünce merhamet edip azâd eyler ve sana çok ihsanlar eder. Ben seni atan Hazret-i Muhammed'in himayesine saldım Ve sana asla besmelesiz ve abdestsiz süt vermedim! Temiz ırktansın, sen var git, ama yine bana tiz gel!) dedi. Yoksa padişahım, bende ne tılsım var, ne vefk var (S.B.).. Ne de başımda yeşilim var. Ferman padişahındır! Dediktecellâtlar: «Pâdişâhım, kılıçlarımızı gördün!» Deyû kılıçlarını padişah huzuruna bıraktılar. Allanın büyüklüğü, güya kılıçların yüzü kurşun gibi yassı yassı olmuş... Pâdişâh ve musahiplerin parmakları ağızlarında kaldı. Saadetlû pâdişâh: «Azad edin şu çelebiyi!» Dedikte o anda bağlarını çözüp omuzuna bir kat elbise, don, gömlek, bir küheylân, iki köle, bir seyishâne, bir kese kuruş, yüz altın ve birer samur kürk ile yirim akçe emekli hatt-ı şerifi verip:   «Beni sevenler riayet eylesin!»   Buyurdu. Mütün vezirler, musahipler adı geçen çelebiye o kadar ihsanlarda bulundular ki, üç günde katar, çerke sahibi olup sevinçten öleyazdı. Bundan sonra çökür çalarken şiirinde mahlas olarak (Itakî) yazdı. Bu hallere bütün divan erbabı hayretle baktılar. Meğer bu itâkî Emir Çelebi, Kalenderi Mehmed Efendinin hazinedarı olan Silâhtar Sipahi halifesi Gedus'lu halifenin akrabasından imiş.. Bütün silâhtar zümresinin ayan ve kibarı, buna o kadar riayet ettiler ki herif on günda bay oldu. Gedus'lu halife çadırı yakınında çadırda kalıp kılıç bereleri için yağlı mumya içti. Bütün kılıç bereleri iyileşti.