|
←EÇS/8/45 | Evliya Çelebi Seyahatnamesi 8.Cilt Evliya Çelebi |
EÇS/8/47→ |
ve iskele var. Onlardan kaleye kâfirlerin çıkması kolaydır. Bre şahbazlarım, o kara çavları yıkalım»
diye üşüntü olup, üçü yıkıldı. Üçünü dahi yıkarken hemen, kâfirler şâfii karanlığında kayıklarını Özü suyunun üst yanında bırakıp, «Pa Jorj Pa jorj» diye çakal gibi feryad ederek Özü kalesine yürüyüp, gelirken hemen kalenin kuzey batı tarafına kâfirler derhal sarılıp, bir anda göz gözü görmez, iken, kâfir hemen seçilip, «Metrise ateş!» denildi. Ve kaleden kâfire yağlı çatallı kurşun yağdırılıp, ardı sıra bir kat sektirme toplar uruldu. Bunlar kâfirleri demet demet parçaladıklarından onlar karanlık havada kaleye bir yaylım tüfeng vurup, yüzbin feryad ile bir anda içeri mel'un kazak metrise gelüp, cenk başladı.
Şâfii vaktinde göz gözü zaten görmez, top ve tüfengin barut dumanından adam adamı seçmez olup, bu surette gerek kaleden ve gerek kâfirden sabaha kadar top ve tüfeng, atılıp, dünya gürültüye boğuldu.
Ama neçare küffar sabahadek göz açıp kapayıncaya kadar hendek kenarında babası evine girer gibi metrise girüp, hendekte yatan Kırk Kilise, Vize, Çirmen sancaklarının zeamet erbabına bir yaylım kurşunu vurmakla onlar dahi hendek içinde çadır ve yüklerini koyup, toptan kaçtılar. Pirzen. nehri taraflarına yaldak atlarına binerek hep kaçtıklarını kâfir görüp, hendek içinde ve dışarda kalan elbise ve ağırlık ve yükleri hep ganimet sanıp, yağma ederken, bostanlar içinde Silistre ve Niğbolu sancağı zeamet ve tımar erbabı. hemen küffar üzerine bir ağızdan (Allah Allah) diye süzülüp gelüp, kılıç vurmaya başlayınca işte dost ve düşman birbirlerini seçmeye başlayıp, kâfire öyle bir kılıç vurdular ki, onlan demet demet edüp, hendekten aldıklarını hep bıraktırarak kâfirleri metrislerine tıkarken, kaleden dahi kâfirlerin kaçanlarına öylece kurşun yağdırarak kâfiri yaşadılar.
Hemen Niğbolu sancağı gazileri hendekte bırakılan pâhi mallarını yükletip, kale kapısı önüne gelelim derlerken yetmiş adet haçlı bayrak Niğbolu sancakları üzerine gelerek