|
←EÇS/8/97 | Evliya Çelebi Seyahatnamesi 8.Cilt Evliya Çelebi |
EÇS/8/99→ |
müş adamlarla ılgar edip Haleb'e yakın vardıklarında, yanındakiler Hasan Paşaya şöyle nasihat ederlerdi:
«Aman sultanım! Diri dirliğinize Haleb Tokadına girme.. İşte kurban olalım. Bu kadar bin kişin var. Yetmiş seksenbin askerin var. Ondan başka yüzbin yiğide mal verip ikiyüzbin askerle ilkbaharda ya Erzurum'dan, ya Van ve şehr-i zordan Acem diyarına gidelim. Oralarda din uğruna canke ile kaleler fethedelim. Ola ki Sultan Mehmed Han hoşlanıp suçumuzu affede!. Koca vezir, sözümüzü ut, aman Halebe girmeyelim!»
dedilerse de nasihatları asla makbul görünmeyip yine devam olundu. Hemen Hasan Paşa Haleb'e yönelince:
«Biz dağları, bağları biliriz. Ne yaparız camili, minareli şehirde!»
Diye illere, dağlara, bağlara dönüp gittiler. Ama Can Mirza Paşa, Tatar Ahmed Ağa, Kadri Ağa, Kürd-Osman Ağa, hakikatlik edip tâ Haleb kalesine dek vardılar ve Hasan Paşa ile vedalaşıp Haleb'e girmiyerek levendleriyle Ane, Seleme kalelerine, Mevak ve Kilis arabları taraflarına, çöle açıldılar.
Ama Hasan Paşa üç vezir, yedi paşa, yedi bey ile, ve üç bin asker ile birdenbire, Hasan Paşanın boğazında aman kılıcı olduğu halde Murtaza Paşaya vardılar.
«Aman kardeş, dahîlek! (Sığındım)»
Diye feryad edip Haleb sarayında Murtaza Paşa ile buluştular. Hemen Murtaza Paşa sade mest (ayağa giyilen meşin birşey) ile Hasan Paşaya karşı çıkıp, bütün vezirler birbirlerinin ayaklarına düşerek çeşitli ululama ve ağırlamaya mazhar ettiler. Murtaza Paşa dahi bunlarla kardeşlik dâvası ederek yapmacıktan öpüşüp kocuşup hepsi birden saraya girdiler. Birbirlerine o kadar aşinalık ettiler ki gören onları hep birlik yoldaş zannederdi.
Murtaza Paşa bunlara hitaben: — Safa geldiniz, hoş geldiniz!
Diye niyaz ve piyaz ile dil döküp bütün vezirlere birer samur kürk ve diğerlerine sırmalı hil'at giydirdi ve dedi ki: