Yenişehir Wiki
Advertisement

Şablon:Vird

Hergün Evrâd ü Ezkâr[]

“EvrÂd ü ezkÂrla meşgul olma, insanın günlük yaşantısının ayrılmaz bir parçası olmalı. İnsan, kendisini zorlamalı ve en az gününün iki-üç saatini evrÂd ü ezkÂrla donatmalı ve zenginleştirmeli.”

İnsanlığın en büyük problemlerinden biri de tembellik ve üşengeçlik. Her şeyin yolunda gitmesinin verdiği rahatlıkla kul olma bilinci yitirilebiliyor. “Sonra yaparım, başka işlerim var…” gibi bahane içeren kelimeler sıkça dökülebiliyor ağızlardan. Başa bir musibet geldiğinde ise hemen kulluk görevlerimiz akla geliyor.

Ahiretini düşünerek yaşamaya çalışan her müminin vazgeçilmezlerinden biridir evrâd ü ezkâr. Nasıl ki abdest alıp bedenimizi duruluyorsak, dilimizden ve kalbimizden düşürmediğimiz Allah (c.c) kelamıyla da ruhumuzu arındırmış oluyoruz. Rabb’imize teveccühün kat kat arttığı şu Ramazan günleri, evrâd ü ezkârı rutin olarak hayatımıza yerleştirmek için de eşsiz bir fırsat. Nitekim Cenab-ı Hak, Yüce Beyan’da, “Ey iman edenler! Allah’ı çok zikredin, O’nu sık sık anın. Sabah akşam O’nu takdis ve tenzih edin” (Ahzap, 41-42) buyuruyor.

Vird[]

Vird kelimesinin çoğulu olarak karşımıza çıkan evrad sözlükte, ‘gelmek, çeşmeye varmak, akan su ve dere’ gibi anlamlara geliyor. Ancak bu kavram zamanla sözlük manasından genişleyerek ‘gece ibadete ayrılan vakit, Kur’an’dan her bir cüz, her gün rutin olarak okunması görev hâline getirilen dua veya zikir’ gibi anlamları içinde barındırıyor.

Ezkar[]

Ezkâr ise zikr kelimesinin çoğulu. Zikir de, Cenâbı Hakk’ı mübarek isimleriyle yâd etmek, sıfat-ı Sübhâniyesiyle anmak, ilahi fiilleriyle hatırlamak ve “Allah şu isleri nasıl da bin bir hikmetle yapıyor.” diyerek takdir ve minnet hislerini ifade etmek demek. Belirli bir vakte bağlı olmayan en ideal dua şeklinin zikir olduğunu açıklayan Prof.Dr. Abdulhakim Yüce, Kur’an’da türevleriyle birlikte 256 yerde zikirin geçtiğini ifade ediyor. Mesela Araf sûresi 7.ayette Rabbimiz, “Sabah ve akşam Rabbini, içinden yalvararak, ürpererek ve yüksek olmayan, kendinin işitebileceğin bir sesle zikret, gafillerden olma!” buyururken bir diğer ayette ise bizlere şöyle öğüt veriyor: “Ey iman edenler! Ne mallarınız, ne evlâtlarınız sizi Allah’ı zikretmekten alıkoymasın!” (Münafikûn Sûresi, 63) Prof. Dr. Yüce’ye göre diğer bütün ibadetler bir yönüyle sınırlandırıldığı hâlde, zikir için zaman, mekan ve pozisyon ayırımı yapılmadan âdeta sınırsızlaştırılmış.

Çünkü zikir, perdelerin bütününü kaldırarak Kudreti Sonsuz’la irtibat kurmanın en ideal şekli. Zikir fazileti hadislerde de dile getiriliyor. Peygamberimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) bir hadiste Rabb’ini zikredenle etmeyeni diri ile ölüye benzetiyor. Diğer bir beyanında ise Efendimiz, amellerimizin en hayırlısının Allah’ı zikretmek olduğunu buyuruyor. Durum böyle olunca da günlük hayatımıza evrâdı ve ezkârı yerleştirmek bizlere düşüyor. Bu alışkanlığı kazanabilmek için, gün içerisinde yolda giderken, durakta beklerken, arabada, vapurda, trende, uçakta yolculuk yaparken evrad ü ezkarın dilimizde olması gerekiyor.

EVRÂD Ü EZKÂR HAYATIMIZIN DÜSTURU OLMALI[]

İnsanlığın en büyük problemlerinden biri de tembellik ve üşengeçlik. Her şeyin yolunda gitmesinin verdiği rahatlıkla kul olma bilinci yitirilebiliyor. “Sonra yaparım, başka işlerim var…” gibi bahane içeren kelimeler sıkça dökülebiliyor ağızlardan. Başa bir musibet geldiğinde ise hemen kulluk görevlerimiz akla geliyor. Ancak insan, tembelliğe karşı sürekli mücadele edip, onun ruhunu felç etmesine fırsat vermezse özellikle bu günlerin feyz ve bereketi vesilesi ile evrâd ü ezkâra sıkı sıkıya bağlanır. Bu alışkanlığı kazandıktan sonra da onu bırakması çok zorlaşır. O, hangi sebeple olursa olsun evradı terk etmeyi oldukça tehlikeli görüyor, içte bozulmanın alameti sayıyor: “İçte değişikliğe uğramanın bir diğer emaresi de, evrad ü ezkarı ve günlük hizbimizi okumayı, değişik sâiklerle de olsa terk etmektir.” diyor. Değişik bahanelerle duayı, zikri, cevşeni okumayı bırakmanın sakıncasına dikkat çekiyor: “Dine hizmet ediyoruz, koşturuyoruz diye evrâd ü ezkâr rafa konmuş durumda. Oysaki, tabiûn ve tebeu’t-tabiine baktığımızda, her türlü vazife ve sorumluluklarının yanında evradı hiç terk etmediklerini görüyoruz.”

Nitekim dünden bugüne maneviyat büyüklerinin en önemli özelliklerinden biri de evrâd ü ezkârlarına düşkünlükleri ve aksatmamaları. Efendimiz (sallahu aleyhi ve sellem) Mekke’den Medine’ye hicret ettiği meşşakatli günlerde bile evradı hiç bırakmazdı. Hz. Ali (radiyallahu anh) savaş gecesi bile hizbini terk etmezdi. Tüm dünyanın tanıdığı mutasavvıf ve mütefekkir Mevlânâ Hazretleri, ömrünü evrâd a ve ezkâr a adadı. Bediüzzaman Hazretleri, sürgünlerle geçen ömründe yolda, hapishane de bile evradını okumayı hiç aksatmazdı.Üstadın uzun yıllar hizmetinde bulunmuş talebelerinden Bayram Yüksel, Said Nursi Hazretleri ile birlikte hapise girdiğinde Nur Risalelerini yazmakla meşgul olur. Üstad’ın bulunduğu koğuşa gittiğinde arı kovanı gibi seslerin geldiğini duyar. Dinledikçe bu seslerin Üstadımızın evrêd, ezkâr dua ve niyaz sesleri olduğunu anlar. Bayram Ağabey, o yıllara ait hatıralarında, “Gecenin hangi saatinde baksak ışığının yandığını görür, zikir sesleri işitirdik.” diyor.

Her birimizin gün içerisinde elimizden geldiği kadar evrâd ü ezkâr okuması gerekiyor.

Zamanın iyi değerlendirilmesi, evrâdın gün içerisine yayılması konusunda bizlere yol gösteriyor. Fırsat buldukça Peygamber Efendimize salât ü selam, istiğfar, la havle ve la kuvvete illa billah gibi dualar okunabileceğinin altını çiziyor. Namazın vaktinde kılınmasını, zikr ü fikr edilerek insanı boşluğa düşürebilecek hiç bir şeye meydan verilmemesini tavsiye ediyor. ... evrâd ü ezkârın dağıtılarak okunması ‘iştirak-i a’mal-i uhreviye’ (hakiki kalp ve ruh birliği) açısından bereketi arttıracağını, insana sorumluluk yükleyip ve alışkanlık kazandıracağını vurguluyor.

Günlük işlerinin arasında kafası yorulan bir mümin, fırsat bulduğu zaman odasının içinde dinlenmek için bir fasıl evradla meşgul olabilir veya iman ve düşünce ufkunu açacak şeyler okuyabilir. Mesela Dua Mecmuası’ndan okunacak yerler, günde bir kez okunduğu takdirde bir senede ezberlenebilir, böylece kitap taşıma külfetinden de kurtulmuş olunur.

Advertisement