Yenişehir Wiki
Register
Advertisement
Hatıralar Hatıralar Bayrak
Mehmet Akif Ersoy
UYAN
Aslında Allah'a isyan sayılacabilecek sözler içerir...Ama biz yine sana kurbanız Allah'ım, Ya biz alem-i islamın bayraktarı olan ülkemizi ve halkımızı silersen Allah'ım ne olacak bu dünyanın hali... havasında yazılmıştır



Şiir Metni
Güncel Türkçesi
İngilizce Tercüme
Osmanlıca

رَبَّنَا وَلاَ تُحَمِّلْنَا مَا لاَ طَاقَةَ لَنَا بِهِ


Ey bunca zamandır bizi te´dîb eden Allah; Ey âlem-i İslâm´ı ezen, inleten Allah!


Bizler ki senin va´d-i İlâhîne inandık; Bizler ki bin üç yüz bu kadar yıl seni andık;


Bizler ki beşer bir sürü ma´bûda taparken, Yıktık o yaman şirki, devirdik ebediyyen;


Bizler ki birer hamlede evhâmı bitirdik Ma´bedlere Ma´bûd-i Hakîkî´yi getirdik;


Bizler ki senin ismini dünyâya tanıttık... Gördükse mükâfâtını, yâ Rab, yeter artık!


Çektirmediğin hangi elem, hangi ezâdır, Her ânı hayâtın bize bir rûz-i cezâdır!


Ecdâdımızın kanları seller gibi akmış... Maksadları dîninle beraber yaşamakmış.


Evlâdı da kurbân olacakmış bu uğurda... Olsun yine, lâkin bu ışık yoksulu yurda,


Bir nûr-i nazar yok mu ki baksın bacasından? Bir yıldız, İlâhî! Bu ne zulmet, bu ne zindan.


Hâlâ mı semâmızda gezen leyle-i memdûd? Hâlâ mı görünmez o seher pâre-i mev´ûd?


Ömrün daha en canlı, harâretli çağında, Çalkanmadayız ye´s ile hirman batağında!


Kâm adlı cihan, biz yine ferdâlara kaldık... Artık bize göster ki o ferdâyı: Bunaldık!


Bir emrine ecdâdı da, ahfâdı da kurban... Olmaz mı bu millet daha te'yîdineBağlantı başlığı şâyan?


Hüsran yine bîçârenin âmâlini sardı; Âtîsi nigâhında karardıkça karardı.


Balkan´daki yangın daha kül bağlamamışken, Bir başka cehennem çıkıversin... Bu ne erken!


Lâkin bu cehennem onu yıldırdı mı?Asla! İ´lâya seğirtip duruyor nâmını hâlâ.


Kum dalgalarından geçiyor öyle şitâban: Gûyâ o sabâ, geçtiği çöller de hıyâban.


Kar kütlelerinden iniyor öyle yaman ki: Bir çağlayan akmakta yarıp taşları sanki.


Kızgın günün altında beyâbânı dolaştı; Yalçın buzun üstünde sekip dağları aştı.


Artık gidiyor Hakk´a varan bir yolu tutmuş, Allâh´a bakan gözleri dünyâyı unutmuş.


Cûş eyliyedursun geriden nevha-i hüsran... Yâdında onunşimdi ne mâtem, ne de hicran!


Yâdında değil lânesinin hüzn-i elîmi, Yâdında değil yavrusunun tavr-ı yetîmi;


Yâdında değil doğduğu, ter döktüğü toprak; Yadında kalan hatıra bir şey, o da ancak:


Gökten ona ?yüksel!? diyen ecdad-ı şehidi! Artık o da yükseldi, fakat yerde ümidi:

Bir böyle şehidin ki mükafatı zaferdir,

Vermezsen, İlahi, dökülen hanu hederdir!

Tâkat getiremiyeceğimiz yükü bize yükleme, Allah´ım...

  1. rabbe-nâ: Rabbimiz


- ve lâ tuhammil-nâ: ve bize yükleme - . mâ lâ tâkate lenâ: bizim takat, güç yetiremeyeceğimiz şeyi - bi-hi : ona


Ey bunca zamandır bizi cezalandıran Allah; Ey İslâm âlemini ezen, inleten Allah!


Bizler ki senin ilahi va'adine inandık;


Bizler ki bin üçyüz bu kadar yıl seni andık;


Bizler ki beşer bir sürü tanrıya taparken,


Yıktık o yaman küfrü, devirdik ebediyyen;


Bizler ki bir hamlede vehimleri bitirdik,


Mabedlere hakiki Mabud'u getirdik


Bizler ki senin ismini dünyaya tanıttık...


Bunun ödülünü gördükse de Ya Rab yetsin artık!


Çektirmediğin hangi acı, hangi eziyet kaldı? Bizim için bir ceza günüdür (2) hayatın her anı!


Atalarımızın kanları seller gibi akmış...


Maksadları dininle beraber yaşamakmış.


Evlâdı da kurbân olacakmış bu uğurda... Olsun yine, lâkin bu ışık yoksulu yurda,


Bir nur saçan bakışın yok mu ki baksın bacasından? Bir yıldız, ilâhî! Bu ne karanlık, bu ne zindan.


Hâlâ kalkmayacak mı bu uzun gece göklerimizden? Hâlâ mı görünmeyecek o va'dedilen sabah?


Ömrün daha en canlı, hararetli çağında,


Çalkanmadayız ümitsizlik ile mahrumiyet batağında!...


Bütün dünya arzularına kavuştu, biz yine yarınlara kaldık..


Artık bize göster ki o yarını: Bunaldık!


Bir emrine ataları da, torunları da kurban...


Olmaz mı bu millet daha desteğine lâyık?


Acılar ve yokluklar zavallının yine emellerini sardı;


Geleceği bakışlarında karardıkça karardı.


Balkan'daki yangın (1) daha kül bağlamamışken,


Bir başka cehennem çıkıversin... Bu ne erken!


Lâkin bu cehennem onu yıldırdı mı? Asla!


Yükseltmek için koşturup duruyor ad ve sânını hâlâ.


Kum dalgalarından öylesine hızlı geçiyor;


Sanki kendisi sabâ rüzgârı, geçtiği çöller de ağaçlı bulvar.


Kar kütlelerinden iniyor öyle yaman ki:


Bir çağlayan akmakta yarıp taşları sanki;


Kızgın günün altında çölleri dolaştı;


Yalçın buzun üstünde sekip dağları aştı.


Artık gidiyor: Hakk'a varan bir yolu tutmuş,


Allah'a bakan gözleri dünyayı unutmuş.


Coşadursun geriden felâket iniltileri...


Aklında onun şimdi ne matem, ne de ayrılık!


Aklında değil yuvasının elem verici hüznü,


Aklında değil yavrusunun yetim tavrı.


Aklında değil doğduğu, ter döktüğü toprak;


(1) Balkan'daki yangın: Ekim 1912'de çıkan


Aklında kalan hâtıra tek şey, o da ancak:


Gökten ona "yüksel!" diyen şehîd ataları!


Artık o da yükseldi, fakat yerde ümidi:


Bir böyle şehidin ki ödülü zaferdir.

Vermezsen, İlahi, dökülen hanu hederdir!
Our Lord! Impose not on us that which we have not the strength to bear!

O Allah is punishing us all this time;
O crush the Muslim world, moaning which Allah! We believe that you have the divine va'adine;
Thousand three hundred years, so that you have remembered us;

When we worship the god that a lot of five,

We have broken the curse that egregious, we transfer all eternity;

Move us to a suspicion that we have completed,

We bring genuine temple Mabud'u

We are introduced to the world that we have your name ...

Even though you see that the Lord reward you enough already!

Which take the pain, which had been persecuted?

Is a fine day for us (2) every moment of life!

Blood was flowing like torrents of our ancestors ...

Along with religious purposes, live.

Sons will also have a victim in this cause ...

Whether, again, not that of the light-poor country,

Emitting light at a glance that you do not have the chimney?

A star, divine! What darkness, what a dungeon.

Do not stand still in our night sky this long?


(1) 286 Baccarat indefinitely Some of verse.

(2) Where there is telmih day sentence in the Hereafter.

Is it still does not seem va'dedilen the morning?

Most of the people living life, intense at times,

Toss in the quagmire of destitution and despair standing by! ...

Their desire to reach the whole world, we still have tomorrow left to ..

Show us that it is now tomorrow: we bored!

Also assigned to an order, the descendants of the victims ...

Do not these folks deserve more support?

Aspirations of the poor in the absence of pain and still wrapped;

As was decided in view of future decisions.

Fire in the Balkans (1) better connect the whole,

Another hell out ... What does this early!


Is not that hell was it years? Never!

I think I can run to raise the standing and still in the names.

Sand waves goes so fast;

Saba if the wind itself, through avenues of trees in the desert as well.

Masses of snow are so egregious that:

Flowing like a waterfall to break stones;

She went mad for a day under the desert;

Rugged mountains and crossed the ice on the tab.

Is now gone: a way to keep up Hakk'a had

Facing the world had forgotten God's eyes.

Let the groans of catastrophe from jumpin back ...

What's on your mind now mourning him, nor separation!

Not in mind the painful sadness of the slot,

The orphan puppies do not mind attitude.

Not born in mind that the land in a canter;


(1) fire in the Balkans: the October 1912

Refers to the Balkan War.


The only thing on his mind the memories, it also provided that:

Him from heaven "up!" The ancestors of the martyred!

Now it went up, but where is the hope:

Award of martyrs so that is a victory.

If you do not give, divine, to shed blood will go head!

طاقت كتيره ميه جگمز يوكى بزه يوكله مه ٬ اللهم...

أى بنجه زماندر بزى تأديب ايدن الله ؛

أى عالم اسلا مى أزن ٬ ايڭلهدن الله


بزلر كه سنك وعد الهيڭه ايناندق ؛


بزلر كه بيك اوچ يوز بو قدر ييل سنى آڭدق ؛




بزلر كه بشر برسورومعبوده طاپاركن ٬


ييقدق او يامان شركى ٬ دويردك ابدياً ؛


بزلر كه برر حمله ده اوها مى بيتيردك ٬


معبدلره معبود حقيقى يى كتيردك ؛


بزلر كه سنك اسمڭى دنيايه طانيتدق


كوردكسه مكافاتنى ، يا رب ، يتر آرتيق


چكديرمديكك هانكي الم ، هانكي اذادر


هر آني حياتك بزه بر روز جازادر


اجداديمزك قانلري سللر كبي آقمش


مقصدلري دينكله بر ا بر ياشامقمش


او لا دىده قربان اولهجقمش بو اوغورده


اولسون ينه ، لكن بو ايشيق يوكسولي يورده ،


بر نور نظر يوقمى كه باكسين با جاسندن


بر ييلديز ، الهي بو نه ظلمت بو نه زندان


حا لا مي سما مزدا كزن ليلهء ممدود


حا لا مي كورونمز او سحر پارهء مو عود


عمرك دها اك جانلي ، اك حرارتلي چاغنده ،


چالقانمه ده يز يأس ايله حرمان باتاغنده


كام آلدي جهان ، بز ينه فردالره قالدق


آرتيق بزه غوستر كه او فردايي بونالدق


بر امر يڭي اجدادي ده ، احفا دي ده قربان


اولماز مي بو ملت دها تأييديكه شايان


خسران ينه بيچاره نك آمالني صاردي ؛


آتيسي نكاهنده قاراردقجه كاراردي


بالقانده كي يانغين دها كول باغلامامشكن ،


بر باشقه جهنم چيقيفيرسين بو نه ايركن






لكن بو جهنم اوني ييلديرديمي اصسلا


اعلا يه سكيردوب طورويور نامڭي حالا


قوم طالغه لرند كچيور اويله شتابان


كو يا او صبا ، كچديكي چوللر ده خيابان


قار كتلي لر ندن اينيور اويله يامان كه


بر چاغلا يان آقمقده ياروب طاشلري صانكه


قيزغين كونك آلتنده بياباني دولا شدي ؛


يالچين بوزك اوستنده سه كوب طاغلري آشدي


آرتيق كيدييور حقه واران بر يولي طوتمش،


اللهه باقان كوزلري دنيايي اونوتمش


جوش ايله يه طورسون كريدن نوحهء خسران


يادنده اونك شيمدي نه ماتم ، نه ده هجران


يادنده دكل لا نه سنك حزن اليمي


يادنده دكل ياوروسنك طور يتيمي


يادنده دكل طوغديغي ، تر دوكتكي طوپراق ؛


يادنده قالان خاطره بر شي ، او ده آنجق


كوكدن اوكا يوكسل ديين اجداد شهيدي


آرتيق ا و ده يوكسلدي ، فقط يرده اميسي


بر بويلي شهيدك كه مكافاتي ظفردر ،


ويرمزسهك ، الهي ، دوكولن خوني هدردر


۱كانون ثني ۳۳۰

Safahat logo

Şablon:Düz liseler için safahat projesi
Şablon:Anadolu liseleri için safahat projesi
Şablon:Sosyal Bilimler Liseleri için safahat projesi
Şablon:Türki Dillerde Safahat Projesi
Şablon:Safahat İngilizceye Tercüme Projesi


Şiir Metni
Güncel Türkçesi
İngilizce tercüme
رَبَّنَا وَلاَ تُحَمِّلْنَا مَا لاَ طَاقَةَ لَنَا بِهِ
Tâkat getiremiyeceğimiz yükü bize yükleme, Allah´ım...
# rabbe-nâ : Rabbimiz

- ve lâ tuhammil-nâ : ve bize yükleme - . mâ lâ tâkate lenâ : bizim takat, güç yetiremeyeceğimiz şeyi - bi-hi : ona

Oh my God, don't give us heavy things that we don't carry.
We can't.Because we are weak.

Ey bunca zamandır bizi te´dîb eden Allah;
Ey âlem-i İslâm´ı ezen, inleten Allah!

Ey bunca zamandır bizi cezalandıran Allah;
Ey İslâm âlemini ezen, inleten Allah!

God is punishing us all this time;
O crush the Muslim world, moaning which Allah!

Bizler ki senin va´d-i İlâhîne inandık;
Bizler ki bin üç yüz bu kadar yıl seni andık;

Bizler ki senin ilahi va'adine inandık;
Bizler ki bin üçyüz bu kadar yıl seni andık;

We believe that you have the divine va'adine;
Thousand three hundred years, so that you have remembered us;

Bizler ki beşer bir sürü ma´bûda taparken,
Yıktık o yaman şirki, devirdik ebediyyen;

Bizler ki beşer bir sürü tanrıya taparken,
Yıktık o yaman küfrü, devirdik ebediyyen;

When we worship the god that a lot of five,

We have broken the curse that egregious, we transfer all eternity;

Move us to a suspicion that we have completed,

We bring genuine temple Mabud'u

We are introduced to the world that we have your name ...

Even though you see that the Lord reward you enough already!

Which take the pain, which had been persecuted?

Is a fine day for us (2) every moment of life!

Blood was flowing like torrents of our ancestors ...

Along with religious purposes, live.

Sons will also have a victim in this cause ...

Whether, again, not that of the light-poor country,

Emitting light at a glance that you do not have the chimney?

A star, divine! What darkness, what a dungeon.

Do not stand still in our night sky this long?


(1) 286 Baccarat indefinitely Some of verse.

(2) Where there is telmih day sentence in the Hereafter.

Is it still does not seem va'dedilen the morning?

Most of the people living life, intense at times,

Toss in the quagmire of destitution and despair standing by! ...

Their desire to reach the whole world, we still have tomorrow left to ..

Show us that it is now tomorrow: we bored!

Also assigned to an order, the descendants of the victims ...

Do not these folks deserve more support?

Aspirations of the poor in the absence of pain and still wrapped;

As was decided in view of future decisions.

Fire in the Balkans (1) better connect the whole,

Another hell out ... What does this early!


Is not that hell was it years? Never!

I think I can run to raise the standing and still in the names.

Sand waves goes so fast;

Saba if the wind itself, through avenues of trees in the desert as well.

Masses of snow are so egregious that:

Flowing like a waterfall to break stones;

She went mad for a day under the desert;

Rugged mountains and crossed the ice on the tab.

Is now gone: a way to keep up Hakk'a had

Facing the world had forgotten God's eyes.

Let the groans of catastrophe from jumpin back ...

What's on your mind now mourning him, nor separation!

Not in mind the painful sadness of the slot,

The orphan puppies do not mind attitude.

Not born in mind that the land in a canter;


(1) fire in the Balkans: the October 1912

Refers to the Balkan War.


The only thing on his mind the memories, it also provided that:

Him from heaven "up!" The ancestors of the martyred!

Now it went up, but where is the hope:

Award of martyrs so that is a victory.

If you do not give, divine, to shed blood will go head!


Bizler ki birer hamlede evhâmı bitirdik
Ma´bedlere Ma´bûd-i Hakîkî´yi getirdik;

Bizler ki bir hamlede vehimleri bitirdik,
Mabedlere hakiki Mabud'u getirdik
İNGİLİZCE

Bizler ki senin ismini dünyâya tanıttık...
Gördükse mükâfâtını, yâ Rab, yeter artık!

Bizler ki senin ismini dünyaya tanıttık...
Bunun ödülünü gördükse de Ya Rab yetsin artık!
İNGİLİZCE

Çektirmediğin hangi elem, hangi ezâdır,
Her ânı hayâtın bize bir rûz-i cezâdır!

Çektirmediğin hangi acı, hangi eziyet kaldı?
Bizim için bir ceza günüdür (2) hayatın her anı!

İNGİLİZCE

Ecdâdımızın kanları seller gibi akmış...
Maksadları dîninle beraber yaşamakmış.

Atalarımızın kanları seller gibi akmış...
Maksadları dininle beraber yaşamakmış.
İNGİLİZCE

Evlâdı da kurbân olacakmış bu uğurda...
Olsun yine, lâkin bu ışık yoksulu yurda,

Evlâdı da kurbân olacakmış bu uğurda...
Olsun yine, lâkin bu ışık yoksulu yurda,

İNGİLİZCE

Bir nûr-i nazar yok mu ki baksın bacasından?
Bir yıldız, İlâhî! Bu ne zulmet, bu ne zindan.

Bir nur saçan bakışın yok mu ki baksın bacasından?
Bir yıldız, ilâhî! Bu ne karanlık, bu ne zindan.

İNGİLİZCE

Hâlâ mı semâmızda gezen leyle-i memdûd?
Hâlâ mı görünmez o seher pâre-i mev´ûd?

Hâlâ kalkmayacak mı bu uzun gece göklerimizden? Hâlâ mı görünmeyecek o va'dedilen sabah?

İNGİLİZCE

Ömrün daha en canlı, harâretli çağında,
Çalkanmadayız ye´s ile hirman batağında!

Ömrün daha en canlı, hararetli çağında,
Çalkanmadayız ümitsizlik ile mahrumiyet batağında!...
İNGİLİZCE

Kâm adlı cihan, biz yine ferdâlara kaldık...
Artık bize göster ki o ferdâyı: Bunaldık!

Bütün dünya arzularına kavuştu, biz yine yarınlara kaldık..
Artık bize göster ki o yarını: Bunaldık!
İNGİLİZCE

Bir emrine ecdâdı da, ahfâdı da kurban...
Olmaz mı bu millet daha te'yîdineBağlantı başlığı şâyan?

Bir emrine ataları da, torunları da kurban...
Olmaz mı bu millet daha desteğine lâyık?
İNGİLİZCE

Hüsran yine bîçârenin âmâlini sardı;
Âtîsi nigâhında karardıkça karardı.

Acılar ve yokluklar zavallının yine emellerini sardı;
Geleceği bakışlarında karardıkça karardı.
İNGİLİZCE

Balkan´daki yangın daha kül bağlamamışken,
Bir başka cehennem çıkıversin... Bu ne erken!

Balkan'daki yangın (1) daha kül bağlamamışken,
Bir başka cehennem çıkıversin... Bu ne erken!
İNGİLİZCE

Lâkin bu cehennem onu yıldırdı mı?Asla!
İ´lâya seğirtip duruyor nâmını hâlâ.

Lâkin bu cehennem onu yıldırdı mı? Asla!
Yükseltmek için koşturup duruyor ad ve sânını hâlâ.
İNGİLİZCE

Kum dalgalarından geçiyor öyle şitâban:
Gûyâ o sabâ, geçtiği çöller de hıyâban.

Kum dalgalarından öylesine hızlı geçiyor;
Sanki kendisi sabâ rüzgârı, geçtiği çöller de ağaçlı bulvar.
İNGİLİZCE

Kar kütlelerinden iniyor öyle yaman ki:
Bir çağlayan akmakta yarıp taşları sanki.

Kar kütlelerinden iniyor öyle yaman ki:
Bir çağlayan akmakta yarıp taşları sanki;
İNGİLİZCE

Kızgın günün altında beyâbânı dolaştı;
Yalçın buzun üstünde sekip dağları aştı.

Kızgın günün altında çölleri dolaştı;
Yalçın buzun üstünde sekip dağları aştı.
İNGİLİZCE

Artık gidiyor Hakk´a varan bir yolu tutmuş,
Allâh´a bakan gözleri dünyâyı unutmuş.

Artık gidiyor: Hakk'a varan bir yolu tutmuş,
Allah'a bakan gözleri dünyayı unutmuş.
İNGİLİZCE

Cûş eyliyedursun geriden nevha-i hüsran...
Yâdında onunşimdi ne mâtem, ne de hicran!

Coşadursun geriden felâket iniltileri...
Aklında onun şimdi ne matem, ne de ayrılık!
İNGİLİZCE

Yâdında değil lânesinin hüzn-i elîmi,
Yâdında değil yavrusunun tavr-ı yetîmi;

Aklında değil yuvasının elem verici hüznü,
Aklında değil yavrusunun yetim tavrı.
İNGİLİZCE

Yâdında değil doğduğu, ter döktüğü toprak;
Yadında kalan hatıra bir şey, o da ancak:

Aklında değil doğduğu, ter döktüğü toprak;
(1) Balkan'daki yangın: Ekim 1912'de çıkan
İNGİLİZCE

Gökten ona ?yüksel!? diyen ecdad-ı şehidi!
Artık o da yükseldi, fakat yerde ümidi:

Aklında kalan hâtıra tek şey, o da ancak:
Gökten ona "yüksel!" diyen şehîd ataları!
İNGİLİZCE

Bir böyle şehidin ki mükafatı zaferdir,
Vermezsen, İlahi, dökülen hanu hederdir!

Artık o da yükseldi, fakat yerde ümidi:
Bir böyle şehidin ki ödülü zaferdir.
İNGİLİZCE

Balkan Savaşı kastedilmektedir. Vermezsen, ilâhî, döktüğü kan başa gidecektir! 14 Ocak 1915 (1) âyetin bir kısmı. (2) Burada ahiretteki ceza gününe telmih vardır.

Advertisement