Yenişehir Wiki
Değişiklik özeti yok
Değişiklik özeti yok
 
4. satır: 4. satır:
 
| sonraki =[[Şura Suresi/1-9]]- [[Şura Suresi/Elmalı/1-9]]
 
| sonraki =[[Şura Suresi/1-9]]- [[Şura Suresi/Elmalı/1-9]]
 
| başlık =[[Fussilet Suresi/45-54]]
 
| başlık =[[Fussilet Suresi/45-54]]
 
}}{{Bakınız|Fussilet SuresiFussilet Suresi/MEAL|Fussilet Suresi/VİDEO|Fussilet Suresi/TEFSİR||Fussilet Suresi/TEZHİB|Fussilet Suresi/HAT|Fussilet Suresi/FAZİLETİ|Fussilet Suresi/HİKMETLERİ|Fussilet Suresi/|Fussilet Suresi/KERAMETLERİ|Fussilet Suresi/AUDİO|Fussilet Suresi/HADİSLER|Fussilet Suresi/NAKİLLER|Fussilet Suresi/EL YAZMALARI|Fussilet Suresi/VP|Fussilet Suresi/WP|Fussilet Suresi/Elmalı|Fussilet Suresi/Transkriptleri}}
 
| bölüm =
 
| bölüm =
 
| notlar =Önemli!!! düzenlenen sayfalar '''ayn''' harfli fasılalara kadar yapılması gerekmektedir. [[Elmalı Tefsiri (Orjinal)]]
 
| notlar =Önemli!!! düzenlenen sayfalar '''ayn''' harfli fasılalara kadar yapılması gerekmektedir. [[Elmalı Tefsiri (Orjinal)]]
}}
+
|}
 
 
{| border="1,5" style="blue-collapse:collapse;"
 
{| border="1,5" style="blue-collapse:collapse;"
 
|-align="center" style="background-color: yellow "
 
|-align="center" style="background-color: yellow "
||<div lang="ar" dir="utf-8" style="font-size:1.0em;padding:0.25em;">'''Ayet No'''
+
|<div lang="ar" dir="utf-8" style="font-size:1.0em;padding:0.25em;">'''Ayet No'''</div>
||<div lang="ar" dir="utf-8" style="font-size:1.5em;padding:0.25em;">'''Ayet Metni'''
+
|<div lang="ar" dir="utf-8" style="font-size:1.5em;padding:0.25em;">'''Ayet Metni'''</div>
||<div lang="tr" dir="utf-8" style="font-size:1.5em;padding:0.25em;">'''Elmalı Meali [http://www.fecr.gen.tr/kitaplar/elmalili_meali/elmalili_hamdi_yazir.htm (Orijinali)]'''
+
|<div lang="tr" dir="utf-8" style="font-size:1.5em;padding:0.25em;">'''Elmalı Meali [http://www.fecr.gen.tr/kitaplar/elmalili_meali/elmalili_hamdi_yazir.htm (Orijinali)]'''</div>
||<div lang="ar" dir="utf-8" style="font-size:1.5em;padding:0.25em;">'''Elmalı [http://www.kuranikerim.com/m_elmalili_index.htm (Sadeleştirilme)]'''
+
|<div lang="ar" dir="utf-8" style="font-size:1.5em;padding:0.25em;">'''Elmalı [http://www.kuranikerim.com/m_elmalili_index.htm (Sadeleştirilme)]'''</div>
||<div lang="ar" dir="utf-8" style="font-size:1.5em;padding:0.25em;">'''İngilizce Meali [http://www.kuranmeali.com/?x=s_main&kid=14 (M. Pickthall )]'''
+
|<div lang="ar" dir="utf-8" style="font-size:1.5em;padding:0.25em;">'''İngilizce Meali [http://www.kuranmeali.com/?x=s_main&kid=14(M. Pickthall )]'''</div>
 
|-
 
|-
||<div lang="ar" dir="rtl" style="font-size:0.9em;padding:0.25em;">[[41/45]]
+
|<div lang="ar" dir="rtl" style="font-size:0.9em;padding:0.25em;">[[41/45]]</div>
||<div lang="ar" dir="rtl" style="font-size:1.5em;padding:0.25em;">[[وَلَقَدْ آتَيْنَا مُوسَى الْكِتَابَ فَاخْتُلِفَ فِيهِ ۗ وَلَوْلَا كَلِمَةٌ سَبَقَتْ مِنْ رَبِّكَ لَقُضِيَ بَيْنَهُمْ ۚ وَإِنَّهُمْ لَفِي شَكٍّ مِنْهُ مُرِيبٍ ]]
+
|<div lang="ar" dir="rtl" style="font-size:1.5em;padding:0.25em;">[[وَلَقَدْ آتَيْنَا مُوسَى الْكِتَابَ فَاخْتُلِفَ فِيهِ ۗ وَلَوْلَا كَلِمَةٌ سَبَقَتْ مِنْ رَبِّكَ لَقُضِيَ بَيْنَهُمْ ۚ وَإِنَّهُمْ لَفِي شَكٍّ مِنْهُ مُرِيبٍ ]]</div>
||<div lang="ar" dir="utf-8" style="font-size:1.0em;padding:0.25em;"> Celâlim hakkı için Musâya o kitâbı verdik de onda ıhtilâf edildi ve eğer rabbından bir kelime geçmiş olmasa idi aralarında iş bitirilirdi ve her halde onlar ondan kuşkulu bir şekk içindedirler
+
|<div lang="ar" dir="utf-8" style="font-size:1.0em;padding:0.25em;">[[Celâlim]] hakkı için [[Musâya]] o [[kitâbı]] verdik de onda [[ıhtilâf]] edildi ve eğer [[rabbından]] bir [[kelime]] geçmiş olmasa idi aralarında iş bitirilirdi ve her halde onlar ondan [[kuşku]]lu bir [[şekk]] içindedirler</div>
||<div lang="ar" dir="utf-8" style="font-size:1.0em;padding:0.25em;">Andolsun ki biz Musa'ya Tevrat'ı vermiştik de onda ihtilafa düşmüşlerdi. Eğer Rabbin tarafından azabın ertelenmesine dair bir söz geçmeseydi mutlaka aralarında hüküm verilirdi. Gerçekten onlar Kur'ân hakkında bir şüphe ve tereddüt içindedirler.
+
|<div lang="ar" dir="utf-8" style="font-size:1.0em;padding:0.25em;">[[Andolsun]] ki biz [[Musa'ya]] [[Tevrat'ı]] vermiştik de onda [[ihtilaf]]a düşmüşlerdi. Eğer [[Rabbin]] tarafından [[azab]]ın ertelenmesine dair bir söz geçmeseydi mutlaka aralarında [[hüküm]] verilirdi. Gerçekten onlar Kur'ân hakkında bir [[şüphe]] ve [[tereddüt]] içindedirler.</div>
||<div lang="ar" dir="utf-8" style="font-size:1.0em;padding:0.25em;">And We verily gave Moses the Scripture, but there hath been dispute concerning it; and but for a Word that had already gone forth from thy Lord, it would ere now have been judged between them; but lo! they are in hopeless doubt concerning it.
+
|<div lang="ar" dir="utf-8" style="font-size:1.0em;padding:0.25em;">And We verily gave Moses the Scripture, but there hath been dispute concerning it; and but for a Word that had already gone forth from thy Lord, it would ere now have been judged between them; but lo! they are in hopeless doubt concerning it.</div>
 
|-
 
|-
||<div lang="ar" dir="rtl" style="font-size:0.9em;padding:0.25em;">[[41/46]]
+
|<div lang="ar" dir="rtl" style="font-size:0.9em;padding:0.25em;">[[41/46]]</div>
||<div lang="ar" dir="rtl" style="font-size:1.5em;padding:0.25em;">[[مَنْ عَمِلَ صَالِحًا فَلِنَفْسِهِ ۖ وَمَنْ أَسَاءَ فَعَلَيْهَا ۗ وَمَا رَبُّكَ بِظَلَّامٍ لِلْعَبِيدِ ]]
+
|<div lang="ar" dir="rtl" style="font-size:1.5em;padding:0.25em;">[[مَنْ عَمِلَ صَالِحًا فَلِنَفْسِهِ ۖ وَمَنْ أَسَاءَ فَعَلَيْهَا ۗ وَمَا رَبُّكَ بِظَلَّامٍ لِلْعَبِيدِ ]]</div>
||<div lang="ar" dir="utf-8" style="font-size:1.0em;padding:0.25em;"> İyi iş yapan kendine, kötü yapan yine kendinedir, yoksa rabbın kullara zulümkâr değildir
+
|<div lang="ar" dir="utf-8" style="font-size:1.0em;padding:0.25em;">İyi iş yapan kendine, kötü yapan yine kendinedir, yoksa [[rabbın]] [[kul]]lara [[zulüm]]kâr değildir</div>
||<div lang="ar" dir="utf-8" style="font-size:1.0em;padding:0.25em;">Her kim iyi bir iş yaparsa, kendi lehine yapmış olur. Kim de bir kötülük yaparsa, kendi aleyhine yapmış olur. Rabbin kullara zulmedecek değildir.
+
|<div lang="ar" dir="utf-8" style="font-size:1.0em;padding:0.25em;">Her kim iyi bir iş yaparsa, kendi [[leh]]ine yapmış olur. Kim de bir kötülük yaparsa, kendi [[aleyhine]] yapmış olur. [[Rabbin]] [[kullara]] [[zulmedecek]] değildir.</div>
||<div lang="ar" dir="utf-8" style="font-size:1.0em;padding:0.25em;">Whoso doeth right it is for his soul, and whoso doeth wrong it is against it. And thy Lord is not at all a tyrant to His slaves.
+
|<div lang="ar" dir="utf-8" style="font-size:1.0em;padding:0.25em;">Whoso doeth right it is for his soul, and whoso doeth wrong it is against it. And thy Lord is not at all a tyrant to His slaves.</div>
 
|-
 
|-
||<div lang="ar" dir="rtl" style="font-size:0.9em;padding:0.25em;">[[41/47]]
+
|<div lang="ar" dir="rtl" style="font-size:0.9em;padding:0.25em;">[[41/47]]</div>
||<div lang="ar" dir="rtl" style="font-size:1.5em;padding:0.25em;">[[إِلَيْهِ يُرَدُّ عِلْمُ السَّاعَةِ ۚ وَمَا تَخْرُجُ مِنْ ثَمَرَاتٍ مِنْ أَكْمَامِهَا وَمَا تَحْمِلُ مِنْ أُنْثَىٰ وَلَا تَضَعُ إِلَّا بِعِلْمِهِ ۚ وَيَوْمَ يُنَادِيهِمْ أَيْنَ شُرَكَائِي قَالُوا آذَنَّاكَ مَا مِنَّا مِنْ شَهِيدٍ ]]
+
|<div lang="ar" dir="rtl" style="font-size:1.5em;padding:0.25em;">[[إِلَيْهِ يُرَدُّ عِلْمُ السَّاعَةِ ۚ وَمَا تَخْرُجُ مِنْ ثَمَرَاتٍ مِنْ أَكْمَامِهَا وَمَا تَحْمِلُ مِنْ أُنْثَىٰ وَلَا تَضَعُ إِلَّا بِعِلْمِهِ ۚ وَيَوْمَ يُنَادِيهِمْ أَيْنَ شُرَكَائِي قَالُوا آذَنَّاكَ مَا مِنَّا مِنْ شَهِيدٍ ]]</div>
||<div lang="ar" dir="utf-8" style="font-size:1.0em;padding:0.25em;">Saate ılim ona havale edilir, hem onun ılmi olmaksızın ne meyvelerden biri tomurcuklarından çıkar ve ne bir dişi yüklü olur, ne de vaz'eder, nerede imiş şeriklerim? diye onlara haykıracağı gün ise diyeceklerdir: arz ederiz huzuruna ki bizden hiç şâhid yok
+
|<div lang="ar" dir="utf-8" style="font-size:1.0em;padding:0.25em;">[[Saat]]e [[ılim]] ona [[havale]] edilir, hem onun [[ılmi]] olmaksızın ne [[meyve]]lerden biri [[tomurcuk]]larından çıkar ve ne bir dişi [[yük]]lü olur, ne de [[vaz']]eder, nerede imiş [[şerik]]lerim? diye onlara haykıracağı gün ise diyeceklerdir: arz ederiz huzuruna ki bizden hiç [[şâhid]] yok</div>
||<div lang="ar" dir="utf-8" style="font-size:1.0em;padding:0.25em;">Kıyamet zamanını bilmek ancak Allah'a havale edilir. Onun bilgisi dışında hiçbir meyve kabuğundan çıkmaz, hiçbir dişi gebe kalmaz ve doğurmaz. Allah onlara: "Bana koştuğunuz ortaklarım nerede?" diye seslendiği gün, onlar: "Senin ortağın olduğuna dair bizden hiçbir şahit olmadığını sana arz ederiz." derler.
+
|<div lang="ar" dir="utf-8" style="font-size:1.0em;padding:0.25em;">[[Kıyamet]] zamanını bilmek ancak Allah'a [[havale]] edilir. Onun bilgisi dışında hiçbir [[meyve]] kabuğundan çıkmaz, hiçbir dişi [[gebe]] kalmaz ve doğurmaz. Allah onlara: "Bana koştuğunuz ortaklarım nerede?" diye seslendiği gün, onlar: "Senin ortağın olduğuna dair bizden hiçbir [[şahit]] olmadığını sana [[arz]] ederiz." derler.</div>
||<div lang="ar" dir="utf-8" style="font-size:1.0em;padding:0.25em;">Unto Him is referred (all) knowledge of the Hour. And no fruits burst forth from their sheaths, and no female carrieth or bringeth forth but with His knowledge. And on the day when He calleth unto them: Where are now My partners? they will say: We confess unto Thee, not one of us is a witness (for them).
+
|<div lang="ar" dir="utf-8" style="font-size:1.0em;padding:0.25em;">Unto Him is referred (all) knowledge of the Hour. And no fruits burst forth from their sheaths, and no female carrieth or bringeth forth but with His knowledge. And on the day when He calleth unto them: Where are now My partners? they will say: We confess unto Thee, not one of us is a witness (for them).</div>
 
|-
 
|-
||<div lang="ar" dir="rtl" style="font-size:0.9em;padding:0.25em;">[[41/48]]
+
|<div lang="ar" dir="rtl" style="font-size:0.9em;padding:0.25em;">[[41/48]]</div>
||<div lang="ar" dir="rtl" style="font-size:1.5em;padding:0.25em;">[[وَضَلَّ عَنْهُمْ مَا كَانُوا يَدْعُونَ مِنْ قَبْلُ ۖ وَظَنُّوا مَا لَهُمْ مِنْ مَحِيصٍ ]]
+
|<div lang="ar" dir="rtl" style="font-size:1.5em;padding:0.25em;">[[وَضَلَّ عَنْهُمْ مَا كَانُوا يَدْعُونَ مِنْ قَبْلُ ۖ وَظَنُّوا مَا لَهُمْ مِنْ مَحِيصٍ ]]</div>
||<div lang="ar" dir="utf-8" style="font-size:1.0em;padding:0.25em;"> Önceden tapıp durdukları şeyler onlardan gayb olup gitmişler ve onlar kendilerine hiç bir kaçamak kalmadığını anlamışlardır
+
|<div lang="ar" dir="utf-8" style="font-size:1.0em;padding:0.25em;">Önceden tapıp durdukları şeyler onlardan [[gayb]] olup gitmişler ve onlar kendilerine hiç bir kaçamak kalmadığını anlamışlardır</div>
||<div lang="ar" dir="utf-8" style="font-size:1.0em;padding:0.25em;">Önceden tapmakta oldukları şeyler, kendilerinden uzaklaşıp kaybolmuştur. Onlar da kendileri için kaçacak bir yer olmadığını anlamışlardır.
+
|<div lang="ar" dir="utf-8" style="font-size:1.0em;padding:0.25em;">Önceden tapmakta oldukları şeyler, kendilerinden uzaklaşıp kaybolmuştur. Onlar da kendileri için kaçacak bir yer olmadığını anlamışlardır.</div>
||<div lang="ar" dir="utf-8" style="font-size:1.0em;padding:0.25em;">And those to whom they used to cry of old have failed them, and they perceive they have no place of refuge.
+
|<div lang="ar" dir="utf-8" style="font-size:1.0em;padding:0.25em;">And those to whom they used to cry of old have failed them, and they perceive they have no place of refuge.</div>
 
|-
 
|-
||<div lang="ar" dir="rtl" style="font-size:0.9em;padding:0.25em;">[[41/49]]
+
|<div lang="ar" dir="rtl" style="font-size:0.9em;padding:0.25em;">[[41/49]]</div>
||<div lang="ar" dir="rtl" style="font-size:1.5em;padding:0.25em;">[[ لَا يَسْأَمُ الْإِنْسَانُ مِنْ دُعَاءِ الْخَيْرِ وَإِنْ مَسَّهُ الشَّرُّ فَيَئُوسٌ قَنُوطٌ]]
+
|<div lang="ar" dir="rtl" style="font-size:1.5em;padding:0.25em;">[[ لَا يَسْأَمُ الْإِنْسَانُ مِنْ دُعَاءِ الْخَيْرِ وَإِنْ مَسَّهُ الشَّرُّ فَيَئُوسٌ قَنُوطٌ|لَا يَسْأَمُ الْإِنْسَانُ مِنْ دُعَاءِ الْخَيْرِ وَإِنْ مَسَّهُ الشَّرُّ فَيَئُوسٌ قَنُوطٌ]]</div>
||<div lang="ar" dir="utf-8" style="font-size:1.0em;padding:0.25em;"> İnsan hayır istemekten usanmaz da kendisine bir şer dokunuverirse hemen ümidi keser, ye'se düşer
+
|<div lang="ar" dir="utf-8" style="font-size:1.0em;padding:0.25em;">İnsan [[hayır]] istemekten usanmaz da kendisine bir [[şer]] dokunuverirse hemen [[ümid]]i keser, [[ye's]]e düşer</div>
||<div lang="ar" dir="utf-8" style="font-size:1.0em;padding:0.25em;">İnsan hayır istemekten usanmaz, fakat kendisine bir kötülük dokununca üzülür ve ümitsizliğe düşer.
+
|<div lang="ar" dir="utf-8" style="font-size:1.0em;padding:0.25em;">İnsan [[hayır]] istemekten usanmaz, fakat kendisine bir [[kötülük]] dokununca üzülür ve [[ümitsizliğe]] düşer.</div>
||<div lang="ar" dir="utf-8" style="font-size:1.0em;padding:0.25em;">Man tireth not of praying for good, and if all toucheth him, then he is disheartened, desperate.
+
|<div lang="ar" dir="utf-8" style="font-size:1.0em;padding:0.25em;">Man tireth not of praying for good, and if all toucheth him, then he is disheartened, desperate.</div>
 
|-
 
|-
||<div lang="ar" dir="rtl" style="font-size:0.9em;padding:0.25em;">[[41/50]]
+
|<div lang="ar" dir="rtl" style="font-size:0.9em;padding:0.25em;">[[41/50]]</div>
||<div lang="ar" dir="rtl" style="font-size:1.5em;padding:0.25em;">[[وَلَئِنْ أَذَقْنَاهُ رَحْمَةً مِنَّا مِنْ بَعْدِ ضَرَّاءَ مَسَّتْهُ لَيَقُولَنَّ هَٰذَا لِي وَمَا أَظُنُّ السَّاعَةَ قَائِمَةً وَلَئِنْ رُجِعْتُ إِلَىٰ رَبِّي إِنَّ لِي عِنْدَهُ لَلْحُسْنَىٰ ۚ فَلَنُنَبِّئَنَّ الَّذِينَ كَفَرُوا بِمَا عَمِلُوا وَلَنُذِيقَنَّهُمْ مِنْ عَذَابٍ غَلِيظٍ ]]
+
|<div lang="ar" dir="rtl" style="font-size:1.5em;padding:0.25em;">[[وَلَئِنْ أَذَقْنَاهُ رَحْمَةً مِنَّا مِنْ بَعْدِ ضَرَّاءَ مَسَّتْهُ لَيَقُولَنَّ هَٰذَا لِي وَمَا أَظُنُّ السَّاعَةَ قَائِمَةً وَلَئِنْ رُجِعْتُ إِلَىٰ رَبِّي إِنَّ لِي عِنْدَهُ لَلْحُسْنَىٰ ۚ فَلَنُنَبِّئَنَّ الَّذِينَ كَفَرُوا بِمَا عَمِلُوا وَلَنُذِيقَنَّهُمْ مِنْ عَذَابٍ غَلِيظٍ ]]</div>
||<div lang="ar" dir="utf-8" style="font-size:1.0em;padding:0.25em;"> Ve şayed ona dokunan bir sıkıntıdan sonra tarafımızdan bir rahmet tattırırsak mutlak der ki: bu benim hakkım ve zannetmem ki saat başıma dikilmiş olsun, bilfarz rabbıma döndürülecek olursam muhakkak benim için onun yanında daha güzeli vardır, fakat o vakıt biz o küfredenlere ne yaptıklarını haber vereceğiz ve onlara muhakkak yoğun bir azâb tattıracağız
+
|<div lang="ar" dir="utf-8" style="font-size:1.0em;padding:0.25em;">Ve şayed ona dokunan bir sıkıntıdan sonra tarafımızdan bir [[rahmet]] tattırırsak mutlak der ki: bu benim hakkım ve [[zann]]etmem ki [[saat]] başıma dikilmiş olsun, [[bilfarz]] [[rabbıma]] döndürülecek olursam muhakkak benim için onun yanında daha güzeli vardır, fakat o vakıt biz o [[küfr]]edenlere ne yaptıklarını haber vereceğiz ve onlara muhakkak yoğun bir [[azâb]] tattıracağız</div>
||<div lang="ar" dir="utf-8" style="font-size:1.0em;padding:0.25em;">Andolsun ki kendisine dokunan bir zarardan sonra, biz ona tarafımızdan bir rahmet tattırsak, O: "Bu benim hakkımdır, kıyametin kopacağını da sanmıyorum, Rabbime döndürülmüş olsam bile mutlaka O'nun yanında benim için daha güzel şeyler vardır" der. Biz o inkâr edenlere yaptıkları şeyleri mutlaka haber vereceğiz ve onlara ağır bir azap tattıracağız.
+
|<div lang="ar" dir="utf-8" style="font-size:1.0em;padding:0.25em;">[[Andolsun]] ki kendisine dokunan bir [[zarar]]dan sonra, biz ona tarafımızdan bir [[rahmet]] tattırsak, O: "Bu benim hakkımdır, [[kıyamet]]in kopacağını da sanmıyorum, [[Rabbime]] döndürülmüş olsam bile mutlaka O'nun yanında benim için daha güzel şeyler vardır" der. Biz o [[inkâr]] edenlere yaptıkları şeyleri mutlaka haber vereceğiz ve onlara ağır bir [[azap]] tattıracağız.</div>
||<div lang="ar" dir="utf-8" style="font-size:1.0em;padding:0.25em;">And verily, if We cause him to taste mercy after some hurt that hath touched him, he will say: This is my own; and I deem not that the Hour will ever rise, and if I am brought back to my Lord, I surely shall be better off with Him But We verily shall tell those who disbelieve (all) that they did, and We verily shall make them taste hard punishment
+
|<div lang="ar" dir="utf-8" style="font-size:1.0em;padding:0.25em;">And verily, if We cause him to taste mercy after some hurt that hath touched him, he will say: This is my own; and I deem not that the Hour will ever rise, and if I am brought back to my Lord, I surely shall be better off with Him But We verily shall tell those who disbelieve (all) that they did, and We verily shall make them taste hard punishment</div>
 
|-
 
|-
||<div lang="ar" dir="rtl" style="font-size:0.9em;padding:0.25em;">[[41/51]]
+
|<div lang="ar" dir="rtl" style="font-size:0.9em;padding:0.25em;">[[41/51]]</div>
||<div lang="ar" dir="rtl" style="font-size:1.5em;padding:0.25em;">[[وَإِذَا أَنْعَمْنَا عَلَى الْإِنْسَانِ أَعْرَضَ وَنَأَىٰ بِجَانِبِهِ وَإِذَا مَسَّهُ الشَّرُّ فَذُو دُعَاءٍ عَرِيضٍ]]
+
|<div lang="ar" dir="rtl" style="font-size:1.5em;padding:0.25em;">[[وَإِذَا أَنْعَمْنَا عَلَى الْإِنْسَانِ أَعْرَضَ وَنَأَىٰ بِجَانِبِهِ وَإِذَا مَسَّهُ الشَّرُّ فَذُو دُعَاءٍ عَرِيضٍ]]</div>
||<div lang="ar" dir="utf-8" style="font-size:1.0em;padding:0.25em;"> Evet insana ni'met verdiğimiz vakıt yan büker, başının tuttuğuna gider de kendisine şer dokunuverdimi artık enine boyuna duâya dalar
+
|<div lang="ar" dir="utf-8" style="font-size:1.0em;padding:0.25em;">Evet insana [[ni'met]] verdiğimiz vakıt [[yan büker]], başının tuttuğuna gider de kendisine [[şer]] dokunuverdimi artık enine boyuna [[duâ]]ya dalar</div>
||<div lang="ar" dir="utf-8" style="font-size:1.0em;padding:0.25em;"> Biz insana bir nimet verdiğimiz zaman o yüz çevirir, yan çizer. Ona bir kötülük dokunduğu zaman da uzun uzun yalvarır.
+
|<div lang="ar" dir="utf-8" style="font-size:1.0em;padding:0.25em;">Biz insana bir [[nimet]] verdiğimiz zaman o [[yüz çevirir]], [[yan çizer]]. Ona bir kötülük dokunduğu zaman da uzun uzun yalvarır.</div>
||<div lang="ar" dir="utf-8" style="font-size:1.0em;padding:0.25em;"> When We show favour unto man, he withdraweth and turneth aside, but when ill toucheth him then he aboundeth in prayer.
+
|<div lang="ar" dir="utf-8" style="font-size:1.0em;padding:0.25em;">When We show favour unto man, he withdraweth and turneth aside, but when ill toucheth him then he aboundeth in prayer.</div>
 
|-
 
|-
||<div lang="ar" dir="rtl" style="font-size:0.9em;padding:0.25em;">[[41/52]]
+
|<div lang="ar" dir="rtl" style="font-size:0.9em;padding:0.25em;">[[41/52]]</div>
||<div lang="ar" dir="rtl" style="font-size:1.5em;padding:0.25em;">[[ قُلْ أَرَأَيْتُمْ إِنْ كَانَ مِنْ عِنْدِ اللَّهِ ثُمَّ كَفَرْتُمْ بِهِ مَنْ أَضَلُّ مِمَّنْ هُوَ فِي شِقَاقٍ بَعِيدٍ]]
+
|<div lang="ar" dir="rtl" style="font-size:1.5em;padding:0.25em;">[[ قُلْ أَرَأَيْتُمْ إِنْ كَانَ مِنْ عِنْدِ اللَّهِ ثُمَّ كَفَرْتُمْ بِهِ مَنْ أَضَلُّ مِمَّنْ هُوَ فِي شِقَاقٍ بَعِيدٍ|قُلْ أَرَأَيْتُمْ إِنْ كَانَ مِنْ عِنْدِ اللَّهِ ثُمَّ كَفَرْتُمْ بِهِ مَنْ أَضَلُّ مِمَّنْ هُوَ فِي شِقَاقٍ بَعِيدٍ]]</div>
||<div lang="ar" dir="utf-8" style="font-size:1.0em;padding:0.25em;"> De ki söyleyin bakayım, eğer o Kur'an Allah tarafından da sonra siz ona küfretmiş iseniz o uzak şikaka düşenden daha şaşkın kim olur?
+
|<div lang="ar" dir="utf-8" style="font-size:1.0em;padding:0.25em;">De ki söyleyin bakayım, eğer o Kur'an Allah tarafından da sonra siz ona [[küfretmiş]] iseniz o uzak [[şikak]]a düşenden daha şaşkın kim olur?</div>
||<div lang="ar" dir="utf-8" style="font-size:1.0em;padding:0.25em;">Ey Muhammed! De ki: "Ne dersiniz? O Kur'ân Allah tarafından gelmiş olup da sonra siz onu inkâr etmişseniz, o takdirde Hak'tan uzak bir ayrılığa düşenden daha sapık kim olabilir?"
+
|<div lang="ar" dir="utf-8" style="font-size:1.0em;padding:0.25em;">Ey [[-Muhammed]]! De ki: "Ne dersiniz? O Kur'ân Allah tarafından gelmiş olup da sonra siz onu [[inkâr]] etmişseniz, o takdirde [[Hak]]'tan uzak bir ayrılığa düşenden daha [[sapık]] kim olabilir?"</div>
||<div lang="ar" dir="utf-8" style="font-size:1.0em;padding:0.25em;">Bethink you: If it is from Allah and ye reject it Who is further astray than one who is at open feud (with Allah)?
+
|<div lang="ar" dir="utf-8" style="font-size:1.0em;padding:0.25em;">Bethink you: If it is from Allah and ye reject it Who is further astray than one who is at open feud (with Allah)?</div>
 
|-
 
|-
||<div lang="ar" dir="rtl" style="font-size:0.9em;padding:0.25em;">[[41/53]]
+
|<div lang="ar" dir="rtl" style="font-size:0.9em;padding:0.25em;">[[41/53]]</div>
||<div lang="ar" dir="rtl" style="font-size:1.5em;padding:0.25em;">[[سَنُرِيهِمْ آيَاتِنَا فِي الْآفَاقِ وَفِي أَنْفُسِهِمْ حَتَّىٰ يَتَبَيَّنَ لَهُمْ أَنَّهُ الْحَقُّ ۗ أَوَلَمْ يَكْفِ بِرَبِّكَ أَنَّهُ عَلَىٰ كُلِّ شَيْءٍ شَهِيدٌ ]]
+
|<div lang="ar" dir="rtl" style="font-size:1.5em;padding:0.25em;">[[سَنُرِيهِمْ آيَاتِنَا فِي الْآفَاقِ وَفِي أَنْفُسِهِمْ حَتَّىٰ يَتَبَيَّنَ لَهُمْ أَنَّهُ الْحَقُّ ۗ أَوَلَمْ يَكْفِ بِرَبِّكَ أَنَّهُ عَلَىٰ كُلِّ شَيْءٍ شَهِيدٌ ]]</div>
||<div lang="ar" dir="utf-8" style="font-size:1.0em;padding:0.25em;"> İleride biz onlara hem âfakta hem nefislerinde âyetlerimizi öyle göstereceğiz ki nihayet onun hakkolduğu kendilerine tebeyyün edecek, kâfî değilmi bu ki rabbın her şey'e şâhid
+
|<div lang="ar" dir="utf-8" style="font-size:1.0em;padding:0.25em;">İleride biz onlara hem [[âfak]]ta hem [[nefis]]lerinde [[âyet]]lerimizi öyle göstereceğiz ki nihayet onun [[hakkolduğu]] kendilerine [[tebeyyün]] edecek, [[kâfî]] değilmi bu ki [[rabbın]] her şey'e [[şâhid]]</div>
||<div lang="ar" dir="utf-8" style="font-size:1.0em;padding:0.25em;">Biz onlara hem ufuklarda ve hem kendi nefislerinde delillerimizi göstereceğiz ki, Kur'ân'ın hak olduğu kendilerine açıkça belli olsun. Senin Rabbinin her şeye şahit olması kafi değil mi?
+
|<div lang="ar" dir="utf-8" style="font-size:1.0em;padding:0.25em;">Biz onlara hem [[ufuk]]larda ve hem kendi [[nefislerinde]] [[delillerimizi]] göstereceğiz ki, Kur'ân'ın hak olduğu kendilerine açıkça belli olsun. Senin [[Rabbinin]] her şeye [[şahit]] olması [[kafi]] değil mi?</div>
||<div lang="ar" dir="utf-8" style="font-size:1.0em;padding:0.25em;">We shall show them Our portents on the horizons and within themselves until it will be manifest unto them that it is the Truth. Doth not thy Lord suffice, since He is Witness over all things?
+
|<div lang="ar" dir="utf-8" style="font-size:1.0em;padding:0.25em;">We shall show them Our portents on the horizons and within themselves until it will be manifest unto them that it is the Truth. Doth not thy Lord suffice, since He is Witness over all things?</div>
 
|-
 
|-
||<div lang="ar" dir="rtl" style="font-size:0.9em;padding:0.25em;">[[41/54]]
+
|<div lang="ar" dir="rtl" style="font-size:0.9em;padding:0.25em;">[[41/54]]</div>
||<div lang="ar" dir="rtl" style="font-size:1.5em;padding:0.25em;">[[أَلَا إِنَّهُمْ فِي مِرْيَةٍ مِنْ لِقَاءِ رَبِّهِمْ ۗ أَلَا إِنَّهُ بِكُلِّ شَيْءٍ مُحِيطٌ]]
+
|<div lang="ar" dir="rtl" style="font-size:1.5em;padding:0.25em;">[[أَلَا إِنَّهُمْ فِي مِرْيَةٍ مِنْ لِقَاءِ رَبِّهِمْ ۗ أَلَا إِنَّهُ بِكُلِّ شَيْءٍ مُحِيطٌ]]</div>
||<div lang="ar" dir="utf-8" style="font-size:1.0em;padding:0.25em;"> Uyan! onlar rablarının likasından işkil içindeler, uyan ki o her şey'i muhît
+
|<div lang="ar" dir="utf-8" style="font-size:1.0em;padding:0.25em;">Uyan! onlar [[rablarının]] [[lika]]sından [[işkil]] içindeler, uyan ki o her [[şey'i]] [[muhît]]</div>
||<div lang="ar" dir="utf-8" style="font-size:1.0em;padding:0.25em;">İyi bilin ki onlar Rablerine kavuşmaktan bir şüphe içindedirler, yine iyi bilin ki, Allah her şeyi ilmiyle kuşatmıştır.
+
|<div lang="ar" dir="utf-8" style="font-size:1.0em;padding:0.25em;">İyi bilin ki onlar [[Rablerine]] kavuşmaktan bir [[şüphe]] içindedirler, yine iyi bilin ki, Allah her şeyi [[ilm]]iyle kuşatmıştır.</div>
||<div lang="ar" dir="utf-8" style="font-size:1.0em;padding:0.25em;">How! Are they still in doubt about the meeting with their Lord? Lo! Is not He surrounding all things?
+
|<div lang="ar" dir="utf-8" style="font-size:1.0em;padding:0.25em;">How! Are they still in doubt about the meeting with their Lord? Lo! Is not He surrounding all things?</div>
|-
 
{{Bakınız|Fussilet SuresiFussilet Suresi/MEAL|Fussilet Suresi/VİDEO|Fussilet Suresi/TEFSİR||Fussilet Suresi/TEZHİB|Fussilet Suresi/HAT|Fussilet Suresi/FAZİLETİ|Fussilet Suresi/HİKMETLERİ|Fussilet Suresi/|Fussilet Suresi/KERAMETLERİ|Fussilet Suresi/AUDİO|Fussilet Suresi/HADİSLER|Fussilet Suresi/NAKİLLER|Fussilet Suresi/EL YAZMALARI|Fussilet Suresi/VP|Fussilet Suresi/WP|Fussilet Suresi/Elmalı|Fussilet Suresi/Transkriptleri}}
 
 
 
|}
 
|}
 
{{KK}}
 
{{KK}}
  +
  +
  +
  +
 
|

19.44, 8 Şubat 2011 itibarı ile sayfanın şu anki hâli

Fussilet Suresi/33-44- Fussilet Suresi/Elmalı/33-44 Fussilet Suresi/45-54 Şura Suresi/1-9- Şura Suresi/Elmalı/1-9
Disambig Bakınız: Fussilet SuresiFussilet Suresi/MEAL, Fussilet Suresi/VİDEO, Fussilet Suresi/TEFSİR, Fussilet Suresi/TEZHİB, Fussilet Suresi/HAT, Fussilet Suresi/FAZİLETİ, Fussilet Suresi/HİKMETLERİ, Fussilet Suresi/, Fussilet Suresi/KERAMETLERİ, Fussilet Suresi/AUDİO, Fussilet Suresi/HADİSLER, Fussilet Suresi/NAKİLLER, Fussilet Suresi/EL YAZMALARI, Fussilet Suresi/VP

bölüm = notlar =Önemli!!! düzenlenen sayfalar ayn harfli fasılalara kadar yapılması gerekmektedir. Elmalı Tefsiri (Orjinal)

Ayet No
Ayet Metni
Elmalı Meali (Orijinali)
İngilizce Meali Pickthall )
[[وَلَقَدْ آتَيْنَا مُوسَى الْكِتَابَ فَاخْتُلِفَ فِيهِ ۗ وَلَوْلَا كَلِمَةٌ سَبَقَتْ مِنْ رَبِّكَ لَقُضِيَ بَيْنَهُمْ ۚ وَإِنَّهُمْ لَفِي شَكٍّ مِنْهُ مُرِيبٍ ]]
Celâlim hakkı için Musâya o kitâbı verdik de onda ıhtilâf edildi ve eğer rabbından bir kelime geçmiş olmasa idi aralarında iş bitirilirdi ve her halde onlar ondan kuşkulu bir şekk içindedirler
Andolsun ki biz Musa'ya Tevrat'ı vermiştik de onda ihtilafa düşmüşlerdi. Eğer Rabbin tarafından azabın ertelenmesine dair bir söz geçmeseydi mutlaka aralarında hüküm verilirdi. Gerçekten onlar Kur'ân hakkında bir şüphe ve tereddüt içindedirler.
And We verily gave Moses the Scripture, but there hath been dispute concerning it; and but for a Word that had already gone forth from thy Lord, it would ere now have been judged between them; but lo! they are in hopeless doubt concerning it.
مَنْ عَمِلَ صَالِحًا فَلِنَفْسِهِ ۖ وَمَنْ أَسَاءَ فَعَلَيْهَا ۗ وَمَا رَبُّكَ بِظَلَّامٍ لِلْعَبِيدِ
İyi iş yapan kendine, kötü yapan yine kendinedir, yoksa rabbın kullara zulümkâr değildir
Her kim iyi bir iş yaparsa, kendi lehine yapmış olur. Kim de bir kötülük yaparsa, kendi aleyhine yapmış olur. Rabbin kullara zulmedecek değildir.
Whoso doeth right it is for his soul, and whoso doeth wrong it is against it. And thy Lord is not at all a tyrant to His slaves.
[[إِلَيْهِ يُرَدُّ عِلْمُ السَّاعَةِ ۚ وَمَا تَخْرُجُ مِنْ ثَمَرَاتٍ مِنْ أَكْمَامِهَا وَمَا تَحْمِلُ مِنْ أُنْثَىٰ وَلَا تَضَعُ إِلَّا بِعِلْمِهِ ۚ وَيَوْمَ يُنَادِيهِمْ أَيْنَ شُرَكَائِي قَالُوا آذَنَّاكَ مَا مِنَّا مِنْ شَهِيدٍ ]]
Saate ılim ona havale edilir, hem onun ılmi olmaksızın ne meyvelerden biri tomurcuklarından çıkar ve ne bir dişi yüklü olur, ne de vaz'eder, nerede imiş şeriklerim? diye onlara haykıracağı gün ise diyeceklerdir: arz ederiz huzuruna ki bizden hiç şâhid yok
Kıyamet zamanını bilmek ancak Allah'a havale edilir. Onun bilgisi dışında hiçbir meyve kabuğundan çıkmaz, hiçbir dişi gebe kalmaz ve doğurmaz. Allah onlara: "Bana koştuğunuz ortaklarım nerede?" diye seslendiği gün, onlar: "Senin ortağın olduğuna dair bizden hiçbir şahit olmadığını sana arz ederiz." derler.
Unto Him is referred (all) knowledge of the Hour. And no fruits burst forth from their sheaths, and no female carrieth or bringeth forth but with His knowledge. And on the day when He calleth unto them: Where are now My partners? they will say: We confess unto Thee, not one of us is a witness (for them).
41/48
وَضَلَّ عَنْهُمْ مَا كَانُوا يَدْعُونَ مِنْ قَبْلُ ۖ وَظَنُّوا مَا لَهُمْ مِنْ مَحِيصٍ
Önceden tapıp durdukları şeyler onlardan gayb olup gitmişler ve onlar kendilerine hiç bir kaçamak kalmadığını anlamışlardır
Önceden tapmakta oldukları şeyler, kendilerinden uzaklaşıp kaybolmuştur. Onlar da kendileri için kaçacak bir yer olmadığını anlamışlardır.
And those to whom they used to cry of old have failed them, and they perceive they have no place of refuge.
لَا يَسْأَمُ الْإِنْسَانُ مِنْ دُعَاءِ الْخَيْرِ وَإِنْ مَسَّهُ الشَّرُّ فَيَئُوسٌ قَنُوطٌ
İnsan hayır istemekten usanmaz da kendisine bir şer dokunuverirse hemen ümidi keser, ye'se düşer
İnsan hayır istemekten usanmaz, fakat kendisine bir kötülük dokununca üzülür ve ümitsizliğe düşer.
Man tireth not of praying for good, and if all toucheth him, then he is disheartened, desperate.
41/50
[[وَلَئِنْ أَذَقْنَاهُ رَحْمَةً مِنَّا مِنْ بَعْدِ ضَرَّاءَ مَسَّتْهُ لَيَقُولَنَّ هَٰذَا لِي وَمَا أَظُنُّ السَّاعَةَ قَائِمَةً وَلَئِنْ رُجِعْتُ إِلَىٰ رَبِّي إِنَّ لِي عِنْدَهُ لَلْحُسْنَىٰ ۚ فَلَنُنَبِّئَنَّ الَّذِينَ كَفَرُوا بِمَا عَمِلُوا وَلَنُذِيقَنَّهُمْ مِنْ عَذَابٍ غَلِيظٍ ]]
Ve şayed ona dokunan bir sıkıntıdan sonra tarafımızdan bir rahmet tattırırsak mutlak der ki: bu benim hakkım ve zannetmem ki saat başıma dikilmiş olsun, bilfarz rabbıma döndürülecek olursam muhakkak benim için onun yanında daha güzeli vardır, fakat o vakıt biz o küfredenlere ne yaptıklarını haber vereceğiz ve onlara muhakkak yoğun bir azâb tattıracağız
Andolsun ki kendisine dokunan bir zarardan sonra, biz ona tarafımızdan bir rahmet tattırsak, O: "Bu benim hakkımdır, kıyametin kopacağını da sanmıyorum, Rabbime döndürülmüş olsam bile mutlaka O'nun yanında benim için daha güzel şeyler vardır" der. Biz o inkâr edenlere yaptıkları şeyleri mutlaka haber vereceğiz ve onlara ağır bir azap tattıracağız.
And verily, if We cause him to taste mercy after some hurt that hath touched him, he will say: This is my own; and I deem not that the Hour will ever rise, and if I am brought back to my Lord, I surely shall be better off with Him But We verily shall tell those who disbelieve (all) that they did, and We verily shall make them taste hard punishment
وَإِذَا أَنْعَمْنَا عَلَى الْإِنْسَانِ أَعْرَضَ وَنَأَىٰ بِجَانِبِهِ وَإِذَا مَسَّهُ الشَّرُّ فَذُو دُعَاءٍ عَرِيضٍ
Evet insana ni'met verdiğimiz vakıt yan büker, başının tuttuğuna gider de kendisine şer dokunuverdimi artık enine boyuna duâya dalar
Biz insana bir nimet verdiğimiz zaman o yüz çevirir, yan çizer. Ona bir kötülük dokunduğu zaman da uzun uzun yalvarır.
When We show favour unto man, he withdraweth and turneth aside, but when ill toucheth him then he aboundeth in prayer.
41/52
قُلْ أَرَأَيْتُمْ إِنْ كَانَ مِنْ عِنْدِ اللَّهِ ثُمَّ كَفَرْتُمْ بِهِ مَنْ أَضَلُّ مِمَّنْ هُوَ فِي شِقَاقٍ بَعِيدٍ
De ki söyleyin bakayım, eğer o Kur'an Allah tarafından da sonra siz ona küfretmiş iseniz o uzak şikaka düşenden daha şaşkın kim olur?
Ey -Muhammed! De ki: "Ne dersiniz? O Kur'ân Allah tarafından gelmiş olup da sonra siz onu inkâr etmişseniz, o takdirde Hak'tan uzak bir ayrılığa düşenden daha sapık kim olabilir?"
Bethink you: If it is from Allah and ye reject it Who is further astray than one who is at open feud (with Allah)?
41/53
[[سَنُرِيهِمْ آيَاتِنَا فِي الْآفَاقِ وَفِي أَنْفُسِهِمْ حَتَّىٰ يَتَبَيَّنَ لَهُمْ أَنَّهُ الْحَقُّ ۗ أَوَلَمْ يَكْفِ بِرَبِّكَ أَنَّهُ عَلَىٰ كُلِّ شَيْءٍ شَهِيدٌ ]]
İleride biz onlara hem âfakta hem nefislerinde âyetlerimizi öyle göstereceğiz ki nihayet onun hakkolduğu kendilerine tebeyyün edecek, kâfî değilmi bu ki rabbın her şey'e şâhid
Biz onlara hem ufuklarda ve hem kendi nefislerinde delillerimizi göstereceğiz ki, Kur'ân'ın hak olduğu kendilerine açıkça belli olsun. Senin Rabbinin her şeye şahit olması kafi değil mi?
We shall show them Our portents on the horizons and within themselves until it will be manifest unto them that it is the Truth. Doth not thy Lord suffice, since He is Witness over all things?
41/54
أَلَا إِنَّهُمْ فِي مِرْيَةٍ مِنْ لِقَاءِ رَبِّهِمْ ۗ أَلَا إِنَّهُ بِكُلِّ شَيْءٍ مُحِيطٌ
Uyan! onlar rablarının likasından işkil içindeler, uyan ki o her şey'i muhît
İyi bilin ki onlar Rablerine kavuşmaktan bir şüphe içindedirler, yine iyi bilin ki, Allah her şeyi ilmiyle kuşatmıştır.
How! Are they still in doubt about the meeting with their Lord? Lo! Is not He surrounding all things?
Yenişehir..

Şablon:Sadeleştirilmiş ET




|