Yenişehir Wiki
Advertisement

HİLÂFET

1. Resûlullah'tan (sallallahü aleyhi ve sellem) sonra bütün müslümanlara imâmlık ederek İslâmiyet'in emirlerinin tatbik edilmesine nezâret edip, İslâmiyet'e ve müslümanlara karşı yapılan her türlü müdâhaleye cevap vermek vazîfesi. (Bkz. Halîfe)

Benden sonra hilâfet otuz senedir. Sonra melik-i adûd olur (ısırıcı sultanlar gelir). (Hadîs-i şerîf-Tirmizî)

Biz bu işe, Peygamberlikle ve Allah'ın rahmeti ile başladık. Bundan sonra hilâfet ve rahmet olur. Ondan sonra melik-i adûd olur. Ondan sonra da ümmetimde zulüm, işkence ve karışıklık olur. (Hadîs-i şerîf-İzâlet-ül-Hafâ)

Dört büyük halîfenin birbirinden yükseklikleri hilâfetleri sırası iledir. Çünkü İslâm âlimlerinin sözbirliğine göre; peygamberlerden sonra insanların en üstünü Ebû Bekr-i Sıddîk hazretleri, ondan sonra Ömer-ül-Fârûk hazretleri sonra hazret-i Osman, sonra hazret-i Ali'dir. (İmâm-ı Rabbânî)

2. İnsanları doğru yola sevk eden bir velînin, bir talebesinin mânen yetiştiğine ve başkalarını da yetiştireceğine dâir izin vermesi.

Kendisine hilâfet verilecek zâtın bâtınının (yâni kalbi ve diğer âzâlarının) nisbete ve hallere kavuşmuş olması, kötü huylardan temizlenmiş, iyi huylarla süslenmiş olması ve sabr, tevekkül, kanâat, rızâ, teslim sâhibi olması dünyâya düşkün olmaması lâzımdır. (Abdullah-ı Dehlevî)

Ahmed-i Yekdest hazretleri Serhend'de Muhammed Ma'sûm-i Fârûkî'nin hizmeti ile şereflendi. On bir sene kahvesini pişirdi. Sonra hilâfet verilip Mekke-i mükerremede irşâda, insanları doğru yola dâvete memur oldu. Otuz dokuz sene bu vazîfeyi yaptıktan sonra 1707'de Mekke'de vefât etti. (Seyyid Yahya Efendi)

Halife Öncekinin yerine geçen.

Fık: İlâhî, yâni şer'î hükümlerin tatbik ve icrası için Peygamber'e (A.S.M.) vekil olan zât. İmam. İmamet-i kübra. (Namazda imama uyan cemaat gibi, halifeye de şer'î emirlerde öylece itaat edilir. Halifede aranan dört şart: İlim, adalet, kifayet, a'zâ ve havâsta selâmet.) (Bak: Hilafet)

Halife (C.: Hülef-Hulefât) Gebe deve.

Halife (C.: Havâlif) Türklerin kıldan veya keçeden yaptıkları çadırların direği, çadır direği.

Halife (C.: Halefâ) Su içinde biten bir ot. (Türkçede "kandıra" derler.)

Hilâfet-i Mutlaka

Parmaklarınızın arasını hilâlleyiniz ki, Allahü teâlâ da onları kıyâmet gününde ateşle hilâllemesin. (Hadîs-i şerîf-Taberânî, Câmi-üs-Sagîr)

Abdest alırken ayak parmaklarını hilâllemeye ehemmiyet vermeli, müstehab deyip geçmemelidir. Müstehabları hafîf görmemelidir. Bunlar, Allahü teâlânın sevdiği, beğendiği şeylerdir. (İmâm-ı Rabbânî)

HALÎFE

Sözlükte "arkada olmak, birinin arkasından gelmek, yerine geçmek" anlamlarına gelen half kökünden türetilmiş olan halife (çoğulu hulefa, halâif), birinin yerine geçerek onun adına iş yapan demektir. Tasavvufta, şeyhi adına irşad faaliyetinde bulunan, ölümünden sonra da yerine geçen kimse, insân-ı kâmil anlamında kullanılmaktadır.

"...Yeryüzünde bir halîfe yaratacağım..." (Bakara, 2/30), "...Sizi yeryüzünün halîfeleri kılan..." (En'âm, 6/165; Neml, 27/62) meâlindeki âyetlerde geçen halîfe kelimesi Hz. Âdem ve soyunu ifade eder. (M.C.)

Dini literatürde halîfe denilince daha çok devlet başkanı, en yüksek yönetici anlamına gelmektedir. Halîfe ve hilafet tabiri, Hz. Peygamber'in vefatından sonra, onun yerine devlet başkanı olarak geçenler için, Hz. Peygamber'in yerine geçerek dini koruyan, dünya işlerini düzenleyen anlamında kullanılan bir ıstılahtır. Halîfe tabirinin yanında, emîru'l-mü'minîn de denmiştir.

Klasik fıkıh kitaplarında halîfe veya devlet başkanının seçim, tayin veya tespit yollarından en başta geleni bey'at usulü olarak gösterilmektedir. Seçme ehliyetine sahip kişilerin, seçilme ehliyetini haiz bir kimseyi seçip ona sadakatlerini bildirmeleri şeklinde yapılır. Bilindiği gibi Hz. Peygamber'in vefatından sonra ashap, Benî Saide'nin gölgeliğinde toplanarak devlet başkanlığı konusunda görüşmüşler ve Hz. Ömer'in teklifi ile Hz. Ebû Bekir'e bey'at etmişlerdir.

Kur'ân ve hadislerde devlet başkanının seçimi konusunda açık bir hüküm bulunmamaktadır. Bu nedenle, seçim usulü ve şartları zamanın şartlarına göre düzenlenir. (İ.P.)

HALÎFE

1. Resûlullah efendimizin (sallallahü aleyhi ve sellem) vekîlî ve yeryüzündeki bütün müslümanların reîsi (başı).

Allahü teâlâdan istedim ki, benden sonraAli halîfe olsun. Melekler dedi ki: "Yâ Muhammed! Allahü teâlânın dilediği olur. Senden sonra halîfe, Ebû Bekr-i Sıddîk'tır. (Hadîs-i şerîf-Gunyet-üt-Tâlibîn)

Peygamber efendimiz, hazret-i Muâviye'ye; "Halîfe olduğun zaman, yumuşak ol veya güzel idâre et!" buyurdu. (Hadîs-i şerîf-İzâlet-ül-Hafâ)

Peygamberlerin sonuncusu olan Muhammed Mustafâ'dan sonra müslümanların halîfesi, müslümanların reîsi Ebû Bekr-i Sıddîk'tır. Ondan sonra halîfe, Ömer-ül-Fârûk'tur. Ondan sonra Osmân-ı Zinnûreyn, ondan sonra Ali bin Ebî Tâlib'dir (radıyallahü anhüm). Bu dördünün üstünlük sıraları, halîfelik sıraları gibidir. (Bkz. Hilâfet) (Ömer Nesefî)

2. Bir tasavvuf büyüğünün yetiştirip, hayâtında veya vefâtından sonra insanları terbiye etmek ve talebe yetiştirmekle vazîfelendirdiği talebesi.

İmâm-ı Rabbânî hazretlerinin halîfelerinden Muhammed Ma'sûm hazretleri şöyle buyurdu:

"Dünyâ hayâtı gâyet kısadır. Ebedî saâdete kavuşmak, dünyâ hayâtına bağlıdır. Saâdetli kimse; bu kısa dünyâ hayâtındaki fırsatı ganîmet bilip, âhirette kurtuluşa sebep olacak işleri yapan ve âhiret azığını hazırlayandır." (Mektûbât-ı Ma'sûmiyye)

Halîfe-i Câbire

Kelime-i tevhîdi (Lâ ilâhe illallah Muhammedün resûlullah sözünü) çok söyleyenlerde, Allahü teâlâya karşı fevkalâde sevgi hâsıl olmaktadır. Artık o, Allahü teâlânın halîlidir. Her kim, nefsinin boş arzularından sıyrılırsa, artık onda, Allahü teâlâdan başkasına bağlılığa yer kalmaz. (İmâm-ı Süyûtî)

[]

[]

Ico libri Anlamlar

[1] halife.
[2] kalfa.

Write Yazılışlar

خليفه

Nuvola apps bookcase Köken

[1] Nuvola apps bookcase Köken
Advertisement