- HAKK
- Hakka
- Hakka Suresi
- Hakka Suresi/Elmalı Orijinal
- Hakka Suresi/1-37
- Hakka Suresi/38-52
- Hakka Suresi/38-52
- Hakka Suresi/AUDİO
- Dosya:69-Hakka.pdf
Bismillâhirrahmânirrahîm.
1. O Hâkka
2. Ne Hâkka?
3. Ve ne bildirdi sana dirayetle? Nedir o Hâkka?
4. İnanmadı Semud-ü Âd o karıaya
5. Amma Semud ihlâk ediliverdiler o tâgıye ile
6. Ve amma Âd onlar da ihlâk ediliverdiler bir sarsar rüzgârı, azgın bir fırtına ile
7. müsellat etmişti Allah onun üzerlerine yedi gece sekiz gün husûm halinde: köklerini kesmek üzere müstemirren. Bir de görürsün ki o kavmı o müddet zarfında yıkıla kalmışlar. Ve sanki içleri kof hurma kütükleri imişler
8. Bak şimdi görebilirmisin onlardan bir bekıyye
9. Firavin de geldi, ondan evvelkiler de, mü'tefikeler de hep o hatâ ile
10. Hep rablarının Resulüne âsî oldular o da onları alıverdi mütezayid bir tutuş (kahir bir kabza) ile
11. Halbuki biz o su tuğyan ettiği vakıt sizi akan gemide taşıdık
12. Onu sizlere bir anid yapalım ve belleyici kulaklar bellesin diye
13. Çünkü sur üfürülüp de bir tek nefha
14. O yer ve dağlar yükletilip arkasından da bir çarpılış çarpıldılar mı bir daf'a
15. İşte o gün o vâkıa vukua gelmiştir
16. Ve Semâ yarılmış o da o gün sarkmıştır,
17. öyle ki melekler, kenarları üzerindedir ve üstlerinde o gün rabbının Arşını sekiz hâmil olur
18. O gün arz olunursunuz, öyle ki gizli bir haliniz kalmaz
19. İşte o vakıt kitabına sağıyle irdirilmiş olan kimse der ki: ha alın okuyun kitabımı
20. Çünkü ben sezmiştim ki ben kavuşacağım hisabıma
21. Artık o, hoşnud bir hayatta
22. Yüksek bir Cennettedir
23. Divşirimleri yakında
24. Yeyin için afiyet olsun, takdim ettiklerinize mukabil geçmiş günlerde
25. Amma kitabına soliyle irdirilmiş olan da der ki: eyvah keşke erdirilmese idim kitabıma
26. Ve vâkıf olmasa idim ne imiş? Hisabıma
27. nolurdu iş bitiren olaydı o ölüm
28. Hiç bir şey'e yaramadı benden yana malım
29. Mahv oldu benden saltanat-ü sâmanım
30. Tutun onu hemen bağlayın onu
31. Sonra ancak Cahîme yaslayın onu
32. Sonra bir zincirde, ki boyu yetmiş arşın, yollayın onu
33. Çünkü o Allahu azîmüşşana inanmıyordu
34. Ve fukaranın yiyeceğine hiç bakmıyordu
35. bu gün de ona yok kanı sıcak bir hısım
36. Ne de bir taam, bir «gıslîn» den başka
37. Ki onu kimse yemez hatâkâr canîlerden başka.
38. Artık yok, kasem ederimki gördüklerinize
39. Ve görmediklerinize
40. O hiç şübhesiz kerîm bir Resulün getirdiği sözdür
41. Ve o bir şâir sözü değildir. Siz pek az düşünüyorsunuz
42. bir kâhin sözü de değildir, siz pek az düşünüyorsunuz
43. O rabbül'âlemînden bir tenzildir
44. O bize isnaden ba'zı lâflar uydurmağa kalkışsaydı
45. Elbette biz onu ondan dolayı yemîniyle yakalar (kuvvetle tutar hıncını alır) dık
46. Sonra da ondan vetînini (iliğini) geser atardık
47. O vakıt sizden hiç biriniz ona siper de olamazdınız
48. Ve o hiç şüphesiz unutulmıyacak bir öğüddür korunacaklar için
49. Bununla beraber biz biliyoruzki sizden inanmıyanlar var
50. Ve her halde o, kâfirler üzerinde bir hasrettir
51. Ve o hiç şübhesiz hakkulyakîndir
52. haydi tesbih et rabbının azîm ismiyle
69.Hakka Suresi -Hakka - Hakka Suresi/Elmalı Orijinal Elmalı PDF | |
---|---|
69/1 - 69/2 - 69/3 - 69/4 - 69/5 - 69/6 - 69/7 - 69/8 - 69/9 - 69/10 - 69/11 - 69/12 - 69/13 - 69/14 - 69/15 - 69/16 - 69/17 - 69/18 - 69/19 - 69/20 - 69/21 - 69/22 - 69/23 - 69/24 - 69/25 - 69/26 - 69/27 - 69/28 - 69/29 - 69/30 - 69/31 - 69/32 - 69/33 - 69/34 - 69/35 - 69/36 - 69/37 - 69/38 - 69/39 - 69/40 - 69/41 - 69/42 - 69/43 - 69/44 - 69/45 - 69/46 - 69/47 - 69/48 - 69/49 - 69/50 - 69/51 - 69/52 | |
Hakka Suresi/1-37Hakka Suresi/38-52Hakka Suresi/AlbanianHakka Suresi/AzericeHakka Suresi/BulgarcaHakka Suresi/BulgarianHakka Suresi/Elmalı/1-37Hakka Suresi/Elmalı/38-52 -Şablon:KK Ayet Ayet KK -Ayet Ayet Kur'an-ı Kerim Sureleri |
Hak . HAK. حق (cemi Ahkak احقاق)- Hâk (حك)- Haq - Hakk - حَقَّ - Hakka - Haqqa - hak oldu ,
(has) proved true - حَقَّ. Hak kavramı - the Right . Enfal suresi ilk ayetleri kelimenin ihlak-i hakki, mücadele-i hak Tevbe suresi, 29 ve 33 ayetleri din-i hak dan yani hakkin hukuku veya Hak hukukunu hukuk edinmiyorsunuz (ve la yedinune) diyor. | |
---|---|
Guardian'ın tarihinde en uzun süre görev yapan Genel Yayın Yönetmeni CP Scott'ın deyimiyle 'Gerçekler kutsaldır'. Siyasetçilerin de kelimelerini seçerken çok dikkatli olmaları, bahsettikleri gerçeklerin doğru olması gerekir. Sayın Erd hem kelimelerini yanlış seçmiş, hem de gerçeklerden bahsederken kötü bir şekilde yanılmıştır. Belki de özür dileyecektir". | |
Vasat | HÂK Vasat. Vasatî. Orta. |
Toprak | HÂK f. Toprak. Turab.(Hâk ol ki, Hüdâ mertebeni eyleye âli. Tâc-ı ser-i âlemdir o kim hâkk-ı kademdir.) - HÂK-İ MEZAR Mezar toprağı. - HÂK-İ PÂK Temiz toprak. - HÂK-İ VATAN Vatan toprağı. - |
Kin garaz | HAKAİD (Hakd. C.) Kinler, garezler, hasedler. |
Gerçek | HAKAİK (Hakayık) (Hakikat. C.) Hakikatler. HAKAİK-I NİSBİYE Nisbete, ölçüye göre olan hakikatlar.(Hakaik-ı nisbiye denilen şeyler, kâinatın eczası arasında bulunan rabıtalardır. Ve kâinattaki nizam, ancak hakaik-ı nisbiyeden doğmuştur. Ve hakaik-ı nisbiyeden kâinatın envaına bir vücud-u vahid in'ikas etmiştir. Hakaik-ı nisbiye, büyük bir ölçüde hakaik-i hakikiyeden çoktur. Hattâ bir zatın hakaik-ı hakikiyesi yedi ise, hakaik-ı nisbiyesi yediyüzdür. Binaenaleyh kubuh ve şerde, şer varsa da, kalildir. İ.İ.) |
Diğer anlamlar | HAKALLED Dar gönüllü, bahil kimse.
HAKAN Eski Türklerde hükümdar mânasınadır. HAKAN-I MAĞFUR Ölmüş hükümdar. |
Batılın zıddı | HAKK (Bâtılın zıddı) Doğru. Gerçek. Vâcib ve lâzım olan. Her sâbit ve doğru olan şey. Adalet. Herkesin meşru olan salahiyeti, iktidarı, bir şey üzerindeki mâlikiyyeti.
Dâva ve iddia. Hakikate uygunluk. Geçmiş, harcanmış emek. Pay, hisse. Münasib
Vukuu vâcib, geleceği şüphesiz olan. Kıyamet. Mahz-ı hakikat. Yapacağını yalansız yapan kimse. Musibet. |
Terkipler | HAKK-I ÂMİRİYYET Âmirlik hakkı.
HAKK-I İHTİTAB Ormana yakın olan kimselerin ormandan odun kesmek hakkı. HAKK-UL YAKÎN (Hakk-al yakîn) Mârifet mertebesinin en yükseği. En yakînî bir surette hakikatı müşahede edip yaşamak hali. Ateşin yakıcı olduğunu bütün hislerimizle yakından duyup yaşadığımız gibi. (Bak: Yakîn) |
Kazıma | HAKK Kazıma. Oyma. Maden üzerine yazı işlemek. |
Doğruluk | Sözlükte "inkârı caiz olmayan sabit şey, doğru, doğruluk, adalet, hikmet, hikmete uygun vuku bulan hüküm, görev, gerekli, ahenk, uyum, uygunluk, pay, hisse, kısmet ve vâr olma" anlamlarına gelir. |
Esmaül hüsna | Allah'ın isim-sıfatı olarak; gerçekten var olan, varlığında şüphe bulunmayan, varlığı, ilah ve rab oluşu hak olan, eşyayı vâr eden, gerçek anlamda mülk sahibi olan, yok olmayan hakkı ızhar eden ve âdil olan demektir. |
Ayetler | Kur'ân'da 221 defa geçer.
"... Gerçekten ancak Allah hak'tır..." (Hac, 22/6, 62, Lokmân, 31/30); "...Gerçekten ancak Allah apaçık hak'tır." (Nûr, 24/25). "Eğer, hak, onların arzularına uysaydı gökler, yer ve bunların içinde bulunanlar bozulur giderdi..." (Mü'minûn, 23/71); "(Allah) buyurdu ki; Hak (benim adımdır) ve ben gerçeği söylerim." (Sâd, 38/84)
Hakk, "gerçek" anlamında Allah'ın isimlerine sıfat olarak da kullanılmıştır: "İşte gerçek Rabbiniz Allah budur..." (Yûnus, 10/32); "Gerçek melik olan Allah yücedir..." (Tâ-hâ, 20/114); "...O'nun sözü haktır..." (En'âm, 6/73); "Bilin ki gerçekten Allah'ın va'di haktır." (Yûnus, 10/55); "Allah, gökleri ve yeri gerçek olarak yarattı..." (Câsiye, 45/22). Hakk ismi, Tirmizî ve İbn Mâce'nin el-esmâü'l-hüsnâ ile ilgili rivâyetinde de geçmiştir (Tirmizî, Deavat, 83, İbn Mâce, Dua, 10). (İ.K.) |
Hak (Bak: Hakk) Hâk Vasat. Vasatî. Orta. Hâk Farsça |