Yenişehir Wiki
Advertisement
Ya hafiyyel eltaf

Ey lütufları gizli olan zatı ala

Muradiye camii kapısı neccina mimma nehaf korktuklarımızdan necatt ver

Neccina mimma nehaf Korktuklarımızdan ve korkmadıklarımızdan bize necat ver.

  1. Gizli. Açikta olmayan. Sakli.
  2. Hafi Yalın ayak yürüyen veya koşan.
  3. Çok ikram eden insan. İnsanı güler yüzle karşılayan.

Hafî Gizli. Açıkta olmayan. Saklı.

  1. Fık: Sigasından dolayı değil, bir ârızadan dolayı mânası kapalı kalan lafız.

HAFÎ[]

1. Usûl-i fıkıh ilminde, mânâsı açık olduğu hâlde söyleyenin maksadını ifâde etme husûsunda kapalı, gizli söz.

  • "Kâtil mîrâsçı olamaz" hadîs-i şerîfinde kâtil lafzı hafîdir. Bu kelimenin, kasten bilerek adam öldürenin mîrâsçı olamıyacağı husûsunda mânâsı açık olduğu hâlde, hatâ ile öldürenin de bu hükmün altına girip girmediği husûsunda kapalıdır. Bu kapalılık sebebiyle âlimler bu konuda farklı hükümler bildirmişlerdir. (Serahsî)
  • Mâide sûresinin otuz sekizinci âyet-i kerîmesinde hırsıza verilecek cezâdan bahsedilmektedir. Âyet-i kerîmedeki sârık (hırsız) kelimesi hafîdir. Çünkü tarrâr (yankesici) ve nebbâşı (kefen soyucuyu) da içerisine aldığı hususunda kapalıdır. Bunun için, âlimler, âyet-i kerîmede hırsıza verilecek cezânın, yankesiciye de verileceğinde sözbirliği ettikleri halde, kefen soyucu hakkında ihtilâf etmişler, farklı hükümler bildirmişlerdir. (Serahsî, Molla Hüsrev)

2. Tasavvufta âlem-i kebîrdeki beş latîfeden biri.

  • Kalb, rûh, sır, hafî ve ahfâ latîfelerinin asılları, kökleri âlem-i kebîrdedir. İnsanın dışındaki varlıklara "âlem-i kebîr" denir. (İmâm-ı Rabbânî)

Hafî okunacak yerde cehrî (açık), cehrî okunacak yerde hafî okunursa secde-i sehiv lâzım olur. (Halebî) HAFÎ

İkram etmek, vermek anlamındaki "h-f-v" kökünden türeyen "hafî" (çoğulu, hufevâ') çok ikram eden, bir şeyi derinlemesine bilen âlim demektir. Allah'ın sıfatı olarak hafî; çok ikram eden, son derece iyilik ve lütuf sahibi, her şeyi bilen demektir.

Bu kelime Kur'ân'da iki âyette; biri bilen, haberdar olan anlamında peygamberin sıfatı (A'râf, 7/186), diğeri de Allah'ın sıfatı olarak geçmiştir: "(İbrahim babasına) selam sana" dedi. Senin için Rabbimden mağfiret dileyeceğim. Çünkü o bana çok lütufkârdır (hafî)" (Meryem, 19/47). (İ.K.)


Fıkıh usulü terimi olarak hafî;[]

haricî bir sebepten dolayı kapsamındaki fertlerin bir kısmına delaletinde kapalılık bulunan lafıza denir. Fıkıhta ise, namazlarda kıraatin gizli yapılması manasına gelmektedir.

Fıkıh usulünde âyet ve hadis lafızları açıklık ve kapalılık yönünden bir tasnife tabi tutulmuştur. Manası kapalı olan lafızlar da kendi arasında, hafî, müşkil, mücmel ve müteşâbih olmak üzere dörde ayrılmıştır. Bunlardan hafî, kapalılık derecesi en az olanıdır.

Aslında âyet ve hadisin lafzında bir kapalılık bulunmamakla birlikte, bir kısım olay veya şeylerin bu nassın kapsamına girip girmediğinde kapalılık mevcuttur. Başka bir ifadeyle hafî, kapsamında bulunması muhtemel fertlerden birine veya bir kısmına delaletinde kapalılık bulunmasıdır. Bu kapalılık, lafzın olaylara tatbiki sırasında ortaya çıkmakta olup çoğunlukla, normal olarak lafzın kapsamında bulunması gereken fertlerden birinin özel ve ayrı bir adlandırma veya hükme konu olmasından kaynaklanmaktadır. Eksik veya fazla bazı özellikleri sebebiyle başka adlar alan bu fertlerin lafzın kapsamına girip girmediği açık değildir. Meselâ; kefen soyucu ve yankesici hırsız sayılıp sayılmayacağında böyle bir kapalılık söz konusudur.

Hafî lafızdaki kapalılık, bu yönde yapılacak bir inceleme ve araştırma ile giderilebilir. Müçtehit, bu konudaki nasslara başvurmak ve hükmün konmasındaki gayeyi göz önünde bulundurmak suretiyle yapılan bir araştırma sonucunda, lafzın manasının kapalılık bulunan fertlerde tam olarak gerçekleştiği kanaatine varırsa, hükmün bunlara da uygulanacağına karar verir; bu kanaate ulaşmazsa, aksi yönde hükmeder.

Kıraatin hafî olarak yapılması, okuyanın kendinin işitebileceği kadar bir sesle okumasıdır. Namazda, Fatiha ve zammu sûrelerin dili kıpırdatmaksızın ve ses çıkarmadan zihinden geçirilmesi kıraat olarak kabul edilmemiştir. Ancak kıraat ederken yanındakine işittirecek ve onun huşû ve huzurunu bozacak derecede yapması da doğru değildir. Namaz dışında ise, dili hareket ettirmeden Kur'ân okumak ibadet olarak kabul edilmiştir.

Cemaatle ve tek başına kılınan namazlarda, öğle ve ikindi namazları ile gündüz kılınan nafile namazlarda, kıraatin hafî olarak yapılması gerekir. Tek başına kılınması halinde sabah, akşam ve yatsı ile gece kılınan nafile namazlarda kişi serbesttir; dilerse sesli (cehrî), isterse gizli (hafî) okuyabilir. Ancak bu namazların cemaatle kılınması halinde, ayrıca Cuma ve bayram namazlarında imamın sesli olarak okuması vaciptir. (İ.P.)

[]

Lupa Sıfat[]

Ico libri Anlamlar

[1] (eskimiş) Gizli, saklı

Nuvola apps bookcase Köken

[1] Nuvola apps bookcase Köken

hafi

Advertisement