Allah.Hakkın ta kendisi. Tam doğrusu. Tam gerçekten.
- Varlığı hiç değişmeyen, ibadete lâyık ve her hakkın sahibi, Allah (C.C.) Âdil-i Mutlak ve Vacib-i lizâtihi.
HÂK Vasat. Vasatî. Orta.
HÂK f. Toprak. Turab.(Hâk ol ki, Hüdâ mertebeni eyleye âli.Tâc-ı ser-i âlemdir o kim hâkk-ı kademdir.)
HÂK-İ MEZAR Mezar toprağı.
HÂK-İ PÂK Temiz toprak.
HÂK-İ VATAN Vatan toprağı.
HAKAİD (Hakd. C.) Kinler, garezler, hasedler.
HAKAİK (Hakayık) (Hakikat. C.) Hakikatler.
HAKAİK-I NİSBİYE Nisbete, ölçüye göre olan hakikatlar.(Hakaik-ı nisbiye denilen şeyler, kâinatın eczası arasında bulunan rabıtalardır. Ve kâinattaki nizam, ancak hakaik-ı nisbiyeden doğmuştur. Ve hakaik-ı nisbiyeden kâinatın envaına bir vücud-u vahid in'ikas etmiştir. Hakaik-ı nisbiye, büyük bir ölçüde hakaik-i hakikiyeden çoktur. Hattâ bir zatın hakaik-ı hakikiyesi yedi ise, hakaik-ı nisbiyesi yediyüzdür. Binaenaleyh kubuh ve şerde, şer varsa da, kalildir. İ.İ.)
HAKALLED Dar gönüllü, bahil kimse.
HAKAN Eski Türklerde hükümdar mânasınadır.
HAKAN-I MAĞFUR Ölmüş hükümdar.
HAKK (Bâtılın zıddı) Doğru. Gerçek. Vâcib ve lâzım olan. Her sâbit ve doğru olan şey. Adalet. Herkesin meşru olan salahiyeti, iktidarı, bir şey üzerindeki mâlikiyyeti.
- Dâva ve iddia.
- Hakikate uygunluk.
- Geçmiş, harcanmış emek. Pay, hisse.
- Münasib * Din. İslâmiyyet. * Kur'an.
- Vukuu vâcib, geleceği şüphesiz olan.
- Kıyamet.
- Mahz-ı hakikat.
- Yapacağını yalansız yapan kimse.
- Musibet.
HAKK-I ÂMİRİYYET Âmirlik hakkı.
HAKK-I İHTİTAB Ormana yakın olan kimselerin ormandan odun kesmek hakkı.
HAKK-UL YAKÎN (Hakk-al yakîn) Mârifet mertebesinin en yükseği. En yakînî bir surette hakikatı müşahede edip yaşamak hali. Ateşin yakıcı olduğunu bütün hislerimizle yakından duyup yaşadığımız gibi. (Bak: Yakîn)
HAKK Kazıma. Oyma. Maden üzerine yazı işlemek.
Sözlükte "inkârı caiz olmayan sabit şey, doğru, doğruluk, adalet, hikmet, hikmete uygun vuku bulan hüküm, görev, gerekli, ahenk, uyum, uygunluk, pay, hisse, kısmet ve vâr olma" anlamlarına gelen hakk kavramı, Allah'ın isim-sıfatı olarak; gerçekten var olan, varlığında şüphe bulunmayan, varlığı, ilah ve rab oluşu hak olan, eşyayı vâr eden, gerçek anlamda mülk sahibi olan, yok olmayan hakkı ızhar eden ve âdil olan demektir.
"... Gerçekten ancak Allah hak'tır..." (Hac, 22/6, 62, Lokmân, 31/30); "...Gerçekten ancak Allah apaçık hak'tır." (Nûr, 24/25). "Eğer, hak, onların arzularına uysaydı gökler, yer ve bunların içinde bulunanlar bozulur giderdi..." (Mü'minûn, 23/71); "(Allah) buyurdu ki; Hak (benim adımdır) ve ben gerçeği söylerim." (Sâd, 38/84)
Kur'ân'da 221 defa geçen "hak" kavramı ayrıca şu anlamlarda da kullanılmıştır: Kur'ân (Kasas, 28/48), vahiy (Enfâl, 8/5), risalet (Bakara, 2/109), İslâm (Nisâ, 4/170), adalet (A'râf, 7/89), tevhid (Kasas, 28/75), doğru-gerçek (Yûnus, 10/4), gereklilik (Ahkâf, 46/18), ihtiyaç (Hûd, 11/79), mal (Bakara, 2/252), nasip (Me'âric, 70/24-25), beyan (Bakara, 2/71), zekat (En'âm, 6/141), doğru haber (Âl-i İmrân, 3/60), Ka'be'nin kıble olması (Bakara, 2/147), batılın zıddı (İsrâ, 17/81)....
Hakk, "gerçek" anlamında Allah'ın isimlerine sıfat olarak da kullanılmıştır: "İşte gerçek Rabbiniz Allah budur..." (Yûnus, 10/32); "Gerçek melik olan Allah yücedir..." (Tâ-hâ, 20/114); "...O'nun sözü haktır..." (En'âm, 6/73); "Bilin ki gerçekten Allah'ın va'di haktır." (Yûnus, 10/55); "Allah, gökleri ve yeri gerçek olarak yarattı..." (Câsiye, 45/22).
Hakk ismi, Tirmizî ve İbn Mâce'nin el-esmâü'l-hüsnâ ile ilgili rivâyetinde de geçmiştir (Tirmizî, Deavat, 83, İbn Mâce, Dua, 10). (İ.K.)
Hak (Bak: Hakk)
Hâk Vasat. Vasatî. Orta.
Hâk Farsça
[]
Ad[]
- [1] adalet
- [2] yasal ya da ahlaki olarak sahip olduğumuz şeyin tümü
- ülev
|} | width=1% | |bgcolor="#FFFFE0" valign=top width=48%|
- Şablon:Ku: [1] maf (ku)
|}
|}
Sıfat[]
|} | width=1% | |bgcolor="#FFFFE0" valign=top width=48%|
|}
|}
Gagavuzca[]
Ad[]
- [1] hak
- Şablon:Kaynak-EtymDict
Karaçay Balkarca[]
Ad[]
Türkmence[]
Ad[]
- Şablon:Atacanov, Ata-TYS-1922
[]
Özel ad[]
- [1] Allah
- Çiftçiye yağmur, yolcuya kurak; cümlenin muradını verecek Hak
- Çiftçiye yağmur,yolcuya kurak,cümlenin muradını verecek hak
- Dört atanın dördü de hak
- Hak deyince akan sular durur
- Hak doğrunun yardımcısıdır
- Hak yerde kalmaz
- Hak yerini bulur
- hak getire
|} | width=1% | |bgcolor="#FFFFE0" valign=top width=48%|
|}
|}
[]
Ad[]
[]
Ad[]
Toprak. Turab. (Hâk ol ki, Hüdâ mertebeni eyleye âli.Tâc-ı ser-i âlemdir o kim hâkk-ı kademdir.)