Yenişehir Wiki
Register
Advertisement
Disambig Bakınız: Hakka Suresi/WP, Hakka Suresi/VP
Kalem Suresi Hakka Suresi Mearic Suresi
2010 Kur'an Yılında Mersin Yenişehir Kaymakamlığı İlçe Müftülüğünün Dünyanın En Kapsamlı Kur'an Portali Projesidir.
Disambig Bakınız: Hakka suresi/MEAL, Hakka suresi/VİDEO, Hakka suresi/TEFSİR, Hakka suresi/TEZHİB, Hakka suresi/HAT, Hakka suresi/FAZİLETİ, Hakka suresi/HİKMETLERİ, Hakka suresi/, Hakka suresi/KERAMETLERİ, Hakka suresi/AUDİO, Hakka suresi/HADİSLER, Hakka suresi/Elmalı orijinali, Hakka suresi/Transkriptleri, Hakka Suresi/NAKİLLER, Hakka Suresi/Elmalılı Tefsiri


Ayet No
Ayet Metni
Elmalı Meali (Orijinali)
Japonca [1]
İngilizce Meali (M. Pickthall)
69/0
Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın ismiyle.
慈悲あまねく慈愛深きアッラーの御名において。
In the name of Allah, the Beneficent, the Merciful
الْحَاقَّةُ
O Hâkka
ヌーン。筆に誓けて,また書いたものにおいて誓う。
The Reality
مَا الْحَاقَّةُ
Ne Hâkka?
主の恩恵において,あなたは気違いではない。
What is the Reality
وَمَا أَدْرَاكَ مَا الْحَاقَّةُ
Ve ne bildirdi sana dirayetle? Nedir o Hâkka?
いや,本当にあなたには,尽きない報奨があろう。
Ah, what will convey unto thee what the reality is!
كَذَّبَتْ ثَمُودُ وَعَادٌ بِالْقَارِعَةِ
İnanmadı SemudÂd o karıaya
本当にあなたは,崇高な徳性を備えている。
(The tribes of) Thamud and Aad disbelieved in the judgment to come.
فَأَمَّا ثَمُودُ فَأُهْلِكُوا بِالطَّاغِيَةِ
Amma Semud ihlâk ediliverdiler o tâgıye ile
やがてあなたは見よう,かれらもまた見るであろう。
As for Thamud, they were destroyed by the lightning.
وَأَمَّا عَادٌ فَأُهْلِكُوا بِرِيحٍ صَرْصَرٍ عَاتِيَةٍ
Ve amma Âd onlar da ihlâk ediliverdiler bir sarsar rüzgârı, azgın bir fırtına ile
あなたがたの誰が気違いであるかを。
And as for Aad, they were destroyed by a fierce roaring wind,
[[سَخَّرَهَا عَلَيْهِمْ سَبْعَ لَيَالٍ وَثَمَانِيَةَ أَيَّامٍ حُسُومًا فَتَرَى الْقَوْمَ فِيهَا صَرْعَىٰ كَأَنَّهُمْ أَعْجَازُ نَخْلٍ خَاوِيَةٍ]]
Müsellat etmişti Allah onun üzerlerine yedi gece sekiz gün husûm halinde: köklerini kesmek üzere müstemirren. Bir de görürsün ki o kavmı o müddet zarfında yıkıla kalmışlar. Ve sanki içleri kof hurma kütükleri imişler
本当にあなたの主は,道から迷い去った者を,最もよく知っておられ,また導かれている者を最もよく知り尽される方である。
Which He imposed on them for seven long nights and eight long days so that thou mightest have seen men lying overthrown, as they were hollow trunks of palm trees.
فَهَلْ تَرَىٰ لَهُمْ مِنْ بَاقِيَةٍ
Bak şimdi görebilirmisin onlardan bir bekıyye
それであなたは(真理を)否認する者に従ってはならない。
Canst thou (O Muhammad) see any remnant of them?
وَجَاءَ فِرْعَوْنُ وَمَنْ قَبْلَهُ وَالْمُؤْتَفِكَاتُ بِالْخَاطِئَةِ
Firavin de geldi, ondan evvelkiler de, mü'tefikeler de hep o hatâ ile
かれらの願いは,あなたが歩・寄ることで,そうなればかれらも妥協したいのである。
And Pharaoh and those before him, and the communities that were destroyed, brought error,
فَعَصَوْا رَسُولَ رَبِّهِمْ فَأَخَذَهُمْ أَخْذَةً رَابِيَةً
Hep rablarının Resulüne âsî oldular o da onları alıverdi mütezayid bir tutuş (kahir bir kabza) ile
あなたは,卑劣な誓いをたてるどんな者にも屈従してはならない。
And they disobeyed the messenger of their Lord, therefor did He grip them with a tightening grip.
إِنَّا لَمَّا طَغَى الْمَاءُ حَمَلْنَاكُمْ فِي الْجَارِيَةِ
Halbuki biz o su tuğyan ettiği vakıt sizi akan gemide taşıdık
中傷し,悪口を言い歩く者,
Lo! when the waters rose, We carried you upon the ship
لِنَجْعَلَهَا لَكُمْ تَذْكِرَةً وَتَعِيَهَا أُذُنٌ وَاعِيَةٌ
Onu sizlere bir anid yapalım ve belleyici kulaklar bellesin diye
善事を妨げ,掟に背く罪深い者,
That We might make it a memorial for you, and that remembering ears (that heard the story) might remember.
فَإِذَا نُفِخَ فِي الصُّورِ نَفْخَةٌ وَاحِدَةٌ
Çünkü sur üfürülüp de bir tek nefha
乱暴(残虐)な者,その外素性の卑しい者,
And when the trumpet shall sound one blast
وَحُمِلَتِ الْأَرْضُ وَالْجِبَالُ فَدُكَّتَا دَكَّةً وَاحِدَةً
O yer ve dağlar yükletilip arkasından da bir çarpılış çarpıldılar mı bir daf'a
富と(多くの)子女を持っているために(そうである,これらの者に従ってはならない)。
And the earth with the mountains shall be lifted up and crushed with one crash,
فَيَوْمَئِذٍ وَقَعَتِ الْوَاقِعَةُ
İşte o gün o vâkıa vukua gelmiştir
かれにわが印が読唱されると,「それは昔の物語です。」と言う。
Then, on that day will the Event befall.
وَانْشَقَّتِ السَّمَاءُ فَهِيَ يَوْمَئِذٍ وَاهِيَةٌ
Ve Semâ yarılmış o da o gün sarkmıştır,
やがてわれは,鼻の上に焼印を押すであろう。
And the heaven will split asunder, for that day it will be frail.
وَالْمَلَكُ عَلَىٰ أَرْجَائِهَا ۚ وَيَحْمِلُ عَرْشَ رَبِّكَ فَوْقَهُمْ يَوْمَئِذٍ ثَمَانِيَةٌ
öyle ki melekler, kenarları üzerindedir ve üstlerinde o gün rabbının Arşını sekiz hâmil olur
本当にわれは,(果樹)園の持ち主を試・たように,かれらを試・た。かれらが,早朝にそれ(果物)を収穫することを誓った時に,
And the angels will be on the sides thereof, and eight will uphold the Throne of their Lord that day, above them.
يَوْمَئِذٍ تُعْرَضُونَ لَا تَخْفَىٰ مِنْكُمْ خَافِيَةٌ
O gün arz olunursunuz, öyle ki gizli bir haliniz kalmaz
(アッラーの御望・ならば)と,条件を付けることをしなかった。
On that day ye will be exposed; not a secret of you will be hidden.
فَأَمَّا مَنْ أُوتِيَ كِتَابَهُ بِيَمِينِهِ فَيَقُولُ هَاؤُمُ اقْرَءُوا كِتَابِيَهْ
İşte o vakıt kitabına sağıyle irdirilmiş olan kimse der ki: ha alın okuyun kitabımı
それでかれらが眠っている間に,あなたの主からの天罰がそれを襲った。
Then, as for him who is given his record in his right hand, he will say: Take, read my book!
إِنِّي ظَنَنْتُ أَنِّي مُلَاقٍ حِسَابِيَهْ
Çünkü ben sezmiştim ki ben kavuşacağım hisabıma
それで朝には,それは摘・取られたようになった。
Surely I knew that I should have to meet my reckoning.
فَهُوَ فِي عِيشَةٍ رَاضِيَةٍ
Artık o, hoşnud bir hayatta
早朝かれらは栗いに叫んだ。
Then he will be in blissful state
فِي جَنَّةٍ عَالِيَةٍ
Yüksek bir Cennettedir
「もし収穫するのならあなたがたの畑に急ぎましょう。」
In a high Garden
Divşirimleri yakında
そこでかれらは低声に囁き合って出かけた。
Whereof the clusters are in easy reach.
كُلُوا وَاشْرَبُوا هَنِيئًا بِمَا أَسْلَفْتُمْ فِي الْأَيَّامِ الْخَالِيَةِ
Yeyin için afiyet olsun, takdim ettiklerinize mukabil geçmiş günlerde
「今日は一人の貧乏人も,あの(果樹園)に入らせてはなりません。」
(And it will be said unto those therein): Eat and drink at ease for that which ye sent on before you in past days.
وَأَمَّا مَنْ أُوتِيَ كِتَابَهُ بِشِمَالِهِ فَيَقُولُ يَا لَيْتَنِي لَمْ أُوتَ كِتَابِيَهْ
Amma kitabına soliyle irdirilmiş olan da der ki: eyvah keşke erdirilmese idim kitabıma
かれらは強く心に決めて,朝早く出て行った。
But as for him who is given his record in his left hand, he will say: Oh, would that I had not been given my book
وَلَمْ أَدْرِ مَا حِسَابِيَهْ
Ve vâkıf olmasa idim ne imiş? Hisabıma
だがかれらがそれを見た時,言った。「わたしたちは,道を間違えている。
And knew not what my reckoning!
يَا لَيْتَهَا كَانَتِ الْقَاضِيَةَ
nolurdu iş bitiren olaydı o ölüm
いや,わたしたちは(収穫物を)奪われた。」
Oh, would that it had been death!
مَا أَغْنَىٰ عَنِّي مَالِيَهْ ۜ
Hiç bir şey'e yaramadı benden yana malım
かれらの中,すこし穏やかな一人が言った。「あなたがたはどうして(主を)讃えないのかと,わたしが言ったのに。」
My wealth hath not availed me,
هَلَكَ عَنِّي سُلْطَانِيَهْ
Mahv oldu benden saltanatsâmanım
かれらは,「わたしたちの主を讃える。本当にわたしたちは不義でありました。」と言った。
My power hath gone from me.
خُذُوهُ فَغُلُّوهُ
Tutun onu hemen bağlayın onu
そこでかれらは,栗いに責め合い始めた。
(It will be said): Take him and fetter him
ثُمَّ الْجَحِيمَ صَلُّوهُ
Sonra ancak Cahîme yaslayın onu
かれらは言った。「ああ悲しい,わたしたちは本当に横柄でした。
And then expose him to hell fire
ثُمَّ فِي سِلْسِلَةٍ ذَرْعُهَا سَبْعُونَ ذِرَاعًا فَاسْلُكُوهُ
Sonra bir zincirde, ki boyu yetmiş arşın, yollayın onu
主はこれに代る,更に良い(果樹園)を与えられるかもしれない。本当にわたしたちは,(悔悟して)主に嘆願します。」
And then insert him in a chain whereof the length is seventy cubits.
إِنَّهُ كَانَ لَا يُؤْمِنُ بِاللَّهِ الْعَظِيمِ
Çünkü o Allahu azîmüşşana inanmıyordu
このようなものが,(現世の)懲罰である。だが来世の懲罰は更に大きなものである。もしかれらに分っていたならば。
Lo! he used not to believe in Allah the Tremendous,
وَلَا يَحُضُّ عَلَىٰ طَعَامِ الْمِسْكِينِ
Ve fukaranın yiyeceğine hiç bakmıyordu
本当にアッラーを畏れる者に対しては,主の御許に喜こびの楽園があろう。
And urged not on the feeding of the wretched,
فَلَيْسَ لَهُ الْيَوْمَ هَاهُنَا حَمِيمٌ
Bu gün de ona yok kanı sıcak bir hısım
われは信心深い者たちを,罪人のように扱うとでもいうのか。
Therefor hath he no lover here this day,
وَلَا طَعَامٌ إِلَّا مِنْ غِسْلِينٍ
Ne de bir taam, bir «gıslîn» den başka
あなたがたはどうしたのか。あなたがたはどう判断するのか。
Nor any food save filth
لَا يَأْكُلُهُ إِلَّا الْخَاطِئُونَ
Ki onu kimse yemez hatâkâr canîlerden başka.
それともあなたがたには,学ぶに足りる啓典があるのか。
Which none but sinners eat.
فَلَا أُقْسِمُ بِمَا تُبْصِرُونَ
Artık yok, kasem ederimki gördüklerinize
あなたがたが選ぶものは,何でもその啓典の中にあるのか。
But nay! I swear by all that ye see
وَمَا لَا تُبْصِرُونَ
Ve görmediklerinize
それともあなたがたは,審判の日まで有効な誓約をわれと結んだのか。あなたがたが思慮分別することは,確かにあなたがたのものになるのか。
And all that ye see not
إِنَّهُ لَقَوْلُ رَسُولٍ كَرِيمٍ
O hiç şübhesiz kerîm bir Resulün getirdiği sözdür
(ムハンマドよ)かれらに問え。「かれらの誰がそれを保証するのですか。」
That it is indeed the speech of an illustrious messenger.
وَمَا هُوَ بِقَوْلِ شَاعِرٍ ۚ قَلِيلًا مَا تُؤْمِنُونَ
Ve o bir şâir sözü değildir. Siz pek az düşünüyorsunuz
または,かれらは(主に)配するものがあるのか。かれらが正しいのなら,その配するものを連れて来させなさい。
It is not poet's speech little is it that ye believe!
وَلَا بِقَوْلِ كَاهِنٍ ۚ قَلِيلًا مَا تَذَكَّرُونَ
Bir kâhin sözü de değildir, siz pek az düşünüyorsunuz
脛が,現わにされる日(を思いなさい)。かれらはサジダするよう求められる。だがかれらには出来ないであろう。
Nor diviner's speech little is it that ye remember!
تَنْزِيلٌ مِنْ رَبِّ الْعَالَمِينَ
O rabbül'âlemînden bir tenzildir
かれらは目を伏せ,屈辱を被るであろう。サジダするよう,確かにかれらは呼びかけられていた。その時五体満足なのに(拒否した)。
It is a revelation from the Lord of the Worlds.
وَلَوْ تَقَوَّلَ عَلَيْنَا بَعْضَ الْأَقَاوِيلِ
O bize isnaden ba'zı lâflar uydurmağa kalkışsaydı
そこでこの御言葉(クルアーン)を虚偽であるとする者をわれに任せよ。われはかれらが気付かない方面から,一歩一々(堕落に)導き,
And if he had invented false sayings concerning Us,
لَأَخَذْنَا مِنْهُ بِالْيَمِينِ
Elbette biz onu ondan dolayı yemîniyle yakalar (kuvvetle tutar hıncını alır) dık
かれらを猶予するであろう。本当にわれの計略は強く確かである。
We assuredly had taken him by the right hand
ثُمَّ لَقَطَعْنَا مِنْهُ الْوَتِينَ
Sonra da ondan vetînini (iliğini) geser atardık
それともあなたがかれらに報酬を求め,それでかれらは負担を課せられたのか。
And then severed his life artery,
فَمَا مِنْكُمْ مِنْ أَحَدٍ عَنْهُ حَاجِزِينَ
O vakıt sizden hiç biriniz ona siper de olamazdınız
また幽玄界がかれらの手元にあり,それでかれらは(それを)書き下すことが出来るのか。
And not one of you could have held Us off from him.
وَإِنَّهُ لَتَذْكِرَةٌ لِلْمُتَّقِينَ
Ve o hiç şüphesiz unutulmıyacak bir öğüddür korunacaklar için
だから忍耐して,あなたの主の命令を待て。魚の友のようであってはならない。苦しさの余り(かれが)叫んだ時(のように)。
And lo! it is a warrant unto those who ward off (evil).
وَإِنَّا لَنَعْلَمُ أَنَّ مِنْكُمْ مُكَذِّبِينَ
Bununla beraber biz biliyoruzki sizden inanmıyanlar var
主からの恩恵がかれに達しなかったならば,かれは罪を負わされ,不面目に不毛の地に捨てられたであろう。
And lo! We know that some among you will deny (it).
وَإِنَّهُ لَحَسْرَةٌ عَلَى الْكَافِرِينَ
Ve her halde o, kâfirler üzerinde bir hasrettir
このように主は,かれを選び正義の徒の一人となされた。
And lo! it is indeed an anguish for the disbelievers.
وَإِنَّهُ لَحَقُّ الْيَقِينِ
Ve o hiç şübhesiz hakkulyakîndir
不信心者は警告を聞く時,その(物凄い)目付きで,あなたを凡んど倒れんばかりにする。かれらは言う。「本当にかれは憑かれた者です。」
And lo! it is absolute truth.
فَسَبِّحْ بِاسْمِ رَبِّكَ الْعَظِيمِ
Haydi tesbih et rabbının azîm ismiyle
だが,この(クルアーン)こそは,万有のための訓戒に外ならない。
So glorify the name of thy Tremendous Lord.


Yenişehir..

Şablon:Sadeleştirilmiş ET


Sure Formülleri

Sure Formülleri

Advertisement