Yenişehir Wiki
Edit Page
Uyarı: Giriş yapmadınız. Herhangi bir değişiklik yapmanız durumunda IP adresiniz herkese görünecektir. Eğer giriş yaparsanız veya bir hesap oluşturursanız, edineceğiniz çeşitli yararların yanı sıra yaptığınız değişiklikler de kullanıcı adınıza atfedilecektir.

Bu düzenleme geri alınabilir. Lütfen yapmak istediğiniz bu olduğunu doğrulamak için aşağıdaki karşılaştırmayı kontrol edin ve ardından düzenlemeyi geri almayı bitirmek için değişiklikleri aşağıda yayımlayın.

Güncel sürüm Sizin metniniz
1. satır: 1. satır:
 
==Halk Oyunları==
 
==Halk Oyunları==
 
 
[[Türk halk oyunları]] yurdumuzun dört bir yanında, köyünde kentinde, genç-yaşlı ayırımına bakılmaksızın insanlarımızın tümünün birlikte katıldığı; coşkuyla, sevgiyle, heyecanla oynadığı oyunlardır. Her bir yerleşme merkezinin ortaya koyduğu bir halk kültürü dalıdır. Oralarda yaşayan insanların eseridir, atalarından öyle görmüşlerdir ve hemen hemen aynı figürlerle bu oyunları uygularlar. Oyunu ilk kez kimin düzenlediği, ne zaman bir halk oyunu olarak hangi ortamda o oyuna can verdiğini hemen hemen hiç kimse bilemez. Dolayısıyla yaratıcının adı-sanı unutulmuş, halk tarafından benimsenmiş ve özel günlerde eskiden beri taşıya geldiği çizgilerle oynandığı için, artık anonimlik özelliğini kazanmıştır ve böyle olduğundan genel folklorun bir dalı olmuştur.
+
Türk halk oyunları yurdumuzun dört bir yanında, köyünde kentinde, genç-yaşlı ayırımına bakılmaksızın insanlarımızın tümünün birlikte katıldığı; coşkuyla, sevgiyle, heyecanla oynadığı oyunlardır. Her bir yerleşme merkezinin ortaya koyduğu bir halk kültürü dalıdır. Oralarda yaşayan insanların eseridir, atalarından öyle görmüşlerdir ve hemen hemen aynı figürlerle bu oyunları uygularlar. Oyunu ilk kez kimin düzenlediği, ne zaman bir halk oyunu olarak hangi ortamda o oyuna can verdiğini hemen hemen hiç kimse bilemez. Dolayısıyla yaratıcının adı-sanı unutulmuş, halk tarafından benimsenmiş ve özel günlerde eskiden beri taşıya geldiği çizgilerle oynandığı için, artık anonimlik özelliğini kazanmıştır ve böyle olduğundan genel folklorun bir dalı olmuştur.
   
 
Tarihin en eski dönemlerinde dinî inanışlar, büyüsel işlemler, doğayı taklit vb. sebeplerle insanların birtakım hareketler yapması, zamanla bu hareketlere müzik, ritim, ses gibi öğelerin katılması, bir halk eğlencesi türündeki bu olayın gelişmesini ve yaygınlaşmasını sağlamıştır. Daha sonraki yüzyıllarda halk oyunları kendi iç ve dış yapısındaki gelişmelerini sürdürmüş, nihayet günümüzde sanat endişesi, estetik kaygı, iletişim sağlama, içinde bulunulan durumu daha iyi vurgulama vb. düşüncelerle renklendirilip sergilenir olmuştur.
 
Tarihin en eski dönemlerinde dinî inanışlar, büyüsel işlemler, doğayı taklit vb. sebeplerle insanların birtakım hareketler yapması, zamanla bu hareketlere müzik, ritim, ses gibi öğelerin katılması, bir halk eğlencesi türündeki bu olayın gelişmesini ve yaygınlaşmasını sağlamıştır. Daha sonraki yüzyıllarda halk oyunları kendi iç ve dış yapısındaki gelişmelerini sürdürmüş, nihayet günümüzde sanat endişesi, estetik kaygı, iletişim sağlama, içinde bulunulan durumu daha iyi vurgulama vb. düşüncelerle renklendirilip sergilenir olmuştur.
 
 
*Türkiye’nin birbirinden çok farklı coğrafyaya ve mevsim değişikliklerine sahip bulunması, bu bölgelerde yaşayan kişilerin hem halk kültürüne ve hem de bu engin kültürün bir alt dalı olan halk oyunlarına yansımıştır. Çevrelerinde gördükleri dağları taklit edercesine birbirine omzunu veya sırtını dayayanlar, el ele, kol kola girip sağa-sola yaylananlar böylece hem yerlerinden yurtlarından kopmamayı, hem de komşusuyla, eşiyle, dostuyla, akrabasıyla birlikte bulunup o topluluğun vazgeçilmez bir parçası olduğunu herkese ilân eder... Bu sıkışık düzenin zaman zaman aralanmasına, oyuncuların birbirinden bağımsız gibi hareket etmesine baktığımızda, o oyunların doğuş yerlerinin daha geniş bir alan olduğunu, dağların yerini ovaların aldığını görürüz. Söz gelimi, Sivas, Erzurum, Van, Bitlis, Kars, Hakkari, Şanlıurfa, Gaziantep vb. illerimizin halk oyunları işte böyle sıkı bir birliktelik, beraberlik, yardımlaşma ve dayanışmayı ortaya koyar. Orta Anadolu’daki oyun türlerine göz attığımızda ise, bu sıklığın biraz daha gevşediğini, oyun esnasında bile oyuncuların zaman zaman kendi yeteneklerini ekip gösterisinden daha da ileri çıkardıklarını görmekteyiz. Ege’nin zeybek oyunları içinde bir-iki oyunu dışarıda tutarsak, Türk halk oyunlarına toplumun bütün bireylerinin katılabileceğini söylememiz yanlış olmaz. Halk oyunlarında var olan hareket öğesini başka bir güzellik içine sokan özellikler arasında giysiler ve takılar ön plâna çıkar. Yaşadıkları coğrafyada doğanın bütün verimkârlığıyla kendini gösteren zengin bitki örtüsünün farkına varan insanlar, bu renkli dünyayı taklit etmiş, giysi ve takılarında onları örnek olarak almışlardır. Başındaki oyalı yazmasından sırtındaki yeleğe veya yağlığına, çarığından çorabına, kasketinden şalvarına kadar bütün giyeceklerin üzerinde bu renkli doğanın güzelliklerini görmek mümkündür.
 
*Türkiye’nin birbirinden çok farklı coğrafyaya ve mevsim değişikliklerine sahip bulunması, bu bölgelerde yaşayan kişilerin hem halk kültürüne ve hem de bu engin kültürün bir alt dalı olan halk oyunlarına yansımıştır. Çevrelerinde gördükleri dağları taklit edercesine birbirine omzunu veya sırtını dayayanlar, el ele, kol kola girip sağa-sola yaylananlar böylece hem yerlerinden yurtlarından kopmamayı, hem de komşusuyla, eşiyle, dostuyla, akrabasıyla birlikte bulunup o topluluğun vazgeçilmez bir parçası olduğunu herkese ilân eder... Bu sıkışık düzenin zaman zaman aralanmasına, oyuncuların birbirinden bağımsız gibi hareket etmesine baktığımızda, o oyunların doğuş yerlerinin daha geniş bir alan olduğunu, dağların yerini ovaların aldığını görürüz. Söz gelimi, Sivas, Erzurum, Van, Bitlis, Kars, Hakkari, Şanlıurfa, Gaziantep vb. illerimizin halk oyunları işte böyle sıkı bir birliktelik, beraberlik, yardımlaşma ve dayanışmayı ortaya koyar. Orta Anadolu’daki oyun türlerine göz attığımızda ise, bu sıklığın biraz daha gevşediğini, oyun esnasında bile oyuncuların zaman zaman kendi yeteneklerini ekip gösterisinden daha da ileri çıkardıklarını görmekteyiz. Ege’nin zeybek oyunları içinde bir-iki oyunu dışarıda tutarsak, Türk halk oyunlarına toplumun bütün bireylerinin katılabileceğini söylememiz yanlış olmaz. Halk oyunlarında var olan hareket öğesini başka bir güzellik içine sokan özellikler arasında giysiler ve takılar ön plâna çıkar. Yaşadıkları coğrafyada doğanın bütün verimkârlığıyla kendini gösteren zengin bitki örtüsünün farkına varan insanlar, bu renkli dünyayı taklit etmiş, giysi ve takılarında onları örnek olarak almışlardır. Başındaki oyalı yazmasından sırtındaki yeleğe veya yağlığına, çarığından çorabına, kasketinden şalvarına kadar bütün giyeceklerin üzerinde bu renkli doğanın güzelliklerini görmek mümkündür.
   
15. satır: 14. satır:
 
*Türkiye’deki halk oyunlarının en yaygın olanlarından biri de zeybek türü oyunlardır. Kelimenin kullanıldığı bölgelere bakarsak, sadece Batı Anadolu’da değil, İç Anadolu’da ve hatta diğer Türk topluluklarının yaşadığı Orta Asya topraklarında da zeybek türünün oynandığını görüyoruz.
 
*Türkiye’deki halk oyunlarının en yaygın olanlarından biri de zeybek türü oyunlardır. Kelimenin kullanıldığı bölgelere bakarsak, sadece Batı Anadolu’da değil, İç Anadolu’da ve hatta diğer Türk topluluklarının yaşadığı Orta Asya topraklarında da zeybek türünün oynandığını görüyoruz.
   
*[[Zeybekler]] bir efenin yönetiminde ovadan ovaya, dağdan dağa gezen, yoksulları gözetip yörede belirli bir otoriteye sahip olan, genellikle zalimlere veya sonradan görme zenginlere göz açtırmayan, zaman zaman işlediği bir suç yüzünden hapse girmeden dağlara kaçan, yönetime ters düşmüş insanlardır. Efeler ise yanına gelen, kendisine sığınan diğer zeybeklere yol, yöntem öğreten, onları eğiten, yerine göre akıl verip anlaşmazlıkları çözen bir kimlik içinde görünmüşlerdir. Zeybeklerin yaşayışları çok hareketlidir. Çok kısa bir süre içinde kilometrelerce uzaklara gidip takipten kurtulabilirler. Ancak bu hareketli geçen yaşayışları içinde, zaman zaman coşkuya, heyecana ve özleme kapıldıklarını; yer yer hareketli, yer yer ağır ve asaletini ortaya koyan duruş ye adımlarla örülmüş bir oyuna kalktıklarını biliyoruz. Bu oyun sırasında ses tonlarıyla, hareketleriyle ve hatta mimikleriyle çevrelerinde saygı ve hayranlık duygularını canlandırırlar. Zaten efe veya onun zeybekleri hırsızlığa, yağmacılığa, adaletsizliğe ve şımarıklığa asla izin vermez; bunları hiç hoş karşılamaz. Hele de namusa dil ve el uzatanları derhal topluluğundan atar ve cezasını gerekirse kendisi verir. Oyunlarında çalınan enstrümanlar arasında bağlamaları, curaları, açık havada ise davul ile zurna birlikteliğini görürüz. Kapalı mekânlarda ise darbuka, tef veya zilli maşa da kullanılır. Geçen yüzyılın başından itibaren klârnetin de yer yer oyunlarda kullanılması, bu bölgenin Batı kökenli sazlara karşı olan eğilimini kanıtlamaktadır. Zeybek oyunları, oyunu ilk kez düzenleyip ortaya koyanın adıyla da anılmaktadır. Söz gelimi, Aydın yöresinde Kadıoğlu, Koca Arap, Yörük Ali; Denizli yöresinde Kerimoğlu, İbrahim Usta zeybeği; İzmir ve çevresinde İnce Memet, Sinan Ağa zeybeği, Kütahya’da Sinanoğlu, Hamamcı ve Ahmet Bey zeybeği bu türden sayılabilir. Ayrıca ait olduğu yerin adıyla anılan birçok zeybek oyunu vardır. Zeybek giyim-kuşamı da zengin bir görünüm içindedir. Hareketlerinin çabuk olması mecburiyeti, onların canlı, atak ve çevik olmalarını engellemeyen bir giysiye sahip bulunmalarını gerektirir. Yürüyüşte zorluk çıkarmayan kısa şalvarlar giyen zeybeklerin bu giysisi diz üstünde kalır. Maviye yakın tonlar, koyu mavi, kara tercih edilen renklerdir. Bacaklar tozluk ile örtülmüştür. Kalın tozluklar çalılık, dikenlik ve koruluk yerlerden hızla geçerken ayakları çizik ve sıyrıklardan korur. Bazen efelerin körüklü çizme giydiği olursa da en yaygın olan çarık veya yemenidir. Yemenilerin renkleri arasında, en sevilip tutulan renk kırmızıdır. Çizmeler ise siyahtır. Zeybeklerin üst giysileri de çok renklidir. Başlarındaki fes veya börk, bunların üstünde ipekten yapılmış ince, renkli, çiçekli oyalarla bezeli yemeni veya poşular vardır. Soğuk havalarda ayrıca boyunlara işlemeli, uzun örgülerle yapılmış püskülleri olan, ipekli kumaştan bir kefiye yerleştirilir. İnce bürümcükten, pamukludan, ketenden yapılmış bir ten gömleği üzerine zıbın veya işlik giyilir. Kolları uzun olup uçları yırtmaçlıdır. Yaka dik olup önü düğmelidir. Yaka ve kumaş üzerine giyilen camadanın kolları çok ince süslerle ve motiflerle bezenmiştir. Camadan üzerine de kartal kanadı adı verilen cepken giyilir. Kanat adının verilmesine sebep, omuz hizasından itibaren sallama diye bilinen parçaların açık ve hareketi kolaylaştıran biçimde olmasıdır. Oyuncuların başı kimi yerlerde açık olmasına rağmen, birçok yerlerde de örtülüdür. Erkek oyuncuların başlarını kapayan fes, külah, takke, puşi, şapka, kasket vb. giysileri, bir kadın başı kadar süslü ve renkli değildir. Zeybek bölgesinde görülen erkek başlarındaysa, rengarenk oyaların yer aldığı ve fesin üzerine dolanan çevreler, yazmalar erkek giysisinin en gösterişli parçasıdır.
+
*Zeybekler bir efenin yönetiminde ovadan ovaya, dağdan dağa gezen, yoksulları gözetip yörede belirli bir otoriteye sahip olan, genellikle zalimlere veya sonradan görme zenginlere göz açtırmayan, zaman zaman işlediği bir suç yüzünden hapse girmeden dağlara kaçan, yönetime ters düşmüş insanlardır. Efeler ise yanına gelen, kendisine sığınan diğer zeybeklere yol, yöntem öğreten, onları eğiten, yerine göre akıl verip anlaşmazlıkları çözen bir kimlik içinde görünmüşlerdir. Zeybeklerin yaşayışları çok hareketlidir. Çok kısa bir süre içinde kilometrelerce uzaklara gidip takipten kurtulabilirler. Ancak bu hareketli geçen yaşayışları içinde, zaman zaman coşkuya, heyecana ve özleme kapıldıklarını; yer yer hareketli, yer yer ağır ve asaletini ortaya koyan duruş ye adımlarla örülmüş bir oyuna kalktıklarını biliyoruz. Bu oyun sırasında ses tonlarıyla, hareketleriyle ve hatta mimikleriyle çevrelerinde saygı ve hayranlık duygularını canlandırırlar. Zaten efe veya onun zeybekleri hırsızlığa, yağmacılığa, adaletsizliğe ve şımarıklığa asla izin vermez; bunları hiç hoş karşılamaz. Hele de namusa dil ve el uzatanları derhal topluluğundan atar ve cezasını gerekirse kendisi verir. Oyunlarında çalınan enstrümanlar arasında bağlamaları, curaları, açık havada ise davul ile zurna birlikteliğini görürüz. Kapalı mekânlarda ise darbuka, tef veya zilli maşa da kullanılır. Geçen yüzyılın başından itibaren klârnetin de yer yer oyunlarda kullanılması, bu bölgenin Batı kökenli sazlara karşı olan eğilimini kanıtlamaktadır. Zeybek oyunları, oyunu ilk kez düzenleyip ortaya koyanın adıyla da anılmaktadır. Söz gelimi, Aydın yöresinde Kadıoğlu, Koca Arap, Yörük Ali; Denizli yöresinde Kerimoğlu, İbrahim Usta zeybeği; İzmir ve çevresinde İnce Memet, Sinan Ağa zeybeği, Kütahya’da Sinanoğlu, Hamamcı ve Ahmet Bey zeybeği bu türden sayılabilir. Ayrıca ait olduğu yerin adıyla anılan birçok zeybek oyunu vardır. Zeybek giyim-kuşamı da zengin bir görünüm içindedir. Hareketlerinin çabuk olması mecburiyeti, onların canlı, atak ve çevik olmalarını engellemeyen bir giysiye sahip bulunmalarını gerektirir. Yürüyüşte zorluk çıkarmayan kısa şalvarlar giyen zeybeklerin bu giysisi diz üstünde kalır. Maviye yakın tonlar, koyu mavi, kara tercih edilen renklerdir. Bacaklar tozluk ile örtülmüştür. Kalın tozluklar çalılık, dikenlik ve koruluk yerlerden hızla geçerken ayakları çizik ve sıyrıklardan korur. Bazen efelerin körüklü çizme giydiği olursa da en yaygın olan çarık veya yemenidir. Yemenilerin renkleri arasında, en sevilip tutulan renk kırmızıdır. Çizmeler ise siyahtır. Zeybeklerin üst giysileri de çok renklidir. Başlarındaki fes veya börk, bunların üstünde ipekten yapılmış ince, renkli, çiçekli oyalarla bezeli yemeni veya poşular vardır. Soğuk havalarda ayrıca boyunlara işlemeli, uzun örgülerle yapılmış püskülleri olan, ipekli kumaştan bir kefiye yerleştirilir. İnce bürümcükten, pamukludan, ketenden yapılmış bir ten gömleği üzerine zıbın veya işlik giyilir. Kolları uzun olup uçları yırtmaçlıdır. Yaka dik olup önü düğmelidir. Yaka ve kumaş üzerine giyilen camadanın kolları çok ince süslerle ve motiflerle bezenmiştir. Camadan üzerine de kartal kanadı adı verilen cepken giyilir. Kanat adının verilmesine sebep, omuz hizasından itibaren sallama diye bilinen parçaların açık ve hareketi kolaylaştıran biçimde olmasıdır. Oyuncuların başı kimi yerlerde açık olmasına rağmen, birçok yerlerde de örtülüdür. Erkek oyuncuların başlarını kapayan fes, külah, takke, puşi, şapka, kasket vb. giysileri, bir kadın başı kadar süslü ve renkli değildir. Zeybek bölgesinde görülen erkek başlarındaysa, rengarenk oyaların yer aldığı ve fesin üzerine dolanan çevreler, yazmalar erkek giysisinin en gösterişli parçasıdır.
   
 
Genellikle iç giyimde görülen içlik, iç mintanı, işlik, ten gömleği, ak göynek vb. üst giysi parçası yakasız veya yarım, dik yakalı, uzun kollu, önü açık ancak düğmeli, el dokuması kumaştan, ince pamukludan açık renkli veya beyaz, krem bir parçadır. Ayağa giyilen şalvar çok değiştirilemeyen bir giysidir. Bazı yörelerde ağı uzun, paçaları geniş, uçkur yuvası basit motiflerle süslü olanlarını da bulmak mümkündür. Bitlis ve civarında görülen şal şepik, tamamen el dokuması ince, parlak ve çizgili kumaştan yapılır. Şalvar bölümüne şal denir ve neredeyse pantolon biçiminde bir kesimi vardır. Sırta giyilen şepik ise bir tür yelektir. Yelek rengi diğer bölgelerde de siyah veya laciverttir. Genel olarak yeleklerde ve bele sarılan kuşaklarda pek fark yoktur. Yeleklerin yakası geniş bir V çizer, önleri açık ve düğmelidir. Ön kanatlarda bulunan iki cep, köstekli saat ve zinciri, çakmak vb. bulundurmaya yarar. Kuşakların önemli bir bölümü renkli olarak dokunur veya örülür, uçlarına da püsküller yapılır. Kuşak üçgen biçiminde ikiye katlandıktan sonra, bu uzun püsküllü kısım ön tarafa gelecek şekilde, ucu bele sokulur. Deseni çizgilidir, ama renkleri çok çeşitlidir. Şal kuşak türü ise, daha ince, zarif ve gösterişlidir.
 
Genellikle iç giyimde görülen içlik, iç mintanı, işlik, ten gömleği, ak göynek vb. üst giysi parçası yakasız veya yarım, dik yakalı, uzun kollu, önü açık ancak düğmeli, el dokuması kumaştan, ince pamukludan açık renkli veya beyaz, krem bir parçadır. Ayağa giyilen şalvar çok değiştirilemeyen bir giysidir. Bazı yörelerde ağı uzun, paçaları geniş, uçkur yuvası basit motiflerle süslü olanlarını da bulmak mümkündür. Bitlis ve civarında görülen şal şepik, tamamen el dokuması ince, parlak ve çizgili kumaştan yapılır. Şalvar bölümüne şal denir ve neredeyse pantolon biçiminde bir kesimi vardır. Sırta giyilen şepik ise bir tür yelektir. Yelek rengi diğer bölgelerde de siyah veya laciverttir. Genel olarak yeleklerde ve bele sarılan kuşaklarda pek fark yoktur. Yeleklerin yakası geniş bir V çizer, önleri açık ve düğmelidir. Ön kanatlarda bulunan iki cep, köstekli saat ve zinciri, çakmak vb. bulundurmaya yarar. Kuşakların önemli bir bölümü renkli olarak dokunur veya örülür, uçlarına da püsküller yapılır. Kuşak üçgen biçiminde ikiye katlandıktan sonra, bu uzun püsküllü kısım ön tarafa gelecek şekilde, ucu bele sokulur. Deseni çizgilidir, ama renkleri çok çeşitlidir. Şal kuşak türü ise, daha ince, zarif ve gösterişlidir.
24. satır: 23. satır:
   
 
Erkek giysilerini tamamlayan önemli aksesuarlar arasında ise, para kesesi, mendil, yağlık, pazubent, saat kösteği, hamaylı, muska, tabaka, silahlık, çevre, kama vb. saymak mümkündür.
 
Erkek giysilerini tamamlayan önemli aksesuarlar arasında ise, para kesesi, mendil, yağlık, pazubent, saat kösteği, hamaylı, muska, tabaka, silahlık, çevre, kama vb. saymak mümkündür.
[[Kategori:Halk oyunları]]
 
[[Kategori:Oyunlar]]
 
Please note that all contributions to the Yenişehir Wiki are considered to be released under the CC-BY-SA
İptal Değişiklik yardımı (yeni pencerede açılır)