hasılı zf. (ha:sılı) Sözün kısası, kısacası: “Hasılı dünyada hiçbir emelim yoktur.” -N. F. Kısakürek.
Hâsıl Peyda olan. Husule gelen. Çıkan, meydana gelen.
[]
Zarf[]
- [1] Sözün kısası, kısacası
- [1] (Arapça)
- Türk Dil Kurumu: "Hasılı"
hülasa Ar. ¬ul¥¹a a. (hüla:sa, l ince okunur) 1. Özet, fezleke: “Bir kadınlık tarihi hülasası yapacak değiliz.” -F. R. Atay. 2. Öz: Karaciğer hülasası. 3. zf. (hü'la:sa) Kısaca: “O vakit küt küt kalbim atmaya başlıyor, hülasa acayip bir vaziyet.” -Y. K. Karaosmanoğlu. 4. kim. Herhangi bir maddenin, alkol, eter vb. bir eritici ile ayrılmış veya başka bir yol ile elde edilmiş etkili özü: Kınakına hülasası. Hulasa Bir şeyin, bir bahsin özü. Kısaca esası.
[]
Ad[]
- [1] özet.
- خلاصه