Türkçe kökenli dinsel terimler | |
---|---|
Abdil den Abdullah - Kayı dan Kaji - çare çıkar yol anlamına aynı zamanda ummaktan Umar dan Ömer - Usman dan Osman - Kuruş tan Kureyş -Zere den Zer -Kurban dan Korbanat - Yasak meyva elma Türkçe yasak anlamına alma dan - Adam dan Âdem -Garbi Türkçe'de Hava yerine Ava dan Havva - Garbi Turkcede h harfi düşer ve Harun yerine Arun denir. Avrupalilar da Harun yerine Aron derler. | |
Sal | Sal dan salat - Sallama - |
Kipa | Yarmulka- Kipa . Kippa maddesi Türkçe olduğunu söylüyor.Takke - Papak - Terlik - x |
Kurban | Kurban .Korban-Korbanat. Edha |
Tuva | Tuva -Tuva vadisi - Tuva Türkleri - Tuva Türkçesi |
Kaşar | Kaşar-Kosher-x |
Kureyş | Kuruş - Kureyş - Korosh |
Tam | Tam Jacob was a shy or simple man, depending on the translation of the Hebrew word "Tam" (which also means "relatively perfect man").[7] |
Kağan | Kağan yerine Kohen - Kohler- Kaplan[[]] |
Tomris | Tomris - Tomyris - Tomris Hatun - Kuruş The given name Tomris or Toʻmaris has also become very popular in Central Asia and Turkey in the 20th and 21st centuries. Toʻmarisning Koʻzlari (The Eyes of Tomyris) is a 1984 book of poems and stories by Uzbek author Xurshid Davron. Toʻmarisning Aytgani (The Sayings of Tomyris) is a 1996 book of poetry by Uzbek poet Halima Xudoyberdiyeva. |
Azer | Hz İbrahim'in babasinin adı Azer -Azar - Azari - |
Beg | Beg- Beğ - Özbeg-Özbek- Bey -Eaki Turkcede ve halk arasinda hLa Begim yani beyim.Bekke . Mekke |
Elma | Elma -Alma - Hz musa ve yusuf as vefatinda elma kokusu var Ruh-ul Beyan |
Bağlı | بعل. Bağli. بعلي. Onun bağlısı kocası . بعلها. Nisa بعلتهن Bejar için onun başını bağlayalım,cümlesinde bağlayalım kelimesi doğrudan doğruya seni everelim, kocaya verelim, ya da erkekse sizi eşinizle evine bağlı yapalım, demektir |
Budun | البدن Kurbanlık deve veya kurbanlık inek demektir. "Üze Tengri basmasar asra yir telinmeser Türük budun senin ilini törünü kim artadı, udaçı erti?" |
Türkçe - Dini terimler - Terimler |
Havva, İbrahimi Dinler'de ilk insan Âdem'in eşidir. Bu dinlere göre tüm insanlar Âdem ve Havva'nın çocuklarıdır. Bazı batı dillerinde Eski Ahid'den geldiği şekliyle Eva diye adlandırılır. Türk mitolojisinde Eje denir.
Yahudi ve Hıristiyan kaynaklarında Havva ilk günahı işleyen insandır, Âdem onun vasıtasıyla yasak meyveyi yemiştir. Kur'an'da ise suç doğrudan Âdem'e izafe edilir. Hıristiyan kaynaklar Âdem-Havva ailesinin günahından tüm insanları sorumlu tutarlar. İsa'nın bu günahı kaldırmak için geldiğine inanırlar. Kur'an her insanın günahsız olarak dünyaya geldiğini ve kimsenin başkasının günahını yüklenmediğini söyler.
Yahudi kaynaklarına göre Âdem ile beraber ilk yaratılan kadın Havva değil Lilith'dir ancak Lilith Âdem ile aynı zamanda yaratıldığını öne sürerek Âdem'e eşlik etmeyeceğini ileri sürmüş ve Tanrı daha sonra Âdem'in kaburga kemiğinden Havva'yı yaratmıştır.
Sufi kaynaklarına göre ise Âdem-Havva Kıssası, büyük ölçüde semboliktir. Âdem, insanoğlunu temsil etmekte olup, yasak meyveyi yiyen ve Âdem'i de suça ortak eden Havva insan nefsini (egoyu) sembolize etmektedir. Bununla birlikte peygamber olarak gelen bir Âdem ve eşi Havva aynı zamanda gerçek kişiliklerdir. Bahailer de bu açıklamaya katılırlar.
Ayrıca bakınız[]
Lilith Musevilik ve Hristiyanlıkta Havva.
ar:حواء
az:Həvva
be:Ева
be-x-old:Ева
bg:Ева
bo:ཧ་ཝ།
bs:Hava
ca:Eva
cy:Efa
da:Eva (bibelsk person)
el:Εύα
en:Eve
eo:Evo
es:Eva
et:Eeva
fa:حوا
fi:Eeva (Raamattu)
fo:Eva
fr:Ève
gl:Eva
hr:Eva
id:Hawa
it:Eva
ja:イヴ
ka:ევა
la:Eva
ml:ഹവ്വ
mn:Ева
ms:Hawa
nl:Eva (persoon)
ru:Ева
scn:Eva (Bibbia)
sh:Eva
sw:Eva
th:อีฟ
tl:Eba
uk:Єва
vi:Eva (kinh thánh)
wo:Awa
yi:חווה
zh:夏娃
Cumhuriyet Gazetesinin Adem Havva ve Türk olmaları tefrikası[]
Âdem'le Havva Cumhuriyet gazetesi tarafından tam yetmiş üç yıl önce Türk ilân edilmiş. Hem de birinci sayfada, dört gün süren mini bir tefrikayla. Mehmet Sadık adında biri tarafından kaleme alınan bu 'öztürkçe' tefrikanın "Adam Yalvacın Uçmaktan Kovulması" başlıklı birinci bölümünün tamamını ve "Uçmakta Türk Dili" başlıklı ikinci bölümün de başlangıcını aynen sunuyorum:
"Ulu Tanrı bizim ilk babamız olan Adam yalvacı ve onun eşi Hava ninemizi yarattıktan sonra onları uçmak içinde yaşatıyordu. Bu yeşil bahçanın içinde bunların arı yaşamaları için buradaki alma ağacının yemişinden yemeği bunlara yasak etmişti. Günün birinde ak pınarın başındaki alma ağacının gölgesinde otururlarken tavgaç çıkageldi. Hava ninemize yaklaşarak onu tavladı ve bu güzel almadan yemelerini onlara tapşırdı.
Bu sırada Hava'nın karşısında yan gelip onun güzelliği ile esirik olan Adam yalvaç ipdeşi Hava'nın sunduğu almayı yemekten kendini tutamadı.
Yalvaç, Tanrı buyruğunun tersine bu suçu işleyince ulu Tanrı gücendi ve bunları uçmaktan kovmak için kurgu kurdu. Bu isteğini onlara iletmek için Uçkun'u yanlarına yolladı. Uçkun, Tanrı buyruğunu yalvaca Arapça söyledi. Adam yalvaç uçkunun söylediklerini anlamadı ve şaşkın şaşkın ona bakarak yerinden bile kımıldamadı. Uçkun bu kez Farsça söyledi. Adam gene anlamadı. Bunun üzerine ne yapacağını bilmiyen Uçkun geriye döndü. Gördüklerini ulu Tanrı'ya ulaştırdı. Bu sırada gökler titredi ve şöyle bir buyruk duyuldu:
- Hey Uçkun, benim kulum olan bu Yalvaç Türkçeden başka dil bilmez, ona benim buyruğumu Türkçe anlat!
Uçkun hızlı bir uçuşla yalvacın yanına vardı ve sözüne şöyle başladı:
- Hey ünlü yalvaç! Ben ulu Tanrı katından gönderilmiş bir yasaulum. Onun yüksek buyruğunu size iletmeğe geldim. Bu eşsiz uçmağı ulu Tanrı size armağan etmiş ve bu urunda arı yaşamanız için bu alma yemişinden tatmağı size yasak etmişti. Ancak siz tavgacın tavına uyarak Tanrı buyruğunun tersine, bağışlanmaz bir suç işlediniz. Bundan ötürü ulu Tanrı size kızmış, sizi buradan kovmamı bana buyurdu. Tanrı sizi sınadı. Siz onun yahşiliğini ve uçmağın değerini bilmediniz. Haydin sektiriniz buradan!
Bu sözleri dinliyen Adam yalvaç korkusundan ürperdi ve hemen Hava'nın elinden tutarak uçmağın penceresinden kendisini loş karanlığa fırlattı.
Tanrı'nın ilk kulu olan Atam yalvacın Türk olduğunu ve Türkçeden özge bir dil bilmediğini dünkü bitik yazıda okuyucularımıza anlatmıştık. Sözlerimize tutalga olarak Tebrizli Türk ozanı Şükûhi'nin bu nesne için yazdıklarını anabiliriz. Bundan da anlaşılır ki Türkellerinin her bucağında yaşamış olan eski bilginler, ozanlar ve başka kimseler hep Atam yalvacın Türk olduğunu biliyorlarmış ve bu inanışlarını da yeri geldikçe berkitiyorlarmış."
Türk Tarih Tezi de Cumhuriyet'in "Adam Yalvaç"ına benzer hikâyelerden oluşuyordu. DTCF ve Türk Tarih Kurumu bu tezi ispatlasınlar diye kurulmuştu.
Bazı okuyucularım için zaruri bir açıklama: Cumhuriyet gazetesinde yayımlanan 'Adam Yalvaç' hikâyesini ben sadece naklediyorum. Kendi görüşüm ve inancım değil. Aman yanlış anlaşılmasın.
[DİPNOT] 1930'LARIN ÖZTÜRKÇESİ[]
Yazıda bir kısmını naklettiğimiz "Adam Yalvaç" kıssasında kullanılan öztürkçe kelimelerin karşılıkları aynı tefrikada şöyle verilmiştir:
- Adam: Bu kelimenin öztürkçesi atam'dır. Ata=Baba, Atam=Babam;
- Yalvaç: Peygamber; ,
- Uçmak: Cennet;
- Arı ve aru: Temiz;
- Tavgaç: Hilekâr, şeytan;
- Tavlamak: Kandırmak;
- Tapşırmak: Tenbih, tavsiye etmek;
- Esirik: Sarhoş;
- İpdeş: Hayat arkadaşı, dost;
- Kurgu: Karar (kurmaktan);
- Uçkun: Melek, Cebrail;
- Ünlü: Muhterem, meşhur;
- Kat: Huzur, yan;
- Yasaul: (Aslı yasa-kul, yani kanun adamı) memur;
- Urun: Makam, mevki;
- Tav: Hile;
- Sektirmek: Derhal gitmek, koşa koşa gitmek, defolmak;
- Özge: Ecnebi, yabancı;
- Tutalga: Delil, sübut;
- Berkitmek: Teyit etmek;
- Danlamak: Takdir etmek;
- Telesmek: Acele etmek.