HAYR
Bir şeyi diğerine tercih etmek, hayırlı olmak, hayırda birine üstün gelmek, birine hayırlı olan şeyi vermek anlamındaki "h-y-r" kökünden türeyen "hayr" isim olarak; insanların rağbet ettiği, sevip arzu ettiği ve hayırlı olan şeylere denir. İsm-i tafdîl olarak daha hayırlı, en iyi, en faydalı demektir. Çoğulu; hıyâr ve ahyârdır. Hayr kelimesi, şer ve zarar kelimelerinin zıddıdır.
Hayr kelimesi Kur'ân'da 176 âyette geçmiş ve îman (Enfâl, 8/70; Hûd, 11/31), İslâm (Kalem, 68/12), Kur'ân (Bakara, 2/105), çok mal (Bakara, 2/180,215), sıhhat, afiyet (En'âm, 6/17; Yûnus, 10/107), ücret, mükafât (Hac, 22/36), en iyi en üstün (Mü'minûn, 23/118), taam, yiyecek (Kasas, 28/24), zafer (Ahzâb, 33/25), at (Sâd, 38/32), daha faydalı (Bakara, 2/106), daha hayırlı (Yûsuf, 12/64), bolluk (Hûd, 11/84), iyilik, yarar, salah (Nur, 24/33), güc, kuvvet (Duhân, 44/37), dünya, mal, mülk (Âdiyât, 100/8), iyi, güzel, yararlı olan şey (Âl-i İmrân, 3/104), hayırlı, sâlih çocuk (Nisâ, 4/19), iffet (Nûr, 24/12), daha güzel daha iyi daha edepli, terbiyeli, ahlâklı (Hucurât, 49/5), faydalı (A'râf, 7/188), şerrin zıddı olan hayr (Âl-i İmrân, 3/26) anlamlarında; ahyar kelimesi ise 2 âyette geçmiş ve hayırlılar anlamında peygamberlerin sıfatı olarak kullanılmıştır (Sâd, 38/47-48). "Sizi hayr ve şerle deneyeceğiz..." (Enbiyâ, 21/35)
Allâh'ın sıfatı olarak hayr, Kur'ân'da bir âyette geçmiştir: "...Allah daha hayırlı, (mükâfat ve cezası) daha devamlıdır. (hayr ve ebkâ)" (Tâ-hâ, 20/73)
Allah'ın insanlara, yararı, hayrı, nimeti, ihsanı her şeyden daha çoktur. O, hayırlıdır, faydalıdır. Bütün hayr onun elindedir (Âl-i İmrân, 3/26). Yardım edenlerin (Âl-i İmrân, 3/150), hüküm verenlerin (A'râf, 7/87), cezalandıranların (Enfâl, 8/30), rızık verenlerin (Hac, 22/58), merhamet edenlerin (Mü'minûn, 23/109) ve konuk edenlerin (Mü'minûn, 23/29) en hayırlısıdır. (İ.K.)
[]
Sıfat[]
- [1] Yararı, hayrı olan
- [2] Uğurlu, iyi, güzel
- [1] (Türkçe)
- Türk Dil Kurumu: "Hayırlı"
- {{{1}}}: [[igelekle#{{{1}}}|igelekle]] (tt)
|} | width=1% | |bgcolor="#FFFFE0" valign=top width=48%|
|}
|}
fr:hayırlı
Kelimenin geçtiği ayetler[]
Ayet No
|
Ayet Metni
|
Elmalı Meali (Orijinali)
|
Elmalı (Sadeleştirilme)
|
İngilizce Meali (M. Pickthall )
|
[[وَإِلَى مَدْيَنَ أَخَاهُمْ شُعَيْبًا قَالَ يَاقَوْمِ اعْبُدُوا اللَّهَ مَا لَكُمْ مِنْ إِلَهٍ غَيْرُهُ قَدْ جَاءَتْكُمْ بَيِّنَةٌ مِنْ رَبِّكُمْ فَأَوْفُوا الْكَيْلَ وَالْمِيزَانَ وَلَا تَبْخَسُوا النَّاسَ أَشْيَاءَهُمْ وَلَا تُفْسِدُوا فِي الْأَرْضِ بَعْ]]
|
Medyen kavmine de kardeşleri Şuayb Peygamberi: Ey kavmim, dedi: Allaha kulluk edin, ondan başka bir ilâhınız daha yok, işte size rabbınızdan bir beyyine geldi, artık kileyi, teraziyi tam tutun, nâsın eşyasına haksızlık etmeyin, yer yüzünü ıslahından sonra yine fesada vermeyin, bana inanırsanız bu söylediklerim sizin için hayırlıdır
|
Medyen'e de kardeşleri Şuayb'ı (gönderdik): "Ey kavmim, dedi, Allah'a kulluk edin, sizin O'ndan başka bir ilâhınız yoktur. Size Rabbinizden açık bir delil geldi: Ölçüyü ve tartıyı tam yapın, insanların eşyalarını eksik vermeyin, düzeltildikten sonra yeryüzünde bozgunculuk yapmayın; eğer inanan (insan)lar iseniz, böylesi sizin için daha iyidir!"
|
And unto Midian (We sent) their brother, Shueyb. He said: O my people! Serve Allah. Ye have no other God save Him. Lo! a clear proof hath come unto you from your Lord; so give full measure and full weight and wrong not mankind in their goods, and work not confusion in the earth after the fair ordering thereof. That will be better for you, if ye are believers.
|