Yenişehir Wiki
Advertisement
Bakınız

Şablon:Helalbakınız - d - {{Helalbakınız}}


Helal HALÂL (Helâl)
Helal/VP -Helal/WP - Halal
Helal/Vecizeler - Helalleşme - Helal şirketler - Helal kazanç - Helal kazanç duyarlığı - Helal gıda Helal et Besmele Kurban - Şablon:Kurbanbakınız -Şablon:Kurban - Şablon:Kurban Hizmetleri Kesim Helal kesim Haram Şablon:Helal

The_Power_Of_Words_BISMILLAH_ALLAH_HU_AKBAR_تأثير_إسم_الله_'Besmele'nin_gücü!.flv

The Power Of Words BISMILLAH ALLAH HU AKBAR تأثير إسم الله 'Besmele'nin gücü!.flv

Video:The Power Of Words BISMILLAH ALLAH HU AKBAR تأثير إسم الله 'Besmele'nin gücü!.flv‎ Besmeleli kesim - Helal et - Besmele - Besmeleli kesim - Besmeleli kesim için diyanet personelin kurban kesim yerlerinde görevlendirilmesi

Eğer bu eklentide resimler varsa, görüntülenmeyecekler. Orijinal eklentiyi indirKAZANÇTA HELAL DUYARLILIĞINA SAHİP OLABİLMEK!

' 'Dr. Muhlis AKAR (Din İşleri Yüksek Kurulu Üyesi)

Allah’a ibadet ve kulluk; yalnızca namaz, oruç, zekât ve hac gibi formel ibadetlerle sınırlıdeğildir. Yüce Allah’ın hoşnut ve razıolduğu, Onun rızasıbaz alınarak söylenen her söz, yapılan her işve sergilenen her davranış genişanlamda ibadet kapsamındadır. Bu bağlamda; insanlara güzel söz söylemek, dostane bir tebessümde bulunmak, geçişe engel olan maddeleri yollardan kaldırmak, eşyasınıaracına yükleyemeyen birisine destek vermek, karşıdan karşıya geçemeyen hasta, yaşlıve engellilere yardımcıolmak, yetim, öksüz ve fakirlere maddi-manevi destekte bulunmak, İslamîprensiplere uygun olarak ticarî ve iktisadîfaaliyetlerde bulunmak, istihdam alanlarıoluşturarak işsiz insanlara helal ve meşru yollardan çalışıp geçimlerini sağlayabilecekleri işimkânları temin etmek, iyi insan ve iyi Müslüman nesiller yetiştirmek gayesiyle çeşitli eğitim ve öğretim faaliyetlerinde bulunmak gibi İnsanların menfaatlerine olan her türlümeşru işve hizmet de genişanlamda ibadettir.

Hayatın bütün alanlarınıibadet kapsamına alan İslam; helal yollardan kazançsağlama çabasınıve bu amaçla yapılan iş ve ticareti de ibadet olarak değerlendirmiştir.1 Kur’an-ı Kerimde meşru ölçüler içerisinde yapılacak her türlü alışveriş ve ticaretin helal olduğu2 bildirilmiştir. Sevgili Peygamberimiz de, “Doğru sözlü ve güvenilir tüccar, (ahirette) peygamberler, sıddîkler ve şehitlerle beraberdir3buyurarak; müminleri iş ve ticaret hayatlarında dürüst davranmaya ve dolayısıyla helal kazanç duyarlılığına sahip olmaya teşvik etmiştir.

Helal kazançduyarlılığının azalmasıise kişinin inancının ve dindarlığının zayıflamasıanlamına gelmektedir. Hz. Peygamber (sav): "İnsanlar üzerine öyle bir zaman gelecek ki, o devirde kişi ele geçirdiği malı helâlden mı, yoksa haramdan mı kazandığına hiç aldırmayacak"4 buyurarak bu konuda ümmetini uyarmışlardır. Bu nedenle İslam büyükleri kişinin servetinin kaynağını araştırmamasını ve devamlı olarak Allah’ın murakabesi altında bulunduğunun bilincinde olmamasını iman zayıflığı olarak açıklamışlardır.

Esasen helal kazançduyarlılığıya da farkındalığı oluşturmadan, sadece helal ya da haramlarıkural olarak hatırlatmanın, insanların gerek bireysel, gerekse iş, ticaret ve sosyal hayatları üzerinde fazlaca bir değişikliğe yol açmasıbeklenmemelidir. Şüphesiz bu duyarlılığın oluşmasında kişiye sorumluluklarını hatırlatan ve her an Allah’la beraber olma bilinci kazandıran iman, zikir ve ihsan kavramları büyük önem arz etmektedir. Bu yüzden Kur’an-ı Kerimde müminler hitaben; “Ey iman edenler! Cuma günü namaz için çağrı yapıldığı zaman, hemen Allah’ın zikrine (Cuma namazına) koşun ve alış verişi bırakın. Eğer bilirseniz bu, sizin için daha hayırlıdır.”5, “Namaz kılınınca artık yeryüzüne dağılın ve Allah’ın lütfundan nasibinizi arayın. Allah’ı çok zikredin ki kurtuluşa eresiniz.”6 buyrularak, cuma namazına çağrılan ve bu ibadeti eda eden müminlere namazdan sonra yeryüzüne dağılmaları ve Allah’ın lütfundan nasip aramaları tavsiye edilirken; ikinci âyetin sonunda, “Allah’ı çok zikredin ki kurtuluşa eresiniz.”ifadesinin yer alması anlamlıdır. Çünkü Cuma namazı kılınmış ve ibadet eda edilmiş olmasına rağmen; iş, ticaret ve çalışma hayatına dönen müminlere tekrar Allah’ı zikretme hatırlatılması yapılmaktadır. Zikir ise, Allah’ı isim ve sıfatlarıyla anmak, tefekkür etmek, Allah’ı gönülden çıkarmamak; vücudun bütün organlarıyla Allah'ın emirlerini yerine getirmek ve yasaklarından sakınmak, Allah’la her an beraber olma bilincine, yani ihsan mertebesine ulaşmak gibi anlamlara gelmektedir.

Yukarıda mealleri verilen âyet-i kerimelerden anlaşılan odur ki, kazançta helal duyarlılığıya da farkındalığın oluşmasıiçin, sadece belli zaman ve mekanlarda değil; işve çalışma hayatının içerisinde de Allah’ıçokça zikredip, helal ve haram prensiplerini hatırlayarak ihsan mertebesine ulaşmak; “Allah’ı görür gibi ibadet etmek”7; “Ey mü’minler!) salih amel işleyin. Çünkü ben sizin yaptıklarınızı görürüm”8, “.. Doğrusu ben, sizin yaptığınız şeyleri tamamen bilirim”.9 buyuran yüce Mevlanın varlığını her zaman yanımızda hissederek ve rızasını gözeterek helalinden çalışıp kazanmak çok önemlidir.

Buna göre, hayatın her alanında olduğu gibi iş ve ticaret hayatında da, her an Allah’la beraber olma bilinciyle ihsan mertebesine, murakabe şuuruna ve dolayısıyla helal kazanç duyarlılığına ulaşan “Muhsin” kullar;

Kazançlarını helal yollardan temin etmeye özen gösterir, haksız kazanca yönelmez, helal ve meşru ölçülerin dışına çıkmazlar. Yaptıkları her işi, söyledikleri her sözü, her ân ‘Allah ile beraber olma’bilinci içerisinde; “Rabbim beni görüyor, yaptıklarımı biliyor” inanç ve düşüncesiyle yapar, her şeyin en iyisini ve en güzelini ortaya koymaya çalışırlar. Yüce Allah’ın, Ey İman edenler! Mallarınızı aranızda haksız yollarla yemeyin. Karşılıklı rızaya dayalı ticaretle yiyin10 ilahi buyruğuna kulak vererek, haksız yollarla edinilen her türlü kazançtan uzak durur; hırsızlık, gasp, faiz, kumar, rüşvet, şans oyunları, kamu mallarını zimmete geçirmek, yolsuzluk yapmak, eksik ölçüp tartmak, müşteriye fahiş fiyatla mal satmak, alınan maaş ya da ücretin karşılığında iş ve hizmet üretmemek, emeğin hakkını vermemek, sahte mal üretip tüketicilere zarar vermek gibi gayri meşru yollarla elde edilen her çeşit mal ve servetten sakınırlar.

Emekleri ile hayatlarını idame ettirir; kazançlarının temiz ve helal olmasına gayret eder, haram lokmadan ve haram servetten kendilerini ve ailelerini korurlar. Bu konuda Yüce Rabbimizin, “Ey insanlar! Yeryüzündeki şeylerin helal ve temiz olanlarından yiyin! Şeytanın izinden yürümeyin. Çünkü o sizin için apaçık bir düşmandır.”11 “Allah’ın size rızık olarak verdiklerinden helal, iyi ve temiz olarak yiyin ve kendisine inanmakta olduğunuz Allah’a karşı gelmekten sakının.” 12 ayetlerini kendilerine rehber edinirler. Aynı şekilde Hz. Peygamberin, “Kazancın hangisi en iyi ve temiz olanıdır” şeklindeki kendisine sorulan soruya, “Kişinin el emeği ve aldatma bulunmayan meşru ticaret ile elde edilen kazançtır”13; “Hiçbir kimse, asla kendi kazancından daha hayırlı bir rızık yememiştir. Allah’ın Peygamberi Dâvûd (a.s) da kendi elinin emeğini yerdi.”14 hadislerini kazanç konusunda ilke edinirler.

Yine Hz. Peygamberin; “Bir kısım insan vardır ki, Allah'ın mülkünden haksız bir surette mal elde etmeye girişirler. Halbuki bu, Kıyamet günü onlara bir ateştir." 15; "Kim bir karış miktarı bir yere (başkasının arazisine) haksız olarak sahip olursa' 'o yerin yedi katı boynuna geçirilir”16; Kişi namaz, oruç, zekat gibi ibadetlerini eda etmiş olarak Allah’ın huzuruna gelir. Bununla beraber; kimine sövmüş, kiminin kanını akıtmış, kiminin malını yemiş, kimine de iftira etmiştir. Bu durum karşısında onun ibadetlerinden elde ettiği sevaplar kendisinden alınarak hak sahiplerine dağıtılır. Eğer ibadetleri ve iyilikleri, ihlâl ettiği kul haklarını ödemeye yetmezse, hak sahiplerinin günahlarından alınıp kendisinin günahlarına eklenir. Böylece sevapları gitmiş, günahları artmış, neticede iflas etmiş olarak cehenneme gönderilir.”17 şeklindeki kul ve kamu hakkıyla ilgili çok önemli uyarılarını da dikkate alarak her türlü haksızlıktan, hak ihlalinden ve haksız kazançtan sakınırlar.

Haram yollardan kazanılmış mal ve servetin, dua ve ibadetlerin kabulüne engel olacağını asla unutmazlar. Rasûlullah (sav) bu konuda şöyle buyurmuşlardır: “Allah Teâlâ temizdir; sadece temiz olanları kabul eder. Allah Teâlâ peygamberlerine neyi emrettiyse mü’minlere de onu emretmiştir. Cenâb–ı Hak Peygamberlere: ‘Ey peygamberler! Temiz ve helâl olan şeylerden yiyin, iyi ve faydalı işler yapın!’ buyurmuştur. Mü’minlere de: ‘Ey iman edenler! Size verdiğimiz rızıkların temiz olanlarından yiyin’ buyurmuştur. ”Rasûlulullah daha sonra şunları söyledi: “Bir kimse Allah yolunda uzun seferler yapar. Saçı başı dağınık, toza toprağa bulanmış vaziyette ellerini gökyüzüne açarak: Yâ Rabbi! Yâ Rabbi! diye dua eder. Halbuki onun yediği haram, içtiği haram, gıdası haramdır. Böyle birinin duası nasıl kabul edilir!” 18

İhsan bilincine ve helal duyarlılığına ulaşan müminler, helal kazanç için çalışarak fiili dua etmenin yanı sıra, sözlü olarak da dua ederek Allah’tan yardım isterler. Hz. Ali (ra) den rivayet edildiğine göre, Rasûlullah (sav) bu konuda kendisine şu duayı öğretmiştir: “Allahım! Bana helâl rızık nasip ederek haramlardan koru! Lutfunla beni senden başkasına muhtaç etme!”19

Helal kazançduyarlılığına sahip müminler, sadece haramdan ve harama yol açan vasıtalardan kaçınmakla yetinmez; kazançlarına haram karışmaması için, haram şüphesi taşıyan şeylerden de uzak durular. Bu konuda Hz. Peygamber bize şu ölçüyü veriyor: “Helâl olan şeyler belli, haram olan şeyler bellidir. Bu ikisinin arasında, halkın birçoğunun helâl mi, haram mı olduğunu bilmediği şüpheli konular vardır. Şüpheli konulardan sakınanlar dinini ve ırzını korumuş olur.Şüpheli konulardan sakınmayanlar ise gitgide harama dalar. Tıpkı sürüsünü başkasına ait bir arâzinin etrafında otlatan çoban gibi ki, onun bu arâziye girme tehlikesi vardır. Dikkat edin! Her padişahın girilmesi yasak bir arâzisi vardır. Unutmayın ki, Allah’ın yasak arâzisi de haram kıldığı şeylerdir. Şunu iyi bilin ki, insan vücudunda küçücük bir et parçası vardır. Eğer bu et parçası iyi olursa, bütün vücut iyi olur. Eğer o bozulursa, bütün vücut bozulur. İşte bu et parçası kalb'dir” 20

Bu arada Hz. Peygamberin konuyla ilgili tavsiye ve uyarılarını dikkate alarak harama düşme endişesiyle şüpheli şeylerden sakınan duyarlı müminler, takvanın zirvesindeki model İslami şahsiyetleri de kendilerine örnek almaya çalışırlar.

Bir keresinde Hz. Ebu Bekir (ra) hizmetçisinin getirdiği bir hurmayı yerken, onun; “geçmişte cahiliye döneminde kahinlik yapıyordum, borçlum o dönemden kalan bir alacağımı bugün bana getirdi. Ben de o parayla satın aldığım hurmalardan bir tanesini sana getirdim” deyince; Hz. Ebu Bekir (ra) midesine haram yollardan kazanılmış bir haram lokmanın girmemesi için derhal boğazındaki hurmayı gözleri kan çanak olarak dışarıya atmıştı21. Yine O, aldığı maaştan, ihtiyacından fazlasını hazineye bağışlayarak kazançta helal duyarlılığının ne anlama geldiğini sadece sözle değil, uygulamasıyla da en güzel şekilde göstermişti.

Aynı şekilde Hazreti Ömer'in (ra) özel işini görürken, devlete ait mumu söndürüp, kendisine ait mumu yakması; Ebu Hanife’nin, borç olarak verilen paranın temin ettiği her nevi faydanın faiz olacağı endişesiyle alacaklısına ait bir ağacın gölgesinde bile oturmaması 22; Selef Hanımlarının, sabahleyin kocaları çalışmak için işe giderlerken onlara hitaben; “Bizim hakkımızda Allah’tan korkun da bize haram lokma/rızık yedirmeyin! Biz açlığa sabrederiz de harama yahut ateşe sabredemeyiz.”23 şeklinde söyledikleri söz ve uyarıları kazançta helal duyarlılığına ulaşmak isteyen müminlere ne büyük bir ders ve ne güzel bir örnektir!

Yine nakledilir ki, Bişr Hâfi’nin kızkardeşi, Ahmed b. Hanbel’e gelmiş ve: “Biz damlarımızın üzerinde oturur, iplik eğiririz, yanımızdan her tarafı aydınlatan (devlet adamlarına ait) meşaleler geçer, ışıkları üzerimize düşer. Bizim bu ışıkların altında iplik eğirmemiz caiz midir? diye sormuştu. İmam Ahmed, “Yüce Allah afiyetler ihsan eylesin, sen kimsin (kimlerdensin)? diye sormuş. Kadın, Bişr Hâfi’nin kız kardeşi olduğunu söyleyince, Ahmed b. Hanbel ağlamış ve; “Hakiki vera sahibi (Bişr Hâfi) evinizden çıkmıştır. Bu meşalelerin altında iplik eğirme!”24 kızım diyerek, kendisine kamu malından haksız bir şekilde faydalanarak kazanç sağlamanın uygun olmayacağı mesajını vermişti….

Şüphesiz verilen bu vb. örnekler her ne kadar tarihin derinliklerinde kalmış gibi görünse de, kanaatimizce helal kazanç duyarlılığına sahip müminler için birer duyarlılık örneği olarak çok önemli dersler içermektedirler. Önemli olan bu ve benzeri örnekleri alıp güncelleştirerek günümüz için kendilerinden yararlanabilmektir!

Özetle;

 İman ve ibadetler müminin yaratanına karşı bağlılık ve kulluğunu simgeleyen bir anlama sahip olduğu gibi, dinin birtakım gayelerle koyduğu kurallara ve sınırlara uymak, haksız kazançtan sakınmak ve helal kazanca talip olmak da yine dindarlığın, takvanın, Allah’a karşı gösterilmesi gereken bağlılık ve kulluğun bir gereğidir.

Tarih boyunca gönderilen bütün peygamberler insanlarıtevhide davet ederek; gönülleri, zihinleri, mideleri, bedenleri, kazançları, çevreleri ve hayatlarıtemiz fert ve toplum yetiştirmeği amaçlamışlardır. Bu nedenle ilahi dinlerin ortak hedefleri arasında yer alan canı, malı, nesli, aklı ve dini korumak için helal kazanç çok önemlidir. Zira haram kazanç elde edip onu kendisine, ailesine ve çocuklarına yediren kişi adeta su alna gemiye benzer. Böyle bir kişi sadece kendisini batırmakla kalmaz, aynı zamanda ailesine ve içinde yaşadığı topluma da büyük zarar verir.

Kazançta helal duyarlılığına sahip müminler, sadece haramlardan kaçınmakla yetinmez; haram şüphesi olan şeylerden de sakınarak, kendilerini ve ailelerini haram lokma ve haram servetin dünyevi ve uhrevi acısonuçlarından korumaya çalışırlar.

Haram servetten kaçınmanın yolu özellikle helal lokmaya talip olmaktan geçer. Zira haram lokma yemeye alışanlar fırsatınıbulunca haram servetle de rahatlıkla bulaşabilirler. “Çoğu sarhoş edenin azının da haram oluşu”nun hikmetlerinden biri de bu olsa gerektir. Çünküazına alışan çoğunu da rahatlıkla talep eder.

O halde, kazançta helal duyarlılığına ulaşmak için ibadetle hayat bütünleşmeli, namaz kılmak, oruçtutmak, hacca gitmek ve zekât vermek nasıl ibadetse, helal kazançiçin çalışmanın da geniş anlamda ibadet olduğu bilincine varılmalıdır. Müslüman insanın sofrasına, midesine, evine, çarşı ve pazarına haram ve kirli yollarla edinilmişmal ve servet asla girmemeli; besmeleyle açılan işyerleri, besmelenin ruhuna uygun olarak çalıştırılmalı, böylece buralardan elde edilecek kazançda helal olmalıve bunlar rahatlıkla besmeleyle yenilebilmelidir.

Advertisement