MECELLE :13.KİTAP: KİTÂBÜ'L-İKRÂR (İKRAR KİTABI) KİTÂB-I SÂLİS-İ AŞAR
İKRAR HAKKINDA OLUP DÖRT BÂBI MÜŞTEMİLDİR BÂB-I EVVEL:İKRÂRIN ŞERÂ'İTİ BEYANINDADIR | |
---|---|
MADDE 1572 - İkrâr, bir kimse diğer kinmesnenin kendisinde olan hakkını haber vermekdir. Ol kimseye mukirr ve ol kimesneye mukarrun leh ve ol hakka mukarrun bih denilir. | |
Terimler (Istılahat) | İkrar . Mukirr .Mukarrun leh . Mukarrun bih |
Şerati(Şartları) | x |
KİTÂBÜ'L-İKRÂR
KİTÂB-ı SÂLİS-İ AŞAR
İKRAR HAKKINDA OLUP DÖRT BÂBI MÜŞTEMİLDİR
BÂB-ı EVVEL
İKRÂRIN ŞERÂ'İTİ BEYANINDADIR
MADDE 1572 - İkrâr, bir kimse diğer kinmesnenin kendisinde olan hakkını haber vermekdir. Ol kimseye mukirr ve ol kimesneye mukarrun leh ve ol hakka mukarrun bih denilir.
MC. 55, 78, 837, 858, 859, 1074, 1248, 1517, 1573, 1580, 1585, 1628, 1684; HIJMK. 234, 236, 23$, 330, 408.
MADDE 1573 - Mukirrin âkıl ve bâliğ olması şartdır.
Binâen aleyh sağîr ve sağîre ve mecnûn ve mecnûne ve ma'tûh ve maltûhenin ikrârı sahîh değildir. Ve bunların aleyhine velî ve vasîlerinin ikrârı dahi sahîh olmaz. Fakat sağîr-i mümeyyiz-i me'zûn kendisinin me'zûniyeti sahîh olan husûslarda bâliğ hükmündedir. MC. 628, 859, 957, 967, 1518, 1540, 1572, 1634.
MADDE 1574 - Mukarrun lehin âkıl olması şart değildir. Binâen aleyh bir kimse bir sağîr-i gayr-ı mümeyyiz için mal ikrâr eylese sahîh olur ve ol malı vermesi lâzım gelir. MC. 60, 61, 1577, 1587.
MADDE 1575 - İkrârda mukirrin rızâsı şartdır. Binâen aleyh cebr ve ikrâh ile vâkii olan ikrâr sahîh olmaz. (1006.) maddeye bak.
MC. 17, 1006, 1578, 1589.
MADDE 1576 - Mukirrin mahcûr olmaması şartdır. Kitâb-ı Hacr'in ikinci ve üçüncü ve dördüncü fasıllarına bak.
MC. 966, 978, 979, 991, 994, 1002, 1573; TMK. 16.
MADDE 1577 - Zâhir-i hâlin, ikrârı tekzîb etmemesi şartdır. Binâen aleyh cüssesinin bülûğa tahammülü olmayan bir sağîr eğer bâliğ oldum deyû ikrâr eylese sahîh ve muiteber olmaz.
MC, 51, 988, 989, 1562, 1574.
MADDE 1578 - Mukarrun lehin cehâlet-i mutlaka ile mechûl olmaması şartdır. Ammâ cehâlet-i yesîre ikrârın sıhhatine mâni' olmaz.
Meselâ, bir kimse yedindeki mâl-ı mu'ayyene işâret ile bu mal bir adamındır deyû ikrâr eylese yâhûd bu mal filan belde ahâlîsinden birinindir deyû ikrâr edüp de ol belde ahâlîsi ma'dûd olmasa ol kimsenin ikrârı sahîh olmaz. Ammâ bu mal şu iki kişiden birinindir dese yahut filan mahalle ahâlîsinden birinindir deyip de ol mahalle ahâlîsi kavm-i mahsûr olsa ikrârı sahîh olur. Ve ber-vech-i bâlâ bir kimse bu mal şu iki kişiden birinindir dediği sûretde eğer ol iki kişi ittifâk ederlerse ol malı mukirrden alabilirler.
Ve ba'de'l-ahz ol mala bi'l-iştirâk mâlik olurlar ve eğer ihtilâf ederlerse her biri ol mal kendisinin olmadığına mukirrin yemîn etmesini talep edebilirler. Ve mukirr ikisinin yemîninden dahi nükûl ederse ol mal kezâlik ol iki kişi beyninde müşterek olur. Ve eğer yalmz birinin yemîninden nükûl ederse ol mal müstakillen yemîninden nükûl ettiği kişinin olur. İkisine dahi yemîn ederse mukirr onların da'vâsından berî olup mukarrun bih olan mal kendi yedinde kalır. MC. 1579, 1646, 1819.
BÂB-I SÂNÎ
İKRÂRIN VÜCÛH-U SIHHATİ BEYÂNINDADIR
MADDE 1579 — M'lûmu ikrâr sahîh olduğu gibi mechûlü ikrâr dahi sahîh olur. Fakat bey' ve icâre gibi ma'a'l-cehâle sahîh olmayan ukûdda mukarrun bihin mechûl olması ikrârın sıhhatine mâniidir.
Nitekim bir kimse bende filan kimsenin emâneti vardır, yahut ben filan adamın malını gasb ya sirkat eyledim dese ikrârı sahîh olup ol emânet-i mechûleyi yâhûd mâl-ı mağsûb ya mesrûku beyân ve ta'yîn etmek üzere kendisine cebr olunur. Ammâ ben filan kimseneye bir şey satdım yâhûd ondan bir şey istîcâr etdim dese ikrârı sahîh olmaz ve ol sattığın veya istîcâr etdiğin nedir deyû beyân etmek üzre cebr olunmaz.
MC 8, 40, 76, 240, 1588, 1591.
MADDE 1580 — İkrâr, mukarrun lehin kabûlüne tevakkuf etmez. Fakat onun reddi ile merdûd olup hükmü kalmaz. Ve mukarrun leh mukarrun bihin yalnız bir mikdârını reddeylese ancak ol mikdârda ikrârın hükmü kalmayıp reddetmediği mikdârda ikrârı sahîh olur.
MC 51, 1572
MADDE 1581 — Mukirr ile mukarrun leh mukarrun bihin sebebinde ihtilâf etseler bu ihtilâfları ikrârın sıhhatine mâni' olmaz.
Meselâ, bir kimse cihet-i karzdan dolayı bin kuruş da'vâ edip müdde'â aleyh ise semen-i mebi' olarak bin kuruş ikrâr eylese bu vechile ihtilâfları ikrârın sıhhatine mâni' olmaz
MADDE 1582 — Bir maldan sulha tâlib olmak ol malı ikrâr demek olur. Ammâ bir malın da'vâsından sulha tâlib olmak ol malı ikrâr demek olmaz.
Şöyle ki, bir kimse diğer kimesneye zimmetinde bin kuruş alacak hakkım olmakla ver dedikde ol kimesne meblağ-ı mezbûrdan yedi yüz kuruşa sulh olalım deyû sulha tâlib olsa matlûb olan bin kuruşu ikrâr etmiş olur. Ammâ şu bin kuruş da'vâsından sulh olalım deyû mücerred def'-i munâza'a için sulha tâlib olsa meblağ-ı mezbûru ikrâr etmiş olmaz.
MC 66, 1547.
MADDE 1583 - Bir kimsenin yedindeki malı diğer kimesnenin şirâya ya istîcâra veya isti'âreye tâlib olması yâhûd bu malı bana hibe et veya vedî'a olarak ver veyâhûd ol kimesne ona bu malı vedî'a olarak al deyip de onun dahi kabûl etmesi ol mal kendisinin olmadığını ikrardır.
MC. 1572.
MADDE 1584 - Şarta ta'lîk olunan ikrâr bâtıldır.
Fakat örf-i nâsda hulûl-i ecele sâlih olan bir zamana ta'lîk olunursa deyn-i mü'ecceli ikrâra haml olunur.
Meselâ, bir kimse diğer kimesneye ben filan mahalle varırsam yâhûd filan maslahatı deruhde edersem sana şu kadar kuruş deynimdir dese işbu ikrârı bâtıl olup meblağ-l mezbûrun te'diyesi lâzım gelmez. Ammâ filan ayın ibtidâsı yâhûd rûz-ı Kasım gelirse sana şu kadar kuruş deynimdir dese deyn-i mü'ecceli ikrâra haml olunur ve ol vaktin hulûlünde meblağ-ı mezbûrun te'diyesi lâzım gelir. (40.) maddeye bak.
MC. 1572.
MADDE 1585 - Dilsizin işâret-i ma'hûdesi ile ikrârı mu'teberdir. Ammâ nâtık olan kimesnenin işâreti ile olan ikrârı mu'teber değildir.
Meselâ, bir kimse nâtık olan kimesneye filanın sende şu kadar kuruş hakkı var mıdır dedikde ol kimesne başını eğmesi ile ol hakkı ikrâr etmiş olmaz. MC. 70, 1577.
MADDE 1586- Müşâfi ikrâr sahîhdir.
Şöyle ki, bir kimse yedinde olan bir mülk akârın nısıf ve sülüs gibi bir hisse-i şâyi'âsını diğer kimesneye ikrâr ve o dahi tasdîk etdikden sonra kable'l-ifrâz ve'tteslîm mukirr vefât eylese mukarrun bihin şuyû'u işbu ikrârın sıhhatine mâni' olmaz. MC. 1572, 1580.
BÂB-I SÂLİS
İKRÂRIN AHKÂMI BEYÂNINDA OLUP ÜÇ FASLI MÜŞTE'MİLDİR
Fasl-ı Evvel
Ahkâm-ı umûmiyye beyânındadır
MADDE 1587 — Yetmiş dokuzuncu madde mûcebince kişi ikrârıyla ilzâm olunur. Ancak hâkimin hükmü ile tekzîb olunursa ikrârı hükümsüz kalır.
Şöyle ki, bir kimsenin satm alıp da yedinde bulunan bir şeye âhar kimesne müstehik çıkarak onu iddi'â etmesi üzerine lede'l-muhâkeme ol kimesne bu şey filanın malı idi bana sattı demiş olduğu halde ol kimesne daüvâsını isbat ve hâkim dahi hukmetdikde müşteri bâyi'a rücû' ile semen-i mebYi ondan istirdâd eyler ve eğerçi hîn-i muhâkemede ol şey bâyifin malı idüğini ikrâr ile müstehikkin da'vâsını inkâr eylemiş ise de hâkimin hükmü ile tekzîb olunmuş idüğinden ikrârının hükmü kalmadığı cihetle mâni'-i riicû'u olamaz. MC. 79, 652, 1572, 1583, 1588, 1654; HUMK. 236.
MADDE 1588 - Hukûk-u ibâdda ikrârdan rücû' sahih olmaz.
Şöyle ki, bir kimse filan kimesneye şu kadar kuruş deynim vardır dedikden sonra ikrârımdan rücû' etdim demesine i'tibâr olunmayıp ikrârı ile ilzâm olunur. MC. 891, 1579.
MADDE 1589 — Bir kimse vukû' bulan ikrârında kâzib olduğunu iddi'â etse mukarrun leh onun kâzib değil idüğine tahlif olunur.
Meselâ, bir kimse filandan şu kadar kuruş istikrâz etdim deyû bir kıtta sened verdikden sonra vâkı'â o kadar kuruş istikrâz etdim deyû sened verdimse de henüz meblağ-l mezbûru ondan almadım dese onun bu ikrârından kâzib olmadığına mukarrun leh tahfif olunur. MC. 1536, 1748; 236.
MADDE 1590 - Bir kimse diğer kimesneye zimmetimde şu kadar kuruş alacağın vardır deyu ikrâr etdikde ol kimesne dahi ol alacak benim değildir, filan şahsındır deyû ikrar ve o şahıs dahi onu tasdîk eylese ol alacak ikinci mukarrun lehin olur. Lâkin hakk-ı kabzı evvelki mukarrun lehin olur.
Yani ikinci mukarrun leh onu medyûndan mutâlebe etse ona edâ etmek üzere medyûna cebr olunmaz. Şu kadar ki, medyûn kendi rızâsıyla ol deyni ikinci mukarrun lehe i'tâ ederse zimmeti berî olup evvelki mukarrun leh onu tekrar medyûndan mutâlebe edemez MİS-şs, 1503, 1593.
Fasl-ı Sânî
Nefr-i mülk ve nâm-ı müste'âr beyânındadır.
MADDE 1591 — Mukirr eğer ikrârında mukarrun bihi nefsine muzâf kılarsa onu mukarrun lehe hibe etmiş olup teslîm ve kabz bulunmadıkça tamam olmaz ve eğer nefsine muzâf kılmazsa mukarrun bih kable'l-ikrâr mukarrun lehin mülkü olduğunu ikrâr ile nefy-i mülk etmiş olur. Meselâ, bir kimse yedimde olan kâffe-i emvâl ve eşyâm filan kimesnenindir. Benim aslâ alâkam yokdur dese, ol vakit yedinde mevcûd olan cemî'-i emvâl ve eşyâsım ol kimesneye hibe etrniş olup teslîm ve kabz lâzım gelir. Ve eğer üzerime lâbis olduğum esvâbdan mâladâ bana nisbet olunan kâffe-i emvâl ve eşyâ filan kimesnenindir, benim aslâ alâkam yokdur dese, ol vakit lâbis olduğu esvâbdan mâ'adâ kendisine nisbet olunan yani onundur denilen kâffe-i emvâl ve eşyâyı ol kimesneye ikrâr ile nefy-i mülk etmiş olur. Fakat bu ikrârından sonra bazı eşyâya mâlik olsa işbu ikrârı ol eşyâya mâlik olmaz.
Kezâlik şu dükkâmm içinde olan cemî'-i emvâl ve eşyâm filan kebîr oğlumundun benim alâkam yokdur dese o vakit dükkân-1 mezkûr içinde mevcûd olan cemî'-i emvâl ve eşyâsını ol büyük oğluna hibe etmiş olup teslîmi lâzım gelir.
Ve eğer şu dükkâmrn içinde olan cemî'-i emvâl ve eşyâ filan kebîr oğlumundıırp benim alâkam yokdur dese ol vakit dükkân-1 mezkûr içinde mevcûd olan cemîLi emvâl ve eşyâyı ol büyük oğluna ikrâr ile nefy-i mülk etmiş olur. Fakat ondan sonra dükkâna bazı eşyâ koysa bu ikrârı ol eşyâya Şâmil olmaz.
ve kezâ bir kimse filan yerdeki dükkânım zevcenindir dese, hibe kabîlinden olup teslîm lâzım gelir. ve eğer bana nisbet olunan filan dükkân zevcemîndir dese kable'likrâr ol dükkân zevcesinin olup kendisinin mülkü olmadığını ikrâr etmiş olur. MC. 10, 837, 851, 1572, 1572, 1577, 1579, 1628.
MADDE 1592 - Bir kimse bâ-sened yedinde olan bir mülk dükkân hakkında bu dükkân filan kimesnenindir benim alâkam yokdur ve senedinde muharrer ismim müs deyip yâhud bâ-sened âhardan satın aldığı bir mülk dükkân için bu dükkânı filan kimesne için almışdım, semen olarak verdiğim akçe dahi onun malındandır ve senedinde ismim müste'âr olarak kayd olunmuşdur dese, ol dükkân nefsü'l-emirde ol kimesnenin mülkü olduğunu ikrâr etmiş olur. MC. 1628.
MADDE 1593 - Bir kimes bâ-sened filan kimesne zimmetinde olan şu kadar kuruş alacak her ne kadar senedde benim nâmıma muharrer ise de meblağ-ı mezkûr filan kimesnenindir senedde ismim müste'ârdır dese meblağ-ı mezkûr nefsü'l-emirde ol kimesnenin hakkı olduğunu ikrar etmiş olur. MC. 848, 1590.
MADDE 1594 — Bir kimse hâl-i sıhhatde iken ber-vech-i bâlâ ikrâr ile nefy-i mülk etmiş olsa yahut isminin müste'âr olduğunu ikrâr etse ikrârı muteber olup hâl-i hayâtında kendisi, vefâtından sonra veresesi bu ikrâr ile ilzâm olunur. Ammâ maraz-ı mevtinde iken ol vechile ikrâr etse hükmü fasl-ı âtîden müste'bân olur. MC. 1587, 1766.
Fasl-ı Sâlis
İkrâr-ı marîz beyânındadır
MADDE 1595 — Maraz-1 mevt ol hastalıkdır ki, ekseriyâ onda ölüm korkusu olduğu halde hasta zükûrdan ise hânesi hâricinde ve inâsdan ise hânesi dâhilinde olan mesâlihini görmekden âciz olup bu üzre bir sene mürûr etmeden vefât eyleye; gerek sâhib-i firâş olsun ve gerek olmasın. Ve eğer marizin marazı mümted olup da dâimâ bir hâl üzre bir sene geçerse bir marîzin marazı müste'd ve hâli mütegayyir olmadıkça sahîh hükmünde olup tasarrufâtl, sahihin tasarrutâtı gibidir.
Ammâ maraz-1 müste'd ve hâli mütegayyir olup da bir sene geçmeden vefât ederse vakt-i tegayyiirden i'tibâren vetâtına dek olan hâli maraz-ı mevt addolunur.
MC. 393, 444, 628, 708, 877, 1596, 1598, 1599: 499; TBK. 35.
MADDE 1596 — Hiç vârisi olmayan kişinin yâhûd zevcesinden başka vârisi olmaYan adamın veyâhûd zevcinden başka vârisi olmayan kadının maraz-ı mevtinde ikrârı bir nev' vasiyyet olarak mu'teber olur.
Binâen aleyh vârisi olnıayan kişi maraz-l mevtinde cemî'-i emvâlini bir kimesneye iki'âr ile nefy-i nıülk etse sahih olup vefâtından sonra terekesine emîn-i beytü'l-mâl tarafindan müdâhale olunamaz.
Kezâlik zevcesinden başka vârisi olmayan kimse maraz-l mevtinde cemî'-i evmâlini zevcesine yahud zevcinden başka vârisi olmayan kadın, evmâlini zevcine ikrâr ile nefy-i mülk etse sahih olup ba'de'l-vetât bunlardan birisinin terekesine emîn-i beytü'l-mâl tarafından müdâhale olunamaz. MC. 1592, 1593; TMK 499.
MADDE 1597 - Bir kimes mariz iken veresesinden birine mal ikrâr edip de ba'dehû ol marazdan ifâkat bulsa bu ikrârı muteber olur. TMK 499.
MADDE 1598 - Bir kimse maraz-ı mevtinde vârislerinden birine bir ayn yâhûd deyn ikrâr etdikden sonra fevt olsa diğer vârislerin icâzetine mevkûfdur. Onlar müciz olursa onun ikrân dahi muteber olur. Ve eğer onlar müciz olmazsa onun ikrârı dahi muteber olmaz Şu kadar var ki mukirrin hayâtında diğer vârisler onu tasdîk etmişlerse vefâtından sonra onlar bu tasdiklerinden rücû' edemeyip ol ikrâr mu'teber olur.
Ve bir de vârise emânet ikrârı her halde sahîhdir. Şöyle ki bir kimse kendisinden bir vârisinde olan emânetini kabz etmiş yâhûd vârisinin kendisinde olan emânet-i ma'lûmesini istihlâk eylemiş idüğini maraz-1 mevtinde ikrar eylese sahih olur.
Meselâ, filan oğlumda vedia olan malımı ahz ve kabz etmişimdir deyû ikrâr etse sahih ve mu'teber olur. Ve kezâ filan kimesnede olan alacağımı filan oğlum bi'l-vekâle ahz edip bana teslim etmişdir dese ikrârı mu'teber olur. Kezâlik filan oğlumun bende ved?a yâhut âfiyet olan beş bin kuruşluk elmas yüzünüğünü satıp semenini kendi umûruma sarf ve istihlâk etmişimdir dese ikrârı mu'teber olup ol yüzüğün kıymeti terekeden tazmin olunmak lâzım gelir.
MC 46, 73, 1570, 15711595; TMK 499; TBK 35.
MADDE 1599 - Bu mebhasda vârisden murâd marîzin vakt-i vefetında vâris bulunan kimsedir.
Şu kadar var ki vâris değil iken sonradan bir sebeb-i hâdîs ile mukirrin vakt-i vefâünda hâsıl olan verâset, ikrânn sıhhatine mâni' olmaz.
Nitekim bir kimes maraz-ı mevtinde bir ecnebî kadına mal ikrâr edip de ba'dehû onu tezevvüc etdikden sonra fevt olsa ikrârı nâfiz olur.
Ammâ verâseti böyle bir sebeb-i hâdis ile hâsıl olmayıp da sebeb-i kadîm ile Olursa ikrârı yine nâfiz olmaz.
Meselâ, oğlu olan bir kimse li-ebeveyn karındaşlarınan birine mal ikrâr edip de oğlunun vefâtından sonra kendisi vefât etse mukarrun leh onun karındaşı bulunduğü cihetle vâris olacağından ol ikrâr nâfiz olmaz. MC. 1596, 1598.
MADDE 1600 - Marizin maraz-ı mevtinde iken zamân-l sıhhatine isnâd ile ikrarı zaman-ı marazındaki ikrarı hükmündedir.
Binâen aleyh maraz-ı mevtinde iken vârisinde alacağı olan şu kadar kuruşu zaman.ı sıhhatinde istîfâ eylemiş idüğini ikrâr etse diğer vârisler müciz olmadıkça nâfiz olmaz. Kezâlik hâl-i sıhhatinde iken filan, malını veresesinden filana hibe ve teslîm eylemiş idüğini maraz-ı mevtinde ikrâr eylese hibesi beyyine ile sâbit yâhûd diğer vârisleri onu müciz olmadıkça ikrârı nâfiz olmaz. MC. 1603.
MADDE 1601 — Marîzin maraz-ı mevtinde ecnebiye yani kendisine vâris olmayan kimseye gerek ayn ve gerek deyn ikrârı cemîl emvâlini muhit olsa bile sahîh olmaz.
Şu kadar var ki mukarrun bih mukirre henüz bey' ya hibe olunmuş yâhûd âhardan irsen intikâl eylemiş olmak gibi bir sebeble vakt-i ikrârda onun mülkü olduğu çok kimselerin ma'lûmu olarak kendi ikrârında kâzib idüği zâhir olsa ol halde nazar olunur. Eğer bu ikrârı müzâkere-i vasiyyet esnâsında değilse hibe demek olarak teslîm lâzım gelir. Ve eğer müzâkere-i vasiyyet esnâsında ise vasiyyet ma'nâsını mahmûl olur ve gerek hibe olsun ve gerek vasiyyet olsun ancak sülüs-i malından muteber olur. MC. 837, 879, 1572; HUMK. 236-238, 330, 408.
MADDE 1602 — Duyûn-ı sıhhat duyûn-ı maraz üzerine mukaddemdir.
Yani terekesi gârim olan kimsenin hâl-i sıhhatinde zimmetine ta'alluk eden duyûnu maraz-ı mevtindeki ikrârıyla zimmetine ta'alluk eden duyûnu üzerine takdim kılınır. Şöyle ki, marîzin terekesinden evvelâ duyûn-ı sıhhat istîfâ kılınıp ba'dehû fazla kalırsa duyûn-ı maraz te'diye olunur.
Fakat marîzin maraz-ı mevtinde Esbâb-ı ma'rûfe ile yani ikrârdan başka nâsın müşâhet ve malûmu olan şirâ ve istikrâz ve itlâf-ı mal gibi sebeblerle zimmetine ta'alluk eden deynleri duyûn-ı sıhhat hükmündedir.
Mukarrun bih a'yândan bir şey olduğu sûretde dahi hükmü bu minvâl üzeredir. Yani bir kimse maraz-ı mevtinde ecnebiye her ne türlü şey ikrâr etse duyûn-ı sıhhati yâhûd ber-vech-i bâlâ Esbâb-ı ma'rûfe ile lâzım gelerek duyûn-ı sıhhat hükmünde olan duyûnu te'diye olunmadıkça mukarrun leh mukarrun bihe müstehik olamaz. MC. 1604; TMK 499.
MADDE 1603 - Bir kimse kendisinin bir ecnebî kimesnede olan alacağını istîfâ eylemiş olduğunu maraz-ı mevtinde ikrâr ettikde nazar olunur. Eğer bu alacağı kendisinin hâl-i marazında iken ol kimesnenin zimmetine tasalluk etmişse bu ikrârı sahih olur. Fakat guremâ-i sıhhat hakkında nâtiz olmaz.
Ve eğer bu alacağı kendisinin hâl-i sıhhatinde iken ol kimesnenin zimmetine ta'alluk etmiş ise her halde sahîh olur; gerek duyûn-l sıhhat olsun ve gerek olmasın. Meselâ, bir marîzin hâl-i marazında iken bir mal satdıkdan sonra senenini kabz eylemiş olduğunu ikrâr etse sahih olur ise de guremâ-i sıhhat varsa onlar bu ikrârı tütmamağa kâdir olurlar. Ve eğer hâl-i sıhhatinde iken bir mal satdıkdan sonra semeilini kabz eylemiş olduğunu maraz-ı mevtinde ikrâr etse her halde sahih olup guremâ-i sıhhat olsa dahi onlar bu ikrârı tutmayız diyemezler. MC. 1602.
MADDE 1604 - Kimesne maraz-ı mevtinde dâ'inlerden birinin deynini edâ ile sâir dâ'inlerinin hukûkunu ibtâl edemez.
Fakat mariz iken istikrâz eylediği parayı iştirâ eylediği malın semenini ede edebilir. MC- 11, 295, 296.
MADDE 1605 - Bu mebhasda keület bi'l-mâl deyn-i aslî hükmündedir.
Binâen aleyh bir kimesne maraz-ı mevtinde vârisinin borcuna yahud alacağına kefil olsa nâfiz olmaz Ve ecnebiye kefil oldukda sülüs-i malından mu'teber olur. Ammâ hâl-i sıhhatinde iken ecnebiye kefil olduğunu maraz-ı mevtinde ikrâr etdikde mecmû'ı malından mu'teber olur, şu kadar ki duyûn-ı sıhhat varsa takdîm olunur.
MC 629; ME.
BÂB-I RÂBi'
İKRAR Bİ'L-KİTÂBE BEYÂNINDADIR
MADDE 1606 - Kitâbetle yani yazı ile ikrâr lisan ile ikrâr gibidir. (69.) maddeye bak.
MC 69, HUMK 236.
MADDE 1607 — Bir kimsenin kendi ikrârını yazmak üzre âhara emr etmesi hükmen ikrârdır. Binâen aleyh filan kimseye şu kadar kuruş borcum olduğuna dair bir sened yaz diye kâtibe emr ederek yazdırıp da imzâ eylemiş yahut mühürlemiş olduğu sened kendi hatt-ı desti ile olan sened gibi ikrâr bi'l-kitâbe kabîlindendir.
MADDE 1608 Tüccarın mu'teddün bih olan defterindeki kuyûdu dahi ikrâr bi'lkitâbe kabilindendir.
Meselâ, bir tâcir bir kimesneye şu kadar kuruş borcu olduğunu kendi defterine kayd etmiş olsa ol kimseye ol kadar borç ikrâr etmiş olup lede'l-hâce ikrâr-l şifâhîsi gibi muteber ve mer'i olur.
MADDE 1609 Bir kimse kendisi yazıp yahut bir kâtibe yazdırıp da mümzâ yahut mahtûm olarak âhara vermiş olduğu deyn senedi eğer mersûm ise yani resim ve âdete muvâfik olarak yazılmış ise ikrâr bi'l-kitâbe olup takrîr-i şifâhîsi gibi mu'teber ve mer'î olur. Ber-mu'ted verile gelen vusûller yani makbûz ilmühaberleri dahi bu kabîldendir. MC 860, 1587, 1607.
MADDE 1610 - Bir kimse ber-vech-i bâlâ mersûm olarak yazıp yâhûd yazdırıp da mümzâ yâhûd mahtûm olarak vermiş olduğu deyn senedi kendisinin olduğun U 339 mu'terİf iken hâvî olduğu borcu inkâr etse inkârına i'tibâr olunmayıp ol borcu îfâ eylemesi lâzım gelir.
Ammâ sened kendisinin olduğunu inkâr etdiği takdîrde eğer hat veya hâtemi meşhÛr ve müte'ârif ise inkârına i'tibâr olunmayıp ol sened ile amel olunur. Ve eğer hat ve hâtemi meşhûr ve müte'ârif değilse istiktâb olunarak ehl-i hibreye gösterilir. Onlar, ikisi de bir şahsın yazısıdır deyû haber verirlerse deyn-i mezkûru vermek üzre ol kimesneye emr olunur.
Elhâsıl senede eğer şâibe-i tezvîr ve şübhe-i tasni'den berî olursa onunla amel olunur. Ammâ şübheden berî olmadığı takdîrde medyûn ol sened kendi senedi olduğunu inkâr eyelediği gibi asıl deyni dahi münkir ise deyni olmayıp sened dahi kendisinin olmadığına müddefinin talebi ile tahlîf olunur. MC. 1589, 1735.
MADDE 1611 — Ber-vech-i bâlâ bir kimse mersûm olarak deyn senedi verdikden sonra fevt olsa vârisleri o sened müteveffânın olduğunu mu'terif oldukları halde ol deyni tereke-i müteveffâdan îfâ eylemeleri lâzım gelir.
Ammâ ol sened müteveffânın olduğunu inkâr etdikleri takdirde eğer müteveffânın hat ve hatemi meşhûr ve mütelârif ise ol sened ile amel olunur. MC. 78, 1542.
MADDE 1612 — Vefat eden bir kimsenin terekesinden nukûd ile memlû bir kese filan kimesnenin malıdır benim yedinde emânetdir diye müteveffânın hattı ile muharrer bir yafta bulunsa ol kimesne ol keseyi tereke-i müteveffâdan ahz eder; diğer vechile isbâta muhtâc olmaz. MC. 36.
İrâde-i Seniyye Tarihi
9 Cemâziyelûlâ 1323
Adliye Nâzırı Ahmed Cevdet
Şûrâ-yı Devlet A'zâsından Seyfeddin
Emînü'l-fetvâ Es-Seyyid Halil
Mahkeme-i Temyîz Reîs-i Sânîsi Es-Seyyid Ahmed Hilmi
Meclis-i Tetkîkât-l Şeriye A'zâsından Ahmed Hâlid
Reisü'l-Müsevvidîn Ömer Hilmi
İ'lâmât Mümeyyizi Muavini Abdüssettâr
MECELLE :13.KİTAP: KİTÂBÜ'L-İKRÂR (İKRAR KİTABI) KİTÂB-I SÂLİS-İ AŞAR
İKRAR HAKKINDA OLUP DÖRT BÂBI MÜŞTEMİLDİR BÂB-I EVVEL:İKRÂRIN ŞERÂ'İTİ BEYANINDADIR | |
---|---|
MADDE 1572 - İkrâr, bir kimse diğer kinmesnenin kendisinde olan hakkını haber vermekdir. Ol kimseye mukirr ve ol kimesneye mukarrun leh ve ol hakka mukarrun bih denilir. | |
Terimler (Istılahat) | İkrar . Mukirr .Mukarrun leh . Mukarrun bih |
Şerati(Şartları) | x |
Portal:Mecelle: Mecelle• مجلة• المجلة
Son:Eyüp Sabri Kartal çalışmaları:ESK/Mecelle . Mecelle/İngilizce/Düz metin. KBVT . Mecelle/Türki Arabi Terim ve Lügat izahlı, Mecelle/Tr- Eng - Arb- Fransızca - Osmanî - Mecelle/Vecizeler . Fihrist-i Mecelle-i Ahkam-ı Adliye . MC/1. MC/2• MC/90 | |
---|---|
Mecelle/Arabî. Mecelle/Osmani .Mecelle/Fransızca Dosya:Mecelle Fransızca legislation ottomon ikogoog.pdf.
| |
1.Kitap | Mecelle/Mukaddime: 1- Fıkhın tarifi(1) ve 2 -Kavaid -i Külliye (1-100) - Kitab'ul Büyû' Bir mukaddime ve 7 bab (101-403) |
2.Kitap | Kitab'ul İcârât Bir mukaddime 8 Bab (403-611)
|
Arapça | Mecelle/Arapça luğatte .مجلة. Ve الجمع Cem'i : meccal( مجالّ) ve meccalat (مجلاَّت) *El-mecelle; Kitap المَجَلَّة : الكتاب
المَجَلَّة : الصَّحيفةُ تَجْمَعُ طرائف المعرفة وتقال في عصرنا هذا لكل صحيفة عامّةٍ أَو متخصِّصة في فن من الفنون تظهر في أَوقات معينة ، بخلاف الصّحف اليوميَّة Cem'i والجمع : مجالُّ ، مَجَلاَّتٌ Akademik personel anlamında kullanılır |
Kitabeti | Mecelle. مجله.Majalla . Megillah . |
Türev | Celle• Celil• Celal • Tecelli• Mücella |
Diğer | Azerbeycan Cumhuriyetinin Mülki Mecellesi |
VP | Mecelle/VP - Mecelle/WP[5] - Mecelle/WP Arabi |
Alakalı | Ester - Esther -Aşir - Aşur - Aysu - Esau - Isaiah Book of Esther [6] (Ester kitabı [7]) :Hz.Muhammed as hakkında haberler vardır. İbni Kesir Peygamber olduğunu söyler. |
x |
MECELLE:Mecelle/Esbâb-ı Mûcibe Mazbatası | |
---|---|
MECELLE ESBÂB-I MUCİBE MAZBATASI ASLI. Mecelle/Esbâb-ı Mûcibe Mazbatası/Sadelestirilmiş |
MECELLE : MUKADDİME:INTRODUCTION -MAKALE-İ ÛLÂ .(1.KISIM) : İLM-i FIKHIN TARİF VE TAKSİMİ HAKKINDADIR .MAJALLA: PART I: Definition of Jurisprudence . MKK |
---|
MECELLE :MUKADDİME:MAKALE-İ SANİYE (Mecelle/2.KISIM) . MKK - HKK : Mecellenin Külli Kaideleri .Kavaid -i Külliye (KÜLLİ KAİDELER: MAXIMS OF JURISPRUDENCE: Principes fondamentaux du Droit Sacré :MC/1 . MC/2 . MC/10 . MC/15 . MC/90 Mecelle/Madde 90 . Mecelle/Kartelalar Mecelle/resimler https://www.picbear.org/tag/Mecelle
Mecellenin ilk 100 maddesi/Arapça Osmanlıca Türkçe .MKK/Düz Metin . MKK/Düz Metin linkli | |
---|---|
Hukuki deyimler . Fıkhi deyimler . Beraat-ı zimmet - İstishab - Yakin delili - Mütevatir delili
Malumu Âlinizdir ki füru', asla tâbidir. Asıl resmî olmazsa, füru' da resmî olmaz. Batıl makîsünaleyh olamaz. Kanun namına protesto ederim .Majalla/Inrtoduction Mecelle/Mukaddime |
MKK: MKK2 :MKK/25-50 MC/25. MC/26 .MC/27. MC/28 .MC/29. MC/30 .MC/31. MC/32 .MC/33. MC/34 .MC/35. MC/36 .MC/37. MC/38 .MC/39. MC/40 .MC/41. MC/42 .MC/43. MC/44 .MC/45. MC/46 .MC/47. MC/48 .MC/49. MC/50 | |
---|---|
MC/25 | Madde 25 Bir zarar kendi misliyle izâle olunamaz. MC/26, MC/27, MC/28, MC/29, MC/31, MC/965, MC/1141, MC/1288, MC/1312.; TCK 49-50, 516/4; TBK 52 ● Article 25. An injury cannot be removed by the commission of a similar injury. |
MC/26 | Madde 26 - Zarar-ı âmmı def için zarar-ı has ihtiyâr olunur. MC. MC/20, MC/27, MC/28, MC/29, MC/1325. ● Article 26. A private injury is tolerated in order to ward off a public injury. The prohibition from practice of an incompetent physician is derived from this principle. |
MC/27 | Madde 27 - Zarar-ı eşedd zarar-ı ehaf ile izâle olunur. MC. MC/25, MC/26, MC/20, MC/902, MC/906, MC/1044, MC/1224, MC/1440.; TMK. 656, 661 vd. ● Article 27. Severe injury is removed by lesser injury. |
MC/28 | Madde 28 - İki fesâd te'âruz etdikde ehaffí irtikâb ile a'zamının çaresine bakılır. MC/20, MC/25, MC/26, MC/27, MC/29, MC/902.; TMK. 656, 661 vd. ● Article 28. In the presence of two evils, the greater is avoided by the commission of the lesser. |
MC/29 | Madde 29 - Ehven-i şerreyn ihtiyâr olunur. MC. MC/21, MC/22, MC/26, MC/27, MC/28, MC/902.; TMK. 656, 661 vd. ● Article 29. The lesser of the two evils is preferred. |
MC/30 | Madde 30 - Def'-i mefâsid celb-i menâfi'den evlâdır. ● Article 30. Repelling an evil is preferable to securing a benefit. |
MC/31 | Madde 31 -Zarar bi-kadari'l-imkân def olunur. MC. MC/28, MC/29, MC/30, MC/532, MC/533.; TMK. 656 ve 661. ● Article 31. Injury is removed as far as possible. |
MC/32 | Madde 32 - Hâcet umûmî olsun husûsî olsun zarûret menzilesine tenzîl olunur. Bey ' bil-vefânın tecvîzi bu kabîldendir ki Buhara ahâlîsinde borç tekessür etdikçe görülen ihtiyaç üzerine bu mu'âmele mer'iyyü'l-icrâ olmuştur. MC. MC/21, MC/118, MC/205, MC/213, MC/396, MC/420.● Article 32. Any want, whether of a public or private nature, is so dealt with as to meet the exigencies of the case. The validity of sale subject to a right of redemption is of this nature. The inhabitants of Bokhara having fallen badly into debt, this procedure was put into operation in order to meet the exigencies of the case. |
MC/33 | Madde 33 - Iztırar gayrın hakkını ibtâl etmez.Binâen-alâ-zâlik bir adam aç kalıb da birinin ekmeğini yese ba'dehû kıymetini vermesi lazım gelir.MC. MC/400, MC/1007.; TCK: 49-50/4; TBK. 52 ● Article 33. Necessity does not invalidate the right of another. Consequently, if a hungry person eats bread belonging to another, such person must later pay the value thereof. |
MC/34 | Madde 34 - Alması memnû' olan şeyin vermesi dahi memnû' olur.TCK 64 67 MC MC/35 tbk 50 ● Article 34. A thing which may not be taken may also not be given. |
MC/35 | Madde 35 - İşlenmesi memnû' olan şeyin istenmesi dahi memnû' olur.TCK 64-67.; TBK 50.; MC. MC/34, MC/1818. ● Article 35. It is forbidden to request the performance of a prohibited act. |
MC/36 | Madde 36 - Âdet muhakkemdir. Yani hükm-i şer'iyi isbât için örf ve âdet hakem kılınır. Gerek âmm olsun ve gerek hâs olsun. MC. MC/37, MC/38, MC/39, MC/40, MC/41, MC/42, MC/43, MC/44, 45, MC/230, MC/251, MC/291, MC/450, MC/460, MC/469, MC/574, MC/575, MC/576, MC/1340, MC/1790, MC/188, MC/354, MC/495, MC/555, MC/622, MC/829.; TMK. 1/1, 590/11, 592/281, 285, 420, 423. ● Article 36. Custom is an arbitrator; that is to say, custom, whether public or private, may be invoked to justify the giving of judgement. |
MC/37 | Madde 37 - Nâsın isti'mâli bir hüccetdir ki anınla amel vâcib olur. I'MK ı; MC. MC/36, MC/168, MC/389, MC/495. ● Article 37. Public usage is conclusive evidence and action must be taken in accordance therewith. |
MC/38 | Madde 38 - Âdeten mümteni' olan şey hakîkaten mümteni' gibidir.MC. MC/36, MC/37, MC/39, MC/40, MC/1589, MC/1629. ● Article 38. A thing which it is customary to regard as impossible is considered to be impossible in fact. |
MC/39 | Madde 39 - Ezmanın tegayyürü ile ahkâm'ın tagayyürü inkâr olunamaz.MC. MC/36, MC/37, MC/38, MC/40, MC/244, MC/326, MC/596, MC/1716. ● Article 39. It is an accepted fact that the terms of law vary with the change in the times. |
MC/40 | Madde 40 - Âdetin delâletiyle ma'ânîy-ı hakîkî terk olunur.MC. MC/12, MC/36, MC/37, MC/38, MC/39, MC/61, MC/82, MC/912, MC/1584.; TMK ı, 2.; TBK. 18 ● Article 40. In the presence of custom no regard is paid to the literal meaning of a thing. |
MC/41 | Madde 41- Âdet ancak muttarid yâhut galip oldukda mu'teber olur.MC. MC/36, MC/37, MC/38, MC/39, MC/40, MC/42, MC/240.; TMK ı Article 41. Effect is only given to custom where it is of regular occurrence or when universally prevailing. |
MC/42 | Madde 42 - İ'tibâr galib-i şâyi'adır, nâdire değildir.MC. MC/41, MC/987.; TMK ı; HUMK 238● Article 42. Effect is given to what is of common occurrence; not to what happens infrequently. |
MC/43 | Madde 43 - Örfe ma'rûf olan şey şart kılınmış gibidir.TMK 1; TTK ı; MC. MC/36, MC/37, MC/41, MC/42, MC/461, MC/563, MC/596, MC/871 ● Article 43. A matter recognised by custom is regarded as though it were a contractual obligation. |
MC/44 | Madde 44 - Beyne't-tüccâr ma'rûf olan şey beynlerinde meşrût gibidir.MC. MC/36, MC/37, MC/38, MC/790, MC/1463.; TMK 1/1, 2; TBK 18 ● Article 44. A matter recognised by merchants is regarded as being a contractual obligation between them. |
MC/45 | Madde 45 - Örf ile ta'yîn nass ile ta'yîn gibidir,MC. MC/43, MC/44, MC/527, MC/528, MC/816, MC/1498, MC/1499.; TMK ı ● Article 45. A matter established by custom is like a matter established by law. |
MC/46 | Madde 46 - Mâni' ve muktazi teâruz etdikde mâni' takdîm olunur. Binâen-alâ-zâlik bir adam borçlusu yedinde merhûn olan malını âhara satamaz. MC. MC/337, MC/350, MC/397, MC/96-MC/1192, MC/590-MC/1725, MC/756-MC/1192-MC/747, MC/1192-MC/1197, MC/1598-MC/1601. ● Article 46. When prohibition and necessity conflict, preference is given to the prohibition. Consequently, a person may not sell to another a thing which he has given to his creditor as security for debt. |
MC/47 | Madde 47 - Vücudda bir şeye tâbi' olan hükümde dahi ana tâbi' olur. tılmış olur??? MC. MC/48, MC/50, MC/236, MC/903.; TMK. 619-622 ● Article 47. An accessory which is attached to an object in fact is also attached to it is law. Consequently, when a pregnant animal is sold, the young in its womb is sold with it. |
MC/48 | Madde 48 - Tâbi' olan şeye ayrıca hüküm verilmez. Meselâ bir hayvanın karnındaki yavrusu ayrıca satılamaz. MC. MC/47, MC/216, MC/224, MC/856.; TMK. 619-622 ● Article 48. An accessory to an object cannot be dealt with separately.yvT A Example: The young in an animal's womb cannot be sold separately. |
MC/49 | Madde 49 - Bir şeye mâlik olan kimse ol şeyin zarûriyyâtmdan olan şeye dahi mâlik olur. Meselâ, bir hâneyi satın alan kimse ana mûsil olan tarîka dahi mâlik olur. MC. MC/232, MC/1194 ● Article 49. The owner of a thing held in absolute ownership is also the owner of the things indispensable to the enjoyment of such thing.yvT K Example: A person who buys a house is also owner of the road leading to it. |
MC/50 | Madde 50 - Asıl sâkıt oldukda fer' dahi sâkıt olur. MC. MC/81, MC/661, MC/662, MC/1527, MC/1530 ● Article 50. If the principle fails, the accessory also fails. |
x |
MKK: MKK3: MKK/51-75 MC/51. MC/52. MC/53. MC/54. MC/55. MC/56. MC/57. MC/58. MC/59. MC/60. MC/61. MC/62. MC/63. MC/64. MC/65. MC/66. MC/67. MC/68. MC/69. MC/70. MC/71. MC/72. MC/73. MC/74. MC/75 | |
---|---|
Madde 50 - Asıl sâkıt oldukda fer' dahi sâkıt olur.MC. MC/81, MC/661, MC/662, MC/1527, MC/1530 | |
51 | Madde 51 - Sâkıt olan şey avdet etmez. Ya'ni giden geri gelmez. |
52 | Madde 52 - Bir şey bâtıl oldukda anın zımmındaki şey dahi bâtıl olur.MC. MC/175, MC/523, MC/1566.; MA. 41.; TCK. 49, 50, 51, 60.; TBK ı, 6, 113; HUMK. 234 |
53 | Madde 53 - Aslın îfâsı kâbil olmadığı halde bedeli îfâ olunur.MC. MC/488, MC/489, MC/891.; TBK. 43. |
54 | Madde 54 - Bizzat tecvîz olunmayan şey bi't-teba' tecviz olunabilir. Meselâ, müşteri mebî'i kabz için bâyi'i tevkîl etse câiz olmaz. Amma iştira eylediği zahîreyi ölçüp koymak için bâyi'a çuvalı verip dahi zahîreyi çuvala edicek zımnan ve teb'an kabz bulunur. |
55 | MC/55???mMadde Meseli, 55 hi12s:-i' - İbtidâen şâ9ylayı tecviz olunmayan şey bakâen tecviz olunabilir.
hibe etmek sahîh değildir. Amma bir mâl-ı mevhûbun bir hisse-i şâyi'asina bir müstahlik çıkıp da zabtetse hibe bâtıl olmayıp hisse-i bâkiye-i mevhûbün lehin malı olur.MC. MC/19, MC/24, MC/430, MC/858, MC/1466.; TMK. 2 |
56 | Madde 56 - Baka' ibtidâdan esheldir. MC/55, MC/429, MC/430.; TMK. 2 |
57 | Madde 57 - Teberru' ancak kabz ile tamam olur. Meselâ, bir adam birine bir şey hibe etse kable'l-kabz hibe tamam olmaz. |
58 | Madde 58 Raiyye yani teb'a üzerine tasarruf maslahatâ menuttur. |
59 | Madde 59 Iltejelllîl-i Velâyet-i hâssa velâyet-i âmmeden akvadır. Meselâ, vakfın velâyeti kadınin velâyetinden akvadır. TMK. 262, 265, 266, 267, 272, 275, 405.; MC. MC/974, MC/975. |
60 | Madde 60- Yani bir kelâmın bir manaya hamli mümkün oldukça ihmâl yani manasız i vamamalıd MC, MC/40, MC/61, MC/1456.; TMK. ı, 2.; TBK. 18. |
61 | Madde 61 - Ma'nây-ı hakîkî mütaazzir oldukta mecaza gidilir. MC.MC/40, MC/60, MC/62, MC/1517.; TMK. ı, 2.; TBK. 18. |
62 | Madde 62 - Bir kelâmın i'mâli mümkün olmaz ise ihmâl olunur. Yani bir kelamın hakîkî ve mecâzî bir manaya hamli mümkün olmaz ise o halde mühmel yani manasız bırakılır. MC. MC/60, MC/61, MC/1577, MC/1629, MC/1697.; TMK. ı, 2.; TBK. 18. |
63 | Madde 63 - Mütecezzi olmayan bir şeyin bazını zikretmek küllünü zikr gibidir. MC. MC/60, MC/1041.; MA. 31, 36.; TBK. ı, 6.; HUMK 234. |
64 | Madde 64 - Mutlak ıtlakı üzere cârî olur. Eğer nassan yahut delâleten takyîd delîli bulunmaz ise. MC. MC/1, MC/2, MC/571, MC/572, MC/573, MC/819, MC/820, MC/1494, MC/1495, MC/1478, MC/1482, MC/1483, MC/1484.; TBK. 180.; HUMK 234. |
65 | Madde 65 - Hazırdaki vasıf lağv ve gaibdeki vasıf muteberdir. Meselâ, meclis-i hazır olan bir kır atı satacak olduğu halde şu yağız atı şu kadar bin kuruşa satdım dese icabı muteber olup yağız tabiri lağv olur amma meydanda Olmayan bir kır atı yağız deyu satsa vasıf mu'teber olmakla bey' mün'akid ol- MC. MC/107, MC/208,.; TMK ı, 2.; TBK. 18, 31. |
66 | Madde 66 - Sual cevapta iâde olunmuş addolunur. Yani tasdik, olunan bir sualde ne denilmiş ise mûcib onu söylemiş hükmündedir. |
67 | Madde 67 - Sâkit'e bir söz isnâd olunmaz. Lâkin ma'raz-ı hâcette sükût beyandır. Yani, sükût eden kimseye şu sözü söylemiş oldu denilemez, lâkin söyleyecek yer- MC. MC/281, 377]], 438]], 596]], MC/773, MC/805, MC/843, MC/847, MC/971, MC/1451, MC/1452, MC/1485, MC/1659, MC/1822.; HUMK 234.; TBK ı, 6, 31, 198-200, 221, 263, 387, 428. |
68 | Madde 68 - Bir şeyin umûr-u bâtınada delili ol şeyin makâmına kâim olur. Yani hakîkatine olan umûr-l bâtınada delîl-i zâhirîsi ile hükm olunur???. MC. MC/67, MC/183, MC/344, MC/769, MC/770, TMK 3. |
69 | Madde 69 - Mükâtebe muhâtaba gibidir.MC. MC/436, MC/1607, MC/1610, MC/1736.; TEK 5, 10. |
70 | Madde 70 - Dilsizin işaret-i malhûdesi lisan ile beyân gibidir. |
71 | Madde 71 - Tercümanın kavli her hususda kabul olunur. |
72 | Madde 72 Hatâsı zâhir olan zanna i'tibar yoktur.MC. 914, 1061, MC/1838.; TMK. ı, 2.; TBK. 18.; HUMK. 236, 254. |
73 | Madde 73 - Senede müstenid olan ihtimal ile hüccet yoktur.
Meselâ, bir kimse veresesinden birine şu kadar kuruş borcu olduğunu ikrâr hücc:ettiği takdirde eğer maraz-ı mevtinde ise diğer verese tasdik etmedikçe bu ikrârı değildir. Zira eğer vereseden mal kaçırmak ihtimali maraz-ı mevte müsteniddir. amma hal-i sıhhatda ise ikrârı mu'teber olur ve ol halde olan ihtimal mücerred bir nevi te- MC.MC/72, MC/74, MC/1568, MC/1578.; HUMK. 236, 254. |
74 | Madde 74 - Tevehhüme i'tibar yokdur. MC. MC/72, MC/73, MC/75, MC/1013, MC/1161, MC/1192, MC/1741.; MA. 92. |
75 | Madde 75 - Bürhan ile sâbit olan şey ıyânen sabit gibidir. |
MKK: MKK/4 -MKK/75-100 MC/75 . MC/76 . MC/77 . MC/78 . MC/79 . MC/80 . MC/81 . MC/82 . MC/83 . MC/84 . MC/85 . MC/86 . MC/87 . MC/88 . MC/89 . MC/90 . MC/91 . MC/92 . MC/93 . MC/94 . MC/95 . MC/96 . MC/97 . MC/98 . MC/99 . MC/100 | |
---|---|
MC/75 | Madde 75 - Bürhan ile sâbit olan şey ıyânen sabit gibidir.● Article 75. A thing established by proof is equivalent to a thing established by ocular inspection. |
MC/76 | Madde 76 - Beyyine müdde'î için ve yemîn münkir üzerinedir. MC. MC/1461, MC/1463, MC/1613, MC/1817, MC/1818, MC/78, MC/79.; TMK. 6, 28, 157, 185.; TBK 42/1, 55/1, 103/11. ● Article 76. EVIDENCE IS FOR HIM WHO AFFIRMS; THE OATH FOR HIM WHO DENIES. |
MC/77 | Madde 77 — Beyyine hilâf-ı zâhiri isbât için ve yemîn aslı ibkâ içindir. MC. 8, 9, 11, 77, 81, 403, 967, 1774.● Article 77. The object of evidence is to prove what is contrary to appearance; the object of the oath is to ensure the continuance of the original state. |
MC/78 | Madde 78 - Beyyine hüccet-i müteaddiye ve ikrâr hüccet-i kâsıradır. MC. 80, 81, 1384, 1572, 1642, 1676.; HUMK. 236, 254, 299. ● Article 78. Evidence is proof affecting third person; admission is proof affecting the person making such admission only. |
MC/79 | Madde 79 - Kişi ikrârıyla muaheze olunur. MC. 79, 81, 1127, 1573, 1575, 1588, 1632, 1654. ● Article 79. A person is bound by his own admission. |
MC/80 | Madde 80 — Tenâkuz ile hüccet kalmaz, lâkin mütenâkızın aleyhine olan hükme halel gelmez.
Meselâ, şehidler şahâdetlerinden rücû' ile tenâkuz etdiklerinde şahâdetleri hüccet olmaz, lâkin evvelki şahâdetleri üzerine kâdî hükmetmiş ise bu hüküm dahi bozulmayıp mahkumunbihi şahidlerin tazmin etmesi lazım gelir. MC. 78, 90, 1729, 1730. ● Article 80. Contradiction and proof are incompatible; but this does not invalidate a judgement given against the person contradicting. Example:- Witnesses contradict themselves by going back upon the evidence they have given. Such evidence is not proof; but if the court has already given judgement based upon the original evidence, such judgement may not be set aside, but the witnesses must pay the value of the subject matter of the judgement to the persons against whom judgement has been given. |
MC/81 | Madde 81 — Asıl sâbit olmadığı halde fer'in sâbit olduğu vardır. Meselâ, bir kimse filanın filana şu kadar kuruş deyni vardır, ben dahi kefilim dese ve asil'in inkârı üzerine dâ'in iddi'â etse meblağ-ı mezburu kefilin vermesi lazım gelir. MC. 78, 1632. ● Article 81. Failure to establish the principle claim does not imply failure to establish a claim subsidiary thereto. Example:- A person states that A owes a sum of money to B and that he has the surety of A. Such person will be obliged to pay the sum in question if A repudiates the debt and B demands payment. |
MC/82 | Madde 82 — Şartin sübûtu indinde ana muallak olan şeyin sübûtu lazım olur. MC. 83, 84, 408, 494, 623, 1456, 1584.; TMK/2. ● Article 82. If the validity of a condition is established, the validity of anything dependent thereon must also be established. |
MC/83 | Madde 83 — Bi-kaderi'l-imkân şarta mürâat olunmak lâzım gelir. MC. 82, 84, 186, 187, 189, 287, 398, 468, 474, 777, 813, 884, 1073, 1166, 1420, 1337, 1402, 1561.; TMK. 2. ● Article 83. A condition must be observed as far as possible. |
MC/84 | Madde 84 - Va'dler suver-i ta'lîki iktisâ ile lazım olur. Meselâ, sen bu malı filan adama sat, eğer akçesini vermez ise ben veririm dese ve malı alan akçeyi vermese bu va'di eden kimsenin akçeyi vermesi lazım gelir. MC. 82, 83, 623. ● Article 84. Any promise dependent upon a condition is irrevocable upon such condition being fulfilled. Example:- A person tells A to sell a certain thing to B and informs A he will pay him in the event of B failing to do so, and B does in fact fail so to do. The person making the promise is obliged to pay the money. |
MC/85 | Madde 85 — Bir şeyin nefi zamânı mukâbelesindedir. Yani, bir şey telef olduğu takdirde hasârı kime âit ise anın zamanında demek olup ol kimsenin bu vechile zamanı ol şey ile intifâ'a mukâbil olur.
Meselâ, hıyar-ı ayb ile reddolunan bir hayvanı müşteri kullanmış olmasından dolayı bâyi' ücret alamaz. Zira kablen-redd telef olaydı hasarı müşteriye ait olacaktı. MC. 86, 87, 88, 236, 344, 393, 891, 903. ● Article 85. The enjoyment of a thing is the compensating factor for any liability attaching thereto; that is to say, in the event of a thing being destroyed, the person to whom such thing belongs must suffer the loss and conversely may enjoy any advantages attaching thereto. Example:- An animal is returned by reason of an option for defect. The vendor may not charge any fee on account of the use of the animal, because if it had been fallen upon the purchaser. |
MC/86 | Madde 86 - Ücret ile zamân müctemi' olmaz. MC. 85, 87, 88, 416, 469, 511, 536, 545, 548, 551, 596. ● Article 86. Remuneration and liability to make good loss do not run together. |
MC/87 | Madde 87 - Mazarrat menfa'at mukâbelesindedir. Yani, bir şeyin menfa'atına nâil olan anın mazarratına da mütehammil olur. MC, 85, 86, 88, 292, 1073. 1152, 1308, 1316, 1319, 1324, 1327, 1328. ● Article 87. Disadvantage is an obligation accompanying enjoyment. That is to say, a person who enjoys a thing must submit to the disadvantages attaching thereto. |
88 | Madde 88 - Külfet ni'mete ve nümet külfete göredir. MC. 85, 86, 87. ● Article 88. The burden is in proportion to the benefit and the benefit to the burden. |
89 | Madde 89 - Bir fiilin hükmü fâiline muzâf kılınır ve mücbir olmadıkça âmirine muzaaf kılınmaz. MC 90, 92, 93, 95, 9. Kizp, 293. ● Article 89. The responsibility for an act falls upon the author thereof; it does not fall upon the person ordering such act to be performed, provided that such person does not compel the commission thereof. |
90 | Madde 90 - Mübâşir yani bizzat fâil ile mütesebbib müctemi' oldukda hükm ol fâile muzaf kılınır. Meselâ. birinin tarîk-i âmmda kazmış olduğu kuyuya diğeri, birinin hayvanını ilkâ ile itlâf ezse o zâmin olup kuyuyu hafr eden kimseye zamân lâzım gelmez. MC. 89, 91. 92 193, 922, 1828; TCK 52, 6467.; TBK. 41, vd. ● Article 90. If a person performs any act personally and is implicated therein with the person who is the cause thereof, the person performing such act is responsible thereof. Example:- A digs a well in the public highway and B causes C's animal to fall therein and to be destroyed. B is responsible thereof and no liability rests with the person who dug the well. |
91 | Madde 91 - Cevâz-ı şer'i zamâna münâfi olur. Meselâ, bir adamın kendi mülkünde kazmış olduğu kuyuya birinin hayvanı düşüp telef olsa zamân lazım gelmez. MC 92, 93, 796, 798, 822, 224, 875, 924, 1075, 1192.; TCK. 52, 64-67, 78, 49-51. ● Article 91. An act allowed by law cannot be made the subject of a claim to compensation. Example:- An animal belonging to A falls into a well which B has dug on his own property held in absolute ownership and such animal is destroyed . No compensation can be claimed. |
92 | Madde 92 - Mübâşir müteammid olmasa da zâmin olur. MC. 91, 93. 912, 913. 926; 41 vd. ● Article 92. A person who performs an act, even though not intentionally, is liable to make good any loss caused thereby. |
93 | Madde 93 - Mütesebbib müteammid olmadıkça zâmin olmaz. MC. 91, 93, 913, 924; TBK 41 ● Article 93. A person who is the cause of an act being performed is not liable to make good any loss caused by such act unless he has acted intentionally. |
94 | Madde 94 -Hayvanâtın kendiliğinden olarak cinâyet ve mazarratı hederdir. MC. 81, 929, 931, 932. 933.939 ● Article 94. No liability attaches in connection with offences of or damage caused by animals of their own accord. |
95 | Madde 95 - Gayrın mülkünde tasarrufla emretmek bâtıldır. MC. 96, 97, 125, 657, 1007, 1510.: TEK. 411, 413.; 900 vd. ● Article 95. Any order given for dealing with the property of any other person held in absolute ownership is void. |
96 | Madde 96 - Bir kimsenin mülkünde anın izni olmaksızın âhar bir kimsenin tasarruf etmesi câiz değildir. MC, MC/27, MC/45, MC/95, MC/97, MC/365.MC/446*MC/799, MC/857, MC/919, MC/1075, MC/1078, MC/1079, MC/1459, MC/1546. ● Article 96. No person may deal with the property of another held in absolute ownership without suchperson's permission. |
97 | Madde 97 - Bilâ-sebeb-i meşrü' birinin malını bir kimsenin ahz eylemesi câiz olmaz. MC. 95, 96, 369, MC/891, MC/889.; TMK. 2.; TBK 61, 41 ● Article 97. No person may take another person's property without some legal reason. |
98 | Madde 98 - Bir şeyde sebeb-i temellükün tebeddülü ol şeyin tebeddülü makâmına kâimdir. MC. 255, 869.● Article 98. Any change is the cause of the ownership of a thing held in absolute ownership is equivalent to a change in that thing itself. |
99 | Madde 99 — Kim ki bir şeyi vaktinden evvel isti'câl eyler ise mahrûmiyetle mu'âteb olur. TMK. 285-286.; TCK. 343, 477.● Article 99. Any person who hastens the accomplishment of a thing before its due time, is punished by being deprived thereof. |
100 | Madde 100 — Her kim ki kendi tarafından tamam olan şeyi nakz etmeğe sa'y ederse sa'yi merduttur. MC. 19, 356, 368, 616, 898, 1658.; TMK. 3-4. ● Article 100. If any person seeks to disavow any act performed by himself, such attempt is entirely disregarded. |
MECELLE: 1.Kitap:Kitab-ul Büyu' .Book I:Sale | |
---|---|
Sale - Büyu' - ALIŞ VERİŞ]] | |
MC/101 | . |
MECELLE: 2.Kitap (Boş):Kitab'ul İcârât.(Boş) Majalla/BOOK II (Dolu) | |
---|---|
İcar . İcâr . İcârât . Hire (Adam kiralama, Arapça ecir) . Rent (Mülk kiralama). Kira . Kiralar . 1. a person who has been hired, especially in a cohort; 2. to exchange the services of for remuneration; 3. the state of being hired, or having a job; employment; | |
İcar | İcarat . İcar . İcâr . İcâre . İcâreten |
Müstecir . | Kiralayan . Kiracı . Müstecirin vazifeleri . Renter formerly, law renter, tenant, lessee
|
Mücir | Mücir . Mücirin vazifeleri |
Mecur | Kiralanan |
MC/ | . |
. |
MECELLE: 3.Kitap:Kitab'ul Kefâlet |
---|
MECELLE: 4.Kitap:Kitab'ul Havâle |
---|
MECELLE: 5.Kitap:Kitab'ul Rehn |
---|
MECELLE: 6.Kitap:Kitab'ul Emanet |
---|
MECELLE: 7.Kitap:Kitab-ul |
---|
MECELLE: 8.Kitap:Kitab'ul Hibe |
---|
MECELLE: 9.Kitap:Kitab'ul Hacr ve-l İkrah Veş-Şuf'a |
---|
MECELLE: 10.Kitap:KİTAB'UL ŞİRKET • Majalla:BOOK X: JOINT OWNERSHIP | |
---|---|
x | |
İstilahat | Terminoloji: Şirket (JOINT) |
Kitab-ı Şirket/Düz metin |
MECELLE: 11.KİTAP:KİTÂBÜ'L-VEKÂLE (Vekalet Kitabı).KİTÂB-I HÂDÎ AŞAR:Bir Mukaddime 3 Bab (1449-1530 Maddeler arası)- Kitâbü'l-Vekâle/Düz metin - Book XI :AGENCY . Portal:Mecelle | |
---|---|
Terimler | Vekalet .Vekalet sözleşmesi |
MECELLE: 12. KİTAP: KSVİ - KİTÂBÜ'S-SULH VE'L-İBRÂ - KİTÂBÜ'S-SULH VE'L-İBRÂ/Düz Metin |
---|
MECELLE :13.KİTAP: KİTÂBÜ'L-İKRÂR (İKRAR KİTABI) KİTÂB-I SÂLİS-İ AŞAR
İKRAR HAKKINDA OLUP DÖRT BÂBI MÜŞTEMİLDİR BÂB-I EVVEL:İKRÂRIN ŞERÂ'İTİ BEYANINDADIR | |
---|---|
MADDE 1572 - İkrâr, bir kimse diğer kinmesnenin kendisinde olan hakkını haber vermekdir. Ol kimseye mukirr ve ol kimesneye mukarrun leh ve ol hakka mukarrun bih denilir. | |
Terimler (Istılahat) | İkrar . Mukirr .Mukarrun leh . Mukarrun bih |
Şerati(Şartları) | x |
MECELLE:14.KİTAP: KİTÂBÜ'L-DA'VÂ .KİTAB-I RÂBİ'İ AŞER. Kitab-ı Dava. Dava• Mecelle• Kitab-ı Dava/Düz metin• Kitab-ı Dava/Osmanî•[[]]•[[]]•[[]]•[[]] |
---|
MECELLE: 15.KİTAP: KBVT .KİTÂBÜ'L-BEYYİNÂT VE'T-TAHLîF . KBVT/Düz metin . Kitab-ı Beyyinat ve Tehalif eski. Kitab-ı beyyinat ve tehalif yeni buna yönlendir . DRİVE | |
---|---|
Beyyine külfeti | |
Istılahat (Terimler | Tevatür. Beyyine . Beyyinât. Beyyinat. Tehalif. |
KBVT/Fasl-ı Evvel | İlk fasıl: |
MECELLE: 16. KİTAP Kitab-ı Kaza (ANA)- KİTÂBÜ'L-KAZÂ - KİTÂB-I SÂDİS-İ AŞAR :KAZÂ HAKKINDA OLUP BİR MUKADDİME İLE DÖRT BÂBI MÜŞTEMİLDİR
Kitab-ı Kaza/Günümüz Türkçesiyle Karşılaştırılmalı ve güncel Türkçe olup Güncel Türkesi gözden geçirilip mukayeler geliştirilmelidir. KİTÂBÜ'L-KAZÂ/Düz metin | |
---|---|
Mukaddime | Kitab-ı Kaza/Mukaddime : Bâzı Istılâhât-ı fıkhiyye beyânındadır.Kazâ hüküm ve hâkimlik ma'nâlarına gelir. Madde 1785 - Hâkim beyne'n-nâs vuku bulan da'vâ ve muhâsamayı ahkâm-ı meşrûiasına tevfikan fasl ve hasm için taraf-ı sultânîden nasb u ta'yîn buyurulan zâttır. MC/1805.
Madde 1786 - Hüküm, hâkimin muhâsamayı kat' ve hasmeylemesidir. Madde 1784 Kazâ hüküm ve hâkimlik ma'nâlarına gelir. Madde 1785 - Hâkim beyne'n-nâs vuku bulan da'vâ ve muhâsamayı ahkâm-ı meşrûiasına tevfikan fasl ve hasm için taraf-ı sultânîden nasb u ta'yîn buyurulan zâttır. Madde 1786 - Hüküm, hâkimin muhâsamayı kat' ve hasmeylemesidir. Bu dahi iki kısımdır. Kısm-ı evvel: Hâkimin hükmettim; iddi'â olunan şeyi ver demek gibi sözler ile mahkûmun bihi mahkûmun aleyhe ilzâm etmesi yani lâzım kılmasıdır. İşte buna kazâ-i ilzam ve kazâ-i istihkâm denilir. Kısm-ı Sânî: Hakkın yokdur, münâza'adan memnû'sun demek gibi sözler ile hâkimin müdde'îyi münâza'adan men' etmesidir. Buna dahi kazâ-i terk denilir. MC. 1331.; HUMK. 388-393. Madde 1787 — Mahkûmun bih, hâkimin mahkûmun aleyhe ilzâm ettiği şeylerdir ki, kazâ-i ilzam müdde'înin hakkını îfâ etmesi ve kazâ-i terkde müdde'înin münâza'adan vazgeçmesidir.MC. 1619. Madde 1788 - Mahkûmun aleyh, aleyhine hükmolunan kimesnedir. MC. 1676. Madde 1789 — Mahkûmun leh, lehine hükmolunan kimsedir. MC. 1697. Madde 1790 Tahkîm hasmeynin husûmet ve da'vâlarını fasl için rızâları ile âhar kimseyi hâkim ittihaz etmelerinden ibârettir. Ol kimseye fethateyn ile hakem ve mimlin zammı ve hâ'nın fethi ve kâf-ı müşeddede-i meftûha ile muhakkem denilir. Madde 1791 - Vekîl-i musahhar, mahkemeye ihzâr olunamayan müdde'â aleyhe hâkim tarafından nasb olunan vekîldir, MC, 1844. |
Hakim | Kitab-ı Kaza/BÂB-I EVVEL : 1 Fasl-ı Evvel :Hâkimin evsâfı beyânındadır. 2 Fasl-ı Sânî: Hâkimin âdâbı beyânındadır. 3 Fasl-ı Sâlis:Hâkimin vezâ'ifi beyânındadır. 4 Fasl-ı Râbii :Sûret-i muhâkemeye dâirdir. |
Hüküm | BÂB-I SÂNÎ :1 Fasl-ı Evvel: Hükmün şurûtu beyânındadır . 2 Fasl-ı Sâni: Hükm-i gıyâbî beyânındadır. |
Davanın rüyeti | BÂB-I SÂLİS: DA'VÂNIN BADEL-HÜKM RÜYETİ HAKKINDADIR. |
Tahkim | BÂB-I RÂBİ' . TAHKîME DÂiR MESÂİL BEYÂNINDADIR |
HÜKKÂMA DÂiR OLUP DÖRT FASLI HÂVîDİR
Fasl-ı Evvel: Hâkimin evsâfi beyânındadır Madde 1792 Hâkim, hakîm, fehîm, müstakîm ve emîn, mekîn, metîn olmalıdır. Madde 1793 - Hâkim mesâ'il-i fıkhiyyeye ve usûl-i muhâkemeye vâkıf ve deâvî-i vâkıfayı onlara tatbîkan fasl ve hasma muktedir olmalıdır. Madde 1794 Hâkimin temyîz-i tâmma muktedir olması lâzımdır. Fasl-ı Sânî: Hâkimin âdâbı beyânındadır Madde 1795 alış veriş ve mülâtefe Madde 1796 - Hâkim iki hasımdan hiçbirisinin hediyesini kabul etmez. Madde 1797 mütehâkimeynin ziyâfetine gitmez.Madde 1798 hânesine kabûl etmek ve biriyle halvet veyahut ikisinden birisine el ya göz veya baş ile işâret eylemek veya onlardan birisine gizli lakırdı yahut diğerinin bilmediği lisan ile söz söylemek gibi Madde 1799 -- Hâkim beyne'l-hasmeyn adl ile me'mûrdur. Binâenaleyh tarafeynden biri her ne kadar eşrâfdan ve diğeri ahâd-ı nâsdan olsa bile hîn-i muhâkemede tarafeyni oturtmak ve kendilerine imâle-i nazar ve hitâb etmek gibi muhâkemeye müte'allık muhâkemâtda tamâmıyla adi ve müsâvât ri'âyet etmesi lâzımdır.Fasl-ı Sânî: Hâkimin vezâ'ifi beyânındadır Madde 1800 - Hâkim, taraf-1 Sultândan icrây-ı muhâkemeye ve hükme vekildir, Madde 1801 -- Kazâ, zaman 've makân ile ve bazı husûsâtın istisnâsı ile tekayyüd ve tahassus eder. Ve bir mahkeme-i mu'ayyenede hükmetmek üzere nasbolunan hâkim ancak ol mahkemede hükmedip diğer bir mahalde hükmedemez. Ve kezâlik maslahat-ı âmme mülâhaza-i âdilesine binâen filan husûsa müteiallik da'vâ istimâ' olunmaya deyu emr-i sultânî sâdır olsa hâkim ol dalvâyı istimâd ve hükmedemez. Veyahut bir mahkeme hâkimi bazı husûsât-ı mu'ayyene istimâ'ına me'zûn olup da mâ'adâsını istimâ'a me'zûn olmasa ol hâkim ancak me'zûn olduğu husûsâtı istimâ' ve hükmeder. Mâladâsını istimâ' ve ve hükmedemez. Ve kezâlik bir müctehidin bir hususda re'yi, nâsa erfak ve maslahat-ı asra evfak olduğuna binâen onun re'yi ile amel olunmak üzere emr-i sultânî sâdır olsa ol husûsda hâkim ol müctehidin re'yine münâfi dîğer bir müctehidin re'yi ile amel edemez, ederse hükmü nâfiz olmaz. Madde 1802 - Bir da'vâyı malan istimâ' ve hükmetmek üzre nasb olunan iki hâkimden yalnız birisi ol da'vâyı istimâ' ve hükmedemez; ederse hükmü nâfiz olmaz. (1465.) maddeye bak. Madde 1803 - Mütedaddid hâkimi olan beldede hasmeynden birisi bir hâkimin ve diğer öbür hâkimin huzûrunda murâfa'a olmak isteyip de bu vechile beynlerinde ihtilâfvâki' olsa müddetâ aleyhin iddi'â eylediği hâkim tercih olunur. Madde 1804 - Bir hâkimin azli Madde 1806 Hâkimin istimâ' eylediği beyyine ile kendisi hükmedebilir. nâ'ib de . Şöyle ki, hâkim bir da'vâ hakkında beyyine istimâ'ı ve nâ'ibe ihbâr eylese nâ'ibi i'âde-i beyyine etmeksizin hâkimin ihbârı ile hükmedebilir ve hükme me'zûn olan nâ'ib bir husûsda beyyine istimâl edip de hâkime inhâ eylese hâkim i'âde-i beyyine etmeksizin nâ'ibin inhâsı ile hükmedebilir ammâ hükme me'zûn olmayıp da ancak tedkik ve istikşâf için beyyine istimâ'ına memûr olan kimsenin inhâsı ile hâkim hükmedemeyip bizzat istimâ'-ı beyyine etmesi lâzımdır. Madde 1807 Başka kazada hakimlik Madde 1808 - Davaya bakma yasagı Madde 1809 - Bir belde hâkiminin bir kimesne ile da'vâsı olduğu sûretde ol beldede dîğer hâkim varsa onun huzûrunda murâfa'a olurlar. muvellâ istid'â etmek. Madde 1810 - Hâkim ru'yet-i da'vâda el-akdemü fe'l-akdem kâ'idesine ri'âyet etmelidir. Madde 1811 istiftâ' etmesi câizdir. Madde 1812 - Hâkim, ğam ve ğussa ve açlık ve ğalebe-i nevm gibi sıhhat-ı tefekkküre mâni' olabilecek bir ârıza ile zihni müşevveş olduğu halde hükme tesaddî etmemelidir. Madde 1813 Hâkim murâfa'âtda icrây-ı tedkîkât etmekle beraber işi sürüncemede bırakmamalıdır.Madde 1814 sicillât defteri ilâmât ve senedâtı kayd muhafaza devir Fasl-ı Râbii:Sûret-i muhâkemeye dâirdir.Madde 1815 Hâkim muhâkemeye alenen icrâ eder. Fakat kable'l-hükm ne vechile hükmedileceğini ifşâ etmez. Madde 1816 — Hâkim evvelen müdde'îye da'vâsını takrîr ettirir. Ve evvelce da'vâsı tahrîren zabt olunmuş ise, davayı kırâaat ile mazmûnu kendisine tasdîk ettirilir . Madde 1817 Müddde'â aleyh, inkâr ederse hâkim müdde'îden beyyine talep eder. Madde 1818 müdde'â aleyhe yemîn teklîfi . Madde 1819Müddeinin yemin vermemesi Madde 1820 . nükûl . Madde 1821. Madde 1822 — sükut inkar sayılır.Madde 1823. Madde 1824 .Madde 1825 .Madde 1826.Madde 1827 BÂB-I SÂNÎ:HÜKME DÂiR OLUP İKİ FASLI MÜŞTEMİLDİR Fasl-ı Evvel:Hükmün şurûtu beyânındadır Madde 1829 Hükümde sebka-i da'vâ şartdır. Da'vâ sebk etmeden vukû' bulan hüküm sahîh olmaz. Madde 1830 -Madde 1831 Müdde'â aleyhin vekîli muvâcehesinde ikâme-i beyyine olundukdan sonra müdde'â aleyh bizzat meclis-i hükme hâzır olsa hâkim beyyine ile müddeâ aleyh üzerine hükmedebilir, Ve bilakis müddetâ aleyhin muvâcehesinde ikâme-i beyyine olundukdan sonra vekil meclise hâzır olsa hâkim ol beyyine ile vekîlin üzerine hükmedebelir. Fals-ı Sâni:Hükm-i gıyâbî Madde 1833 Madde 1834 Madde 1835 Madde 1836 BÂB-I SÂLiS:DA'VÂNIN BADEL-HÜKM RÜYETİ Madde 1837 Madde 1839 Madde 1840 BÂB-I RÂBİ':TAHKîMMadde 1841 Hukûk-ı nâsa mütedallık mal da'vâlarında tahkîm câizdir,Madde 1842 Madde 1843 Mahkemenin taaddüdü Madde 1844 Madde 1845 .Madde 1846 .Madde 1847.Madde 1848.Madde 1849- Madde 1850 - Madde 1851 |
ARAPÇA Mecelle-i Ahkâm-ı Adliye • مجلة احكام عدلى
Mecelle Esbâb-ı Mûcibe Mazbatası . Mecelle/Sadaretin Arzı ve İrade-i Seniyye . Mecelle/Mukaddime . Majalla/Introduction . Majalla/Part I. Majalla/ PART II Mecelle/İlk 100 MADDE: MC/1. MC/2. Mecelle'den seçme hükümler güzel medeni kanun hükümleri Mecellenin külli kaideleri. Mecellenin ilk 100 maddesi. Mecellenin ilk 100 maddesi/Osmanlıca. Mecellenin ilk 100 maddesi/Arapça. Mecellenin ilk 100 maddesi/Arapça Osmanlıca Türkçe. Mecellenin ilk 100 maddesi/Türkçe kelime izahlı. Mecellenin ilk 100 maddesi/Arabi Türki İzahlı ve Şerhli. Mecelle/Hukukun Kavaid-i Külliyesi. | |
---|---|
son çalışmalar:Osmanlıca PDF mecelle• İddianame için: mütevatirin aleyhine Beyyine kabul olunmaz. Madde 73.md Hatası zahir olan zanna itibar yoktur
MM hocası Atıf Bey şerhi - Archive org Atif bey mecelle Şerhi | |
Esbabı Mucibe | Mecelle Esbâb-ı Mûcibe Mazbatası . |
Arz-ı Sadaret | Mecelle/Sadaretin Arzı ve İrade-i Seniyye . |
Mukaddime | Mecelle/Mukaddime
Majalla/Introduction .MAJALLA . Majalla/Part I. Majalla/ PART II |
Mecelle/İlk 100 MADDE | MC/1. MC/2.
Mecelle'den seçme hükümler güzel medeni kanun hümleri
|
Mecelle/Kitaplar | Mukaddime . Mecelle/Kitaplar:
Şehadetin keyfiyeti edası - 591 Şehadetin şurutu esasiyesi - 591 Şehadetin davaya muvafakatı s599- Şahitlerin ihtilafı s603 - karinei katı'a beyanında syf614 -
|
Mecelle/PDFleri
PDF Osmanlıca mecelle• Dosya:ENG Ottoman Majalle (Civil Law).pdf Dosya:232(1).pdf MM hocası Atıf Bey şerhi - Archive org Atif bey serhi Kitab-ı Dava -Kitab-ı beyyinat ve tehalif Doc kitabi dava• Kitab-ı Kaza• •Mecellenin külli kaideleri Mecelle/English | |
Türki | Mecelle/Türkçe Temyiz Reisi Ali Haydar Efendi Dürer-ül Hükkam şerhi |
ARABİ | Mecelle/Arabi
المؤلف: علي حيدر درر الحكام شرح مجلة الأحكام; المؤلف: علي حيدر; حالة الفهرسة: مفهرس فهرسة كاملة; الناشر: دار عالم الكتب; شرح المجلة (مجلة الأحكام العدلية الفقهية) تأليف: سليم رستم الباز Şerh-ül fıkıh |
Fransizca | Mecelle/Fransızca şerhi G.Sinapian Code Civil Ottoman |
English | Mecelle/English : AL-MAJALLA AL AHKAM AL ADALIYYAH (The Ottoman Courts Manual ) |
Rumca | Mecelle/Rumca |
Şerh | Mecelle şerhleri : Dürerül Hükkam Şerhu Mecelletil Ahkam- Hocaefendizade- Ali Haydar EFENDİ - Mir'at-i mecelle
Mecelle-i Ahkam-ı Adliyeden Kitab ül-Beyyinat ve Tahlif Atıf Bey Kuyucaklızade |
Kısımları | Baslangiç, Fikih Temel bilgileri olup, yüz birden dört yüz üçüncü maddeye kadardir.
|
Ahkam | Mecelle-i Ahkam-ı Adliye |
Şerh | Mecelle şerhleri : Dürerül Hükkam Şerhu Mecelletil Ahkam- Hocaefendizade- Ali Haydar EFENDİ - Mir'at-i mecelle
Mecelle-i Ahkam-ı Adliyeden Kitab ül-Beyyinat ve Tahlif Atıf Bey Kuyucaklızade |
Kısımları | Baslangiç, Fikih Temel bilgileri olup, yüz birden dört yüz üçüncü maddeye kadardir.
|
Çalışmalar | Tafsili Mecelle -
İcmali Mecelle - İzahlı Mecelle - Mecelle şerhi - Mecelle Taramaları - Osmanlıca Mecelle - Mecelle/Şerhleri- Karşılaştırmalı Mecelle-i Ahkam-ı Adliye: Mecelle Ta'dilleri ve ... |
Mecelle kartelası . Mecelle'nin Tadili |
ENGLISH: AL-MAJALLA AL AHKAM AL ADALIYYAH (The Journal of The Verdicts of The Justice or The Ottoman Courts Manual) Tam metin :Mecelle/İngilizce/Düz metin - Mecelle/English ENG word. (Majalla : INTRODUCTION .Part I: Article 1 :Majalla/Definition and Classification of Turkic Jurisprudence - Article 2: Majalla/ PART IIMajalla/MAXIMS OF TURKIC JURISPRUDENCE. (2-99 articles) +1.Book I: SALE (BUYU': 101-403 )+ 2.Book II:RENT (İCÂRAT: 404 -611 ) + 3.Book III:((612-672))Guarantee + 4.BookIV :Transfer of Debt: (673-700) + 5. Book V :Pledges (701-761)+ 6. Book VI Trust and trusteeship (762-832)+ 7.Book VII: Gift (833-880)+ 8. Book VIII: Wrongful Appropriation and Destructions WRONGFUL APPROPRIATION AND DESTRUCTION(881-940)+ 9.BookIX:Interdiction, Constraint and Pre-emption: (941-1044) + 10.Book 10: Joint Ownership (1045-1148)+ 11. Book 11: Agency (1449-1530) + 12. Book 12: Settlement and Release (1531-1571) + 13.Book 13: Admissions (1572-1612)+ 14.Book 14: Actions (1613-1675) + 15. Book 15: Evidence and Administration of an Oath (1676-1783)+ 16. Book 16: Administration of Justice by the Courts (1784-1851) | |
---|---|
Mecelle/Dictionary . Mecelle/Fransızca - Mecelle/Arabî . Mecelle/Osmani ❍ (Majalla : Introduction .INTRODUCTION .Part I: Article 1 :PART II :Majalla/Definition and Classification of Turkic Jurisprudence . Majalla/ PART II:Majalla/MAXIMS OF TURKIC JURISPRUDENCE. (2-99 articles) | |
Book I | Majalla/Book I: : BUYU' (SALE) ● Book 1: Sale. 1.Kitap: Kitab'ul Büyû' Bir mukaddime ve 7 bab (101-403) |
Book II | Majalla/Book II: RENT(İCARAT)● Book 2: Hire : 2.Kitap: Kitab'ul İcârât Bir mukaddime 8 Bab (403-611) |
Book III | Majalla/Book III: ● Book 3: Guarantee : 3.Kitap: Kitab'ul Kefâlet Bir Mukaddime 3 Bab (612-672) |
Book IV | Majalla/Book VI:● Book 4: Transfer of Debt :4.Kitap: Kitab'ul Havâle Bir Mukaddime 2 Bab (673-700) |
Book V | Majalla/Book V● Book 5: Pledges :5.Kitap: Kitab'ul Rehn Bir Mukaddime 3 Bab (701-761) |
Book VI | Majalla/Book VI● Book 6: Trust and trusteeship : 6.Kitap: Kitab'ul Emanet Bir Mukaddime 3 Bab (762-832) |
Book VII | Majalla/Book VII ● Book 7: Gift .7.Kitap: Kitab'ul Hibe Bir Mukaddime 2 Bab (833-880) |
Book VIII | Majalla/Book VIII● Book 8: Wrongful Appropriation and Destructions WRONGFUL APPROPRIATION AND DESTRUCTION8.Kitap: Kitab'ul Gasb ve-l İtlaf Bir Mukaddime 2 Bab (881-940) |
Book IX | Majalla/Book IX: Interdiction, Constraint and Pre-emption ●Book 9: Interdiction, Constraint and Pre-emption . 9.Kitap: Kitab'ul Hacr ve-l İkrah Veş-Şuf'a Bir Mukaddime 3 Bab (941-104 |
Book X | Majalla/Book X● Book 10: Joint Ownership 10.Kitap: -Kitab'ul Şirket Bir Mukaddime 8 Bab (1045-1148) |
Book XI | Majalla/Book XI● Book 11: Agency . 11.Kitap: Kitab'ul Vekalet Bir Mukaddime 3 Bab (1449-1530) |
Book XII | Majalla/Book XII● Book 12: Settlement and Release :12.Kitap: Kitab'ul Sulh ve-l İbra Bir Mukaddime 4 Bab (1531-1571) |
Book XIII | Majalla/Book XIII● Book 13: Admissions :13.Kitap: Kitab'ul İkrarBir Mukaddime 4 Bab (1572-1612) |
Book XIV | Majalla/Book XIV● Book 14: Actions :14.Kitap: Kitab'ul Da'vâ Bir Mukaddime 12 Bab (1613-1675) |
Book XV | Majalla/Book XV ● Book 15: Evidence and Administration of an Oath. 15.Kitap: Kitab'ul Beyyinat ve't-Tahlif Bir Mukaddime 4 Bab (1676-1783) |
Book XVI | Majalla/Book XVI ● Book 16: Administration of Justice by the Courts 16.Kitap: Kitab'ul Kazâ Bir Mukaddime 4 Bab (1784-1851) |
Kaynaklar | Majalla English Word text
Dosya:ENG Ottoman Majalle (Civil Law).pdf The Journal of The Verdicts of The Justice |
MECELLE: Mecelle cemiyeti | |
---|---|
Başkan : Ahmet Cevdet Paşa | |
Üyeler | 1) Filibeli Halil Efendi, 2) Seyfeddin İsmail Efendi, 3) Sirvanizâde Seyyid Ahmed Hulûsi Efendi, 4) Ahmed Hilmi Efendi, 5) Bağdatlı Muhammed Emin Efendi, 6) İbn-i Âbidinzâde Alâeddin Efendi, 7) Gerdankıran Ömer Hulûsi Efendi, 8) Şeyhülislâm Kara Halil Efendi, 9) İsa Ruhî Efendi, 10) Yunus Vehbi Efendi, 11) Abdüllatif Şükrü Efendi, 12) Ahmed Hâlid Efendi, 13) Karinâbadli Ömer Hilmi Efendi, 14) Abdüssettar Efendi |
Oluşumu | Hanefî fıkhından muktebes bir medenî kanun vücuda getirmek için Celaleddin Devvanî’nin Def-i Mezâlim adlı eserinden mülhem olarak, şer‘î mahkemelerin yanı başında nizamiye mahkemelerinin bulunmasında bir mahzûr görmeyen Cevdet Paşa’nın muârızları ile olan mücâdelesi şöyle hulâsa olunabilir: Başta Fransa elçisi olmak üzere muârızları 1804 tarihli Fransız Medenî Kanunu’nun kabulüne taraftar idiler. Ticâret nazırı Kabulî Paşa Fransız Codé Civil’ini Türkçe’ye tercüme ettirerek tasdik için Meclis-i Vükelâ’ya getirmiş idi. Bu husûsun müzâkeresi için havâss-ı vükelâdan mürekkeb encümende Fuad Paşa’nın söylediği nutuktan, Şirvânî-zâde Rüşdi Paşa ile Cevdet Paşa tarafından gösterilen delîlleri dinledikten sonra, fıkıh kitaplarından muâmelâta dair, zamanın icaplarına uygun olan meseleleri toplayarak, Mecelle-i Ahkâm-ı Adliye namı ile bir kitap kaleme alınmak üzere Cevdet Paşa’nın reisliği altında memleketin değerli âlimlerinden müteşekkil bir ilim cemiyeti kurulmasına karar verilmiştir. İşte Mecelle Cemiyeti diye meşhûr olan ilim cemiyeti budur. Cevdet Paşa Mecelle’nin ehemmiyetinden bahsederken, bunun bütün nizamî mahkemelerde tatbik edildiğini, Kıbrıs’ta bile İngilizler tarafından mer‘î tutulduğunu, Bulgaristan Emâreti’nin teşekkülünde Bulgarların önce Mecelle’yi kendi lisanlarına tercüme ederek kanunlarına esas olarak aldıklarını söylemiştir. |
Tarihçesi | Mecelle’nin mukaddimesi ile birinci kitabı olan Bey’ 1286’da, 2. kitabı olan İcâre 1286’da, 3. kitabı olan Kefâlet 1287’de hazırlanmış ve ertesi senenin Muharrem’inde irâdesi alınmıştır. Yine bu sene Mecelle’nin 4. kitabı olan Havâle hazırlanmış ise de, bu bâbdaki cemiyet mazbatası epeyce çetin müzâkerelere marûz kalmıştır. Bu mazbatanın Sâdaret makamına takdiminden 8 gün sonra Divan-ı Ahkâm-ı Adliye nezâretinden azlolunan Cevdet Paşa’nın cemiyetten uzaklaştırılmış bulunması yüzünden çalışmalar aksamış ve bu kitap ancak senenin sonlarına doğru padişahın tasdikına sunulmuştur. 1287 senesi Şevvâl’inde Mecelle’nin 5. kitabı olan Rehin hazırlanıp Sâdaret makamına gönderilmiştir. Cevdet Paşa azledilmeden önce bu kitap oldukça hazırlanmış ve yazdığı müsveddeler kısmen tebyiz edilmiş idi. Yalnız rehinin son bahisleri olan akdin hükümlerinde bir eksiklik kalıp kalmadığını hakkı ile tetkike vakit kalmadan reislikten ayrılması üzerine fıkıhta rehinin en büyük hükmü sayılan, merhûnun telefi halinde borcun sukuta uğrayacağının tasrihi unutulmuştur. Cevdet Paşa’nın azlinden sonra zayıf bir surette teşekkül eden cemiyetin 6. kitabı olarak hazırladığı Vedia evvelki kitaplara uygun düşmediğinden her taraftan yapılan itirazlar ve tenkitler üzerine Cevdet Paşa’yı tekrar iş başına getirmek zarureti hâsıl olmuş ve bunun yerine vedia meselelerini de bir bâb halinde ihtivâ eylemek üzere Emânât kitabı yazılmıştır. 1289 yılı başlangıcında 7. kitap olan Hibe ve 8. kitap olan Gasp ve İtlaf neşredilmiştir. Bu kitapların baskı işleri ile uğraşıldığı sırada Mahmud Nedim Paşa’nın sadâret makamına gelmesi üzerine Cevdet Paşa tekrar cemiyet başından alınarak, arzusu hilâfına, Maraş valiliğine gönderilmiş ve bu yüzden yine bu iş yarım kalmıştır. Maraş vilâyetinin ilgâsı üzerine, İstanbul’a dönen Cevdet Paşa, sadrâzam Midhat Paşa tarafından, Mecelle’nin hazırlanmasına memur edildiğinden Hacir-İkrâh-Şüf’a adlı 9. kitap kaleme alınmıştır. Midhat Paşa’nın bu işe karşı gösterdiği husûsî alâka dolayısı ile toplantı yeri Bâb-ı Fetvâ’dan Bâbıâli’ye nakledilmiş olması yüzünden, Cevdet Paşa kendisini daha serbest bir muhitte bulmuş ve bu devrede hazırlanan kitapları, ilk devredekiler gibi, mûcip sebeplere dayanmak ve asrın yenilik bakımından olan icapları gözönüne alınmak suretiyle kaleme alınmıştır. 9. ve 10. Kitaplar, ihtivâ ettikleri hükümler bakımından, çok zengindir. Bunlar Bâbıâli vasıtası ile değil, Şeyhülislâm Turşucuzâde Ahmed Muhtar Efendi vasıtası ile, doğrudan doğruya padişaha sunularak, tasdik ettirilmiş ve keyfiyet Bâbıâli’ye Meşihat Dâiresi tarafından bildirilmiştir.
Şeyhülislâmın eski an’anede mevcut bulunan bu salâhiyetini 1293 Kanun-ı Esasî’si dahi teyit etmiştir. Meşrutiyet’in ikinci defa ilânından sonra da bu kanunun esaslı surette değiştirilen maddelerinden biri olan 29. maddenin son fıkrasında da “Şeyhülislâm muhtâc-ı müzâkere olmayan mevâddı doğrudan doğruya arzeder” kaydı vardır. Şeyhülislâmın yazılı olmayan hükümlerde imamların kavillerinden biri yerine diğerini koymak için “imam-ı müslimîn”e yapacağı arzın müzâkereye muhtac bir keyfiyet sayılmayacağı da âşikârdır. 1291 senesinde 10. kitap olan Şirket bastırılmış ve 11. kitap olan Vekâlet ve 12. kitap olan Sulh ve İbrâ’ya ait çalışmalar bitirilmiştir. Akşehirli Hasan Fehmi Efendi’nin yeniden şeyhülislâm olması üzerine kitapları Bâbıâli vasıtası ile arzı usûlüne dönülmüş ise de bu 12. kitaba ait mazbata Sadâret’e takdim olunmadan Cevdet Paşa’nın âni olarak Yanya valiliğine tayin olunması sebebi ile çalışmaları yine yüz üstü kalmıştır. Mâmafih Yanya’ya gittikten sonra da Cevdet Paşa, gayr-i resmî olarak, bu cemiyetin işleri ile uğraşmıştır. Halbuki ikinci defa Maarif nazırlığına tayin olunduktan sonra bu husûstaki çalışmalarını az çok gevşetmiştir. Mâmafih Adliye nazırlığına ikinci defa gelen Cevdet Paşa’nın Mecelle’de bırakılan noksanı nezârete ilave olunan ticâret mahkemeleri dolayısı ile pek yakından hissetmesi ve usûl-i muhakemenin esaslı ve sâlim kaidelere raptının âcil bir ihtiyac halini alması üzerine, hukuk muhâkemesi usûlüne ait hükümleri de ihtivâ edecek olan Mecelle çalışmaları hızlanmış ve bu sırada cemiyetce tamamlanan ve 13. kitap olan İkrâr’ı Adliye nazırı unvanı ile imzalamıştır. 14. kitap olan Dâva 1293’te irâdeye sunulmuştur ve bunu 15. kitap olan Beyyinât ve müteâkıben 16. ve sonuncu olan Kazâ kitabı tâkip etmiştir. Bundan sonra cemiyet kasâme meselesi ile uğraşmış, mahkemelerce tatbikatta pek çok güçlüklere sebebiyet veren bu güç iş de irâdeye sunulan bir müzekkere ile sağlam esasa bağlanmıştır. Sultan Abdülhamid II.’in günden güne artan vehmi, cemiyete iştirâk edenlerin sayısı ne kadar az olursa olsun her toplantıyı endişe ile karşılaması yüzünden çalışmaları felce uğratmış ve Mecelle’nin 16. kitabından sonraki kitapların takdiminden vazgeçilmiştir. |
Mütealalar | Elmalılı Hamdi Yazır, 1909 yılında kaleme aldığı Mehâkim-i Şer’iyye ve Hükkâm-ı Şer’ Kanunu ve Esbâb-ı Mûcibe Mazbatası’nda “kanun-ı medenîmiz” olan Mecelle-i Ahkâm-ı Adliye ve Mecelle Cemiyeti hakkında şunları söylüyordu: “(…) bu devirler içinde yalnız Mecelle Cem’iyyet-i Celîlesi’nin eser-i himmeti olan kanûn-ı medenîmiz, kuvve-i kazâiyyemiz nâmına bir vesîle-i ibtihâc teşkil edebilirdi. Cem’iyyet-i müşârun ileyhânın idâmesiyle teşkîlât-ı adliyemizin ikmâline kadar o himmete mürâcaat olunmuş olaydı, Osmanlılar bugün pek muntazam bir kuvve-i kazâiyyeye mâlik olurlardı.” |
Cevdet Paşa 1303 (h.) tarihinde 5. defa Adliye nazırlığına gelince, Mecelle işleri ile yeniden uğraşmaya imkân bulmuş ise de, eski arkadaşlarından yalnız Karin-abatlı Ömer Hilmi Efendi kalmış ve yeniden âzâ tayin edilenler ile cemiyet eski tecânüsünü kaybetmiştir. Nihâyet Bâb-ı Fetvâ’daki ictimâlar Abdülhamid II.’in vehimini arttırdığından Cevdet Paşa’ya yapılan itaptan ve Sadrâzam Said Paşa’nın padişahın arzusuna uygun mütâleası alındıktan sonra 26 Cemâziyelevvel 1306 tarihli irâde ile cemiyet ilgâ olunmuş ve Mecelle mesâisi resmen nihâyet bulmuştur. |
{{}}