Yenişehir Wiki
Register
Advertisement
Disambig Bakınız: Kıyame Suresi/WP, Kıyame Suresi/VP
Müddessir Suresi Kıyame Suresi İnsan Suresi
2010 Kur'an Yılında Mersin Yenişehir Kaymakamlığı İlçe Müftülüğünün Dünyanın En Kapsamlı Kur'an Portali Projesidir.
Disambig Bakınız: Kıyame suresi/MEAL, Kıyame suresi/VİDEO, Kıyame suresi/TEFSİR, Kıyame suresi/TEZHİB, Kıyame suresi/HAT, Kıyame suresi/FAZİLETİ, Kıyame suresi/HİKMETLERİ, Kıyame suresi/, Kıyame suresi/KERAMETLERİ, Kıyame suresi/AUDİO, Kıyame suresi/HADİSLER, Kıyame suresi/Elmalı orijinali, Kıyame suresi/Transkriptleri, Kıyame Suresi/NAKİLLER, Kıyame Suresi/Elmalılı Tefsiri


Ayet No
Ayet Metni
Elmalı Meali (Orijinali)
Japonca [1]
İngilizce Meali (M. Pickthall)
75/0
Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın ismiyle.
慈悲あまねく慈愛深きアッラーの御名において。
In the name of Allah, the Beneficent, the Merciful
لَا أُقْسِمُ بِيَوْمِ الْقِيَامَةِ
Yo... Kasem ederim o kalkım gününe (yevmi kıyameye)
わたしは,復活の日において誓う。
Nay, I swear by the Day of Resurrection;
وَلَا أُقْسِمُ بِالنَّفْسِ اللَّوَّامَةِ
Yine yo... Kasem ederim o pişman cana (nefsi levvameye)
また,自責する魂において誓う。
Nay, I swear by the accusing soul (that this Scripture is true).
أَيَحْسَبُ الْإِنْسَانُ أَلَّنْ نَجْمَعَ عِظَامَهُ
İnsan sanırmı ki derleyemeyiz kemiklerini?
人間は,われがかれの骨を集められないと考えるのか。
Thinketh man that We shall not assemble his bones?
بَلَىٰ قَادِرِينَ عَلَىٰ أَنْ نُسَوِّيَ بَنَانَهُ
Evet derleriz kadir olarak tesviyeye bile parmaklarını
いや,われはかれの指先(の骨)まで揃えることが出来るのである。
Yea, verily. Yea, We are able to restore his very fingers!
بَلْ يُرِيدُ الْإِنْسَانُ لِيَفْجُرَ أَمَامَهُ
Fakat insan ister önünde fücur etmesini
だが人間は,かれの御前(の生活)においても,罪を犯すことを望む。
But man would fain deny what is before him.
يَسْأَلُ أَيَّانَ يَوْمُ الْقِيَامَةِ
Sorar: ne zaman diye o Kıyamet günü
かれは,「復活の日はいつか。」と問う。
He asketh: When will be this Day of Resurrection?
فَإِذَا بَرِقَ الْبَصَرُ
Ne vakıt ki o göz şimşek çakar
遂に目が眩む時,
But when sight is confounded
وَخَسَفَ الْقَمَرُ
Ve Ay tutulur
月は(蝕?)けり,
And the moon is eclipsed
وَجُمِعَ الشَّمْسُ وَالْقَمَرُ
Ve Güneş ve Ay toplanır
太陽と月は合わせられる。
And sun and moon are united,
يَقُولُ الْإِنْسَانُ يَوْمَئِذٍ أَيْنَ الْمَفَرُّ
Der o insan o gün: nereye kaçmalı? (eynel'mefer)
その日人間は,「どこに避難しようか。」と言う。
On that day man will cry: Whither to flee!
كَلَّا لَا وَزَرَ
Hayır hayır, yok bir siper
断じて避けられないのである。
Alas! No refuge!
إِلَىٰ رَبِّكَ يَوْمَئِذٍ الْمُسْتَقَرُّ
Rabbınadır ancak o gün karar
あなたの主の御許が,その日定めの住まいである。
Unto thy Lord is the recourse that day.
يُنَبَّأُ الْإِنْسَانُ يَوْمَئِذٍ بِمَا قَدَّمَ وَأَخَّرَ
Ayıtılır insan o gün, yaptıklarile mukaddem, müahhar
その日(凡ての)人間は,既に行ったことと,後に残したことに就いて各げられるであろう。
On that day man is told the tale of that which he hath sent before and left behind.
بَلِ الْإِنْسَانُ عَلَىٰ نَفْسِهِ بَصِيرَةٌ
Doğrusu insan kendine karşı bir basîrettir
いや人間は,自分自身に対し証人である。
Oh, but man is a telling witness against himself,
وَلَوْ أَلْقَىٰ مَعَاذِيرَهُ
Dökse de ortaya ma'ziretlerini
仮令かれが,いろいろ弁解しても。
Although he tender his excuses.
لَا تُحَرِّكْ بِهِ لِسَانَكَ لِتَعْجَلَ بِهِ
Depretme ona dilini iyvedinden onu
この(クルアーンを催促するために)あなたの舌を急がしく動かしてはならない。
Stir not thy tongue herewith to hasten it.
إِنَّ عَلَيْنَا جَمْعَهُ وَقُرْآنَهُ
Çünkü bize aiddir onun cem'i ve Kur'anı
それを集め,それを読ませるのは,われの仕事である。
Lo! upon Us (resteth) the putting together thereof and the reading thereof.
فَإِذَا قَرَأْنَاهُ فَاتَّبِعْ قُرْآنَهُ
Biz okudukmu o vakıt ta'kıyb et o Kur'anı
それでわれがそれを読んだ時,その読誦に従え。
And when We read it, follow thou the reading;
ثُمَّ إِنَّ عَلَيْنَا بَيَانَهُ
Sonra bize aiddir yine onun beyanı
更にそれを解き明かすのも,本当にわれの仕事である。
Then lo! upon Us (resteth) the explanation thereof.
كَلَّا بَلْ تُحِبُّونَ الْعَاجِلَةَ
Hayır hayır siz pişîni seviyorsunuz
いや,あなたがたは(果ない)浮世を愛して,
Nay, but ye do love the fleeting Now
وَتَذَرُونَ الْآخِرَةَ
Ve Âhıreti bırakıyorsunuz
来世を等閑にする。
And neglect the Hereafter.
وُجُوهٌ يَوْمَئِذٍ نَاضِرَةٌ
Nice yüzler o gün ışılar parlar
その日,或る者たちの顔は輝き,
That day will faces be resplendent,
إِلَىٰ رَبِّهَا نَاظِرَةٌ
Rabbına nâzır
かれらの主を,仰ぎ見る。
Looking toward their Lord;
وَوُجُوهٌ يَوْمَئِذٍ بَاسِرَةٌ
Nice yüzler de o gün ekşir pusarır
またその日,或る者たちの顔は暗く,
And that day will other faces be despondent,
تَظُنُّ أَنْ يُفْعَلَ بِهَا فَاقِرَةٌ
Anlar ki kendilerine bel kıran yapılır
背骨を砕く程の大災難が,かれらに降り掛かることを知るであろう。
Thou wilt know that some great disaster is about to fall on them.
كَلَّا إِذَا بَلَغَتِ التَّرَاقِيَ
Hayır hayır ne zaman ki o can köprücüklere dayanır
いや,(魂が)喉元に届く時,
Nay, but when the life cometh up to the throat
وَقِيلَ مَنْ ۜ رَاقٍ
Ve denilir: kim var bir okuyacak?
言われよう。「誰か,呪いが出来るか。」
And men say: Where is the wizard (who can save him now)?
وَظَنَّ أَنَّهُ الْفِرَاقُ
Ve sezer o dem temamelfirak
かれは離別(の時)であることを悟るであろう。
And he knoweth that it is the parting;
وَالْتَفَّتِ السَّاقُ بِالسَّاقِ
Ve dolaşır el ayak: bacağa bacak
一つの脚は他方の脚にれ絡まり,
And agony is heaped on agony;
إِلَىٰ رَبِّكَ يَوْمَئِذٍ الْمَسَاقُ
Rabbınadır o gün yalnız mesak
その日かれは,主に駆り立てられる。
Unto thy Lord that day will be the driving.
فَلَا صَدَّقَ وَلَا صَلَّىٰ
Fakat o ne sadaka verdi ne namaz kıldı
かれは真理を受け入れず,また礼拝も棒げなかった,
For he neither trusted, nor prayed
وَلَٰكِنْ كَذَّبَ وَتَوَلَّىٰ
Ve lâkin yalan dedi ve döndü
却って(真理)を虚偽とし,背き去り,
But he denied and flouted.
ثُمَّ ذَهَبَ إِلَىٰ أَهْلِهِ يَتَمَطَّىٰ
Sonra da gerneşe gerneşe ehline gitti
思いあがって家族の許に赴いた。
Then went he to his folk with glee.
أَوْلَىٰ لَكَ فَأَوْلَىٰ
Gerektir sana o belâ gerek
あなた(多神教徒)に災いあれ,(本当に)災いなるかな。
Nearer unto thee and nearer,
ثُمَّ أَوْلَىٰ لَكَ فَأَوْلَىٰ
Evet, gerektir sana o belâ gerek
重ねていう。あなたに災いあれ,(本当に)災いなるかな。
Again nearer unto thee and nearer (is the doom).
أَيَحْسَبُ الْإِنْسَانُ أَنْ يُتْرَكَ سُدًى
Sanır mı insan muhmel bırakıla
人間は,(目的もなく)その儘で放任されると思うのか。
Thinketh man that he is to be left aimless?
أَلَمْ يَكُ نُطْفَةً مِنْ مَنِيٍّ يُمْنَىٰ
Değilmiydi bir nutfe dökülen menîden?
元々かれは射出された,一滴の精液ではなかったか。
Was he not a drop of fluid which gushed forth?
ثُمَّ كَانَ عَلَقَةً فَخَلَقَ فَسَوَّىٰ
Sonra bir aleka, oldu derken biçimine koydu, derken tesviye etti de
それから一塊の血となり,更にアッラーが,(均整に)形作り,
Then he became a clot; then (Allah) shaped and fashioned
فَجَعَلَ مِنْهُ الزَّوْجَيْنِ الذَّكَرَ وَالْأُنْثَىٰ
Yapdı ondan da iki eşi: erkek ve dişi
かれは,人間を男と女の両性になされたのではなかったか。
And made of him a pair, the male and female.
أَلَيْسَ ذَٰلِكَ بِقَادِرٍ عَلَىٰ أَنْ يُحْيِيَ الْمَوْتَىٰ
O, ölüleri diriltmeye kadir değil mi?
それでもかれには,死者を甦らせる御力がないとするのか。
Is not He (who doeth so) able to bring the dead to life?
Yenişehir..

Şablon:Sadeleştirilmiş ET


Sure Formülleri

Sure Formülleri

Advertisement