Yenişehir Wiki
Register
Advertisement

Diyanet İşleri Başkanlığı/Kurban Rehberi

Kurbanın Mahiyeti, Vücubu ve Hikmeti

KURBAN REHBERİ[]

Kurban Hizmetleri Bilgilendirme Kılavuzu; Bakanlıklararası Kurban Hizmetleri Kurulu’nun 29/11/2004 tarihli ve 2004/2 sayılı kararı ile kabul edilmiştir. Bu kılavuzun adı Kurban Rehberi olarak kısaltılmıştır.

DİN HİZMETLERİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI[]

I. İbadet Ne Demektir?

II. Kurban İbadeti

III. Kurban Hizmetlerinin Diyanet İşleri Başkanlığınca Yürütülmesine Dair Bakanlar Kurulu Kararı ve Yönetmelik

1‐ Bakanlar Kurulu Kararının Amacı

A. Kurbanla ilgili dini hükümler

a. Kimler kurban kesmekle yükümlüdür?

b. Hangi hayvanlar kurban olarak kesilir? Bu hayvanlar hangi nitelikleri taşımalıdır?

c. Kurban ne zaman kesilir?

d. Vekaletle kurban kestirilebilir mi?

e. Kurban eti nasıl değerlendirilmelidir?

f. Kurban derisi nasıl değerlendirilmelidir?

B. Sağlık şartları

C. Çevre temizliği

D. Kurbanı bizzat kesmek veya vekalet yoluyla kestirmek

E. Kurban kesilecek yerlerin belirlenmesi

2‐Bakanlar Kurulu Kararı’nın Kapsamı

3‐Diyanet İşleri Başkanlığı’nın Görevleri

4‐ Türkiye Diyanet Vakfı’nın Görevleri

5‐ Bakanlıklar arası Kurban Hizmetleri Kurulu

6‐ Kurban Hizmetleri Komisyonu

7‐ Komisyonun Görevleri Şunlardır

8‐ Komisyon Tarafından Yürütülecek Hizmetler

9‐ Personel ve Vasıta Görevlendirilmesi

10‐ Muhasebe İşlemleri

11‐ Kurban Muhasebesinin Denetlenmesi

III. Bakanlıklar arası Kurban Hizmetleri Kurulu Kararları

IV. Kurban Satış Yerleri Düzenlenmesi, Kurban satış yerlerinde bulunması gereken sağlık, çevre ve güvenlik şartları

V. Kurbanlık Hayvanın Satın Alınması, Nakli, Kesilmesi, Yüzülmesi, Karnının Açılması, Organlarının Çıkartılması, Kurban Kesim Yerleri, Kesimi Yapacak Kişiler ve Kesim Sonrası Yapılacak İşler

1‐ Kurbanlık Satın Alınırken Dikkat Edilecek Hususlar

2‐ Kesim Yerine Nakil

3‐Kesim ve Kan Akıtma

4‐Kesilen Hayvanın Yüzülmesi

5‐Yüzme İşlemlerinde Dikkat Edilecek Hususlar

6‐Karnın Açılması ve İç Organların Çıkartılması

7‐Kurban Kesim Yerleri

8‐Kurban Kesim Yerlerinde Bulunması Gereken Asgari Teknik ve Hijyenik Şartlar.

9‐ Kesim Sonrası Alınacak Tedbirler ve Kurban Etinin İşlenmesi

VI. 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu’nda Hayvanların Hakları


Kurban Hizmetlerinin Diyanet İşleri Başkanlığınca Yürütülmesine Dair Bakanlar Kurulu’nun 24/10/2001 tarihli ve 2001/3214 sayılı Kararı ve bu karara dayanılarak çıkarılan ve 18 Ağustos 2002 tarih ve 24850 Sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Kurban Hizmetlerinin Diyanet İşleri Başkanlığınca Yürütülmesine Dair Yönetmelik hükümlerine göre ülkemiz genelinde kurban hizmetleri yürütülmektedir.

Diyanet İşleri Başkanının veya görevlendireceği bir Başkan Yardımcısının başkanlığında, İçişleri, Sağlık, Tarım ve Köyişleri, Çevre ve Orman Bakanlıkları ile Türkiye Diyanet Vakfı temsilcilerinden oluşan bir “Bakanlıklar arası Kurban Hizmetleri Kurulu” kurulmuştur.

Kurulun sekreterya görevini Diyanet İşleri Başkanlığı Din Hizmetleri Dairesi Başkanlığı yapmaktadır. Kurul, kurban kesim işlerinin düzenli bir şekilde yürütülmesi için alınması gereken tedbirlere dair kararları almaktadır. Uygulamada bir aksaklık ortaya çıkarsa, bunların giderilmesi için gereken teşebbüslerde bulunmaktadır.

Kurul 29/11/2004 tarihinde yaptığı toplantıda; vatandaşların ve görevlilerin bilgilendirilmesini sağlamak için, mevzuat bilgisi; kurban satın alırken, kurban kesim yerinde ve kurban keserken dikkat edilecek hususlar; etin işlenmesi; kurban kesimi bittikten sonra yapılacak işler; kendi başına kurban kesecekler ve kurban kesim organizasyonu yapacak kuruluşlar için vatandaşlarımızı bilgilendirmeye yarayacak şekilde hazırlanan ve Din İşleri Yüksek Kurulu Başkanlığının 29 Kasım 2004 tarih ve 1453 sayılı yazısıyla incelenerek gerekli düzeltmeler yapıldıktan sonra iade edilen “Kurban Hizmetleri Bilgilendirme Kılavuzu”nu kabul etmiştir. Söz konusu kılavuzun kurban ibadetini yerine getirecek vatandaşlarımıza ve kurban keseceklere rehberlik yapmak üzere görevlendirilecek bütün personele yardımcı olmasını ümit ediyoruz.

I. İbadet Ne Demektir?[]

İbadet; En geniş anlamı ile Allah’a saygı ile boyun eğmek ve emirlerine itaat etmek demektir. İbadet; saygı ve itaatin en yüksek derecesidir. Böyle bir saygı yalnız Allah’a yapılır. Çünkü bizi yaratan ve çeşitli nimetler vererek yaşatan o’dur. Öyle ise, saygı ve itaatin en yüksek derecesi olan ibadet, bütün varlığımızı kendisine borçlu olduğumuz Yüce Allah’ın hakkıdır. İbadet, sadece Allah’ın hoşnutluğunu kazanmak için yapılır. İbadetin ruhu niyettir, kalbin bütünüyle Allah’a yönelmesi ve bağlanmasıdır. Ruhsuz bir beden işe yaramadığı gibi, niyetsiz ibadetin de değeri yoktur. Bu sebeple; ibadetin, hem beden, hem de ruhla yani bütün varlığımızla şuurlu olarak ve samimi bir niyetle yapılması esastır.

Allahü Teala’nın emri olan ibadet, dini bir görevdir. İbadetlerimiz, dinimizin temelidir. Bütün dinlerde ibadet vardır ve ibadetsiz bir din düşünülemez. Allah katında makbul olan ibadet, çıkar düşüncesi olmadan samimi bir niyet ve ihlasla yapılan ibadettir. Bununla beraber, ibadetlerde bizim için maddi ve manevi pek çok faydalar olduğu da bir gerçektir. Allah’ü Teala yapacağımız ibadetlere muhtaç değildir, fakat bizim ibadete ihtiyacımız vardır. İbadetlerin sağladığı faydalar fert ve toplum olarak bize aittir. Eğer biz Allah’a karşı ibadet görevlerimizi yerine getirir, O’nun sevgisini kazanırsak, Allah, bize, dünyadaki nimetlerinden daha fazlasını ahirette verecek ve bizi sonsuz mutluluğa erdirecektir. İmanı bir tohuma benzetirsek; gerek ibadet gerek ahlak ve muamelat sahasındaki İslâmî esasların hayata geçirilmesi, bu tohumun filizlenip yeşermesine, yaprak açmasına ve meyve vermesine benzer. İnandığı halde bu inancını hayata geçirmeyen kimse, güzel şeyler tasarlayıp bunları uygulamaya koymayan kimse gibidir.

Bizi yoktan var eden, bin bir çeşit nimete gark eden, rahmeti, bilgisi, gücü her zerreyi kuşatan, sonsuz kudretin varlığını kabul edip de O’na karşı sonsuz bir hayranlık ve minnet duymamak mümkün müdür? İşte ibadet, bir yönüyle de kulun bu hayranlığını ve minnetini ifade eden bir vasıtadır.

Samimi bir mü’min, her hareketinin ve davranışının Allah’ın rızasına uygun olup olmadığını göz önünde bulundurur. Böyle davrandığı takdirde yaptığı her meşru fiil bir ibadet olur. İslâm’a göre; ibadet ederken, dua yaparken her hangi bir aracıya ihtiyaç yoktur. Her insan doğrudan doğruya Allah’a el açıp yakarabilir. İbadet yapabilir. Günahları af yetkisi de sadece Yüce Allah’a aittir. Allah’tan başka hiç kimse günahı affedemez.

İslâm ahlakıyla bezenme de İslâm'ı yaşamanın en önemli göstergelerinden birini oluşturur. Denilebilir ki; hiç bir din ve hiç bir düşünce sistemi İslâm kadar güzel ahlaka önem atfetmez. Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed "Ben ancak ahlaki faziletleri tamamlamak için gönderildim" buyurmuştur. Bu yüzden müslümanın ahlakını güzelleştirmesi en temel hedeflerden biri olmalıdır. Bu amaçla mü’min, İslâm'ın istediği kişisel ve toplumsal görevlerini öğrenmek ve bunun sonucunda güzel davranış biçimleri ile bezenmek, çirkin alışkanlıklardan kaçınmak durumundadır.

II. Kurban İbadeti[]

Allah’a yakınlaşmak anlamına gelen “kurban” ibadeti; kurban olarak kesilmesi uygun olan hayvanın, ibadet niyetiyle usulüne uygun şekilde kesilmesidir. Kurbanın başlıca, udhiyye kurbanı (kurban bayramında kesilen kurban), adak kurbanı, akika kurbanı ve Hac ile ilgili olarak kesilen hedy kurbanları gibi kısımları vardır.

Fıkıh mezheplerinin çoğuna göre udhiyye kurbanı sünnet olmakla birlikte Hanefi mezhebinde tercih edilen görüş kurbanın vacip olduğu yönündedir. Ancak bir ibadetin farz olmayışı, onu ibadet olmaktan çıkarmayacağı gibi, şeklinin de değiştirilmesini gerektirmez. İbadetlerin; şekil, şart ve rükünleri olduğu gibi hikmetleri, amaçları ve teşri gerekçeleri de vardır. İbadetlerdeki bu özelliklerin birbirinden ayrı düşünülmesi mümkün değildir. Kurban ibadetinin pek çok hikmeti ve amacı vardır. Kurban sadece et yardımı amaçlı bir ibadet değildir. Hatta etinin dağıtılması bile vacip değil, sünnettir. Bu ibadetin özü Allah’a yaklaştıran maddi bir fedakârlık ve O’nun emrine bir bağlılıktır.

Kur’an‐ı Kerim kurban ibadetinin eski millet ve topluluklar tarafından yerine getirilen bir ibadet olduğunu ifade etmektedir. Zira, Kur’an‐ı Kerim’de: “(Ey Muhammed!) Onlara Adem’in iki oğlunun kıssasını doğru olarak anlat! İkisi birer kurban sunmuşlardı da birininki kabul edilmiş; diğerininki ise kabul edilmemişti..…” buyrulmuştur. (Maide Suresi; 27)

Saffat Suresinde de (Ayet: 107); Hz.İbrahim’in oğlu Hz.İsmail’in yerine bir kurbanın, Allah tarafından kendilerine fidye (kurban) olarak verildiği açıkça bildirilmektedir. Ayrıca diğer bazı ayetlerde de kurban ibadeti ile ilgili nasslar mevcuttur: “... Kendilerine rızık olarak verdiği kurbanlık hayvanlar üzerine belirli günlerde Allah’ın adını ansınlar. İşte bunlardan yiyin, sıkıntı içindeki fakiri de doyurun.” (Hacc Suresi, 28) “Her ümmet için, Allah’ın kendilerine rızık olarak verdiği kurbanlık hayvanların üzerine O’nun adını anarak kurban kesmeyi meşru kıldık.” (Hacc Suresi; 34) “Bu hayvanların ne etleri ve ne de kanları Allah’a ulaşacaktır: Allah’a ulaşacak olan ancak, sizin O’nun için yaptığınız, gösterişten uzak amel ve ibadettir.” (Hacc Suresi; 37) Kurban ibadeti hicretin ikinci yılında eda edilmeye başlanmış ve Hz.Peygamber (s.a.s.) hicretten itibaren on yıla yakın bir süre hep kurban (Udhiyye) kesmiştir. (Bkz:Tirmizi 20, K.El‐ Edahi 11,Hadis No: 1507)

III ‐ Kurban Hizmetlerinin Diyanet İşleri Başkanlığınca Yürütülmesine Dair Bakanlar Kurulu Kararı ve Yönetmelik[]

Kurban Hizmetlerinin Diyanet İşleri Başkanlığınca Yürütülmesine Dair Bakanlar Kurulu’nun 24/10/2001 tarihli ve 2001/3214 sayılı Kararı ve bu karara dayanılarak çıkarılan ve 18 Ağustos 2002 tarih ve 24850 Sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Kurban Hizmetlerinin Diyanet İşleri Başkanlığınca Yürütülmesine Dair Yönetmelik hükümlerine göre ülkemiz genelinde kurban hizmetleri yürütülmektedir.

Kurbanların, İslam’ın öngördüğü temel şartlara ve espriye uygun olarak kesilmesi, bu konuda hijyen ve ekoloji şartlarına uygun davranılması, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın da öteden beri çok arzu ettiği hususlardır. Ancak bu ortamın sağlanması, başta mahalli idareler ve çevre ile ilgili kuruluşlar olmak üzere birçok kuruluşun, ortaklaşarak çalışmasına bağlıdır.

1 ‐ Bakanlar Kurulu Kararının Amacı[]

“Bu Kararın amacı, kurban bayramında ibadet maksadıyla kurban kesmek isteyen vatandaşların kurbanlarını dini hükümlere, sağlık şartlarına ve çevre temizliğine uygun bir şekilde bizzat kesmelerine veya vekalet yoluyla kestirmelerine yardımcı olmak ve kurban kesilecek yerleri belirlemek için gerekli usul ve esasları düzenlemektir.”

A. Kurbanla ilgili dini hükümler[]

Kurban kesen, Allah’a yaklaşmış ve O’nun hoşnutluğunu kazanmış olur. Kurban, aynı zamanda bir sosyal yardımlaşma ve dayanışma örneğidir.

Kesilen kurbanlardan maddi olarak daha çok yoksullar yararlanır.

a. Kimler kurban kesmekle yükümlüdür?[]

Kurban kesmek, akıllı, buluğ çağına ermiş, dinen zengin sayılacak kadar mal varlığına sahip ve misafir olmayan Müslüman’ın yerine getireceği mali bir ibadettir. Temel ihtiyaçlarından ve borcundan başka 20 miskal (80.18 gr.) altın veya bunun değerinde para veya eşyaya sahip olan kişi dinen zengindir, dolayısıyla Allah'ın kendisine bahşetmiş olduğu nimetlere şükran ifadesi ve Allah yolunda fedakarlığın nişanesi olarak kurban kesmelidir.

b. Hangi hayvanlar kurban olarak kesilir? Bu hayvanlar hangi nitelikleri taşımalıdır?[]

Kurban; koyun, keçi, sığır, manda ve deveden olur. Bunların dışındaki hayvanlar kurban olarak kesilemezler. Kurban olabilmesi için, kurbanlık hayvanın süt dişlerini değiştirmiş olması gerekir.

Bu da, deve 5; sığır ve manda 2; koyun ve keçi 1 yaşını doldurunca gerçekleşir.

Bunun yanında, 6 ayını tamamlayan koyun, bir yaşını doldurmuş gibi gösterişli olması halinde kurban edilebilir.

Kurban edilecek hayvanın, sağlıklı, azaları tam ve besili olması, hem ibadet açısından, hem de sağlık bakımından önem arz eder.

Bu nedenle, kötürüm derecesinde hasta, zayıf ve düşkün, bir veya iki gözü kör, boynuzları kırık, dili, kuyruğu, kulakları ve memesi kesik, dişlerinin tamamı veya çoğu dökük hayvanlardan kurban olmaz.

Ancak, hayvanın doğuştan boynuzsuz olması, şaşı, topal, hafif hasta, bir kulağı delik veya yırtılmış olması, kurban edilmesine mani teşkil etmez.

c. Kurban ne zaman kesilir?[]

Kurban (udhiye), eyyâm‐ı nahr (Kurban kesme günleri) denilen Zilhicce ayının onuncu, on birinci ve on ikinci günleri kesilir. Kurban kesim vakti, Bayram namazı kılınan yerlerde, bayram namazı kılındıktan sonra, bayram namazı kılınmayan yerlerde ise ikinci fecrin doğumundan sonra başlar; Zilhiccenin on ikinci günü güneş batıncaya kadar devam eder.

Bu geçen süre içinde gece ve gündüz kurban kesilebilir. Ancak kurbanların gündüzleri kesilmesi uygundur.

Kurban Bayramın birinci günü kesmek daha faziletlidir.

Diğer kurbanlarda ise herhangi bir vakit söz konusu değildir.

d. EVİN NAFAKASINI ERKEK KARŞILIYOR. HANIMI ÇALIŞMIYOR. BU YIL KURBAN BAYRAMINA 15 GÜN KALA ERKEK MALINI HANIMINA BAĞIŞLASA VE HANIMI ADINA BİR KURBAN ALINSA, BAYRAMDA KURBAN KESİLSE, HANIMI DA BAYRAMDAN 10 GÜN SONRA MALINI YENİDEN KOCASINA BAĞISLASA VE HER 2 YILDA BİR BU OLAY GERÇEKLEŞTİRSE, BU KURBAN GEÇERLİ OLUR MU? TEMEL ESPRİ ; BİR YIL ERKEK BİR YIL KADIN KESMİŞ OLSUN VE BU DURUM ÖLÜNCEYE KADAR DEVAM ETSİN. []

İbadetlerde sorumluluk ve bu sorumluluğun bir neticesi olan ceza ve mükafat da bireyseldir. İslam dininde aile fertleri arasında mal birliği değil, mal ayrılığı esası vardır. Bir aile içinde karı, koca ve çocuklardan her birinin malı ayrı ayrı belirlenmişse kendilerine aittir. Bu itibarla aile fertlerinden karı, koca ve yetişkin çocuklardan kimin borcu ve temel ihtiyaçları dışında 80, 18 gr. (20 miskal) altını veya bu miktar altın değerinde parası veya nami (artıcı) olmasa bile nisaba ulaşan fazla malı ve eşyası varsa o kimse zengin sayılır. Bu şartlara göre aile fertlerinden dinen zengin sayılan her birey, fıtır sadakası vermekle mükellef olduğu gibi, kurban bayramında da Hanefilere göre kurban kesmekle yükümlüdür (İbn Abidin, Reddu’l-Muhtar, Riyad, IX, 453-454). Şafii mezhebine göre ise aile için bir kurban kesmek sünnet-i kifayedir. Dolayısıyla aileden birisinin kurban kesmesi ile hepsi için sünnet yerine gelmiş olur (Nevevi, el-Mecmu, VIII, 853; Şirbini, Muğni’l-Muhtac, IV, 283, Beyrut, IV, 283). Esasen dinen zengin olmayan kimse kurban kesmekle mükellef olmadığı için dinen zengin sayılmayanların kurban kesmemekten dolayı bir veballeri yoktur. Hal böyle iken bir kimsenin tamamen şekilsel uygulamalara başvurarak, kendisini mükellef tutulmadığı bir konuda sorumluluk altına sokmaya çalışmasının İslam’daki ibadet ve samimiyet anlayışıyla çok barışık olmayacağını söylemek yerinde olacaktır. Din İşleri Yüksek Kurulu Soru Cevaplandırma Platformu 01 Ekim 2013 Salı 19:17:05 Abdulvahap Gözcü

e. Vekaletle kurban kestirilebilir mi?[]

Kurbanı, kişinin kendisi kesebileceği gibi, vekalet yoluyla başkasına da kestirebilir. Zira kurban mal ile yapılan bir ibadettir; mal ile yapılan ibadetlerde ise vekalet caizdir.

Vekalet yoluyla kurban kestiren kişi kendi bulunduğu yerde birisine vekalet verebileceği gibi, başka bir yerdeki kişi veya kuruma da vekalet verebilir.

Vekalet, sözlü veya yazılı olarak ya da telefon, internet, faks ve benzeri iletişim araçları ile verilebilir.

f. Kurban eti nasıl değerlendirilmelidir?[]

Hz. Peygamber, kurban etinin üçe taksim edilip, bir bölümünün kurban kesmeyen yoksullara dağıtılmasını, bir bölümünün akraba, tanıdık ve komşularla paylaşılmasını, birinin de evde bırakılmasını tavsiye etmiştir (Ebû Dâvûd, Dahâyâ, 10). Ailenin durumuna göre etin tamamı da evde bırakılabilir. Ancak, toplumda muhtaçların arttığı dönemde kurban etinin çoğunun hatta tamamının dağıtılması uygun olur.

g. Kurban derisi nasıl değerlendirilmelidir?[]

Kurbanın derisi, bir fakire veya hayır kurumuna verilmelidir. Hz. Peygamber, veda haccında Hz. Ali'ye, kurban olarak kesilen develerinin başında durmasını ve bunların derileri ile sırtlarındaki çullarını sadaka olarak vermesini, kasap ücreti olarak bunlardan bir şey vermemesini emretmiştir (Ebu Davud; Menasik, 20). Buna göre kurban derilerinin para karşılığında satılması, kurbanın kesimi veya bakımı için ücret olarak verilmesi uygun değildir.

B ‐ Sağlık şartları[]

İnsanoğlu ihtiyaçları gereği hayvanlarla iç içe yaşamakta, onların başta eti ve sütü olmak üzere birçok ürününden yararlanmaktadır.

Bunların doğal bir sonucu olarak da hayvanlarda görülen ve zoonoz olarak adlandırılan bazı hastalıklar insanlara bulaşabilmektedir.

Bunlardan kist hidatik toksoplazmozis, teniyazis, brusellozis, şarbon ve verem gibi hastalıklar ülkemiz açısından önem arz etmektedir.

Ancak bu hastalıkların birtakım basit kuralları uygulamakla önlenebileceği de unutulmamalıdır.

Özellikle Kurban Bayramlarında çok sayıda hayvanın kesilmesi, kesim öncesi ve kesim sonrası gereken kontrol ve hijyen kurallarına dikkat edilmemesi, kesilen hayvanlara ait etlerin tüketiminde (saklama, hazırlama, pişirme vb.) gerekli hassasiyetin gösterilmemesi birçok zoonoz hastalığı yayılmasına ve çok sayıda insanımızın da bu hastalıklara yakalanmasına neden olabilmektedir.

Bütün enfeksiyonlarda ve enfeksiyon hastalıklarında olduğu gibi, zoonoz hastalıklardan korunmanın yolu, korunma önlemlerini bilmek ve uygulamaktır. İşte bu ve benzeri konularda kurban kesmek isteyen vatandaşların kurbanlarını sağlık şartlarına uygun olarak bizzat kesmelerine veya kestirmelerine yardımcı olmak amaçlanmıştır.

C. Çevre temizliği[]

Kurbanların satış ve kesim işlemleri yapılırken çevre temizliğine önem verilmesi, bu yerlerdeki atıkların kaldırılması ve herhangi bir kirliliğe sebep olmasını engelleyecek şekilde önlemlerin alınmasının sağlanması kurban hizmetlerinin yürütülmesinde dikkat edilmesi gereken hususlardandır.

D. Kurbanı bizzat kesmek veya vekalet yoluyla kestirmek[]

Kurban kesim yerlerinde kurbanını kesmek isteyenlerin tesisten yararlanma ücreti ödeyerek faydalanmaları, kurbanını tesiste görevli kasaba ücretini ödeyerek kestirmeleri, kurban kesim yerleri dışında kalan ve kurban kesimi için uygun olan yerlerde, kendi bahçesi veya özel mülkünde kurbanlarını bizzat kendi imkanlarıyla kesmek isteyenlere dini hükümlere, sağlık şartlarına ve çevre temizliğine uyarak hayvana eziyet vermeden kesmelerinin sağlanması bu kararın amaçlarındandır.

Vekalet yoluyla kurban kestirmek isteyenlere yardımcı olmak üzere Bakanlar Kurulu Kararının 4 üncü maddesinde şu şekilde bir düzenleme getirilmiştir:

“Kurban ibadetini yerine getirmek isteyen vatandaşlar için Diyanet İşleri Başkanlığınca her yıl vekâlet yoluyla kurban kesim organizasyonu düzenlenir. Başkanlık bu hizmet için Türkiye Diyanet Vakfı ile işbirliği yapar. Gerçek ve tüzel kişiler de bu Kararda yer alan usul ve esaslara göre bizzat veya vekâlet yolu ile kurban kesebilirler, organizasyon yapabilirler. “

Nitekim Diyanet İşleri Başkanlığı, Türkiye Diyanet Vakfı ile işbirliği yaparak her yıl Vekalet Yoluyla Kurban Kesim Organizasyonu yapmaktadır.

E. Kurban kesilecek yerlerin belirlenmesi[]

Kurban satış ve kesim yerlerini mevcut ruhsatlı mezbahaları da dikkate alarak tespit etmek ve kurbanların eziyet verilmeyecek şekilde kesilmesi için gereken tedbirleri almak amacını gerçekleştirmek, il ve ilçe “Kurban Hizmetleri Komisyon”ları görevleri arasında sayılmıştır.

2‐ Bakanlar Kurulu Kararı’nın Kapsamı[]

Bu Karar, 633 sayılı Diyanet İşleri Başkanlığı Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanunun 1 inci maddesi uyarınca, Diyanet İşleri Başkanlığınca yürütülecek kurban hizmetleri çerçevesinde, kurban kesim yerlerinin belirlenmesi, kurban kesmek isteyen vatandaşların bu yerlerde kurbanlarını bizzat kesmeleri veya vekalet yoluyla kestirmeleri ile ilgili usul ve esasları kapsar.

3 ‐ Diyanet İşleri Başkanlığı’nın Görevleri[]

Bir ibadet olan kurban hizmetleri ile ilgili olarak Başkanlığın görevleri şunlardır:

a) Kurulu toplantıya çağırmak ve Kurulun aldığı kararlardan Başkanlıkça icra edilmesi gerekenleri uygulamak,

b) Her yıl kurban ibadetini yerine getirmek isteyen vatandaşlar için vekalet yoluyla kurban kesim organizasyonu düzenlemek ve bu hizmet için Vakıf ile işbirliği yapmak.

4 ‐ Türkiye Diyanet Vakfı’nın Görevleri[]

Kurban hizmetlerinin yürütülmesinde Vakfın görevleri şunlardır:

A. Başkanlıkça düzenlenen vekaleten kurban kesme organizasyonunda Vakfın görevleri:[]

a. Başkanlıkça düzenlenen vekâleten kurban kesme organizas‐yonunun muhasebeyle ilgili işlerini yürütmek ve bu amaçla Vakıf Genel Merkezi adına bankalarda Kurban Hesabı açtırmak,

b. Vekalet yoluyla kurban kestirmek isteyenlerden alınacak kurban ücretlerini tespit etmek, bedelini bankalarda açılan Kurban Hesabı aracılığıyla veya makbuz karşılığında merkez veya şubeler aracılığıyla tahsil etmek, kurbanları satın almak, usulüne uygun olarak kestirmek, değerlendirmek ve bu hizmetle ilgili diğer işleri yürütmek,

c. Her yıl vekalet yoluyla kurban kesme hizmetlerinin tamamlanmasını müteakip, kurban bayramından sonraki iki ay içinde, yapılan çalışmalar ve muhasebe kayıtlarının özetini içeren bir raporu Başkanlığa sunmak. Vakıf vekaleten kurban kesimi hizmetleri ile ilgili olarak yapacağı alım, satım ve harcama işlemleri ile diğer faaliyetlerini kendi mevzuatına göre yürütür. Başkanlık ve Vakıf işbirliği ile düzenlenen vekalet yoluyla kurban kesme organizasyonlarında kurbanların satın alınması, kestirilmesi ve değerlendirilmesi için yapılan harcamalar sonucu artan bir meblağ olduğu takdirde, bu meblağ Vakıf hesabına aktarılır.

B. İl ve ilçelerde komisyonlarca yürütülen kurban kesme hizmetlerinde Vakfın görevleri:

a. İl ve ilçelerde komisyon kararlarına göre elde edilecek gelirler ile yapılacak harcamaların muhasebe işlemlerini yürütmek ve bu amaçla Komisyon adına bankalarda kurban komisyonu hesabı açtırmak,

b. Komisyonca yürütülen kurban hizmetlerinin muhasebesini Vakfın muhasebesinden ayrı olarak, ancak Vakfın muhasebe usullerine göre tutmak,

c. Her yıl kurban kesim hizmetlerinin tamamlanmasını müteakip, kurban bayramından sonraki iki ay içinde, yapılan çalışmalar ve muhasebe kayıtlarının özetini içeren bir raporu Komisyon başkanlığına sunmak.

5 ‐Bakanlıklararası Kurban Hizmetleri Kurulu[]

Diyanet İşleri Başkanının veya görevlendireceği bir Başkan Yardımcısının başkanlığında, İçişleri, Sağlık, Tarım ve Köyişleri, Çevre ve Orman Bakanlıkları ile Türkiye Diyanet Vakfı temsilcilerinden oluşan bir “Bakanlıklararası Kurban Hizmetleri Kurulu” kurulur.

Kurul, Diyanet İşleri Başkanlığının daveti üzerine ekseriyetle toplanır ve kararlarını toplantıya katılanların ekseriyeti ile alır. Eşitlik halinde başkanın tarafı ekseriyet sayılır. Kurulun sekreterya görevini Başkanlık Din Hizmetleri Dairesi Başkanlığı yapar. Kurul, kurban kesim işlerinin düzenli bir şekilde yürütülmesi için alınması gereken tedbirlere dair kararları alır. Uygulamada bir aksaklık ortaya çıkarsa, bunların giderilmesi için gereken teşebbüslerde bulunur.

6 ‐ Kurban Hizmetleri Komisyonu[]

Kurul kararlarını uygulamak ve kurban kesimiyle ilgili olarak Başkanlıkça verilecek diğer görevleri yapmak üzere, illerde vali veya görevlendireceği bir vali yardımcısının, ilçelerde kaymakamın başkanlığında, müftülük, sağlık müdürlüğü veya sağlık grup başkanlığı, tarım müdürlüğü, çevre ve orman müdürlüğü (teşkilâtı varsa), belediye ve Türkiye Diyanet Vakfı temsilcilerinden oluşan bir “Kurban Hizmetleri Komisyonu” kurulur.

Komisyonun sekretarya görevini müftülük yapar.

Komisyon kararları mülkî amirin onayı ile yürürlüğe girer.

7‐ Komisyonun Görevleri Şunlardır:[]

a. Kurban kesiminin dinî esaslara, İl ve İlçe Umumi Hıfzısıhha Meclisi kararlarına ve sağlık şartlarına uygun olarak gerçekleşmesini sağlamak, genel gözetim ve denetimini yapmak,

b. İl ve İlçe Umumi Hıfzısıhha Meclisi kararlarına ve sağlık şartlarına uygun olarak çevrenin sosyal ve ekonomik imkanları ile mevcut mezbahaları da dikkate alarak kurban satış ve kesim yerlerini tespit etmek,

c. Kurbanların eziyet verilmeyecek şekilde ve kesim tekniğine uygun olarak kesilmeleri için gereken tedbirleri almak,

d. Kurbanların dini kaidelere ve sağlık şartlarına uygun olarak kesilebilmesi için kesim yerinde yeterli sayıda din görevlisi, veteriner hekim, kasap ve yardımcı personel bulundurulmasını temin etmek ve kurbanların ehil kimselerce kesilmesi için gereken tedbirleri almak,

e. Kurban satış ve kesim yerlerinde, kurban kesimi için gerekli alt ve üst yapının ilgili belediyelerce tesisini, ayrıca kurban atık ve çöplerinin satılması veya belediyelerce toplanarak bertaraf edilmesini sağlamak,

f. Kurban kesim mahallinde, kurbanını kendisi keseceklerden alınacak tesisten yararlanma ücretini veya kurbanını görevli kasaplara kestireceklerden alınacak tesisten yararlanma ve kurban kestirme ücretini tespit etmek,

g. Kurban kesim işleri için yapılacak harcamalara dair gereken kararları almak,

h. İl ve İlçe Umumi Hıfzısıhha Meclisi kararlarına ve sağlık şartlarına uygun olarak mezbaha ve kurban kesim yerleri dışında da özel bahçesinde veya kurban kesmeye uygun mülkünde kurban kesmek isteyenlerin uyacakları esasları belirlemek, park, cadde, sokak, meydan gibi umuma açık veya kurban kesimi için uygun olmayan yerlerde kurban kesimi yapılmaması için gereken kararları almak,

ı. Komisyonca yürütülecek hizmetler için harcanmak üzere kurban kesen veya kestirenlerden alınacak ücretleri muhafaza etmek için Vakıf aracılığı ile bankalarda Kurban Komisyonu Hesabı açtırmak,

j. Yürüttüğü muhasebe hizmetleri ve kırtasiye giderleri için Vakıf şubesine ödenecek bedeli tespit etmek,

k. Kurban Komisyonu Hesabından gerekli harcamalar yapıldıktan sonra artan meblağ olduğu takdirde, Komisyonun görev alanına giren hizmetler için harcamak,

l. Gerektiğinde yürütmekte olduğu görevlerle ilgili olarak resmi veya özel kurum ve kuruluşlarla işbirliği yapmak.

8 ‐ Komisyon Tarafından Yürütülecek Hizmetler[]

İl ve ilçelerdeki komisyonlar kurban hizmetlerini yürütmek üzere aşağıdaki çalışmaları yaparlar:

a. Mevcut mezbahaları da dikkate alarak, İl ve İlçe Umumi Hıfzısıhha Meclisi kararlarına uygun olarak il ve ilçe merkezlerinde ihtiyaç duyulan sayıda ve büyüklükte kurban satım ve kesim yerlerini belirlerler.

b. İl ve İlçe Umumi Hıfzısıhha Meclisi kararlarına uygun olarak kurban kesim yerleri dışında kalan ve kurban kesimi için uygun olan yerlerde kurbanlarını kendi imkânları ile keseceklerin uyacakları esasları tespit ederler.

c. Kurban kesim yeri olarak belirlenen yerlerde, kurbanların dini esaslara ve sağlık şartlarına uygun olarak kesilebilmesi için gerekli alt ve üst yapının kapalı veya açık olarak belediyelerce tesisini temin ederler. Bu yerlerde, belediyelerle işbirliğine giderek kurban kesimi için gerekli beton saha, su tesisi ve atıklar için lüzumlu tertibatı alırlar.

d. Kurban kesim mahallerinde görevlendirilecek yönetici, din görevlisi, kasap, veteriner, şoför ve yardımcı personel gibi görevlileri tespit ederler.

e. Kesim esnasında sağlığa zararlı olduğu tespit edilen hayvan etlerinin veya organlarının diğer atıklardan ayrı olarak derin bir çukura gömülmesini ve üzerine kireç dökülerek kapatılmasını veya diğer usullerle imhasını sağlarlar.

f. Kurban kesim yerinde kurbanını kendisi kesmek isteyenden alınacak tesisten yararlanma ücretinin miktarı ile kurbanını tesiste görevli kasaba kestirmek isteyenden alınacak tesisten yararlanma ve kesim ücretinin miktarını, uygulamayı kolaylaştıracak ve uygun olmayan yerlerde kesime sebebiyet vermeyecek şekilde, mahallî ekonomik imkânları göz önünde bulundurarak tespit ederler.

g. Kurban kesim yerinde kurbanını kestireceklerin ödeyecekleri ücretleri kurban bayramından önce ve kurban bayramı günlerinde tahsil edecek şekilde tedbirler alırlar.

h. İsteyenlerin, ücreti mukabilinde, kurbanlarını tamamen veya kısmen evlerine veya kurban sahibinin arzu ettiği yerlere gönderme hizmetini yapmak için gereken tedbirleri alırlar. Bunun için ihtiyaç duyulan sayıda personel ve vasıta görevlendirirler.

k. Kurban kesim hizmetleri ile ilgili olarak vatandaşlara duyurulması gereken hususları mutat vasıtalarla ve uygun aralıklarla ilân ederler.

l. İhtiyaç duyulan diğer hususlarda gerekli kararları alırlar.

9 ‐ Personel ve Vasıta Görevlendirilmesi[]

Kurban kesim hizmetlerinin düzenli bir şekilde yürütülebilmesi için Komisyon kararı ile komisyonda görevli kuruluşlardan, diğer kamu kurum ve kuruluşlarından veya dışarıdan ihtiyaç duyulan nitelikte ve sayıda personel ve vasıta görevlendirilir. Görevlendirilen personelin yolluk, yevmiye ve fazla mesai ücreti gibi giderleri ile vasıtaların masrafları Komisyon kararı ile kurban komisyonu hesabından karşılanır.

10 ‐ Muhasebe İşlemleri[]

Başkanlık, vekaleten kurban kesimi organizasyonu hizmetlerinin muhasebe kısmı ile ilgili çalışmalarında Vakıf ile işbirliği yapar.

Bankalarda “kurban hesabı” açılması ve paraya dair işlemler Vakıfça yürütülür. Bu harcamalardan artan meblağ, yürüttüğü muhasebe hizmetleri karşılığı olarak Vakıf hesabına aktarılır.

İl ve ilçelerde komisyon kararlarına göre elde edilecek gelirler ile yapılacak harcamaların muhasebe işlemleri de Vakıf şubelerince yürütülür. Bunun için Vakıf şubelerinde ayrı bir “kurban komisyonu hesabı” açılır. Bu hesabın gelir ve giderleri Komisyon kararları üzerine mülkî amirlerin talimatı ile yapılır. Bu hesaptan yapılacak harcamalardan artan meblâğ, Komisyonun görev alanına giren hizmetler için harcanır.

11‐ Kurban Muhasebesinin Denetlenmesi[]

Başkanlıkça yürütülen kurban kesimi hizmetleri ile ilgili olarak Vakıfça tutulan muhasebe kayıtları ve harcama işlemleri Başkanlık müfettişlerince denetlenir.

IV‐Bakanlıklararası Kurban Hizmetleri Kurulu Kararları[]

a. Kurban kesim işlerinin düzenli bir şekilde yürütülmesi için alınması gereken tedbirlere dair kararları almak,

b. Zaman içinde organizasyonlarla ilgili olarak ortaya çıkan aksaklıkların giderilmesi için gereken teşebbüslerde bulunmak,

c. Kurul kararlarının ilgili bakanlık ve kuruluşlarca uygulanışını izlemek.

Görev ve yetkisi bulunan Bakanlıklararası Kurban Hizmetleri Kurulu’nun bugüne kadar yaptığı toplantılarda alınan kararlarından bazıları şunlardır:

Kurban kesim yerlerinde çocukların bulunmaması, vatandaşlarımızın kurban kesimi konusunda aydınlatılması, özellikle bayram vaaz ve hutbesinde kurban kesim usulünün çok iyi anlatılması,

“Sığır Cinsi Hayvanların Tanımlanması, Tescili ve İzlenmesi Yönetmeliği” hükümlerine göre hayvan hareketleri ile alım – satımı yapılan hayvanların takibi, yeni doğan hayvanlarıntanımlanması ve mezbahalarda kesilen hayvanların belirlenmesi amacıyla ilgili kişilerin bildirimi esas alınarak Koruma ve Kontrol Genel Müdürlüğü bünyesinde oluşturulan merkezi veri tabanına işlenmek üzere kurban bayramında kesilen sığır cinsi hayvanlara ait kulak küpe ve pasaportlarının il ve ilçelerde kurulan kurban hizmetleri komisyonlarınca belirlenen kişilere, il veya ilçe tarım müdürlüklerine ulaştırılmak üzere teslim edilmesi ve kurbanlık olarak kesilen hayvanların kulağında bulunan küpelerin ve pasaportların mezbahane ve kesim hanelerdeki görevlilere, muhtarlara, din görevlilerine, zabıta ve diğer görevlilere verilebileceğine anılan komisyonlarca karar verilmesi ve bu hususla birlikte vatandaşlarca kurbanlık için temin edecekleri hayvanları kulak küpeli ve yanlarında pasaportları olan hayvanlardan tercih edilmesinin mahalli müftülüklerce hutbe ve vaazlarda, medya aracılığıyla halka duyurulması, İl ve ilçelerde kurban kesim işlerinde görevlendirilecek veya yetki verilecek kasaplar için; temizlik, kılık‐kıyafet, beşeri münasebetler, kurban kesimini usta‐çırak ilişkisiyle benimsetecek, kurbana eziyet etmeden kesim işini öğretecek ve en az acı verecek kesim usulünü öğretecek kurslar düzenlenmesi ve bu suretle kasaplara sertifika verilmesi konusunda komisyonların bilgilendirilmesi,

Belediyelerin kurban kesiminde ve vatandaşların diğer et ihtiyaçlarının karşılanmasında kullanılmak üzere mezbahane ve geçici kesim yeri tesis etmelerine ve bu konuda Belediyelerin İçişleri Bakanlığına sunacakları projelerin desteklenmesinin tavsiye edilmesi, Kurban edilmesi caiz olan hayvanlardan ekonomik kayba sebebiyet vermemek için öncelikle erkek, gebe olmayan ve kurban edilme yaşına ulaşmış olanların tercih edilmesi konusunda vatandaşların bilgilendirilmesi,

Kurban kesimlerinde ruhsatlı mezbahanelerin yanı sıra ihtiyacı karşılamak üzere, semt pazarı, boş alanlar için hazırlık yapılıp toplum, insan, çalışan ve hayvan sağlığı dikkate alınarak temiz ve modern bir şekilde dizayn edilerek, belediyelerin yeteri kadar seyyar kurban satış yeri ve buralara yakın bir mesafede kurban kesim yeri kurması,

Kurban hayvanının atıklarının çöp varillerine atılmaması, kanalizasyon kanallarına dökülmemesi, açıkta ve sokak hayvanlarına bırakılmaması için, öncelikle ekonomik bir değere sahip olan ve yem fabrikaları için ham madde olan söz konusu atıkların devlet veya özel sektör devreye sokularak değerlendirilmesi, bu mümkün olmadığı takdirde belediyelerin, kesim yerlerinde atıkları toplayarak, çevre temizliği ve halk sağlığı açısından, başka bir yerde hazırladığı büyük bir çukura gömülmesini ve kireçlenmesini sağlamak üzere tedbir alması,

Çevre ve toplum sağlığı açısından kurbanların belirlenen satış yerlerinde satılıp yine belirlenen kesim yerlerinde kesilmesi için vatandaşların bilgilendirilmesine yönelik çalışmalar yapılması, illerde besici ve üreticilerin kesim yerleri düzenlemesi konusunda özendirilmesi ve alternatif projeler üretilmesi, satış ve kesim yeri kurmak konusunun sivil kuruluşların tamamına tavsiye edilmesi,

Kurban kesen herkesin bayramın birinci günü bu vazifesini yerine getirmek istemesinin kasap sıkıntısını ortaya çıkarması sebebiyle, yetenekli vatandaşlardan yararlanılmasını temin etmek üzere kasaplara yönelik eğitim kursları açılması, katılanlara sertifika verilmesi ve sorunun iller bazında çözülmesi, ayrıca, tesisten yararlanma ve kasap ücreti vb. gibi komisyonlarca belirlenecek ücretlerin özendirici düzeyde tespit edilmesinin uygun olacağı, görevlendirilen personele komisyon gelirleri çerçevesinde ücret tahakkuk ettirilmesinin yönetmelik gereği olduğu,

Kurul üyesi Bakanlıkların teftiş kurulu üyelerinin taşraya göreve gittiklerinde kurban hizmetleri komisyonu çalışma dosyalarını incelemelerinin temin edilmesi,

Gönüllü yetenekli vatandaşlarımızın kasaplığa ve kurban hizmetlerine yönelik eğitime tabi tutulmaları için kurban hizmetleri komisyonları tarafından açılacak eğitim kurslarının Milli Eğitim Bakanlığı Çıraklık ve Yaygın Eğitim Genel Müdürlüğü Halk Eğitim Merkezlerinde yapılması, Kurban kesim işini yapacak olanlara yönelik “kesim elemanı yetiştirme ve geliştirme kursları” olmak üzere eğitim kursu düzenlenmesi ve kursa katılanlara “Kurs Bitirme Belgesi” verilmesi,

Bir veya birkaç kurban satış ve kesim yeri örnek çiziminin il ve ilçelerde uygulatılması yerine her il ve ilçenin kendi mahalli şartlarına, pazaryerleri, boş ve uygun alanlarının ebatlarına göre asgari teknik ve hijyenik şartları taşıyan ve birbirine yakın mekanda oluşturulacak şekilde kurban satış ve kesim yeri çizimleri yaptırarak uygulamaya geçmeleri yönünde komisyonların yetkilendirilmesi,

Kurban ibadeti insanlık yaşadıkça devam edeceğinden, kurban satış yeri için belirlenen asgari sağlık, çevre ve güvenlik şartları dikkate alınarak ayrıca kurban kesim yeri için belirlenen teknik ve hijyenik şartlara göre Diyanet İşleri Başkanlığı mimarları tarafından yapılan model çizimlerin güzel, modern ve ideal bir proje olduğu ve söz konusu projenin büyük belediyeler için uygulanabilir niteliğinin bulunduğu, kurban kesmek isteyen vatandaşların dini hükümlere, sağlık şartlarına ve çevre temizliğine uygun bir şekilde kurbanlarını bizzat kesmelerine veya vekaletle kestirmelerine yardımcı olacak hizmetlerin mevzuat ve kurulumuz kararları doğrultusunda disipline edilmesi, görülen eksiklik ve aksamaların düzeltilmesi ve kurban hizmetlerinin geliştirilmesi hedefine ulaşılmasını temin etmek üzere; kurulumuzda görüşülerek uygun görülen bu projenin tüm belediyelere, gerçek ve tüzel kişilere tip proje olarak tavsiye edilmesi, bu sebeple, Başkanlıkça hazırlanan projede yer alan ikişer adet kurban satış ve kesim yeri model çizimlerinin il ve ilçe Kurban Hizmetleri Komisyonlarına örnek olarak gönderilmesi, Belediyelere, mevcut pazaryerleri veya boş alanları ya da yeni yerleşim birimleri olarak belirlenen mahallerde tahsis edecekleri pazaryeri ve boş alanları çok amaçlı kullanılabilecek şekilde tasarlamalarının tavsiye edilmesi, ayrıca Belediyelerin zaman içinde ortaya çıkan olumsuzlukları önleyecek yapıcı çalışma ve kararlılıkta olmaları gerektiği hususlarını değerlendirmesi,

Kesimlerin, kurban kesim elemanı yetiştirme kursuna katılmış ve belge almış kişiler tarafından yapılması,

İki yaşını doldurmayan sığırların, gebe ve kurban olması dinen sakıncalı olan hayvanların kurban satış yerlerine alınmaması,

Kurban kesim yerlerinde görevlendirilen personel ve kesim elemanları için komisyonlarca tanıtıcı “Görevli Kimlik Kartı” ve “Kesim Elemanı Kimlik Kartı” düzenlenmesi.

V. Kurban Satış Yerleri Düzenlenmesi[]

Kurban satış yerlerinin insan ve çevre sağlığı ve güvenliği ile hayvan haklarına değer verilerek yürütülebilmesi için bulunması gereken şartlar Bakanlıklar arası Kurban Hizmetleri Kurulunca belirlenmiş ve buna göre satış yeri model çizimleri yapılmış ve Valiliklere gönderilmiştir.

Kurban satış yerlerinde bulunması gereken asgari sağlık, çevre sağlığı ve güvenlik şartları:

Kurban satış yerlerinin insan ve çevre sağlığı ve güvenliği ile hayvan haklarına değer verilerek yürütülebilmesi için aşağıdaki şartların bulunması gerekir:

1‐ Kurbanlık hayvanların araçlara bindirilmesi ve indirilmesi için, satış yerlerine yakın uygun rampalar ve etrafı hayvanların kaçmasını önleyecek şekilde korkuluklarla çevrili güvenlik tedbirlerinin alınmış olması, ayrıca kurbanlık hayvanların taşındıkları araçlardan indirilmesi veya taşınacakları mahalden araçlara bindirilmesinin bu yerlerde yapılmasının sağlanması,

2‐ Büyükbaş hayvanların yularlarının bulunması ve boyunlarındaki iplerinin yeterince sağlam ve uzun olması,

3‐ Kurbanlık büyükbaş hayvanların nakli sırasında ilgililerin konu hakkında tecrübesi bulunan yeterli eleman bulundurması,

4‐ Kurban satış yerlerinde; yetiştirici, satıcı, alıcı ve diğer vatandaşların sosyal ihtiyaçlarını karşılayabilecekleri yerlerin (su, tuvalet, kapalı oturma yerleri..vb) olması,

5‐ Kurbanlık hayvanların satış yerlerinin, etrafı branda ile çevrili, üstü kapalı ve hayvan sağlığına elverişli olması,

6‐ Satış yerlerinde oluşan hayvan atık ve pisliklerinin belediyelerce günlük olarak alınması ve temizliğinin muntazam yapılması,

7‐ Kurban satış yeri zemininin kuru ve temiz tutulması.

VI ‐ Kurbanlık Hayvanın Satın Alınması, Nakli, Kesilmesi, Yüzülmesi, Karnının Açılması, İç Organlarının Çıkartılması, Kurban Kesim Yerleri, Kesimi Yapacak Kişiler ve Kesim Sonrası Yapılacak İşler[]

1 ‐ Kurbanlık Satın Alınırken Dikkat Edilecek Hususlar[]

a ‐ Veteriner Sağlık Raporu veya Menşe Şahadetnamesi olmayan,

b ‐ Küpesiz ve Büyükbaş Hayvan Kimlik Kartı bulunmayan,

c ‐ Çok zayıf olan,

d ‐ Gebe veya yeni doğum yapmış olan,

e - Yeni doğum yapmış olan,

f ‐ Yüksek ateşi olan,

g ‐ Çok genç ve etleri olgunlaşmamış olan,

h ‐ Kılları karışık ve mat halde olan,

i ‐ Bakışları ve dış görünümü canlı olmayan,

j ‐ Salya akıntısı bulunan,

k ‐ Pis kokulu ishali olan,

l ‐ Pis kokulu burun akıntısı olan,

m ‐ Çevreye karşı aşırı tepkili veya çok duyarsız, hayvanların satın alınmaması gerekmektedir.

2‐ Kesim Yerine Nakil[]

Hayvanların, hayvan pazarlarına naklinde; nakil, şekil ve koşullarının canlı ağırlık ve et fire oranı ile et kalitesi üzerine doğrudan olumlu veya olumsuz etkileri vardır. Hayvanlar kesim yerine getirilirken bunları rahatsız edici davranışlardan (çubukla, sopayla vurma, kuyruğunu burma v.s.) kaçınılmalıdır. Boğalar tek‐tek ve gözleri bağlı olarak kesim yerine götürülmelidir. Bunların boynuz ile birlikte ön sol bacağından bağlanmaları kaçmalarını veya etrafa zarar vermelerini önler. Hayvanların kesim yerine sürülerek nakillerinde eğer kısa bir yürüyüş yapılacaksa günün erken saatleri tercih edilmelidir.

3‐ Kesim ve Kan Akıtma[]

Sorunsuz bir taşıma sonucu kesim yerlerine getirilen kasaplık hayvanları, stressiz bir boşaltma ve ideal bir dinlendirme devresini (Bu süre şehir içinde nakledilmeyi takiben yaklaşık olarak 12 saattir. Bu süre içerisinde hayvana su verilmeli ancak yem verilmemelidir. Bunun nedeni ise işkembe ve bağırsaklardaki mikrop sayısını en aza indirmektir.) takiben uygun şartları taşıyorlarsa kesime alınırlar.

İdeal bir kesimde amaç:

a ‐ Hayvana acı çektirmemek,

b ‐ İyi bir kan akıtmayı sağlamak,

c ‐ Bu işleri hijyenik olarak yapmaktır.

Hayvan strese sokulmadan ve uygun bir yöntemle yatırılıp tam olarak kontrol altına alındıktan sonra, maksimum 30 saniye içinde boynun her iki yanındaki atardamar ve toplardamar kesilerek kesim işlemi yapılmalıdır.

Ayrıca hayvanın boğazlanması tamamlandıktan sonra arka bacağından tespit edilerek yüksekçe bir yere (Boynun kesilmiş olan kısmı yere değmeyecek şekilde) asılması kanatmanın yeterli miktarda sağlanması açısından oldukça önemlidir.

Ancak bu uygulama evinin arka bahçesinde kurbanlık sığırını kesmek isteyecek vatandaşlarımız açısından pek mümkün olmadığından, kurbanlık sığırların en yakın geçici kesim yerlerinde kestirilmesi tavsiye edilir. Bu uygulama küçükbaş hayvanlar için mümkün olmakla birlikte küçükbaş hayvanların da mümkün olduğu kadar belirlenen geçici kesim yerlerinde kestirilmesi insan sağlığının korunması ve çevre kirliliğine yol açmaması açısından daha uygun olacaktır.

Çünkü kesimin, gövdenin ve iç organların veteriner hekim tarafından, hayvanlardan insanlara geçen ve hastalık oluşturan parazitler ve mikroplar açısından kontrolü, kesim ve yüzmenin işinin ehli kasaplar tarafından yapılarak deri kayıp ve hasarının en aza indirilmesi ve oluşacak atık ve artıkların çevre kirliliğine yol açmayacak toplu bir şekilde uzaklaştırma imkanları sağlanacaktır. Yeterli miktarda kan akıtılmaz ise vücutta kalacak kan miktarına bağlı olarak ette ve iç organlarda mikroplardan kaynaklanan bozulmaya neden olacak değişiklikler ile birlikte kasların ete dönüşümü de yetersiz olacaktır. Bu ise etin görünüş ve lezzeti ile dayanma süresini ve dolayısıyla insan sağlığını olumsuz yönde etkileyecektir.

4‐ Kesilen Hayvanın Yüzülmesi[]

Ülkemizde kasaplık hayvanların deri yüzme işlemi çoğunlukla bıçakla yapılmaktadır. Bıçakla yapılan deri yüzme işlemleriyle deride her zaman için bıçak yarası oluşması, kesim veriminin düşmesi ve etin yüzüm işlemleri esnasında mikroplarla bulaşma riski vardır. Bu nedenle de kesimlerin Tarım ve Köyişleri Bakanlığından ruhsat alınmış kombina ve mezbahalarda veya bu mümkün değilse geçici kesim yerlerinde yapılması ciddi sağlık problemlerinin çıkmaması açısından önemlidir.

Bu nedenle hayvanların asılı halde yüzülmeleri, yüzme işleminin ehil kasaplar tarafından yapılması ve daha iyisi yukarıda da belirtildiği üzere kesim ve yüzüm işlemlerinin geçici kesim yerlerinde yaptırılması uygun olacaktır.

Hayvanını geçici kesim yerleri yerine evinin bahçesinde kesmek isteyen vatandaşlarımıza deri yüzümü konusunda yol gösterici olacağı düşünülerek hayvan kesildikten sonra aşağıdaki işlemlerin sırasına ve tekniğine uygun bir şekilde yapılması durumunda hijyenik ve hatası en az yüzüm sağlanacaktır:

1. İşlem: Başın ayrılması,

2. İşlem: Ön ayakların yüzülmesi ve kesilmesi,

3. İşlem: Arka ayakların yüzülmesi ve kesilmesi,

4. İşlem: Gövdenin yüzülmesidir.

Burada öncelikle baş gövdeden ayrılır, dil gevşetilerek baş üzerinde kalacak şekilde bırakılır. Ön ayaklar alındıktan ve arka ayakların da yüzülmesinden sonra karın bölgesi derisi yüzülür ve sırt bölgesine gelindiğinde derinin uygun bir açıda, el ve bıçak kullanılarak gövdeden ayrılması sağlanarak yüzüm işlemi tamamlanmış olur. Küçükbaş hayvanlarda deri tulum şeklinde çıkartılmalıdır.

Yerde yapılan kesimlerde derinin gövdeden uzaklaştırılması kesimi yapan kasap tarafından bıçak marifetiyle gerçekleştirilir. Deri yüzüldükten sonra hemen tuzlanmayacak ise serin ve havadar bir yerde bekletilmeli ve en kısa süre içerisinde, deri ağırlığının %30‐50’si oranında 2‐4 mm çapında iri tanelere sahip tuz ile iç yüzünde tuzlanmamış alan bırakılmadan tuzlanarak korumaya alınmalı ve yine serin ve havadar bir yerde muhafaza edilmelidir.

5‐ Yüzme İşlemlerinde Dikkat Edilecek Hususlar[]

a ‐ Kesim yeri zemininde kesinlikle toz, serbest halde pislik ve dışkı gibi şeyler bulunmamalıdır. Bunun için deri, kuyruk altı ve bulaşık bölgeler, kan akıtılmasından sonra iyice yıkanmalıdır.

b. Hiçbir aşamada derinin dış yüzü et ile temas etmemelidir.

c. Sindirim kanalının çıkarılması sırasında et ve temiz sakatat üzerine kesinlikle içerik dökülmemesine dikkat etmek gerekir. Yemek borusunun ve rektumun (göden bağırsağı) bağlanması veya kesimden 12 saat öncesinden aç bırakma işlemine başvurulabilir.

d. Tüketilebilen ürünler; boynuz, deri kuyruk gibi tüketilmeyen ürünlerden ilk fırsatta tam olarak ayrılmalıdır.

e. Cinsiyet organların (Kamış, Yumurtalıklar, rahim, meme vb.) ve İşkembe ve bağırsakların temiz sakatattan (Karaciğer, Akciğerler, kalp, böbrekler, dalak vb.) ayrı tutulması ve uygun bir şekilde uzaklaştırılması gereklidir.

f. İşkembe ve bağırsaklar açılmamalıdır. Kesim yeri zeminine işkembe ve bağırsak içeriği kesinlikle dökülmemelidir.

g. Baş, burun delikleri de dahil iyice yıkanmalıdır. Dil, beyin ve yanak eti temizdir ve tüketilmeyen kısımlarla karışık tutulmamalıdır.

h. Yüzme işlemini müteakip, gövdenin iç ve dış yüzü, var ise toz, kan, işkembe bağırsak içeriği ve diğer kirleri uzaklaştırmak için ihtiyaç miktarı kadar su kullanılarak yıkanmalıdır.

k. Kesimi müteakip karkasın dinlendirilmesi gerekir.

l. Yıkamadan sonra gövdenin silinmesinde kesinlikle bez kullanılmamalıdır, bu iş için lüzumu halinde kağıt havlular kullanılabilir.

6‐ Karnın Açılması ve İç Organların Çıkartılması[]

Kasaplık bir hayvanın derisi yüzüldükten, başı gövdesinden ayrıldıktan sonra karın ve göğüs boşluğu açılarak sindirim, solunum, üreme ile mesane çıkarılır. Böbrek yatağı yağları ise isteğe göre bırakılır veya alınır. İç organların çıkarılması esnasında işkembe ve bağırsak içeriğinin ortama dökülmemesi için göden ve yemek borusu bağlanmalıdır. Çıkarılan işkembe ve bağırsaklar kesim yerinde boşaltılmamalıdır.

Kesim sırası şu şekildedir: Baş gövdeden ayrıldıktan sonra İç organ bağlantıları kesilerek organların gövdeden ayrılması gerçekleştirilir. Önce karın içi organları, sonra göğüs içi organları, kuyruk, yenilebilen yağlar çıkarılır, daha sonra gövde gerekirse yıkanır. Mide ve Bağırsak içeriği görünebilir bir şekilde karkasa bulaşmışsa, kan pıhtısı veya fazla miktarda kir var ise gövde makul ölçüde yıkanmalıdır. Bunun dışında mümkün olduğunca gövdeyi yıkamaktan kaçınılmalıdır.

Bir hayvanın iç organları kanatmadan sonra en geç 30 dakika içinde çıkarılması gereklidir. İç organların çıkarılması geciktirilirse işkembe ve bağırsak gazlarının kokusu ete geçebilir ve ayrıca İşkembe ve bağırsakta bulunan mikropların etkisi ile etin ısısını yükseltebilir ve dolayısıyla etin rengi solar ve sulu bir hal alır. Bu ise etin dayanma süresini azaltır. Ayrıca İşkembe ve bağırsaklarda bulunan mikroplar ete geçerek onun bozulmasını çabuklaştırır. Gövdeye bulaşan pisliği uzaklaştırmada kesinlikle bıçak kullanılmamalıdır.

7‐ Kurban Kesim Yerleri[]

Hayvan kesimleri Tarım ve Köyişleri Bakanlığından ruhsat alınmış mezbaha ve kombinalarda veya geçici kesim yerlerinde yapılmalıdır.

Kesim yapılacak yerler temiz ve serin olmalı ve buralarda bol miktarda su bulunmalıdır. Kesim işlemi mümkün olduğunca hayvanlar askıya alınarak yapılmalıdır. Böylece kesme ve yüzüm işlemi daha temiz ve sağlıklı bir şekilde gerçekleştirilebilir.

Kesim ve yüzme işlemini takiben karkas ve iç organlar Veteriner Hekime muayene ettirilmelidir. Böylelikle canlı muayene sırasında gözden kaçan Kist hidatid, Şarbon, sarılık, Sistiserkoz ve Sarkosporidoz gibi bazı hastalıkların teşhisi yapılabilir.

8‐ Kurban Kesim Yerlerinde Bulunması Gereken Asgari Teknik ve Hijyenik Şartlar[]

Bütün yerleşim birimleri için maliyeti düşük, kanalizasyona bağlı, tazyikli suyu bulunan, zemini yıkanabilir, atıkları kolayca alınabilen, etrafı brandayla çevrili, üstü kapalı ve monoray hattı kurulu portatif veya prefabrik, düşük maliyetle yapılabilecek, kurban bayramında kolaylıkla kurulup bayramdan sonra kaldırılarak muhafaza edilebilecek kurban kesim yerleri oluşturulması ve kurban kesim yerinin aşağıdaki şartları taşıması gerekir:

a. Kesim yapılacak yerlerin kolay yıkanabilir ve dezenfekte edilebilir yapıda olması, zemininde su ve kanın birikmemesi,

b. Işıklandırma ve havalandırmanın yeterli olması,

c. Kesim yerinde kullanılacak suyun içilebilir nitelikte, yeterli miktar ve basınçta olması,

d. Ete temas eden bıçak vb. aletler ve kesim işinde çalışanların ellerinin temizlik ve dezenfeksiyonu için uygun bir sistemin bulunması,

e. Kullanılacak tüm makine ve ekipmanın temizlik ve dezenfeksiyonu için de uygun bir sistemin bulunması,

f. Kesim sonrası oluşan atık ve artıkları ile yan ürünlerin hijyenik şartlara uygun olarak çevre ve toplum sağlığına zarar vermeyecek şekilde izale, bertaraf ve tahliyesinin sağlanması,

g. Kesim sonrası ortaya çıkan kanın tank veya benzeri sızdırmaz bir yerde toplanması ve uygun bir şekilde bertaraf edilmesi,

h. Kurban kesiminin yapılacağı yerde biriken çöplerin, insan tüketimine uygun olmayan et ve diğer kısımların daha sonra alınmak üzere toplanacağı üstü kapalı bir yerin bulunması,

ı. Gübre birikimi için özel bir yer ayrılması,

k. Hastalıklı organlar ve karkaslar ya en az 2 metre derinliğinde çukurlara gömülüp üzerinin kireçle kaplanması veya uygun bir yerde yakılarak imha edilmesi,

l. Kurban kesim yerlerinde yetiştirici, satıcı, görevli personel, kasap, kasap yardımcısı ve vatandaşların sosyal ihtiyaçlarını karşılaya bilecekleri yerlerin (su, tuvalet, kapalı oturma yerleri..vb) olması,

m. Kesim yerlerinde hayvanların birbirlerini görmelerini engelleyici bir düzenlemenin getirilmesi.

9‐ Kesim Sonrası Alınacak Tedbirler ve Kurban Etinin İşlenmesi[]

Hayvanlardan insanlara bulaşan ve halk sağlığı yönünden çok büyük önem taşıyan bakteriyel, viral, paraziter ve fungal hastalıklar (zoonoz hastalıklar) mevcuttur. Bu hastalıklardan bazıları şunlardır:

Tüberküloz, bruselloz, şarbon, salmonelloz, leptospiroz, kampiylobakteriyoz, listeriyoz, yersiniyoz, toksoplazmoz, kuduz, deli dana hastalığı, Q‐humması, sistiserkoz, kist hydatid, askariazis, teniazis, kriptosporidoz, trişinelloz, sarcosporidoz.

Bu hastalıklardan trişinelloz, deli dana hastalığı ve Q‐humması hariç diğer hastalıklar ülkemiz açısından önemlidir. Bu nedenle hayvan yetiştiricileri ve satın alan kişilerin gerekli sağlık kontrolleri yapılmayan hayvanlarla temasa geçmeleri ve bunların etlerini tüketmeleri kendileri ve ailelerinin sağlıkları açısından büyük riskler taşımaktadır.

Ayrıca hayvanların sağlıklı olması tek başına yeterli değildir. Çünkü gıda kaynaklı 250’den fazla mikrobiyel hastalık ve zehirlenme vardır. Et ve et ürünleri bakterilerin çoğalmaları için son derece uygun bir ortam niteliğindedir. Uygun koşullarda bir bakteri 12 saatte 16 milyara ulaşabilmektedir. Bu durum hafif bir bakteri yüküne sahip bir etin iyi muhafaza edilmediği takdirde bir gece sonra insan sağlığı açısından ne derece büyük bir tehlikeye dönüşebileceği konusunda fikir vermektedir.

Bu nedenle, hastalık yapan ve bozulmaya neden olan mikro‐organizmaların ete bulaşmasının önlenmesi, ette mevcut mikroorga‐nizma sayısını azaltmak veya kabul edilebilir bir seviyeye indirmek ve mikroorganizmaların üremelerini ve toksin salgılamalarını engellemek için kesim, yüzme ve parçalama işlemlerinin serin yerlerde yapılması son derece önemlidir. Çevre sağlığı yönünden de kesimi takiben ortaya çıkan kan, mide ve bağırsak içeriği önemlidir. Bunların gelişi güzel bir şekilde etrafa atılmaması ve akarsulara dökülmemesi gerekmektedir.

Ayrıca bunların ve hastalık taşıyan diğer iç organların (karaciğer ve akciğer gibi) köpek ve kedilere verilmemesi gerekir. Bütün bunlar usulüne uygun bir şekilde imha edilmeli veya derin çukurlara gömülmelidir. Hayvanların kesilmesi, yüzülmesi, karkasın parçalanması, etin nakli, muhafazası, pişirilmesi ve tüketime sunulması aşamalarında kişisel temizlik kuralları ihmal edilmemelidir.

Ete hava, hayvan kesen kişiler, kullanılan kaplar vs. yoluyla gerçekleşecek bulaşmayı önlemek amacıyla temiz bıçak ve malzemeler kullanılması, etlerin konulacağı kapların iyice yıkanmış, kurban kesen kişilerin ellerini iyice yıkaması ve kesim sırasında hijyen kurallarına dikkat edilmesi gerekir.

Parçalama işlemi ile birlikte ette mevcut yada çevreden bulaşa‐bilecek mikroorganizma sayısında artış olacağından, etin mümkün olduğu kadar büyük parçalara ayrılması ve derhal soğutulması gerekir.

Etlerin kesim sonrasında hemen kapalı ortamlara alınarak soğutulması ve parçalama işlemini müteakip en fazla +4 °C, +5 °C sıcaklıkta bekletilmesi gerekir.

Hemen tüketilmeyecek etler soğukta bekletilmeli, derin dondurucuya alınmalı veya kavurma yapılarak muhafaza edilmelidir. Sakatat ile etlerin aynı ortamda bulundurulmaması ya da muhafaza edilmemesi gerekir. Kurban kesildikten sonra etler, tüketilmeden önce soğuk bir mahalde veya buzdolabında en az 12 saat dinlendirilmelidir.

Etler kesinlikle çiğ veya az pişmiş olarak tüketilmemeli, bazı zoonoz hastalıkların çiğ veya az pişmiş etlerin yenmesiyle bulaştığı akıldan çıkarılmamalıdır. Etlerin pişirilmesi aşamasında haşlama veya ızgara gibi yöntemler kullanılmalı, kızartılarak pişirilmesi tercih edilmemelidir. Etler ızgara yapılırken etle ateş arasındaki uzaklık eti yakmayacak, kömürleşme sağlamayacak şekilde ayarlanmalı, bu mesafe en az 15 cm olmalı, aksi takdirde ette kanser yapıcı maddeler oluşur. Köpek ve kedi gibi et yiyen hayvanlara et ve sakatat kesinlikle çiğ olarak verilmemelidir.

Kesilen hayvanların içi su ile dolu kese bulunduran doku veya organları başta köpekler olmak üzere, kurt ve tilki gibi hayvanların ulaşamayacağı şekilde bertaraf edilmelidir. Çünkü bu organlar insanların başta karaciğeri olmak üzere, akciğer, beyin gibi organlara yerleşerek bugün için ilaçla tedavisi olmayıp cerrahi müdahaleyi gerektiren kist hidatik hastalığının yayılmasına yol açmaktadır.

VII. 5199 Sayılı Hayvanları Koruma Kanunu’nda Hayvanların Hakları[]

1- Hayvanların korunması, gözetilmesi, bakımı ve kötü muamelelerden uzak tutulması ve rahat yaşamalarının sağlanmasında; insanlarla diğer hayvanların hijyen, sağlık ve güvenlikleri dikkate alınmalıdır.

2- Hayvanları taşıyan ve taşıtanlar onları türüne ve özelliğine uygun ortam ve şartlarda taşımalı, taşıma sırasında beslemeli ve bakımını yapmalıdır.

3- Satılırken; hayvanların sağlıklarının iyi, barındırıldıkları yerin temiz ve sağlık şartlarına uygun olması zorunludur.

4- Hayvanların kesilmesi; dini kuralların gerektirdiği özel koşullar dikkate alınarak hayvanı korkutmadan, ürkütmeden, en az acı verecek şekilde, hijyenik kurallara uyularak ve usulüne uygun olarak bir anda yapılır. Hayvanların kesiminin ehliyetli kişilerce yapılması sağlanır.

5- Hayvanlara kasıtlı olarak kötü davranmak, acımasız ve zalimce işlem yapmak, dövmek, aç ve susuz bırakmak, aşırı soğuğa ve sıcağa maruz bırakmamak, bakımlarını ihmal etmek, fiziksel ve psikolojik acı çektirmek, kesin olarak öldüğü anlaşılmadan vücutlarına müdahalelerde bulunmamak; sağlık nedenleri ile gerekli olmadıkça bir hayvana zor kullanarak yem yedirmek acı, ıstırap ya da zarar veren yiyecekler ile alkollü içki, sigara, uyuşturucu ve bunun gibi bağımlılık yapan yiyecek veya içecekler vermek yasaktır.

Sözlükte "yaklaşmak, Allah'a yakınlık sağlamaya vesile olan şey? anlamına gelen kurban, dinî bir terim olarak, "ibadet maksadıyla belirli bir vakitte belirli şartları taşıyan hayvanı usulünce boğazlamak, ya da bu şekilde boğazlanan hayvan" demektir. Arapça'da bu şekilde kesilen hayvana udhiyye denilir.

İnsanlık tarihi boyunca hemen bütün dinlerde kurban uygulaması mevcut olmakla birlikte şekil ve amaç yönüyle aralarında farklılıklar bulunur. Kur'an'da Hz. Âdem'in iki oğlunun Allah'a kurban takdim ettiklerinden söz edilir (el-Mâide 5/27); bir başka âyette de ilâhî dinlerin hepsinde kurban hükmünün konulduğuna işaret edilir (el-Hac 22/34).

Ancak Yahudilik ve Hıristiyanlık'ta kurban telakkisi bir hayli değişikliğe uğramıştır. Hıristiyanlık'ta İsâ'nın çarmıha gerildiği ve bunun insanoğlunun aslî günahına karşı Baba'nın oğlu İsâ'yı feda etmesi olduğu inanışıyla kurban telakkisi özel bir anlam kazanmıştır.

İslâm'da kurbanın dinî hükmüyle ilgili olarak Kur'an'da, Hz. Peygamber'in sünnetinde önemli açıklamalar yer almış, bu çerçevede oluşan fıkıh kültüründe de konu hakkında ayrıntılı bilgi ve hükümler derlenmiştir.

Kurban gerek fert gerekse toplum açısından çeşitli yararlar taşıyan malî bir ibadettir. Kişi kurban kesmekle Allah'ın emrine boyun eğmiş ve kulluk bilincini koruduğunu canlı bir biçimde ortaya koymuş olur. Müminler her kurban kesiminde Hz. İbrâhim ile oğlu İsmâil'in Cenâb-ı Hakk'ın buyruğuna mutlak itaat konusunda verdikleri başarılı sınavın hâtırasını tazelemiş ve kendilerinin de benzeri bir itaate hazır olduğunu simgesel davranışla göstermiş olmaktadır.

Kurban toplumda kardeşlik, yardımlaşma ve dayanışma ruhunu canlı tutar, sosyal adaletin gerçekleşmesine katkıda bulunur. Özellikle et satın alma imkânı hiç bulunmayan veya çok sınırlı olan yoksulların bulunduğu ortamlarda onun bu rolünü daha belirgin biçimde görmek mümkündür. Zengine malını Allah'ın rızâsı, yardımlaşma ve başkalarıyla paylaşma yolunda harcama zevk ve alışkanlığını verir, onu cimrilik hastalığından, dünya malına tutkunluktan kurtarır. Fakirin de varlıklı kullar aracılığıyla Allah'a şükretmesine, dünya nimetinin yeryüzündeki dağılımı konusunda karamsarlık ve düşmanlıktan kendini kurtarmasına ve kendini toplumunun bir üyesi olarak hissetmesine vesile olur.

1. Kurbanın Dinî Hükmü ve Kurban Çeşitleri[]

İlmihal dilinde kurban ve kurban kesiminin dinî hükmü denilince, aksine bir kayıt bulunmadığı sürece, kurban bayramında kesilen kurban ve bunun hükmü anlaşılır.

Kurban kesmenin fıkhî açıdan değerlendirilmesi hususunda fakihler arasında görüş farklılıkları vardır. Dinen aranan şartları taşıyan kimselerin kurban kesmeleri Hanefî mezhebinde ağırlıklı görüşe ve bazı müctehid imamlara göre vâcip, fakihlerin çoğunluğuna göre müekked sünnettir. Hanefîler, Kur'an'da Hz. Peygamber'e hitaben "Rabbin için namaz kıl, kurban kes" (el-Kevser 108/2) buyrulmasının ümmeti de kapsadığı ve gereklilik bildirdiği görüşündedir.

Ayrıca Hz. Peygamber'in birçok hadisinde hali vakti yerinde olanların kurban kesmesi emredilmiş veya tavsiye edilmiş, hatta "Kim imkânı olduğu halde kurban kesmezse bizim mescidimize yaklaşmasın" (İbn Mâce, "Edâhî", 2; Müsned, II, 321), "Ey insanlar, her sene, her ev halkına kurban kesmek vâciptir" (Tirmizî, "Edâhî", 18; İbn Mâce, "Edâhî", 2) gibi ifadelerle bu gereklilik önemle vurgulanmıştır. Öte yandan kurban kesmeyi Hz. Peygamber hiç terketmemiştir. Bu ve benzeri delillerden hareket eden fakihler gerekli şartları taşıyanların kurban bayramında kurban kesmesini vâcip görürler.

Sünnet olduğunu ileri sürenler ise, Kur'an'da bu konuda açık bir emrin bulunmayışından, Hz. Peygamber'in devamlı yapmış olmasının kurbanın sünnet olmasıyla da açıklanabileceği noktasından hareket ederler.

Kurban bayramında kesilen kurbandan ayrı olarak yine ibadet niyetiyle kesilen başka kurban çeşitleri de vardır. Buna göre kurban çeşitleri şöylece sıralanabilir: Kurban bayramında kesilen kurban, adak kurbanı, akîka kurbanı, kıran ve temettü haccı yapanların kestikleri ve hedy adı verilen kurban, hacda yasakların ihlâli halinde gereken ceza ve kefâret kurbanı. Bu kurban çeşitlerinin ortak ve farklı hükümleri vardır.

Vasiyetinin veya adağının bulunması halinde ölmüş kimse için kurban kesilmesi gerekir ve kesilen kurbanın etinin tamamı fakirlere dağıtılır. Vasiyet veya adak olmasa bile, Şâfiîler hariç fakihlerin çoğunluğuna göre, sevabı ölüye bağışlanmak üzere onun adına kurban kesilebilir.

2. Kurban Kesme Yükümlülüğü[]

Bir kimsenin kurban kesmekle yükümlü sayılması için bulunması gereken şartlara kurbanın vücûb şartları denilir. Kurban kesmenin sünnet olduğunu söyleyenlere göre ise bunlar sünnet oluşun şartlarıdır.

Bir kimsenin kurban kesmekle yükümlü olabilmesi için dört şart aranır:

1. Müslüman olmak.

2. Akıllı ve bulûğa ermiş olmak.

3. Mukim olmak, yani yolcu olmamak.

4. Belirli bir malî güce sahip bulunmak.

Gayri müslimler öncelikli olarak imanla mükellef olup ancak iman ettikten sonra ibadetleri ifa etmeye ehil sayılırlar. Bu sebeple, bir kimsenin kurban kesmekle yükümlü tutulabilmesi, daha doğrusu böyle bir ibadeti ifaya ehil sayılabilmesi için müslüman olması gerekir. Bu kural bütün ibadetler için geçerlidir.

Hanefîler'den Ebû Hanîfe ve Ebû Yûsuf ile Mâlikî ve Hanbelî mezheplerine göre kurbanla yükümlü sayılmak için akıl ve bulûğ şart olmayıp gerekli malî güce sahip olan küçük çocuklar ve akıl hastaları adına kanunî temsilcileri tarafından kurban kesilmesi gerekir. Bu fakihler kurbanın malî bir ibadet oluşu ve başta fakirler olmak üzere üçüncü şahısların hakkının gözetilmesi hususunu ön planda tutmuşlardır.

Hanefî fakihlerinden İmam Muhammed'e ve Şâfiîler'e göre kurban mükellefiyeti için akıl ve bulûğ şarttır. Hanefî mezhebinde bu konuda fetva İmam Muhammed'in görüşüne göre verilmiş ve tatbikatta bu görüş ağırlık kazanmıştır. Bu son görüşün ilk bakışta, üçüncü şahısların yani kurban etinden yararlanacak ihtiyaç sahiplerinin haklarını göz ardı ettiği ileri sürülebilirse de, ehliyetsiz ve eksik ehliyetli kimselerin mal varlığının korunması ve gerekli tedbirler alınarak onlara daha güvenli bir gelecek hazırlanması açısından isabetli olduğu da söylenebilir. Çünkü çocuk ve akıl hastasının haklarının istikbale mâtuf olarak korunması, kanunî temsilciler için hukukî ve dinî bir sorumluluktur. Böyle bir kaygının söz konusu olmadığı durumlarda kanunî temsilcilerinin zengin çocuklar ve ehliyetsizler adına kurban kesmesi güzel bir davranış olur.

Dinen yolcu hükmünde olan kimse kurban kesmekle yükümlü değildir. Ancak yolcu hükmünde bulunan kimsenin tek başına veya mukimlerle birlikte kurban kesmesine bir engel de yoktur. Diğer mezheplere göre kurban mükellefiyeti açısından yolcu olanla mukim olan arasında, kurban kesmenin onlara göre sünnet olması sebebiyle, zaten bir farklılık yoktur.

Hanefîler'in yolcu için böyle bir ruhsattan söz etmeleri, ibadetlerde külfeti kaldırmaya ve kurbandan gözetilen hikmetlerin gerçekleşmesine öncelik vermeleri sebebiyledir. Şöyle ki; yolculuk halinde bulunan kimse gerek kurbanlık temin etme ve kurbanı kesme, gerekse kesilen kurbanın etini değerlendirme ve dağıtma açısından o bölge halkının (mukim kimseler) sahip olduğu bilgi ve imkâna sahip değildir. Ayrıca yolculuk hali zengin olan yolcunun bile elindeki parayı daha tedbirli harcamasını gerektirir. Böyle olunca kurban bayramı süresince iş ve görev gereği yolda olan veya bulunduğu bölgede yolcu konumunda olan kimselerin bu ruhsattan yararlanması mâkuldür. İsterlerse kurban kesmeyebilirler. Bu kimselere kurban mükellefiyeti yüklemek maddî yönden ziyade ibadetin ifası yönünden ağır bir külfet teşkil edebilir.

Ancak, klasik fıkıh kültüründe konu böyle ele alınmış olmakla birlikte, günümüzde yolculuk imkân ve şartları büyük ölçüde değişmiştir. Bayram tatilini fırsat bilerek yurt içi veya yurt dışı geziye çıkan, yazlığa giden, memleketine ana-ata ocağına giden kimsenin durumu farklıdır. Bu durumdaki kimselerin söz konusu ruhsattan yararlanma yerine ya önceden gerekli tedbirleri alarak vekâleten kurbanını kestirmesi ya da bulunduğu yerde kurban kesmesi daha isabetlidir. Çünkü kurbanın namaz, oruç gibi bireyin niyetiyle ve iç dünyasıyla alâkalı yönü bulunduğu gibi onlara ilâveten toplumda sosyal adaleti sağlayan ve üçüncü şahısların haklarını ilgilendiren yönü de mevcuttur. Bu sebeple de, yolcunun namaz ve oruçta yolculuk ve meşakkat içinde olma ruhsatından yararlanması daha bireysel bir karardır. Kurbanda ise zikredilen hususların, bu ibadetin sosyal amaçlarının göz önünde bulundurması, savunulabilir bir gerekçe, sıkıntı veya mazeret bulunmadığı sürece kurban ibadetinin yerine getirilmesi gerekir.

Kurban kesme mükellefiyeti için dördüncü şart, malî imkânın bulunmasıdır. Hanefî mezhebine göre, kurban kesmeyi vâcip kılan zenginliğin ölçüsü, zekâtta ve fıtır sadakasında aranan zenginlik ölçüsüyle aynı olup kişinin borçları ve aslî ihtiyaçları dışında 20 miskal (85 gr.) altına, ya da buna denk bir paraya veya mala sahip olmasıdır. Bu miktar bir mala sahip olan kimsenin kurban kesme imkânına sahip olduğu düşünülmüştür. Böyle olunca ücretli, memur gibi sabit gelirli kimselerin, kendi bütçe imkânları içinde sıkıntı çekmeden kurban ücretini ödeyip ödeyemeyeceğini göz önünde bulundurması ve ona göre karar vermesi gerekir. Pratik bir çözüm olması itibariyle, bu konuda Hanefîler'in yukarıda zikredilen ölçüsü esas alınabilir. Bu takdirde, sabit gelirlilerin aslî ihtiyaç harcamalarını çıktıktan sonra yıllık gelirinden artakalan miktar 85 gr. altın değerine ulaşıyorsa kurban kesmeleri gerekir.

Zekât, sadaka-i fıtır ve kurban gibi malî yönü bulunan ödevlerle yükümlülük, dinimizde belli bir asgari zenginlik ölçüsüne ulaşmış olmaya bağlanmıştır. Dinen asgari zenginlik ölçüsü olarak belirlenen bu miktara nisâb denir. Bu üç malî mükellefiyet için aranan asgari zenginlik ölçüsü kural olarak aynıdır. Fakat, zekât verme yükümlülüğünün mükellefe fiilen yönelmesi için, diğer ikisinden farklı olarak, öngörülen bu nisâbın üzerinden tam bir yılın geçmiş olması şart görülmüştür. Bu şart bir bakıma, ulaşılmış olan bu asgari zenginlik seviyesinin ne kadar süreceği belli olmayan bir ihtiyaçsızlık (istiğnâ) hali mi, yoksa oturmuş istikrar bulmuş bir zenginlik (gınâ) hali mi olduğunun test edilmesi amacına yöneliktir.

Fıtır sadakasının ramazan orucuyla irtibatlandırılarak ramazan bayramına getirilmesi, kurban kesmenin ise adını bu işten alan öteki dinî bayramla birleşmesi tesadüfî olmayıp bu günlerin yeme, içme ve eğlenme günleri oluşuyla ilgilidir. Böyle bayram günlerinde herkes yiyip içerken fakirlerin mahzun kalmamasını sağlamak Müslümanlık gereği olmak bir yana, toplumsal bütünleşme ve kaynaşmayı sağlamanın da hem etkili bir yolu hem de gereğidir. Böylesi bir günde harcama yapmak için oturmuş zenginlik (nisâb-ı gınâ) aranmamış, o an için var olan ihtiyaçsızlık durumu (nisâb-ı istiğnâ) yeterli görülmüştür. Böyle kimse kurban kesmekle, fitre vermekle mükellef olup zekât ve fitre de alamaz. Kişinin bu tür zenginliğinde kurban bayramı süresindeki durumu ölçü alınır.

Böyle bir malî imkâna sahip her müslümanın, akıllı ve bâliğ (ergen) olması kaydıyla kurban kesmesi gerekir. Bu durumdaki kadın ve yetişkin çocuklar bizzat mükellef olmakla birlikte kocası veya babası bunlar adına ?hibe yoluyla? kurban keserse o da yeterli olur. Klasik fıkıh kitaplarında kurban mükellefiyeti için sayılan "hür olma" şartı, o dönemde sosyal bir vâkıa olarak mevcut bulunan kölelerin mülkiyet sahibi olamayışından kaynaklanır. Diğer mezhepler kurban kesmeyi sünnet saydıklarından, kurban mükellefiyeti için ayrıca bir zenginlik ölçüsü tesbit etmemişlerdir.

Uygun olan, kurban alma imkânı bulunmayan kimselerin, kurban kesmek için kendini zorlamamasıdır. Hatta bazı Hanefî fakihlerine göre, böyle kimselerin kendilerine vâcip olmayan ibadeti vâcip hale getirmesi, böylece kesilen kurbanın adak kurbanı hükmünü alması bile ihtimal dahilindedir. Fakir kimsenin aldığı kurbanlık hayvanın kaybolması ve ikinci bir kurbanlık alması, bu arada birincinin de bulunması halinde iki hayvanı da kesmesi gerektiği hükmü bu ihtimale dayanır.

Ancak bu hüküm hakiki mânasından ziyade maddî imkânı olmadığı halde sosyal baskı sebebiyle veya ibadetin ecrini kaçırmama gayesiyle kendini kurban kesmeye zorlayan kimseleri uyarı, böyle bir mükellefiyetin bulunmadığına vurgu ve bunu örneklendirme şeklinde anlaşılmalıdır. Zaten Hanefî mezhebinde fetvaya esas olan ağırlıklı görüş, fakir kimsenin kestiği kurbanın, özel olarak onu adamadığı sürece, adak kurbanı hükmünü almayacağı, zengin kimsenin kestiği kurbanla aynı hükme tâbi olduğu, hatta kurbanın etini dağıtma mükellefiyetinin en aza indiği yönündedir.

3. Kurbanlık Hayvan ve Kesimi[]

Kurban kesmekle mükellef olan kimsenin bu ibadeti geçerli olarak yerine getirmiş sayılabilmesi için gerek kurbanlık hayvanla gerekse bu hayvanın kesimiyle ilgili bazı şartlar vardır. Bunlar kurbanın sıhhat şartlarıdır.

a) Şartlar

1. Dinen kurban olarak kesilmesi kabul edilmiş hayvan türleri şunlardır: Koyun, keçi, sığır, manda ve deve. Dolayısıyla ancak bu hayvanlardan (veya türdeşleri) kurban kesilebilir. Tavuk, kaz, ördek, deve kuşu, ceylan gibi hayvanların kurban olarak kesilmesi geçerli değildir. Kurbanın geçerliliği açısından bu hayvanların erkek veya dişi olması arasında fark yoktur. Ancak koyunun erkeğinin, diğerlerinin ise dişisinin kesilmesi daha faziletli görülmüştür.

Koyun ve keçi sadece bir kişi için; deve, sığır ve manda ise yedi kişiyi aşmamak üzere ortaklaşa kurban olarak kesilebilir. Bu hüküm Hanefîler dahil üç mezhebe göre olup Mâlikî mezhebinde parasına ve etine iştirakle ortak kurban kesimi câiz görülmez.

2. Koyun ve keçi cinsinden hayvanlar bir yaşını doldurduktan sonra kurban edilebilir. Hanefîler de dahil fakihlerin çoğunluğu, koyunun semizlik ve gösteriş olarak bir yaşındakilerle aynı olması halinde altı ayını tamamladıktan sonra da kurban olabileceği görüşündedir.

Sığır ve manda cinsinden hayvanlar iki yaşını, deve ise beş yaşını tamamladıktan sonra kurban olarak kesilebilirler.

3. Kesilecek hayvanın kurban olmaya engel bir kusurunun bulunmaması gerekir. Kurban edilecek hayvanın sağlıklı, düzgün, âzaları tamam, besili olması hem ibadetin gaye ve mahiyetine hem de sağlık kurallarına uygun düşer. Kötürüm derecesinde hasta, zayıf ve düşkün, bazı âzaları eksik meselâ bir veya iki gözü kör, kulakları ve boynuzları kökünden kesilmiş, dili kesik, dişlerinin tamamı veya çoğu dökülmüş, kuyruğu ve memesi kesik hayvanlar kurban olmaz. Ancak hayvanın doğuştan boynuzsuz, şaşı, topal ve deli, biraz hasta, bir kulağı delinmiş veya yırtılmış olmasında kurban açısından bir sakınca yoktur. Koyunun daha semiz ve lezzetli olması maksadıyla doğduğunda kuyruğunun kısmen veya tamamen kesilmesi kusur sayılmaz.

4. Kurbanın sahih olabilmesi için belirlenmiş vakit içinde kesilmesi gerekir. Kurban, kurban bayramının ilk üç günü yani zilhicce ayının 10, 11 ve 12. günleri, bayram namazının kılınmasından, 3. günün akşamına kadarki süre zarfında kesilebilir. Şâfiî mezhebine ve bazı fakihlere göre bu süre, bayramın 4. günü akşamına kadardır. Bayram namazı kılınmayan yerlerde sabah namazı vaktinden itibaren kesilebilir. Kurbanın bayramın 1. günü kesilmesi daha faziletli görülmüş, kesimin gündüz yapılması tavsiye edilmiştir. Geceleyin kurban kesmeyi câiz görmeyenler veya mekruh görenler, aydınlatma imkânının yetersizliğinin yol açacağı muhtemel tehlike, hata ve zorlukları göz önünde bulundurmuş olmalıdır. Bu sakıncalar yoksa, gece de kurban kesilebilir.

5. Kurbanın ibadet niyetiyle kesilmesi şarttır. Kur'an'da, kesilen kurbanlık hayvanların et ve kanlarının değil bu kesimi yapan müslümanın niyet, takvâ ve bağlılığının Allah'a ulaşacağı bildirilmiştir (el-Hac 22/37). Esasen kurbanı diğer hayvan kesimlerinden ayıran da budur. Niyette aslolan kalbin niyetidir, dil ile açıkça söylenmesi gerekmez. Kurbanda niyetin bu önemi sebebiyledir ki, Hanefî mezhebinde ortaklaşa kesilen kurbana bütün ortakların ibadet niyeti ile katılmaları şarttır. Ortaklardan birinin sadece et elde etme niyetiyle iştiraki diğerlerinin kurbanını geçersiz kılar. Şâfiî ve Hanbelî mezheplerine göre ise böyle bir ortaklık, kurban ibadetine zarar vermez.

Bir kimse tek başına kesmek üzere aldığı büyük baş hayvana, sonradan altı kişiye kadar ortak kabul edebilir. Kurbanlık niyetiyle alınan hayvan kesilmeden önce ölürse, zengin kimsenin tekrar kurbanlık satın alması gerekir, fakir için gerekmez. Kesimden önce kurbanlık kaybolur, sahibi ikinci defa kurbanlık alır da sonra birinci hayvan bulunursa, zengin de fakir de bunlardan sadece birini, tercihen daha iyi olanını keser. Fakirin ikisini de kesmesi gerektiği görüşü fetvada tercih edilmeyen zayıf bir görüş olup fakirin kesmesinin adak hükmünü alacağı noktasından hareketle söylenmiştir.

Mükellefler yanlışlıkla birbirlerinin hayvanlarını kesseler, her kesilen kurban, sahibinin kurbanı olmak üzere sahih olur. Etler dağıtılmamışsa değişim yaparlar, değilse helâlleşir ve bir fark da talep etmezler.

b) Kesim İşlemi

Diğer gayelerle yapılan kesimlerde olduğu gibi kurbanlık hayvanın kesiminde de bazı kurallara uymak gerekir. Hayvan kesim yerine incitilmeden götürülür, kesilecek zaman da kıbleye karşı ve sol tarafı üzerine yatırılır. Elinden geldiği sürece her mükellefin kurbanını kendisinin kesmesi menduptur, değilse bir başkasına vekâlet verip kestirir. Kurbanı kesecek kimsenin müslüman olması tercihe şayandır. Yahudi ve hıristiyanlara da kesim yaptırılabilir. Çünkü Ehl-i kitabın kestiği yenir.

Kurban sahibinin kesim esnasında orada hazır bulunması müstehaptır. Hayvan yere yatırılırken Kur'an'dan "Yüzümü gökleri ve yeri yaratan Allah'a, O'nun birliğine inanarak çevirdim. Ben müşriklerden değilim" (el-En`âm 6/79), "Benim namazım, ibadetim (kurbanım), hayatım ve ölümüm hep âlemlerin rabbi olan Allah içindir. O'nun ortağı yoktur. Bana böyle emrolundu ve ben Allah'a teslim olanların ilkiyim" (el-En`âm 6/162-163) meâllerindeki âyetleri okur. "Ey Allahım, dostun İbrâhim'den ve habibin Muhammed'den kabul buyurduğun gibi benden de kabul buyur" şeklinde veya benzer tarzda dua eder. Daha sonra da tekbir ve tehlîl getirir.

Kurbanı kesen kimse hayvana eziyet vermemeye dikkat etmeli, bıçağı hayvana göstermemeli ve keskin bıçak kullanmalıdır. Sağ eliyle tuttuğu bıçakla hayvanı keserken "Bismillâhi Allahü ekber" der. Kurbanı vekilin kesmesi halinde kurban sahibi de besmeleye iştirak eder.

Kurban kesen kimse kesim esnasında Allah'ın adını anmayı (besmele) kasten terkederse, Hanefî mezhebine göre bu hayvanın eti yenilmez.

Kurban kesmenin rüknü, kurbanlık hayvanın kanını akıtmaktır. Sığır, manda, koyun ve keçi cinsinden hayvanlar yatırılıp çenelerinin hemen altından boğazlanmak suretiyle (zebh), deve ise ayakta sol ön ayağı bağlanarak göğsünün hemen üzerinden (nahr) kesilir. Kesim işlemi boğazın iki tarafındaki şah damarları, yem ve yemek borusu kesilerek yapılır ve hayvanın kanının iyice akmasını temin için bir süre beklenilir.

Hayvana acı vermemek için önce şoka sokmak (bayıltmak), sonra kesmek câizdir; çünkü şoka giren hayvan ölmez, hayatı devam eder, ancak kesilince kanı akar ve ölür.

4. Kurbanın Eti ve Diğer Parçaları

Hz. Peygamber'in hadislerinden hareket eden İslâm âlimleri, kurban sahibinin kurbanın etinden yiyebileceği, bakmakla yükümlü bulunduğu kimselere yedirebileceği, etinin bir kısmını da dağıtması gerektiği konusunda görüş birliği içindedir. Ancak kurban etinin ne kadarının yenilip ne kadarının dağıtılacağı konusunda farklı görüş ve ölçüler ileri sürülmüştür.

İslâm âlimlerinin çoğunluğu kurban etinin üç eşit parçaya bölünüp bir parçasının kurban sahibi ve bakmakla yükümlü olduğu kimseler tarafından tüketilmesini, ikinci parçanın zengin bile olsalar eş, dost ve akrabaya hediye edilmesini, üçüncü parçanın ise kurban kesmeyen fakir kimselere dağıtılmasını tavsiye ederler. Kişinin bakmakla yükümlü bulunduğu kimselerin kalabalık olması veya ihtiyaçlarının bulunması halinde kurban etinin kimseye dağıtılmadan evde tüketilmesinde de bir sakınca görülmemiştir. Bu konuda kesin bir sınır yoktur. Kurban sahibinin kurban etinden hem yemesi, ikram etmesi hem de fakirlere dağıtması esastır. Bunun ölçü ve şeklini her mükellef kendi konum ve imkânını, başkalarının durum ve imkânını ayrı ayrı gözden geçirerek bizzat belirlemeli ve bu konuda ibadet anlayışıyla hareket etmelidir.

Adak (nezir) olarak kesilen kurbanın etinden, adakta bulunan kimse ve onun bakmakla yükümlü bulunduğu kimseler (babası, annesi, dede ve nineleri, çocukları, torunları, hanımı) yiyemezler. Burada iki durum sözkonusu: Birincisi; Şayet konunun hükmü bilmenden yemişler ise yediklerinin bedelini fakirlere tasadduk etmeleri gerekir. İkincisi, konunun hükmünü bilerek, yiyeceklerinin bedelini, fakirlere tasadduk etmek üzere yemeleri asla caiz değildir. Yiyemezler.

Nafile (tatavvu) olarak kesilen kurbanın etinden sahibi de, bakmakla yükümlü bulunduğu kimseler de yiyebilir. Kurban sırf Allah rızâsını kazanmak için kesildiğinden kurbanın etinin ve diğer parçalarının satılması veya benzeri şekilde sahipleri için gelir getirici işlemlere harcanması câiz değildir.

Kurbanın derisi, yünü, bağırsakları, kemikleri, iç yağı gibi eti dışında kalan parçalarının da sahibine gelir temin etmek amacıyla para ile satılması câiz değildir. Bunları kurban sahibi evde kullanabileceği gibi kullanılmak üzere birine hediye de edebilir. Şayet satacak olursa parasını tasadduk etmesi gerekir. Kurbanın bu parçalarının veya satımı halinde parasının hayır işlerine sarfedilmesine, diğer bir anlatımla tasadduk etmenin dinen câiz olduğu kişi ve yerlere verilmesine özen gösterilmelidir. Bu parçalar da kurban ibadetinin devamı olarak görülmeli, aynı anlayış ve amaçla (Allah rızâsına uygun şekilde ve uygun yere) sarfedilmeli veya tüketilmelidir. Şayet kurban ücretle kestirilmişse, kesim ücreti kurbanın eti veya derisiyle veya bunların parasıyla ödenmez.

Kurbanlık hayvanın kesim öncesinde sütünden ve yününden yararlanmak da tasvip edilmemiştir. Şayet yararlanılmışsa bedeli sadaka olarak verilmelidir. Kurbanlık koyun ve keçinin yünü, kesimden sonra kırkılıp evde ihtiyaç için kullanılabilir, fakat satılıp paraya çevrilemez. Aksi halde tasadduk edilmelidir.

Kurbanın etinin, kesimin yapıldığı bölgede dağıtılması teşvik edilirse de daha fazla ihtiyaç sahiplerinin bulunması halinde başka yerleşim birimlerine de gönderilebilir, nakledilebilir.

Kesim işlemi tamamlandıktan sonra çevre temizliğinin iyice yapılması, hayvanın artan parçalarının toprağa derince gömülmesi, mümkün olduğu ölçüde dışarıda hiçbir parçasının bırakılmaması gerekir. Bu husus, kurbanlık hayvana ve kurban ibadetine karşı gösterilecek saygının bir gereği olduğu gibi özellikle büyük şehirlerde ve kalabalık yerleşim birimlerinde sağlık kuralları ve çevre temizliği açısından da son derece önemlidir. Kurban kesmenin ve etini ihtiyaç sahiplerine dağıtmanın ecrini, çevre kirliliği meydana getirerek ve kul haklarını ihlâl ederek azaltmamak gerekir.

5. Akîka Kurbanı

Çocuğun doğumunun ilk günlerinde Allah'a bir şükran nişanesi olarak kesilen kurbana "akîka kurbanı" denilir. Esasen akîka, Arapça'da yeni doğan çocuğun başındaki saçın adıdır. Akîka kurbanı kesildiği gün çocuğun başı da tıraş edildiği için kurban bu adı almıştır.

Akîka kurbanı Hanefîler'e göre mubah (bazı rivayetlerde mendup), diğer üç fıkıh mezhebine göre sünnet, Zâhirîler'e göre vâciptir. Hz. Peygamber torunları Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin için birer koçu akîka kurbanı olarak kesmiş ve ümmetine de yeni doğan kız ve erkek çocukları için akîka kurbanı kesmelerini tavsiye etmiştir.

Resûl-i Ekrem'in bu tür uygulama ve tavsiyeleri dinî bir gereklilik şeklinde değil de doğum, düğün gibi mutlu olayların yakın çevreye duyurulması, sevincin onlarla paylaşılması ve neticede sosyal yapının ve dayanışmanın sağlamlaştırılması yönünde tedbir ve örnekler (sünnet, nafile ibadet) olarak algılanması daha doğru olur.

Akîka kurbanı, çocuğun doğduğu günden bulûğ çağına kadar kesilebilirse de doğumun yedinci günü kesilmesi müstehaptır. Aynı günde çocuğa isim verilmesi ve saçının kesilerek ağırlığınca altın veya gümüşün tasadduk edilmesi de tavsiye edilmiştir.

Kurban olmaya elverişli her hayvan akîkaya da elverişlidir. Kesilen bu kurbanın etinden kurban sahibi ve aile fertleri, yakın dostları yiyebileceği gibi tasadduk da edilebilir.

KURBANLA İLGİLİ SIKÇA SORULAN SORULAR VE CEVAPLARI:[]

Kurban ne demektir, hükmü nedir?[]

Sözlükte yaklaşmak, Allah’a yakınlaşmaya vesile olan şey anlamlarına gelen kurban, dinî bir terim olarak, ibâdet maksadıyla, belirli şartları taşıyan hayvanı, kurban bayramı günlerinde usulüne uygun olarak kesmeyi ve bu amaçla kesilen hayvanı ifade eder. Akıllı, hür, mukim ve dini ölçülere göre zengin sayılan mümin, ilâhî rızayı kazanmak gayesiyle kurbanını keser. Böylece hem maddi durumu yetersiz olup kurban kesemeyenlere bir şekilde yardımda bulunmuş, hem de Cenab-ı Hakk’a, yaklaşmış olur. Kurban ibadeti, İslam toplumlarının şiarı sayılan ibadetlerden biri olarak asırlardan beri devam ede gelmektedir. Ayrıca kurban, bir Müslüman’ın gerektiğinde bütün varlığını Allah yolunda feda etmeye hazır olduğunun da bir nişanesidir.

Kurban Hanefi mezhebine göre vacip, diğer mezheplere göre ise, sünnet-i müekkededir. Dini kaynaklarda Peygamber Efendimizin kurbanını daima kestiği ifade edilmektedir.

Kurbanın dinî dayanağı nedir?[]

Genel anlamda kurbanın bir ibadet olduğuna dair Kur’an-ı Kerim’de birçok ayet yer almaktadır. Hz. İbrahim’in oğlu İsmail’in yerine, Allah tarafından bir kurbanın verildiği açıkça bildirilmektedir. (Saffat, 37/107) Ayrıca aşağıdaki ayetler de genel anlamda kurban ibadeti ile ilgilidir :

- “Her ümmet için, Allah’ın kendilerine rızık olarak verdiği hayvanlar üzerine ismini ansınlar diye kurban kesmeyi meşru kıldık…” (Hac, 22/34)

- “... kendilerine rızık olarak verdiği kurbanlık hayvanlar üzerine belirli günlerde Allah’ın adını ansınlar. Artık onlardan siz de yiyin, yoksula fakire de yedirin”(Hac, 22/28) “Kurbanlık büyükbaş hayvanları da sizin için Allah’ın dininin nişanelerinden kıldık. Sizin için onlarda hayır vardır. Onlar saf saf sıralanmış dururken kurban edeceğinizde üzerlerine Allah'ın adını anın. Yanları üzerlerine düşüp canları çıkınca onlardan siz de yeyin, istemeyen fakire de istemek zorunda kalan fakire de yedirin. Şükredesiniz diye onları böylece sizin hizmetinize verdik.”

“Onların etleri ve kanları asla Allah'a ulaşmaz. Allah'a ulaşacak olan ancak, sizin O’nun için yaptığınız, gösterişten uzak amel ve ibadettir.” (Hac 22/36-37)

Bu ayetlerde zikredilen hayvan kesiminin, ibadet amaçlı birer uygulama oldukları açıktır. Bu amaçla kesilen hayvanların, et ve kanlarının Allah’a ulaşamayacağı asıl olanın ihlas ve takva olduğunun vurgulanması, kurban kesmenin ibadet olduğunun açık bir göstergesidir.

Bayram namazı[]

Bayram namazı, biri ramazan bayramında diğeri kurban bayramında olmak üzere yılda iki defa kılınan iki rek`atlık bir namazdır. Bayram namazı Hanefî mezhebinde, cuma namazının vücûb şartlarını taşıyan kimselere vâciptir. Şâfiî ve Mâlikîler'e göre müekked sünnet, Hanbelîler'e göre ise farz-ı kifâyedir.

Bayram namazının sıhhat şartları, Hanefîler'e göre, hutbe hariç, cuma namazının sıhhat şartları ile aynıdır. Sadece hutbenin hükmü bakımından aralarında fark vardır. Yani cuma namazında hutbe sıhhat şartı olduğu halde, bayram namazında sünnettir. Yine hutbe cuma namazında namazdan önce, bayram namazında ise namazdan sonra okunur.

Şâfiîler'e göre kadınlar da bayram namazı ile yükümlüdürler. Şu var ki bu namazın cemaatle kılınması şart olmayıp, münferiden de kılınabilir, fakat camide cemaatle kılınması daha faziletlidir.

Bayram namazının diğer namazlardan kılınış bakımından farkı, bunun her rek`atında üçer fazla tekbir olmasıdır. Bu fazla tekbirlere "zâit tekbirler" denir. Bu ilâve tekbirler vâcip olup birinci rek`atta kıraatten önce, ikinci rek`atta kıraatten sonra alınır. Tekbirle birlikte eller kaldırılır ve yanlara bırakılır (ref` ve irsâl). İlk rek`atta iftitah tekbirinden sonra eller bağlanır (itimâd) ve "Sübhâneke" okunur. Bundan sonra imamla birlikte zâit tekbirlere geçilir. İmamın tekbiri diğer tekbirlerde olduğu gibi sesli, cemaatin tekbirleri ise alçak sesle olur. Allahüekber denilerek eller kaldırılır ve yanlara salınır, üç kere "sübhânellah" diyecek kadar beklendikten sonra yeniden tekbir alınır; aynı şekilde eller kaldırılır, yanlara bırakılır ve biraz beklendikten sonra bu rek`attaki zâit tekbirlerin sonuncusu olan üçüncü tekbir alınır ve bu defa eller bağlanır. Cemaat susar, imam gizlice eûzü ve besmele çektikten sonra açıktan okumaya başlar. Fâtiha'dan sonra bir sûre daha okur, rükû ve secdeden sonra ikinci rek`ate kalkılır. İkinci rek`atta imam, Fâtiha ve arkasından bir sûre okuduktan sonra üç defa tekbir alınır ve eller yanlara salıverilir. Dördüncü tekbir rükûa geçiş tekbiri olup bu tekbirle rükûya gidilir ve namaz tamamlanır.

Diğer mezheplerde tekbir sayısı ile ilgili farklı uygulamalar da vardır.

Namazdan sonra imam minbere çıkar ve hiç oturmaksızın hutbe okur. Cuma hutbesindeki hamdü senâya bedel olarak bu hutbede, Allâhü ekber, Allâhü ekber; lâ ilâhe illellâhü vallâhü ekber. Allâhü ekber ve lillâhi'l-hamd der, cemaat bu tekbirlerde imama eşlik eder. İmam, cuma hutbesinde olduğu gibi, hutbeyi iki hutbe yapıp arasını kısa bir oturuşla ayırır.

Bayram namazına giderken yolda tekbir getirilir. Bu tekbirler ramazan bayramında sessiz, kurban bayramında ise açıktan yapılır. Camiye varıldıktan sonra her ikisinde de namaz vaktine kadar hep birlikte tekbir alınır. Camide vaaz ediliyorsa oturup sessizce dinlenir.

Bayram namazının vakti, güneşin doğuşu sırasındaki kerâhet vaktinin çıkmasından sonradır. Bir mazeret sebebiyle bir beldede bayram namazı birinci gün kılınamamışsa, ramazan bayramı 2. gün, kurban bayramı ise 2. gün yine kılınamazsa 3. gün kılınabilir. Ancak bayram namazı özürsüz olarak terkedilmişse artık kılınmaz, kurban bayramı ise kerâhetle birlikte 2. veya 3. gün kılınabilir.

Bayram namazının ilk rek`atına zâit tekbirlerin alınmasından sonra yetişip imama uyan kimse, iftitah tekbirini aldıktan sonra Sübhâneke okumaz, hemen zâit tekbirleri alır. Eğer imam rükûda iken yetişmiş ise bu takdirde, ayakta tekbir alıp imama iktidâ eder ve hemen rükûa gider ve rükû tesbihlerinin yerine zâit tekbirleri ellerini kaldırmaksızın orada yapar. Yetiştiremezse zâit tekbirler ondan düşmüş olur. İmama ikinci rek`atta yetişmiş olan kimse ise imam selâm verdikten sonra, kılamadığı birinci rek`atı kazâ etmek için kalktığında zâit tekbirleri kıraatten sonraya bırakır.

Teşrik tekbiri[]

"Teşrik" Arap dilinde etleri doğrayıp kurutmak demektir. Vaktiyle bayramın birinci günü Mina'da kesilen kurbanların etleri, bayramın 2., 3. ve 4. günlerinde güneşte kurumaya bırakılırdı. Bu sebeple bu üç güne et kurutma günleri anlamında "eyyam-ı teşrik / teşrik günleri" denilmiştir. "Tekbir" ise Allah'ı ululamak, yüceltmek demektir.

Kurban bayramının arefe günü (9 zilhicce) sabah namazından başlayarak bayramın 4. gününe ikindi namazına kadar (13 zilhicce) ikindi namazı dahil farz namazlardan sonra toplam 23 defa "Allâhü ekber Allâhü ekber lâ ilâhe illallâhü vallâhü ekber Allâhü ekber ve lillâhi'l-hamd" cümlesini söylemeye "teşrik tekbiri" denir.

İmam Ebû Yusuf ve İmam Muhammed'e göre bu tekbirlerin söylenmesi kadın-erkek her Müslümana vaciptir. Ebû Hanîfe'ye göre bu tekbirin; arefe günü sabah namazından itibaren bayramın birinci günü ikindi namazına kadar sekiz vakit, cemaatle kılınan farz namazlardan sonra söylenmesi vaciptir.

Bu tekbirleri söylemek, Şâfiî ve Hanbelî mezheplerine göre sünnet, Mâlikî mezhebine göre müstehaptır.

Teşrik, doğuya doğru gitmek, parlamak, eti güneşe sermek demektir.

Teşrik tekbiri, Kurban bayramı günlerinde farz namazlardan sonra getirilen tekbirlerdir. Kurban Bayramının ilk gününe "yevm-i nahr", diğer üç güne ise "eyyâmü't-teşrîk (teşrîk günleri)" denir. Bayramdan bir gün önceki güne de "arefe günü" denir.

Arefe günü sabah namazından itibaren bayramın dördüncü gününün ikindi namazına kadar, yirmiüç farz namazının arkasından birer defa

"Allahu ekber Allahu ekber, Lâ ilâhe illallahu vallahu ekber. Allahu ekber ve lillahi'l-hamd" diye tekbir getirilir ki, buna "teşrîk tekbiri" denir. Anlamı şöyledir: "Allah herşeyden yücedir, Allah herşeyden yücedir. Allah'tan başka ilâh yoktur. O Allah herşeyden yücedir, Allah herşeyden yücedir. Hamd Allah'a mahsustur". Tekbirlerin bu şekli Hz. Ali ve Abdullah b. Mes'ûd (r. anhümâ)'ya dayanır.

Teşrîk tekbirlerinin başlangıcı Hz. İbrahim'in oğlu İsmail'i kurban etme olayına kadar uzanır.

İbrahim (a.s), gördüğü sahih rüya üzerine oğlunu Allah yolunda kurban etmeye karar verir.

Kurban hazırlıkları sırasında Cebrail (a.s) gökten buna bedel olarak bir koç getirir.

Dünya semasına ulaştığında yetişememe endişesi ile Cebrail (a.s); "Allahu ekber Allahu ekber" diyerek tekbir getirir.

İbrahim (a.s) bu sesi işitince başını gökyüzüne çevirir ve onun bir koçla geldiğini görünce; "Lâ ilâhe illâllahu vallahu ekber" diye cevap verir. Bu tekbir ve tevhîd kelimelerini işiten ve kurban edilmeyi bekleyen İsmail (a.s) da; "Allahu ekber velillâhi'l-hamd" der. Böylece kıyamet gününe kadar sürecek büyük bir sünnet başlatılmış olur (es-Saffât, 37/102, 107; İsmail" maddesi; el-Mavsılî, el-İhtiyar li Ta'lîli'l-Muhtar, Kahire (t.y), I, 87, 88).

Tekbirlerin yirmiüç vakit okunması Ebû Yusuf ile İmam Muhammed'e göredir. Fetvâ da buna göre verilmiştir.

Ebû Hanîfe'ye göre, teşrîk tekbirleri arefe günü sabah vaktinden, bayramın ilk günü ikindi vaktine kadar olan sekiz vakit farz namazlarının arkasından getirilir.

Teşrîk tekbirleri birçok fakihe göre vaciptir. Bazılarına göre ise sünnettir. Ebû Yusuf ile İmam Muhammed'e göre farz namazlarını kılmakla yükümlü olanlara bu tekbirler vaciptir. Bu konuda tek başına kılanla, imama uyan, yolcu ile mukim, köylü ile şehirli, erkekle kadın eşittir. Böyle teşrîk tekbirleri cemaatle de, yalnız başına da eda edilir. Kaza da edilebilir. Erkekler tekbiri açıktan, kadınlar ise gizlice getirir. Vitir namazı ile bayram namazları sonunda tekbir getirilmez.

Ebû Hanîfe'ye göre, teşrîk tekbirlerinin vacip olması için yükümlünün hür, mukîm ve erkek olması ve farz namazın cemaatle kılınmış bulunması şarttır. Bu yüzden yolcu, köle, kadın ve tek başına namaz kılana bu tekbirler vacip olmaz. Ancak bu sayılanlar imama uyarlarsa, cemaatle birlikte tekbir alırlar. Cuma ve bayram namazı kılınmayan küçük yerleşim merkezlerinde de teşrik tekbiri getirilmez ve cuma günü öğle namazını cemaatle kılan özürlü kimselere de vacip olmaz.

Bir yılın teşrîk günlerinde kazaya kalan bir namaz, yine o yılın teşrik günlerinden birinde kaza edilse, sonunda teşrik tekbiri alınır, fakat başka günlerde veya başka yılın teşrîk günlerinde kaza edilse, teşrîk tekbiri alınmaz.

Bir namazda sehiv secdesi, teşrîk tekbiri ve telbiye bir araya gelse, önce sehiv secdesi yapılır, sonra tekbir alınır, daha sonra da telbiyede bulunulur.

Kurban keserken nelere dikkat edilmelidir?[]

Kurban edilecek hayvana acı çektirilmemeli ve eziyet verilmemelidir. Hayvanlar ehil kişiler tarafından kesilmeli ve kesim işlemi süratli bir şekilde yerine getirilmelidir. Ayrıca, çevre temizliği için gerekli tedbirler alınmalıdır. Kesim esnasında hayvanların, birbirlerinin kesimini görecek şekilde yan yana bulundurulmamalarına özen gösterilmelidir.

Kurban bayıltılarak kesilebilir mi?[]

Ölmeden kesilmesi kaydıyla, ihtiyaç halinde veya hayvana eziyet vermemek amacıyla kurbanlık hayvanın uygun tekniklerle bayıltılmasında bir sakınca yoktur. Ancak hayvan henüz kesilmeden, şok etkisiyle ölürse, kurban olmayacağı gibi, eti de yenmez.

Kurban kesilirken besmele çekilmesinin hükmü nedir? Hangi dua okunmalıdır?[]

İster kurban niyetiyle olsun ister başka bir amaçla olsun hayvan kesilirken besmele çekilmesi gerekir. Hayvanın kesimi esnasında besmele kasten terk edilirse o hayvanın eti yenilmez. Ancak kasıtsız ve unutularak besmele çekilmezse bu hayvanın eti yenilir.

Kurban kesilirken üç defa “Bismillahi Allahü ekber” denilir ve şu ayetler okunur:

Kurban keserken abdestli olmak şartmı dır?[]

Kurban kesen kişinin abdestli olması şart olmamakla birlikte, kurban bir ibadet olduğu için kesenin abdestli olması daha faziletlidir.

Kadın kurban kesebilir mi?[]

Hayvan kesiminde, gerekli yeterlilik ve şartları taşıyan kişi kadın olsun, erkek olsun kurban kesebilir.

Kimler kurban kesmelidir?[]

Kurban kesmek, âkıl-baliğ (akıllı-ergen), dinen zengin sayılacak kadar mal varlığına sahip ve mukim olan bir Müslüman’ın yerine getirmesi gereken mali bir ibadettir. Temel ihtiyaçlarından ve borcundan başka 80.18 gr. altın veya bunun değerinde para veya eşyaya sahip olan kişi dinen zengindir. Dolayısıyla, Allah'ın kendisine bahşetmiş olduğu nimetlere şükran ifadesi ve Allah yolunda fedakarlığın nişanesi olmak üzere kurban kesmelidir.

Zengin olan karı-kocadan her birinin kurban kesmesi gerekir mi?[]

İbadetlerde sorumluluk bireyseldir. Bu nedenle, dinen zengin olan karı-kocadan her birinin ayrı ayrı kurban kesmesi gerekir. Ancak İmam Malik’e göre aile reisi tüm aile efradı adına bir adet büyükbaş veya küçükbaş hayvan keserse, bu aile bireylerinin hepsi için yeterli olur.

Yolcunun kurban kesmesi gerekir mi?[]

Yolcu kurban kesmekle mükellef değildir. Ancak kesmesi halinde, sevabını kazanır. Sefer halinde iken kurban kesenler; bayram günleri içinde memleketlerine dönerlerse, yeniden kurban kesmeleri gerekmez. Sefer halinde iken kurban kesmeyip de bayram günlerinde memleketlerine dönenler, kurbanlarını keserler.

Kurban ne zaman kesilir?[]

Kurban, kurban bayramının ilk üç gününde kesilir. Kurban kesim vakti, Bayram namazı kılınan yerlerde, bayram namazı kılındıktan sonra, bayram namazı kılınmayan yerlerde ise sabah namazı vakti girdikten sonra başlar. Bayramın üçüncü günü güneş batıncaya kadar devam eder. Bu süre içinde gece ve gündüz kurban kesilebilir.

Ancak kurbanların gündüzleri kesilmesi uygundur. Şafii mezhebine göre ise, kurban bayramın dördüncü günü de kesilebilir.

Hangi hayvanlar kurban olarak kesilir?[]

Kurban; koyun, keçi, sığır, manda ve deveden olur. Bunların dışındaki hayvanlar kurban olarak kesilemezler. Söz konusu hayvanların kurban olarak kesilebilmesi için devenin 5; sığır ve mandanın 2; koyun ve keçinin 1 yaşını doldurmuş olması gerekir. Bu sayılan yaş sınırını geçtiği halde süt dişlerini değiştirmeyen hayvanlar da kurban edilir. Bunun yanında, 6 ayını tamamlayan koyun, bir yaşını doldurmuş gibi gösterişli olması halinde kurban edilebilir.

Kurban edilecek hayvanın, sağlıklı, azaları tam ve besili olması, hem ibadet açısından, hem de sağlık bakımından önem arz eder. Bu nedenle, kötürüm derecesinde hasta, zayıf ve düşkün, bir veya iki gözü kör, boynuzlarının biri veya ikisi kökünden kırık, dili, kuyruğu, kulakları ve memesi kesik, dişlerinin tamamı veya çoğu dökük hayvanlardan kurban olmaz.

Ancak, hayvanın doğuştan boynuzsuz olması, şaşı, topal, hafif hasta, bir kulağı delik veya yırtılmış olması, kurban edilmesine mani teşkil etmez.

Kurbanlık hayvanlardan hangileri ortak olarak kesilebilir?[]

Koyun veya keçinin bir kişi tarafından; sığır, manda ve devenin ise, yedi kişiye kadar ortaklaşa kurban olarak kesilebileceği Hz. Peygamber'in hadisleri ve uygulamaları ile sabittir (Ebû Dâvûd, Dahâyâ, 7-8). Ortak olarak kurban edilebilen hayvanlar tek veya çift hisse olarak kesilebilirler.

Akika, adak, udhiyye ve nafile kurbanlar için aynı büyükbaş hayvana ortak olunabilir mi?[]

Ortak kesilen kurbanlarda, hissedarlardan her birinin kurbanlarını aynı maksat için kesmiş olmaları gerekmez. Ortakların herbirinin ibadet niyetiyle katılmış olması kaydıyla bir kısmı udhiyye, diğer bir kısmı ise adak, akîka, nafile kurbanı olarak niyet edebilirler.

Kurban eti nasıl değerlendirilmelidir?[]

Hz. Peygamber, kurban etinin üçe taksim edilip, bir bölümünün kurban kesmeyen yoksullara dağıtılmasını, bir bölümünün akraba, tanıdık ve komşularla paylaşılmasını, bir bölümünün de eve ayrılmasını tavsiye etmiştir (Ebû Dâvûd, Dahâyâ, 10). Ailenin ihtiyaç durumuna göre etin tamamı evde bırakılabileceği gibi, toplumda muhtaçların arttığı dönemde kurban etinin çoğunun hatta tamamının dağıtılması uygun olur.

Kurban derisi nasıl değerlendirilmelidir?[]

Kurbanın derisi, bir fakire veya hayır kurumuna verilmelidir. Hz. Peygamber, veda haccında Hz. Ali'ye, kurban olarak kesilen develerinin başında durmasını ve bunların derileri ile sırtlarındaki çullarını sadaka olarak vermesini, kasap ücreti olarak bunlardan bir şey vermemesini emretmiştir (Ebu Davud; Menasik, 20). Buna göre kurban derilerinin para karşılığında satılması, kurbanın kesimi veya bakımı için ücret olarak verilmesi caiz değildir. Derinin satılması halinde bedelinin yoksullara verilmesi gerekir.

Vekalet yoluyla kurban kesilebilir mi?[]

Kurbanı, kişi kendisi kesebileceği gibi, vekalet yoluyla başkasına da kestirebilir. Zira kurban mal ile yapılan bir ibadettir; mal ile yapılan ibadetlerde de vekalet caizdir.

Vekalet yoluyla kurban kestiren kişi, bulunduğu yerde ki birisine vekalet verebileceği gibi, başka bir yerdeki kişi veya kuruma da vekalet verebilir. Vekalet, sözlü veya yazılı olarak verilebileceği gibi telefon, internet, faks ve benzeri iletişim araçları ile de verilebilir.

Kuyruksuz koyunlar kurban edilebilir mi?[]

Doğuştan kuyruksuz olan veya besili olması için küçük yaşta kuyrukları boğulmak suretiyle düşürülen koyunların kurban edilmelerinde bir sakınca yoktur. Ancak bir kaza ile değerini azaltacak şekilde kuyruğunun tamamı veya yarısından çoğu kopan hayvanın kurban edilmesi caiz değildir.

Ölmüş kimseler için kurban kesilir mi?[]

Son zamanlarda halkımız arasında yaygınlaşma eğilimi gösteren; “ölü kurbanı” veya “kabir kurbanı” diye isimlendirilen bir kurban çeşidi yoktur.

Ancak, ölmüş birisi adına veya sevabı ölüye bağışlanmak üzere kurban kesilebilir. Kurban borcu olup da hayatta iken vasiyet eden kişinin bıraktığı miras yeterli ise, mirasçıları tarafından vasiyetinin yerine getirilmesi gerekir.

Vasiyeti yoksa, ölen kimseler için mirasçılarının kurban kesmeleri gerekmez. Ancak bir kimse, sevabını ölmüş bulunan anne veya babasına yahut diğer yakınlarına bağışlamak üzere, çeşitli hayır kurumlarına, fakir ve muhtaç kişilere bağışta bulunabileceği gibi, kurban da kesebilir.

Taksitle kurban alınabilir mi ?[]

Kişi, ister peşin ister taksitle olsun satın aldığı hayvanı kurban olarak kesebilir

Satın alınan kurbana, daha sonra başkaları ortak edilebilir mi ?[]

Kişi, mülkiyetinde olan veya kurban etmek amacıyla satın aldığı büyükbaş hayvana yedi kişiyi geçmemek şartıyla başkalarını da ortak edebilir.

Kurban yerine sadaka vermekle bu ibadet yerine getirilmiş olur mu?[]

Fıkhi hükmü ister vacip, ister sünnet olsun; kurban ibadeti belirli şartları taşıyan hayvanın usulüne uygun olarak kesilmesiyle yerine getirilir. Kurban bedelini yoksullara ya da yardım kuruluşlarına vermek suretiyle, kurban ibadeti ifa edilmiş olmaz. Şüphesiz Allâh Teâlâ’nın rızasını kazanmak niyetiyle, fakir ve muhtaçlara yardım etmek, iyilik ve ihsanda bulunmak da Müslüman’ın önemli vazifelerinden biridir. Ancak, bu iki ibadetten birinin diğerinin alternatifi olarak sunulması dini açıdan doğru değildir.

Nitekim Peygamber (a.s.) Efendimiz de, kurban meşru kılındıktan sonra her yıl kurban kesmiştir. (Buhârî, Hac 117, 119; Müslim, Edâhî 17).

Ayrıca hadisi şeriflerde kurban bayramında, Allah katında en sevimli ibadetin kurban kesmek olduğu, kurbanın kesilir kesilmez Allah katında makbul olacağı ve kurban edilen hayvanın her unsurunun kişinin hayır hanesine yazılacağı ifade edilmiştir. (Tirmizî, Edâhî 1; İbnu Mâce, Edâhî 3).

Akika Kurbanı nedir?[]

Yeni doğan çocuk için şükür amacıyla kesilen kurbana, “akika” adı verilir. Akika kurbanı kesmek müstehaptır. Akika kurbanı olarak kesilecek hayvanda, diğer kurbanlarda aranan şartlar aranır.

Akika kurbanı, çocuğun doğduğu günden bulûğ çağına kadar kesilebilirse de doğumun yedinci günü kesilmesi daha faziletlidir.

Akika kurbanının etinden ve derisinden, kurban sahibi dahil herkes istifade edebilir.

Şükür kurbanı ne demektir?[]

Temettu ve kıran haccı yapan kişilerin, aynı mevsimde hac ve umreyi birlikte ifa ettikleri için, kestikleri kurbanlara şükür kurbanı da denilmektedir. Aynı şekilde kişi, arzu ettiği bir amaca ulaşması veya bir nimete nail olması sebebiyle şükür kurbanı kesebilir. Bu kurbanların etinden sahipleri de yiyebilirler.

Adak Kurbanı Ne Demektir?[]

Kurban adayan kişinin kurban kesmesi vaciptir. Eğer kişi adağını bir şartın gerçekleşmesine bağlamışsa, bu şart gerçekleşince kesmesi gerekir. Adak kurbanının etinden adak sahibi, usul ve furûu (neslinden geldiği ana, baba, dede ve nineleri…ile kendi neslinden gelen çocukları ve torunları..) yiyemeyeceği gibi, zengine de yediremez. Burada iki durum sözkonusu: Birincisi; Şayet konunun hükmü bilmenden yemişler ise yediklerinin bedelini fakirlere tasadduk etmeleri gerekir. İkincisi, konunun hükmünü bilerek, yiyeceklerinin bedelini, fakirlere tasadduk etmek üzere yemeleri asla caiz değildir. Yiyemezler.

Kadın kurban kestirebilir mi?[]

Bir önceki soruya verdiğimiz cevaptan da anlaşılacağı üzere, Hanefilere göre kadının da kendi malı mülkü, altını ya da parası varsa onun da kurban kesmesi gerekir. Hatta kadın evi bakmakla yükümlü olmadığı için, onun temel ihtiyaçlarını karşılayacak parasının bulunması aranmaz. Çünkü onları zaten erkek karşılayacaktır. Öyleyse zengin olan kadın kurban keser, ya da vekalet vererek kestirir.

Yolcunun kurban kesmesi gerekir mi?[]

Şeri ölçülerle yolcu sayılan bir insana kurban kesmek vacip değildir. Ancak bizzat kendisi keserse, ya da vekil tayin ettiği kişiye kestirirse güzel bir iş yapmış olur.

Kurban kesmek yerine sadaka vermekle bu ibadet yerine getirilmiş olur mu?[]

Hayır asla! Çünkü ibadetlerin cinsini ve keyfiyetini biz tayin edemeyiz. İbadetler tamamen Mabudun bildirdiği gibi olmalıdır. Başka türlü verme ibadetleri zaten vardır. Kişi onlardan yapması gerekenleri de yapacak, gerekiyorsa kurbanını da kesecektir.

Kurban ne zaman kesilir?[]

Vacip olan kurban, kurban bayramının birinci, ikinci ve üçüncü yani, Zilhicce ayının onuncu, on birinci ve on ikinci günlerinde kesilir. Güzel olan, kurbanların gündüzleri kesilmesidir. Kurban Bayramı´nın birinci günü kesmek ise daha faziletlidir. Diğer kurbanlarda ise herhangi bir vakit söz konusu değildir.

Bir kurbana kaç kişi ortak olur?[]

Büyük baş hayvanlara birden yedi kişiye kadar ortak olabilir. Hayvan kurban olacak yaşta ve özelliklerde bulunduktan sonra, etinin az ya da çok olması, ortak sayısını belirlemez. Küçük ve eti az olsa dahi büyük baş hayvanlara yedi ortak olabilir. ´Bu kurban ancak beş kişilik, ya da üç kişilik olur´ gibi ifadeler, kişi başına gelecek etin belli bir miktarda olmasını anlatmak için söylenir. Yoksa büyük baş bir hayvan kurban olma özelliklerini taşıdıktan sonra ona yedi kişi ortak olabilir.

Hangi hayvanlar kurban olarak kesilir? Bu hayvanlar hangi nitelikleri taşımalıdır?[]

Kurban ancak keçi koyun, sığır deve ve mandadan olur. Bunun dışındaki hayvanlardan kurban olmaz. Çünkü kurban bir ibadettir ve ibadetleri Hz. Peygamber nasıl öğretmişse ancak öyle yapılırlar.

Tavuktan, deve kuşundan vb. hayvanlardan kurban kesmeye kalkan, veya bunların kurban olabileceğini söyleyen ya da bu hayvanlardan bir kurban adayan insan bir bidat işlemiş olduğu için günahkar olur. Hatta böyle bir iddiaya küfür diyen alimler dahi vardır.

Kurban kesilecek hayvanlar kendi cinsinin olgun yaşına geldiğinde ve ortalama bir büyüklükte olduğunda kurban kesilebilirler. Her hangi bir arıza ya da hastalık bunları ortalama değerden düşürmüşse kurban kesilemezler. Çünkü kurbanda bir bakıma şöyle bir mana vardır: ´Ya Rab! Ben senin rızan için bir koyun, ya da bir keçi vb kesiyorum´.

Durum böyle olunca normal bir keçi ya da normal bir koyun sayılmayan, arızalı bir hayvanı kurban etmek uygun olmaz. Bu konudaki ölçü şu hadisi şeriftir: ´Kurbanda belirgin kör, belirgin hasta, belirgin topal ve kemiklerinde iliği kalmamış kadar zayıf hayvanlar kurban olmaz´. Ayrıca tek gözü olmayan ve boynuzları kırılan hayvanların da kurban olmayacağı söylenmiştir. Çünkü bu arızalar bir hayvanı kendi cinsinin ortalaması olmaktan çıkarır. Ancak besili olsun ya da zarar vermesin diye küçükken boynuzları köreltilen hayvanlar böyle değildir. Çünkü bu durum hayvanın değerini düşürmez, aksine artırır.

Kurbanlık hayvanlardan hangileri ortak olarak kesilebilir?[]

Büyük baş hayvanlara birden yediye kadar ortak olunabilir. Küçük baş hayvanlardan ise ancak bir kurban olur.

Kurban keserken nelere dikkat edilmelidir?[]

1. Kurban keserken özellikle hayvana sıkıntı vermemeye dikkat etmelidir. Şehirlerde gördüğümüz ve hayvanların itilip kakılarak, dövülerek kurban edilmesi vahşiliktir, İslam ahlakına sığmaz.Böyle eziyet eden insanlar sanki on günah işlemiş iki sevap almış gibidirler. Bu kadar günah almaktansa sevabı terk etmek daha iyidir. Müslümanlar kurban keserken hayvana nasıl şefkatle davranılacağını gösterme şansı yakalarlar. Bu şansı kaçırmamalı ve müslümanın merhametini ve diğerlerinden farkını göstermelidirler.

2. İkinci önemli mesele, temizlik ve insanları tiksindirmemedir. Şehirlerde gördüğümüz manzaralar, Müslümanlığın belirtileri değildir. Bizden Allah kurban kesmemizi ister, etrafı pisletmemizi değil. Ve Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurur:Allah her şeyin ihsan ile yapılmasını şart koşmuştur. (İhsan, bir şeyi yapılabileceğinin en güzeliyle yapmaktır). Öyleyse boğazlarken de ihsan ile boğazlayın, bıçağınızı iyi bileyin ve hayvanınızı rahatlatın´.Bu konuya Müslümanlar çok;ama çok dikkat etmeli ve her fırsatta dine ve dindarlara saldırmak isteyenlere fırsat vermemelidirler.

Kurban bayıltılarak kesilebilir mi?[]

Zorunlu bir sebep yoksa kurbanı bayıltarak kesmek sakıncalıdır, en azından mekruhtur. Çünkü kesimden mi bayıltmadan mı öldüğünü bilemeyiz. Sonra bayıltmanın hayvana ne kadar acı çektirdiğini de bilemeyiz. Ama zapt edilemeyen bir hayvanı bayıltmaktan başka çare yoksa, en sonunda bu yola da baş vurulabilir.

Kurban eti nasıl değerlendirilmelidir?[]

Kurban kesmekten asıl amaç, Allah için kan akıtmaktır. Bu yapıldıktan sonra kurban tamamdır; ancak elbette kurban kesmenin hikmetlerinden biri de fakir fukaranın et yemesidir. Bunu sağlamak ve kurban etini olabildiğince dağıtmak gerekir. Bunun bir ölçüsü yoktur. Kişi, kendi vicdanına göre hareket eder.

Kurban bağışlanabilir mi?[]

Kurban elbette bağışlanabilir. Kurbanını keser ve etini olduğu gibi bir şahsa, şahıslara, ya da kurumlara bağışlayabilir. Kendisi adına kurban kesilmek üzere kurbanının parasını da bağışlayabilir, yani birisini vekil kılabilir. Ancak kurban kesmek yerine onun parasını bağışlamakla kurban görevini yerine getirmiş olmaz.

Hayır kurumlarına vekalet vererek kurban kesilebilir mi?[]

Elbette güvendiği ve bu görevi hakkıyla yerine getirdiğinden emin olduğu kurumlara kurbanını verebilir, onları vekil ederek kesilmesini onlardan isteyebilir. Ancak kurbanın bir ibadet olduğunu bilmek gerekir. Bu sebeple kesilen kurbanların etlerinin günah olmayan şekilde ve müslümanca kullanılıyor olmasına dikkat etmeli ve bunu aynı zamanda takip etmelidir.

Hayır kurumlarına bağışlanan kurbanlar için de şükür namazı kılınır mı?[]

Kurban için kılınan iki rekat şükür namazı, kurbanını kendi kestiğinde de, başkasına kestirdiğinde de kılınmalıdır. Bunu kılmak şart/farz değildir; ama kılınması sünnettir, sevaptır.

Taksitle kurban alınabilir mi?[]

Kurbanın peşin alınma zorunluluğu yoktur. Helal olan her türlü alışverişle kurban da alınır. Taksitle alış veriş caiz olduğuna göre kurbanı da taksitle almak caizdir.

Borç para ile kurban kesilir mi?[]

Borç para ile başka şeyler almak caiz olduğuna göre kurban almak da caizdir. Hatta hac gibi, kurban gibi şeyleri borç para ile almak bazen daha da güzel ve garantili olabilir. Çünkü borç alınan bir para asla haram değildir. Böylece kurbanını haram olmayan bir para ile kesmiş olur.

Ölmüş kişiler için de kurban kesilir mi?[]

Ölmüş kimseler için de kurban kesilebilir. Hz. Peygamber de (sav) ümmeti için kurban kesmişlerdi.

Bayramda adak kesilir mi?[]

Bayramda adak kesilir. Hatta bazılarına göre Kurban´ denen şey, Kurban Bayramı´nda kesilen hayvan olduğu için, ´Ben bir kurban keseceğim´ diye adak adayan insan, sanki kurban bayramında bir kurban keseceğim, demiş olacağından, adaklar da ancak kurban bayramında kesilir. Fakat bizim dilimizde ´Kurban´ dendiği zaman bu anlaşılmadığı için, adaklar, özellikle kurban bayramında denmiş olmadıkça, her zaman kesilebilir.

Adak ne demektir?[]

Kişinin dinen yükümlü olmadığı halde, farz veya vacip türünden bir ibadet yapacağına dair Allah´a söz vermesidir.

Adak bağışlanabilir mi?[]

Adak kurban elbette bağışlanabilir. Kişi adak kurbanını keser ve etini olduğu gibi bir şahsa, şahıslara, ya da kurumlara bağışlayabilir. Kendisi adına adak, akika, şükür kurbanı kesilmek üzere kurbanının parasını da bağışlayabilir, yani birisini vekil kılabilir.

Hayır kurumlarına vekalet vererek adak, akika, şükür kurbanı kesilebilir mi?[]

Elbette güvendiği ve bu görevi hakkıyla yerine getirdiğinden emin olduğu kurumlara kurbanını verebilir, onları vekil ederek kesilmesini onlardan isteyebilir.

Bayramda adak kesilir mi?[]

Bayramda adak kesilir. Hatta bazılarına göre ´Kurban´ denen şey, kurban bayramında kesilen hayvan olduğu için, ´Ben bir kurban keseceğim´ diye adak adayan insan, sanki ´Kurban Bayramı´nda bir kurban keseceğim´ demiş olacağından, adaklar da ancak kurban bayramında kesilir. Fakat bizim dilimizde ´Kurban´ dendiği zaman bu anlaşılmadığı için, adaklar, özellikle Kurban Bayramı´nda denmiş olmadıkça, her zaman kesilebilir.

Kurbanı sıra ile kesmek[]

Kurban bayramında, akıllı, bülûğ çağına gelmiş, temel ihtiyaçları ve borçları dışında 80 18 gr altın veya buna denk parası veya malı olan, hür ve mukîm (yolcu olmayan)müslümanların kurban kesmeleri mâlî bir ibadettir

Dinî hükümlere göre, bir aile içinde herkesin malı kendisine aittir, müşterek bir aile malı yoktur Bu itibarla, yukarıdaki niteliklere göre kurban kesmekle kim mükellef ise, kurbanı o keser Karı-koca her ikisi de kurbanla mükellef ise, her ikisi de keser Sadece birisi mükellef ise, mükellef olan keser Her ikisi de mükellef değiller ise, hiçbiri kesmeyebilir Mükellef olmadıkları halde kurban kesmek isteyenler de nafile olarak bu ibadeti yapabilirler

(İslam'da eşler arasında mal ayrılığı esastır Ailede mal kime aitse o kurban keser Edinilen mal, eşler arasında ortak ve onlardan her biri bu maldan kendi hissesine düşen miktarla dinen zengin sayılıyorsa, bu durumda her ikisi de kurban keser )

Kredi kartıyla kurban alma[]

Kurban kesmekle mükellef olan şahsın, satın alacağı hayvanın ücretini kredi kartıyla ödemesi, kurbanın sıhhatine engel teşkil etmez

Çocuğun Babasına Gönderdiği Para İle Kurban Kesmek[]

"Çocuğun babasına gönderdiği kurban parası ile babanın yaptığı kurban kabul değil" sözü doğru değildir Oğlu veya başkası tarafından kendisine bağış yapılan kimse, bağışlanan para ile kurban kesebildiği gibi daha başka ibadetler de yapabilir

Yolcunun kurban kesmesi gerekir mi?[]

Kurbanın vacip olmasının şartlarından biri de mükim olmaktır Dolayısıyla seferi olanların kurban kesmeleri vacip değildir Ancak, kesmek isterlerse kesebilirler Sefer halinde iken kurban kesenler; bayram günleri içinde memleketlerine dönseler dahi yeniden kurban kesmeleri gerekmez Sefer halinde iken kurban kesmeyip de bayram günlerinde memleketlerine dönenler ise kurban kesmelidirler

Doğuştan iki memeli olan veya memelerinden bir kısmından süt gelmeyen hayvanlar[]

Doğuştan iki memeli olan veya memelerinden bir kısmından süt gelmeyen hayvanların, kurbanlık hayvanda aranan diğer şartları taşıması halinde kurban edilmesinde sakınca yoktur

Kulağı kesik veya delinmiş hayvanlar[]

Kulağı kesik veya delinmiş hayvanın eti her halükarda yenilebilir

Kurbanlık hayvanlarda, kurban edilmesine engel teşkil eden kusurlar hadis-i şerîfte belirgin körlük, hastalık, topallık ve iliği yok denecek kadar zayıflık olarak belirlenmiştir Bunların dışındaki kusurlar ise, müctehitler tarafından, kendi dönemlerindeki hayvanların değerini düşüren kusurlar esas alınarak belirlenmiştir

Tarım Bakanlığına göre günümüzde işaret için hayvanların kulaklarının delinmesi bir kusur değil hayvanın sağlıklı olduğunun göstergesidir Bu itibarla kulakları delinen hayvanın kurban edilmesinde sakınca yoktur Kaldı ki, fakihlerin çoğunluğu kulağın delinmesini kusur kabul etmemişlerdir

Doğuştan boynuzsuz hayvanlar[]

Doğuştan boynuzsuz kurbanlık hayvanların kurban olarak kesilmesi caiz olduğu gibi küçükken sapılan cerrahi yöntemle boynuzları kesilerek, kimyasal yolla boynuzu yakılarak ya da benzeri boynuz uzaklaştırma işlemine tabi tutularak boynuzsuzlaştırılan hayvanların kurban olarak kesilmesi caizdir

Boynuzların elektrikle sökülmesi[]

Doğum esnasında hayvanların boynuzlarının elektrik ile kurutulması suretiyle boynuzsuz olarak büyüyen hayvanların kurban edilmesinde bir sakınca yoktur

Hayvanın Boynuzlarını Yakmak[]

Tıbbî müdahale ile boynuzlarının büyümesi engellenen hayvanın, diğer şartlarını taşıması halinde kurban edilmesinde sakınca yoktur

Kurbanın süt dişleri[]

Kurbanlık hayvanın kurban edilebilmesi için, süt dişlerini değiştirmiş olması gerekir Bu şartları taşımıyan bir hayvanı kurban eden kişi kurban ile mükellef(zengin) ise, kurban kesim günleri içinde yeni bir kurbanlık olarak kesmesi, kurban kesim günlerinin çıkması halinde bedelini tasadduk etmesi gerekir

2 tam yılı doldurduğu halde dişini değiştirmemiş olanlar da kurban edilir

Kurban kesilen hayvanda -BSE hastalığı[]

Kurbanlık hayvanın kesilmeden önce hastalığı bilinmiyor ve başka bir özrü de yoksa, kestikten sonra hastalığının anlaşılması halinde yeniden kurban kesilmesi gerekmez

Ancak satıcının ayıbından dolayı kurbanlığın bedelini bayramın ilk üç gününde iade etmesi durumunda yeniden kurban alınarak kesilir Bundan sonra iade edilmesi halinde bu parayı fakirlere tasadduk eder

Küpe takılan hayvanın kurban olması[]

Kulağı kesik veya delik olan bir hayvanın her halukarda etinin yenmesinde bir sakınca yoktur Bir ihtiyaç nedeniyle kulağı delinmiş hayvan, kurban edilebilir

Kuyruksuz koyunlar kurban edilebilir mi?[]

Kurbana engel olan ayıplar, hayvanın emsali arasında kıymetini azaltan kusurlardır Zararsız şekilde ve daha iyi gelişmesi maksadıyla kuyruklarının fazla kısımları boğulmak suretiyle düşürmek, hayvanların kıymetini düşüren bir ayıp değildir Bu itibarla böyle hayvanların kurban olarak kesilmesinde bir sakınca yoktur

Dişi Bir Sığırın Kurban Edilip Edilmeyeceği[]

Deve, sığır gibi büyük baş hayvanlar ile, koyun, keçi gibi küçük baş hayvanların belirli şartları taşımaları durumunda kurban olarak kesilebilecekleri hususu Hz Peygamberin hadis ve uygulamaları ile sabittir Kurban edilecek hayvanın cinsiyeti, kurban ibadetinin fazileti açısından bir ölçü değildir Ancak sığırın dişisinin kurban edilmesinin faziletli olduğu görüşünü ileri süren fakihlerin, bu görüşünü yaşadıkları toplum ve dönem ile ilintilendirerek değerlendirmek daha isabetli olur Tarıma dayalı bir toplumda, erkek sığırın tarıma katkısı ile dişi sığırın katkısı göz önünde bulundurularak böyle bir görüş ortaya atılmış olabilir

Ancak bu görüşler, dinin değişmez esasındanmış gibi kabul edilmemelidir Bu tür görüşler, toplum menfaati göz önünde bulundurularak ortaya konmuş görüşlerdir Şayet çağımızda ve toplumumuzda dişi sığırların kurban edilmesi, üretime zarar veriyor ise, erkek sığırların kurban edilmesinin daha uygun olduğunun ifade hatta teşvik edilmesinin, kurbanın faziletine hiçbir zararı söz konusu değildir Ayrıca Kurbanlık hayvanın erkek veya dişi olması, kurbanın geçerlilik şartları arasında geçmemektedir

Gebe hayvanın ya da yeni doğuran hayvanın kurban edilmesi[]

Doğumu yaklaşan gebe hayvanı ya da yeni doğuran hayvanı kurban olarak kesmek mekruhtur

Kurbanlık Hayvanın Yaşı[]

Kurbanlık hayvanların yaş sınırı, ictihatla değil, Hz Peygamber'in sünneti ile tesbit ve tayin edilmiştir Hadis-i şeriflerde belirtildiği üzere, keçi ve koyun bir yaşını; sığır iki yaşını, deve ise beş yaşını doldurunca kurban olarak kesilebilir Ancak altı-yedi aylık iken bir yaşında imiş gibi gösterişli olan koyunun kurban olarak kesilmesi caizdir

Bu hayvanların yaşları hesaplanırken hicri takvim dikkate alınır Bir kameri yılda 354 gündür Hangi cins olursa olsun, bir yaşını doldurmayan keçi; iki yaşını doldurmayan sığırın kurban olarak kesilmesi geçerli değildir

Ancak altı ya da yedi aylık iken bir yaşında imiş gibi gösterişli olan koyunun kurban olarak kesilmesi caizdir

Kurban bayramında iki seneyi tamamlamasına 17 gün kalan bir tosun, iki yaşını doldurmadığından kurban olamaz 2001yılının Arefe günü doğan bir sığır, 2003 yılının kurban bayramında iki yaşını doldurduğundan, 2003 yılının kurban bayramında kurban olarak kesilebilir

Kurbanlık hayvanların ortak kesimi:[]

Kurbanlık hayvanlardan hangileri ortak olarak kesilebilir?[]

Koyun veya keçi bir kişi tarafından; sığır, manda ve deve gibi büyük boy hayvanlar ise, yedi kişiye kadar ortak olarak kurban edilebilir Bu nedenle iki kişinin ortak olarak bir koyunu veya keçiyi kurban olarak kesmeleri caiz değildir

Kurbanlarda ortaklık sadece büyükbaş hayvanlardan olur Bu konuda bir çok hadis-i şerif bulunmaktadır

Ortak olarak kurban edilebilen hayvanlar,tek veya çift sayıda ortak tarafından kurban edilebilir Ancak bu hisselerden birini iki kişinin ortaklaşa kurban etmeleri caiz değildir Ayrıca yediden fazla kişi, iki veya daha fazla büyük baş hayvana ortak olarak kurban kesseler, bu kurbanların hiçbiri geçerli olmaz

Hissedarlardan her birinin kurbanlarını aynı maksat için kesmiş olmaları gerekmez Bir kısmı vacip veya nafile udhiyye için, diğer bir kısmı ise adak kurbanı olarak niyet edebilirler

Ancak hepsinin kurbanlarını ibadet niyetiyle kesmeleri gerekir İçlerinden biri kurbana niyet etmeksizin sırf et almak için iştirâk etse, hiçbirinin kurbanı sahih olmaz

Böyle birkaç hisse olarak kesilen kurban etinin, ortaklar arasında tartı ile ve eşit olarak paylaşılması gerekir Götürü usûlü ile taksim câiz olmaz

İki Kişinin Kestiği Kurbana Üçüncü Kişi Girebilir mi?[]

Ortak olarak kurban edilebilen hayvanlar tek veya çift sayıda ortak tarafından kurban edilebilirler Buna göre iki ailenin ortak kestiği bir hayvana mutlaka üçüncü bir kişinin ortak olması gerekmez

Kurbanın Kesilmesi[]

Hayvanlar ehil kişiler tarafından kesilmeli ve kesim işlemi süratli bir şekilde yerine getirilmelidir Ayrıca, çevre temizliği ve ekolojik dengenin korunması için gerekli tedbirler alınmalıdır Kurban kesimi esnasında, psikolojik açıdan etkilenmemesi için çocukların kesim mahallinden uzak tutulmalarına dikkat edilmelidir Aynı şekilde, hayvanların diğerinin kesimini görecek şekilde yan yana bulundurulmamalarına özen gösterilmelidir

Dinimize göre kurbanlık hayvanlar şöyle kesilmelidir:[]

* Hayvan eziyet edilmeden kesilecek yere getirilir

* Eziyet edilmeden kıbleye karşı sol yanı üzerine yatırılır

* Oradakiler tarafından seslice üç defa tekbir getirilir

* Bundan sonra kurban duası olarak bilinen En'am süresinin 162-163 ayetleri okunur

* Dua bittikten sonra "Bismillahi Allahu Ekber" denilerek kurbanın boğazı kesilir

* Koyun, keçi ve sığır; boğazları ile çeneleri arasından kesilir Usulüne göre bir kesim yapmış olmak için hayvanın yemek ve nefes borularıyla, iki atardamarından en az birinin kesilmesi gerekir Bu şekilde yapılan bir kesim sırasında, bıçağın omur iliğe ulaşması ya da ulaşmama fark etmez Kanın da açılan bir çukura akması beklenir Kesilen hayvan deve ise, boynunun alt kısmı ile göğsü arasından kesilir Kesim işinde keskin bıçak kullanılmalı ve hayvana eziyet edilmemelidir

* Kurbanı elinden geliyorsa sahibi kesmeli, değilse uygun gördüğü bir müslümana kestirmeli, kendisi de başında bulunmalıdır Kesen kişinin mutlaka besmele çekmesi gerekir

* Hayvan hareketsiz hale gelince usulüne göre yüzülür ve parçalanır

* Kurban sahibinin, kurbanın kesilmesinden sonra iki rekât namaz kılarak hacetlerini Allah'dan istemesi Peygamber efendimiz tarafından tavsiye edilmiştir

"Her kim kurbanını kestiğinde, kestiği bıçağı elinden bıraktıktan sonra iki rekât namaz kılar ve Allah'a dua ederse Allah o kimseye istediği, şeyi verir "(Buhari)

Kurbanın Başının Koparılması[]

Hayvana eziyet verilmemesi amacıyla hayvanın canı çıkmadan başının gövdesinden ayrılması hoş karşılanmamıştır Dolayısıyla canı çıkıp derisi yüzülmeye başlamadan önce başının koparılması doğru değildir Canı çıktıktan sonra başının vücudundan ayrılmasında sakınca yoktur

Kurbanlıkların bayıltılarak kesilmesi (Şokla kesim)[]

Fazla eziyet vermemek (ölüm acısını azaltmak) maksadıyla, kesim esnasında hayvanın elektrik şoku ile veya narkoz vererek bayıltılması, bu hayvanın kurban olarak kesilmesine engel ayıplarından sayılmaz Çünkü kurbana engel ayıp, kesim esnasında meydana gelen arızalar olmayıp, hayvanda önceden mevcut olan ve emsaline göre hayvanın değerini noksanlaştıran kusurlardır Kesim esnasında meydana gelen kusurlar, kesim işlemine dahil bir ameliyye olup, kurbana engel ayıp sayılmaz Bu itibarla, canlı olarak (şok etkisi ile ölmeden önce hemen) kesilmek kaydı ile kurbanlık hayvanın elektrik şoku ile bayıltılarak kesilmesi caizdir Hayvan henüz kesilmeden, şok etkisiyle ölürse, kurban olmayacağı gibi, eti de yenilmez

Vekalet yoluyla kurban kesilebilir mi?[]

Kişinin keseceği kurbanı bizzat satın alması, kendisinin kesmesi veya kesilirken yanında bulunması, -kurbanın sahih olması için- gerekli değildir Bunlar vekalet yoluyla da yapılabilir

Çünkü kurban, mali bir ibadettir Mal ile yapılan ibadetlerde ise vekalet caizdir

Kurbanı kişi kendi bulunduğu yerde vekalet vererek kestirebileceği gibi, başka bir yerdeki kişi veya kuruma da vekalet vererek kestirebilir Aynı şekilde vekalet, sözlü olarak verilebileceği gibi, yazılı olarak, telefon, internet, faks ve benzeri iletişim araçları ile de verilebilir

Kurbanlık hayvandan yararlanma[]

Bir kimse, kendi evinde besleyip büyüttüğü veya kurbanlık olarak satın almadığı bir ineğini, kurbana bir müddet kala kurban edeceğine niyet etse de bu ineğinin sütünü yiyebilir, ondan istifade edebilir Fakat kurban olarak alınan bir hayvanın kesim öncesinde sütünden ve yününden yararlanmak uygun değildir Şayet yararlanılmışsa bedeli sadaka olarak verilmelidir

Kurbanın Eti[]

Kurban eti nasıl değerlendirilir?[]

Kurban etinin hepsini yoksullara sadaka olarak dağıtmak veya kurban kesenin kendisi veya ailesi için alıkoymak caiz ise de, en uygun olanı, kurban etini üçe taksim edip, (yenilmek, ikram edilmek ve fakirlere dağıtılmak üzere) birini kurban kesmeyen yoksullara, bir bölümünü akraba, tanıdık ve komşulara vermek, birini de ailesi ile birlikte yemek üzere evde bırakmaktır

Kurban etlerinin bayram günlerinde dağıtılması daha uygun ise de ihtiyaca göre bayramdan sonraki günlerde de dağıtılabileceği gibi ev halkı tarafından da yenir

Kurban etinden Kasap ücreti vermek[]

Kurban etindenkasap ücreti de verilmez Hz Ali'den şöyle dediği rivayet edilmiştir: "Resulullah (a s), develer kesilirken başında durmamı, derilerini ve sırtlarındaki çullarını paylaştırmamı emretti ve onlardan herhangi bir şeyi kasap ücreti olarak vermeyi bana yasakladı ve kasap ücretini biz kendimiz veririz" buyurdu (Müslim, Edahî, 28; Ebu Davud, Edahî, 9; Nesâî, Dahâyâ,37)

Kurban etinin satılması[]

Kurban, sırf Allah rızasını kazanmak için kesildiğinden kurbanın deri, et, yağ, baş, ayak, yün ve süt gibi parçalarının sahibi tarafından satılması ya da kesim ücretinin bunlarla ödenmesi caiz değildir Nitekim Hz Peygamber "Kurban derisini satan kimsenin kurbanı yoktur" buyurmuştur Eğer böyle bir şey yapılmışsa, kıymetinin tasadduk edilmesi gerekir

Kurbanda esas olan kanın akıtılması olmakla birlikte sosyal yardımlaşma ve dayanışmayı sağlaması bakımından etinin fakirlere tasadduk edilmesi önem arzetmektedir Bu itibarla, kurban etinin doğrudan fakirlere tasadduk edilmesi yerine satılarak bedellerinin verilmesi caiz olmakla birlikte böyle bir davranış kurban etinin espirisine uygun değildir

Ancak hayır kurumlarının vekalet yoluyla kestikleri veya kendilerine bağışlanan kurban etlerini kasaba verip daha sonra aynı miktarda et almaları caizdir

Ayrıca vekalet yoluyla kurban kesimlerinde vekalet veren kimselerin paralarıyla kurban almayıp bu paranın bir hayır kurumuna yatırılması, bunun yerine onlar adına alınacak kurbanın ücretinin kesildikten sonra etleri satılarak ödenmek kaydıyla satın alınması caiz değildir Ancak vekalet verenlerin bu konuda sorumlulukları bulunmamaktadır

İsteyen vatandaşlarımızın, önceden bedelini ödeyerek, müslümanların kurduğu bir vakıf ya da bir kuruluş organizesiyle vekaleten kurbanlarını kestirmeleri ve bu kurbanların etlerinin yoksul müslümanlara et olarak ulaştırılması caiz olduğu gibi söz konusu etlerin, kısmen veya tamamen et olarak müslümanlara ulaştırılması imkanının sağlanamaması halinde bunların rayiç bedelle satılarak bedelinin yukarıda geçenlere sarfedilmesinde dinen bir sakınca yoktur

Kurbanın Yenilmeyecek Yerleri[]

Kurbanın yenilmesi caiz olmayan azaları şunlardır :

* İdrar yolu (ferci)

* Hayaları

* İdrar torbası

* Safra kesesi (öd)

* Akan kanı

* Tenasül uzvu

Hayvanın bu kısımları kesildikten sonra parçalanırken ayrılır ve atılır

Kurbanın Derisi[]

Kurbanın derisi sahibi tarafından istenirse seccade veya evde kullanılabilecek bir eşya yapılabilir Kurban sahibi derisini istediği gibi tasarruf eder, dilediği hayır müessesesine verebilir

Hac kurbanları Türkiye’de kestirilebilir mi?[]

İslâm’ın beş esasından biri olan hac ibadeti, Müslümanların Mekke’de bulunan Kabe’yi ve çevresindeki kutsal mekanları, bu ibadet için tahsis edilen belli zaman dilimi içinde, usulüne uygun olarak ziyaret etmeleri ve yapılması gerekli diğer görevleri yerine getirmeleridir

Hac ibadeti, ifrad, temettu' ve kıran olmak üzere üç şekilde eda edilebilir

Sadece hacca niyet edilip, umreye niyet edilmeyen ifrat haccında kurban kesmek zorunlu değildir

Temettu haccı (aynı hac mevsiminde önce umre yapıp ihramdan çıktıktan sonra hac için tekrar ihrama girilerek yapılan hac) ile kırân haccı (bir niyetle hac ve umre için ihrama girilerek yapılan hac)’nda harem bölgesinde (Kabe ve civarı) şükür kurbanı (hac kurbanı, hedy) kesilmesi vaciptir (Bakara 2/196) Bu nedenle, hac kurbanının harem bölgesi dışında kesilmesi caiz değildir Bu konuda din bilginleri arasında herhangi bir görüş ayrılığı bulunmamaktadır

Hacda bulunan kişilerin, hac kurbanı (hedy) dışında, Bayram münasebetiyle nafile olarak kurban kesmek istemeleri halinde, bunu vekalet yoluyla Türkiye’de kestirmeleri daha uygun olur

Ölü kurbanı var mıdır?(Ölen anne-baba adına kurban kesme -Ölü İçin Kurban Kesilir mi?)[]

Ölü kurbanı diye bir kurban çeşidi yoktur Ancak, ölü adına veya sevabı ölüye bağışlanmak üzere kurban kesilebilir Vasiyeti yoksa, ölen kimseler için mirasçılarının kurban kesmeleri gerekmez Ancak bir kimse, sevabını ölmüş bulunan anne veya babasına yahut diğer yakınlarına bağışlanmak üzere, çeşitli hayır kurumlarına, fakir ve muhtaç kişilere bağışta bulunabileceği gibi, kurban da kesebilir Ölenin kendisi için kurban kesilmesine dair vasiyeti yoksa, kesen kimse, bu kurban etini fakirlere yedirebileceği gibi, kendisi ve zenginler de yiyebilir Vasiyet varsa, tamamen fakirlere yedirilmesi veya dağıtılması gerekir

Ölen kimsenin vasiyeti olmaksızın, sevabı onun ruhuna bağışlanmak üzere kesilen kurbanın her hangi bir zamanda kesilmesi caiz ise de, kurban bayramı günlerinde kesilmesi daha faziletli ve daha sevaplıdır Ölenin vasiyyeti gereğince kesilen kurban ise, ancak kurban bayramı günlerinde kesilir

Kurban Yerine Bedelini Vermek (Kurban kesmek yerine sadaka vermekle bu ibadet yerine getirilmiş olur mu?)[]

Kurban ibadeti, kurbanlık hayvanı kesmek suretiyle yerine getirilir Bunun için kurban bayramında kesilen kurbanı veya adak kurbanını kesmek yerine, parasını fakirlere vermekle bu ibadet yerine getirilmiş olmaz

Mezheplerin çoğuna göre udhiyye kurbanının hükmü sünnettir Hanefi fıkhında tercih edilen görüş ise, kurbanın vacip olduğudur Ancak bir ibadetin farz olmayışı, onu ibadet olmaktan çıkarmayacağı gibi, şeklinin de değiştirilmesini gerektirmez İbadetlerin; şekil, şart ve rükünleri olduğu gibi hikmetleri, amaçları ve teşri gerekçeleri de vardır İbadetlerdeki bu özelliklerin birbirinden ayrı düşünülmesi mümkün değildir

Din, felsefi bir doktrin değildir Dini hükümlerle ilgili olarak ortaya çıkan yeni meselelerde, teşri amaç ve şartlarına aykırı olmayacak şekilde yeni düzenlemeler getirilmesi, her ne kadar caiz ise de; ibadetlerin eda edilişini ve sahih olma şartlarını ortadan kaldırarak indi, keyfi ve nefsani istekler doğrultusunda değişiklikler yapılamaz İslam Dini’ndeki, hatta diğer ilahi ve semavi dinlerdeki kurban ibadetini, ilkel dinlerdeki anlayışlarla ve uygulamalarla karıştırmak büyük bir yanlışlıktır

Kurban ibadetinin dini delillerinin Kur’an-ı Kerim’de bulunmadığını iddia etmek ve Allah’ın bu çeşit bir buyruğunun olmadığını ileri sürmek de doğru değildir Zira Saffat Suresinde (Ayet: 107); Hz İbrahim’in oğlu Hz İsmail’in yerine bir kurbanın, Allah tarafından kendilerine fidye (kurban) olarak verildiği açıkça bildirilmektedir Ayrıca diğer bazı ayetlerde de kurban ibadeti ile ilgili nasslar mevcuttur:

“ Kendilerine rızık olarak verdiği kurbanlık hayvanlar üzerine belirli günlerde Allah’ın adını ansınlar Işte bunlardan yiyin, sıkıntı içindeki fakiri de doyurun ”(Hacc Süresi, 28)

“Her ümmet için, Allah’ın kendilerine rızık olarak verdiği kurbanlık hayvanların üzerine O’nun adını anarak kurban kesmeyi meşru kıldık ” (Hacc Suresi; 34)

“Biz büyükbaş hayvanları da sizin için Allah’ın (dininin) işaretlerinden (kurban) kıldık Sizin için onlarda hayır vardır Onlar ayakları üzerine sıralanmış halde dururken üzerlerine Allah’ın ismini anınız (ve kurban ediniz) Yanları yere yaslandığı zaman da onlardan yiyin, isteyen yoksulu da istemeyen yoksulu da doyurun İşte biz, şükredesiniz diye o hayvanları sizin emrinize verdik ” (Hacc Süresi, 36)

“Bu hayvanların ne etleri ve ne de kanları Allah’a ulaşacaktır: Allah’a ulaşacak olan ancak, sizin O’nun için yaptığınız, gösterişten uzak amel ve ibadettir ” (Hacc Suresi; 37)

Bu ayetlerde zikredilen hayvan kesiminin, et ihtiyacı temini için kesilen hayvanlar olmadığı, bunların ibadet amaçlı birer uygulama oldukları gayet açıktır Et ve kanların Allah’a ulaşamayacağının, asıl olanın ihlas ve takva olduğunun bizzat ayetin nazmında yer alması bunu ispat etmektedir Allah’ın, kurbanın etine ihtiyacı olmadığına göre, hayvanın kesilmesi yerine nakdi tutarının ihtiyaç sahiplerine dağıtılmasının daha uygun olacağı görüşünü bu ifadelerden çıkarmak doğru değildir

Fıkhi hükmü ister vacip, ister sünnet olsun; kurban ibadetinin ancak kurban olacak hayvanın usulüne uygun olarak kesilerek yerine getirileceği kesindir Bedelini infak etmek suretiyle, kurban ibadeti yerine getirilmiş olmaz

Allâh Teâlâ’nın rızasını kazanmak niyetiyle, karşılıksız olarak fakir ve muhtaçlara yardım etmek, iyilik ve ihsanda bulunmak da Müslüman’ın önemli vazifelerinden biridir Zaruret derecesinde ihtiyaç içerisinde bulunan kimseye yardım etmek dinimizde farz kabul edilmiştir Ancak, bu iki ibadetin birbirinin alternatifi olarak sunulması doğru değildir

Kişinin keseceği kurbanı bizzat satın alması, kendisinin kesmesi veya kesilirken yanında bulunması, -kurbanın sahih olması için- gerekli değildir Bunlar vekalet yoluyla da yapılabilir Çünkü kurban, mali bir ibadettir Mali ibadetlerde vekalet, mutlak olarak caizdir Hiçbir mazeret olmadan da kişi kendi kurbanını satın alıp kesmek üzere güvendiği bir kimseyi vekil tayin edebilir Vekil hakiki şahıs olabileceği gibi, hükmî şahıs(yani özel veya resmi bir kuruluş) da olabilir

Netice itibariyle, maddi yardımda bulunmanız kurban yerine geçmez Kurbanınızı vekalet yoluyla kestirebilirsiniz

Kurbanın rüknü, kurbanlık hayvanın kesilip kanının akıtılmasıdır Kurbanlık hayvan bizzat veya vekalet yolu ile kesilmedikçe, parasını tasadduk etmekle, kurban vecibesi edâ edilmiş olmaz

Kurban kesmek yerine sadaka vermekle bu ibadet yerine getirilmiş olur mu?[]

Kurban ibadeti, kurbanlık hayvanı kesmek suretiyle yerine getirilir. Bunun için kurban bayramında kesilen kurbanı veya adak kurbanını kesmek yerine, parasını fakirlere vermekle bu ibadet yerine getirilmiş olmaz.

Kurban kesildikten sonra fiyat belirlenmesi (Kurbanın Kilo İle Alınıp Satılması) caiz midir?[]

Kesildikten sonra sakatatını kellesini ve derisini hesaba katmaksızın geri kalan eti tartılarak kilosu şu kadardan fiyatı tespit edilmek üzere pazarlık edilerek satın alınan hayvanın kurban olarak kesilmesi ve yapılan bu alış-veriş caizdir.

Şu kadar var ki kilo fiyatının rayiç bedel şeklinde muallakta bırakılmayıp kaçtan olacaksa belirlenmesi ve derisi, kellesi, sakatatı gibi kısımlarının satıcıda kalmak üzere akitten istisna edilmemesi gerekir.

Aynı şekilde canlı olarak tartılarak kilosu şu kadardan fiyatı tespit edilmek üzere satın alınan hayvanın da kurban olarak kesilmesi ve yapılan akit caizdir.

Kilosunun fiyatı belli olmak kaydıyla, bir hayvanın canlı iken, yahut kesildikten sonra et olarak tartılıp fiyatının belirlenmesi suretiyle satılması caizdir.

İhmal sebebiyle zamanında kurban kesmeyen ne yapmalıdır?[]

Şartlarını taşıdığı halde ihmal v.b sebeplerle kurban kesmeyen bir kimsenin, o yıla mahsuben, bir kurban bedelini fakirlere vermesi, ayrıca tevbe ve istiğfar etmesi gerekir.

Alınan kurbanlığın ölmesi durumunda ne yapılır?[]

Almış olduğu kurbanlık hayvanı ölen kişi, yükümlülük şartlarını taşıması halinde, Bayramın ilk üç gününde ise yeni bir kurbanlık alıp kesmesi, Bayram günlerinden sonra ise kurban bedelini tasadduk etmesi gerekir.

Zengin bir kimsenin aldığı kurbanlık hayvan, kurban günlerinden önce ölürse, bu kimsenin yeniden bir kurbanlık hayvan alması gerekir.

Zengin bir kimse bir şahısa para verip "bununla kurbanlık hayvan al ve benim adıma kurban kes" dese; ancak bu şahıs parayı harcasa; zengin olan şahıs da bu durumu eyyam-ı nahr (kurban kesim günleri) geçtikten sonra öğrense vekilin söz konusu parayı tazmin etmesi gerekir. Zengin olan kimsenin kurban yükümlülüğü düşmez. Ancak eyyam-ı nahr geçtikten sonra bu paranın fakirlere tasadduk edilmesi gerekir.

Erkeğin eşi için kurban kesmesi gerekir mi?[]

İslam dininde ferdin mülkiyeti esas olduğundan ailede (karı-koca) zengin olan kişi kim ise kurbanı onun kesmesi gerekir. Kişi dilerse karısı veya çocukları adına kurban kesebilir.

Kesilen kurbanın kanından sürmenin bir sakıncası var mıdır?[]

Kesilen kurbanın kanından eve, arabaya, alna sürülmesi ve bundan bereket umulmasının dini bir temeli yoktur; eski örf ve âdetlere dayanmaktadır.

Adetli kadın ve cünüp erkek kurban kesebilir mi?[]

Hayız gören kadın veya cünüp bir erkek kurban kesebilir. Kestiği de yenir.

Ana rahmindeki çocuk için kurban kesmek gerekir mi?[]

Anne karnındaki bebek için kurban kesilmesi gerekmez. Ancak kişi hanımım hamile kalırsa kurban keseceğim diye adakta bulunması halinde bu kişinin kurban kesmesi gerekir.

Kesilen kurbanın hasta olduğunun ortaya çıkması halinde yeniden kesmek gerekir mi?[]

Kesilen kurbanın hasta olduğu ortaya çıkıp, etinin sağlık sebebiyle imha edilmesi halinde, eğer kurban kesme günleri (bayramın ilk üç günü) çıkmamış ise iade edilen para ile yeni bir kurban kesilmesi, kurban kesme günleri geçmiş ise, bu paranın fakirlere tasadduk edilmesi gerekir.

Kurbanlık hayvanların gebe kalmasını önlemenin bir sakıncası var mıdır?[]

Allah Teâla diğer yeryüzü nimetleri gibi hayvanları da insanların hizmetine vermiş ve onlardan çeşitli şekillerde faydalanmayı helal kılmıştır.

Ancak kurbanlık için hazırlanan hayvanların daha fazla etlenmelerini temin maksadıyla gebeliklerinin sonlandırılması; fıtrata müdahale, ekolojik dengenin korunması ve hayvanlara karşı şefkatli davranma çerçevesinde ele alındığında dinen uygun değildir. Dinimizce uygun görülmeyen şeyleri yapmak günah olduğu gibi, böyle şeylere rıza göstermek ve aracı olmak da günahtır. Ancak, kurbanlık veya etlik olarak beslenen hayvanların gebe kalmalarını engelleyici ilaç ve benzeri şeylerin kullanılmasında dinen bir sakınca yoktur.

Kurbanda kesilen hayvanlara yazık değil mi? Onların haklarına tecavüz edilmiş olunmuyor mu?[]

Bir yılda dünyada et için kesilen hayvanların adedini düşünün. Kurban için kesilen hayvanların sayısı onun karşısında çok az kalır. Yüce Allah, hayvanları insanın gıdası için yaratmıştır. Eti yenen hayvanlar kesilmezse hem büyük bir gıda kaybı, hem de büyük ekonomik değer kaybı olacaktır. Hayvanları haksız yere öldürmemeli. Ama gıda için onlardan istifade etmek için kesilebilirler, avlanılabilirler. Onlar bırakılıp, ayakta ölüp leş mi olsunlar?

Kurban kesmesini bilmeyenin, başkasına kestirirken, (Allah rızası için bayram kurbanımı kesmeye seni vekil ettim) demesi ve kalben de niyet etmesi gerekir. Eğer kurbanı da başkasına aldıracaksa, kurbanı alacak kimse de, kesmeyi bilmediği için başkasına kestirecekse, Allah rızası için bayram kurbanımı almaya, aldırmaya, kesmeye ve kestirmeye seni umumi vekil ettim der.[]

2- Bir kimse, kendisine kurban kesmesi vacip olmasa da, vekil vacip diye kesse, kurban yine sahih olur. Adak hayvanı, akika veya nafile kurban yanlışlıkla vacip diye kesilse mahzuru olmaz.[]

3- Bir kimsenin kendi hayvanını başkası adına kesmesinin caiz olması için, bu kimsenin, kendi hayvanını başkasına veya onun vekiline hediye etmesi, onların da teslim alması, sonra bunu vekil ederek geri verip kestirmeleri gerekir.[]

4- Başkasının hayvanını ondan habersiz, onun için kurban etmek caizdir.[]

5- Başkasının hayvanını, ondan izinsiz, kendi için kurban eden, sonra kıymetini öderse, caiz olur. Sahibi kıymetini kabul etmeyip, kesilmiş hayvanı alırsa, sahibi için kurban edilmiş olur.[]

6- Bir kimse, birine, kurban işimi hallet dese, ona para bile vermese, vekalet vermiş olur. O kişi de bir hayvan alıp kesebilir.[]

7- Vekaleten kurban kesene, kimi çok, kimi az para verebilir. Kimi de hiç para vermeden, (Bana da bir hisse verin) diyebilir. Vekil asıl gibidir. Vekil, vekalet aldığı kimseler adına kurban keser veya kestirebilir. Daha sonra vekil, ondan para ister veya istemez. İki kurbana yetecek para veren için de iki kurban alır veya ona iki hisse verir. Yahut iyisinden bir kurban alır. Çünkü umumi vekil, tam yetkilidir.[]

8- Kurban kesmeye vekil olan, zekat hariç, sahibinden ayrıca izin almadıkça veya, (İstediğini yap) diyerek umumi vekil edilmedikçe, başkasını kendine vekil yapamaz. Umumi vekil ise, başkasını, o da bir başkasını vekil yapabilir.[]

9- Birden çok kişiye vekalet vermek sahihtir. Bir işe vekil olan iki kişiden biri, tek başına yetkili olamaz. Ancak emaneti vermede, borcu ödemede, kurban kesme gibi işlerde birisi tek başına yetkili olabilir. Çünkü bu işlerde vekillerden birisinin, diğerinin görüşünü sormaya ihtiyacı yoktur. Bir kimse, kurbanını kesmek üzere dört kişiye vekalet verse, bu vekillerden biri kesince ötekilerin görüşünü almaya ihtiyaç yoktur. Kurban dinimize uygun kesilmiş olur.[]

10- Üzerinde birçok kimsenin vekaleti bulunan kimse, herhangi bir mazeretle bayramın üçüncü günü de kesememişse, Şafii’yi taklit edip dördüncü günü de kesebilir.[]

11- Kurbanda kanın akması yeter, etin dağıtılması şart değildir. Kan akıtılmakla vacib olan kurban kesilmiş olur. Eğer eti de uygun yerlere verilirse daha çok sevab olur. Etin üçte birini evde bırakmak, üçte birini komşulara, gerisini fakirlere vermek müstehabdır. Hepsini fakirlere vermek veya hepsini evde bırakmak da caizdir.[]

12- Derisi namaz kılan fakire verilir. Ne olduğu bilinmeyen kimselere verilmez. Veya evde kullanılır. Yahut devamlı kullanılacak bir şey karşılığı verilir. Tükenen bir şey veya para karşılığı satılmaz. Derisi, eti satılırsa, parası fakire sadaka verilir.[]

Kurbanını hayır kurumuna hediye etmek isteyen kimse nasıl vekalet verir?[]

Kurbanını, bir hayır kurumuna hediye etmek isteyen kimse, kurban parasını, bu işle vazifeli kimseye teslim ederken, Allah rızası için bayram kurbanımı almaya aldırmaya, kesmeye ve dilediğine kestirmeye ve etini ve derisini dilediğine vermeye seni umumi vekil ettim demelidir.

Vekalet, mektupla, faksla, e-maille veya telefonla da verilir. Kurban parası, önceden verilebildiği gibi, daha sonra da gönderilebilir. Vazifeli kimse, satın aldığı kurbana bir numara bağlar. Bu numarayı ve kurban sahibinin ismini deftere yazar. Kesilirken sahiplerinin ismini söyleyerek kasapları vekil eder. Ancak böyle kesilen kurbanlar sahih olur.

Kurban satın almak için, umumi vekil olan kimse, bir başkasına, o da bir başkasına umumi vekâlet verebilir mi?[]

Vekil, sahibinin izniyle başkasını vekil yapabilir. Kurban satın almaya vekil olan, başkasını, bu da başkasını vekil edip, sonuncu vekil satın alsa, sahibi izin verirse caiz olur. (Redd-ül-muhtar)

Demek ki, umumi vekil edilince, zincirleme vekâlet verilebiliyor. Umumi vekil olmayınca, sonuncu vekilin, vekâlet verenden izin alması gerekiyor. Ama umumi vekâlet verilince, otomatikman sonuncuya izin verilmiş oluyor. Bu incelik bilinmeyince, vekâlet sahih olmaz sanılıyor.

7 kişiyiz. Keseceğimiz kurbanı paylaştırmanın kolay bir yolu var mı?[]

Kolay yolu var. Ortaklar ilk size vekalet verirken, Bayram kurbanımı kesmeye, kestirmeye ve etini ve derisini istediğin gibi kullanmaya seni umumi vekil ettim derlerse, artık et de sizin olur, istediğinize istediği kadar verebilir veya vermeyebilirsiniz. Et sizin demektir. Hiç ayırmadan öylece fakirlere de verebilirsiniz. Yedi ortağa göz kararı ile de verebilirsiniz.

Biri adak hayvanı, biri akika, biri de bayram kurbanı kesmem için bana vekalet verdi. Alacağım ineğe bunları da ortak etmem caiz midir?[]

Evet caizdir.

Kurban vekaletimi verdiğim kişi, 3 defa "kabul ettim" demesi mi lazım?[]

Hayır, bir kere demek yeter. Başını sallaması da yeter veya itiraz etmemesi kabul etmesi demektir.

Bir tanıdığa (benim kurban işini hallet) diye para gönderdim. O da peki dedi. Bu vekalet oldu mu?[]

Evet, kurban vekaleti verilmiş olur. Ayrıca kesmeye kestirmeye etini derisini dilediğine vermeye seni vekil ettim demek gerekmez denirse güzel olur, denmezse yine vekalet verilmiş olur.

7 kişi, vacip kurbanlarını, almaya, aldırmaya, kesmeye kestirmeye, eti dağıtmaya Veli’yi umumi vekil etse; bu 7 kişiden birinin vekaleti vacip değil de Adak olsa, bu kesilen tosunun eti, fakirlerle birlikte zenginlere de verilmiş olsa, ne olur?[]

Adak olan payı fakirlere vermesi gerekir. Zenginlere yedirirse yedirdiği kadarını tazmin etmesi gerekir. O kadar et alıp fakirlere vermesi gerekir. Kurbana zarar gelmez.

Bu kimse vatan-ı aslisinin dışında, mesela İzmirli birisi Bursa’da birisine vekalet verip orada kestirebilir mi?[]

Evet kestirebilir, kendisi mukim ise vacip sevabı alır kendisi seferi ise nafile sevabı alır.

Almanya’dan kurbanın parasını Türkiye’ye memleketime gönderdim. Onlarda Kurbanlık hayvanı alıp yoksul müslüman bir aileye vermişler. Tabii bu kurban benim ismime kesiliyor, yaptığımız bu iş caiz midir?[]

Kurban vekalet verenin adına kesiliyorsa eti kime verilirse verilsin kurban sahihtir. Kesilmeyip canlı bir hayvan birisine hediye edilirse kurban olmaz, hayvan hediye edilmiş olur. Adınıza kurban diye kesilmişse sahih olur.

Bazı sebeplerden dolayı vekaleti verirken gerçek isim verilmeyip takma bir isim verilebilir mi?[]

Evet takma isim de verilebilir. Çünkü Allahü teâlâ onu kimin verdiğini bilmektedir.

Kurban vekaleti verirken: Benim kurbanımı al kes dağıt bu görevi sana veriyorum denilmiş, umumi vekalet kelimesi kullanılmamış. Vekil edilen kişi de ben senin kurban işini hallettireceğim demiş o da tamam istediğin gibi yap demiş. Bu durumda umumi vekil olmuş sayılır mı?[]

Evet, umumi vekil olmuş demektir.

Bir dernekte kurban vekaleti alıyoruz. Bazı kimselere, (Kurbanını almaya, kesmeye kestirmeye bana vekalet verdin mi?) diyoruz. Sadece evet diyorlar. O cümleyi tekrar etmiyorlar. Böyle bir vekalet sahih olur mu?[]

Sahih olur.

Ailece kurbanlarımızı hep vekaletle memlekette kestiriyoruz. Bazı kimseler aklımızı karıştırdılar. Bir kaza geçirmiştim. “Bak kurbanınızın kesildiğini bile görmediniz. Kurban belaları def eder. Sizin ki belki de kabul olmadı. Bu sene kurbanınızın kanını görün, kendi elinizle alın kestirin” dediler. Acaba kurbanı görmek, keserken başında bulunmak şart mıdır?[]

Öyle bir şart yok. Kurbanın kanını görmeyince kurban kabul olmaz diye bir şey yok. Vekil, asıl gibidir. İmkan olursa kurbanın başında bulunmak iyi olur.

Almanya’da çalışıyorum ve kurbanımı Türkiye’deki ablama göndermek için ne yapmam gerekiyor?[]

Ablanıza bir kurban parası gönderirsiniz. (Benim adıma bir kurban almaya, etini ve derisini istediğin yere vermeye seni umumi vekil ettim) dersiniz. O da bir kurbanlık aldırır, istediğine kestirir. Etini de dilediği gibi yer. İsterse başkasına da verebilir.

Bir kişi kurban vekaleti verdi, fakat parasını eksik verdi. 100 lirayı sonra vereceğim dedi veremedi. Başka 2 arkadaş 100 lirayı verdi. Bunu götürüp verdik bu oldu mu?[]

Evet. Kurban vekaleti verenin para verme şartı yoktur. Eğer gücünüz yetiyorsa, kesecek paranız varsa, o kişiden hiç para almasanız da onun kurbanı sahih olur.

Zengin, seferde iken, kurbanını vekile kestirse, adak olur mu?[]

Hayır. Nafile olur.

Birine, (Benim için bir kurban al, kes) dedim. Alıp kesmiş. (Alacağımı da hediye ettim) dedi. Kurban sahih oldu mu?[]

Evet.

Birine (Bana bir koyun getir. Fakat bayramdan önce getirme! Bakacak yerim yok) dedim. O da, ben yok iken, bayramdan önce eve bırakıp gitmiş. Koyun gece ölmüş. Bu koyunu kim öder?[]

Alış-veriş tahakkuk etmemiştir. Siz ödemezsiniz.

Zengin, bayramın ilk günü, kurbanını kesmek üzere birine verse, vekil de kesmese, bayram da geçmiş olsa ne yapmak gerekir?[]

Bu hayvanı tasadduk gerekir. Hayvan alınmamışsa bedeli altın olarak yine bir fakire verilir. Böylece borçtan kurtulmak mümkün olur ise de, kurban sevabına kavuşamazlar.

Eşimden vekâlet almadan, onun adına vacip kurban kesmesi için, bir arkadaşa vekâlet verdim. Sonra hanımdan vekâlet aldım. Böyle yapmam sahih oldu mu?[]

Sonra eşiniz bunu kabul etmişse sahih olur.

Dişiye aşamayan, zekeri kesik olan kurban olur. Hünsa [çift cinsiyetli] olanı kurban etmemeli

Kurban bayramında doğan bir hayvan iki yıl sonra kurban olur mu? İki yaşını doldurmuş olur mu? Hayvanın yaşı miladiye göre mi yoksa hicriye göre mi hesaplanacak?[]

Hayvanın yaşı hesaplanırken kameri yıl esas alınır. Bu 354 gündür. Kurban bayramında doğan sığır cinsi bir hayvan, iki yıl sonraki kurban bayramında yaşını doldurmuş olur.

Biz yeni evliyiz. 5 ay oldu evleneli ve bir hayli borca girdik eşya alırken. Şu an ben de eşim de çalıştığımız halde kıt kanaat yetiriyoruz maaşımızı. Yalnız kurban kesecek paramız yok taksitle ya da borçla kurban kesilir mi?[]

Hanefi mezhebine göre bir kimseye kurbanın vacip olması için o kişide belirli miktarda mali imkanın, zenginliğin bulunması şarttır. Bu zenginliğin ölçüsü, zekatta da aranan 85 gram altın ya da buna denk para veya maldır. Yani kişinin borçları ve asli ihtiyaçları dışında elinde 85 gram altın veya buna denk bir para bulunursa, o zaman kurban kesmesi gerekir. Bu imkanı olmayanların kurban kesmeleri gerekmez. Bu yüzden kendinizi sıkıntıya sokmanıza gerek yoktur.

Soru: 6 aylık evliyim, eşim bir firmada çalışıyor, kurban kesebilecek durumda ve kurban kesecek. Benim şahsıma ait 120 gr altın takım var, bu durumda ben de kurban kesmek zorunda mıyım?[]

Hanefî mezhebine göre, yükümlülük şartlarına sahip olan herkes kurban kesmek durumundadır. Alimlerin çoğunluğuna göre ise, bütçeleri aynı olup aynı çatı altında hayatlarını sürdüren aile bireylerinden birinin kesmesiyle, diğerlerinden de sorumluluk düşer.

Çoğunluğu teşkil eden İslâm hukukçularının benimsediği ikinci görüş, hem Allah Resûlü (sas)’nün sözlü beyanlarına, hem de uygulamayı yansıtan bazı hadislere dayanmaktadır. “Ey insanlar! Her sene, her ev halkına kurban kesmek gerekir” buyurmak suretiyle kurbanın aile adına kesileceğini beyan eden Resûl-i Ekrem (sas), kurban bayramında bir koç kurban etmiş ve “Bismillâh! Allahım! Muhammed’den, onun hane halkından ve Muhammed ümmetinden kabul buyur!” diye dua etmiştir. Aynı şekilde Resûl-i Ekrem (sas)’in, saf beyaz, semiz ve boynuzlu iki koçu, birisini ümmetinden kurban kesmeyenler, diğerini de kendisi ve aile fertleri adına kurban olarak kestiği muteber kaynaklarda ifade edilmektedir.

Siz de aynı şekilde davranıp ailenize bir kurban kesebilirsiniz.

6 kişi iki ayrı kurban aldık. İkisini karışık kesebilir miyiz?[]

6 kişi 2 ayrı kurban aldınız. Eğer altınız da birbirinizle ortaklığı kabul etmişseniz her birinizin iki hayvanda da hissesi / payı var demektir. Dolayısıyla iki hayvanın etini eşit bir şekilde alabilirsiniz.

Kurban kesmesek de yerine sadaka versek olur mu?[]

Kurban ibadetinde aslolan kurban bayramı günlerinde belli hayvanları Allah rızası için kesmektir. Dolayısıyla bu şart yerine getirilmeden kurban ibadeti yerine getirilmiş sayılmaz. Kesilen bu hayvanın etinden hem onu kesen, hem eş-dost hem de muhtaçlara ikram edilir.

Muhtaçlara yardım etmek ise başka bir ibadet ve hayır çeşididir. Sevabı çok büyüktür. Fakat kurban ibadeti ile bu ibadeti birbirine karıştırmamak gerekir. Zira dinimizde ibadetler birbirlerinin yerine konulmaz. Hiçbir ibadet bir diğerinin yerini tutmaz.

Allah Teâlâ şöyle buyurur:

“Her ümmet için bir kurban kesme zamanı belirlemişizdir ki, Allah’ın ismini kendilerine rızık olarak verdiği küçük ve büyük baş hayvanların üzerine ansınlar. İlâhınız, bir tek ilâhtır. Artık O’na teslim olun. Sen alçak gönüllü olanları müjdele.” (Hac, 22/34)

Kurban bayramında doğan bir hayvan iki yıl sonra kurban olur mu? İki yaşını doldurmuş olur mu? Hayvanın yaşı miladiye göre mi yoksa hicriye göre mi hesaplanacak?[]

Hayvanın yaşı hesaplanırken kameri yıl esas alınır. Bu 354 gündür. Kurban bayramında doğan sığır cinsi bir hayvan, iki yıl sonraki kurban bayramında yaşını doldurmuş olur. Dolayısıyla kurban edilebilir.

Kurbanlık sığır iki yaşını geçmiş olsa, ancak süt dişlerini değiştirmemiş olsa yine de kurban olur mu?[]

Bir sığırın kurban edilebilmesi için 2 yaşını doldurmuş olması şarttır. Tecrübelere göre iki yaşını doldurmuş sığırlar süt dişlerini çıkarmış oluyorlar. İki yaşını doldurduğu kesin ise süt dişlerini çıkarmamış olmasının bir zararı olmaz.

Koyuna kıyasla; cüsseli hale geldiği zaman 8-9 aylık keçi de kurban olarak kesilebilir mi?[]

Resulullah sallallahu aleyhi ve sellemden rivayet edilen bir hadis şöyledir:

“Bir yıllık hayvandan başkasını kesmeyiniz. An¬cak böylesini bulmak size güç gelirse, o başka bu durumda altı ay¬lık bir koyun yavrusu kesiverin.” (Müslim, Edâhi 13 (1963); Nesaî, Dahaya 13; İbn Mâce, Edâhi 7; Ebu Davud, Edâhî, 4-5)

Kurbanlık hayvanları bulmakta güçlükle karşılaşıldığı zaman müsinne (yaşını doldurmuş) olma şartı aranmadan kesilebilmek sadece koyunlara mahsustur. Bunların dışındaki semiz hayvanlar gösterişli de olsalar “müsinne” sayılacakları ça¬ğa gelmeden kurban edilemezler. Hadis-i şerifte bu mevzudaki ruhsat sadece koyun cinsine verilmiştir.

Hayvanın ağzına bakmadan kurbanı kestik ama hayvanı kestikten sonra baktık ki kapak atmamış. Bu kurban kabul olur mu?[]

Hayvanın süt dişlerinin dökülmüş olması onun yaşını doldurduğunu kesin olarak gösterir. Fakat bazı hayvanların yaşı dolduğu halde dişleri dökülmemiş olabilir. Bunun için kesin bir şey bir şey söylemek zordur. Fakat hayvanın kesin olarak yaşını doldurmadığı anlaşılırsa bu ibadet, kurban değil; sadaka olur.

Ev aldığım için borcum bitince kurban kesmeye niyet ettim. Geçtiğimiz günlerde de bu niyeti yerine getirmek için koyun satın aldım. Pazarlık öncesi koyunu kurban etmek için aldığımı satıcıya söyledim ve "kurban olur mu, kuzusu var mı" diye sordum, satıcı kurban olabileceğini, kuzusu olmadığını söyledi. Ancak kesim sonrasında karnından kuzusu çıktı. Bu durumda bu kurban geçerli midir? Tekrar kurban kesmek gerekir mi?[]

Kurbanlık hayvanın gebe olduğu biliniyorsa kesilmemesi tavsiye edilir. Fakat kesildiği taktirde kurban ibadeti yerine gelmiş olur.

Ben öğretmenim ve kurban bayramında babam besici olduğu için keseceğim kurbanı babam bana ücretsiz veriyor. Bunda bir sakınca var mı?[]

Bunda herhangi bir sakınca yoktur. Kurbanınızı ille de para ile alacaksınız diye bir şart yoktur.

Kurban kesiminde verdiğiniz bir sorunun cevabında babanın oğluna verip kurban kesmesinde bir sakınca olmadığını söylüyorsunuz. Burası doğru da kesilen kurbandan elde edilen sevabı evlat kazanabilir mi? Ve kazanırsa nasıl kazanır? Kurban zengin olan kişinin sırf Allah rızası için bir hayvanı boğazlaması değil midir? Kişi kendi satın almadığı veya herhangi bir bedel ödemediği hayvandan nasıl kurban sevabı kazanabilir ki! Kurbanda önemli olan kişinin herhangi bir hayvanı bulup onu kesmesi değil ki! Onun için kurban zenginlere farz kılınmış. Yani parası varsa kurban kesmesinin lazım geldiği vacip ya da sünnet olduğu belirtilmiş. "Siz sevdiğiniz şeylerde Allah yolunda vermedikçe tam iman etmiş olmazsınız" buyururken yüce Rabbimiz, adam oğluna kurbanı verecek oğlu hiç para harcamadan hiçbir hayvan satın almadan kurban kesmiş olacak. Adam zengin olduğu halde hacca gitmiyor, oğluna: "Al oğlum hacca sen git gel" diyerek parasını veriyor. Çocuk üzerine hac farz olmadığı halde haccı yapıyor. Babanın üzerinden haccın borcu düşer mi düşmez mi size göre? Sizin kurban cevabınıza göre düşer, önemli olan işin yapılmasıdır. Hac mal ve bedenle yapılan bir ibadet olduğu için babanın bizzat hac yapmadıktan sonra borcu düşmez. Kendi yerine vekil göndermiyorsa tabiî ki.[]

Kurban satıcısı olan baba, çocuğuna bir kurbanlık verdiğinde çocuğu bunu kurban edebilir de etmeyebilir de… Ederse, kurban sevabı alır. Zira artık o hayvan kendi malı olmuştur. Kendi malı olduğu için de dilediği tasarrufu yapma hakkı vardır. Babası da bu güzel ibadete vesile olduğu için ayrıca sevap alır.

Zengin olan babanın çocuğuna para verip hacca göndermesi de aynı şeydir. Çocuk, babasının verdiği o para ile hacca gider ve hac borcu üzerinden düşer. Babası da buna vesile olduğu için sevap kazanır. Fakat çocuğun hacca gitmesi, babanın borcunu düşürmez. Bu ikisini birbirine karıştırmamak gerekir.

Ayrıca kurbanın sadece zengin ibadeti olduğu bilgisi de doğru değildir. Dinen zengin sayılmayan kişiler kurban keserlerse onlar da zenginin aldığı sevabın aynısını hatta belki daha da fazlasını alabilirler. Bunun için ister kendi paraları ile kurban satın alırlar; isterlerse kendilerine hediye edilen hayvanları kurban ederler.

Görülmeden veya görülse de tam olarak ayrılmaksızın yirmi koyun arasından birisini müşterinin de kabul ettiği ve peşin olarak verdiği ücreti mukabilinde kurban olarak kesmek üzere satılması veya satın alınması caiz midir?[]

Koyunların hepsi de aynı özellikte ve daha sonra niza çıkmayacak şekilde ise caiz olur. Aksi taktirde kesilecek kurban sahih fakat bu satış fasit olur. Yani bu satışın bozulması gerekir. Taraflar razı olurlarsa bunun bir sakıncası kalmaz.

Daha önce sadece erkek koyundan kurban kesilir diye biliyordum. Ama geçenlerde dişi koyun da kurban edilebilir gibi bir şey duydum. Bu konuya açıklık getirebilir misiniz?[]

Dişi koyundan da kurban olur. Bir sakıncası yoktur. Fakat Peygamberimizin mümkün mertebe koç kesmesini dikkate alan fakihler, koç kesmenin koyun kesmeye göre daha faziletli olduğunu söylemişlerdir. Yoksa dişi koyunun kurban olmayacağı diye bir şey söz konusu değildir.

Kurbanlık keçinin memesinin biri bir sebepten kesilmiş. Yani hayvan tek memeli… Bundan kurban olur mu?[]

Memesi kesilmiş ve kurumuş hayvana “cezzâ/ceddâ” denir. Bunun kurban edilmesi caiz değildir. (Haskefî, ed-Dürrü’l-Muhtâr, c: 9, s: 469.) İbn Âbidin bu konuda Hülâsa’dan şu nakilde bulunur:

“Memelerinin başları kopmuş bulunan hayvan kurban olamaz. Koyun ve keçide meme uçlarından biri; sığır ve devede ikisi yaratılıştan yoksa veya sonradan herhangi bir sebeple kopmuşsa câiz olmaz; bu konuda koyun-keçi ile sığır-deve arasındaki farklılık, ilk grubun iki, diğerinin dört memeli oluşudur. Ama memelerinden herhangi bir illet olmadan süt çıkmıyorsa kurban kesilebilir.” (İbn Âbidîn, Reddü’l-Muhtâr, c: 9, s: 470.)

Bulunduğum yerde besiciler yeni doğan bir yavrunun boynuzlarına bir ilaç sürerek büyümesini engelliyorlar. Bunu da “hayvanlar ilerde birbirine zarar verir” diye yapıyorlarmış. Bu surette boynuzsuz kalan hayvandan kurbanlık olur mu?[]

Hacc Suresinin 36. ayetine göre kurbanlık hayvanda esas olan; iri gövdeli, gösterişli ve kusursuz olmasıdır. Kendisine ve çevresine zarar vermesin diye sivriliği engellenen boynuzundan dolayı hayvan kusurlu olmaz. Kurban edilebilir.


Kurban konusunda size bir sorum olacak: Bir kişi kurban kesmek için yakının yanına (90 km den az olmamak kaydı ile) gider ve orada kurban kesmek isterse bunun hükmü nedir? Bu konuda değişik görüş bildirenler var. Hocam bunun doğrusu nedir? Kurban kesmenin bir şartı da mukim olmak. Başkasının yanına gidince kurban kesimi o kişiden düşer mi? Ayrıca kişi kurban kesmek maksadı ile yolculuk yapıyor ve gideceği yerde 15 gunden az duracak ise kesebilir mi, sevab alır mı? Memleketine bayram içerisinde dönecek ise yeniden kesmesi gerekir mi? Ya da bayramdan sonra memleketine dönecek ise ne olur, hükmü nedir?[]

Kurban ibadetini vacip kabul eden Hanefi mezhebine göre dinen yolcu olan kimse kurban kesmekle yükümlü değildir. Fakat kesmesinde de hiçbir sakınca yoktur. Kurbanı sünnet kabul eden mezheplere göre ise bu konuda yolcu ile mukim arasında hiçbir fark yoktur. Hanefilerin yolcu için böyle bir ruhsattan bahsetmeleri ibadetlerde külfeti kaldırmaya yöneliktir. Çünkü yolculuk halinde bulunan kimse gerek kurbanlık temin etme ve kesme, gerekse kesilen kurban etini değerlendirme ve dağıtma açısından o bölge halkının sahip olduğu bilgi ve imkana sahip olmayabilir. Ayrıca yolcu zengin bile olsa elindeki parayı daha tedbirli harcaması gerekebilir. Fakat günümüzdeki yolculuk şartları ve imkânların büyük ölçüde değiştiğinden diğer mezheplerin görüşleri ile amel edilebilir.

Kurban hissesine girmede, yarım hisse miktarı katılmak mümkün müdür? Mesela ortak kesilen bir kurbanı iki ortak 3,5 ar hisse şeklinde kesebilirler mi?[]

Bir büyük baş hayvanı bir kişi kurban edebileceği gibi 7 kişi de buna ortak olabilirler. İki kişi buna ortak olurlarsa bunlar 3,5′ar hisse değil; iki hisse şeklinde ortak olmuş olurlar! Yani etler iki eşit hisseye bölünür. Üç kişi iseler üç hisse ortak olmuş olurlar. Bu, yedi kişiye kadar böyle devam eder.

Kurban keseceğimiz ortaklardan bir tanesi eşinden boşanmış fakat kağıt üzerinde! Nedeni ise, babasının emekli maaşını alıyor yani eşiyle birlikte yaşıyor yine. Bunun bizimle kurban kesmesinde bir sakınca olur mu?[]

Hayır bir sakınca olmaz. Lakin bir vesile ile ona bu yaptığının dinen kesinlikle doğru olmadığını, kul hakkı yediğini, dolayısıyla büyük günah işlediğini belirtmek gerekir.

Benim takıldığım konu kilo ile satılan kurbanlıklar ile ilgili. Ben bugünün değeri ile kurbanlık için 200 ile 300 liraya kadar yolu var demişim ve parasını ayırmışım. Kurbanlık satıcısına 200 lira değerine eş kiloya sahip bir kurban bulup vermesini istediğimde, tabii ki kurbanlık satıcısı hangisinin kaç para geleceğini tartmadan bilemeyeceği için tartıyor, bir kaç tane tartıp 230, 350, 300, 270, 210 liraya mukabil gelecek şekilde kurbanlıklar çıkarıyor. Bu şekildeki kurban ticareti caiz midir? Bu tip bir alış verişte sakıncalı yön var mıdır?[]

Bu şekilde yapılan kurban alım satımı caizdir. Bunu yasaklayan hiçbir delil bulunmamaktadır.

Eğer alıcı ile satıcı bu alışverişe razı ise aşağıdaki ayete göre caizdir. Allah Teala şöyle buyuruyor:

“Mümin¬ler, mallarınızı aranızda batıl yolla değil, karşılıklı rızaya dayalı ticaretle yiyin…” (Nisa, 4/29)

Kilo hesabına göre kurban almakla kasaptan et almak aynı şeyler değildir. Bu işlemde kurban olarak kesilmesi için bir hayvan üzerinde anlaşma yapılmaktadır. Kurbanda asıl olan “ibadet niyetiyle kan akıtmak” olduğuna göre böyle bir alışverişte bu şart yerine gelmektedir.

Soru: Kurban eti gayri müslimlere verilebilir mi?[]

Kurban eti hakkında yapılacak işlemlerle alakalı olarak Allah Teala şöyle buyurmuştur:

“Biz kurbanlık büyükbaş hayvanları da sizin hakkınızda Allah’ın dininin şeâirinden kıldık. Onlarda sizin için hayır vardır. Onlar boğazlanmak üzere saf halinde dururken onları kestiğiniz zaman Allah’ın adını anın! Yanı üstü yere yıkılınca da onlardan hem siz yiyin, hem kanaat gösterip istemeyene, hem de fakirlere yedirin. İşte şükredesiniz diye böylece onları sizin emrinize verdik.” (Hacc, 22/36) Buna göre kurban etinden hem sahibi yiyebilir hem de zengin – fakir akraba ve konu komşuya ikram edilir. Burada bu kimselerin müslüman olması şartı bulunmamaktadır. Dolayısıyla kurban etinden gayr-i müslimlere de verilebilir. Hatta bu yol, kalplerinin İslam’a ısındırılması gibi güzel bir hedef içermesi açısından tavsiye bile edilebilir.

Benim bir adağım var. Kurbanda bir hisse girip diğerleri ile birlikte kesersem onların kurbanlarının olmayacağını söylüyorlar, ne dersiniz? Kesebilirsem eğer, kurban kesemediği için etini komple kardeşime verebilir miyim?[]

Ortak kesilecek kurban için fıkıh kitaplarında şu hüküm vardır:

“Koyun ve keçiden her biri yalnız bir kişi adına kurban edilir. Bir deve veya bir sığır, bir kişiden yedi kişiye kadar kimseler için kurban edilebilir. Ancak bu ortakların hepsi müslüman olup her biri kendi hissesine malik olmalı ve Allah rızası için bir ibadet niyeti taşımalıdır.”

Adak da bir ibadet olduğu için ortaklardan birinin bu niyette olması diğerlerinin kurbanına zarar vermez. İhtiyaçlı olan kardeşinize adak kurbanının tamamını veya bir kısmını verebilirsiniz..

Şükür kurbanı kesmek istiyorum. Kurbanın etinden ben ve çocuklarım yiyebilir miyiz?[]

Etinden sahibinin yiyemeyeceği kurban, adak kurbanıdır. Bu sebeple siz, eşiniz ve çocuklarınız keseceğiniz şükür kurbanından yiyebilirsiniz.

Bazı cemaatler ve Kur’an kursları Peygamberimize kurban keseceğiz diye insanlardan para topluyorlar. Hocam böyle bir şeyin aslı var mı? Peygamber efendimiz ümmeti için kesiyormuş, o ölünce ümmeti onun için kesmeye başlamış? Toplamda 63 yıla mukabil 63 kurbanmış... Böyle bir şey var mı? Katılırsak sevap alıyormuşuz doğru mu?[]

Peygamberimize kurban kesme diye bir durum söz konusu değildir. Bu uygulamanın dinimizde yeri yoktur. Maalesef bazı cemaat ve gruplar halkın dini duygularını istismar etmektedirler. Bunlara karşı oldukça dikkatli olmak, aldanmamak gerekir.

Fakat kişiler kendi adlarına kurban kesilmesi için güvendikleri kişi veya kuruluşlara vekalet verebilirler.

Kurbanla ilgili bölümde yer alan bir cevabınızda "Peygamber Efendimize kurban kesilmez" diye bir cümle kullanmışsınız. Ben bu tezinize bir kaynak göstermenizi rica ediyorum. Ben "kesilir" diye biliyorum ve bunu da hadis-i şerif ile belgeledim. Hunnes r.a anlatıyor. Hz. Ali'yi (r.a) iki koç keserken gördüm ve ona "bunlar nedir" diye sordum. Hz. Ali (k.v) "Resulullah s.a.v bana kendisi için kurban kesmemi vasiyet etmişti, işte ben onları kesiyorum" dedi. (Sünen-i Ebu Davut, Edahi 2). Yani demek ki efendimize kurban kesmek bizzat efendimizin kendi vasiyetidir. Sizden de bir kaynak göstermenizi bekliyorum.[]

Öncelikle hadisin ravisinin adının Hunnes değil Haneş olduğunu belirtelim. Bu hadis Tirmizi ve Ebu Davud’da geçmektedir. Tirmizi’de geçen rivayet şöyledir:

Ali radıyallâhu anh’ten rivayete göre, kendisi biri Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem adına diğeri de kendi adına olmak üzere iki kurban keserdi. Kendisine bunun sebebi sorulunca şöyle derdi: “Böyle yapmamı bana Resulullah emretti ve bu şekilde yapmayı hiç terk etmeyeceğim.” (Tirmizi, Edâhî, 3.)

İmam Tirmizî, bu hadis hakkında “bu hadis garîbtir. Bunu sadece Şerîk’in rivâyetiyle bilmekteyiz.” Demiştir. Hadisin Ebu Davud’un Sünen’inde yer alan rivayeti ise şöyledir: Haneş şöyle demiştir: Ben Hz. Ali’yi iki koç birden kurban ederken gördüm de (ken¬disine) “Bu da nedir?” diye sordum. “Resulullah (sağlığında, vefatından sonra her sene) kendi yerine bir kurban kesmemi bana em¬retti. İşte ben de onun yerine kurban kesiyorum.” cevabını verdi. (Ebû Dâvûd, Dehâyâ: 2)

Bu hadis kendisi ile amel edilemeyecek kadar zayıftır. Çünkü senedinde hadis âlimlerince kimliği mechûl olan Ebu’l-Hasnâ ile hakkında “onun hadisleri delil olarak kullanılmaz”, “zayıftır”, “sağlam değildir”, “Hz. Ali’den tek başına rivayet ettiği hadisler, sika/güvenilir ravilerin hadislerine benzemiyor; bu yüzden onun hadisi delil olarak kullanılmaz” gibi çeşitli tenkitler yapılmış olan Haneş b. el-Mu’temir vardır. Dolayısıyla bu hadis, delil olma niteliğinden uzaktır.

el-Mubârekfûrî, Tuhfetü’l-Ahvezî isimli eserinde bu mevzuda şunları söylemektedir:

“Ben, ölen bir kimsenin yerine ayrıca bir kurbanın kesileceğine dair sahih ve merfû bir ha¬dise rastlamadım. Bu mevzuda Hz. Ali’den rivayet edilmiş olan hadis ise za¬yıftır. Bu böyle olmakla beraber, şayet bir kimse, ölen bir kimsenin yerine ayrı bir kurban kesecek olursa, ihtiyat olarak bu kurbanın etinden yemeyip tümünü tasadduk etmesi gerekir.”

(KAYNAKLAR: el-Mubârekfûrî, Tuhfetü’l-Ahvezî, Kahire, 2001, c: 4, s: 433-434, 1495. hadisin şerhi; es-Sehârenfûri, Bezlu’l-Mechûd fî Halli Ebî Dâvûd, Beyrut, trs, c: 13, s.10-11; Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Necati Yeniel, Hüseyin Kayapınar, Necat Akdeniz, Şamil Yayınevi, İstanbul, 1990, c: 10, s: 465.)

İnternet üzerinden kurban bağışı yapmak caiz midir? Caizse vekaleti bir kurum üzerine verebilir miyim? Daha açık sormak gerekirse "xxx kuruluşunu vekil tayin ettim" gibi bir vekalet olur mu?[]

İlgili kuruma güveniyorsanız internet üzerinden kurban bağışı yapmak caizdir. Siz kurumu vekil tayin edersiniz, onlar da görevlileri vasıtasıyla bu vekaleti yerine getirirler. Bunda herhangi bir sakınca olmaz.

Yeni bir araba alınınca kurban kesmek şart mıdır?[]

Allah’ın vermiş olduğu bir nimete, kulun teşekkür etmesi gayet normal bir davranıştır. Bu teşekkür makbul bir ibadet tarzı olabilir. Fakat “araba alınca kurban kesmek gerekir” şeklinde bir şey yoktur. Fakat böyle bir kişi kendisine verilen bu nimetten dolayı kurban kesip etini dağıtabilir. Bu bir şükür kurbanı olur. Bunun yerine namaz da kılabilir, bunun da adı şükür namazı olur. Fakat bunlar şart değildir.

Ben yurtdışında yaşıyorum. Burada bazı vakıf ve dernekler kurban organizasyonları düzenliyorlar. Kurban bedeli olarak 100 Avro topluyorlar. Fakat öğrendiğimize göre bu organizasyonları düzenleyenler Afrika kıtasında olduğu gibi kurbanların oldukça ucuz olduğu ülkelerde 25 - 30 Avro'ya kurban kestiriyorlarmış. Tabi biz öğrenene kadar bize bunu açıklamadılar. Biz öğrendikten sonra da şöyle bir açıklama yaptılar: "Evet, kurbanları 25 - 30 Avro'ya kesiyoruz fakat kalan paraları da fakirlere dağıtıyoruz." Hâlbuki bizim adımıza 100 Avro'luk kurban kesmeleri gerekmiyor muydu? Bir de böyle yaptıkları halde kurbanlarımız kabul oluyor mu?[]

Kurbanınız zamanında kesildiği için bu ibadeti yapmış olursunuz. Ancak bahsettiğiniz kişiler, kurban için zorunlu masrafları çıktıktan sonra artan parayı, derneklerinin ihtiyacı veya fakirler için kullanacaklarına dair sizden yetki almalıydılar. Bu yetkiyi almadıklarından artan parayı geri vermeleri gerekir. Siz o parayı onlardan isteyip alabilirsiniz.

Kurban organizasyonu yapan vakıf ve dernekler; kurban için zorunlu tüm masrafları yaptıktan sonra artan parayı, ya sahiplerine iade etmeli ya da bunları nerelerde kullanabileceklerine dair, kendilerini kurban için vekil eden kişilerden yetki almalıdırlar.

Kurban kesmek için bankadan kredi çekilebilir mi?[]

Kredi, faizli borç demektir. Faiz ise dinimizin en büyük yasaklarından biridir. İbadet niyeti ile de olsa hiçbir şekilde bir Müslümanın bankadan kredi çekerek kurban kesmesi caiz olmaz. Fakat kredi kartı ile kurban kesilmesi farklı bir şeydir. Kredi kartı ile kurban alımında bir sakınca olmaz. Yeter ki borç son ödeme tarihinden sonraya bırakılıp faize bulaşılmasın. Kurban gibi bir ibadete kesinlikle faizi karıştırmamak gerekir.

Benim sorum beş ya da yedi kişinin katılacağı kurbanda kişilerden birinin Allah için yapması gereken bir emirden ziyade et yemek niyetini taşıması benim kurbanımın da kabulüne zarar getirip getirmediğini öğrenmek. Kurban sadece dininden emin olduğun kimselerle mi kesilebilir? Kabul olunması için bu şart gerekli mi?[]

Kurban, Allah’a yakınlık sağlamak, yani ibadet (kurbet) amacıyla belli vakitte belirli cins¬ten hayvanları kesmeyi ve bu amaçla ke¬silen hayvanı ifade eder. Yani kurbanda temel şart ibadete niyettir. Dolayısıyla ortakların her birinin ibadet amacıyla bir araya gelmiş olmaları gerekir.

Ortak kesilecek kurban için fıkıh kitaplarında şu hüküm vardır:

“Bir deve veya bir sığır, bir kişiden yedi kişiye kadar kimseler için kurban edilebilir. Ancak bu ortakların hepsi müslüman olup her biri kendi hissesine malik olmalı ve Allah rızası için bir ibadet niyeti taşımalıdır.”

Bu yüzden ortaklık yapılacak olan kişiler tanınan, bilinen kişiler olmalıdır.

Ben geçen sene kurbanımı bir hayır kurumu aracılığı ile hibe ettim. Komşular da kurban kesmedim diyerek hisse getirdiler. Ben de kurbanı tümden hibe ettim diyerek geri çeviremedim. Ne yapmalıyım? Aynı durum söz konusu olursa bunu hisse getirenlere söylemeli miyim?[]

Kurban eti hakkında yapılacak işlemlerle alakalı olarak Allah Teala şöyle buyurmuştur:

“Biz kurbanlık büyükbaş hayvanları da sizin hakkınızda Allah’ın dininin şeâirinden kıldık. Onlarda sizin için hayır vardır. Onlar boğazlanmak üzere saf halinde dururken onları kestiğiniz zaman Allah’ın adını anın! Yanı üstü yere yıkılınca da onlardan hem siz yiyin, hem kanaat gösterip istemeyene, hem de isteyenlere yedirin. İşte şükredesiniz diye böylece onları sizin emrinize verdik.” (Hacc, 22/36) Buna göre kurban etinden hem sahibi yiyebilir hem de zengin – fakir akraba ve konu komşuya ikram edilir. Kurban kesiyor olmanız akraba ve komşularınızın et ikramını geri çevirmenizi gerektirmez. Fakat sizin de kendi akraba ve komşularınıza ikram edebilmeniz için kendi kurbanınızdan birkaç parça et ayırmanızı tavsiye ederiz.

Annem bu yıl normal olarak kurbanını kesecek. Ancak bir yardım kuruluşunun kurban kampanyasına katılıp, bir kurban da oraya bağışlamak istiyor. Aynı bayramda farklı iki kurban kesmek uygun olur mu? Yoksa yardıma vereceği kurban, kurban vazifesi olarak değil de hayır olarak mı sayılır?[]

Maddi durumu uygun olanların birden fazla kurban kesmeleri onların bu ibadetten daha fazla sevap kazanmalarını sağlar. Nitekim Resûl-i Ekrem (sas)’in, saf beyaz, semiz ve boynuzlu iki koçu, birisini ümmetinden kurban kesmeyenler, diğerini de kendisi ve aile fertleri adına kurban olarak kestiği muteber kaynaklarda ifade edilmektedir. (Buhâhrî, “Edâhî”, 7; Müslim, “Edâhî”, 18; Ebû Dâvûd, “Edâhî”, 3,4; Tirmizî, “Edâhî”, 2; Nesâî, “Dahâyâ”, 14,28-31; İbn Mâce, “Edâhî”, 1; Dârimî, “Edâhî”, 1.)

Yaşadığımız ilin dışında akrabalarla birlikte başka bir ilde kesilen kurbanın sakıncası var mıdır? İlla ki ikamet ettiğimiz ilde mi kesmek zorundayız? Kurban bayramında kesilecek kurban için böyle bir şart var mıdır?[]

Kurbanınızı istediğiniz yerde; dilerseniz oturduğunuz bölgede dilerseniz tatil için gittiğiniz beldede v.s. kesebilirsiniz.

Bir ailede iki kişi (karı koca) zenginse ikisinin de mi kurban kesmesi gerekir yoksa birinin kesmesi yeterli midir? Ben ve eşim, ikimiz de çalışıyoruz. İkimizin de kurban kesmesi gerekir mi? Bu konuyla ilgili sitedeki yazıyı okudum fakat anlamadım. Bundan dolayı soruyorum.[]

Hanefî mezhebine göre, yükümlülük şartlarına sahip olan herkes kurban kesmek durumundadır. Âlimlerin çoğunluğuna göre ise, bütçeleri aynı olup aynı çatı altında hayatlarını sürdüren aile bireylerinden birinin kesmesiyle, diğerlerinden de talep düşer. Çoğunluğun görüşü ile amel edilebilir.

Kilo ile kurban almak caiz midir? Bu gün pazaryerinde kurbanlık hayvan satanlarla alıcılar arasında şöyle bir pazarlık yapıldığına şahit oldum: Satıcı müşteriye diyor ki: "Hayvanı kilosuna göre al. Kestikten sonra kaç kilo gelirse parasını et fiyatından verirsin." Bu şekilde bir alım-satım işlemi caiz midir? Bu alım satımın kasaptan et almakla ne farkı var?[]

Eğer alıcı ile satıcı bu alışverişe razı ise aşağıdaki ayete göre caizdir. Allah Teala şöyle buyuruyor:

“Mümin¬ler, mallarınızı aranızda batıl yolla değil, karşılıklı rızaya dayalı ticaretle yiyin…” (Nisa, 4/29)

Kilo hesabına göre kurban almakla kasaptan et almak aynı şeyler değildir. Bu işlemde kurban olarak kesilmesi için bir hayvan üzerinde anlaşma yapılmaktadır. Kurbanda asıl olan “ibadet niyetiyle kan akıtmak” olduğuna göre böyle bir alışverişte bu şart yerine gelmektedir.

Kredi kartı ile ya da taksitli veya borç alarak kurban kesmek caiz midir?[]

Kredi kartı ile kurban almanızda bir sakınca olmaz. Yeter ki borcunuzu son ödeme tarihinden sonraya bırakıp faize bulaşmayınız. Böyle bir imkânı olmayanların kurban kesmeleri gerekmez. Bu yüzden borç alarak kendinizi sıkıntıya sokmanıza gerek yoktur.

Zilhicce ayı girdiğinde kurban kesecek kişilerin vücudundan herhangi kıl almaları, tırnak kesmelerini peygamberimiz bir hadisinde yasaklamıştır. Acaba böyle mi yapmamız gerekir? Yoksa bu hadisi nesh eden başka bir hadis söylemiş midir efendimiz?[]

Konuyla ilgili hadis şöyledir:

Ümmü Seleme radıyallahu anha, Resulullah sallallâhu aleyhi ve sellemin şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir:

“Kimin kesecek bir kurbanı varsa, Zilhiccenin hilali yenilenince kurbanını kesinceye kadar saçından ve tırnaklarından bir şey al¬masın.” (Müslim, Edâhî 39-42 (1977); Ebu Davud, Dahâyâ, 2-3; İbn Mâce, Edâhî 11)

“Hadisin zahirine göre, kurban bayramında kurban kesmek isteyen bir kimsenin, Zilhiccenin onuncu gününden itibaren, kurbanını kesmesine kadar geçen süre içerisinde, saçlarını, sakallarını veya vücudundaki kıllarını kesip kısaltması ya da tıraş etmesi ve tırnaklarını kes¬mesi yasaklanmıştır. (…)

Fıkıh âlimlerinin bu husustaki görüşlerini şu şekilde özetlemek müm¬kündür:[]

1. İmam Ahmed’le İshak, Said b. el-Müseyyeb, Dâvûd Zahirî ve Şafiîlerden bazılarına göre; kurban sahibinin kurbanlığı bayram gününün kuş¬luğunda, kesmesine kadar, vücudundaki kıl ve tırnaklardan bir şey alması haramdır. Delilleri; mevzuumuzu teşkil eden hadis-i şeriftir.

2. Hanefilere göre; kurban sahibinin sözü geçen süre içerisinde vücu¬dundaki, kıllarını veya tırnaklarını kesmesi tenzîhen mekruhtur. İmam Şa¬fiî’nin meşhur olan görüşü de bu olduğu gibi bu görüş İmam Mâlik’ten de rivayet olunmuştur.

Bu görüşte olan âlimlere göre; konumuzla alakalı hadis-i şerifteki kılla¬rı ve tırnakları kesmekle ilgili yasak, tahrim için değil, tenzih içindir. Bu ya¬sağın hükmünü haramlıktan çıkarıp tenzihen mekruhluğa çeviren delil ise; başka bir hadistir. Sözü geçen hadis-i şerifte Fahr-i kâinat Efendimizin Medine’den Mekke’ye kurbanlık gönderdiği, kendisinin Medine’de kaldığı ve kurbanlığı daha Mekke’ye ula¬şıp kesilmeden önce kendisinin ihramlılar için geçerli olan yasaklara uyma¬dığı ifade edilmektedir. Bu sebeple, Hattâbî de, sözü geçen hadisin konumuzu ilgilendiren hadisteki yasağın haramlık ifade etmeyip, tenzihen mekruhluk ifade ettiğine delil olduğunu söylemiştir.

Ayrıca bu görüşte olan âlimlere göre; “kurban sahibinin kurbanı kesmeden önce, elbisesini giyip güzel kokular sürünmesinin caiz olduğunda, tüm âlimlerin ittifak etmiş olmaları da, tır¬nakların ve saçların kesilmesiyle ilgili sözü geçen yasağın kerahet-i tenzihiyye ile ilgili olduğuna delâlet eden hususlardandır.” (Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Necati Yeniel, Hüseyin Kayapınar, Necat Akdeniz, Şamil Yayınevi, İstanbul, 1990, c: 10, s: 467-468.)

Kurban derisini kurbanı kestirdiğimiz yerde bırakmamız ya da oradakilere vermemiz caiz mi? Onlar da sonuçta satacaklar ve ekonomik durumları nedir, bilmiyoruz.[]

Kurban derisi kurban kesen kişiye aittir. Onu satmadan dilediği gibi kullanma ve onu bir başkasına bağışlama hakkına sahiptir. Derinin hayır işlerinde çalışan kurum ve kuruluşlara bağışlanıp onların istifadesine sunmak güzel bir davranıştır. Dolayısıyla kurban derisinin orta yerde sahipsiz bir şekilde bırakılmaması gerekir.

Bulunduğum bölgede insanlar kurbanlıklarını bayramdan çok zaman önce alabiliyorlar. Bu kurbanlık hayvanların sütünden istifade edilir mi?[]

Hanefî mezhebine göre kesimden önce kurbanlığın sütünden ve yününden yararlanmak mekrûhtur (Kâsânî, Bedâi’, c: 6, s: 320; Merğinânî, el-Hidâye, c: 4, s: 358); yararlanılmışsa kıymetinin sadaka olarak verilmesi gerekir. Çünkü insan onu kurban niyetiyle alınca sanki onu her şeyiyle Allah için ayırıp belirlemiş, yani tayin etmiş olur.

Binaenaleyh, yününü kırkması adeta ibadet için belirlediği hayvanın bir parçacığını bu niyetten çıkarmış ve onu dünya için kullanmış olur. Sütünü de bazıları böyle saymışlar ve “az olup, memeye su serpmekle hayvana zarar vermeden kurutulabilecekse kurutulur. Bu mümkün değilse sağı¬lıp, sadaka olarak verilir. Böylece ibadet için aldığı kurbanlığının her parçası ibadet amacıyla kullanılmış olur” demişlerdir.

Malikilere göre kurbanlık hayvanın sütünü sağmak ve içmek mekruhtur.

Şafiilere ve Hanbelîlere göre ise yavrusunun ihtiyacından fazlasını alması ve içmesi caizdir. (İbn Kudame, el-Muğnî, c: 6 s: 445’e bkz.)

Delilleri ise Beyhaki’nin rivayet ettiği şu hadistir:

Muğire b. Hazf el-Absî’den şöyle rivayet edilmiştir: Ali ile Rahbe’deydik. Hemedan’dan bir adam yanında bir inek ve yavrusu ile birlikte çıkageldi ve dedi ki: “Ben bu ineği kurbanda kesmek için satın almıştım, inek yavruladı. (Ne yapayım?)” Ali de ona dedi ki: “Onun sütünden içme ama yavrusunun içebileceğinden fazlasını içebilirsin. Sonra kurban bayramında ineği de yavrusunu da yedi kişiye kadar kurban edebilirsin.” (Beyhaki, c: 9, s: 288.)

Bize göre ise kurbanlık hayvanların sütünden, yününden istifade edilebilir. İlgili ayette şöyle buyurulur:

“Olgun ve dolgun hayvanları sizin için Allah’a kulluğun simgelerinden kıldık. Onlarda sizin için hayır vardır. Sıra sıra dizili olarak keserken üzerlerine Allah’ın adını anın. Yere düşüp ölünce onlardan yiyin; kanaatkârlık edene de isteyene de yedirin. Şükredersiniz diye onları böylece sizin buyruğunuza verdik.” (Hac 22/36)

“Onlarda sizin için hayır vardır” (لَكُمْ فِيهَا خَيْرٌ) ifadesi, kurban kesmeden önce ondan yararlanabileceğimizi gösterir. Bu da sütlerinden veya diğer hizmetlerinden yararlanma olur. Yukarıdaki rivayet Peygamberimize değil Hz. Ali’ye nispet edilmiştir. Ayette yaşını doldurmamış hayvanın kurban edilmeyeceği açıkça bildirilmiş olduğu halde yavrunun kesilmesinin riayette yer alması, rivayeti şüpheyle karşılamamızı gerektirmektedir.

Attan, geyik gibi helal olan diğer av hayvanlarından kurban olur mu?[]

Attan, geyik vb. av hayvanlarından, tavuk, horoz, kaz gibi kümes hayvanlarından kurban olmaz. Zira Hacc suresinin 28 ve 34. ayetlerine göre kurban edilecek olan hayvanların en’âm cinsinden olması şarttır. En’âm suresinin 143 ve 144. ayetlerinde bunların “sekiz eş” olduğu açıklanmıştır. Yani koyun, keçi, sığır ve devenin erkeği ve dişisi olmalıdır. Bu hayvanların dışında hiçbir hayvandan kurban olmaz.

Kurban bayramı günü doğuran hayvan ve yavrusu kesilir mi?[]

Hanefi mezhebine göre “kurbanlık bir hayvan kesilmeden önce doğursa, yavrusu da kendisi ile beraber kesilir. Çünkü yavru anasına bağlıdır. Eğer yavru kesilmeyip satılırsa, parasını sadaka olarak vermek gerekir.” Fakat Hacc suresinin 36. ayetine göre bir hayvanın kurban edilebilmesi için yaşını doldurması gerekir. Yaşını doldurmamış bir hayvan kurban olmaz. Bu yüzden yavrunun kesilmeyip daha sonra kurban edilmek üzere beslenmesi veya satılıp parasının sadaka olarak verilmesi gerekir.

Kurbanını kendisi kesmeyip etinden ihtiyacı olduğu halde faydalanmadan çocuklarına ve ailesine faydalandırmadan bir vakfa bağışlamak doğru mudur? Kurban ibadeti yerine getirilmiş sayılır mı? Ben şahsen buna kurban gözüyle bakamadım. Bana biraz vakıf baskısıyla yapılmış bir iş gibi geliyor. Şahsın yılda bir göreceği kurban eti “bağış yap” baskısıyla yok olmuş oluyor.[]

Vekâletle kurban kesilmesi caiz olduğu için vakıf veya derneklere kurban bağışlandığında kurban ibadeti yerine getirilmiş olur.

Kurban eti hakkında yapılacak işlemlerle alakalı olarak Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur:

“Olgun ve dolgun hayvanları sizin için Allah’a kulluğun simgelerinden kıldık. Onlarda sizin için hayır vardır. Sıra sıra dizili olarak keserken üzerlerine Allah’ın adını anın. Yere düşüp ölünce onlardan hem siz yiyin; hem de kanaatkârlık edip istemeyene de isteyene de yedirin. Şükredersiniz diye onları böylece sizin buyruğunuza verdik.” (Hac 22/36)

Buna göre kurban etinden hem sahibi yer hem de zengin – fakir akraba ve konu komşuya ikram eder. Dolayısıyla kurban kesmek durumunda olan kişilerin bu tavsiyeye uyarak kurbanlarını kendileri de istifade edebilecek şekilde kesmeleri/kestirmeleri daha iyi olur. Ama maddi durumu iyi olup da ikinci bir kurban kesebilecek olan ailelerin, birini bağış olarak göndermeleri de güzel bir davranıştır.

Hz. İbrahim’in kurban etmek istediği oğlu İshak mıdır, İsmail mi? Bu konuda Kur’an-ı Kerim’de net bir ifade yokken, Tevrat’ta var. İslam ulemasının bu konudaki görüşü nedir?[]

Hz. İbrahim’in kurban etmesi emredilen çocuğunun kim olduğu konusunda İslam âlimleri arasında bir ittifak yoktur. Bir kısmı bunun İsmail aleyhisselam olduğunu söylerken bir kısmı ise İshak aleyhisselam olduğunu söylemişlerdir. Her iki grubun delillerine yer verip “hangisinin kurban edilmek istendiğini en iyi Allah bilir” deyip herhangi bir görüşe meyledemeyenler de vardır.

Yahudilerin de Müslümanların da ittifakla kabul ettiklerine göre İbrahim aleyhisselamın ilk oğlu İsmail’dir. Sâffât suresinin 100. ayetinde İbrahim aleyhisselamın “Rabbim, bana salihlerden olacak bir evlat nasip eyle” şeklindeki duasına yer verildikten sonra 101. ayette bu duasının kabul edildiği ve kendisine yumuşak başlı, uysal (halim) bir çocuk bahşedildiği belirtilmiştir. Buradan, İbrahim aleyhisselamın daha önce hiç çocuğunun olmadığı anlaşılmaktadır. Öyleyse duasına karşılık kendisine ihsan edilen çocuk İsmail aleyhisselamdır. Daha sonra 102. ve devamı olan ayetlerde bu çocuğun kurban edilmesi ve neticesinde hem çocuğun hem de İbrahim aleyhisselamın imtihanı başarı ile geçtikleri anlatılmıştır. Demek ki İbrahim aleyhisselamın rüyasında kurban etmesi emredilen oğlu, ilk oğlu İsmail’dir. Zaten o ayetlerin hemen devamında yer alan 112. ayette İbrahim’e ikinci bir müjde olarak ileride peygamber olacak olan ikinci oğlu İshak da müjdelenmiştir.

Bir de şuna dikkat etmek gerekir. Allah Teâlâ İbrahim aleyhisselama, yaşı bir hayli ilerlemiş ve kısır olan eşi Sare validemizden bir çocuğu olacağı müjdesini verirken çocuğu “bilgin bir çocuk (ğulâmin alîm)” olarak nitelemiştir. (Bkz: Hicr, 15/53; Zariyat, 51/28) İbrahim’in Sare validemizden olan bu çocuğunun İshak aleyhisselam olduğu konusunda da hiçbir görüş ayrılığı yoktur. Fakat yukarıda da görüldüğü gibi kurban edilmesi emredilen çocuk için “halim selim bir çocuk (ğulâmin halîm)” nitelemesi yapılmıştır. Nitekim bu çocuk babasının kendisini kurban edeceğini duyduğunda bu duruma “Babacığım sana ne emrediliyorsa yap, inşaallah beni sabredenlerden bulacaksın”(Sâffât, 37/102) şeklinde karşılık vererek kendisi için verilen halimlik vasfını ispat etmiştir.


KURBANIN FERT YA DA AİLE ADINA KESİLMESİ TARTIŞMALARI[]

Aile Adına Tek Kurban[]

Kurban kesmenin vacip olduğunu söyleyen İslâm hukukçuları aynı zamanda kurbanın tek tek fertlere dönük bir ibadet olduğu kanaatindedirler (aynî vacip). Kurban kesmenin sünnet olduğunu söyleyenlerden bazılarına göre (Ebû Yûsuf (182/798) gibi) de, bu ibadet aynî bir sünnettir. Dolayısıyla aile bireylerinden birinin kurban kesmesi yeterli değildir; yükümlülük şartlarını taşıyan herkesin kesmesi gerekir.1

Kurban kesmenin müekked sünnet olduğu görüşünde olan İmam Mâlik (179/795)’e göre ise, bir davar, sığır veya deveyi, kişinin kendisi ve şer’an nafakalarını sağlamakla yükümlü bulunduğu aile bireyleri adına kesmesi caizdir. Ancak Mâlik’in görüşü, adına kurban kesilen bireylerin kurbanlık hayvana iştiraki yönüyle değil, sırf kendi adına satın almakla birlikte söz konusu kişileri de buna ortak etmesi bakımından yani sevap itibariyledir. Diğer bir ifadeyle Mâlikî hukukçulara göre, kurban kesen kimsenin niyet etmesi halinde aynı kurbanın sevabına nafaka halkası içinde bulunan birlikte oturduğu yakınlarını da iştirak ettirebilir ve bu kurban onlar için de yeterli olur.2 Bununla birlikte İmam Mâlik, maddî durumu iyi olanların ayrı ayrı her bir fert için kurban kesmelerinin daha uygun olacağını belirtmektedir.3

Şâfiî ve Hanbelî fakihler de benzer bir yaklaşımla kurbanın kesen açısından aynî sünnet, nafakalarını sağlamakla yükümlü olduğu aile fertleri açısından kifaî sünnet olduğu kanaatindedirler. Nasıl ki farz, aynî ve kifâî farz olmak üzere ikiye ayrılıyorsa sünnet de aynî ve kifâî kısımlarına ayrılır ki, aile bireyleri açısından kurban kifâî sünnet örneklerindendir. Burada aynî oluş, gücü yeten herkesin kesmesinin sünnet olduğunu, kifaî oluş da içlerinden birinin kesmesiyle diğer aile fertlerinden talebin sâkıt olduğu ve sünnetin yerine gelmiş olacağı anlamına gelmektedir. Kesilen kurbanın tek bir davar, sığır ya da deve olması arasında herhangi bir fark yoktur. Kurban edilebilme özelliklerine sahip bir hayvan olması yeterlidir.4

Hali vakti yerinde olan herkesin kurban kesmesi, Resûl-i Ekrem (sas)’e ittibanın gereği olmak üzere sünnet ise de, aile mefhumu altında toplanan kişiler adına teklife ehil bir şahsın kurban kesmesi diğerlerinden talebi düşürür. Fakat kurban sevabından aile bireylerinin de yararlanabilmesi için, kurban kesen kişinin onlar adına da niyetlenmesi gerekmektedir.5

Özetle ifade etmek gerekirse Hanefî hukukçulara göre, yükümlülük şartlarına sahip olan herkes kurban kesmek durumundadır. Cumhur hukukçulara göre ise, bütçeleri aynı olup aynı çatı altında hayatlarını sürdüren aile bireylerinden birinin kesmesiyle, diğerlerinden de talep düşer.

Çoğunluğu teşkil eden İslâm hukukçularının benimsediği ikinci görüş, hem Allah Resûlü (sas)’nün sözlü beyanlarına, hem de uygulamayı yansıtan bazı hadislere dayanmaktadır. “Ey insanlar! Her sene, her ev halkına kurban kesmek gerekir” buyurmak suretiyle kurbanın aile adına kesileceğini beyan eden Resûl-i Ekrem (sas), kurban bayramında bir koç kurban etmiş ve “Bismillâh! Allahım! Muhammed’den, onun hane halkından ve Muhammed ümmetinden kabul buyur!”6 diye dua etmiştir.

Aynı şekilde Resûl-i Ekrem (sas)’in, saf beyaz, semiz ve boynuzlu iki koçu, birisini ümmetinden kurban kesmeyenler, diğerini de kendisi ve aile fertleri adına kurban olarak kestiği muteber kaynaklarda ifade edilmektedir.7

Ayrıca Hâkim (405/1014)’in el-Müstedrek’inde sened bakımından sahih olduğunu belirttiği, “Resûlullah (sas) bütün ev halkı için tek bir koç kurban ederdi” şeklinde bir rivayet de bulunmaktadır.8

Her ne kadar İbn Şihâb ez-Zührî (124/742)’den, “Allah Rasûlü, kendisi ve hanesi halkı adına deve ya da sığır dışında hayvan kurban etmemiştir”9 şeklinde bir rivayet bulunmakta ise de, sıhhati hususunda herhangi bir tartışmanın söz konusu olmadığı bu rivayetler, İbn Şihâb’ın tespitini doğrulamamaktadır.

Diğer yandan aynı içerikte olmak üzere Hz. Peygamber (sas) dönemi uygulaması hakkında bilgi veren rivayetler de bulunmaktadır. Abdullah b. Hişâm anlatıyor: “Annem beni Hz. Peygamber (sas)’e getirdi. Allah Resûlü (sas) başımı sıvazladı, bana dua etti. Resûl-i Ekrem (sas) bütün hanesi halkı adına tek bir koç kurban ederdi.”10

Aynı konuda bilgi veren başka bazı sahabîlerin, zamanla meydana gelen anlayış farklılıklarına da işaret ettikleri görülmektedir. Ashabın önde gelenlerinden Ebû Eyyûb el-Ensârî (ra) anlatıyor: “(Hz. Peygamber (sas) zamanında) biz bir tek koyun/koç kurban ederdik. Kişi bunu kendisi ve aile fertleri adına keserdi; yerlerdi ve ikram ederlerdi. Fakat bilâhare insanlar (dindarlık konusunda) birbirleriyle yarış ve rekabete girdiler de, kurban kesmek mağrurluk alâmeti oldu.”11

Aileden bir kişinin kurban kesmesinin yeterli olduğu hususuyla ilgili olarak zamanla oluşan farklı telakkiden şikayetlenen diğer bir sahabî de Huzeyfe b. Esîd’dir. “Ebû Bekir ve Ömer’in sünnet olarak algılanacağı endişesiyle kurban kesmediklerini gördüm. Ne var ki kurban konusundaki sünnete vakıf olduktan sonra ailem beni sıkıntıya (cefâ) soktu. Öyle ki artık herkes için ayrı bir kurban kesiyorum.”12

Aynı sahabîden nakledilen diğer bir rivayette Hz. Ebû Bekir ve Hz. Ömer (ra)’nın halkın da kendilerine tabi olacağı/kendileri gibi yapacağı endişesiyle aileleri adına kurban kesmedikleri, halbuki şimdi ailesinin kendisini bu hususta zora soktuğu bilgisi bulunmaktadır.13

Ne ilginçtir ki, Huzeyfe b. Esîd, hane halkı adına tek bir kurbanın yeterli olması şeklindeki Resûl-i Ekrem (sas) dönemi uygulamasından vazgeçilerek, herkes için ayrı ayrı kurban kesmeye doğru bir dönüşümden şikayetlenirken, Ebu Serîha, hiç kurban kesmeme eğiliminden şikayetlenmektedir: “Hz. Peygamber zamanında kurban ibadetinin nasıl yerine getirildiğiyle ilgili uygulamayı (sünnet) öğrendikten sonra bu hususta ailem beni sıkıntıya soktu. Resûl-i Ekrem (sas) zamanında hane halkının tamamı için bir, bilemedin iki kurban kesilirdi. Şimdi ise komşularımız, onun kurban kesmesi gerekmez, diyerek bizi pintileştirdi/cimrileştirdi.”14

Fakat bu rivayet ve şikayetlenmelerin ortak noktası, Hz. Peygamber (sas)’in bizzat kendi tatbikatı ve devrindeki uygulama, hane halkı adına tek bir kurban kesme şeklinde iken bilâhare farklı bir uygulamanın baş göstermiş olmasıdır.

Bütün bu rivayetler, nafaka halkasına dahil olup hayatlarını aynı çatı altında sürdüren aile bireyleri adına tek bir kurban kesmenin yeterli olduğu hususunda herhangi bir tereddüde mahal bırakmamaktadır. Ayrıca bu husustaki rivayetlerin geneli dikkate alındığında ashab-ı kiramın Hz. Peygamber zamanında kurban ibadetini bu şekilde yerine getirdikleri, Resûl-i Ekrem (sas) bu uygulamadan haberdar olmasına rağmen herhangi bir olumsuz tavır sergilemediği anlaşılmaktadır. Bir küçükbaş hayvanın kaç kişi adına kurban edilebileceği hususunda fukaha arasında bazı ihtilaflara rastlanmakta ise de,15 bir ev halkının tamamı adına bir küçükbaş hayvanın kafi olduğu hususunda bu rivayetler açık ve kesindir. Bu hususta, “nafaka halkasına dahil bulunan aile bireylerinin tamamı adına içlerinden birinin kurban kesmesi, yükümlülüğün sakıt olması anlamında değil, kurbanın sevabını onlara bağışlama yani sevapta ortaklıktır” şeklindeki yorumlar,16 rivayetlerin bu tür yorumlara imkan vermeyecek sarahatte olması; nesih ya da tahsis iddiası17 ise, delilden yoksun bulunması itibariyle mücerred iddiadan öte geçememektedir. Bu sarahat karşısında, hedy kurbanının sırf bir kişi için kesilebileceği hükmünden hareketle, udhiyye kurbanı hakkında da kıyas yoluyla aynı hükmün geçerli olması gerektiği iddiası,18 rivayet itibariyle sahih, hükme delâleti de sarih naslar karşısında itibara alınmaz (fâsidü’l-i’tibâr).19

Son bir husus olarak beriltilmelidir ki, kurban ibadetinin sebebi vakittir ki bu da bayram günleridir (eyyâmu’n-nahr).20

Binaenaleyh sebep tekrar ettikçe kurban kesmenin hükmü de tekrar eder. Dolayısıyla mükellefiyet şartlarını taşıyan bir Müslüman, kendisi ve nafaka halkasına dahil bulunan aile bireyleri adına ömrü boyunca kurban bayramına ulaştıkça kurban keser. Emrin tekrara delâlet etmesiyle ilgili usul tartışmaları bir yana, “Ey insanlar! Her sene her ev halkına kurban kesmek gerekir”21 şeklindeki hadis, bu hükmün açık delilidir.

  • Halit Çalış, Selçuk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi.

(Bu yazı “İslam Hukuku Araştırmaları Dergisi, Sayı: 3, Haziran 2004, Sayfa: 211-230′da yayımlanan makaleden alıntılanmıştır.)

1. Mergînânî, el-Hidâye, IV,71; Kadızâde Şemsüddîn Ahmed, Netâicü’l-efkâr, IX,510-1

2. İbn Rüşd, Bidâyetü’l-müctehid, I,351-352

3. Mâlik, el-Müdevvene, I,547; Bâcî, el-Müntekâ, Beyrut 1403/1983, III,97 [

4. Nevevî, Ravdatü’t-tâlibîn, II,466-467; Şirbînî, Muğni’l-muhtâc, Kahire 1377/1958, IV,283; Şevkânî, es-Seylü’l-cerrâr, IV,77-78; Bardakoğlu, “Kurban”, DİA, İstanbul 2002; XXVI,438.

5. Nevevî, el-Mecmû’, VIII,383-386

6. Müslim, “Edâhî”, 19

7. Buhâhî, “Edâhî”, 7; Müslim, “Edâhî”, 18; Ebû Dâvûd, “Edâhî”, 3,4; Tirmizî, “Edâhî”, 2; Nesâî, “Dahâyâ”, 14,28-31; İbn Mâce, “Edâhî”, 1; Dârimî, “Edâhî”, 1. Bu husustaki rivayetleri topluca görmek için bkz. Tahâvî, Şerhu Me‘âni’l-âsâr, III,475-7

8. Zeylaî, Nasbu’r-râye, IV,210

9. Muvatta, “Dahâyâ”, 5

10. Beyhakî, es-Sünenü’l-kübrâ, IX,450. Taberânî el-Mu’cemu’l-kebîr’de rivayet etmiştir. Ravileri Senette ismi geçen raviler, Buhârî ya da Müslim’in kitaplarındaki hadislerin senetlerinde yer alan ravilerder.tir. Heysemî, Mecmau’z-zevâid, Beyrut 1967, IV,21

11. Muvatta’, Dahâyâ 4,5; Tirmizî, Edâhî 10; İbn Mâce, Edâhî 10. Hasen sahih bir hadistir. Ahmed ve İshak bu görüştedir. Bazılarına göre ise küçükbaş hayvan ancak bir kişi için kurban edilebilir ki, Abdullah b. el-Mübârek bu kanaatte olanlardandır. Tirmizî, Edâhî 10. Nevevî’nin değerlendirmesine göre hadis sahihtir. el-Mecmû’, VIII,384

12. Taberânî el-Mu’cemu’l-kebîr’de rivayet etmiştir. Ravileri Senette ismi geçen raviler, Buhârî ya da Müslim’in kitaplarındaki hadislerin senetlerinde yer alan ravilerder.tir. Heysemî, Mecmau’z-zevâid, Beyrut 1967, IV,18.

13. Beyhakî, es-Sünenü’l-kübrâ, IX,444

14. İbn Mâce, “Edâhî”, 10; Beyhakî, es-Sünenü’l-kübrâ, IX,450; Şevkânî, Neylü’l-evtâr, V,157. Bûsirî ez-Zevâid’de diyor ki: Sened bakımından sahih, ravileri de sikadır.

15. Tahâvî, Şerh Meâni’l-âsâr, III,477; Şevkânî, Neylü’l-evtâr, V,157

16. Kâsânî, el-Bedâi’, V,70.

17. Bkz. Tahâvî, Şerh Meâni’l-âsâr, III,477

18. İbn Rüşd, kurbanın fert ya da aile adına kesilmesiyle ilgili olarak fakihler arasındaki ihtilafın sebebini bu şekilde açıklamaktadır. Bidâyetü’l-müctehid, I,352. Ayrıca bkz. Azîmâbâdî, Avnü’l-ma’bûd, Tah: Abdurrahman Muhammed Osman, Beyrut 1979, VIII,6; Şevkânî, Neylü’l-evtâr, V,157

19. Azîmâbâdî, Avnü’l-ma’bûd, VIII,6; Şevkânî, Neylü’l-evtâr, V,157

20. Kadızâde Şemsüddîn Ahmed, Netâicü’l-efkâr IX,506

21. Ebû Dâvûd, “Edâhî”, 1; Tirmizî, “Edâhî”, 18; İbn Mâce, “Edâhî”, 2.


Advertisement