Yenişehir Wiki
Register
Advertisement
Disambig Bakınız: Kamer Suresi/WP, Kamer Suresi/VP
Necm Suresi Kamer Suresi Rahman Suresi
2010 Kur'an Yılında Mersin Yenişehir Kaymakamlığı İlçe Müftülüğünün Dünyanın En Kapsamlı Kur'an Portali Projesidir.
Disambig Bakınız: Kamer suresi/MEAL, Kamer suresi/VİDEO, Kamer suresi/TEFSİR, Kamer suresi/TEZHİB, Kamer suresi/HAT, Kamer suresi/FAZİLETİ, Kamer suresi/HİKMETLERİ, Kamer suresi/, Kamer suresi/KERAMETLERİ, Kamer suresi/AUDİO, Kamer suresi/HADİSLER, Kamer suresi/Elmalı orijinali, Kamer suresi/Transkriptleri, Kamer Suresi/NAKİLLER, Kamer Suresi/Elmalılı Tefsiri


Ayet No
Ayet Metni
Elmalı Meali (Orijinali)
Japonca [1]
İngilizce Meali (M. Pickthall)
54/0
Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın ismiyle.
慈悲あまねく慈愛深きアッラーの御名において。
In the name of Allah, the Beneficent, the Merciful
54/1
اقْتَرَبَتِ السَّاعَةُ وَانْشَقَّ الْقَمَرُ
Yaklaştı Saat, yarıldı Kamer
時は近づき,月は微塵に裂けた。
The hour drew nigh and the moon was rent in twain.
54/2
وَإِنْ يَرَوْا آيَةً يُعْرِضُوا وَيَقُولُوا سِحْرٌ مُسْتَمِرٌّ
Hâlâ bir âyet görseler yüz çevirip derler: müstemir bir sihir
かれらは仮令印を見ても,背き去つて,「これは相変らずの魔術だ。」と言うであろう。
And if they behold a portent they turn away and say: Prolonged illusion.
وَكَذَّبُوا وَاتَّبَعُوا أَهْوَاءَهُمْ ۚ وَكُلُّ أَمْرٍ مُسْتَقِرٌّ
Yalan dediler, hevâlarına uydular, halbuki her emir müstekır
かれらは(訓戒を)虚偽であるとし,自分の欲望に従ってきた。だが一切の事には,定められた結末がある。
They denied (the Truth) and followed their own lusts. Yet everything will come to a decision
54/4
وَلَقَدْ جَاءَهُمْ مِنَ الْأَنْبَاءِ مَا فِيهِ مُزْدَجَرٌ
Celâlim hakkı için onlara kıssalardan öyleleri de geldi ki onlarda zecredecek haberler var
これまで,様々な消息は,既に(宙?)され,それで充分自制出来たはず。
And surely there hath come unto them news whereof the purport should deter,
54/5
حِكْمَةٌ بَالِغَةٌ ۖ فَمَا تُغْنِ النُّذُرُ
Bir hikmeti baliga, fakat inzarlar faide vermiyor
それはめざましい英知であった。だが警告は役立たなかった。
Effective wisdom; but warnings avail not.
فَتَوَلَّ عَنْهُمْ ۘ يَوْمَ يَدْعُ الدَّاعِ إِلَىٰ شَيْءٍ نُكُرٍ
Sen de onlardan yüz çevir, o gün ki çağırıcı görülmedik müdhiş bir şey'e çağırır
だからあなたは,かれらから遠ざかれ。召集者が嫌われるところへ呼び出す日。
So withdraw from them (O Muhammad) on the day when the Summoner summoneth unto a painful thing.
خُشَّعًا أَبْصَارُهُمْ يَخْرُجُونَ مِنَ الْأَجْدَاثِ كَأَنَّهُمْ جَرَادٌ مُنْتَشِرٌ
Gözleri düşgün düşgün kabirlerden çıkarlar, sanki çıvgın çekirgeler
かれらは目を伏せて,丁度バッタが散らばるように墓場から出て来て,
With downcast eyes, they come forth from the graves as they were locusts spread abroad,
54/8
مُهْطِعِينَ إِلَى الدَّاعِ ۖ يَقُولُ الْكَافِرُونَ هَٰذَا يَوْمٌ عَسِرٌ
Gibi çağırana koşarak, der ki kâfirler: bu pek zorlu bir gündür
召集者の方に急ぐ。不信心者たちは言う。「これは大難の日です。」
Hastening toward the Summoner; the disbelievers say: This is a hard day.
كَذَّبَتْ قَبْلَهُمْ قَوْمُ نُوحٍ فَكَذَّبُوا عَبْدَنَا وَقَالُوا مَجْنُونٌ وَازْدُجِرَ
Onlardan evvel Nuh kavmı tekzib etti yalancı dediler o kulumuza, mec'nun dediler, çok incittiler
かれら以前に,ヌーフの民も(その預言者を)虚偽とし,わがしもべを嘘付き呼ばわりし,「気違いです。」と言って追放した。
The folk of Noah denied before them, yea, they denied Our slave and said: A madman; and he was repulsed.
فَدَعَا رَبَّهُ أَنِّي مَغْلُوبٌ فَانْتَصِرْ
O da nihayet rabbına duâ etti, ben dedi, mağlûbum, hemen nusratını ver
それでかれは主に,「わたしは,本当に力尽きました。どうか御助け下さい。」と祈った。
So he cried unto his Lord, saying: I am vanquished, so give help.
54/11
فَفَتَحْنَا أَبْوَابَ السَّمَاءِ بِمَاءٍ مُنْهَمِرٍ
Bunun üzerine Göğün kapılarını açtık dökülen bir su ile şakır şakır
それでわれは,天の諸門を開き水を注ぎ降らせた。
Then opened We the gates of heaven with pouring water
وَفَجَّرْنَا الْأَرْضَ عُيُونًا فَالْتَقَى الْمَاءُ عَلَىٰ أَمْرٍ قَدْ قُدِرَ
Yeri de fışkırtık kaynaklar halinde, derken su birleşti bir emr üzerine ki olmuştu öyle mukadder
また大地に諸泉を噴出させ,水は合わさり,かねての神命によること(洪水)が起きた。
And caused the earth to gush forth springs, so that the waters met for a predestined purpose.
وَحَمَلْنَاهُ عَلَىٰ ذَاتِ أَلْوَاحٍ وَدُسُرٍ
Onu ise taşıdık elvahlı ve kenetli bir hamule üzerinde ki akar
しかしわれは板と釘で造ったもの(方舟)にかれを乗せてやった。
And We carried him upon a thing of planks and nails,
تَجْرِي بِأَعْيُنِنَا جَزَاءً لِمَنْ كَانَ كُفِرَ
Nezaretimizle giderdi o nankörlük edilen zata bir mükâfat olarak
わが見守る中でそれは走った。これが(皆から)退けられたあの者への報いである。
That ran (upon the waters) in Our sight, as a reward for him who was rejected.
وَلَقَدْ تَرَكْنَاهَا آيَةً فَهَلْ مِنْ مُدَّكِرٍ
Celâlim hakkı için bıraktık ta onu bir âyet olarak, fakat düşünen mi var?
われはこれを一つの印として残した。さて誰か悟ろ者はあるか。
And verily We left it as a token; but is there any that remembereth?
54/16
فَكَيْفَ كَانَ عَذَابِي وَنُذُرِ
Ki nasıl azâbım ve inzarlarım?
さあわが懲罰と戒めとはどうであったか。
Then see how (dreadful) was My punishment after My warnings!
54/17
وَلَقَدْ يَسَّرْنَا الْقُرْآنَ لِلذِّكْرِ فَهَلْ مِنْ مُدَّكِرٍ
Şanım namına Kur'anı müyesser de kıldık düşünmek için, fakat düşünen mi var?
本当にわれは,クルアーンを易しく説き明した。さあ,誰か悟る者があるか。
And in truth We have made the Qur’an easy to remember; but is there any that remembered?
كَذَّبَتْ عَادٌ فَكَيْفَ كَانَ عَذَابِي وَنُذُرِ
Tekzib etti de Âd nasıl oldu azâbım ve inzarlarım?
アード(の民)も(真理を)虚偽であるとした。それでわが懲罰と戒めとはどうであったか。
(The tribe of) Aad rejected warnings. Then how dreadful) was My punishment after My warnings.
54/19
إِنَّا أَرْسَلْنَا عَلَيْهِمْ رِيحًا صَرْصَرًا فِي يَوْمِ نَحْسٍ مُسْتَمِرٍّ
Çünkü salıverdik üzerlerine müstemirr, nühusetli bir günde bir soğuk rüzgâr ki sarsar
われは災厄の打ち続く日に,かれらに対し荒れ狂う風を送った。
Lo! We let loose on them a raging wind on a day of constant calamity,
54/20
تَنْزِعُ النَّاسَ كَأَنَّهُمْ أَعْجَازُ نَخْلٍ مُنْقَعِرٍ
İnsanları kökünden devrilen hurma kütükleri gibi yolar
すると人間は,根こそぎになった。ナツメヤンの切り株のように,むしり去られた。
Sweeping men away as though they were uprooted trunks of palm trees.
فَكَيْفَ كَانَ عَذَابِي وَنُذُرِ
Bak nasılmış azâbım ve inzarlarım?
あの時のわが懲罰と戒めとはどうであったか。
Then see how (dreadful) was My punishment after My warnings!
54/22
وَلَقَدْ يَسَّرْنَا الْقُرْآنَ لِلذِّكْرِ فَهَلْ مِنْ مُدَّكِرٍ
Şanım namına Kur'anı müyesser de kıldık düşünmek için, fakat düşünen mi var?
誠にわれは,クルアーンを易しく説き明かした。さて,誰か悟る者があるか。
And in truth We have made the Qur’an easy to remember; but is there any that remembereth?
كَذَّبَتْ ثَمُودُ بِالنُّذُرِ
Semûd o inzarları tekzib ettiler
サムード(もまた)警告を虚偽であるとした。
(The tribe of) Thamud rejected warnings
فَقَالُوا أَبَشَرًا مِنَّا وَاحِدًا نَتَّبِعُهُ إِنَّا إِذًا لَفِي ضَلَالٍ وَسُعُرٍ
Şöyle dediler: içimizden bir beşere mi tabi' olacağız? Şübhesiz biz o vakıt şaşkınlık içinde kalır ateşlere yanarız
そしてかれらは言った。「何と,わたしたちの中の一介の人間ではないですか。どうしてこんな者に従いますか。それこそ邪道,気違い沙汰です。
For they said: Is it a mortal man, alone among us, that we are to follow? Then indeed we should fall into error and madness.
54/25
أَأُلْقِيَ الذِّكْرُ عَلَيْهِ مِنْ بَيْنِنَا بَلْ هُوَ كَذَّابٌ أَشِرٌ
O zikir aramızdan ona mı bırakıyorlar? Belki o bir şimarık yalancıdır
わたしたちの間でかれだけに啓示が下されたのですか。いや,かれは大嘘付きです。」
Hath the remembrance been given unto him alone among us? Nay, but he is a rash liar.
54/26
سَيَعْلَمُونَ غَدًا مَنِ الْكَذَّابُ الْأَشِرُ
İleride bilecekler o şimarık yalancı kimdir?
(仰せられた。)「かれらは明日知るであろう。どちらが大嘘付きであるかを。
(Unto their warner it was said): Tomorrow they will know who is the rash liar.
54/27
إِنَّا مُرْسِلُو النَّاقَةِ فِتْنَةً لَهُمْ فَارْتَقِبْهُمْ وَاصْطَبِرْ
İşte biz onlara bir fitne olmak üzere o Nâkayı (o dişi deveyi) salıyoruz. Onun için gözet onları ve sabırlı ol
本当にわれは,かれらを試・るため雌ラクダを送るであろう。あなたは耐え忍びかれらを見守れ。
Lo! We are sending the she camel as a test for them; so watch them and have patience;
وَنَبِّئْهُمْ أَنَّ الْمَاءَ قِسْمَةٌ بَيْنَهُمْ ۖ كُلُّ شِرْبٍ مُحْتَضَرٌ
Hem haber ver onlara ki su aralarında nevbetle taksim ve her su alış huzur iledir
そしてかれらにラクダと水を分配し,順番に飲むよう伝えなさい。
And inform them that the water is to be shared between (her and) them. Every drinking will be witnessed.
54/29
فَنَادَوْا صَاحِبَهُمْ فَتَعَاطَىٰ فَعَقَرَ
Bunun üzerine sahiblerine bağırdılar o da silâha sarıldı da ayaklarını çırptı
だがかれらは仲間を呼び寄せ,その男は(剣を)手にとると膝の腱を切ってしまった。
But they called their comrade and he took and hamstrung (her).
54/30
فَكَيْفَ كَانَ عَذَابِي وَنُذُرِ
Fakat bak nasıl oldu azâbım ve inzarlarım
その時のわが懲罰と戒めとがどうであったか。
Then see how (dreadful) was My punishment after My warnings!
54/31
إِنَّا أَرْسَلْنَا عَلَيْهِمْ صَيْحَةً وَاحِدَةً فَكَانُوا كَهَشِيمِ الْمُحْتَظِرِ
Çünkü biz üzerlerine tek bir sayha salıverdik, ağılcı çırpısı gibi kırılıp döküle kaldılar
本当にわれは,かれらに向っかて(耳をつんざく)一声を下すと,かれらは家畜の囲いに使われる枯れ株のようになった。
Lo! We sent upon them one Shout, and they became as the dry twigs (rejected by) the builder of a cattle fold.
54/32
وَلَقَدْ يَسَّرْنَا الْقُرْآنَ لِلذِّكْرِ فَهَلْ مِنْ مُدَّكِرٍ
Şanım namına Kur'anı müyesser de kıldık düşünmek için, fakat düşünen mi var?
われは,クルアーンを易しく説き明した。さて,誰か悟る者があるか。
And in truth We have made the Qur’an easy to remember; but is there any that remembereth?
54/33
كَذَّبَتْ قَوْمُ لُوطٍ بِالنُّذُرِ
Lûtun kavmı o inzarlara yalan dediler
ルートの民も警告を虚偽であるとした。
The folk of Lo! rejected warnings.
إِنَّا أَرْسَلْنَا عَلَيْهِمْ حَاصِبًا إِلَّا آلَ لُوطٍ ۖ نَجَّيْنَاهُمْ بِسَحَرٍ
Biz gönderdik üzerlerine taşlar yağdıran, yalnız Lûtun ailesini necata çıkardık bir sehar
われは砂石の嵐をかれらに送った。ルートの家族だけは別であった。黎明にかれらを救い,
Lo! We sent a storm of stones upon them (all) save the family of Lot, whom We rescued in the last watch of the night,
نِعْمَةً مِنْ عِنْدِنَا ۚ كَذَٰلِكَ نَجْزِي مَنْ شَكَرَ
Tarafımızdan bir ni'met olarak, işte şükredeni böyle karşılarız
われからの恩恵とした。このようにわれは感謝する者に報いる。
As grace from Us. Thus We reward him who giveth thanks.
وَلَقَدْ أَنْذَرَهُمْ بَطْشَتَنَا فَتَمَارَوْا بِالنُّذُرِ
Celâlim hakkı için satvetimizin şiddetini kendilerine ıhtar da etmiş idi, fakat o ıhtarları cidal ile karşıladılar
(ルートは)わが懲罰をかれらに警告したのだが,かれらはその警告に就いて疑惑の念を抱いた。
And he indeed had warned them of Our blow, but they did doubt the warnings.
54/37
وَلَقَدْ رَاوَدُوهُ عَنْ ضَيْفِهِ فَطَمَسْنَا أَعْيُنَهُمْ فَذُوقُوا عَذَابِي وَنُذُرِ
Ve onun müsafirlerinden kâm almağa kalkıştılar, biz de gözlerini siliverdik de tadın bakalım dedik azâbımı ve inzarlarımı?
そしてかれの賓客(天使)を,かれから奪おうとしたので,われはかれらの目を潰した。「さあ,わが懲罰と警告を味わえ。」
They even asked of him his guests for an ill purpose. Then We blinded their eyes (and said): Taste now My punishment after My warnings!
54/38
وَلَقَدْ صَبَّحَهُمْ بُكْرَةً عَذَابٌ مُسْتَقِرٌّ
Ve Celâlim hakkı için bastırıverdi kendilerini bir sabah bir azâbı müstekır
あくる朝,永遠の懲罰がかれらに下った。
And in truth the punishment decreed befell them early in the morning.
54/39
فَذُوقُوا عَذَابِي وَنُذُرِ
Tadın bakalım azâbımı ve inzarlarımı
「さあわが懲罰と警告を味わえ。」
Now taste My punishment after My warnings!
54/40
وَلَقَدْ يَسَّرْنَا الْقُرْآنَ لِلذِّكْرِ فَهَلْ مِنْ مُدَّكِرٍ
Şanım namına Kur'anı müyesser de kıldık düşünmek için, fakat düşünen mi var?
われは,クルアーンを易しく説き明した。さあ,誰か悟る者があるか。
And in truth We have made the Qur’an easy to remember; but is there any that remembereth?
وَلَقَدْ جَاءَ آلَ فِرْعَوْنَ النُّذُرُ
Şanım hakkiçin ali Fir'avne de geldi inzar edici Peygamberler
本当にフィルアウンの一族にも警告者が遣わされた。
And warnings came in truth unto the house of Pharaoh
54/42
كَذَّبُوا بِآيَاتِنَا كُلِّهَا فَأَخَذْنَاهُمْ أَخْذَ عَزِيزٍ مُقْتَدِرٍ
Âyetlerimizin hepsini tekzib ettiler biz de onları öyle bir tutuşla alıverdik ki muktedir bir azîze öyle yaraşır
(だが)われの種々の印を虚偽であるとした。それでわれは,偉大で強力な者の一(組?)・で,かれらを捕えた。
Who denied Our revelations, every one. Therefore We grasped them with the grasp of the Mighty, the Powerful.
أَكُفَّارُكُمْ خَيْرٌ مِنْ أُولَٰئِكُمْ أَمْ لَكُمْ بَرَاءَةٌ فِي الزُّبُرِ
Sizin kâfirleriniz onlardan hayırlımı? Yoksa sizin için kitablarda bir berâetmi var?
あなたがた不信心者(クライシュ族)の方が,これらの者よりも優れているのか。それとも啓典の中にあなたがたのための赦免があるのか。
Are your disbelievers better than those, or have ye some immunity in the Scriptures?
54/44
أَمْ يَقُولُونَ نَحْنُ جَمِيعٌ مُنْتَصِرٌ
Yoksa biz yardımlaşır bir cem'iyyetiz mi diyorlar?
それともかれらは,「わたしたちは皆勝利を得る者です。」とでも言うのか。
Or say they: We are a host victorious?
54/45
سَيُهْزَمُ الْجَمْعُ وَيُوَلُّونَ الدُّبُرَ
Her halde o cem'iyyet bozulacak ve arkalarını dönüp gidecekler
やがてこれらの人々は敗れ去り,逃げ去るであろう。
The hosts will all be routed and will turn and flee.
54/46
بَلِ السَّاعَةُ مَوْعِدُهُمْ وَالسَّاعَةُ أَدْهَىٰ وَأَمَرُّ
Daha doğrusu onların asıl mev'ıdi saattir ve o saat daha acı ve daha belâ ve bedterdir
いや(審判の)時は,かれらに約束された期限である。しかもその時には,最も嘆かわしい最も苦しい目にあうであろう。
Nay, but the Hour (of doom) is their appointed tryst, and the Hour will be more wretched and more bitter (than their earthly failure).
إِنَّ الْمُجْرِمِينَ فِي ضَلَالٍ وَسُعُرٍ
Muhakkak ki mücrimler şaşkınlık ve çılgınlıklar içindedirler
本当にこれらの罪を犯している者たちは,迷っているか,気違いである。
Lo! the guilty are in error and madness.
54/48
يَوْمَ يُسْحَبُونَ فِي النَّارِ عَلَىٰ وُجُوهِهِمْ ذُوقُوا مَسَّ سَقَرَ
O gün ki yüzleri üstü ateşte sürüklenecekler tadın ne imiş diye messi Sakar
火の中に顔を下にして引きずられるその日,かれらは,「猛火の触れ具合を味わいなさい。」(と言われよう)。
On the day when they are dragged into the Fire upon their faces (it is said unto them): Feel the touch of hell.
54/49
إِنَّا كُلَّ شَيْءٍ خَلَقْنَاهُ بِقَدَرٍ
Haberiniz olsun ki biz her şey'i bir kaderle yaratmışızdır
本当にわれは凡ての事物を,きちんと計って創造した。
Lo! We have created every thing by measure.
وَمَا أَمْرُنَا إِلَّا وَاحِدَةٌ كَلَمْحٍ بِالْبَصَرِ
Emrimiz de başka değil birdir, bir lemhi basar gibidir
またわが命令は只一言,瞬のようなものである。
And Our commandment is but one (commandment), as the twinkling of an eye.
54/51
وَلَقَدْ أَهْلَكْنَا أَشْيَاعَكُمْ فَهَلْ مِنْ مُدَّكِرٍ
Celâlim hakkiyçin emsalinizi hep helâk da ettik fakat hani düşünen?
われはこれまで,あなたがた(マッカの多神教徒)の同類を滅ぼした。さて,誰か悟る者があるか。
And verily We have destroyed your fellows; but is there any that remembereth?
54/52
وَكُلُّ شَيْءٍ فَعَلُوهُ فِي الزُّبُرِ
Bununla beraber işledikleri her şey defterlerdedir
かれらの所行は,書冊に凡て記録されている。
And every thing they did is in the Scriptures,
54/53
وَكُلُّ صَغِيرٍ وَكَبِيرٍ مُسْتَطَرٌ
Ve küçük büyük hepsi satra geçmiştir
大小凡てのことが,等しく書き留められている。
And every small and great thing is recorded.
54/54
إِنَّ الْمُتَّقِينَ فِي جَنَّاتٍ وَنَهَرٍ
Şübhesiz müttekıler Cennetlerde nur içinde
本当に主を畏れる者は,園と川のある,
Lo! the righteous will dwell among gardens and rivers,
54/55
فِي مَقْعَدِ صِدْقٍ عِنْدَ مَلِيكٍ مُقْتَدِرٍ
Sadakat meclisinde, kudretine nihayet olmıyan bir şehinşahın huzurı kibriyasında
全能の王者の御許の,真理の座に(住むのである)。
Firmly established in the favour of a Mighty King.


Yenişehir..

Şablon:Sadeleştirilmiş ET


Sure Formülleri

Sure Formülleri

Advertisement