Yenişehir Wiki
Advertisement

Ketür köyünden kalkıp Fırat nehri boyunca mamur yerlerden dokuz saat giderek Şirim köyüne geldik Kemah sınırındadır. Buradan yine güneye, Fırat byounca 7 saat giderek Emin köyüne konduk. Bu da Kemah sınırında olup tuzla emininin hasıdır. Buradan yine Fırat kenarında giderek Kemah kalesine geldik.

Felah veri yftni Kemah kalesinin va«ıfla«v

Eski kayserlerden birinin yapısıdır. Sonra Uzun Hasan'ın eline geçip, Timur kuşatmasına uğramışsa da, dayanmıştır. Sonra Birinci Sultan Selim Yavuz şehzâdeliğinde Trabzon'da iken bir yolunu bulup bu kaleyi fethedip içine asker koymuştur. Sonraları Şâh İsmail isyan ederek bu kaleyi eline geçirmiştir. Sonra Sultan Selim müstakil pâdişâh olunca, ilk önce Acemlere gâza ilân edip, deniz gibi askerle Anadolu içinden geçerek bu Kemah kalesini kuşatmıştır. Kale Bıyıklı Mehmed Paşa eliyle fethedildikten sonra daha birçok kaleler alarak Acem içerilerine doğru ilerlemiştir.

Kale, Sultan Süleyman yazımına göre Erzurum toprağında Kuruçay voyvodalığı hükmündedir. Erzurum Paşasının has ve subaşılığıdır. Üçyüz akça ile nâibliktir. Kercas, Kuruçay, şehir adlarındaki nâhiyelerinde kadısına senede üçbin kuruş has olur. Ahalisi Peygamberin şeriatına itaatlidir. Bir hâkimi de kale ağasıdır. Beşyüz kale neferleri olup tuzladan maaşlarını alırlar. Yeniçeri serdarı, sipâhi kethüdâ yeri, nakibül eşrâfı, âyân ve eşrâfı vardır. Bir hâkimi de Fırat nehrinin karşı tarafında bir saat uzaklıktaki yediyüz evli Kömür köyünde oturan tuzla eminidir. Kardan beyaz Kırşehir tuzundan lezzetli tuzu olur ki, dünyaca meşhurdur. Bütün Kürdistan ve Türkmenistan'dan Bingöl yaylağına çıkan adamlar, mutbak tuzlarını hep bu Kemah şehrinden alırlar.

Bu şehrin beğenilen birşeyi de ince ve sağlam çadır bezidir ki, benzerinin hiç bir diyârda olmak ihtimali yoktur. Rumelindeki Drama bezinden âlâ, temiz peçe gibi bezi olur. Hattâ halk dilinde Kemah bezi, Erzincan kozu, Bayburt'un kızı diye darbımesel olmuştur.

Kömürköy yakınındaki bağlardan akan Kömür suyu Kercas dağlarından gelip, Kemah kalesi dibinde, bir gün uzaklıktaki Sultan Melik Gazi tekkesi yakınında Fırat nehrine dökülür. Bunun takriben karşısında Mübârek köyü vardır. Mâmur köy olup, Erzurum kalesi kullarının hasıdır.

Allahın hikmeti, bu mübârek köydeki mağaraların içinden Temmuz ayında akan lezzetli sular, donup buz olur. Halbuki kış gelinleri hamam suyundan ziyâde ılık olur. Cenabı Hakkın garip hikmetidir. Bütün vilâyet halkı Katık peyniri dedikleri peynirlerini bu mağaralarda muhafaza eder- ler. Böyle soğuk bir mahzendir.

Bu yerlerde Erzurum'dan gelirken Fırat nehri üzerindeki bir göz büyük köprüden geçip, beşyüz adım kadar yokuş yukarı Keyan denilen kayalı yerleri aşmalıdır. Göklere baş kaldırmış kayalardır. Kaleye çıkarken bu Keyan kayaları sağ tarafa düşer. Cehennemin esfeli ve gayyâ kuyusu gibi uçurumdur.

Ayn-ı Munzur dedikleri nehircik de burada Fırat nehrine karışır. Bu çay, Munzur dağından çıkıp şehrin bahçeleri içinde Salmi deresiyle birleşip Keyan altında Fırat nehrine karışır. Berrak, saf bir atlayan sudur.

Keyan kayası denilen yer, kale dibidir. Oradan bir âb-ı hayat gibi su kaynar. Buraya yakın Ali kayası derler bir kaya vardır. Bu şehir halkının inancına göre Hazreti Ali gelip belini dayayarak istirahat ettiği için hâlâ bel ağrısına yakalanmış olanlar, o kayaya belini koysalar şifa bulurlar derler. Ama hassası Allahtandır. Şehir ahalisi bu kayaya Gizli kaya derler. Bu kayadan yokuş yukarısı Müslüman olmayanların varoşudur. İki hanı, tlji hamamı, bir câmii vardır. Hamamının birisi mahkemeye bitişik Çorbacı hamamı diğeri de Keyan'a yakın Fırat nehri kenarında Kethüdâ yeri hamamı dır. Varoş etrafında bahçeler yoktur. Bu varoştan yukarı büyük kalesi göklere uzanmıştır.

Kemah kalesinin şekilleri: Beş köşeli, şeddadvari bir güzel kaledir. Burç ve duvarları büyük taşlarla yapılmıştır. Erzurum serhaddinde benzeri voktur. Fırat nehri aşırı bir havârisi var. Ama ondan zarar gelmez. Kıbleye bakan bir kapısı ile, ondan içeride iki katı kapıları vardır. Üçü de murassa, sağlam demir kapılardır.

İlk kapının iç tarafında sağ ve solunda ikişer tunç topları vardır. Yollar, yirmiyedikat olup üç kantar ağırlığında gülleler atarlar. Şurası tuhaf böyle ağır acaip, kalkıp inmesi zor topları, bu yalçın kayalar üzerine nasıl çıkarıp da koymuşlardır?. İçerideki kapının üst tarafında bir pehlivan gürzü, bir Hazreti Ali ok ve yayı asılmıştır. İç kapıları toprak örtülü altıyüz kadar ev vardır. Fakat dar yerde olduğundan bağsız, bahçesiz evlerdir, içerisinde kup oğlu İbrahim çelebinin evlerinden başka bahçeli yoktur.Kale içinde terkolunmuş beş arazi çoktur. Hattâ boş olan yerlerde beş adet buğday anbarı vardır. Içerisi Selim Handan beri pirinç çeltiği ve darı ile doludur. Gören harmandan gelmiş de anbara konulmuş zanneder. Kuşatma sırasında asker bununla geçinir. Bu iç kalede onbir mihrab vardır. Kale kapısından içeri Bey camii gayet büyük ve eski usul yapıdır. Bir kârgir minâresi vardır. Bundan başkalan tahta minareli olup, diğerleri minâresiz mescidlerdir. Kalenin kuzeyinde, şehidler kapısı üstünde büyük, küçük 32 adet top vardır. Kapıdan aşağı kayadan kesme su ile tâ aşağı nehire inen su yolu vardır. Kuşatma sonrasında oradan alıp susuzluk giderirler. Aşağıda ttMe yakın üç adet su sarnıcı vardır. Birisi âb-ı hayat, biri küherçileli su, diğeri tuzlu sudur. Bu şehrin de güzelleri dünyaca tanınmıştır. Şehir Erzurum toprağında olup ahâlisi Türktür. Ama garib dindar, halûk adamlardır. Mahsullerinden çadır ve lezzetli tuzu, katık peyniri dedikleri katmer peyniri meşhurdur. Midilli'nin lor peyniri, Şam, şerifin kariyşe peynir gibi peynirlerden tâze, lezzetli ve hazmı kolaydır. Bir de ilkbaharda bu şehrin dağlarına Selvi adında In&m £ kuşu gelip, bostan ve bağlarına konar. Kemahalı bunun mevsimini bildiklerinden varıp kuşu avlarlar. Tüy&ıl yolup, tuz ile turşu yaparlar. Kışın yerler. Çok lezzetli bir kuştur. Kuvvet verici eti vardır. Ellerinden kurtulan kaşların bir kısmı başka yerlere göçerler.

İtalar yakınında Kened efendi ziyâreti ile köprü başında Melik Gazi Sultan ziyâreti vardır. Şehir, cadde üzerinde olmadığından kârban yolu değildir. Taşlık bir yerde olup Fırat nehri Dumlu Sultan dağından gelip bu şehrin topraklarını sular. Bu kalenin kayasını dolanıp, batıya akarak İzoli Kürdleri içinden geçer. Bingöl'den sonra Murad suyunu da alır sonra Fırat nehri Malatya yakınında Kömür hanı geçidinden akar. Harput, Eğin, Palu, Diyarbekir gibi yerlere gitmek isteyenler, Fıratı gemi ile geçmeyince geçemezler.

Bu şehri üç gün seyrettikten sonra, paşanın malı olan Kuruçay voyvodasının muhasebesini görüp bakaya malından yediyüz kuruş alındı. Hakire, ayakbastı ücreti olarak yüz kuruş verdiler. Tuzla emini Emir Hasan ağadan bekaya mal için (tahsili gecikmiş) yüzelli kuruş aldık.

Buradan giderek diğer işlerimizi görüp, dönüşte yine bir gece Kemah'da misafir kaldık. Ertesi günü sabahleyin Fırat nehri kenarında 9 saat giderek Sorim köyüne geldik. îkiyüz evli bir köy ve zeamettir. Buradan da Fırat nehri boyunca kâh kâh sarp yollar ile 10 saatte Cebece hanı konağına vardık. Eski zamanda mâmur ve şenlik bir yer imiş. Yine kuzeye giderek Fırat nehrini sağ tarafımıza aldık. Buradan kalkıp bir geniş sahra içinde giderek Çemen köyüne geldik. Erzincan toprağında mâmur bir köydür. Ketesi, keşkesi meşhurdur. Burada büyük tini ve karlar, boran zahme- ti çekip canımızdan bıktık. Buradan kalkıp ileri, Erzincan kalesine geldik.

Erzincan kalesi: Sırf Erzurum malıdır. Burası bir irem bağı gibi bahçe otu nlre Wn hükümdarlar, buna şahid olmak için kudretlerini sarfetmişlerdır. Nihayet 885 (1480) senesinde pâdişâh, olan Sultan Zâhirüddin, Yıldırım Bayezid ilanın yıldırım gibi dört çevresindeki düşmanlarından intikam aldığını, ne tarafa yönelirse muzaffer olduğunu görünce, Amasya kalesinin fethi günü Amasya'ya gelip Erzincan kalesinin anahtarlarını yıldırım Bayezid Hana teslim etti. Hazreti padişah da büyük cömertlik göstererek Erzincan tahtını yine Sultan Zihiriddin'e ihsân etmiştir. Fakat sikke (para) ve hutbe yine Yıldırım Bayezid nâmına olmuştur.

Bu halin üçüncü senesinde Sultan Zâhirüddin vefât ettiğinden memleketi Karakoyunlu şûhlarından Kara Yusuf un eline geçmiştir. O da bunu yedi sene elinde tuttuktan sonra nursuz Timur meydana çıktığından Kara Yusuf korkuşundan tahtını ve rahatını bırakıp Bağdad hâkimi Sultan Ahmed Celâyir ile beraber Yıldırım Bayezid'in yanına kaça- rak onun gölgesine sığınmışlardır.

Timur bu iki pâdişâhı Yıldırım Handan istediyse de vermedi.Şehrinden ve mülkünden kov! dedi. Fakat Yıldırım Bavezıd Han Timur'un sözüne bakmadı. Bu olay Timur'un, Osmanlılarla muharebesine sebep olmuştur. Timur, Kara Yusuf ve Sultan Ahmed Celâyir dahi Adalya'dan gemilere binip Mısır'a kaçarak Sultan Berkok'a sığınmışlardır.

Beri taraftan Erzincan taraflarına Uzun Hasan mâlik olarak burada para kesmiş ve hutbe okutmuştur. Hâlâ Mevlevihanı yakınında darbhftne görünür.

Beri taraftan Yıldırım Bayezid Han cennete göçüp Erzincan'da ise Uzun Hasan müstakil olmuştur. Yıldırım Bayezid Handan sonra şehzâdeleri Müsâ Süleyman ve şehzâde Mehmed çelebiler zamanında Anadolu hercümerç olup, nihayet Çelebi Sultan Mehmed müstakil pâdişâh olmuştur. O zaman Uzun Hasan ile uğraşmağa vakti olmadığından Uzun Hasan tâ Fatih zamanına kadar Osmanlı ülkesine el uzatmakla meşgul olmuştur.

Nihayet P7P 1473) senesinde Fatih, bunu meşhur savaşta Otlukbeli savaşı mağlup ederek, bütün Erzurum ve Erzincan taraflarını almış ve buraların ikinci fâtihi olmuş tur. Sonraları Bayezid Han asrında Bayezidi Veli, Sultan Selim (Yavuz) şehzâdelikle Trabzon'da vâli iken Şâh İsmail bir aralık Erzincan'ı zabtetmiştir. Sonra Sultan Selim Osmanlı tahtına şan ve şevketle cülûs edince, Şâh İsmail'in Füzerine ordu çekip Erzincan sahrasına gelmiş ve 921 (1515) senesinde harbsiz aman ile bu Erzincan'ı almış. O halde Erzincan'ın üçüncü fâtihi olmuştur. Süleyman Han yazmasına göre Erzurum toprağında, paşa hasından ayrılmış olup. hâkimi subaşıdır. . .

150 akçalık şerif kazâdır. Nahiyeleri ve köyleri vardır. Kadısına altı kese has olur, hükümettir. Şeyhülislâmı, nakibüleşrâfı, sipâhi kethüdâyeri, yeniçeri serdarı, yüzelli adet ticaret erbâbıkale neferleri vardır. Hâkimleri, rauhtesib ağası ve şehir nâibidir.

Kalesi bir düz, ferah sahranın ortasında dört köşe, kayalık küçük ve güzel bir kaledir. Ama dört duvarı gayet alçaktır. Dört çevresinde kaleleri sağlam değil.. Kale eskidir. Hendeği alçaktır. Abaza Paşa Erzurum'da isyan ettiği vakit hendeğini, burç ve duvarlarını tamir edip muhafaza ettiler. Fakat Abaza'dan kurtuluş olmadığından çaresiz kaleyi ona teslim ettiler.

Bir demir kapısı vardır. Dışarıdaki varoşundan şehre, hendekten köprü ile geçilir. Kalenin içinde ikiyüz adet bağsız, bahçesiz evi, bir câmli vardır. Başka imâreti yoktur. Çünki kalenin içi dardır. Dış varoşunda 1800 kadar evleri var. İki katlıları azdır. Yetmiş mihrabı var, yedisi câmidir. Yedi kadar derviş tekkeleri vardır. En meşhurları Hazreti Mevlânâ tekkesi olup içinde her gece Mevlânâ âyini olur. Mev- lânâ evlâdından Çelebi efendi de tekke sahasında gömülüdür. Vakıftan kuvvetlidir. Kütüphânesinde Hazreti Mevlânânın el yazısı ile bir Kur'an-ı Kerim, bir de Mesnevi-i şerif vardır.

Abdülkadir Geyttnt tekkesi de meşhurdur.

lıaınaııüuiınııi u. meşuuılau, i«i iüüfcui âaiiiainı :kİ kender hamamıdır. Onbir kadar büyük hanı vardır. Kırksekiz mahallesinde kırk çocuk mektebi var. Bilginleri, salih adamları çok olduğundan her câmi ve medresesinde ücretsiz okutan dersiâmları vardır. Bütün bilgiler okutulur. Ze- ki, olgun, soylu, anlayışlı, namazını kılan, halûk, halim adamları vardır. Hepsi de kısa elbise giyerler. Şöhret âfettir diye ipek elbise giymezler. Güzelleri çoktur. Ama kadınları adviye gibi afife çok edebil, dürüst, namuslu olduklarından gayet örtülüdür. Ayaklarına çizme, başlarına diba arakcin (takke) giyip gezerler. Küçük, kârgir bedestanı var. Bütün kıymetli mallar orada mevcuttur. Çarşısında elli yüz kadar küçük dükkânı vardır. Havası oldukça iyidir. Doğu tarafında dağ aşırı Erzurum iki konaktır. Buraya kar yağar. Fakat üç günden fazla durmaz Yaz kış sebzesi eksik değil. Her türlü hububatı çoktur. Yiyeceklerinden yetmiş türlü sulu armudu meşhurdur. Hatta paşaya buradan 17 türlü sulu armut verdiler. Üzümü, yenisi gelinceye kadar kalır. Zer- dalisi, armut kurusu, dut kurusunun beyaz ve sarısı,mor ve siyah dutu meşhurdur. Çarşı ve pazarında dut kurusu sattıkları gibi yük yük diğer memleketlere de gider. Baş- kaca timan vardır. Çeşitli dut pekmezini günlük ve bahar ile terbiye ederler. Bir kâsesini içene tâze hayat verir. Mesireleri çoktur. Meyvaları iki günde yük hayvanlanyle Erzurum'a götürülür. Erzurum'u meyva ile doyuran bu şehirdir.

Ziyaret yerleri: Bağlar içinde Hazreti Hızır makamı biricik bir yerdir ki herkes ziyaret eder. Mevlevihâne şeyhi Halid efendi ziyâret yeri, Hemdem Paşa ziyâret yeri,.. Sultan Selim vezirlerinden olup Çıldır gazâsına giderken vefat ederek bu şe- hirde gömülmüştür (1).

(1) Hrmdfm Pn»», Yavuz un hojlandıfc, kendisiyle »Marnlan satranç oynadığı saf ve temiz yürekli bir vezirdi. Askerin teşvikiyle, her akşam Yavuz bu uzun seferden bir fayda hasıl olmıyacağını gen (lonjlse d»hu iyi olacağını söylediği için, hemen oracıkta Yavuz tankından öldürülmüştür.

Daha çok ziyâretleri vardır. Fakat bilmiyoruz. Bu şehirde üç gün paşa ile kalıp, Kemah tuzla emininden ve Kuruçay subaşısından tahsil ettiğimiz malları aldık. Vil&yct halkı paşaya büyük ziynetler verdiler. Bir sevinç ve senlik içinde iken, istanbul tarafından bir ulak gelip (Var- dar Ali Paşa) 'nın celâli olduğunu (padişâha baş kaldırdığı- nı) haber verdi. Bir de mektup getirdi Paşaya vererek Vardar Ali Paşa imdadına Defterdarzâde efendimizi davet eyledi. Getirdiği mektubun içinde şunlar yazılı idi:

Benim oğlum! İbrahim Hanın veziri Hesarpire Ahmet Paşa biri slvM eyâletinden adet İstanbul'dan bûtün vezirler, vükeli ve iyftn mektuplar ile, Vâlide Sultandan tezkereler geldi. Hepsi de ayak sürüyerek deniz gibi askerle Üsküdar'a gelip K'^le divim vır diye re- ,lr» Ooel lloeay., mültûyü, mülikkab kazaskeri, Bektaş atayı, Çelebi kethüdayi, Muhllhöddln atayı,Kara çavuşu bteyeriniz! derler. Benim oğlum! Ben büyük askerle Sivas tan alıkolunup devlet katına Çavuşzâde Mehmed Paşa Oflum, Ibşlr Paşa Oflum. $eh»«va«M>tfa Cari Pa« otlum. Kütahya paşası Küçük çavuş otlum, velhasıl vezir yedi beylerbeyi, onbir mirliva ve ordu toplayıp gitmek üzereyim. Eter Kn de Ahmed Paşadan başını kurtarmak istiyorsan, Tokat kalesi altında seninle buluşalım. Hep bir olup devlet merkezine gidelim

Bu mektup paşaya Erzincan'da yetişip okundu. içinde ki malûmu olunca bütün ağaları topladı. Onlarla istişâre etti. Bütün levendler uğrunda ölürüz! demeleri üzerine, bu niyete fâtiha okundu. Vardar Ali Paşa ile beraber celâli olmağa, padişâha karşı gelmeğe azmedildi. Önce tuğlarla Aalacaatlı Hasan ağa bin seçme askerle zâhireciler, kilerciler, mutbak emini konakçı olup önde gittiler. Vardar Ali Paşaya da Siyâvuş Paşa ile:

İnşallah seninle birlikte İstanbul tarafına gitmek üzereyim.. diye mektup gönderildi. Bu hâlleri görüp hakirin aklım başımdan gitti. Bu kadar ma\ menal ve karlan bu şiddetle ne yapacağım diye gece ve gündüz karma karışık düşünmeğe başladım.

EÇS/4

Advertisement