Yenişehir Wiki
Değişiklik özeti yok
Değişiklik özeti yok
Etiket: sourceedit
19. satır: 19. satır:
 
*[[Kevser Suresi/1-3]]
 
*[[Kevser Suresi/1-3]]
 
*[[Kevser Suresi/Albanian]]
 
*[[Kevser Suresi/Albanian]]
  +
  +
  +
  +
'''Kevser Sûresi'nin Bazı Sırları'''
  +
  +
Örnek 1
  +
  +
Sûre-i Kevser'in hurûfu 46, Besmele ile 65, huruf-u hecaiyeden mevcudu 17'dirdir. Nüzul-u vahyin havz-ı ekberi ve ekser Enbiyanın meşhur kevseri olan Kudüs-ü Şerif'in fetih tarihi olan 17 adediyle tevâfuk etmek sırrıyla işaret eder. (Rumuzat-ı Semaniye )
  +
  +
Besmele ile aded-i hurufu 65'tir. Bu iki rakam hurufa inkilab etse هُوَ olur. İhlasın başındaki هُوَ اللَّهُ ile هُوَ الَّذِى اَرْسَلَ رَسُولَهُ deki هُوَ ye manidar bakmakla beraber; 65 sene-i veladetle, sene-i vefat dahil olmak veya Arabi seneler itibari ile Sahib-ül Havz-ı vel Kevser olan Zat'ın ömrüne tevâfuk etmekle beraber; (Rumuzat-ı Semaniye)
  +
  +
  +
  +
Örnek 2
  +
  +
==[[Kevser suresi]]==
  +
  +
Madem sabıkan geçtiği gibi [[sûre-i Kevser]], [[Fütuhat-ı Muhammediye]]yi (A.S.M.) ihtar eder. Ve kelimatıyla ve hûrûfâtıyla Feth-i Mekke ve Feth-i Beyt-ül Makdis ve Şam fütuhatına işaret eder. Elbette altıyüz seneye karib mühim bir merkez-i Hilafet-i İslamiye ve menba'ı neşr-i ahkam-ı Kur'aniye ve Kur'an-ı Hakimin muazzam ordusunun merkezi olarak, Kur'an bayrağını dörtyüz sene kadar kâinata karşı galibane tutan İstanbul'un tarih-i fethini Kur'an'da بَلْدَةٌ طَيِّبَةٌ işaretiyle müjde verdiği gibi; sekizyüzelliyedi teşkil eden اَلْكَوْثَرْ فَ ebced-i makamı 857 olarak, aynen [[بَلْدَةٌ طَيِّبَةٌ]] gibi İstanbul'un İslam eline geçmesi olan sekizyüzelliyedi tarihine tevâfuk etmekle işaret ediyor.
  +
  +
Çünkü: [[اَلْكَوْثَرْ]] kime verilmiş ve ne için verilmiş sırrıyla, Kevser'in evvelinde أَعْطَيْنَاكَ kime verildiği için ondan كَ 'i alır. Ne için verildiğine delalet eden فَصَلِّ 'den neticeye işaret için فَ 'yi alır. كَ الْكَوْثَرَ فَ olur. Mecmuu sekizyüzelliyedi adediyle İstanbul'un fethini müjde veriyor ve Fütuhat-ı Muhammediyeye (A.S.M) dahil olarak en muhteşem cevami-i İslamiyeye merkez olup kürre-i arzda kılınan salat-ı kübranin bir mescid-i ekberi olduğuna elbette ima eder.
  +
  +
Hem [[757]]'de İstanbul İslam'ın eline geçmesine namzed olarak yol açılmış muhasara ile Fatihası okunmuş. Demek الْكَوْثَرَ namzedliğini ve akd-i İslamiyete girmesine yediyüzelliyedide الْكَوْثَرَ aded-i ebcedisi imaen ifade ediyor.
  +
  +
Evet, 757'nin ahirlerinde ve ellisekizin evvellerinde Sultan Orhan zamanında Süleyman Paşa kumandasında Erler tabir edilen kırk kahramanın şahit olmasıyla, İstanbul Hükümet-i İslamiye akdi altına girmiş ve fatihası o tarihde okunmuştur. (Rumuzat-ı Semaniye )
  +
  +
İşte [[Rumuzat-ı Semaniye]] namı altında gayr-ı matbu' elyazma eserden verdiğimiz şu çok az bazı numuneler, herhalde zevki selim, aklı müstakîm kimseler için gösterir ki; Üstad Bediüzzaman Hazretleri, bütün himmet ve gayretini Kuran'ın kırk vech-i i'cazından biri olan tevafuk sırrıyla açılan anahtarlarla, onun i'cazına hizmet etmek istediği ve yegâne gayesi de o olduğu anlaşılır sanırım. Bu risaleden verdiğimiz numunelik bölümler maksada kifayet ediyor. Geniş bilgi isteyenler mezkûr eseri, hiç olmazsa Osmanlıca teksir Zülfıkar kitabında yer alan onun kısaca fıhristesini bulup okumalarını tavsiye ederiz.
  +
{{Filbakınız}}
  +
==[[Asr suresi]]==
  +
  +
İkinci Nokta'nın bir hatimesi
  +
  +
Bu hatimede [[Rumuzat-ı Semaniye]] dışında kalan bazı Nur Risalelerinde yer almış bir kısım âyât ve ehadîs-i şerifelerin Cifir ve Ebced hesabıyla gösterdikleri ilginç bazı tarihî hâdiselerden söz edeceğiz. Yani, yine Bediüzzaman'ın âyet ve hadîslerdeki ilmî tahkikatından örnekler göstereceğiz.
  +
  +
Birinci Âyet: وَ الْعَصْرِ اِنَّ اْلاِنْسَانَ لَفِى خُسْرٍ Süresindeki âyetlerin acib ve garib işaretleri:
  +
  +
Teşrin-i sâni otuzuncu gün 1358'de Karadağ başına çıkıyordum. "İnsanların, hususan müslümanların bu teselsül eden helâketleri ve hasâretleri ne vakitten başladı, ne vakte kadar..." hâtıra geldi. Birden her müşkülümü halleden Kur'an-ı Mu'ciz-ül-Beyan, Sûre-i وَ الْعَصْرِ yi karşıma çıkardı. "Bak" dedi, baktım; her asra hitab ettiği gibi, bu asrımıza da daha ziyade bakan وَ الْعَصْرِ اِنَّ اْلاِنْسَانَ لَفِى خُسْرٍ âyetindeki اِنَّ اْلاِنْسَانَ لَفِى خُسْرٍ makam-ı cifrîsi bin üçyüz yirmi dört edip hürriyet inkılâbiyle başlayan tebeddül-ü saltanat ve Balkan ve İtalya harbleri ve Birinci Harb-i Umumî mağlûbiyetleri ve muahedeleri ve şeâir-i İslâmiyenin sarsılmaları ve bu memleketin zelzeleleri ve yangınları ve İkinci Harb-i Umumînin zemin yüzünde fırtınaları gibi semavî ve arzî musibetlerle hasâret-i insaniye ile اِنَّ اْلاِنْسَانَ لَفِى خُسْرٍ âyetinin bu asradahi bir hakikatı, maddeten aynı tarihiyle gösterip bir lem'a-i i'cazını gösteriyor.
  +
  +
اِلاَّ الَّذِينَ اۤمَنُوا وَ عَمِلُوا الصَّالِحَاتِ ise, makam-ı cifrîsi, âhirdeki ه , ت sayılır, şedde sayılır, bin üçyüz ellisekiz olan bu senenin ve gelecek senenin aynı tarihini göstermekle o hasâretlerden, bâhusus mânevi hasâretlerden kurtulmanın çare-i yeganesi iman ve a'mâl-i sâliha olduğu gibi ve mefhum-u muhalifiyle o hasaretin de sebeb-i yegânesi küfür ve küfran, şükürsüzlük, yâni imansızlık, fısk ve sefahet olduğunu gösterdi. Sûre-i وَ الْعَصْر in azamet ve kudsiyetini ve kısalığiyle beraber gayet geniş ve uzun hakaikın hazinesi olduğunu tasdik ederek Cenâb-ı Hakka şükrettik.
  +
  +
Evet, âlem-i İslâm bu asrın hasâreti olan bu dehşetli ikinci harb-i umumîden kurtulmasının sebebi Kuran'dan gelen iman ve a'mâl-i sâliha olduğu gibi, fakirlere gelen acı açlık ve kahtın sebebi orucun tatlı açlığını çekmedikleri ve zenginlere gelen hasârât ve zâyiatın sebebi de zekât yerinde ihtikâr etmeleridir. Ve Anadolu'nun bir meydan-ı harb olmamasının sebebi اِلاَّ الَّذِينَ اۤمَنُوا kelime-i kudsiyesinin hakikatini fevkalâde bir surette yüz bin insanların kalplerine tahkikî bir tarzda ders veren Risale-in-Nur olduğunu, pek çok emarelerle ve şâkirdlerinden binler ehl-i hakikat ve dikkatin kanaatleri ispat eder. ([[Sikke-i Tasdik]])
  +
  +
== [[Fil suresi]] ==
  +
  +
İkinci Âyet: [[اَلَمْ تَرَ كَيْفَ فَعَلَ رَبُّكَ]] Süresindeki âyetlerin çok acib bir kısım işaretleri:
  +
  +
Sûre-i [[وَالْعَصْرِ]] nükte-i i'câziyesi münasebetiyle [[Sûre-i Fil]]den, mânâ-yı işârî tabakasından tevafuk düsturuna istinaden bir nüktesini beyan etmem ihtar edildi. Şöyle ki:
  +
  +
Sûre-i اَلَمْ تَرَ كَيْفََ meşhur ve tarihî bir hâdise-i cüz'iyyeyi beyan ile gelen ve her asırda efradı bulunan o gibi ve ona benziyen hâdiseleri ihtar ve tabakat-ı işariyeden herbir tabakaya göre bir mânayı ifade etmek umum asırlarda umum nev-i beşerle konuşan Kur'an-ı Mu'ciz-ül-Beyanın belâgatının muktezası olmasından, bu kudsî sûre bu asrımıza da bakıyor, ders veriyor, fenaları tokatlıyor. Mânâ-yı işarî tabakasında bu asrın en büyük hâdisesini haber vermekle beraber dünyayı her cihetle dine tercih etmek ve dalâletde gitmenin cezası olarak cifir ve hesab-ı ebced ile üç cümlesi aynı hâdisenin zamanına tetabuk edip işaret ediyor.
  +
  +
Birinci Cümlesi: Kâbe-i Muazzama'ya hücum eden Ebrehe askerlerinin başlarına ebâbil tayyareleriyle semavî bombalar yağdırmasını ifade eden تَرْمِيهِمْ بِحِجَارَةٍ cümle-i kudsiyesi 1359 edip, '''dünyayı dine tercih eden ve nev'-i beşeri yoldan çıkaran medeniyetçilerin başlarına semavî bombalar ve taşlar yağdırmasına tevafukla işaret ediyor.
  +
'''
  +
İkinci Cümlesi: اَلَمْ يَجْعَلْ كَيْدَهُمْ فِى تَضْلِيلٍ kelime-i kudsiyesi, eski zaman hâdisesindeki Kâbenin nurunu söndürmek için hileler ile hücum edenlerin kendileri yokluk, zulümat, dalâlette aksül'amel ile aleyhlerine dönmesiyle tokat yedikleri gibi, bu asrın aynen hileler ile, desiseler ile edyan-ı semaviye kâbesini, kıblegâhını, dalâlet hesabına tahribe çalışan cebbar, mağrur ehl-i dalâletin tadlil ve idlâllerine semavî bombalar tokadiyle cezalanmasına, aynı tarihi فِى تَضْلِيلٍ kelime-i kudsiyesi bin üçyüz altmış makam-ı cifrisiyle tevafuk edip işaret ediyor.
  +
  +
Üçüncüsü: اَلَمْ تَرَ كَيْفَ فَعَلَ رَبُّكَ بِاَصْحَابِ الْفِيلِ cümle-i kudsiyesi Resûl-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâma hitaben: "Senin mübarek vatanın ve kıblegâhın olan Mekke-i Mükerremeyi ve Kâbe-i Muazzamayı hârikulâde bir surette düşmanlardan kurtarmasını ve o düşmanları nasıl bir tokat yediklerini görmüyor musun?" diye mânâ-yı sarihiyle ifade ettiği gibi, bu asra dahi hitap eden o cümle-i kudsiye, mânâ-yı işârîsiyle der ki: "Senin dinin ve İslâmiyet'in ve Kur'ân'ın ve ehl-i hak ve hakikatın cebbar düşmanları olan dünya-perest ve dünyanın menfaati için mukaddesatı çiğneyen o ashab-ı dünyaya senin Rabbin nasıl tokatlarla cezalarını verdiğini görmüyor musun? Gör, bak!" diye mânâ-yı işârîsiyle, bu cümle aynen makam-ı cifrîsiyle tam [[1359]] tarihiyle aynen âfât-ı semaviye nevinde semavî tokatlarla İslâmiyete ihanet cezası olarak, diye mânâ-yı işârî ifade ediyor. Yalnız "[[Ashab-il Fil]]" yerinde "[[Ashab-id Dünya]]" gelir. "[[Fil]]" kalkar, "[[Dünya]]" gelir. (Sikke-i Tasdik)
  +
  +
  +
==Neden [[cifir]]?==
  +
  +
Kur'an'ın harflerinden Ebced Hesabı vasıtasıyla gaybî haberler çıkarmaya ilm-i cifir denir. Bu ilim gizli, herkesin bilemeyeceği fakat makbul ilimlerdendir.
  +
  +
Birgün Medine'de yaşayan bazı yahudi alimleri peygamberimiz (sav)'e gelerek,
  +
  +
-Ya Muhammed senin ümmetinin ömrünün az olduğuna (Bakara suresinin başındaki) Elif lam mim işaret ediyor diyorlar. Peygamberimiz de onlara cevaben diğer surelerin başlarındaki huruf-u mukattaaları okuyor ve daha var diyor.
  +
  +
Peygamberimiz (asm)'ın yahudilere aynı tarz ile cevap vermesi bunu gösterdiği gibi, Kur'an'dan yapılan bir çok tarih tesbitleri de bunu isbat eder.
  +
  +
Mesela Yavuz döneminin büyük âlimi İbn-i Kemal Hazretleri'nin Mısır'ın fetih tarihini bir ayetten çıkarması bunun örneklerinden biridir.
  +
  +
Ayrıca İslam dünyasında Hz. Ali, Cafer-i Sadık, Muhyiddin-i Arabî ve Nercmeddin-i Kübrâ gibi en büyük âlimlerin ilm-i cifirle meşgul olup üstadlık yapmaları da onun makbuliyetine çok kuvvetli bir delildir.
  +
  +
Bu hesaba göre her harfin bir rakam değeri vardır ve Kur'an bir yandan harflerle manaları anlatırken, bir yandan da bazı tarihlere işaretler etmektedir.
  +
  +
Mesela, Kur'an'da güzel belde manasına gelen "beldetün tayyibetün" ibaresinin İstanbul'un fetih tarihini gösterdiğini Osmanlı alimleri keşfetmişlerdir.
  +
  +
  +
  +
  +
== Ebced Hesabıyla Bulunan Bazı Mühim Tarihler ==
  +
  +
Bediüzzaman ilm-i cifirle pek çok tarihleri Kur'an'dan çıkarmıştır. Mesela;
  +
  +
Kevser Suresi'nden İstanbul'un fetih tarihini, Yeniçeri Ocağı'nın kaldırılış tarihini, hatta Osmanlılar'ın Avrupa'ya ilk ayak bastığı tarihi dahi çıkarmıştır.
  +
  +
Asr Suresi'nden 1. Dünya Savaşının tarihini,
  +
  +
Fil Suresi'nden 2. Dünya Savaşının tarihini
  +
  +
Felak Suresi'nden 1971 yılındaki muhtırayı, "O tarihte dehşetli bir şerden haber verir." diyerek çıkarmıştır. Bu tarih onun vefatı olan 1960'dan 11 sene sonradır.
  +
  +
Nasr Suresi'nden Mekke'nin, Şam'ın Kudüs'ün fetih tarihleri ile Hz. Peygamber (asm)'ın vefat yaşını çıkarmıştır.
  +
  +
Ayrıca,
  +
  +
"Benden sonra hilafet otuz senedir." hadis-i şerifinden, Osmanlı hilafetinin sona erme tarihini de çıkarmıştır.
  +
  +
Bunlar sadece bazı numunelerdir. Bediüzzaman pek çok gelecek haberlerini Kur'an'dan ebced hesabıyla çıkarmıştır. Hatta lambanın icad tarihini dahi cam içindeki bir lambayı tarif eden Nur Ayetin denilen, Nur Suresi'nin 35. ayetinden çıkarmıştır.
  +
  +
  +
== Ebced hesabı neye göre yapılıyor? Ve biz bu ebced hesabını kendimiz hesaplayabilir miyiz? ==
  +
  +
Cevap
  +
  +
[[Ebced hesabı]] harflere ait rakam değerleriyle hesaplanıyor. Herkes bu rakamlara dayanarak yapılan hesabların sağlamasını yapabilir. Fakat bu ilim manevi ilimlerden olduğu için herkesin bununla neticeye ulaşması mümkün değildir. Bunu Üstad'dan isteyen talebesi Hulusi Efendi'ye Üstad Bediüzzaman'ın verdiği cevab bu konudaki gerekli tavrı gösteriyor.
  +
  +
  +
== "İlm-i cifre anahtar olacak bir ders istiyorsunuz? ==
  +
  +
Elcevab:
  +
  +
Biz kendi arzu ve tedbîrimizle bu hizmette bulunmuyoruz. İhtiyârımızın fevkınde, bize, daha hayırlı bir ihtiyâr, işimize hâkimdir.
  +
  +
İlm-i cifir, meraklı ve zevkli bir meşgale olduğundan, vazîfe-i hakîkiyeden alıkoyup meşgul ediyor.
  +
  +
Hatta, kaç def‘adır esrâr-ı Kur’âniyeye karşı, o anahtar ile bazı sırlar açılıyordu; kemâl-i iştiyâk ve zevk ile müteveccih olduğum vakit kapanıyordu.
  +
  +
Bunda iki hikmet buldum:
  +
  +
Birisi: لاَيَعْلَمُ الْغَيْبَ اِلَّأ اللّٰهُ yasağına karşı hilâf-ı edebde bulunmak ihtimâli var.
  +
  +
İkincisi: Hakāik-i esâsiye-i îmâniye ve Kur’âniyeyi, berâhîn-i kat‘iye ile ümmete ders vermek hizmeti ise, ilm-i cifir gibi ulûm-u hafiyenin yüz derece daha fevkınde bir meziyeti ve kıymeti vardır.
  +
  +
Bu vazîfe-i kudsiyede, kat‘î huccetler ve muhkem deliller sû’-i isti‘mâle meydan vermiyorlar.
  +
  +
Fakat cifir gibi, muhkem kaidelere merbût olmayan ulûm-u hafiyede sû’-i isti‘mâl girip şarlatanların istifâde etmeleri ihtimâli var. Zaten hakîkatlerin hizmetine ne vakit ihtiyaç görülse, ihtiyâca göre bir nebze ihsân ediliyor." ( [[9. Lem'a]] )
  +
  +
== Ebcedle Cifirin farkı ==
  +
  +
[[Ebced]] ile [[cifir]] arasında bir fark var mı? Yoksa aynı şeyler mi?
  +
  +
Cifir ve ebced kelimeleri eş anlamlı değildir. Cifir, ebcedden çok daha geniştir. Bu sebeble öncelikle cifri izah etmek gerekir.
  +
  +
Cifir kelimesinin aslı, “[[İlm-i Cifir]]’dir” yani cifir bir ilmin adıdır. Bu ilmin diğer bir adı ise, “[[ilm-i esrar-ı huruf]]”, yani harflerin sırları ilmidir.
  +
  +
Normalde manalar kelime ve cümlelerle anlatılır. Bu ilim ise harflerle de bir şeyler anlatmaya yarar. Bazen harflerin rakam değerleriyle, bazen cümledeki harf mikdarıyla, bazen harfin adıyla veya bazen daha başka yollarla anlatır.
  +
  +
Kur’an bütün ilimlerin asıllarını içine aldığı gibi, her yönüyle manalar hazinesi olan Kur’an’ın harfleri de manalarla dolu olması hasebiyle Kur’an’da ilm-i cifir de vardır. Bunun en açık bir delili bir gün Resul-ü Ekrem (asm) ile Medine’deki Yahudi âlimleri arasında geçen şu konuşmadır:
  +
  +
“Bir zaman Benî-İsrail âlimlerinden bir kısmı huzur-u Peygamberîde sûrelerin başlarındaki “elif-lâm-mîm” gibi mukattaat-ı hurufiyeyi (kesik harfleri) işittikleri vakit, hesab-ı cifrî ile dediler:
  +
  +
"Ya Muhammed ! Senin ümmetinin müddeti azdır."
  +
  +
Onlara mukabil dedi:
  +
  +
"Az değil." Sair sûrelerin başlarındaki mukattaatı okudu ve ferman etti, "Daha var." Onlar sustular… Sikke-i Tasdik, 1. Şua.” (Ed-Dürrü’l Mensûr, 2-22)
  +
  +
Ebced ise, ilm-i cifrin bir hesap tarzıdır. Kur’an alfabesinin ebced, hevvez, hutti, kelemen, sa’fes, karaşet, sehaz, dazığ şeklindeki sıralamasına göre harflerin rakam değerleri vardır. Bu değerler itibariyle harflerin toplamından çıkan sayılara göre manalar ifade eder.
  +
  +
Meselâ Osmanlı âlimleri Kur’an’daki “beldetün tayyibetün” ‘güzel bir belde’ ( Sebe Suresi, 15) ayetinin harflerinin rakam değerlerini toplayarak İstanbul’un hicrî fetih tarihini bulmuşlardır. Böylelikle, âyetin ilm-i cifirle 850 sene sonra meydana gelen bir hadiseyi önceden haber verdiği anlaşılmıştır.
  +
  +
  +
== Risalelerde ebced ve cifir hesabı ile çıkarılan manalar var mı? ==
  +
  +
Cevap
  +
  +
Risale-i Nur’dan bazı cümlelerden ebced hesabı ile bizzat Üstad Bediüzzaman Hazretleri tarafından çıkarılan manalar vardır. İki numunesini bahsedeceğiz. Birincisini bizzat Hazret-i Üstad, Barla Lahikası eserinde şöyle anlatır:
  +
  +
“Risalelerin Fihristesi tamam yazıldıktan sonra, birinci müsevvid (risaleyi yazan) ihtiyarsız "Bu güzel fihriste tamam oldu" deyip yazmış. O müsevvid hesab-ı ebcedi hiç bilmediği gibi, hiçbir şey de düşünmemiş. "Bu güzel fihriste tamam oldu" aynen bin üçyüz elliiki (1934) tarihini gösterip fihristenin tarih-i te'lif ve istinsahını (yazılıp çoğaltılma tarihini) göstermiştir.”
  +
  +
Yani, fihrist risalesini Üstad’ın ağzından ilk defa yazan talebe, risalenin sonuna içinden gelerek, "Bu güzel fihriste tamam oldu" cümlesini ekliyor. Üstad da bunu fark edince cümleyi hesaplıyor ve eserin yazılış tarihini gösterdiği anlaşılıyor.
  +
  +
İkincisi;
  +
  +
Onuncu Söz’ün ebced hesabına göre değeri 193 olduğu gibi, Beidüzzaman’ın değeri de 193 ederek bu risalenin kimin tarafından telif edildiğine işaret ettiğini yine Hazret-i Üstad tarafından hesaplanmıştır.
  +
  +
== Huruf-u Mukattaa ve Ebced Hesabı ==
  +
  +
Huruf-u mukattaa nedir? Peygamberimize yahudiler gelmiş, "eliflammim gösteriyor ki senin ümmetinin ömrü kısa olacak" demişler. Bunun hakkında bilgi verir misiniz?
  +
  +
Cevap
  +
  +
Surelerin başlarındaki tek tek okunan "yâ sin, elif lam mim" gibi harflere huruf-u mukattaa denir. Bitişik değil ayrı ayrı okunan harfler demektir. Kur'an'da pek çok sure, huruf-u mukattaa ile başlar.
  +
  +
Birgün Medine'de yaşayan bazı yahudi alimleri peygamberimiz (sav)'e gelerek,
  +
  +
-Ya Muhammed senin ümmetinin ömrünün az olduğuna (Bakara suresinin başındaki) Elif lam mim işaret ediyor diyorlar. Peygamberimiz de onlara cevaben diğer surelerin başlarındaki huruf-u mukattaaları okuyor ve daha var diyor.
  +
  +
Burada yahudi alimleri Tevrattan gelen malumatlarıyla huruf-u mukattanın tarih verebileceğini bildikleri anlaşılıyor. Harflerden tarih anlaşılması ise ebced hesabına dayanıyor.
  +
  +
Bu hesaba göre her harfin bir rakam değeri vardır ve Kur'an bir yandan harflerle manaları anlatırken, bir yandan da bazı tarihlere işaretler etmektedir. Mesela, elif lam mim 71 ettiği için yahudiler ümmetinin ömrü az demişler.
  +
  +
Mesela, Kur'an'da güzel belde manasına gelen "beldetün tayyibetün" ibaresinin İstanbul'un fetih tarihini gösterdiğini Osmanlı alimleri keşfetmişlerdir.
  +
  +
Bu ebced hesabı ve daha geniş ifadesi ile cifir ilmi, gizli, ince fakat makbul bir ilimdir. Peygamberimiz (asm)'ın yahudilere aynı tarz ile cevap vermesi bunu gösterdiği gibi, Kur'an'dan yapılan bir çok tarih tesbitleri de bunu isbat eder.Mesela Yavuz döneminin büyük âlimi İbn-i Kemal Hazretleri Mısır'ın fetih tarihini bir ayetten çıkarmıştır.
  +
  +
Bediüzzaman da ilm-i cifirle pek çok tarihleri Kur'an'dan çıkarmıştır. Mesela Kevser suresinden İstanbul'un fetih tarihini çıkarmasının yanında yine aynı suresineden Yeniçeri Ocağı'nın kaldırılış tarihini dahi bulmuştur. Hatta Osmanlılar'ın Avrupa'ya ilk ayak bastığı tarihi dahi çıkarmıştır.
  +
  +
Ayrıca İslam dünyasında Hz. Ali, Cafer-i Sadık, Muhyiddin-i Arabî ve Nercmeddin-i Kübrâ gibi en büyük âlimlerin ilm-i cifirle meşgul olup üstadlık yapmaları da onun makbuliyetine çok kuvvetli bir delildir.
  +
  +
  +
  +
 
==Dış linkler==
 
==Dış linkler==
 
*
 
*
 
{{Kevser}}
 
{{Kevser}}
  +
{{Fil}}
 
[[Kategori:Kevser]]
 
[[Kategori:Kevser]]
 
[[Kategori:Kevser Suresi]]
 
[[Kategori:Kevser Suresi]]

14.19, 8 Eylül 2015 tarihindeki hâli

Kevser suresi

Kevser suresi

Kevser ebter hat

İnna Atayna Kelkevsar, Fesalli Lirabbike Venhar

Bakınız

Şablon:Kevserbakınız - d


Şablon:Kevser - Kevser
Kevser Suresi
Risale:Sırr-ı İnna A'tayna Kamâl
Kevser suresi/Kavramlar
Ebter -Kevser- Atâ - Kevser - Salli - Venhar (Kesiver) - Kurban emri - Şânieke sana öfkelenen kin duyan
Kevser Suresi/TEFSİR
Dosya:108-Kevser.pdf
HDKD/KEVSER PDF nocookies.net
HDKD/Kevser.
HDKD/Kevser/Sadeşetirilmiş arabisi var. Link ve sayfa indexi yok
Kevser Suresi/Elmalı Orijinal Arabi hurufuyla yok
Hak Dini Kur'an Dili/Kevser Suresi sadece linkler var
Hak Dini Kur'an Dili/Kevser Suresi/PDF[1]
Elmalı Tefsiri (Orjinal)<br----- Kevser Suresi-KSGK
Kevser Suresi/1-3
Kevser Suresi/MEAL
Kevser Suresi/Albanian Kevser Suresi/Azerice Kevser Suresi/Bulgarca Kevser Suresi/Bulgarian
Kevser Suresi/VİDEO
Kevser Suresi/VİDEO/Arapça - Okunuşu - HDKD
Kevser Suresi/VİDEO/Minşevi
Kevser Suresi/VİDEO/Mustafa İsmail

Kevser Suresi/TEZHİB Kevser Suresi/HAT, Kevser SuresiFAZİLETİ, Kevser Suresi/HİKMETLERİ, Kevser Suresi/KERAMETLERİ - Kevser Suresi/AUDİO, Kevser Suresi/HADİSLER, Kevser Suresi/NAKİLLER, Kevser Suresi/EL YAZMALARI,
Kevser Suresi/VP, Kevser Suresi/WP,
Kevser Suresi/Transkriptleri
Kevser

Ebter
Beter
Soyu kesik Risale:Sırr-ı İnna A'tayna
Kamal

Surenin aslı

HDKD Meali

Kavramlar

Ardılı (öncesi) - sonrası

İç linkler


Kevser Sûresi'nin Bazı Sırları

Örnek 1

Sûre-i Kevser'in hurûfu 46, Besmele ile 65, huruf-u hecaiyeden mevcudu 17'dirdir. Nüzul-u vahyin havz-ı ekberi ve ekser Enbiyanın meşhur kevseri olan Kudüs-ü Şerif'in fetih tarihi olan 17 adediyle tevâfuk etmek sırrıyla işaret eder. (Rumuzat-ı Semaniye )

Besmele ile aded-i hurufu 65'tir. Bu iki rakam hurufa inkilab etse هُوَ olur. İhlasın başındaki هُوَ اللَّهُ ile هُوَ الَّذِى اَرْسَلَ رَسُولَهُ deki هُوَ ye manidar bakmakla beraber; 65 sene-i veladetle, sene-i vefat dahil olmak veya Arabi seneler itibari ile Sahib-ül Havz-ı vel Kevser olan Zat'ın ömrüne tevâfuk etmekle beraber; (Rumuzat-ı Semaniye)


Örnek 2

Kevser suresi

Madem sabıkan geçtiği gibi sûre-i Kevser, Fütuhat-ı Muhammediyeyi (A.S.M.) ihtar eder. Ve kelimatıyla ve hûrûfâtıyla Feth-i Mekke ve Feth-i Beyt-ül Makdis ve Şam fütuhatına işaret eder. Elbette altıyüz seneye karib mühim bir merkez-i Hilafet-i İslamiye ve menba'ı neşr-i ahkam-ı Kur'aniye ve Kur'an-ı Hakimin muazzam ordusunun merkezi olarak, Kur'an bayrağını dörtyüz sene kadar kâinata karşı galibane tutan İstanbul'un tarih-i fethini Kur'an'da بَلْدَةٌ طَيِّبَةٌ işaretiyle müjde verdiği gibi; sekizyüzelliyedi teşkil eden اَلْكَوْثَرْ فَ ebced-i makamı 857 olarak, aynen بَلْدَةٌ طَيِّبَةٌ gibi İstanbul'un İslam eline geçmesi olan sekizyüzelliyedi tarihine tevâfuk etmekle işaret ediyor.

Çünkü: اَلْكَوْثَرْ kime verilmiş ve ne için verilmiş sırrıyla, Kevser'in evvelinde أَعْطَيْنَاكَ kime verildiği için ondan كَ 'i alır. Ne için verildiğine delalet eden فَصَلِّ 'den neticeye işaret için فَ 'yi alır. كَ الْكَوْثَرَ فَ olur. Mecmuu sekizyüzelliyedi adediyle İstanbul'un fethini müjde veriyor ve Fütuhat-ı Muhammediyeye (A.S.M) dahil olarak en muhteşem cevami-i İslamiyeye merkez olup kürre-i arzda kılınan salat-ı kübranin bir mescid-i ekberi olduğuna elbette ima eder.

Hem 757'de İstanbul İslam'ın eline geçmesine namzed olarak yol açılmış muhasara ile Fatihası okunmuş. Demek الْكَوْثَرَ namzedliğini ve akd-i İslamiyete girmesine yediyüzelliyedide الْكَوْثَرَ aded-i ebcedisi imaen ifade ediyor.

Evet, 757'nin ahirlerinde ve ellisekizin evvellerinde Sultan Orhan zamanında Süleyman Paşa kumandasında Erler tabir edilen kırk kahramanın şahit olmasıyla, İstanbul Hükümet-i İslamiye akdi altına girmiş ve fatihası o tarihde okunmuştur. (Rumuzat-ı Semaniye )

İşte Rumuzat-ı Semaniye namı altında gayr-ı matbu' elyazma eserden verdiğimiz şu çok az bazı numuneler, herhalde zevki selim, aklı müstakîm kimseler için gösterir ki; Üstad Bediüzzaman Hazretleri, bütün himmet ve gayretini Kuran'ın kırk vech-i i'cazından biri olan tevafuk sırrıyla açılan anahtarlarla, onun i'cazına hizmet etmek istediği ve yegâne gayesi de o olduğu anlaşılır sanırım. Bu risaleden verdiğimiz numunelik bölümler maksada kifayet ediyor. Geniş bilgi isteyenler mezkûr eseri, hiç olmazsa Osmanlıca teksir Zülfıkar kitabında yer alan onun kısaca fıhristesini bulup okumalarını tavsiye ederiz.

Wikipedia-logo-tr
'den Kevser suresi ile ilgili bir şeyler var
Fil Suresi yazılı

Fil Suresi yazılı orjinal hat :"Görmedin mi rabbin fil sahiplerini ne yaptı?"

Filin zayıfları ezmesi
Bakınız

Şablon:Filbakınız - d


بِسْمِ اللهِ الرَّحْمنِ الرَّحِيمِِ 1. أَلَمْ تَرَ كَيْفَ فَعَلَ رَبُّكَ بِأَصْحَابِ الْفِيلِ 2. أَلَمْ يَجْعَلْ كَيْدَهُمْ فِي تَضْلِيلٍ 3. وَأَرْسَلَ عَلَيْهِمْ طَيْراً أَبَابِيلَ 4. تَرْمِيهِم بِحِجَارَةٍ مِّن سِجِّيلٍ 5. فَجَعَلَهُمْ كَعَصْفٍ مَّأْكُولٍ
Görmedin mi? Nasıl etti Rabbın ashabi fîle? 1 Kılmadı mı tedbirlerini müstağrak tadlîle 2 Saldı da üzerlerine sürü sürü kuşlar (Ebâbil) 3 Atıyorlardı onlara "siccil" den taşlar 4 Derken kalıverdi onları bir yenik hasıl gibi 5
Fil Efyal Füyul
Elephant
Elephant Walk
Fil mezarlığı
Vaka-i Fil
Ebrehe’nin filleri ve İlahî teminat
Fil/VP
Fil/Resim Fil/Sözlük Fil/Vecize
Fil Suresi Fil Suresi/MEAL Fil Suresi/TEFSİR Fil Suresi/TEFSİR/Bediüzzaman Fil Suresi/AUDİO Fil Suresi/VİDEO Fil Suresi/TEZHİB Fil Suresi/HAT Fil SuresiFAZİLETİ Fil Suresi/HİKMETLERİ Fil Suresi//KERAMETLERİ Fil Suresi/HADİSLER Fil Suresi/NAKİLLER Fil Suresi/EL YAZMALARI Fil Suresi/VP Fil Suresi/WP Fil Suresi/Transkriptleri
Tefsirler Fil suresi/TEFSİR HDKD/Fil: Dosya:105-Fil.pdf. Nocookies.net PDF Fil Suresi/Elmalı Orijinal HTML linkli arabi eklenecek Fil Suresi/Elmalı Arabi yok, iç linkler yok Fil Suresi/Seyyid Kutub Meşhur olan rivayetlere göre Hz. Peygamber de yine bu fil senesinde doğmuştu. Herhalde bu da ilahi denkleştirmelerin şahane bir zamanlaması idi! Fil Suresi/Mevdudi Tefhim -ul Kur'an Fil Suresi/Taberi Tefsiri Fil Suresi/Ömer Nasuhi Bilmen
Fil suresi/MEALLER Fil suresi/MEAL
Fil vakası
105/1 105/2 105/3 105/4 105/5
Kavramlar Fil elephant War elephant Savaş Fili Ashab-ı Fil Tayr Tayran Ebabil Tahran Ebabil
Sicil Siccil Tescil
Fil Suresi/Elmalı Fil Suresi/Elmalı Orijinal Fil Suresi-KSGK Fil Suresi/1-5
Dünya dillerinde Fil suresi Fil Suresi/Albanian Fil Suresi/Azerice Fil Suresi/Çince Fil Suresi/Özbekçe Fil Suresi/Bulgarca Fil Suresi/Almanca Fil Suresi/İngilizce Fil Suresi/Japonca Fil Suresi/Urduca
ABD de Cumhuriyetçiler ve fil amblemi ve fil arkadaşlığı Republican party Year of the Elephant
Fille alakalı konular
52 gün Filî Filhakika Filibe
Smart silah Zırhı delen taşlar Herkesin tepesine gelmesi ve bilmesi
Şablon:Fil

Surat_105_Al-Fil_-_The_Elephant

Surat 105 Al-Fil - The Elephant

Surat 105 Al-Fil - The Elephant

Elephant

Elephant yani Fil USA de Cumhuriyetçi Partinin sembolüdür. 1. Körfez savalı.2.Körfez savaşı ilk defa denen tayrlarla ve tayyarelerle bombalandığı dönemdir. Smart bombaların kullanıldığı ve bombanın proğramlarak nereye gideceği ayarlanan smart teknoloji silahlardandı. Ayette geçen siccil kavramıda tescil kökünden geldiği için her birisisinin bir takip numarası vardı. Rivayetlerde her siccil hacer gideceği yeri biliyordu. Lot ve seri no mamül takibi açısından önemlidir.

AFRICAN_ANIMALS_and_the_Emperor_Elephant_Nature_Wildlife_Documentary

AFRICAN ANIMALS and the Emperor Elephant Nature Wildlife Documentary

Asr suresi

İkinci Nokta'nın bir hatimesi

Bu hatimede Rumuzat-ı Semaniye dışında kalan bazı Nur Risalelerinde yer almış bir kısım âyât ve ehadîs-i şerifelerin Cifir ve Ebced hesabıyla gösterdikleri ilginç bazı tarihî hâdiselerden söz edeceğiz. Yani, yine Bediüzzaman'ın âyet ve hadîslerdeki ilmî tahkikatından örnekler göstereceğiz.

Birinci Âyet: وَ الْعَصْرِ اِنَّ اْلاِنْسَانَ لَفِى خُسْرٍ Süresindeki âyetlerin acib ve garib işaretleri:

Teşrin-i sâni otuzuncu gün 1358'de Karadağ başına çıkıyordum. "İnsanların, hususan müslümanların bu teselsül eden helâketleri ve hasâretleri ne vakitten başladı, ne vakte kadar..." hâtıra geldi. Birden her müşkülümü halleden Kur'an-ı Mu'ciz-ül-Beyan, Sûre-i وَ الْعَصْرِ yi karşıma çıkardı. "Bak" dedi, baktım; her asra hitab ettiği gibi, bu asrımıza da daha ziyade bakan وَ الْعَصْرِ اِنَّ اْلاِنْسَانَ لَفِى خُسْرٍ âyetindeki اِنَّ اْلاِنْسَانَ لَفِى خُسْرٍ makam-ı cifrîsi bin üçyüz yirmi dört edip hürriyet inkılâbiyle başlayan tebeddül-ü saltanat ve Balkan ve İtalya harbleri ve Birinci Harb-i Umumî mağlûbiyetleri ve muahedeleri ve şeâir-i İslâmiyenin sarsılmaları ve bu memleketin zelzeleleri ve yangınları ve İkinci Harb-i Umumînin zemin yüzünde fırtınaları gibi semavî ve arzî musibetlerle hasâret-i insaniye ile اِنَّ اْلاِنْسَانَ لَفِى خُسْرٍ âyetinin bu asradahi bir hakikatı, maddeten aynı tarihiyle gösterip bir lem'a-i i'cazını gösteriyor.

اِلاَّ الَّذِينَ اۤمَنُوا وَ عَمِلُوا الصَّالِحَاتِ ise, makam-ı cifrîsi, âhirdeki ه , ت sayılır, şedde sayılır, bin üçyüz ellisekiz olan bu senenin ve gelecek senenin aynı tarihini göstermekle o hasâretlerden, bâhusus mânevi hasâretlerden kurtulmanın çare-i yeganesi iman ve a'mâl-i sâliha olduğu gibi ve mefhum-u muhalifiyle o hasaretin de sebeb-i yegânesi küfür ve küfran, şükürsüzlük, yâni imansızlık, fısk ve sefahet olduğunu gösterdi. Sûre-i وَ الْعَصْر in azamet ve kudsiyetini ve kısalığiyle beraber gayet geniş ve uzun hakaikın hazinesi olduğunu tasdik ederek Cenâb-ı Hakka şükrettik.

Evet, âlem-i İslâm bu asrın hasâreti olan bu dehşetli ikinci harb-i umumîden kurtulmasının sebebi Kuran'dan gelen iman ve a'mâl-i sâliha olduğu gibi, fakirlere gelen acı açlık ve kahtın sebebi orucun tatlı açlığını çekmedikleri ve zenginlere gelen hasârât ve zâyiatın sebebi de zekât yerinde ihtikâr etmeleridir. Ve Anadolu'nun bir meydan-ı harb olmamasının sebebi اِلاَّ الَّذِينَ اۤمَنُوا kelime-i kudsiyesinin hakikatini fevkalâde bir surette yüz bin insanların kalplerine tahkikî bir tarzda ders veren Risale-in-Nur olduğunu, pek çok emarelerle ve şâkirdlerinden binler ehl-i hakikat ve dikkatin kanaatleri ispat eder. (Sikke-i Tasdik)

Fil suresi

İkinci Âyet: اَلَمْ تَرَ كَيْفَ فَعَلَ رَبُّكَ Süresindeki âyetlerin çok acib bir kısım işaretleri:

Sûre-i وَالْعَصْرِ nükte-i i'câziyesi münasebetiyle Sûre-i Filden, mânâ-yı işârî tabakasından tevafuk düsturuna istinaden bir nüktesini beyan etmem ihtar edildi. Şöyle ki:

Sûre-i اَلَمْ تَرَ كَيْفََ meşhur ve tarihî bir hâdise-i cüz'iyyeyi beyan ile gelen ve her asırda efradı bulunan o gibi ve ona benziyen hâdiseleri ihtar ve tabakat-ı işariyeden herbir tabakaya göre bir mânayı ifade etmek umum asırlarda umum nev-i beşerle konuşan Kur'an-ı Mu'ciz-ül-Beyanın belâgatının muktezası olmasından, bu kudsî sûre bu asrımıza da bakıyor, ders veriyor, fenaları tokatlıyor. Mânâ-yı işarî tabakasında bu asrın en büyük hâdisesini haber vermekle beraber dünyayı her cihetle dine tercih etmek ve dalâletde gitmenin cezası olarak cifir ve hesab-ı ebced ile üç cümlesi aynı hâdisenin zamanına tetabuk edip işaret ediyor.

Birinci Cümlesi: Kâbe-i Muazzama'ya hücum eden Ebrehe askerlerinin başlarına ebâbil tayyareleriyle semavî bombalar yağdırmasını ifade eden تَرْمِيهِمْ بِحِجَارَةٍ cümle-i kudsiyesi 1359 edip, dünyayı dine tercih eden ve nev'-i beşeri yoldan çıkaran medeniyetçilerin başlarına semavî bombalar ve taşlar yağdırmasına tevafukla işaret ediyor. İkinci Cümlesi: اَلَمْ يَجْعَلْ كَيْدَهُمْ فِى تَضْلِيلٍ kelime-i kudsiyesi, eski zaman hâdisesindeki Kâbenin nurunu söndürmek için hileler ile hücum edenlerin kendileri yokluk, zulümat, dalâlette aksül'amel ile aleyhlerine dönmesiyle tokat yedikleri gibi, bu asrın aynen hileler ile, desiseler ile edyan-ı semaviye kâbesini, kıblegâhını, dalâlet hesabına tahribe çalışan cebbar, mağrur ehl-i dalâletin tadlil ve idlâllerine semavî bombalar tokadiyle cezalanmasına, aynı tarihi فِى تَضْلِيلٍ kelime-i kudsiyesi bin üçyüz altmış makam-ı cifrisiyle tevafuk edip işaret ediyor.

Üçüncüsü: اَلَمْ تَرَ كَيْفَ فَعَلَ رَبُّكَ بِاَصْحَابِ الْفِيلِ cümle-i kudsiyesi Resûl-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâma hitaben: "Senin mübarek vatanın ve kıblegâhın olan Mekke-i Mükerremeyi ve Kâbe-i Muazzamayı hârikulâde bir surette düşmanlardan kurtarmasını ve o düşmanları nasıl bir tokat yediklerini görmüyor musun?" diye mânâ-yı sarihiyle ifade ettiği gibi, bu asra dahi hitap eden o cümle-i kudsiye, mânâ-yı işârîsiyle der ki: "Senin dinin ve İslâmiyet'in ve Kur'ân'ın ve ehl-i hak ve hakikatın cebbar düşmanları olan dünya-perest ve dünyanın menfaati için mukaddesatı çiğneyen o ashab-ı dünyaya senin Rabbin nasıl tokatlarla cezalarını verdiğini görmüyor musun? Gör, bak!" diye mânâ-yı işârîsiyle, bu cümle aynen makam-ı cifrîsiyle tam 1359 tarihiyle aynen âfât-ı semaviye nevinde semavî tokatlarla İslâmiyete ihanet cezası olarak, diye mânâ-yı işârî ifade ediyor. Yalnız "Ashab-il Fil" yerinde "Ashab-id Dünya" gelir. "Fil" kalkar, "Dünya" gelir. (Sikke-i Tasdik)


Neden cifir?

Kur'an'ın harflerinden Ebced Hesabı vasıtasıyla gaybî haberler çıkarmaya ilm-i cifir denir. Bu ilim gizli, herkesin bilemeyeceği fakat makbul ilimlerdendir.

Birgün Medine'de yaşayan bazı yahudi alimleri peygamberimiz (sav)'e gelerek,

-Ya Muhammed senin ümmetinin ömrünün az olduğuna (Bakara suresinin başındaki) Elif lam mim işaret ediyor diyorlar. Peygamberimiz de onlara cevaben diğer surelerin başlarındaki huruf-u mukattaaları okuyor ve daha var diyor.

Peygamberimiz (asm)'ın yahudilere aynı tarz ile cevap vermesi bunu gösterdiği gibi, Kur'an'dan yapılan bir çok tarih tesbitleri de bunu isbat eder.

Mesela Yavuz döneminin büyük âlimi İbn-i Kemal Hazretleri'nin Mısır'ın fetih tarihini bir ayetten çıkarması bunun örneklerinden biridir.

Ayrıca İslam dünyasında Hz. Ali, Cafer-i Sadık, Muhyiddin-i Arabî ve Nercmeddin-i Kübrâ gibi en büyük âlimlerin ilm-i cifirle meşgul olup üstadlık yapmaları da onun makbuliyetine çok kuvvetli bir delildir.

Bu hesaba göre her harfin bir rakam değeri vardır ve Kur'an bir yandan harflerle manaları anlatırken, bir yandan da bazı tarihlere işaretler etmektedir.

Mesela, Kur'an'da güzel belde manasına gelen "beldetün tayyibetün" ibaresinin İstanbul'un fetih tarihini gösterdiğini Osmanlı alimleri keşfetmişlerdir.



Ebced Hesabıyla Bulunan Bazı Mühim Tarihler

Bediüzzaman ilm-i cifirle pek çok tarihleri Kur'an'dan çıkarmıştır. Mesela;

Kevser Suresi'nden İstanbul'un fetih tarihini, Yeniçeri Ocağı'nın kaldırılış tarihini, hatta Osmanlılar'ın Avrupa'ya ilk ayak bastığı tarihi dahi çıkarmıştır.

Asr Suresi'nden 1. Dünya Savaşının tarihini,

Fil Suresi'nden 2. Dünya Savaşının tarihini

Felak Suresi'nden 1971 yılındaki muhtırayı, "O tarihte dehşetli bir şerden haber verir." diyerek çıkarmıştır. Bu tarih onun vefatı olan 1960'dan 11 sene sonradır.

Nasr Suresi'nden Mekke'nin, Şam'ın Kudüs'ün fetih tarihleri ile Hz. Peygamber (asm)'ın vefat yaşını çıkarmıştır.

Ayrıca,

"Benden sonra hilafet otuz senedir." hadis-i şerifinden, Osmanlı hilafetinin sona erme tarihini de çıkarmıştır.

Bunlar sadece bazı numunelerdir. Bediüzzaman pek çok gelecek haberlerini Kur'an'dan ebced hesabıyla çıkarmıştır. Hatta lambanın icad tarihini dahi cam içindeki bir lambayı tarif eden Nur Ayetin denilen, Nur Suresi'nin 35. ayetinden çıkarmıştır.


Ebced hesabı neye göre yapılıyor? Ve biz bu ebced hesabını kendimiz hesaplayabilir miyiz?

Cevap

Ebced hesabı harflere ait rakam değerleriyle hesaplanıyor. Herkes bu rakamlara dayanarak yapılan hesabların sağlamasını yapabilir. Fakat bu ilim manevi ilimlerden olduğu için herkesin bununla neticeye ulaşması mümkün değildir. Bunu Üstad'dan isteyen talebesi Hulusi Efendi'ye Üstad Bediüzzaman'ın verdiği cevab bu konudaki gerekli tavrı gösteriyor.


"İlm-i cifre anahtar olacak bir ders istiyorsunuz?

Elcevab:

Biz kendi arzu ve tedbîrimizle bu hizmette bulunmuyoruz. İhtiyârımızın fevkınde, bize, daha hayırlı bir ihtiyâr, işimize hâkimdir.

İlm-i cifir, meraklı ve zevkli bir meşgale olduğundan, vazîfe-i hakîkiyeden alıkoyup meşgul ediyor.

Hatta, kaç def‘adır esrâr-ı Kur’âniyeye karşı, o anahtar ile bazı sırlar açılıyordu; kemâl-i iştiyâk ve zevk ile müteveccih olduğum vakit kapanıyordu.

Bunda iki hikmet buldum:

Birisi: لاَيَعْلَمُ الْغَيْبَ اِلَّأ اللّٰهُ yasağına karşı hilâf-ı edebde bulunmak ihtimâli var.

İkincisi: Hakāik-i esâsiye-i îmâniye ve Kur’âniyeyi, berâhîn-i kat‘iye ile ümmete ders vermek hizmeti ise, ilm-i cifir gibi ulûm-u hafiyenin yüz derece daha fevkınde bir meziyeti ve kıymeti vardır.

Bu vazîfe-i kudsiyede, kat‘î huccetler ve muhkem deliller sû’-i isti‘mâle meydan vermiyorlar.

Fakat cifir gibi, muhkem kaidelere merbût olmayan ulûm-u hafiyede sû’-i isti‘mâl girip şarlatanların istifâde etmeleri ihtimâli var. Zaten hakîkatlerin hizmetine ne vakit ihtiyaç görülse, ihtiyâca göre bir nebze ihsân ediliyor." ( 9. Lem'a )

Ebcedle Cifirin farkı

Ebced ile cifir arasında bir fark var mı? Yoksa aynı şeyler mi?

Cifir ve ebced kelimeleri eş anlamlı değildir. Cifir, ebcedden çok daha geniştir. Bu sebeble öncelikle cifri izah etmek gerekir.

Cifir kelimesinin aslı, “İlm-i Cifir’dir” yani cifir bir ilmin adıdır. Bu ilmin diğer bir adı ise, “ilm-i esrar-ı huruf”, yani harflerin sırları ilmidir.

Normalde manalar kelime ve cümlelerle anlatılır. Bu ilim ise harflerle de bir şeyler anlatmaya yarar. Bazen harflerin rakam değerleriyle, bazen cümledeki harf mikdarıyla, bazen harfin adıyla veya bazen daha başka yollarla anlatır.

Kur’an bütün ilimlerin asıllarını içine aldığı gibi, her yönüyle manalar hazinesi olan Kur’an’ın harfleri de manalarla dolu olması hasebiyle Kur’an’da ilm-i cifir de vardır. Bunun en açık bir delili bir gün Resul-ü Ekrem (asm) ile Medine’deki Yahudi âlimleri arasında geçen şu konuşmadır:

“Bir zaman Benî-İsrail âlimlerinden bir kısmı huzur-u Peygamberîde sûrelerin başlarındaki “elif-lâm-mîm” gibi mukattaat-ı hurufiyeyi (kesik harfleri) işittikleri vakit, hesab-ı cifrî ile dediler:

"Ya Muhammed ! Senin ümmetinin müddeti azdır."

Onlara mukabil dedi:

"Az değil." Sair sûrelerin başlarındaki mukattaatı okudu ve ferman etti, "Daha var." Onlar sustular… Sikke-i Tasdik, 1. Şua.” (Ed-Dürrü’l Mensûr, 2-22)

Ebced ise, ilm-i cifrin bir hesap tarzıdır. Kur’an alfabesinin ebced, hevvez, hutti, kelemen, sa’fes, karaşet, sehaz, dazığ şeklindeki sıralamasına göre harflerin rakam değerleri vardır. Bu değerler itibariyle harflerin toplamından çıkan sayılara göre manalar ifade eder.

Meselâ Osmanlı âlimleri Kur’an’daki “beldetün tayyibetün” ‘güzel bir belde’ ( Sebe Suresi, 15) ayetinin harflerinin rakam değerlerini toplayarak İstanbul’un hicrî fetih tarihini bulmuşlardır. Böylelikle, âyetin ilm-i cifirle 850 sene sonra meydana gelen bir hadiseyi önceden haber verdiği anlaşılmıştır.


Risalelerde ebced ve cifir hesabı ile çıkarılan manalar var mı?

Cevap

Risale-i Nur’dan bazı cümlelerden ebced hesabı ile bizzat Üstad Bediüzzaman Hazretleri tarafından çıkarılan manalar vardır. İki numunesini bahsedeceğiz. Birincisini bizzat Hazret-i Üstad, Barla Lahikası eserinde şöyle anlatır:

“Risalelerin Fihristesi tamam yazıldıktan sonra, birinci müsevvid (risaleyi yazan) ihtiyarsız "Bu güzel fihriste tamam oldu" deyip yazmış. O müsevvid hesab-ı ebcedi hiç bilmediği gibi, hiçbir şey de düşünmemiş. "Bu güzel fihriste tamam oldu" aynen bin üçyüz elliiki (1934) tarihini gösterip fihristenin tarih-i te'lif ve istinsahını (yazılıp çoğaltılma tarihini) göstermiştir.”

Yani, fihrist risalesini Üstad’ın ağzından ilk defa yazan talebe, risalenin sonuna içinden gelerek, "Bu güzel fihriste tamam oldu" cümlesini ekliyor. Üstad da bunu fark edince cümleyi hesaplıyor ve eserin yazılış tarihini gösterdiği anlaşılıyor.

İkincisi;

Onuncu Söz’ün ebced hesabına göre değeri 193 olduğu gibi, Beidüzzaman’ın değeri de 193 ederek bu risalenin kimin tarafından telif edildiğine işaret ettiğini yine Hazret-i Üstad tarafından hesaplanmıştır.

Huruf-u Mukattaa ve Ebced Hesabı

Huruf-u mukattaa nedir? Peygamberimize yahudiler gelmiş, "eliflammim gösteriyor ki senin ümmetinin ömrü kısa olacak" demişler. Bunun hakkında bilgi verir misiniz?

Cevap

Surelerin başlarındaki tek tek okunan "yâ sin, elif lam mim" gibi harflere huruf-u mukattaa denir. Bitişik değil ayrı ayrı okunan harfler demektir. Kur'an'da pek çok sure, huruf-u mukattaa ile başlar.

Birgün Medine'de yaşayan bazı yahudi alimleri peygamberimiz (sav)'e gelerek,

-Ya Muhammed senin ümmetinin ömrünün az olduğuna (Bakara suresinin başındaki) Elif lam mim işaret ediyor diyorlar. Peygamberimiz de onlara cevaben diğer surelerin başlarındaki huruf-u mukattaaları okuyor ve daha var diyor.

Burada yahudi alimleri Tevrattan gelen malumatlarıyla huruf-u mukattanın tarih verebileceğini bildikleri anlaşılıyor. Harflerden tarih anlaşılması ise ebced hesabına dayanıyor.

Bu hesaba göre her harfin bir rakam değeri vardır ve Kur'an bir yandan harflerle manaları anlatırken, bir yandan da bazı tarihlere işaretler etmektedir. Mesela, elif lam mim 71 ettiği için yahudiler ümmetinin ömrü az demişler.

Mesela, Kur'an'da güzel belde manasına gelen "beldetün tayyibetün" ibaresinin İstanbul'un fetih tarihini gösterdiğini Osmanlı alimleri keşfetmişlerdir.

Bu ebced hesabı ve daha geniş ifadesi ile cifir ilmi, gizli, ince fakat makbul bir ilimdir. Peygamberimiz (asm)'ın yahudilere aynı tarz ile cevap vermesi bunu gösterdiği gibi, Kur'an'dan yapılan bir çok tarih tesbitleri de bunu isbat eder.Mesela Yavuz döneminin büyük âlimi İbn-i Kemal Hazretleri Mısır'ın fetih tarihini bir ayetten çıkarmıştır.

Bediüzzaman da ilm-i cifirle pek çok tarihleri Kur'an'dan çıkarmıştır. Mesela Kevser suresinden İstanbul'un fetih tarihini çıkarmasının yanında yine aynı suresineden Yeniçeri Ocağı'nın kaldırılış tarihini dahi bulmuştur. Hatta Osmanlılar'ın Avrupa'ya ilk ayak bastığı tarihi dahi çıkarmıştır.

Ayrıca İslam dünyasında Hz. Ali, Cafer-i Sadık, Muhyiddin-i Arabî ve Nercmeddin-i Kübrâ gibi en büyük âlimlerin ilm-i cifirle meşgul olup üstadlık yapmaları da onun makbuliyetine çok kuvvetli bir delildir.



Dış linkler