Yenişehir Wiki
Advertisement
Bakınız

D. 10.Kitap. BOOK X Kitab-ı Şirket/Düz metin

Bakınız

D Şirket 10.Kitap. BOOK X Kitab-ı Şirket . Kitab-ül Şirket. Kitab-ı Şirket/Düz metin. Şirket. Company. Şirket nasıl kurulur?. Şirketlerde kayyum. Adım adım şirket kurulumu, 2019 rehberi. Esnaf odasında şirket kurumunda istenen belgeler .Şahıs şirketi kurmak ve sonrası işlemler. @AhmetUsta

Bakınız

D Portal:Mecelle - Mecelle(Türkî) -Majalla (Eng) -Mecelle/English - Mejelle - המג'לה (İbranî) . MEDŽELLE (Bosnian) . Medjelle Meğelle Mecelle-'i Ahkâm-ı'Adlīye ,Majallah el-Ahkâm-ı-Adliya, مجلة الأحكام العدلية . Mecelle/Arabî - مجلةMecelle/Arabi- Mecelle/Fihrist - Mecelle/Fransızca Kodifikasyon hareketleri .MKK/Düz Metin linkli

Bakınız

D Şablon:Mecelle/Mukaddime . MKK. 1.Kitap:Büyu' . 2.Kitap: .3.Kitap:. 4.Kitap:.5.Kitap:. 6.Kitap:. 7.Kitap:.8.Kitap:. 9.Kitap:. 10.Kitap:Şirket 11.Kitap. 12.Kitap:. 13.Kitap:.14.Kitap:İbra 15.Kitap:Dava KBVT. 16.Kitap:Kaza Mecelle/Resimler

Bakınız

D .
Son: İfade-i mahsusa - Mecelle Cemiyetinin mazbatasıdır osmanlıca Ahmet Cevdet Paşa...Son:MC/1 MC/2... MKK Mecellenin Külli Kaideleri.... KSVİ KİTÂBÜ'S-SULH VE'L-İBRÂ KİTÂBÜ'S-SULH VE'L-İBRÂ/Düz Metin..... Kitab-ı İkrar.... Kitab-ı Dava Kitab-ı Dava/Düz metin..... KBVT Kitab-ı Beyyinat ve Tehalif Şablon:KBVT... Kitab-ı Dava Şablon:Kitab-ı Dava.... Kitab-ı İkrar Şablon:Kitab-ı İkrar.... KBVT.... Kitab-ı Kaza Şablon:Kitab-ı Kaza Kitab-ı Kaza/Günümüz Türkçesiyle... Şablon:Kitâbü'l- vekalet Kitâbü'l-Vekâle..... KİTAB-I VEDİA züfer görüşlerine 5. kitapta yer verip tepki çekmesi üzerine mecelle'nin 6. kitabının hazırlandığı komisyondan birtakım entrikalarla uzaklaştırılır ve mecelle'nin en kötü kitabı da bu 6. kitaptır. bakarlar ki o'nsuz ellerine yüzlerine bulaştıracaklar, kendisini geri çağırırlar ve o kötü hazırlanan 6. kitap (kitab'ül vedia) toplatılır. Mecelle/Eleştiriler Mecelle/Mütealalar Mecelle/Mutealalar/Ebul Ula Mardin Mecelle cemiyeti Mecelle/Eşi sözlük seçmeleri MECELLE’NİN TA’DİL EDİLEN MADDELERİNİN İSLAM HUKUKU AÇISINDAN DEĞERLENDİRİLMESİ


Mecelle/Günümüz Türkçesiyle İzah güzel Yetkin de çıkmış
Mecelle/Vecizeler Mecelle/BİBLİYOGRAFYA Mecelle/Hazırlanışı Mecelle/Mutealalar/Ebul Ula Mardin
ESK/Mecelle ESK/Mecelle/1-100 ESK/Mecelle/1-100/Kelime İzahlı Mecelle’nin üslûbu bir kânun kitabi olarak sâheserdir. Fesâhet ve belâgatla yazilmistir. Bilhassa basindaki 99 fikih kâidesinin çogu, dilimize ezberlenmesi kolay cümleler hâlinde girmistir. Bunlarda Ahmed Cevdet Pasanin akici ve düzgün ifâdesi hissedilmektedir. Fakat o devrin Türkçesi hakkinda ve o konularda bilgisi olmayanlar Mecelle’yi kolayca anlayamazlar. Mecelle’nin basindaki küllî (genel) kâidelerin çoğu, Islâm fakihlerinden Ibn-i Nüceym’in Esbah ve’n-Nezâir adli eseriyle Mecâmi Serhi’nden alinmistir. --- Mecelle/Fransızca Mecelle/Arabî
Osmanlıca Mecelle Mecellenin ilk 100 maddesi/Osmanlıca Osmanlıca PDF mecelle
مجلة احكام عدلى Arapçası

Mecelle Esbâb-ı Mûcibe Mazbatası
Mecelle/Sadaretin Arzı ve İrade-i Seniyye
Mecelle/Mukaddime Majalla/Introduction Majalla/Part I
Mecelle'den seçme hükümler güzel medeni kanun hükümleri
Mecelle/Fransızca Mecelle/Rumca Mecelle/Boşnakça Mecelle/Osmani Mecelle/Türki Mecelle/Farisi Mecelle/Arabî Mecelle/English
• İddianame için: mütevatirin aleyhine Beyyine kabul olunmaz. Madde 73.md Hatası zahir olan zanna itibar yoktur
ŞERHLER:Mecelle şerhi Mecelle/Şerhleri MM hocası Atıf Bey şerhi - Archive org Atif bey mecelle Şerhi
Mecelle/VP Mecelle/WP Mecelle/WP Arabi
Mecelle-i Ahkam-ı Adliye
Tafsili Mecelle İcmali Mecelle İzahlı Mecelle Mecelle Taramaları
Mecal Mecal-ı şahsi Mecellat Megillah [1] Ester Esther Aşir Aşur Aysu Esau Isaiah Book of Esther [2] Ester kitabı [3]) :Hz.Muhammed as hakkında haberler vardır. İbni Kesir Peygamber olduğunu söyler.

Bakınız

D . Mecelle/Şerhleri Ali Haydar Efendi , Dürerül-Hukkâm (Osmanlica) Haci Resid Pasa , Rûhul-Mecelle , Mes’ud Efendi (Kayseri Müftüsü ) Mir’atül-Mecelle (Arapça ) G. Snopian (Fransiz Yazar) , Code Civil Ottoman

Bakınız

D. Mecellenin ilk 100 maddesi/Arapça Osmanlıca Türkçe İngilizce Fransızca MKK/Düz Metin . MKK/Düz Metin linkli MKK/1-25 MKK/26-50 MKK/51-75 MKK/75-100 MKK. Mecelle/Hukukun Kavaid-i Külliyesi... Mecellenin külli kaideleri... Mecelle'den seçme hükümler... Majalla/ PART II... Mecelle/İlk 100 MADDE ... Mecellenin ilk 100 maddesi/Osmanlıca ... Mecellenin ilk 100 maddesi/Arapça... Mecellenin ilk 100 maddesi/Arapça Osmanlıca Türkçe.... Mecellenin ilk 100 maddesi/Türkçe kelime izahlı... Mecellenin ilk 100 maddesi/Arabi Türki İzahlı ve Şerhli.... ESK/Mecelle/1-100.... ESK/Mecelle/1-100/Kelime İzahlı.... Mecellenin ilk 100 maddesi/Osmanlıca... Mecellenin ilk 100 maddesi/Arapça... Mecellenin ilk 100 maddesi/Arapça Osmanlıca Türkçe... Mecellenin ilk 100 maddesi/Arabi Türki İzahlı ve Şerhli... MKK.. Mecellenin Külli Kaideleri.... Mecelle/Hukukun Kavaid-i Külliyesi

Bakınız

D . 50. Md şablonu güzel. MKK. MKK1 . MKK/1-25.MKK/1-30.MECELLE. MC/Mukaddime MAKALE-İ ÛLÂ; İLM-i FIKHIN TARİF VE TAKSİMİ HAKKINDADIR . Definition of Jurisprudence: MC/1 . MC/2 . MC/3 . MC/4 . MC/5 . MC/6 . MC/7 . MC/8 . MC/9 . MC/10 . MC/7 MC/8 MC/9 MC/10 MC/11 MC/12 MC/13 MC/14 MC/15 MC/16 MC/17 MC/18 MC/19 MC/20 MC/21 MC/22 MC/23 MC/24 MC/25
MAKALE-İ SANİYE; KAVÂİD-İ FIKHİYYE BEYÂNINDADIR MC/2 - Bir işden maksad ne ise hüküm ona göredir. Yani bir iş üzerine terettüb edecek hüküm ol işten maksat ne ise ona göre olur.MC. 170, 769, 1240.; TMK. 1, 2, 3, 84, 114, 125.; TBK. 18, 20, , 41, 43, 48, 82, 83.; ZGB. 2., 3.; BGB. 157, 242, 932.; TCK. 45 MC/3 - Ukûdda itibar makâsıt ve maâniyedir, elfâz ve mebâniye değildir.MC. MC/262, MC/389, MC/648.; TMK. ı, 2, 3.; TBK ı, 18,25, 26, 154, 165, 178, 505.; MH. 314, Madde 4 - Şek ile yakin zâil olmaz.MC. MC/5, MC/6, MC/7, MC/8, MC/9, MC/10, MC/11, MC/12. Madde 5 - Bir şeylin bulunduğu hal üzere kalması asıldır.MC. MC/6, MC/10, MC/1685, MC/1776, MC/1777.; TMK IS Madde 6 - Kâdim kıdemi üzere zikrolunur.MC. MC/166, MC/1224, MC/1197.; MH. 48; TBK. 125 - 140. Madde 7- Zarar kadim olmaz.MC. MC/6 , MC/166, MC/1166, MC/1224; MH. 48.; TBK. 125 - 140. Madde 8 - Berâ'et-i zimmet asıldır.MC. MC/9, MC/612. Madde 9Sıfât-ı ârizada asl olan ademdir.MC/8, MC/332 Madde 10Bir zamanda sabit olan şeylin hilâfina delil olmadıkça bekâsıyla hükmolunur. MC MC/5, MC/1621, MC/1592. Madde 11 - Bir emr-i hâdisin akreb-i evkâtına izâfeti asıldır. MC MC/10, MC/5, MC/8; HUMK 299. Madde 12 - Kelâmda asl olan manây-ı hakîkîdir.MC. MC/13, MC/60, MC/61.; TMK ı, 2; TBK18. Madde 13 - Tasrih mukâbelesinde delâlete i'tibar yokdur.MC. MC/12, MC/772.; TBK. ı. 2:, HUMK. 234, Madde 14 - Mevrid-i nassda ictihâda mesâğ yoktur.MC. MC/15, MC/16, MC/167.; TMK. ı, 2; TBK 18. Madde 15 - Alâ hilâfi'l-kıyâs sâbit olan şey sâire makîsün-aleyh olamaz.MC. MC/14, MC/16. MC/1659. Madde 16 - İctihâd ile ictihâd nakz olmaz.MC. MC/14, MC/15.; TMK. 1; TCK. 44 Madde 17 - Meşakkat tesyîri celbeder.MC. MC/18, MC/19, MC/20, MC/205, MC/223, MC/396, MC/799.; TMK. 2 Madde 18 - Bir iş zîk oldukda müttesi olur.MC. MC/17. Madde 19 - Zarar ve mukâbele bi'z-zarâr yokdur.MC. MC/20, MC/25, MC/26, MC/27, 28, MC/29.; TMK. 41, 61, vd; Madde 20 - Zarar izâle olunur.MC. MC/19, MC/21, MC/22, MC/25, MC/26, MC/27, MC/28, MC/29, MC/30, MC/32, MC/998, MC/1201.; TBK 41 vd. Madde 21 - Zarûretler memnû' olan şeyleri mübah kilâr. MC. MC/22, MC/96, MC/97, MC/1007.; TBK. 52; TCK 49-50, 516/4. Madde 22 - Zarûretler kendi mikdarlarınca takdir olunur.MC.MC/21, MC/23.; TBK. 52; TCK. 49-50, 516/4 Madde 23 - Bir özür için câiz olan şey ol özrün zevâliyle bâtıl olur.MC. MC/22, MC/517. Madde 24 - Mâni' zâil oldukda memnû' avdet eder.MC. MC/19, MC/335, MC/345, MC/347, MC/372, MC/869, MC/870, MC/1647, MC/1653, MC/1654. Madde 25 - Bir zarar kendi misliyle izâle olunamaz.MC. MC/26, MC/27, MC/28, MC/29, MC/31, MC/965, MC/1141, MC/1288, MC/1312.; TCK 49-50, 516/4; TBK 52

Bakınız

D MKK/25-50 Madde 25 - Bir zarar kendi misliyle izâle olunamaz. MC. MC/26, MC/27, MC/28, MC/29, MC/31, MC/965, MC/1141, MC/1288, MC/1312.; TCK 49-50, 516/4; TBK 52 Madde 26 - Zarar-ı âmmı def için zarar-ı has ihtiyâr olunur. MC. MC/20, MC/27, MC/28, MC/29, MC/1325. Madde 27 - Zarar-ı eşedd zarar-ı ehaf ile izâle olunur. MC. MC/25, MC/26, MC/20, MC/902, MC/906, MC/1044, MC/1224, MC/1440.; TMK. 656, 661 vd. Madde 28 - iki fesâd te'âruz etdikde ehaffí irtikâb ile a'zamının çaresine bakılır. MC. MC/20, MC/25, MC/26, MC/27, MC/29, MC/902.; TMK. 656, 661 vd. Madde 29 - Ehven-i şerreyn ihtiyâr olunur. MC. MC/21, MC/22, MC/26, MC/27, MC/28, MC/902.; TMK. 656, 661 vd. Madde 30 - Def'-i mefâsid celb-i menâfi'den evlâdır. Madde 31 -Zarar bi-kadari'l-imkân def olunur. MC. MC/28, MC/29, MC/30, MC/532, MC/533.; TMK. 656 ve 661. Bu maddede bahsedilen kıyas, İslâm Huküku'nun ana kaynaklarından birisidir. Bibliyografi Ali Haydar, Mecelle şerhi, 1/67, Ömer Nasuhi, Hukûk-l İslâmiye, 1/171, vd. Zeydan, age. sil. vd. Madde 32 - Hâcet umûmî olsun husûsî olsun zarûret menzilesine tenzîl olunur. Bey ' bili-vefânın tecvîzi bu kabîldendir ki Buhara ahâlîsinde borç tekessür etdikçe görülen ihtiyaç üzerine bu mu'âmele mer'iyyü'l-icrâ olmuştur. MC. MC/21, MC/118, MC/205, MC/213, MC/396, MC/420. Madde 33 - Iztırar gayrın hakkını ibtâl etmez. Binâen-alâ-zâlik bir adam aç kalıb da birinin ekmeğini yese ba'dehû kıymetini vermesi lazım gelir. MC. MC/400, MC/1007.; TCK: 49-50/4; TBK. 52 Madde 34 - Alması memnû' olan şeyin vermesi dahi memnû' olur. TCK 64 67 MC MC/35 tbk 50 Madde 35 - İşlenmesi memnû' olan şeyin istenmesi dahi memnû' olur. TCK 64-67.; TBK 50.; MC. MC/34, MC/1818. Madde 36 - Âdet muhakkemdir. Yani hükm-i şer'iyi isbât için örf ve âdet hakem kılınır. Gerek âmm olsun ve gerek hâs olsun. MC. MC/37, MC/38, MC/39, MC/40, MC/41, MC/42, MC/43, MC/44, 45, MC/230, MC/251, MC/291, MC/450, MC/460, MC/469, MC/574, MC/575, MC/576, MC/1340, MC/1790, MC/188, MC/354, MC/495, MC/555, MC/622, MC/829.; TMK. 1/1, 590/11, 592/281, 285, 420, 423. Madde 37 - Nâsın isti'mâli bir hüccetdir ki anınla amel vâcib olur. I'MK ı; MC. MC/36, MC/168, MC/389, MC/495. Madde 38 - Âdeten mümteni' olan şey hakîkaten mümteni' gibidir. MC. MC/36, MC/37, MC/39, MC/40, MC/1589, MC/1629. Madde 39 - Ezmanın tegayyürü ile ahkâm'ın tagayyürü inkâr olunamaz. MC. MC/36, MC/37, MC/38, MC/40, MC/244, MC/326, MC/596, MC/1716. Madde 40 - Âdetin delâletiyle ma'ânîy-ı hakîkî terk olunur. MC. MC/12, MC/36, MC/37, MC/38, MC/39, MC/61, MC/82, MC/912, MC/1584.; TMK ı, 2.; TBK. 18 Madde 41- Âdet ancak muttarid yâhut galip oldukda mu'teber olur. MC. MC/36, MC/37, MC/38, MC/39, MC/40, MC/42, MC/240.; TMK ı Madde 42 - İ'tibâr galib-i şâyi'adır, nâdire değildir. MC. MC/41, MC/987.; TMK ı; HUMK 238 Madde 43 - Örfe ma'rûf olan şey şart kılınmış gibidir. TMK 1; TTK ı; MC. MC/36, MC/37, MC/41, MC/42, MC/461, MC/563, MC/596, MC/871 Madde 44 - Beyne't-tüccâr ma'rûf olan şey beynlerinde meşrût gibidir. MC. MC/36, MC/37, MC/38, MC/790, MC/1463.; TMK 1/1, 2; TBK 18 Madde 45 - Örf ile ta'yîn nass ile ta'yîn gibidir, MC. MC/43, MC/44, MC/527, MC/528, MC/816, MC/1498, MC/1499.; TMK ı Madde 46 - Mâni' ve muktazi teâruz etdikde mâni' takdîm olunur. Binâen-alâ-zâlik bir adam borçlusu yedinde merhûn olan malını âhara satamaz. MC. MC/337, MC/350, MC/397, MC/96-MC/1192, MC/590-MC/1725, MC/756-MC/1192-MC/747, MC/1192-MC/1197, MC/1598-MC/1601. Madde 47 - Vücudda bir şeye tâbi' olan hükümde dahi ana tâbi' olur. tılmış olur. MC. MC/48, MC/50, MC/236, MC/903.; TMK. 619-622 Madde 48 - Tâbi' olan şeye ayrıca hüküm verilmez. Meselâ bir hayvanın karnındaki yavrusu ayrıca satılamaz. MC. MC/47, MC/216, MC/224, MC/856.; TMK. 619-622 Madde 49 - Bir şeye mâlik olan kimse ol şeyin zarûriyyâtmdan olan şeye dahi mâlik olur. Meselâ, bir hâneyi satın alan kimse ana mûsil olan tarîka dahi mâlik olur. MC. MC/232, MC/1194 Madde 50 - Asıl sâkıt oldukda fer' dahi sâkıt olur. MC. MC/81, MC/661, MC/662, MC/1527, MC/1530

Bakınız

D MKK; MKK3 MKK/51-75

Bakınız

D. MKK/75-100. MKK/4

Adobe Post 20190711 080718

Majalla/English

Bakınız

D Şablon:Majalla bakınız .Portal:Mecelle. Majalla. Mecelle/English [4]
AL-MAJALLA AL AHKAM AL ADALIYYAH (The Ottoman Courts Manual (Hanafi)) The Journal of The Verdicts of The Justice Mecelle/Dictionary ENG word .Mecelle/İngilizce/Düz metin Majalla 1. Sale (BUYU' 101-403 ). 2.Majalla/Book II BOOK II:Hire 404-611 . BOOK III: GUARANTEE


INTRODUCTION Definition and Classification of Turkic Jurisprudence MAXIMS OF TURKIC JURISPRUDENCE BOOK I BOOK II BOOK III BOOK IV BOOK V BOOK VI BOOK VII BOOK VIII BOOK IX BOOK X BOOK XI BOOK XII BOOK XIII BOOK XIV BOOK XV BOOK XVI
Mecelle/Fransızca Mecelle/Arabî Mecelle/Osmani Anadoluda hukuk bilinci

Azerbaycan Cumhuriyetinin Mülk Mecellesi
C1ff688de36687d49d19f70c55f8c691
Motivasyon_Etkinliği_-_Yazar_Hayati_İnanç_ile_"Mecelle_ve_Ahmet_Cevdet_Paşa"

Motivasyon Etkinliği - Yazar Hayati İnanç ile "Mecelle ve Ahmet Cevdet Paşa"

Kitab-ı Şirket/Düz metin

İlk 10[]

KİTÂBÜ'L-ŞİRKET

KİTÂB-I ÂŞİR

EVNÂ'-ı ŞİRKETE DÂiR OLUP BİR MUKADDİME İLE SEKİZ BÂBI HÂVîDİR

MUKADDİME

BAZI ISTILÂHÂT-I FIKHİYYE BEYÂNINDADIR

MADDE 1045 - Şirket: fi'l-asl birden ziyâde kimselere bir şeyin ihtisâsı ve onların ol şey ile imtiyâzıdır. Fakat öyle bir ihtisâsa sebep olan akd-i şirket manasında dahi örf ve ıstılâh olarak müsta'meldir. Binâen aleyh mutlaka şirket iki kısma ayrılır; biri şirket-i mülkdur ki, iştirâ ve ittihâb gibi Esbâb-ı temellükden biriyle hâsıl olur. Diğeri şirket-i akddir ki, şerîkler beyilinde icâb ve kabûl ile hâsıl olur.

İkisinin dahi tafsîlâtı bâb-ı mahsûslarında gelir. Bunlardan başka bir de şirket-i mübâha vardır ki, mübâh olan yani su gibi fi'l-asl kimesnenin mülkü olmayan şeyleri ahz ve ihtirâz ile temellüke selâhiyyetde âmmenin müteşârik olmasıdır.

MC. 238, 253, 1060, 1234, 1248; TMK. 623 vd. 520 vd.; TTK. 136 vd.; MH. 72, 827-828.

MADDE 1046 — Kısmet, taksîm demekdir. Tarif ve tafsîli bâb-ı mahsûsunda gelir. MC. 1114; TMK. 627-628.

MADDE 1047 - Hâit, duvar ve tahta perde ve çit demektir. Cem'i hıytân gelir.

MC. 1203.

MADDE 1048 - Mârre, âmme vezninde tarîk-i âmmmdan mürûr ve ubûr edenlerdir.

MADDE 1049 - Kanât, kapın fethiyle yerde su icrâ edecek künk ve kârizdir. Cem'i kanavât gelir.

MC. 1284, 1286.

MADDE 1050 - Müsennât, mim-i mazmûme ve sin-i meftûha ve nûn-ı müşeddede ile sınır ve su bendi ve su harklarının kenarları demekdir. Cem'i müsenneyât gelir.

Mc. 1276.

MADDE 1051 - İhyâ, i'mâr demekdir ki, arâzîyi zirâ'ata sâlih kılmakdır.

MC. 1270 vd.; TMK. 635, 641, 642, 912.

MADDE 1052 - Tahcîr arâzîyi başka kimesne vaz'-ı yed etmemek için etrâfına taş ve sâir nesne vaz' etmekdir.

MC. 1277, 1278, 1279; TMK. 635, 641, 642, 912.

MADDE 1053 - İnfak, malı harc ve sarf etmekdir.

MADDE 1054 - Nafaka, havâyice ve teayyüşe sarf olunacak akçe ve zâd ve zevâhire makûlesidir.

TMK. 151, 315.

MADDE 1055 - Tek-abbüi. bir işi teahhud ve iltizânı etnıekdir. MC 1332: 9. MADDE 1056 — akd-i şirketi mufâvaza edenlerdir.

MADDE 1057 Re'sü'l-mâi, sermâye demekdir.

MADDE 1058 — Ribh. ve kâr demektir.

MADDE 1059 — İbââ', bir kimsenin kârı tamâmen kendisine âid olmak üzere diğer kimesneye vermesidir ki, sermâyeye bidâ'a ve veren kimesneye mubdi' ve alan kimesneye Züszebâi' denilir.

BÂB-I EVVEL

ŞİRKET-İ MÜLK BEYANINDA OLUP ÜÇ FASLI MÜŞTE'MİLDİR

Fasl-ı Evvel

Şirke:-i mülkün ta'rîfve taksîmi beyânındadır

MADDE 1060 - Şirket-i mülk, Esbâb-ı temellükden olan iştirâ ve ittihâb ve kabûlsebeple yahut halt ve ihtilât-ı emvâl ile yani malları yektefrik olmayacak sûretde karışdırmak veyahut mallar ol sürüde yek diğere hınş???.7âk ile bir şeyin birden ziyâde kimseler beyninde müşterek yanı ol şeyin olmasıdır.

.Meselâ. nalı iştirâ yahut biri onlara hibe ya vasiyyet edip de onlar dahi kabül etse Er yal iki kişiye mevrûs olsa ol mal onların beyninde müşterek olur; ve onlar ol hissedar ve müteşârik ve herbiri onda diğerine müşârik olurlar.

Kezâlik iki kimesne birbirine karıştırsa yahut çuvalları delinmek gibi bir veciıj!e ikisının zâhirel.en birbirine karışsa işbu mahlût ya muhtelit zâhire ikisi beyninde mül e ı muşterek o l,ar.

MC 788. 79i. MB. 12.828.

MADDE 1061 - EM kjm•xnin bir aitunu diğerm ol cinsden olan iki altunu ile karışıp da temyizi kâbıl üiniüdiğı halde züyi' olsa kalan bir altun ikisi beyninde sülüs ve sulusân nısbetiy:e muştert•k Olup ikt altun sâhibinin ve sülüsü bir altun sâhihinın olur.

Mü 788. 789, 797-

MADDE 1062 - Şirket-i ınuik. ihtiyüri Ve cebri kıstınl,jl'ilja I.jI(5iın ojijnur,


253 MC. 1006; TMK. 623, 629; MH. 729.

MADDE 1063 - Şirket-i ihtiyâriyye, müteşâriklerin fi'illeri ile hâsıl olan iştirâkdir.

Nitekim ber-vech-i bâlâ iştirâ ve ittihâb ve kabûl-i vasiyyet ile halt-l emvâl sûretlerinde hâsıl olan iştirâk gibi.

TMK. 623; MH. 729.

MADDE 1064 - Şirket-i cebriyye, müteşâriklerin fitilleri ile olmayıp başka sebep ile hâsıl olan iştirâkdir.

Nitekim tevârüs ve ihtilât-ı maleyn sûretlerinde hâsıl olan iştirâk gibi. TMK. 629; MH. 729.

MADDE 1065 - Müte'addid vedî'lerin vedî'ayı hıfzda iştirâkleri şirket-i ihtiyâriyye kabîlindendir.

Ammâ rüzgâr esip de bir kimesnenin câmesini bir müşterek hâneye atsa ol hâne sâhibinin o câmeyi hıfzda iştirâkleri şirket-i cebriyye kabilinden olur.

MC. 783, 1069, 1073; TMM 698; TBK 469.

MADDE 1066 - Şirket-i mülk, şirket-i ayn ve şirket-i deyn kısımlarına dahi tasmim olunur.

MC. 125, 631.

MADDE 1067 — Şirket-i ayn mu'ayyen ve mevcûd olan malda iştirâkdir. İki kişinin bir koyunda yahut bir sürü koyunda şâyi'an iştirâkleri gibi.

MC. 1045.

MADDE 1068 - Şirket-ideyn; alacakda iştirâkdir. İki kişinin bir kimse zimmetinde olacakları olan şu kadar kuruşda iştirâkleri gibi.

MC. 158, 1092, 1096, 1110; TBK 69, 148.

Fasl-ı Sânî

A'yân-ı müşterekenin keyfiyyet-i tasarrufu beyûnındadır

MADDE 1069 Bir mülkde müstakillen sâhibi olan kimse nasıl ki keyfe mâ-yeşâ' tasarruf ederse mülk-i müşterekde dahi sâhipleir bi'l-ittitâk ol vechile tasarruf ederler.

MC. 46, 88, 96, 215, 429, 431, 721, 796, 858, 1070. 1075, 1088, 1184, 1192; TMK 623 vd.; MM. 732.

MADDE 1070 — Bir müşterek hânede sâhipleri biriikde olarak sâkin olabilirler. Fakat birisi ol hâneye ecnebi adam idhâl edecek olursa diğeri mani' olabilir.

MC. 19, 64, 96; TMK. 623 vd.; MM. 731

MADDE 1071 — Bir mülk-i müşterekde hissedârlardan biri diğerinin izni ile mustakillen tasarruf edebilir. Fakat ol hissedâra muzır olacak vechile tasarrufu câiz olmaz.

MC. 214, 215, 429, 812, 1081, 14521 1459, 1829; 623 AL: MEL 732 vd.

MADDE 1072 - Hissedarlardan biri âhara hisseni bana sat veyahut benim hisseiştirâ et diye cebr Fakat beylilerinde müşterek olan mülk eğer kâbil-i kıs- rebilir. Nitekim tafsîlâtı bâb-ı sânîde gelir.

MC. 429, 1006, 1069, 1071, 1088, 1128, 1141; TIRIK. 623 vd. MH. 732 vd.

MADDE 1073 - Şirket-i mülk ile müşterek olan emvâlin hâsılâtı sâhibleri mâbeyninde hisselerine göre taksîm olunun Binâen aleyh bir müşterek hayvanın sütünden yahut yavrularından müşârikler- den birine hissesinden fazla bir şey şart edilse sahîh olmaz.

MC. 88, 932, 1308, 1402; TMK. 623; MH. 738 vd.

MADDE 1074 - Yavrular mülkiyetde analarına tâbi'dir.

Meselâ, birinin atı diğerinin kısrağını aşsa hâsıl olan yavrusu kısrak sâhibinindir. Kezâlik birinin erkek ve diğerinin dişi güvercinleri olsa bunlardan hâsıl olan yavrular dişi güvercin sâhiblerinindir.

TMK 620.

MADDE 1075 - Şirket-i mülkde müteşâriklerden her biri diğerinin hissesine ecnebidir. Birisi değirinin vekîli değildir. Binâen aleyh birinin izni olmadıkça diğeri onun hissesinde tasarruf edemez. Fakat müşterek hâne süknâda ve hurûç gibi tevâbi'-i süknâdan olan ahvâlde sâhiblerinden her birinin alâ-vechi'l-kemâl mülk-i mahsûsu olmak üzere i'tibâr olunur.

Meselâ, bir müşterek beygiri sâhiblerinden biri diğerinin izni olmaksızın i'âre veya icâre edip de beygir müste'îr veya müste'cirin yedinde telef olsa diğeri ona hissesini tazmin ettirebilir. Kezâlik, birisi bilâ-izin müşterek beygire binip yahut yük yükledip de giderken beygir telef olsa diğerinin hissesini zâmin olur. Ve kezâ bir müddet isti'mâl ile beygir zebûn olup da kıymetine noksân gelse diğerin noksân kıymetinden hissesini zâmin olur. Ammâ müşterek hânede sâhiblerinden biri diğerinden izin almaksızın bir müddet sâkin olsa kendi mülkünde Sâkin olmuş demek olur. Bu cihetle müşterjkinin hissesi için ücret vermesi lâzım olmaz ve kazârâ hâne muhterik zamân dahi lâzım gelmez.

MC. 17, 91, 96, 97, 438, 596, 597, 703, 781, 787, 814, 891, 900, 905, 920, 1077, 1080, 1084, 1085, 1087, 1088; TMK. 623-625; MH. 633.

MADDE 1076 - Müşterek arâzîyi sâhiblerinden biri ziraat etmekle diğerinin âdet-i belde üzre hâsılâtdan sülüs ya rubu' gibi bir hisse almağa selâhiyyeti yokdur. Fakat ziraatı ile arza noksân gelmiş ise noksân kıymetinden hissesini ziraat eden müşârikine tazmîn ettirebilir.

MC. 23, 36, 96, 597, 902, 907, 1085, 1173; TMK. 623-625; MM. 744-746.

MADDE 1077 - Mâl-ı müştereki sâhiblerinden biri âhara icar ile ücretini ahzettikde diğerinin hissesini ona red ve i'tâ eder.

MC. 447, 596, 1084, 1459, 1463, 1502; TMK 623-625.

MADDE 1078 - Hissedârlardan biri gâib olduğu sûrette eğer mevâdd-l âtiyede beyân olunacağı vechile delâleten rızâsı bulunursa hazır olan kendi hissesi kadar mülk-i müşterekden intifâ' edebilir.


255 MC. 799, 1075, 1079 vd.; TMK. 623-625; MH. 740-746.

MADDE 1079 - Hazırın gâibe muzır olmayacak vechile mülk-i müşterekden intifâma gâibin rızâsı var addolunur. MC. 1080 vd.; MH. 740 vd.

MADDE 1080 - Müsta'milînin isti'mâli ile muhtelif olan mülk-i müşterekten intifâ'a gâibin delâleten rızâsı bulunamaz.

Binâen aleyh müşterek elbiseyi sâhiblerinden biri diğerin gıyâbinda telebbüs edemez.

Ve birisi diğerinin gıyâbında beynlerinde müşterek olan beygire binemez.

Amma yük taşımak ve çift sürmek gibi müsta'milînin ihtilâfi ile muhtelif olmayan işlerde hissesi kadar isti'mâl edebilir. Nitekim müteşâriklerden biri gâib oldukda diğeri beynlerinde bi'l-iştirâk ecir olan hizmetkârı gün aşırı istihdâm edebilir.

MC. 91, 427, 536, 551, 552, 553, 1071, 1075; MH. 741-742.

MADDE 1081 — Hânede süknâ müsta'milînin ihtilâfi ile muhtelif değildir.

Binâen aleyh münâsafeten müşterek olan hâne sâhiblerinden birisi gâib olsa diğeri altı ay sâkin olmak ve altı ay terk etmek gibi bir vechile intifâ' edebelir.

Şu kadar ki, dairesi halkı kalabalıksa müsta'milînin isti'mâli ile muhtelif kabîlinden olur ve bunda gâibin delâleten rızâsı bulunmaz.

MC. 46, 96, 428, 528, 1070, 1075, 1078, 1079, 1083, 1085; MH. 739 vd.

MADDE 1082 - Hâzır ve gâibin hâne-i müşterekde hisseleri yekdiğerden müfrez ise hâzır olan kimse gâibin hissesinde sâkin olamaz. Lâkin boş durumda harab olmasından havf olunursa hâkim ol hisse-i müfrezeyi icar ile ücretini gâib için hıfz ve tevkîf eyler.

MC. 96, 905, 1084; MH. 743. MADDE 1083 - Muhâye'e ancak ba'de'l-husûme cârî ve muteber olur.

Binâen aleyh bir müşterek hânede sâhiblerinden birisi diğerinin hissesi için ücret vermeksizin bir müddet müstakillen sâkin oldukda diğeri ya ol müddet için benim hissemîn ücretini ver veyahut ben dahi ol kadar müddet sâkin olurum diyemeyip ancak dilerse hane kâbil-i kısmet olduğu takdirde taksim ve dilerse ondan sonra mu'teber olmak üzere muhayee ettirir.

Fakat müşterek hâne sâhiblerinden biri gâib olup da diğer madde-i ânifede beyân Olunduğu üzere bir müddet onda sâkin olsa gâib dahi geldikde o kadar müddet onda sâkin olabilir.

MC. 72, 442, 429, 597, 1070, 1075, 1081, 1082, 1085, 1174, 1182; TMK. 623-625; MH. 738.

MADDE 1084 - Hâne-i müştereki sâhiblerinden hâzır olan kimse icar ve ücretinden kendi hissesini alıp gâibin hissesini hıfz ve tevkîf etse câiz olur. Ve gâib geldikde hissesini ondan alır.

MC. 46, 96, 446, 447, 1075, 1077, 1459, 1829; MH. 738 vd.

MADDE 1085 - Müşterek arâzî sâhiblerinden biri gâib oldukda ziraatın noksân-ı arz-ı mûcib olmayıp arza nâfi' olacağı ma'lûm olursa, hâzır olan müşâriki ol arâzînin tamâmını ziraat edebilir. Ve ne kadar müddet ziraat ederse gâib dahi geldikde ol kadar ol arâzîyi ziraat eyler. Ve eğer ziraatın noksân-l arzı mûcib ve terki nâfi' ve arzın kuvvetleşmesini müeddî olacağı mu'lûm olur ise ol arâzînin ziraatına gâibin delâleten izni bulunmaz. Binâen aleyh hâzır olan müşâriki ol arâzîden yalnız kendi hissesi mikdârım meselâ münâsafeten müşterek ise nısfını ziraat eyler. Ve sene-i âtiyede tekrar ziraat edecek olur ise yine ol nısfı ziraat edip yoksa bir sene bir tarafını ve diğer sene diğer tarafını ziraat edemez. Ve eğer ol arâzînin tamamını ziraat ederse gâib geldikde ona noksân-ı arzdan hissesini tazmin ettirebilir.

Tafsîlât-ı sâbıka hâzırın hâkime mürâca'at etmediği takdirdedir. Ammâ hâkime müracaat ettikde her halde öşür ya harac-ı arâzî zâyi' olmamak için ol arâzînin tamamını ziraat etmek üzere hâkim ona izin verir. Ve bu takdîrde gâib geldikde noksân-l arz da'vâsı edemez.

MC 46, 1073, 1076, 1081, 1087, 1173; MH. 744-745.

MADDE 1086 - Müşterek bağ sâhiblerinden biri gâib oldukda diğeri bağın üzerinde kâim olup meyve husûle geldikde kendi hissesini ahz ve istihlâk eder.

Gâibin hissesini dahi satıp semenini tevkîf edebilir.

Fakat gâib geldikde muhayyerdir. Dilerse ol beyfi müciz olur ve mevkûf olan semeni alır. Ve dilerse mücîz olmayıp hissesini ona tazmîn ettirir.

MC 725, 890, 910, 1117, 1118, 1506, 1635.

MADDE 1087 - Müşariklerden birinin hissesi diğerinin yedinde vedî'a hükmündedir. Binâen aleyh birisi hod-be-hod mâl-ı müştereki âhara idâ' edtip de ol mal telef olsa müşârikin hissesini zâmin olur (790.) maddeye bak.

MC 762, 763, 780, 781, 790, 910; MH. 746; TMK. 623-625.

MADDE 1088 - Hissedarlardan biri hisessini dilerse müşârikine satar. Ve dilerse müşârikinden izin almaksızın âhar kimesneye dahi satabilir (MC/215.) maddeye bak.

Fakas fasl-ı evvelde beyân olunan hal ve ihtilât-ı emvâl sûretlerinde biri müşârikin izni olmadıkça mahlût ya muhtelit olan mâl-ı müşterekdeki hissesini başka kimesneye satamaz.

MC. 215, 429, 788, 1117, 1182; TMK. 618, 623; MH. 734.

MADDE 1089 - Mevrûs olan arâzîde vereseden bazısı müşterek olan tohumu diğerlerinin yahut sağîr iseler vasîlerinjn izni ile ekse hâsılâtı cümlesinin beyninde müşterek olur. Ve eğer içlerinden birisi kendi tohumunu ekse hâsılâtı onundur. Fakat ziraatı ile terettüb eden noksân-ı arzdan sâir veresenin hissesini zâmin olur. (907.) maddeye bak.

MC. 907, 1073, 1076, 1246; TMK. 629, 630.

MADDE 1090 - Vereseden biri diğerlerinin izni olmaksızın kable'l-kısme terekeden bir mikdar para ahz ve i'mâl etse zararı kendisine ait olduğu gibi kâr ettiği sûretde

MC. 447, 1371, 1383, 1414, 1421, 1422, 1559; TMK. 629, 630.

Fasl-ı Sâlis

Duyûn-ı müştereke beyânındadır

MADDE 1091 - İki ya ziyâde kimselerin bir kimse zimmetinde olan alacakları sebeb-i vâhidden naşi ise ikisi beyninde şirket-i mülk ile müşterek bir deyn olur. ve eğer sebeb müttehid olmazsa deyn dahi müşterek olmaz. Nitekim mevâdd-ı âtiyeden muttazıh ve müstebân olur.

MC. 1045, 1073, 1099; TBK. 69, 148.

MADDE 1092 — Müteveffanın a'yân-ı metrûkesi vârisleri beyninde hisselerine göre müşterek olduğu gibi âharın zimmetinde olan alacağı dahi kezâlik vârisleri beyninde hisselerine göre müşterek olur.

MC. 158, 1091.

MADDE 1093 - Mal-ı müştereki itlâf eden kimesnenin zamânen deyni olan meblağ ol malın sâhibleri beyninde müşterek olur.

MC. 912, 1091, 1123.

MADDE 1094 — İki kişi beyinlerinde müşterek olan şu kadar kuruşu bir kimesneye ikraz etseler müstakrızın işbu deyini ol iki kişi beyninde müşterek olur.

Ammâ iki kişi bir kimesneye başka bir akçe ikrâz etseler herbiri başka başka alacaklı olup müstakrizin bu deynleri ikisi beyninde müşterek olmaz.

MC. 793, 1093, 1491.

MADDE 1095 — Safka-i vâhide ile bir mâl-ı müşterek satılıp da sâhiblerinden hiçbirinin hissesi hîn-i bey'de zikr ve tesmiye olunmasa bundan dolayı müşteri zimmetinde olan alacakları deyn-i müşterek olur. Ve eğer hîn-i bey'de her birinin semen-i mebî'de olan hissesinin mikdârı yahut nevfi tesmiye ve ta'yin kılınsa, meselâ birinin hissesi şu kadar ve diğerinin hissesi bu kadar kuruş yahut birinin hissesi meskûkât-ı hâlise ve diğerinin hissesi meskûkât-ı mağşûşe diye hisseleri tefrîk ve temyîz olunsa bâyi'ler semen-i mebî'de müteşârik olmayıp herbiri başka başka alacaklı olur. Kezâlik birisi hisse-i şâyi'asını bir kimesneye satdıkdan sonra diğeri dahi hisse-i şâyilasını ayrıca olarak yine ol kimesneye satsa semen-i mebî'de müteşârik olmayıp her biri başka başka alacaklı olur.

MC. 179, 1091, 1099; TBK. 69, 148.

MADDE 1096 — İki kişi birer malını safka-i vâhide ile bir kimesneye satsalar, meselâ birinin bir atı ve diğerinin bir kısrağı olup da ikisini birlikte olarak şu kadar kuruşa bey' etseler meblağ-1 mezbûr bâyi'ler beyninde müşterek bir alacak olur.

Ve eğer herbiri kendi hayvanına şu kadar kuruş deyu tesmiye-i semen eylese herbiri başka başka alacaklı olup hayvanların mecmû'-ı esmânı deyn-i müşterek olmaz.

Kezâlik iki kişi bir kimesneye başka başka birer mal satsalar mebî'lerin esmâm deyn-i müşterek olmayıp herbiri başka başka alcaklı olur.

MC. 1095, 1168.

MADDE 1097 - İki kişi kefâletleri hasebiyle bir kimesnenin borcunu te'diye ettiklerinde eğer beynlerinde müşterek olan maldan vermişlerse mekfûlün anhda olan alacakları deyn-i müşterek olur.

MC. 657.

MADDE 1098 - Bir kimse şu kadar kuruş deynini edâ etmek üzere iki kişiye emredip de onlar dahi te'diye ettiklerinde eğer beynlerindeki mâl-ı müşterekden vermişlerse ol kimsede olan alacakları bir deyn-i müşterek olur. Ve eğer verdikleri akçe beynlerinde müşterek olmayıp da herbirinin hissesi hakîkaten mütemeyyiz ise mücerred birlikte edâ etmiş olmaları ile ol kimsede olan alacakları deyn-i müşterek olmaz.

MC. 1491, 1506.

MADDE 1099 — Deyn-i müşterek değilse dâ'inlerden herbirini alacağını med- yûndan başka başka talep ve istîfâ eyler. Ve her biri her ne kabz ederse kendi alacağına mahsûb eder, Dâ'in-i diğer ondan hisse alamaz.

MC. 1091; TBK 69, 148.

MADDE 1100 - Deyn müşterek ise dâ'inlerden herbiri kendi hissesini med- yûndan talep edebilir ve birinin gıyâbında dâ'in-i diğer hâkime mürâca'at ile hissesini medyûndan talep ettikde vermesi için hâkim tarafından emrolunur.

MC. 1101, 1830.

MADDE 1101 - Deyn-i müşterekden dâ'inlerin biri her ne kabz ederse diğeri ile beyinlerinde müşterek olur. Ve müşâriki ondan hissesini alır. Kâbız onu yalnız kende hissesine mahsûb edemez.

MC. 1100, 1103, 1105, 1123.

MADDE 1102 - Dâ'inlerden biri deyn-i müşterekden hissesini alıp da sarf ve istihlâk etse müşâriki ona hissesini tazmîn ettirebilir.

Meselâ, iki kişi beyninde münâsefeten müşterek olan bin kuruş alacaktan birisi hissesi olan beş yüz kuruşu medyûndan ahz ve kabz ile sarf ve istihlâk eylese müşâriki olan dâ'in-i diğer ona iki yüz elli kuruşunu tazmîn ettirebilir. Ve bu halde medyûnun zimmetinde kalan beş yüz kuruş yine ikisi beyninde müşterek olur.

MADDE 1103 - Dâ'in-i müşâriklerden biri deyn-i müşterekden bir şey kabz etmeyip fakat hissesine bedel medyûndan bir metâ' iştirâ eylese dâ'in-i diğer ol metâ'da müşârik olmaz. Fakat metâ'ın semeninde kendi hissesini ona tazmîn ettirebilir. Ve eğer iştirâk üzre ittifâk ederlerse ol metâ' meynlerinde müşterek olur.

MC. 54, 153, 253, 1101, 1105.

MADDE 1104 - Dâ'in-i müşâriklerden biri deyn-i müşterekdeki hakkından meselâ şu kadar top bez üzerine medyûn ile sulh olarak o kadar top bezi kabz etse muhayyer olur. Dilerse aldığı bezlerden müşârikinin hissesine isâbet eden mikdarı ona teslîm edebilir. ve dilerse vazgeçmiş olduğu hakkından müşârikinin hissesine isâbet

MC. 1101, 1103, 1104, 1105, 1548, 1550, 1551, 1552.

MADDE 1105 - Dâfinlerden biri ber-vech-i bâlâ gerek deyn-i müşterekten bir mikdarını ya tamamını kabz etsin ve gerek kendi hissesine bedel mal iştirâ eylesin ve gerek alacağı mukâbilinde bir mal üzerine medyûn ile sulh olsun dâfin-i diğer her sûretde muhayyer olur. Dilerse müşârikinin bu mu'âmeıesini müciz olur. ve mevâdd-l ânifede de beyân olunduğu üzere hissesini ondan alır. ve dilerse mücîz olmayıp hissesini medyûndan ister ve eğer medyûnda alacağı batarsa dâ'in kâbıza eder. Mukaddemâ mücîz olmaması mâni'-i rücû' olmaz.

MC. 51, 97, 1101, 1104.

MADDE 1106 - Dâ'inıerden biri deyn-i müşterekde olan hissesini medyûndan alıp da yedinde kazârâ telef olsa müşârikinin bu makbûzda olan hissesini zâmin olmaz. Fakat kendisi hissesini istîfâ etmiş olur. Medyûnda kalan alcak dahi müşârikine

MC. 97, 1101, 1102.

MADDE 1107 — Dâ'inlerden biri deyn-i müşterekdeki hissesine bedel medyûnu ücretle istihdâm eylese diğeri ücretden kendi hissesine isâbet eden mikdarı ona tazmîn ettirebilir.

MADDE 1108 — Dâ'in-i müşâriklerden biri kendi hissesi için medyûndan rehin alıp da yedinde rehin telef olsa müşâriki ondan hissesine düşen mikdarı tazmîn ettirebilir. Meselâ, münâsefeten müşterek olan deynin mikdarı bin kuruş olup da dâ'inlerden biri kendi hissesi için beş yüz kuruşluk bir rehin alsa ve yedinde bu rehin telef olsa deyn-i müşterekin msfi sâkıt olacağından dâ'in-i diğer kendi hissesine âid olan iki yüz elli kuruşu ona tazmîn ettirebilir.

Mc. 399-401, 714, 736, 737, 741, 1102.

MADDE 1109 — Dâ'inlerden biri deyn-i müşterekdeki hissesi için medyûndan kefil aldığı veyahut hissesini bir kimesne üzerine havâle ettirdiği suretde kefilden yahut muhâlun aleyhden ahz ve kabz eylediği meblağda dâ'in-i diğer ona müşârik olur.

MC. 1102, 1106.

MADDE 1110 - Dâ'inlerden biri deyn-i müşterekdeki hissesini medyûna hibe yahut medyûnun zimmetini ondan ibra eylese hibesi ya ibrası sahih olur. Ve bundan dolayı müşârikinin hissesini zâmin olmaz.

MC. 96, 1112, 1562.

malını itlaf edip de zamânen onun alacağına takas olsa müşâriki ondan hissesini alabilir.

Fakat deyn-i müşterekin sübûtundan mukaddem olan bir sebeple dâ'inlerden birinin medyûna deyni olup da deyn-i müşterekdeki hissesi ile takas olsa müşâriki ona hissesini tazmîn ettiremez.

MC. 912, 1101, 1112.

MADDE 1112 — Dâ'inlerden biri diğerinin izni olmaksızın deyn-i müştereki te'cîl ve te'hîr edemez.

MC. 1008, 1101, 1110, 1377.

LÂHİKA

MADDE 1113 — Bir kimse iki kişiye bir mal satsa herbirinden hissesini başka başka mütâlebe eder. Müşteriler yekdiğere kefil olmadıkça birinin borcu diğerinden mutâlebe olunamaz.

MC. 97, 646, 647.

BÂB-ı SÂNÎ

KISMET BEYÂNINDA OLUP DOKUZ FASLI MÜŞTEMİLDİR

Fasl-ı Evvel

Kısmetin ta'rif ve taksimi hakkındadır

MADDE 1114 — Kısmet, hisse-i şâyi'ayı ta'yin etmekdir. Yani keyi ve vezin ve zirâ' gibi bir mikyas ile hisseleri yekdiğerinden temyîz ve ifraz eylemektir.

MC. 1046; TMK 627, 628.

MADDE 1115 Kısmet iki vechile olur; şöyle ki ya a'yân-ı müştereke yani müte'addid ve müşterek şeyler kısımlara bölünerek her ferdinde şâyi' olan hisseler birer kısmında cem edilmiş olur. Üç kişi beyninde müşterek olan otuz koyunu onar onar üçe taksim gibi. Buna kısmet-i cem' denilir. Yahud bir ayn-ı müşterek taksim olunup her cüz'ünde şâyi' olan hisseler birer kısmında teayyün eder. Bir arsanın ikiye taksimi gibi. Buna kısmet-i tefrîk ve kısmet-i ferd denilir.

MC. 1132, 1139; TMK 627, 628.

MADDE 1116 - Kısmet bir cihetle ifrâz ve bir cihetle mübâdeledir.

Meselâ, iki kimse beyninde münâsefeden müşterek olan bir kile buğdayın her habbesinde herbirinin nısıf hissesi olduğu halde mecmû'u kısmet-i cemi kabîlinden olarak iki kısma taksîm ile bir kısmı birine ve diğer kısmı diğerine verildikde herbiri kendisinin nısıf hisseni ifrâz ve nısf-ı diğerini âharın nısıf hissesiyle mübâdele etmiş olur. Kezâlik iki kişi beyninde münâsefeten müşterek olan bir arsanın her cüz'ünde her birinin nısıf hissesi olduğu halde kısmet-i tefrîk ile ikiye taksim olunarak her birine birer kısmı verildikde herbiri kendi nısıf hissesini ifraz ve nısf-ı cliğerini âharın nısıf hissesi ile mübâdele eylemiş olur.

MC. 1008, 1117, 1178; TMK. 627, 628.

MADDE 1117 - Misliyyâtda ifraz ciheti râcihdir. Binâen aleyh misliyyât-l müşterekede müteşârik olanlardan her biri diğerinin gıyâbında ve onun izni olmaksızın kendi hissesini ahz edebilir. Fakat gâibin hissesi kendisine teslîm olunmadıkça kısmet tamam olmaz. ve kable't-teslîm gâibin hissesi telef olsa müşârikinin kabz eylemiş ol-

MC. 1114, 1116, 1128; TBK. 203, 306, 457, 472.

MADDE 1118 - Kıyemiyâtda mübâdele ciheti râcihdir. Mübâdeıe ile terâzî yahut hükm-i kadı ile olabilir. Binâen aleyh misliyyâtdan olmayan a'yân-ı müşterekede müteşârik olanlardan birisi âharm gıyâbında ve onun izni olmaksızın kendi hissesini ahz edemez.

MC. 658, 998, 1037, 1128, 1130; TBK 203, 306.

MADDE 1119 — Mekîlât ve mevzûnât ile ceviz ve yumurta gibi adediyât-ı mütekâribe hep misliyyâtdır. Fakat el işi olan evânî gibi ihtilâf-ı san'at hasebiyle muhtelifve metefâvit olan mevzûnât kıyemîdir.

Ve bir de arpa ile karışık buğday gibi hilâf-ı cinsi ile yek diğerden temyîz ve terik olunamayacak sûretde mahlût olan mislî kıyemiyâttandır.

Yazma kitaplar kıyemî ve basma kitaplar mislîdir.

MC. 136, 145, 146, 226; TBK. 203, 306, 457, 472.

MADDE 1120 — Kısmet-i cem' ile kısmet-i tefrîkden herbiri iki nev'e taksîm olunur. Nev'-i evvel kısmet-i rızâ ve nev'-i Sânî kısmet-i kazâdır.

MC. 1121, 1122, 1125, 1128.

MADDE 1121 - Kısmet-i rızâ, mütekâsimînin yani mülk-i müşterek sâhiplerinin rızâsıyla icrâ olunan kısmetdir ki, bitterâzî beynlerinde taksîm ederler, yâhûd cümlesinin rızâlarıyla hâkim taksîme yler.

MC. 1128; TMK. 627, 628.

MADDE 1122 — Kısmet-i kazâ, mahkûmun leh olanlardan yani mülk-i müşterek sâhiplerinden bazısının talebi üzerine kadının cebren ve hükmen taksîmidir.

MC. 457; TMK 627, 628.

Fasl-ı Sânî

Şerâ'it-i kısmet beyânındadır

MADDE 1123 - Maksûmun ayn olması şartdır. Binâen aleyh deyn-i müşterekin kable'l-kabz taksîmi sahîh olmaz.

Meselâ, müteveffânın müte'addid kimesneler zimmetinde alacağı olup da filanda Olan alacağı filan vârisin ve filanda olan alacağı filan vârisin olmak üzere taksîm olunsa sahîh olmaz. ve bu sûretde vârislerden biri ne tahsîl ederse vâris-i diğer ona müşârik olur. (Bâb-ı evvelin fasl-ı sâlisine bak.)

MC. 32, 46, 159, 1354; TMK. 627, 628.

MADDE 1124 - Hisseler temyîz ve ifrâz olunmadıkça kısmet-i sahîh olmaz. Meselâ, müşterek bir yığın buğday sâhiplerinden biri diğerine sen yığının şu tarafını al, bu tarafı benim olsun dese taksîm olunmuş olmaz.

MC. 1147; TMK 627, 628.

MADDE 1125 - Maksûm hîn-i kısmetde müşâriklerin mülkü olmak şartdır.

Binâen aleyh bade'l-kısmet maksûmun mecmû'una biri müstehik çıksa kısmet bâtıl olup maksûmun tekrar taksimi lâzım gelir.

Kezâlik bir hissenin mecmû'una müstehik çıksa kısmet bâtıl olup hisse-i bâkiye hissedârlar beyninde müşterek olur. Ve eğer yalmz bir hissenin bir mikdâr-ı mu'ayyenine yâhûd bir cüz'-i şâyi'ine müstehik çıksa ol hisse sâhibi muhayyerdir. Dilerse kısmeti fesh eder. Ve dilerse feshetmeyip mikdâr-ı noksân ile diğer hissedâra rücû' eder.

Meselâ, yüz altmış arşın bir arsa münâsafeten ikiye taksîm olundukdan sonra bir hissenin nısfina biri müstehik çıksa ol hisse sâhibi dilerse kısmeti fesheder ve dilerse hissenin rub'u ile müşârikine rücû' eder, yani onun hissesinden yirmi arşın mahalli alır ve her hissenin birer mikdâr-ı mu'ayyenine müstehik çıktığı takdîrde eğer müsâvât üzre kısmet fesh olunmaz. Ve eğer birinin ki az ve birininki çok ise ancak mikdâr-ı ziyâdeye i'übar olunur. Ve yalmz birinin hissesinden bir mikdâr-ı mu'ayyene mütahik çıkmış gibi olur ve ziyâde kiminin hissesine isâbet etmiş ise ber-vech-i bâlâ muhayyer olup dilerse kısmeti fesh eder ve dilerse mikdâr-l noksânıyla müşârikine rücû' eyler.

MC- 19, 331, 638, 1118, 1140; TMK 6, 27, 628.

MADDE 1126 - Kısmet-i fuzûlî kavlen yahud fiilen icâzete mevkûf olur.

Meselâ, biri mâl-ı müştereki hod-be-hod taksîm etse câiz ve nâfiz olmaz. Fakat sâhibleri pekala diye kavlen icâzet verse yahut hisse-i müfrezelerinde tasarruf-1 mu'allak yani bey' ve icar gibi temellükün levâzımından olan bir vechile tasarruf etseler kısmet sahîh ve nâfiz olru.

MC. 304, 312.335, 344, 339, 365, 378, 1087.

MADDE 1127 - Kısmetin âdilâne olması yani hisseler istihkâklarına göre ta'dil olunarak birisinde noksân-ı fâhiş olmaması lâzımdır. Binâen aleyh hısmetde gabn-l fâhiş da'vâsı istimâ' olunur. Fakat maksûmun leh olanlar istîfâ-yı hak eylediklerini ikrâr etdikden sonra gabn-l fâhiş da'vâsı ederlerse istimâ' olunmaz.

MC. 64, 76, 165, 359, 1160, 1647, 1633, 1658, 1742, 1778, 1801, 1820; TMK. 627, 628.

MADDE 1128 Kısmet-i rızâda mütekâsırneynden herbirinin rızâsı şartdır.

Binâen aleyh birisi gâib olsa kısmet-i rızâ sahîh olmaz. Ve içlerinde sağîr varsa velisi yahut vasîsi onun makâmına kâim olur. Ve eğer velisi yahut vasîsi yoksa hâkimin emriyle mevkûf olur ve hâkim tarafından bir vasÎ nasb olunarak onun ma'rifetiyle taksîm olunur. MC. 167, 1117, 1122, 1126, 1129, 1801; TMK. 627, 628.

MADDE 1129 - Kısmet-i kazâda talep şartdır. Hissedârıarın birisi tarafından olsun talep vâki' olmadıkça hâkim tarafından cebren kısmet sahîh olmaz.

MC. 658, 1140, 1151, 1648, 1817, 1829; TMK 627, 628.

MADDE 1130 - Hissedârıardan bazısı kısmet istemeyip de bazısı imtinâ' etdiği takdîrde fasl-ı sâlis ve râbi'de beyân olunacağı vechile mâl-ı müşterek eğer kâbil-i kısmetse hâkim onu cebren taksîm eyler. Değilse taksîm eylemez.

MC. 1118, 1122, 1129, 1141, 1183.

MADDE 1131 — Kâbil-i kısmet taksîme sâlih olan mâl-ı müşterekdir.

Şöyle ki ol maldan maksûd olan menfa'at kısmet ile fevt olmaya.

MC. 1139, 1140; TMK. 628.

Fasl-ı Sâlis

Kısmet-i cem' beyânındadır

MADDE 1132 - Müttehidü'l-cins olan a'yân-ı müşterekede kısmet-i kazâ cârî olur.

Yani müşâriklerin yalnız bazısının talebi üzerine hâkim onları hükmen taksim eyler. Gerek misliyyâtdan olsan ve gerek Kıyemiyyâtdan olsun.

rvıc. 40, 1118, 1129, 1133, 1134.

MADDE 1133 - Müttehidü'l-cüns olan misliyyâtın efrâdı beyninde fark ve tefâvüt olmadığından kısmeti müşârilerden hiçbirine muzır olmadıkdan başka her biri hakkını almış ve her birinin tamâmiyyet-i mülkü husûle gelmiş olur.

Nitekim iki kişi beyninde müşterek olan bir mikdar buğday hisselerine göre taksîm olundukda her biri hakkını istîfâ ederek hissesine isâbet eden buğdaya müstakillen mâlik olur. Şu kadar dirhem altın külçe ve bu kadar kıyye gümüş ya bakır veya demir külçe ve bir cinsden olan şu kadar pastal çuha ve bu kadar top bez ve şu kadar aded yumurta dahi bu kabîldendir.

MC. 1117, 1124.

MADDE 1134 - Müttehidü'l-cins olan kıyemiyâtın efrâdı beyninde fark ve tefâvüt var da pek cüz'î olmak hasebiyle yok hükmünde olduğundan bunlar dahi ber-vech-i bâlâ kâbil-i kısmet addolunmuşdur.

Meselâ, iki kişi beyninde müşterek olan beş yüz koyun hissesine ikiye taksîm olundukda herbiri hakkını aynıyla almış gibi olur. Şu kadar yüz deve ve bu kadar yüz inek dahi bu kabîldendir.

MC. 1116, 1118, 1132.

MADDE 1135 - Ecnâs-ı muhtelifede yani mühtelifü'l-cins olan a'yân-ı müşterekede kısmet-i kazâ cârî olmaz. Gerek misliyyâtdan olsun ve gerek kıyemîyyatdan olsun. Yani miişâriklerden yalnız birinin talebi üzerine hâkim onları cebren kısmet-i cem' ile taksîm edemez.

Meselâ, hissedârlardan birine şu kadar kile buğday ve ona mukâbil diğerine bu kadar kile arpa yahut birine şu kadar koyun ve ona mukâbil diğerine bu kadar deve ya inek ve birine bir kılıç ve diğerine bir eğer takımı ve birine bir konak ve diğerine bir dükkânya bir çiftlik i'tâsıyla kısmet-i kazâ câiz olmaz. Ammâ kendileri râzı oldukları halde vech-i meşrûh üzre kısmet-i rızâ câiz olur.

MC. 46, 1122, 1132; TMK. 627, 628.

MADDE 1136 - İhtilâf-ı san'at hasebiyle muhtelif olan evânî velev ki bir cins madenden masnû' olsa bile muhtelifii'l-cins addolunur.

MC. 1119.

MADDE 1137 — Huliyyât ve büyük inci ve cevâhir dahi muhtelifü'l-cins olan a'yândandır.

Ammâ, efrâdı beyninde kıymetçe tefâvüt olmayan ufak inciler ve sayı taşı denilen hurda elmaslar gibi cevâhir-i sağîre müttehidü'l-cins addolunur.

MADDE 1138 — Müte'addid konaklar ve dükkânlar ve çiftlikler dahi muhtelifü'lcins olup kısmet-i cem ile taksîm olunmazlar. taddid konaklardan biri müşâriklerden birine ve diğeri diğerine i'tâ Meselâ, müte ile kısmet-i kazâ câiz olmayıp bunlardan herbiri ber-vech-i âtî kısmet-i tefrîk ile taksîm olunabilir.

Fasl-ı Râbi'

Kısmet-i tefrîk beyânındadır

MADDE 1139 — Bir ayn-ı müşterekin tefrîk ve teb'îzi sâhiplerinden hiçbirine muzır değilse kâbil-i kısmetdir.

Meselâ, bir arsa taksim olundukda her kısmında ebniye yapılır. Ve ağaç dikilir ve kuyu kazılır ve bu cihetle arsadan maksûd olan menfa'at bâkî olur. Kezâlik bir konağın selâmlık ve harem dâireleri başka başka birer menzil olmak üzere tefrîk ve taksîm olundukda konakdan maksûd olan süknâ menfa'ati fevt olmaz. Ve müşâriklerden herbiri müstakjllen birer menzil sâhibi olur.

Binâen aleyh gerek arsada ve gerek konakda kısmet-i kazâ cârî olur. Yani sâhiblerinden biri kısmet isteyip diğeri imtinâİ eylese hâkim onları cebren taksîm eyler.

MC. 1130, 1131, 1138; TMK 627, 628.

MADDE 1140 - Bir ayn-ı müşterekin tefrîk ve teb'îzi sâhiblerinden birine nâfi' ve diğerine muzır yani menfa'at-ı maksûdesinj müfevvit olup da nefi olan kimse kısmet isterse kezâlik hâkim onu hükmen taksim eyler.

Meselâ, müşterek bir hânede müşârik olanlardan birinin hissesi az olup da ba'de't-taksîm onda süknâ ile intifâ' olunmayacak olduğu halde hissesi çok Olan müşâriki kısmet isterse hâkim olun kazâen taksîm eyler,

MC. 1143, 1144.


MADDE 1141 - Tefrîk ve teb'îzi sâhiblerinden her birine muzır olan bir ay2n6-15 müşterekde kısmet-i kazâ cârî olmaz.

Meselâ, bir değirmen taksîm olunsa artık değirmen olarak isti'mâl olunamaz, bu cihetle menfa'at-ı maksûde fevt olur. Binâen aleyh müşâriklerden yalnız birinin talebi üzerine hâkim onu taksîm edemez. Ammâ bitterâzî taksîm olunur. Hammâm ve kuyu ve kanât ve küçük oda ve iki hâne arasındaki hâit dahi böyledir. Bir hayvan ile bir araba ve bir eğer ve cübbe ve bir yüzük taşı gibi yarmağa ve kırmağa muhtâc olan urûz dahi bu kabîldendir ki hiç birinde kısmet-i kazâ cârî olmaz. MC. 1121, 1131, 1135.

MADDE 1142 — Bir müşterek kitâbın taksîm-i evrâkı câiz olmadığı gibi müte'addid cildlere taksîm olan bir kitâbın cild-be-cild taksîmi dahi câiz olmaz. MC. 1134.

MADDE 1143 — İki yahud ziyâde kimse beyninde müşterek olup da başkasının aslâ duhûle hakkı olmayan tarîkin biri kısmetini isteyip de diğeri imtinâ' etdiği takdîrde nazar olunur. Eğer ba'de'l-kısme her birine birer tarîk kalacak olursa taksîm olunur. Ve illâ kısmete cebr olmaz, meğer ki her birinin başka başka tarîk ve menfezi ola. Ol halde yine taksîm olunur.

MC. 1140, 1141, 1223.

MADDE 1144 — Mesîl-i müşterek dahi tarîk-i müşterek gibidir ki biri kısmet isteyip de diğeri imtinâ' etdiği takdîrde eğer ba'de'l-kısme herbirine suyunu akidacak kadar yer kalırsa yahut mesîl ittihâz edecek başka yeri varsa taksîm olunur. Ve illâ taksîm olunmaz.

MC. 1143.

MADDE 1145 — Bir kimse hakk-ı mürûru bâkî olmak üzere mülkü olan tarîki satabiidiği gibi iki kişi beyninde müşterek olan bir akârın taksîminde tarîk-i müşterekin rakabesi yani mülkiyyeti birinde kalmak ve diğerinin yalnız hakk-ı mürûru olmak üzere kısmet dahi câiz olur. MC. 37.

MADDE 1146 — Bir hânenin taksîminde iki hisse arasındaki hâit hissedârlar beyninde müşterek olarak bırakılmak câiz olduğu gibi yalnız birinin mülkü olmak üzere kısmet dahi câiz olur.

MC. 1114, 1122, 1124, 1145, 1147.

Fasl-ı Hâmis

Keyfiyyet-i kısmet beyânındadır

MADDE 1147 - Mâl-ı müşterek eğek mekîlâtdan ise keyi ile ve mevzûnâtdan ise vezn ile ve adediyâtdan ise aded ile ve zer'iyyâtdan ise zirâ' ile taksîm olunur. MADDE 1148 - Arsa ve arâzî zer'iyyâtdan olduklarına mebnî zirâ' ile taksim olunurlar. Ammâ üzerlerinde eşcâr ve ebniye takdîr-i kıymet ile taksim kılınırlar. eğer birisi şu kadar gün muhayyer olmak üzere şart eylemiş Olsa Ol hissesin:müddet MC. 21, 1125.

zarfında kısmeti kabûl edip etmemekde muhayyer olur. ve eğer birisinin MADDE 1149 - Bir konağın taksiminde bir hissenin ebniyesi diğer hissenin ebni- eden koyunların ayb-ı kadîmi zuhûr etse kezâlik muhayyer olup dilerse kabûl yesine nisbetle daha kıymetli olduğu takdirde mümkün ise diğer hisseye arsadan kıymetce ona mu'âdil olacak kadar fazla yer verilir, değilse ona mukâbil nukûd ilâve edi-

MADDE 1155 - Müttehidü'l-cins olan misliyyâtın taksîminde hıyâr-l şart ve lir. MC. 1138, 1148.

Meselâ, iki kişi beyninde müşterek olan bir yığın buğday taksim olundukda şu ka

MADDE 1150 - İki kişi beyninde müşterek bir hânenin fevkânîsi birine ve fevkânî ve gerek dar gün muhayyer olmak şartı muhayyer olmaz. ve biri buğdayı görmemişse gördüktahtânîsi diğerine i'tâ olunmak üzere kısmet murâd olundukda gerek de muhayyer olmaz. Ammâ birine yığının üst tarafından ve diğerine alt tarafından vetahtânî takvim olunarak kıymet i'tibârıyla taksim olunur. rilip de alt tarafı çürük çıksa sâhibi muhayyer olup dilerse kabûl ve dilerse reddeder. MC. 1127, 2 243, 627, 628.

MADDE 1151 — Bir konak taksim olunacak oldukda kassâm olan kimse ibtidâ onu Fasl-ı Sâbi' kağıt üzerinde tasvir ve arsasın: zirâ' ile mesâha ve ebniyesini takvîm ve sâhiblerinin hisselerine göre teş'iiye ve za'âii ve mümkün ise her hisseyi yek diğere te'alluku kal- Kısmetin fesh ve ikâlesi beyânındadır mamak üzere hakk-ı tarik ve sirb ve mesili ile ifraz ve birinci ve ikinci ve üçüncü diye MADDE 1156 - Kur'alar, kâmilen çekildikde kısmet tamam olur. telkîb etmeli ve ba'âehû kurâ çekmelidir. Birinci ibtidâ ismi çıkanın ve ikinci sâniyen

MADDE 1157 - Kısmet tamam oldukda artık ondan rücû' olunamaz. ismi yürür.çıkanın MC ve 57.529.

üçüncü: E'Sİ.silise: ismi çıkanın olur. Ziyâde hisse varsa yine bu tertîb üzre mış olduğu

MADDE halde 1158 hissedârlardan — Esnâ-yı kısmetde biri rücû' meselâ, edecek kurâların olsa bakılır. çoğu çıkıp Eğer da kısmet-i yalnız biri rızâ kal-ise

üze- rücû' edebilir. Ve eğer kısmet-i kazâ ise rücû' edemez.

MADDE 1152 — Tekâlii-i emiriye eğer muhâfaza-i nüfus için ise aded-i ru'ûs

MADDE 1159 - Ba'de'l-kısme hissedârlar kendi rızâlarıyla kısmeti fesh ve ikâle rine taksim olunup nisvân ve s:byân defter-i tevzî'a jdhâl olunmaz. Ve eğer muhâfaza-i ederek maksûmu kemâ-fi's-sâbık beynlerinde müşterek edebilirler. emlâk içinse mikdâr-: üzerine taksim olunur.MC. 190, 1060. Zirâ' (87J mezkûr olduğu üzere garâmet ganîmete göredir.

331.1080, 2081. MADDE 1160 - Kısmetde gabn-ı fâhiş olduğu tebeyyün ederse fesh olunarak tekkısmet-i âdile ile taksîm olunur. MC. 75, 78, 1127, 1151, 1587, 1685, 1762.

Fasl-ı Sâdîs

MADDE 1161 - Terekenin taksîminden sonra meyyitin deyni zuhûr etse kısmet Hl'jûrüt beyânındadır olunur.

MADDE 1153 - olduğu gibi ecnâs-l muhtelifenin taksîminde dahi hıyâr-l Meğer ki verese deyni i'fâ yahut dâ'inler alacaklarından onları ibrâ ederler veyaşart ve hıyâr-: ru'yet ve Tardır. hut meyyitin maksûmdan başka malı olup da borç onunla iti olunursa o halde kısmet Meselâ, hissedârlarda:z bın şu kadar kile buğday ve ona mukâbil diğeri bu kadar olunmaz.

kile arpa yahut biri şu kadar koyun ona mukâbil diğeri bu kadar inek olmak üzere

MC. 8, 23, 24, 74, 648, 747, 847, 1129, 1656; TMK 581,582.

mâl-) müşterekt bitterâzi beynlennde taksim etdiklerinde eğer birisi şu kadar gün muhayyer olmak uzere şart eylemiş UI müddet zarfında dilerse kısmeti kabûl ve dilerse fesil eder ve eğer bjrısi eğer mâl•ı maksûmu gormemişse gördükde kezâlik

Fasl-l Sâmin

muhayyer olur ve eğer birinm ayıplı çıksa dilerse kabûl ve dilerse reddeyler.

Ahkâm-ı kısmet beyânındadır MC. 350.351, 352.344.

MADDE 1162 - Hissedârlardan herbiri ba'de'l-kısme kendi hissesine müstakillen illâlik olur. Birinin hissesinde artık diğerinin alâkası kalmaz ve bâb-ı sâlisde beyân

MADDE 1154 - Müttehidul-cins olan Kıyemiyyâtjn taksiminde dahi hıyâr•l şart ve rüyet ve ayb vardır, olunacağı vechile herbirisi kendi hissesinde keyfe mâ-yeşâ' tasarruf eder. Hattâ iki Meselâ, muşterek olan yuz koyun sâhibleri beyninde hisselerine Wire taksimbeyninde Illiişterek bir hâlle taksîm olunup da birinin hissesine ebniye ve diğerinin hissesine arsa-i hâliye isâbet etdiği sûretde arsa sâhibi ol arsada kuyu kazar ve keriz yapar ve ebniye inşâ edip dilediği kadar yüksek çıkar, ebniye sâhibinin havasını yahut güneşini seddetse bile mâni' olamaz.

MC. 1156, 1166, 1192, 1200-1202; TMK. 627, 628.

MADDE 1163 — Arâzî taksiminde eşcâr ve çiftlik taksînıinde eşcâr ile ebniye min- gayrı zikrin dâhil olur. Yani eşcâr ve ebniye kimin hissesinde bulunursa onun olur. Hîn-i taksîmde zikr ve tasrihe yahut cemi' hukûk ile veya cemî'i merâfiki ile denilmek gibi bir tabir-i umûmi ile idhâle hâcet yokdur.

Mü 206, 232, 1656.

MADDE 1164 — Gerek arâzi ve gerek çiftlik taksîminde ekin ve meyve zikr ve tasrîh olunmadıkça dâhil olmayıp onlar kemâ-kân müşterek olarak kalır. Hîn-i taksimde gerek cem? huküku ile gibi bir taibir-i umûmî îrâd olunsun ve gerek sın. MC 23.1

MADDE 1165 — Mâksûmun arâzî-i mücâvirede olan hakk-ı tarîk ve mesîli her halde dâhil-i kısmet olur. Yani kimin hissesinde vâki' olursa onun hukûkundan Hîn-i kısme2de gerek cem? hukûku ile denilsin ve gerek denilmesin.

MADDE 1166 — Hin-i kısmetde bir hissenin diğer hissede tarîki yâhut mesîli olması şart edilirse ol szrt2 ri'âyet edilir.

MADDE 1167 — Bir hissenin diğer hissede tarîki olup da hîn-i kısmetde ibkâsı şart edilmemişse b2ş;z tarafa sarf ve tahvîli kâbil olduğu takdîrde sarf ve tahvîl olunur. Hîn-i kısmetde gerek cem? hukûku ile denilsin ve gerek denilmesin. Ammâ tarîkin başka tarafa sarf ve zh7iii kâbil olmadığı takdîrde bakılır, eğer hîn-i kısmetde cemî' hukûku ile deniimzş tzrik dâhil-i kısmet olarak hâli üzre ibkâ olunur. Ve eğer cemîl huküku ile gibi bir urnûmî ilâve olunmamışsa kısmet fesh olunur. Bu husûsda mesîl dahi aynıyla tarîk gibidir. MC 233, 342. il 24. 2143, 166, 1165.

MADDE 1168 İki kişi beyninde müşterek bir hânede diğer kimesnenin olup da hâne sâhiplerı oi hâneyi taksim edecek olduklarında tarîk sâhibi mani' Fakat onlar dahi haneyi Eksim ezdiklerinde tarîki hâli üzre terk ederler ve üçü ittifâk hâne ile beraber tariki dahi saldıkları takdîrde eğer tarîk üçünün beyninde müşterek ise semen uçünun beyninde taksim olunur.

Ve eğer tarikin rakabesi konak sâhib!erinjn olup da ol kimesnenin yalnız rek hakk-l mürüru varsa herbiri hakkını alır.

Şoyle kj arsa bir kere hakk-j ınurür ile ve bir kere hakk-l mürûrsuz takvîlll nup iki kısmet beynindeki fazla hakkel ınurûr Sâhibinin olur, Ve bâkîsi hâne sâhiblerine âid olur.


Mesîl dahi tarîk gibidir. Yani bir müşterek hânede diğer kimsenin hakk-ı mesîli olsa ol hane sâhibleri hâneyi taksîm edip mesîli hâli üzre terk ederler. MC. 97, 216, 346, 1125, 1143, 1197, 1227. MADDE 1169 — Bir konağın avlusunda diğer kimesnenin menzili olup da menzil sâhibi ol avludan mürûr eder olduğu halde konak sâhibleri konağı taksîm edecek olduklarında menzil sâhibi mâni' olamaz.

Fakat onlar konağı taksîm etdiklerinde menzilin kapısı arzında ona bir yol terk ederler.

MADDE 1170 — İkiye taksîm olunan bir konağın iki kısmı arasında bir hâit olup da bir kısmın diğer hâitinin üzerindeki kirişlerin uçları ol hâiti müşterek üzerinde bulunduğu sûretde eğer hîn-i kısmetde ol kirişlerin refi şart edilmiş ise ref olunur. Ve illâ ref olunmaz. İki kısmı arasındaki hâit bir hissedârın ve uçları ol hâit üzerine bindirilmiş olan kirişler diğer hissedârın mülkü olmak üzere taksîm olunduğu sûretde dahi hüküm yine bu vechiledir. MC. 1146, 1210.

MADDE 1171 — Bir kısımda vâki' olan ağaçların dalları diğer kısmın üzerine sarkmış olduğu sûretde dahi eğer hîn-i kısmetde kat'i şart edilmemiş ise ol dallar kestirilemez. MC. 1196.

MADDE 1172 — Bir tarîk-i hâssda hakk-ı mürûru olan bir müşterek hâne taksîm olundukda hissedârlardan herbiri ol tarîke kapı ve pencere açabilir. Sâir ashâb-ı tarik ona mâni' olamaz.

MC. 64, 1219, 1269, 1328.

MADDE 1173 - Kâbil-i kısmet olan bir mülk-i müşterekde hissedârlardan biri kendisi için diğer hissedârın izni olmaksızın bir binâ yapdıkdan sonra diğer hissedâr kısmet talep etdikde taksîm olunur. Ol binâ bânîsinin hissesine isâbet ederse febihâ. Eğer diğer hissedârın hissesine isâbet ederse bu hissedâr ol binâyı hedm ve ree ettirebilir.

MC. 46, 96, 1076, 1129, 1139, 1309; TMK. 624.

Fası-l Tâsi'

Muhâye'e beyânmdadır

MADDE 1174 - Muhâye'e kısmet-i menâti'den ibâretdir. MC. 806, 1135, 117Z 1184. 1186.1187, 1190; TMK 624, 65

MADDE 1175 - Misliyyâtda muhâye'e cârî olmaz. Muhâye'e ol kıyemiyyâtda olur ki ayrıları bâki olarak onlarla intifâ' mümkün ola.

10 20[]

MADDE 1176 - Muhâye'e iki nevidir.

Nev-i evvel, zanıânen nıuhâye'edir,

Nitekim iki kişi beyninde müşterek arâzîyi bir sene biri ve diğer sene diğeri ziraat etmek ve bir müşterek konak sâhiplerinden her biri bi'l-münâvebe ol konakda birer sene oturmak üzere muhâye'eleri gibi.

Nev-i Sânî, mekânen muhâye'edir.

Nitekim iki kişi beyninde müşterek olan arâzînin biri ve diğer yarısını diğeri ziraat etmek ve müşterek konağın bir tarafında biri diğer tarafında diğeri yahut üst katında biri ve alt katında diğeri ve müşterek iki hânenin birisinde biri ve diğerinde diğeri oturmak üzere muhâye'eleri gibi.

MC 1180; TMK. 624.625.

MADDE 1177 — Bir müşterek hayvanı sâhipleri bi'l-münâvebe kullanmak üzere muhâye'e câiz olduğu gibi iki müşterek hayvandan birini biri ve diğerini diğeri kullanmak üzere muhâve'e dâhi câiz olur. MC : :S:. 625.

MADDE 1178 - Zemânen muhâye'e bir nevi mubâdeledir.

Şöyle ki, bir hisseâânn kendi nöbetindeki hisse-i menfa'atı diğer hissedârın nöbetindeki hisse-i menfz'2ti ile mübâdele edilmiş olur. Bu cihetle zemânen muhâye'e icâre hükmündedir.

Binâen â]â-zâlik zemânen muhâye'ede şu kadar gün yâhut şu kadar ay gibi bir müddet zikr ve Z'yiz olunmak lâzımdır. '2083, 1174; TMK 625.

MADDE 1179 - Mekânen muhâye'e bir nevi ifrazdır. Şöyle ki, iki hissedânn meselâ, bir müşterek konakda olan menfa'atleri şâyi' yani ol konağın her cüz'üne Şâmil iken muhâye'e ile birinin menfa'ati ol konağın bir kıt'as:nda ve diğerinin menfa'atı diğer kıt'asında cem' edilmiş olur.

Binâen alâ-zâlik :nekânen muhâye'ede zikr ve ta'yîn-i müddet lâzım değildir. MC 623.

MADDE 1180 - Zamârıen muhâye'ede bidâyet için yani hissedârlardan hangisi evvel intifât etmek gibi kur'a çekildiği gibi mekânen muhâye'ede dahi kurla ile ta'yîn-i mahal olunmalıdır. MC TMK 625

MADDE 1181 - Müşterek ve müte'addid şeyleri sahiplerinden biri muhâye'e isteyip de diğeri imtinâ' etdikde eğer ol ayn-ı muşterekler müttefikü'l-menfaa iseler muhâye'e cebr olunur ve eğer muhtelifu'l-menfaa iseler cebr olunmaz. Meselâ, iki müşterek hânenin birinde biri ve diğerinde diğeri Sâkin olmak ve iki nıuşterek hayvandan birini biri ve diğerini diğeri kullanmak üzere biri muhâye'e isteyip de diğeri iıntinâ' eylese muhâye'eye cebr olunur, Amınâ biri hânede sâkin Olup da diğeri hanınıâını icar eylemek yahut biri hânede sâkin olup da diğeri arâzîyi ziraat etmek üzere bitterâzî muhâye'e câiz ise de biri imtinâ' etse ıııuhâye'eye cebr olunmaz

MC. 1177; TMK. 625.

MADDE 1182 - Kâbil-i kısmet olan mâl-l müşterek sâhiblerinden biri kısmet ve diğeri muhâye'e istese kısmet iddiası kabul olunur. Ve hiçbirisi kısmet talebinde olmadiği halde biri muhâye'e isteyip de diğeri imtinâ' eylese muhâye'eye cebr olunur.

MC. 181, 1190; TMK. 624, 625.

MADDE 1183 - Kâbil-i kısmet olmayan bir ayn-ı müşterek sâhiblerinden biri muhâye'e isteyip de diğeri imtinâ' eylese muhâye'eye cebr olunur.

MC. 1130; TMK. 624, 625, 627, 628.

MADDE 1184 - Sefine ve değirmen ve kahvehâne ve han ve hammâm gibi umûmun ücretle münteff olduğu akârât-ı müştereke ehline îcâr ile ücreti hissedârlar beyninde Hisselerine göre taksîm olunur ve eğer hissedârlardan biri hissesini îcârdan imtinâ' ederse muhâye'eye cebr olunur. Fakat birinin nöbetinde gailesi yani kirâsı ziyâde olursa ol ziyâde hissedârlar beyninde taksîm olunur.

MC. 429, 431, 1073, 1183, 1186; TMK. 624, 625.

MADDE 1185 — Hissedârlardan herbiri zemânen muhâye'eden sonra kendi nöbetinde akâr-l müştereki ve mekânen muhâye'eden sonra kendi hisselerine isâbet eden kıtlayı bizzat isti'mâl edebildiği gibi âhara îcâr ile kendisi için ücretini ahz edebilir, MC. 91, 1190; TMK. 624, 625.

MADDE 1186 — İbtidâ menâfi'i üzerine muhâye'e olundukdan sonra hissedârlar kendi nöbetlerini îcâr edip de birinin nöbetinde gaile ziyâde olsa diğer hissedâr ol ziyâdeye müşârik olmaz. Ammâ ibtidâ istiğlâl etmek üzere meselâ, bir müşterek hânenin kirâsını bir ay biri bir ay diğeri almak üzere muhâye'e etseler fazlası müşterek olur.

Fakat iki hâneden birinin gailesini biri diğerinin gailesini diğeri almak üzere muhâye'e etdiklerinde bir hânenin gailesi ziyâde olsa diğer hissedâr ona müşârik olmaz.

MC. 1187; TMK. 625.

MADDE 1187 - A'yân üzerine muhâye'e câiz olmaz. Meselâ, müşterek eşcârın meyveleri ve müşterek hayvanların sütü ve yünü alyândan olmakla eşcâr-ı müşterekden bir mikdârının meyvesini müşâriklerden biri ve diğer mikdârının meyvisin diğeri devşirmek ve müşterek koyunların bir sÜrüsünün sütünü ve yününü biri ve diğer sürüsünün sütünü ve yününü diğeri almak Üzere muhâye'e sahîh olmaz. MC, 32.463; TMK. 625.

MADDE 1188 — Hissedârlar bit-terâzi beylilerinde muhâyeje etdiklerinde ba'dehû yalnız birisi onu feshedebilir ise de biri kendi nöbetini âhara îcâr etmiş ise tmiddet-i icâre münkazî olıııadıkça diğeri muhâye'eyi feshedemez,

MC. 1 179. 1185; 'I'MK 625.

MADDE 1189 - Hüklll•i hâkim ile icrâ olunan muhâyeieyi hissedârlardan yalnız biri fesh edemezse de hepsi bitterâzî fesh edebilir.

MADDE 1190 — Hissedârlardan biri hissesini satmak yâhut taksîm eylemek murâd etdikde muhâye'eyi feshedebilir. Ammâ mücerred mâl-l müştereki eski hâline iâde etmek üzere bilâ-sebeb muhâye'eyi feshedecek hâkim ona müsaade etmez.

MC. 307, 309, 1182, 1188; TMK. 624, 625, 627, 628.

MADDE 1191 — Hissedârlardan birinin yahud hepsinin vefâtl ile muhâye'e bâtıl olmaz.

BÂB-ı sÂLis

HîTÂN VE CİMANA MÜTEALLİK MESÂİL BEYÂNINDA OLUP DÖRT FASLI HÂVîDİR

Fasl-l Evvel

Ahkâm-ı emlâke dâir bazı kavâid beyânındadır

MADDE 1192 — Herkes mülkünde keyfe mâ-yeşâ' tasarruf eder. Fakat başkasının hakkı tatalluk ederse mâliki mülkünde istiklâl üzere tasarrufdan men' eder. Meselâ, fevkânîsi birinin ve tahtânîsi diğerin mülkü olan ebniyede fevkânî sâhibinin tahtânîde hakk-ı karârı ve tahtânî sâhibinin fevkânîde hakk-ı sakfı yani güneşden ve yağmurdan tesettür ve tahaffuz hakkı olmakla birisi diğerin izni olmadıkça ona muzır olabilecek bir şey yapamaz ve kendi binasını yıkamaz.

MC 95, 365.378, 379, 401, 426, 427, 447, 533, 536, 537, 545, 546, 548, 550, 551, 556, 559, 5592, 605, 741, 743 746, 750, 769, 912, 918, 1096, 1197, 1315, 1317-1320; TMK. 618, 661 vd.; MH- 57, 64-68_

MADDE 1193 — Fevkânî ile tahtânînin sokak kapısı bir olduğu halde ikisinin sâhibleri ol kapıyı müştereken isti'mâl ederler. Ehadühümâ âharın duhûl ve hurûcudan men i edemez MC 1069, 1197; 625/1,661; MH. 64-68; KMK 16/1, 7, 8, 33.

MADDE 1194 - Kim ki bir yere mâlik olursa mâ-fevkine ve mâ-tahtına dahi mâlik olur. Yani mülkü olan arsada istediği ebniyeyi yapmak ve dilediği kadar çıkmak ve zemîni hafr ile mahzen yapmak ve dilediği kadar derin kuyu kazmak gibi tasarrufâta muktedir olur, MC. 1191, 1192, 1195, 1196; TMK. 618, 644; MH. 64-68.

MADDE 1195 - Kimesne hânesinde ihdâs eylediği odasının saçağını komşusunıın hânesi üzerine uzatamaz. Uzatırsa ol hâne üzerine gelen mikdârı kat' olunur.

MC. 6.96, 1194; TMK. 661 vd.

MADDE 1196 - Bir kimsenin bahçesindeki ağacın dalları komşusunun hânesi yahut bahçesi üzerine uzamış olsa ol dalları bağlayıp da geri çektirmek yahut kesdirmek ile kendi havasını tefrîğ ettirmeğe komşusunun salâhiyyeti vardır.

Ammâ ağacın gölgesi komşusunun bahçesindeki mezrû'âta muzırdır diye ağaç 273kesilemez.

MC. 22, 752, 1171, 1194; TMK. 664, 665.

MADDE 1197 - Hiçkimse mülkünde tasarrufundan men' olunamaz. Meğer ki âhara zarar-ı fâhişi ola. 01 halde men' olunabilir. Nitekim fası-l Sânîde tafsîl olunur. MC. 1192, 1194, 1200; TMK. 618, 656, 661 vd.; MH. 58.

Fasl-ı Sânî

Mu'âmelât-ı civâriyye hakkındadır

MADDE 1198 — Herkes kendi mülkü olan hâit üzerine dilediği kadar çıkar ve istediği şeyi yapar. Zarar-1 fâhişi olmadıkça konşusu mâni' olamaz. MC. 1192, 1194, 1197, 1199 vd.; TMK. 661 vd., 644 vd.

MADDE 1199 — Binaya zarar veren yani binaya vehn getiren ve inhidâmına sebeb olan yahut havâic-i asliyyeyi yani süknâ gibi binâdan maksud olan menfa'at-ı asliyyeyi men' eden şeyler zarar-ı fâhişdir.

MC. 92, 94, 918, 922, 924, 928, 929, 1200, 1212; TMK 661-663; MH. 59.

MADDE 1200 — Zarar-ı fâhiş bi-eyyi vechin kâne def ettirilir.

Meselâ, bir hânenin ittisâlinde demirci dükkânı yahut değirmen yapılıp da demir darbından ya değirmenin deverânından ol hânenin binâsına vehn gelmek yahut firın ihdâs ile tütünün kesretinden veya bezirhâne ihdâs ile râyiha-i kerîhesinden ol hânede oturulamayacak mertebe sâhibi müte'ezzî olmak zarar-ı fâhiş olmakla bu zararlar bieyyi vechin kân defl ve izâle ettirilir.

Ve kezâ bir kimse diğerin hânesine muttasıl arsasında hark ihdâs ederek değirmenine su icrâ etmekle hânenin duvarına vehn gelse yâhut bir kimse komşusunun duvarının dibini mezbele ittihâz ve süprüntü ilkâ etmekle duvar çürüse duvarın sâhibi zararını deflettirir. Kezâlik birinin hânesi kurbunda diğerin ihdâs eylediği harmanın tozu gelmekle ol hânede durulamayacak mertebe sâhibi müteezzî olsa zararı defettirir.

Nitekim birinin harman yeri kurbunda diğeri bir mürtefi' binâ ihdâs ile harmanın rüzgarını seddeylese zararı fâhiş olmakla refettirilir. Kezâlik bir kimse bezzazlar çarşısında aşçı dükkânı ihdâs edip de tütünü komşusunun emtiasına isâbet ile zarar-ı fâhişi olsa deflettirilir ve kezâlik bir kimsenin hânesindeki kârîz yarılıp da komşusunün hânesine cereyân etmekle zarar-1 fâhiş olsa komşusunun da'vâsı üzerine ol kârîzin ta'mîr ve ıslâhı lâzım gelir.

MC. 20, 909, 1202, 1207; TMK. 638-656.661, 663; MN. 60.

MADDE 1201 — Bir hânenin havasını yâhût nezâretini kesmek veyâhut güneşin duhûlünü men'etmek gibi havâic-i asliyyeden olmayan menâfi'a mâni' olmak zarar-ı fâhiş değildir.

Fakaz ziyâyı bi'l-kiilliye seddetmek zarar-ı fâhişdir.


Binâen aleyh bir kimse bir binâ ihdâs ile kontşusunun bir pencereli olan odanın penceresini seddedip de yazı okunanıayacak ınertebe karanlık olsa zarar-ı fâhiş olmakla deflettirilir. Kapısından ziyâ alsın denilenıez. Zira odanın kapısı soğukdan ve Esbâb-ı sâireden nâşi kapanmağa muhtâc olur.

Ve eğer odanın iki penceresi olup da birisi ber-vech-i bâlâ binâ ihdâsıyla seddedilmiş olsa zarar-ı fâhiş addolunamaz.

MC. i 16: i :ş:, 197 TMK 661 -663 MK. 61.

MADDE 1202 — Matbah ve kuyu başı ve hânenin havlusu gibi makarr-l nisvân olan mahallin görünmesi fâhiş addolunur.

Binâen alâ-zâlik. bir kimesnenin hânesinde ihdâs eylediği penceresinden yâhut müceddeden inşâ binânzn penceresinden câr-l mülâsıkının yahut sokak aşırı hânesi olan bir kimsenin nakzrr-ı nisvan olan mahalli görünür olsa bu zararın refi ile emr olunur. O: kimesne ââhi nisyan görünmeyecek sûretde duvar yahut tahta perde yapıp ol zarar: def etmeye mecbur olur. Ammâ beherhâl penceresini seddetmek üzere cebr olunma:- Kıteki:r, bir hâkin aralığından komşusunun mahall-i nisvan olan mahalli görur,ür Olsa aralıkları seddetmek üzere hâitin sâhibine emrolunur. Ammâ yık2i:p da üzere cebr olunamaz. (22.) maddeye bak. - 662; MB. 62.

MC74 1205 TMK 661, 662, MH 62

MADDE 1203 — Bl.inin insan boyundan yüksek yerde penceresi olup da ihtimâl ki merd:ven kızsusunun makarr-ı nisvan olan mahalline nazar eyler deyu komşusu ol pencereyi seddedemez(74.) maddeye bak.

MADDE 1204 Bahçe - bahçe makarr-ı nisvan addolunmaz. MC 1207 MH 62

Binâen aleyh: bir kimsenin hânesinden komşusunun makarr-l nisvan olan mahalli görunmey:p fakat bahçesi görünmekle komşusu mücerred aralıkda nisvan bahçeye çıkdıkda henendet'i görünmekle bahçeme olan nezâretini kes diyemez.

MADDE 1205 – Er kimse bahçesindeki meyve ağacına çıkdıkda komşusunun makarrvı nist.an olan mahalli görünür olsa ol kimesne ağacın üzerine çıkacak oldukda nisvan tesettur etmek için ihbar etmek. lâzımdır. İhbar etmediği takdîrde hâkim onu bilâ-ihbar ol ağaca çıkmadan men eder.

TVK 661. 662.MH62

MADDE 1206 - iki kişi beynlerinde rnuylftrek olan konağı taksim ettiklerinde birintn hissesine isâbet eden mahalden diğerınin makarr-ı nisvân olur mahalli görünür olsa muştereken beynlennde bil sutre etmeleri 'Çin emrolunur. MC. 39, 1292'. THK. 661. 662 . MADDE 1207 - Bır kilitse meşrü' olarak 111üjküJjde t"'.arruf etmek(le iken onun yanında binâ ihdâsı ile kendisi mutazarrır olsa zarajrmj ancak kendi def etlljek

275 lâzım gelir.

Meselâ, bir hânenin kadîmî pencerelerinden diğer kimesnenin muhdes hânesinin mahaıı-i nisvan olan mahalli görünür olsa muhdes hane sâhibi mazarratını kendi defl etmek lâzım gelir. Atik hane sâhibinden iddiâya salâhiyeti yoldur. Nitekim bir kimse demirci dükkânına muttasıl arsasında bir hâne ihdâs eylese demir darbından hâneme zarar-l fâhiş terettüb ediyor diye dükkânı tatil ettiremez. ve kezâ eskiden harman yeri olan bir mahallin kurbunda biri hane ihdâs ettikde harmanın tozu hânem üzerine geliyor diye harman sâhibine burada harman döğme diyemez. MC. 6, 1208; TMM 638-656, 661, 662; MH. 63.

MADDE 1208 - Bir menzilin kadîmî yani atîk pencerelerinden komşusunun arsai hâliyesi görünürken menzil muhterik oldukda evvelâ komşusu ol arsada hâne ihdâs ettikden sonra ol menzili dahi sâhibi vaz-ı kadîmi üzere binâ ederek açdığı pencerelerden ol muhdes hanenin makarr-ı nisvan olan mahalli görünür olsa bu mazarratı hâne sâhibi kendi def etmek lâzım gelir. Sâhib-i menzile nezâretini kes diye cebr edemez. MC. 1207, 1209.

MADDE 1209 — Bir kimsenin hânesinde ihdâs eylediği pencerelerle komşusunun makarr-l nisvan olan mevâzı beyninde komşusunun bir yüksek odası olmakla makarr1 nisvan olan mahalli ol percerelerden görünmezken komşusu ol odayı hedm etmekle ol pencerelerden komşusunun makarr-ı nisvan olan mahalli görünür olsa komşusu mücerred pencereler muhdes idi; onun için nezâretini kes yâhud percereleri seddet diyemeyip mazarratını kendi def etmek lâzım gelir. MC. 1207; MH. 69-71.

MADDE 1210 — Hâit-i müştereki sâhiblerinden biri diğerinin izni olmadıkça terfi' edemez ve üzerine köşk ve sâire yapamaz. Gerek âhara muzır olsun ve gerek olmasın.

Fakat birisi arsa üzerine oda binâ etmek üzere kiriş vaz' edecek yani kirişlerin uçlarını ol hâit üzerine bindirecek olsa müşâriki ona mâni' olamaz. Lâkin o ne kadar kiriş vaz' edecekse müşârikin dahi ol kadar kiriş vaz'ına hakkı olacağından hâit ne kadar kiriş vaz'ına mütehammil ise ancak nıfsı kadar kiriş vaz' edebilip ziyâde tecâvuz ede- mez.

Ve eğer ol hâit üzerinde fi'l-asıl ikisinin dahi musâvât üzere kirişleri olduğu halde biri kendi kirişlerini tezyîd edecek olsa âharı men' edebilir. MC. 831, 905, 906, 909, 1069, 1075. 1198; TMM Mil. 64-71.

MADDE 1211 Hâit-i müşterek sâhiblerinden biri ol hâit üzerindeki kirişlerin mahallerini sağa sola ve aşağıdan yukarıya değiştirenıez. Amın,i kirişlerm uçları yuksekile iken indirilip de hâitin dalta aşağısına vaz' edebilin MC, 1210; MII,

MADDE 1212 - Bil' kilitsenin su kuyusu kurbunda komşusu bir kenef ya kiriz yapıb ol kuyunun suyunu eylese zararı def' ezdirilir, Ve bir vechile debi zarar o kenet ya kâriz kapattırılır, Kezâlik su yolunun yanında birinin yaptığı kârizin çirkâbl suya vâsıl olarak zarar-ı fâhişi olup da kapatmakdan gayrı sûretle detx-i zararı kâbil olmazsa ol kâriz kapatdırılir.

MC. 20, 22, 1197, 1200; TMK. 661, 662.

Fasl-ı Sâlis

Tarikler hakkındadır

MADDE 1213 - Bir tarikin iki tarafında hânesi olan kimse birinden diğerine köprü inşâ edecek olsa men' olunur.

Ammâ inşâ ettikden sonra eğer mârreye zararı yoksa hedm olunmaz.

Fakat böyle tarik-i âmmm üzere yapılmış olan köprülerde ve şehnişînlerde hakk-ı karar olmaz, Binâen alâ-zâlik ber-vech-i bâlâ tarîk-i âmm üzre inşâ olunan köprü münhedim oldukdan sonra sâhibi binâ edecek olsa yine men' olunabilir.

Mü 29, 926, 927, 931, 1143, 1220, 1223, 1616; TMK 671, 672; MH. 10.

MADDE 1214 — Tarik-i âmm üzerine alçak çıkıntılar ve şehnişînler gibi mârreye zarar-ı fâhişi olan şeyler kadim olsa bile ref ettirilir. (7.) maddeye bak. MC 7 MH 10

MADDE 1215 — Bir kimse hânesini tamir edecek oldukda mârreye zarar vermemek şartı ile tarîkin bir tarafından serîan çamur yapıb binâsına sarf edebilir. Mü 927: MK 20.

MADDE 1216 — Lede'l-hâce emr-i sultânî ile bir kimesnenin mülkü kıymeti ile alınıp tarîka ilhak olunabilir. Fakat te'diye-i semen olunmadıkça mülkü yedinden alınamaz (251.) ve (262J maddeler bak.

MI 26, 251. 262, 278, 283; TMK 633, 643, 684, 685; TARİHLİ ve 6830 sayılı İstimlâk Kanunu ayrıca 4.11.1960 tarih ve 122 sayılı Kanun MH. 10.

MADDE 1217 - Mârreye mazarratı olmadığı halde bir kimesne tarîkin fazla olan yerini semen-i misli ile cânib-i mirîden alıp hânesine ilhâk edebilir. MC. 38; 671.672; 10.

MADDE 1218 - Tarîk-i âmme kim olursa olsun müceddeden kapı açabilir.

MC. i 172. 122&, MH- 10.

MADDE 1219 - Tarîk-i hâssda hakk-ı mürûru olmayan kimesne müceddeden kapı açamaz

MC. 96, 1014, 1172.1197; THK. 642, 671, 672, 704, 710.

MADDE 1220 - Tarîk•i hâss onda hakk-i mürûru olanların mülk-i müşterekleri gibidir.

Binâen aleyh tarîk-i hâss ashâbından birisi sâirinin izni olmadıkça gerek muzır sun ve gerek olmasın ol tarîkde birşey ihdâs edemez.

MC. 6, 96, 927, 1075, 1223. 1223, 1226; TMK 642, 671, 672, 704, 710,

MADDE 1221 - Tarîk-i hâss ashâbından biri sâir ashâb-l tarîkin izni olmadıkça müceddeden binâ eylediği hânesinin damlasını ol tarîke akidamaz.

MC.1224,1231; TMK 666

MADDE 1222 - Bir kimse tarîk-i hâssda olan kapısını seddetmekle hakk-ı mürûru sâkıt olmaz.

Binâen aleyh sonra kendisi ve hânesini satsa müşteri tekrar kapısını açabilir.

MADDE 1223 - Tarîk-i âmmdan mürûr edenlerin kesret-i izdihâmdan nâşî tarîk-i hâssa dühûl etmeye hakları vardır.

Binâen aleyh bir tarîk-i hâss ashâbı beynlerinde bi'l-ittifâk ol tarîk-i hâssı satamazlar ve beynlerinde taksîm edemezler ve ağzını seddeyleyemezler. MC. 54, 96, 216, 1143; TMK. 671, 672.

Fasl-ı Râbi'

Hakk-l mürûr ve mecrâ ve mesîl beyânındadır

MADDE 1224 - Hakk-ı mürûrda ve hakk-ı mecrâda ve hakk-ı mesîlde kıdeme itibar olunur.

Yani bunlar kadîmden ola geldiği vech üzre terk ve ibkâ olunurlar. Zira (6.) madde hükmünce kadîm olan şey hâli üzre ibkâ olunur. Ve hilâfına delil olmadıkça tağyîr olunmaz. Ammâ şeria muhâlif olan kadîme itibar yokdur. Yani fil-asıl nâ-meşrû' olarak yapılmış olan bir kadîm olsa da ona i'tibar olunmayıp zarar-ı fâhiş varsa izâle olunur. (27.) maddeye bak.

Meselâ, bir hânenin çirkâbı ez-kadîm tarîk-i âmma cârî ola gelse ve mârreye zararı olsa kıdemîne i'tibar olunmayıp zararı def' ettirilir.

MC. 27, 1225, 1228, 1229, 1230, 1232, 1768; TMK 666, 668 671, 672, 703 753; MK 48.

MADDE 1225 — Birinin arsasından diğer kimsenin hakk-ı mürûru olduğu halde arsa sâhibi onu mürûr ve ubûrdan men' edemez.

MC. 96, 1169, 1197, 1224; TMK. 671, 672, 703 vd. 753; MH. 49.

MADDE 1226 — Mübîhin ibâhesinden rücû'a salâhiyyeti vardır. Ve bir zarar izin ve rızâ lâzım olmaz.

Binâen aleyh bir kimse diğerin arsasından hakkı- mürûru olmadığı halde mücerred sâhibinin izni ile bir müddet mürûr etdikde sonra sâhibi dilerse onu mürûrdan men' edebilir.

MC. 806, 836, 1227; TMK. 704, 705; MM. 50.

MADDE 1227 — Birinin arsasından bir memerr-i mu'ayyende hakk-l mürûru olan kimesnenin izni ile sâhib-i arsa ol memerr üzerine binâ ihdâs eylese ol kimesnenin hakk-l miirûru sâklt olup sâhib-i arsa ile attık muhâsamaya hakki kalmaz. (51.) mad(leye bak,

MC. 51.531, 831, 1165. 1271; TMK 704.705.

MC. 1254, 1264; TMK. 641, 679 vd.

MADDE 1238 - Memlûk olmayan enhâr-l ârnme ki mekâsime yani bir cemâatın mülkü olan mecrâlara dâhil olmayan nehirlerdir, bunlar dahi mübâhdır.

Nil ve Fırat ve Tuna ve Tunca gibi.

MC. 1234, 1254, 1263-1265; TMK. 641; MH. 39.

MADDE 1239 - Enhâr-ı memlûke yani ber-vech-i meşrûh mekâsime dâhil olan nehirler iki nev'idir.

Nev'-i evvel: Ol nehirlerdir ki, suyu beyne'ş-şürekâ müteferrik ve münkasim olur; fakat onların arâzîsinde tamamen mahvolmayıp bakiyyesi âmmeye mübâh olan mefâzelere yani kırlara cereyân eder. Bu kabîlden olan nehirler min-vechin âmm olduğundan bunlara dahi nehr-i âmm denilir. Bunlarda dahi şufa cârî olmaz.

Nev'-i Sânî: Nehr-i hâssdır ki, suyu eşhâs-ı ma'dûdenin arâzîsine müteferrik ve münkasim olur. Ve arazîlerinin nihâyetine varınca mahv olup bir mefâzeye menfezi olmaz. İşte şufa ancak bu nev'ide cârî olur.

MC. 1008, 641, 1267, 1323; TMK. 641, 679 vd.

MADDE 1240 — Bir kimsenin arazîsine nehrin getirdiği çamur onun mülküdür. Diğer kimse ona ta'arruz edemez.

MC. 1304, 1305; TMK. 636, 637, 676.

MADDE 1241 — Sâhibsiz yerlerde Hüdâ-yı nâbit olan otlar mübâh olduğu gibi bir kimsenin mülkünde sebebiyyeti olmaksızın Hüdâ-yı nâbit olan otlar dahi mübâhdır.

Ammâ bu hususda ol kimsenin tesebbübü olsa şöyle ki arâzîsini sakyetse veyahut etrafına hendek çevirmek gibi bir vecihle inbât için i'dâd ve tehyie eylese ol arâzîde hâsıl olan nebâtât kendisinin malı olur. Ahar kimesne onlardan bir şey alamaz. Alıp da istihkâk ederse zâmin olur.

MC. 97, 363, 891, 1246, 1256; TMK. 641, 642.

MADDE 1242 - Ot, Sâki olmayan nebâtât olup eşcâra Şâmil olmaz. Mantar dahi ot hükmündedir. MC. 1244.

MADDE 1243 - Cibâl-i mübâhada yani kimsenin yed-i temellüküne geçmemiş olan dağlardaki Hüdâ-yı nâbit ağaçlar mübâhdır. MC. 1245; TMK: 641.

MADDE 1244 - Bir kimsenin mülkünde Hüdâ-yı nâbit olan ağaçlar kendisinin mülküdür. Onun izni olmadıkça başkası onları ihtitâb edemez. Ederse zâmin olur. MC. 97, 909, 1242; TMK. 620.

MADDE 1245 - Bir kimse bir ağacı aşılasa aşı kaleminden süren filizler kendisinin mülkü olduğu gibi meyveleri dahi onun olur.

MC. 890, 891, 899,1173,1244,TMK 620,641,

MADDE 1246 - Bir kimsenin nefsi için ekdiği tohumun her türlü hâsılâtl kendi malıdır. Kimesne tarafından taarruz olunamaz.


MADDE 1228 — Birinin arsasından diğer kimesnenin harkı yahut su yolu bihakkın cârî ola gelirken arsa sâhibi fimâ-ba'd icrâ ettirmem diye men' edemez. Ve bunlar ıslâh ve tamire muhtâc oldukda mümkünse sâhibi mecrâya duhûl ile bunları ıslâh ve tamir eder. Ammâ ol arsaya girmedikçe tamirleri mümkün olmadığı halde sâhibi arsasına girmeye izin vermezse hâkim tarafından kendisine ya arsana girmek üzere izin ver yahud sen tamir et diye cebr olutum

MC 19, 96, 1225, 1268; TMK. 653, 666, 668; MH. 51.

MADDE 1229 — Bir hanenin yağmur suları ez-kadîm komşusunun hanesine akmakda olduğu halde komşusu bundan sonra akidmam diye men' edemez.

Mü 6, 96, 1224, 1232; TMK. 663; MH. 48, 52.

MADDE 1230 — Bir tarikde olan hanelerin damlaları ez-kadîm ol tarîke munsabb ve oradan alt tarafında vâki bir arsa içinden cârî ola gelirken arsa sâhibi arsasındaki mesîl-i kadimi seddedemez. Sedderse hâkim tarafindan seddi refl ile vaz'-ı kadîmine ircâ olunur.

MC 19, 20, 1224; TMK 665.

MADDE 1231 — Bir kimesne muhdes odasının damlasını âharın hânesine akidam az.

MC 96, 122z 1224; TMK 665.

MADDE 1232 — Bir hânede hakk-ı mesîli olan kârîzi hâne sâhibi yahut satarsa müşterisi kemâ-fi's-sâbik akmakdan men' edemez. MC 1225, 1226: TMK 665.

MADDE 1233 - Bir hânede bi-hakkın cârî olan kârîz dolup yahut yarılıp da hâne sâhibine zarar-i fâhişi olsa kârîzin sâhibi bu zararı defe mecbûr olur.

MC. 20, 93, 1231; TMK 661, 662, 665, 674.

BÂB-I RÂBİ'

ŞİRKET-İ İBÂHA BEYÂNINDA OLUP YEDİ FASLI HÂVİDİR

Fasl-ı Evvel

Mübâh olup olmayan şeyler beyânındadır

MADDE 1234 - Su ve ot ve ateş mübâhdır. Nâs bu üç şeyde şürekâdır.

MC. 1235-1239, 1241, 1243, 1045, 1247, 1252, 1256, 1257, 1258, 1259, 1265-1268; TMK. 641, 674,-685.691.692, 698.

MADDE 1235 - Yer altında cereyân eden sular kimsenin mülkü değildir.

MC. 1 199, 1200, 1212. 1254, 1288, 1291; TMK. 641, 679.

MADDE 1236 - Bir şahs-ı mahsûsun sa'y ve ameliyle istinbat olunmuş olmayıp da nâsın intifâ' ede geldiği kuyular beyne'n-nâs müşterek ve mübâh şeylerdir.

MC. 1251, 1254: TMK. 641, 679 vd.

MADDE 1237 - Denizler ve büyük göller mübâhdır. MC 97, 899, 1089: 620.641.

MADDE 1247 -Av müb.ihdır. MC 19. 1299, 1297, 300, TMK691 ö92: Mü. ısa.

Fasl-l Sânî

V:ihâh şçvlerin kçvfiyvet-i istimlâki beyânındadır

MADDE 1248 - Esbab-ı temellük iiçdun Birincisi, bey' ve hibe gibi mülkü bir mâhkden diğer malike nakildir. İkincisi, irs gibi bir kimesnenin diğere halef olmasıdır. Uçuncusü. nıâl:k: bir mubâh şeyi ele geçirmekdir. Bu dahi ya hakîkîdir ki, ol şeve hakikaten v.ı:-z eylemekdir, yahut hükmîdir ki, yağmur suyu biriktirmek için kap koymak tuzak kurmak gibi sebebini tehyi'e ile olur.

- 6.34-642. 687, 701; RIH. 147 vd.

MADDE 1249 - Her kim müiüh olan şeyi ihrâz eylerse ona müstakillen mâlik olur.

Mesela bir kimsenin a..... kan içinde muhrez ve mahfu.... salahiyeti yoktur. Ve sabibi olur.....

MC 97 TMK 691 692

_ szzser.:n 35deszi veyahut fıçı gibi bir kab ile bir nehirden aldığı su ol nzhi:z olmakla ol kimsenin malı olur. Başkasının ondan intifâ'a Te sâhibinin izni olmaksızın başkası ahz ve istihlâk ederse zâmin

MADDE 1230 - 2hrâzın kasda makrûn olması lâzımdır. Binaenaleyh bir kimse yağ... Ol kap içinde toplanan yağmur... İnşaa olunan havuz ve sarnicta kasdin bir mahalle caz ettiği Ka..naz. Başka bir kimse onu ahz il ...mC 2. 103 TMK 642 691

ezse yağmur suyu almak kasdl ile bir mahalle bir kap koydukda suyu ol kimsenin malı olur. Kezâlik su biriktirmek için ve s.Y7Kdaki su sâhibinin malıdır. Ammâ bir kimsenin bi-gayrı kab derununda biriken yağmur suyu kendisinin malı olaEz ile ıstımlâk edebilir. (2.) maddeye bak. 69?

Madde 1251 suyu ibraz arkası ... Binaenaleyh içinden su sızan kuyuda ... Kimesneyle bir kuyuda sızıp da ... An lazım gelmez.

Ve keza suyu mutetabi'ul vuruş olan ...tarafin₺an o kadar su giren havuzlarda

Mc1234, 1236, TMK 641 642 691 692

arkası munkatl' olmak şartdır.

kuyudaki su muhrez olmaz. Sâhibi ibâhe etmeksizin diğer da muctemi' olan suyu ahz ve istihlâk eylese zamân ünm olan yam bir tarafından ne kadar su çıkarsa diğer havuzludaki su muhrez değildir, WH 41

MADDE 1252 - Hudi-y: (J2xn toplamakla ve biçip deınet etmekle ihraz olunmuş olun MC 97.893. 1249 TMK 691 692


MADDE 1253 — olan ağ.i%l.jrj killi olursa oiSlljl ihtıtâb edebilir. Ve ınucened ihtitğb ile yanı toplamakla onlara Iliâlik şart değildir.

MC. 1245, 1248, 1275, 1429; TMK 641, 642, 691, 692.

Fasl-ı Sâlis

Mübâh olan şeylerin ahkâm-ı umûmiyesi beyânındadır

MADDE 1254 — Mübâh ile herkes intifâ edebilir. Fakat sâire zarar vermemekle meşrûtdur.

MC. 19, 1249, 1255-1261, 1264, 1265, 1268; TMK 641, 691.

MADDE 1255 — Mübâh olan şeyi ahz ve ihrâz etmekden bir kimesne âhar kimseyi men' edemez.

MC. 1257; TMK. 641, 691, 692.

MADDE 1256 - Sâhibsiz yerlerde Hüdâ-yı nâbit olan otlan herkes hayvanına yedirebilir. Ve onlardan istediği kadar ahz ve ihrâz edebilir. MC. 1246; TMK. 641.

MADDE 1257 — Bir kimsenin mülkünde kendisinin tesebbübü olmaksızın Hüdâyı nâbit olan otlar dahi mübâh ise de sâhibi kendi mülküne âhan dühûlden men' edebilir. MC. 96, 1241, 1255, 1268; TMK. 675.

MADDE 1258 - Bir kimsenin cibâl-i mübâhada toplayıp da orada bırakdığı odunları başkası ahz eylese ol kimse istirdâd edebilir. MC. 96, 769, 1253; TMK. 641, 691, 692.

MADDE 1259 — Cibâl-i mübâhada ve sâhibsiz vâdilerde ve mer'âlardaki sâhibsiz ağaçların meyvelerini kim olursa olsun devşirebilir. TMK. 641.

MADDE 1260 — Bir kimse birini kırdan odun toplamak yâhut av tutmak için isti'câr etse ol ecîrin topladığı odun veya tutduğu av müste'cirin olur. MC. 562, 1333, 1459; TMM 641, 691.692.

MADDE 1261 - Bir kimse kendi mülkünde ateş yaksa sâjrini mülküne dühûl ile intifâ'dan men' edebilir.

Ammâ kimesnenin nıülkü olmayan sahrada biri ateş yaksa sâir nâs onunla intifâ' edebilir. Şöyle ki, onunla ısınabilir ve ziyasında bir şey dikebilir, Ve ondan kandilini yakabilir. Ateşin sâhibi mâni' olamaz. Fakat sâhibinin izni olmadıkça kimesne ol ateşden bir kor alamaz.

MC. 96, 1070, 1234, 1253. 1257, 1268, TMK 675 , 678

Fasl-i Rabi'

âlukk.l şirb ve şefe beyanındadır

MADDE 1262 - Şirb ekin ve hayvan sulamak için su ile intifâ' etmek nöbetidir. tmk. 679;mh.38 vd. 282. 7

MADDE 1263 - Hakk-ı şefe, su içmek hakkı demektir. Yani havuzun ya kuyunun veyahut nehrin kenarını bozmak gibi bir zarar etme- mesi şartdır. TMK. 683; MH. 37 vd.

MADDE 1264 - Herkes hava ve ziyâ gibi intifâ' eylediği gibi denizler ve büyük göller ile dahi intifâ' edebilir. MC. 1254; TMK. 641, 679 vd.

MADDE 1265 - Memlûk olmayan nehirlerden herkes arâzîsini saky edebilir. Ve arâzîsini saky etmek ve değirmen inşâ eylemek üzere cedvel ve hark açabilir. Fakat sâire mazarratı olmamak şartdır. Binâen aleyh suyu taşırıp da halka zarar verse yahud nehri suyu bütün bütün kesilse yahut kayıkların seyrine mani' olsa men' olunur. MC 19, 58, 96, 1254; TMK. 641, 679.

MADDE 1266 — Muhrez olmayan suda cümle insan ve hayvanların hakk-ı şefesi vardır. MC. 1234; TMK 683; MH. 37 vd.

MADDE 1267 — Enhâr-ı memlûkenin yani mecâri-i memlûkeye dâhil olan suların hakk-ı şirbi ashâbınındır. Sâirînin onlarda yalmz hakk-ı şefesi vardır.

Binâen alâ-zâlik bir cemaata mahsus olan nehirden yahut birinin harkından ya kanâtından yahut kuyusundan bilâ-izin başkası arâzîsini sakyedemez. Fakat hakk-ı şefesi olmak hasebi ile su içebilir. Ve hayvanlarının kesreti hasebi ile nehrin ya harkın veyahut kanâtın tahribinden havf olunmazsa hayvanlarını dahi götürüp sulayabilir ve bir de desti ve fiçı ile su alıp hânesine ve bahçesine götürebilir. MC. 91, 93, 96, 1226, 1239, 1254, 1266; TMK. 679 vd.; MH. 40 vd.

MADDE 1268 - Bir kimsenin mülkü derûnunda suyu mütetâbi'u'l-vürûd olan bir havuz yahut bir kuyu veyahud bir nehir olduğu halde su içmek isteyen kimesneyi mülküne dühûlden men ledebilir.

Lâkin kurbunda başka içecek mübâh su bulunmazsa mülk sâhibi ya ol kimseye su çıkarmaya veyahud girip de su alması için ruhsat vermeğe mecburdur. Ve su çıkarmadığı takdirde ol kimesnenin girip de su almağa hakkı vardır. Fakat bi-şarti's-selâmedir. MC. 1226, 1236, 1251, 1254; TMK 679, 683, 685; MH. 40, 42, 43 vd.

MADDE 1269 - Bir nehr-i müşterekde hissedâr olan kimse diğerlerin izni olmadikça ondan diğer bir nehir yani cedvel veya hark açamaz. Ve kadîm nöbetini tebdîl eyleyemez. Ve kendi nevbetini ol nehirden hakk-ı şirbi olmayan diğer arâzîsine sevk edemez ve bu şeylere diğer hissedârân rızâ verseler ba'dehû kendileri yahut vârisleri rücû' edebilirler. MC. 6, 19, 36, 1197, 1219, 1226; TMK 682.

Fasl-ı Hâmis

İhyâ-i mevât hakkındadır MADDE 1270 -Arâzî-i mevât , ol yerlerdir ki kimesnenin mülkü ve bir kasaba ve bir karyenin mer'âsı ya muhtatabı yani baltalığı olmadığı halde aksây-ı umrândan ba'îd olsa; yani kasaba ya karyenin en kenarındaki hanelerinden cehîrü's-savt olan kimsenin sadâsı istimâ' olunmaya. MC. 907, 1246, 1675; TMK. 641, 642; M. 147.

MADDE 1271 — Umrâna karîb olan yerler ahaliye merlâ ve harman yeri ve muhtatab olmak üzere terk olunur ve bu yerlere arâzî-i metrûke delinir. MC. 6, 1270; TMK. 641, 675.

MADDE 1272 — Bir kimse izn-i sultânî ile arâzî-i mevâtdan bir yeri ihyâ ve i'mâr eylese ona mâlik olur.

Ve eğer sultan yahut vekîli bir kimseye bir yerden mücerred intifâ edip de temellük etmemek üzere ihyâsına izin verse ol kimse me'zun olduğu vechile ol yerde tasarruf eder. Ammâ ol yere mâlik olamaz.

MC. 1270, 1274-1279; TMK. 641, 642.

MADDE 1273 — Bir kimse bir kıt'a arâzîsinin bir mikdarını ihyâ edip de bâkîsini terk etse ihyâ etdiği mahallere mâlik olup bâkîsi onun olmaz. Fakat ihyâ eylediği arâzînin ortasında bir mikdar mahalli hâlî kalsa ol mahal dahi onun olur. MC. 1272; TMK. 641, 642.

MADDE 1274 - Bir kimse arâzî-i mevâtdan bir yeri ihyâ etdikden sonra diğer kimesneler dahi gelip dört tarafindaki yerleri ihyâ etseler ol kimsenin yolu en sonra ihyâ edenin arâzîsinde te'ayyün eder. Yani onun yolu oradan olur.

MADDE 1275 — Tohum ekmek ve fidan dikmek arzı ihyâ etmek olduğu gibi nadas eylemek ya saky etmek hayut saky için hark ve cedvel açmak dahi ihyâdır.

MADDE 1276 — Bir kimse arâzî-i mevâtdan bir yerin etrâfina duvar ekse yahut sel suyundan muhafaza edecek kadar etrafını yükseltip de müsennât yapsa ol yeri ihyâ etmiş olur. MC. 1275, 1277.

MADDE 1277 - Taş yahut diken veya kuru ağaç dalları vaz' ederek arâzîsinin cevâbını erba'asını ihata etmek yaput arâzînin otlarını ayıklamak veyahut içindeki dikenleri yakmak veyahut kuyu kazmak ol arâzîyi ihyâ demek olmayıp ancak tahcîrdir.

MADDE 1278 — Bir kimse arâzî-i mevâtda olan otları ya dikenleri biçip ve arâzînin etrâfina vaz' ile üzerlerine toprak dahi vaz' edip ancak sel suyuna mani' olacak vechile müsennâtını itmâm eylemese ol arâzîyi ihyâ etmiş olmayıp fakat tahcîr etmiş olur.

MADDE 1279 - Bir kimse arâzî-i mevâttan bir mahalli tahcîr etse üç sene müddet ol yere sâirinden ehak olur. Üç seneye kadar ihyâ etmezse hakkı kalmaz. Ve ihyâ et mek üzere başkasma verebilir.

MC. 1276, 1277; TMK. 641, 642.

MADDE 1280 - Bir kimsenin izn-i sultanî ile arâzî-i mevâtda kazdığı kuyu kendisinin mülküdür. MC. 1268, 1286, 1281, 1272, 1277.

Fasl-ı Sâdîs

Arâzî-i mevâtda izn-i sultânîile olunan hafr olunan harîmi kuyuların beyânmdadır

ve icrâ olunan suların

ve gars ağaçların

MADDE 1281 — Kuyunun harîmi yani havlîsinin hukuku her tarafdan kırkar arşındır. MC. 1280.

MADDE 1282 - Gözlerin yani bir yerden çıkarılıp da suyu yeryüzünde cârî olan menbaların harimi bir tarafdan beşer yüz arşındır.

MADDE 1283 - Her vakit ayıklanmağa muhtaç olmayan nehr-i kebîrin iki tarafdan harimi nehri nısfi kadardır ki iki tarafdaki harîmlerinin mikdarı nehrin arzına müsâvi olur. MC 15, 1290.

MADDE 1284 - Her vakit ayıklanmağa muhtac olan nehr-i sağîrin yani harkların ve cedvellerin ve bir de yer altındaki kanâtın harîmleri ayıklanacakları vakit taşlarını ve çamurlarını tarh ile ilkâ için lüzûmu kadar yerdir. MC 1290.

MADDE 1285 - Suyu yer yüzünde cârî olan kanâtm harîmi gözler gibi her tarafdan beşer yüz arşındır. MC. 19, 96.

MADDE 1286 - Kuyuların harîmi sâhiblerinin mülküdür. Başkası onda bir vechile tasarruf edemez. Ve bir kimse diğerinin harîminde kuyu kazsa kapatdırılır. Menbaların ve nehirlerin ve kanavâtın harimleri dahi bu vech üzredir. MC. 19, 96.

MADDE 1287 - Bir kuyunun harîmi kurbunda diğeri izn-i sultanî ile bir kuyu hafretse sâir cihetlerden bu kuyunun dahi kırkar arşın harîmi olur. Ammâ evvelki kuyunun cihetinde onun harîmine tecâvüz edemez. MC. 96, 1281.

MADDE 1288 - Bir kuyunun harîmi harcinde bir kimesne kuyu kazıp da evvelki kuyunun suyu bu kuyuya gitse birşey lâzım gelmez. Nitekim bir kimesne diğerin dükkânı yakınında dükkân açıp da evvelki dükkânın ahz ve i'tası kâsid olsa ikinci dükkân seddolunamaz.

MC. 25, 93, 1197, 1199, 1235.

MADDE 1289 — Arâzî-i mevâtdan izn-i sultanî ile gars olunan ağacın harîmi her tarafdan beşer arşındır. Bu mesâfe derûnunda başkası ağaç gars edemez. MC. 96, 1281, 1286.

MADDE 1290 — Diğerin arsası içinde cereyân eden harkın iki tarafinda suyu tutacak kadar kenarları hark sâhibinindir.

Ve iki tarafindan kenarları mürtefi' ise bu mürteff yerler dahi kezâlik hark sâhibinindir.

Ve eğer kenarları mürtefi' olmayıp da üzerlerine gerek arsa sâhibinin ve gerek hark sâhibinin mağrus ağaçları olmak gibi birinin zi'l-yed olduğuna dair bir delil dahi bulunmazsa ol halde bu yerler arsa sâhibinindir. Fakat hark sâhibi dahi harkını ayıklayacağı vakit çamurunu iki tarafta tarh ve ilkâ itmeye hakkı vardır. MC. 25, 96, 1197, 1283, 1284.

MADDE 1291 — Bir kimsenin kendi mülkünde hafr eylediği kuyunun harîmi yokdur. Komşusu dahi onun yanında ve kendi mülkünde diğer bir kuyu hafr edebilir. Ve ol kimse benim kuyumun suyunu cezbeder diye komşusunun kuyu hafr etmesine mani' olamaz.

MC. 1191, 1192, 1197, 1200, 1212, 1235, 1288.

Fasl-ı Sâbi'

Ahkâm-ı sayda dair olan mesâ'il beyânındadır

MADDE 1292 — Gerek mızrak ve tüfenk gibi âlât-ı câriha ile ve gerek ağ ve tuzak gibi şeylerle ve gerek muallem kelb gibi azılı hayvanlar ve muallem doğan gibi yırtıcı kuşlarla av tutmak câizdir. MC. 1295; TMK. 691, 692.

MADDE 1293 — Sayd yani av, insandan mütevahhiş olan yabanî hayvandır. MC. 1295.

MADDE 1294 - Hayvânât-ı ehliye sayd olunmadığı gibi insan ile me'nûs olan yabani hayvanlar dahi sayd olunmaz. Binâen alâ-zâlik emsâli delâleti ile yabanî olmadığı ma'lûm olan güvercin yahud ayağında zil olan doğan ve boynunda tasma bulunan geyik tutulsa lukata kabîlinden olup sâhibi zuhûrunda vermek üzre tutan kimsenin onu i'lân etmesi lâzım gelir. MC. 769, 770, 1074.

MADDE 1295 - Saydın insandan mümteni' olması yahut ayakları ile yahut kanatları ile savuşup kurtulabilecek halde bulunması lâzımdır. Kaçıp kurtulamayacak hâlde dûçâr olsa meselâ bir geyik bir kuyuya düşse hâl-i saydiyyetden çıkmış olur. MC. 1290-1298, 1301-1303.

MADDE 1296 — Kim ki bir avı hâl-i saydiyyetden çıkarırsa onu tutmuş olur. MC. 1295.

MADDE 1297 - Av tutanındır. Meselâ, bir kimse bir ava atıp da onu kaçıp kurtulamayacak surette cerh eylese ona mâlik olur. Ammâ hafifçe yani kaçıp kurtulacak sûretde cerhetmekle ona mâlik olmayıp diğer kimesne onu vurmakla yahut diğer sûretle tutsa ona mâlik olur. Ve kezâ bir kimse bir avı vurup düşürdükden sonra ol av kalkıp da kaçarken diğer kimesne onu ahz ile istimlâk edebilir.

MC. 1295, 1296, 1303; TMK. 691, 692; MH. 150.

MADDE 1298 — İki sayyadın kurşunları birden bir ava isâbet eylese ol av ikisi beyninde münâsafeten müşterek olur. MC. 1297.

MADDE 1299 — İki kimse kelb-i mu'allemlerini salıverip de ikisi bir ava isâbet etse ol av sahipleri beyninde kezâlik müşterek olur. Ve eğer herbiri birer av tutsa herbirinin tutduğu av sâhibinin olur.

Kezâlik iki kimse kelb-i mu'allemlerini salıverip de biri avı düşürmüş ve diğeri öldürmüş olduğu sûretde eğer evvelkisinin kelbi onu kaçıp kurtulamayacak hale getirmiş ise ol av onundur. MC. 1296, 1297, 1302.

MADDE 1300 — Bir kimsenin harkında ya cedvelinde avlamaksızın tutulamaz olan balıkları diğer kimesne sayd ile istimlâk edebilir. MC 96, 1247, 1296; TMK 691, 692.

MADDE 1301 — Bir kimse su kenarmda sayd-ı mâhî için bir yer tehyie ederek oraya birçok balık gelip de su azalarak ol balıklar avlamaya muhtac olmaksızın tutulabilir olsa ol balıklar ol kimsenin olur.

Ammâ ol mahalde suyun kesretinden naşi balıkların tutulması avlamaya muhtac olsa bu balıklar ol kimsenin olmayıp diğer kimesne onları sayd ile istimlâk edebilir. MC 1296, 1250.

MADDE 1302 — Bir kimsenin hanesine bir av girip de onu tutmak için kapısın şeddeylese ona mâljk olur. Ammâ kapısını sed ile jhrâz etmeden ona mâlik olmayıp diğer kimesne ol avı tutuverse ona mâlik olur. MC. 1250, 1297.

MADDE 1303 - Bir kimse sayd için bir mahalle ağ ve tuzak gibi birşey vaz' edip de birşey tutulsa ol kimsenin malı olur.

Fakat bir kimse ağını kurumak için bir mahalle serip de ona bir av tutuluverse onun malı olmaz.

Nitekim bir kimsenin arâzîsindekj çukura düşen avı diğer kimesne ahz ile istimlâk edebilir. Ammâ ol arâzî sâhibi ol çukuru sayd için hafr etmiş ise ol ava sâirinden ehak olur. (250.) maddeye bak.

286 MC. 1248, 1250, 1297.

MADDE 1304 - Bir yabanî hayvan bir kimsenin bahçesine yuva yapmakla ve yumurtalamakla onun malı olmaz. Diğer bir kimse onun yumurtalarını yahut yavrularını ahz edeverse bahçe sâhibi istirdâd edemez.

Fakat ol kimse bahçesini yabani hayvan gelip de yumurtalamak ve yavrulamak için tehyie etmiş ise gelip yumurtlayan ve yavrulayan hayvanların yumurtaları ve yavruları kendisinin olur. Mc. 1250.

MADDE 1305 — Bir kimsenin bahçesinde mekân ittihaz eden arıların yapdığı bal ol bahçenin menâfi'inden ma'dûd olarak ol kimsenin malıdır. Kimesne ona taarruz edemez. Yalnız beytü'l-mâle öşrünü vermesi lâzım gelir.

MC. 97, 890, 904, 1240; TMK. 692/11.

MADDE 1306 — Bir kimsenin kovanında müctemi' bulunan arılar mal-ı muhrez addolunur. Bunların balı dahi ol kimsenin malıdır.

MC. 1305.

MADDE 1307 - Birinin kovanından çıkan oğul arısı diğerin hanesine konup da hane sâhibi ahz eylese kovan sâhibi onu istirdâd edebilir.

MC. 890; TMK. 692/1.

BÂB-I HÂMİS

NAFAKÂT-I MÜŞTEREKE BEYÂNINDA OLUP İKİ FASLI HÂVîDİR

Fasl-ı Evvel

Emvâl-i müşterekenin ta 'miratı ve diğer bazı masârıfâtı beyânındadır

MADDE 1308 — Bir mülk-i müşterek ta'mir ve termîme muhtac oldukda sâhibleri hisselerine göre bi'l-iştirâk ta'mir ederler.

MC. 88, 1197, 1309, 1312, 1314, 1320, 1313, 1315, 1316; TMK. 626, 630; MH. 747.

MADDE 1309 — Hissedarlardan biri diğerinin izni ile kendi malından kadr-i ma'rûf para sarf ederek mülk-i müştereki ta'mir etse müşârikine hissesi ile rücû' eder. Yani masraftan müşârikinin hissesine her ne isâbet ederse onu ondan alır.

MC 529, 831, 906, 1311, 1508; TMK. 626, 630; MH. 748 vd.

MADDE 1310 — Muhtac-ı ta'mir olan mülk-i müşterekin sahiplerinden biri gaib olup da diğeri onu ta'mir etmek istedikde hâkimden izin alır ve hâkimin izni gâib olan hissedârın izni makâmına kâim olur.

Yani hazır olan hissedâr izn-i hâkimle ol mülk-i müştereki ta'mir etdikde gâib olan müşâkirinden izin almış hükmünde olarak masrafdan hissesi ile ona rücû' eden

MC. 58, 1128, 1312, 1313, 1318; TMM 626, 630; MH. 749.

MADDE 1311 - Bir kimse müşârikinden ve hâkimden istîzân etmeksizin mülk-i müştereki hod-be-hod ta'mir eylese müteberri' olur.

Yani masraftan müşrikine isâbet eden mikdarı ondan alamaz. 01 mülk-i müşterek gerek kâbil-i kısmet olsun ve gerek olmasın.

MC. 25, 95, 732, 1308-1315; TMK. 626, 630; MH. 749.

MADDE 1312 - Bir kimse kâbil-i kısmet olan mülk-i müşterekini ta'mir etmek isteyip de müşâriki imtinâ' etmişken hod-be-hod ta'mir eylese müteberri' olur. Yani müşârikine hissesiyle rücû' edemez.

ve eğer ol kimse müşrikinin bu vechile imtinâı üzerine hâkime mürâca'at etse (25.) maddeye mebni ta'mire cebr olunamaz. Fakat cebren taksim olunabilir. ve ba'de'l-kısme ol kimse kendi hissesinde istediğini yapar.

MC. 25, 1139, 1162, 1308, 1319; TMK. 626, 630; MH. 749-752.

MADDE 1313 - Değirmen ve hammâm gibi kâbil-i kısmet olmayan bir mülk-i müşterek ta'mire muhtac olmakla sahiplerinden biri ta'mit etmek isteyip de müşâriki imtinâ' etse hâkimin izniyle kendi tarafindan kadr-i ma'rûf para sarf ederek ta'mir eyler. Ve masârif-i ta'miriyeden müşârikinin hissesine isâbet eden mikdâr para kendisinin ondan alacağı olur ve ol mülk-i müştereki îcâr ile ücretinden işbu alacağını istîfâ edebilir. Ve eğer hâkimden istîzân etmeksizin ta'mir etmişse ne kadar sarf ettiğine bakılmayıp ancak binânın vakt-i ta'mirdeki kıymetinden müşârikinin hissesine isâbet eden mikdârı ber-vech-i meşrûh istîfâ edebilir.

MC. 58, 1308, 1311; TMK. 630; MH. 749-752.

MADDE 1314 - Böyle değirmen ve hammâm gibi kâbil-i kısmet olmayan mülk-i müşterek bi'l-külliye münhedim olup da arsa-i sırfe kaldığı halde sahiplerinden biri binâ etmek isteyip de diğeri imtinâ' eylese binâya cebr olunmayıp arsası taksîm olunur.

MC. 25, 1126, 1139, 1311, 1313; TMK. 626, 630; MH. 752.

MADDE 1315 - Fevkânîsini birinin ve tahtânîsi diğerin mülkü olan ebniye münhedim ya muhterik olsa herbiri kemâ-fi's-sâbık ebniyesini yapar. Ehadühümâ âhara mâni' olamaz.

Ve fevkânî sâhibi tahtânî sâhibine sen ebniyeni yap ki üzerine ben de ebniyemi yapayım deyip de tahtânî sâhibi imtinâ' etmekle fevkânî sâhibi hâkimden izin alarak tahtânî ve fevkânî ebniyeyi inşâ etdikde tahtânî sâhibi hisse-i masrafını verinceye dek onu tahtânîde tasarrufdan men'eder.

MC 21, 96, 1197, 1192, 1308, 1311, 1313; KMK. 19-23.

MADDE 1316 - iki komşu beynindeki hâit-i müşterek üzerinde tarafeynin köşk ve kiriş uçları gibi hamûleleri olduğu halde hâit münhedim olup da birinin imtinâl üzerine diğeri binâ eylese müşâriki masrafının nısfnı te'diye edinceye dek onu ol hâit üzerine hamûle vaz'ından men'eder.

MC. 918, 1076, 1151, 1308, 1309, 1310, 1311, 1313, 1314; TMK. 626, 630; KMK. 19-23; MH. 754, 755.

MADDE 1317 - iki hâne beynindeki duvar münhedim olup da birinden diğerinin makarr-ı nisvan olan mahalli görünür olduğu cihetle birinin sâhibi müştereken duvarı binâe etmek istediği halde diğerinin sâhibi imtinâ' eylese binâya cebr olunmaz. Fakat tahtadan yahut sâir nesneden bi'l-iştirâk beynlerinde bir sütre ittihâz etmeleri için hâkim tarafından cebr olunur.

MC. 22, 25, 1206, 1314; MH. 754, 755.

MADDE 1318 — İki komşu beyninde müşterek olan duvara vehn gelip de sükûtundan havf olunmakla biri nakzını istediği halde diğeri imtina' etse bi'l-iştirâk nakz ve hedm etmek üzere cebr olunur.

MC. 96, 928, 1310, 1316; MH. 754.

MADDE 1319 — İki sağîr yahut iki vakıf beyninde müşterek olan bir akar ta'mire muhtac olup da hali üzere ibkâsı muzır olduğu halde iki vasîden yahut iki mütevelliden biri ta'mir etmek isteyip de diğeri imtina' eylese ta'mire cebr olunur.

Meselâ, iki sağîrin haneleri beyninde bir müşterek duvar olup da sükûtundan havf olunarak birinin vasîsi ta'mir etmek istediği halde diğerinin vasîsi ibâ eylese cânib-i hâkimden bir emîn adam irsâl ile nazar olunur.

Fi'l-vaki' duvarın hali üzre terki takdîrinde sağîrler hakkında zarar olacağı ma'lûm olursa ibâ eden vasî diğer vasî ile müştereken mâl-ı sağîrden ve duvar ta'mir etmek üzere cebr olunur.

MC. 58, 1312; MH. 753.

MADDE 1320 — İki kişi beyninde müşterek bir hayvan olup da birisi onu beslemekten ibâ etmekle diğeri hâkime müracaat etse hâkim ibâ eden hissedâra ya hisseni sat veyahut müştereken hayvanı besle diye emr eder.

MC. 93, 1072, 1192, 1308, 1313-1315.

Fasl-ı Sânî

Nehir ve mecraların kery ve ıslâhı hakkındadır

MADDE 1321 — Memluk olmayan nehri kery ve ıslâhl yani ayıklanması beytü'lmâl üzerinedir. Ve eğer beytü'l-mâlin vüs'ati yoksa onu ayıklamak üzere nâsa cebr olunur. MC. 641, 683-685.

MADDE 1322 — Memlûk olan nehr-i müşterekin ayıklanması ashâbı yani hakk-ı şirbi olanlar üzerinedir. Hakk-ı şefe ashâbı, me'ûnet-i kery ve ıslâhda teşrîk olunamaz MC. 87, 1327; TMK. 682/11.

MADDE 1323 — Hakk-ı şirb ashâbından bazıları nehr-i müştereki tathîr etmek isteyip de bazıları ibâ etdiği sûretde nazar olunur. Eğer nehr-i âmm ise ibâ eden kimesne sâirleri ile bi'l-iştirâk ayıklamak üzere cebr olunur. (26.) maddeye bak. na' eden Ve eğer kimse nehr-i masrafdan hâss ile hissesine ayıklamak isâbet isteyenler eden mikdârı hâkimin îfâ izni edinceye ile ol izni dek ayıklayıp onu ol nehirimtiile intifâdan men' ederler.

MC. 26, 1313; TMK. 682/11.

30 40[]

MADDE 1324 — Hakk-ı şirb ashâbının kâffesi nehr-i müştereki ayıklanmakdan imtinâ' etdikleri sûretde kezâlik nehr-i âmm ise ayıklamak üzere kendilerine cebr olunur. Ve eğer nehr-i hâss ise cebr olunmaz. MC. 1192, 1322; TMK. 682/11.

MADDE 1325 - Gerek memlûk olmayan ve gerek memlûk olan nehr-i âmmın kenarında bir kimsenin yeri olup da su içmek ve nehri ıslâh etmek gibi ihtiyâcât için başka yol olmadığı halde âmme ol yerden mürûr edebilir. Sâhibi mâni' olamaz. MC. 26, 96, 1225, 1226, 1231, 1321, 1322.

MADDE 1326 - Nehr-i müşterekin me'ûnet-i kery ve ıslâhı yukarıdan başlar. Ve ibtidâ cümle hissedârlar bunda müşârik olurlar ve en üst tarafındanki hissedârın arâzîsinden geçildikde o halâs olur. Ve hâkezâ aşağısına kadar iner. Zira garâmet ganîmete göredir. (87.) maddeye bak.

Meselâ, on kişi beyninde müşterek olan bir nehir ayıklanacak oldukda en üst tarafındaki hissedârın nihâyet-i arâzîsine kadar olan kıta'sının masârıfı cümlesini üzerine ve ondan sonra dokuzu üzerine ve ikincisinin arâzîsi dahi geçildikde sekizi üzerine taksim edilir. Sonra da bu siyâk üzere gidilir. Ve en aşağıdaki hissedâr, cümlesinin masrafina müşârik olarak en sonra kendi hissesini yalnız yapar. Bu cihetle en yukardaki hissedârın masrafı cümlesinden az ve en aşağıdaki hissedârların masrafları, cümleşinden ziyâde olur. MC. 87; TMK 682/11.

MADDE 1327 — Kâriz-i müştereki ayıklamak me'ûneti aşağıdan başlar.

Şöyle ki, en aşağıdaki hissedârın arsasındaki hisse-i kârîzin masrafında cümlesi hissedâr olurlar. Ve ondan yukarı çıkıldıkda ol hissedâr halâs olur. Ve hâkezâ birer birer halâs olarak en yukarıdaki hissedâr kendi hissesini yalnızca yapar. Bu cihetle en aşağıdaki hissedârın masrafı, cümlesinden az ve en yukarıdaki hissedârın masrafı, cümlesinden ziyâde olur. MC. 87; TMK 666. MADDE 1328 - Tarîk-i hâssın ta'miri dahi kârîz gibi aşağıdan başlar ve ağzı ya'ni medhali aşağı, müntehâsı yukarı add ve i'tibâr olunur. Ve ağzında bulunan hissedâr yalnız kendi hissesine âid olan masârıf-ı ta'miriyyede müşârik olur ve müntehâsında olan hissedâr her birinin hisse-j masârıfına müşârik oldukdan başka kendi hissesini yalmz kendi yapar. MCMC. 87, 1182, 1192, 1311, 1322, 1323.


BÂB-ı sÂDis

ŞİRKET-İ AKD BEYÂNINDA OLUP ALTI FASLI HÂVİDİR

Fasl-ı Evvel

Şirket-i akdin tarif ve taksîmi beyânındadır

MADDE 1329 - Şirket-i akd, iki ya ziyâde kimseler beyninde sermâye ve faydası müşterek olmak üzere akd-i şerketden ibâretdir. MHMH. 730, 731; TBK. 520 vd.

MADDE 1330 - Şirket-i akdin rüknü lafzan yahut manen îcâb ve kabûldür.

Meselâ, bir kimse diğer bir kimseye şu kadar kuruş sermaye ile ahz ve i'ta etmek üzere seninle şerîk oldum deyip de diğeri dahi kabul ettim dese lafzan îcâb ve kabul ile şirket mün'akid olur. Ve eğer birisi diğerine bin kuruş verip ve bunun üzerine sen de bin kuruş koy ve mal iştirâ et deyip diğeri dahi onun dediği gibi yapsa ma'nen kabul etmiş olmakla şirket mün'akid olur. MC. 3, 1045, 1333.

MADDE 1331 - Şirket-i akd iki kısma taksim olunur. Şöyle ki, şerîkler eğer beyinlerinde musâvât-ı tâmme olmak şartı ile akd-i şirket ederek sermaye-i şirket olabilecek mallarını şirkete idhâl etdikleri halde mikdâr-ı sermayeleri ve ribihden hisseleri mütesâvî olursa şirket-i müfâvaza olur.

Nitekim bir kimse vefat edip de oğulları pederlerinden kalan mecmû'-ı emvâli sermâye ittihâz ederek her türlü mal alıp satmak ve ribhi beyinlerinde müsâvât üzre taksîm etmek üzere akd-i şerket-i müfâvaza edebilirler. Fakat böyle müsâvât-ı tâmme üzere şirketin vukû'u nâdîr olur. olsun Ve eğer müsâvât-ı tâmme şart edilmeksizin akd-i şirket ederlerse şirket-i inân olur. MC. 1326, 1338, 1366; MH. 730; TMK. 520-523; TTK 136 vd.

MADDE 1332 - Şirket gerek müfâvaza ve gerek inân şa şirket-i emvâl veya şirket-i a'mâl veyahud şirket-i vücûhdur. Şöyle ki şerîkler eğer ortaya sermaye olmak üzere birer mikdar mal koyup da birlikde yahut ayrı ayrı veyahut mutlaka ahz ve i'ta etmek ve hâsıl olacak ribhi beyinlerde taksim eylemek üzere akd-i şirket ederlerse şirket-i emvâl olur.

Ve eğer amellerini sermaye edip de âhardan iş tekabbül yani taahhüd ve iltizâm ederek hâsıl olacak kisbi yani ücreti beynlerinde taksim eylemek üzere akd-i şirket ederlerse şirket-i a'mâl olur. Buna şirket-i ebdân ve şirket-i sanâyi' ve şirket-i tekabbül dahi denilir. Nitekim iki terzinin yahut bir terzi ile bir boyacının şerik olmaları gibi.

Ve eğer sermayeleri olmadığı halde kendi itibarları ile veresiye mal alıp satarak hâsıl olacak ribhi beynlerinde taksim etmek üzere akd-i şirket ederlerse, şirket-i vücüh olur.

MC. 563, 1386; MN. 730; ıvıx. 139; TMK 521 vd.

Fasl-ı Sânî

Şirket-i akdin şerâ'it-i umûmiyyesi beyânındadır

MADDE 1333 - Şirket-i akdin her kısmı vekâleti mutazammındır.

Şöyle ki, şerîklerden her biri tasarrufda yani alıp satmakda ve âhardan ücretle iş tekabbül etmekde diğerinin vekîlidir.

Binâen alâ-zâlik vekâletde akıl ve temyîz şart olduğu gibi ale'l-umûm şirketde dahi şerîklerin âkıl ve mümeyyiz olmaları şartdır. MC. 54, 77, 967, 1254, 1255, 1073, 1331, 1334, 1457-1459, 1468; KBK. 525, 530; TTK. 160 vd.

MADDE 1334 - Şirket-i mufâvaza kefâleti dahi mutazammındır.

Binâen aleyh müfâvizlerin kefâlete ehliyetleri dahi şartdır. MC 37, 54, 621, 628, 639, 967, 1356; TTK. 178, 179; TBK. 525, 527, 533, 534.

MADDE 1335 - Şirket-i inan yalnız vekâleti mutazammın olup kefâleti mutazammın değildir.

Binâen aleyh hîn-i akdinde kefâlet zikr olunmadığı sûretde şerîkler yekdiğerin kefili değildir. Bu cihtele sabî-i me'zûn dahi akd-i şirket-i inan edebilir.

Ammâ şirket-i inanın hîn-i akdinde kefâlet zikr olunduğu takdîrde şerîkler yekdiğerin kefili olur. MCMC 3, 22, 833, 1333.

MADDE 1336 — Şerîkler beyninde ribhin ne vechile taksîm olunacağı beyân olunmak şandır. Mübhem ve mechûl kalırsa şirket fâsid olur. MCMC. 1331, 1358, 1367, 1368; TBK 522, 523.

MADDE 1337 — Şerîkler beyninde taksîm olunacak ribhin hisseleri nısıf ve sülüs ve rubu' gibi cüz'i şâyi' olmak şartdır. Şerîklerden birine ribihden maktû'an şu kadar kuruş verilmek üzere mukâvele olunsa şirket bâtıl olur. MC.1368; TBK 522, 523.

Fasl-ı Sâlis

Şirket-i emvâlin şerâ'it-i mahsûsası beyânındadır

MADDE 1338 - Sermâyenin nükûd kabîlinden olması şartdır. MCMC 1331, 1339-1344, 1365; TEK 521; 'ITK. 272, 285, 507, 508.

MADDE 1339 - Râcih olan bakır sikke örfen nükûddan ma'dûddur. MCMC. 39.

MADDE 1340 - Meskûk olmayan altun ve gümüş ile mu'âmele beyne'n-nâs örf ve âdet ise bunlar dahi nükûd hükmünde olurlar, değilse urûz hükmündedirler. MCMC. 36, 37.

MADDE 1341 - Sermâyenin ayn olması şartdır. Deyn yani zimem-i nâsda Olan alacak sermâye-i şirket olamaz.

Meselâ, iki kimse âhar kimesne zimmetinde olan alacaklarım sermâye ittihâz edip de onun üzerine akd-i şirket edemezler. Ve birinin sermayesi ayn ve diğerinin sermayesi deyn olsa yine şirket sahîh olmaz. TBKTBK. 521; TTK. 139, 272, 285, 507, 508.

MADDE 1342 - Urûz ve akar gibi nukûddan ma'rûz olmayan emvâl üzerine akd-i şirket sahîh olmaz. Yani bunlar sermaye-i şirket olamaz.

Meğer ki iki kimse nukûd kabîlinden olmayan mallarını sermayeli şirket etmek istediklerinde her biri malının msfim diğerine satıp da iştirâkları hâsıl oldukdan sonra bu mal-ı müşterekleri üzerine akd-i şirket edebilirler.

Nitekim iki kimse misliyyâtdan olan bir nev' mallarını meselâ birer mikdâr buğaylarını yekdiğerine karışdırıp da beynlerinde şirket-i mülk hâsıl oldukdan sonra işbu mal-ı mahlûtu sermaye ittihaz ederek onun üzerine akd-i şirket edebilirler. MC. 96, 131, 1075, 1333, 1338; TBK. 521; TTK. 139.

MADDE 1343 - Birinin beygiri ve diğerinin eğer takımı olup da bunları icar ile hâsıl olan ücreti beynlerinde taksim etmek üzere şerîk olsalar şirket fâsid olup ücret-i fasıla beygir sâhibine aid olur. Ve eğer takımı beygire dâhil ve tabi olmakla sâhibi ücretden hissedâr olmayıp ancak eğerinin ecr-i mislini alır. MC. 1385, 1344.

MADDE 1344 — Birinin dâbbesi üzerine diğeri emti'asını tahmil ile gezdirip satmak ve ribhi beynlerinde müşterek olmak üzere şerîk olsalar şirket fâsid olup hâsıl olan kar emtia sâhibinin olur. Dâbbe sâhibi dahi dâbbesinin ecr-i mislini alır.

Dükkân dahi dâbbe gibidir ki, biri diğerin dükkânında emtiasını satıp da ribhi beynlerinde müşterek olmak üzere şerîk olsalar şirket fâsid olup emtianın ribhi sâhibine aid olur. Dükkân sâhibi dahi dükkâmn ecr-i mislini alır. MC. 1073, 1246, 1342.


Fasl-ı Râbi'

Şirket-i akde müte'allık bazı zavâbıt hakkındadır

MADDE 1345 — Amel takvim ile mütekavvim olur. Yani iş ta'yin-i kıymet ile kıymetlenir. Ve bir şahsın ameli diğer şahsın ameline nisbetle daha kıymetli olabilir.

Meselâ, şirket-i inan ile şerîk olan iki kimsenin sermayeleri mütesâvi ve ikisinin dahi amel etmesi meşrût olduğu halde birine ribihden fazla hisse i'tâsı şart kılınsa câiz Olur. Zira birisi ahz ve i'tâda daha mâhir ve ameli ezyed ve enfa' olabilir. MC. 1371, 1348; TTK. 139; TBK. 521.

MADDE 1346 — Zaman-ı amel bir nev'i ameldir.

Binâen aleyh bir kimse dükkânına erbâb-l sanâyi'den birini koyup ve tekabbül ve taahhüd eylediği işleri ona gördürüp de hâsıl olacak kisbi yani ücreti beylilerinde mÜnâsafeten taksim etmek üzere akd-i şirket-i sanâyi' etseler câiz olur. ve dükkân sâhibinin nısıf hisseye istihlâki ancak ameli zâmin ve müteahhid olması iledir. şu ka-dar ki bunun zımnında dükkânın menfa'atine dâhi nâil olur. MC. 332, 1344, 1347.

MADDE 1347 - Ribha istihkâk bazan mal ve anıel ile olduğu gibi bazan dahi (85.) madde hükmünce zamân ile olur.

Nitekim müdârebede ribha rabbii'l-mâl malıyla ve mudârıb ameli ile müstehik olur. Ve erbâb-ı sanâyi'den biri yanına bir Şâkird alıp da tekabbül ve teahhüd eylediği işleri nısıf ücretle ona gördürse câiz olur ve kisbin yani sâhiblerinden alınan Ücretin nısfına ol şakird ameli ile müstehik olduğu gibi üstad dahi ameli zâmin ve müteahhid olması ile nısf-ı diğerine müstehik olur. MC. 85, 1346, 1349, 1425, 1426; TBK: 521-523; TTK. 139.

MADDE 1348 - Sâlifü'z-zikr umûr-ı selâseden yani mal ve amel zamândan birisi bulunmazsa ribha istihkâk yokdur.

Meselâ, bir kimse diğerine sen malınla ticâret et de ribhi beynimizde müşterek olsun dese şirketi îcâb eylemez. Ve bu sûretde hâsıl olan ribhinden hisse alamaz. MC 1347, 1402; TTK 139; TBK. 521-523.

MADDE 1349 - Ribha istihkâk ancak akd-i şirketde irad şarta göredir. İcra olunan işe göre değildir.

Binâen aleyh amel etmesi meşrût olan şerîk amel etmese amel etmiş gibi addolunur.

Meselâ, şirket-i sahîha olan iki kimsenin ikisi dahi amel etmek üzer şart edilmiş olduğu halde yalnız birisi amel edip diğeri bi-özrin yahut bi-gayrı özrin amel etmese bile yekdiğer vekili olduğundan şerîkinin amel etmesi ile kendisi dahi amel etmiş gibi addolunarak kâr beynlerinde şart etdikleri vechile taksim olunur. MC 83, 1332, 1333, 1347, 1368, 1369, 1371, 1372, 1402; TBK. 522-523.

MADDE 1350 - Şerîkler yekdiğerinin emînidir.

Herbirinin yedinde mal-ı şirket vedî'a hükmündedir. Bilâ-teaddî ve lâ-taksîr birisinin yedinde mâl-ı şirket telef olsa şerîkinin hissesini zâmin olmaz. MC 771.768, 777, 787, 790, 1329, 1587, 1774; TBK. 527-528.

MADDE 1351 - Şirket-i emvâlde sermaye şerîkler beyninde mütesâviyen yahut mütefâzılan müşterek olur. Ammâ birinden sermaye ve diğerinden amel olduğu sûretde eğer ribhi beynlerinde müşterek olmak üzere mukâvele olunsa mudârebe olur. Nitekim bâb-ı mahsûsunda gelir.

Ve eğer ribhi tamemen âmiline âid olacak ise karz olur. Ve eğer Ribhin tamâmen sermâyes sâhibine aid olması şart edilirse, ol sermâye amelin yedinde bidâ'a ve âmil mustebdi' olur.

Müstebdi' ise vekîl-i müteberri hükmünde olduğundan kâr ve ziyan tamâmen mal sâhibine aid olur. MC. 1404.

MADDE 1352 - Şerîklerden biri fevt yahud cünûn-l mutblk le mecnûn olsa, şirket münfesih olur. Fakat şerîkler üç ya ziyâde olduğu sûretde şirketin infisâhl yalnız fevt ya mecnûn olan hakkmda olup diğerleri beyninde şirket bâkî kalır. MC. 243, 879, 944, 960, 1061, 1333, 1353, 1350, 1366, 1528, 1530; TBK. 535, 536; TTK. 185-191, 434-437.

MADDE 1353 - Şefiklerden birinin feshi ile şirket münfesih olur. Fakat onun feshini diğerinin bilmesi şartdır. Birinin fesheyıediği diğerinin ma’lumu olmadıkça şirket münfesih olamaz. MC. 901, 1424, 1523; TBK. 535, 536; TTK. 185-191, 434-437.

MADDE 1354 - Şerîkler fesh-i şirket edip de nükûd-l mevcûde birinin ve zimemde olan alacak diğerinin olmak üzere iktisâm etseler kısmet sahîh olmaz. Bu sûretde nükûd-u mevcûdeden, bir ne kabzetse diğeri ona müşârik olur. Zialacak dahi beynlerinde müşterek kalır. (1123.) maddeye bak. MC. 1123, 1191.

MADDE 1355 — Şerîklerden biri mâl-1 şirketden bir mikdarını alıp da i'mâl ederken mücehhilen fevt olsa terekesinden şerîkinin hissesi istîfâ olunur. (801.) maddeye MC. 801.

Fasl-ı Hâmis

Şirket-i müfâvaza beyânındadır

MADDE 1356 — Fasl-ı sânîde beyân olunduğu üzre müfâvızlar yekdiğerin kefili- aleyh birinin ikrârı kendi hakkında nasıl nâfiz olursa şerîki hakkında dahi nâfiz olur.

Ve biri deyn ikrar etdikde mukarrun leh herhangisinden isterse mutâlebe eder ve bey' ve şirâ' ve icâre gibi şirket cârî olan mu'âmelâtdan dolayı müfâvızlardan birine her ne türlü borç terettüb ederse diğerine dahi lâzım olur. Ve birinin satdığı şey ayb ile diğerine reddolunabildiği gibi birinin iştirâ eylediği şeyi diğeri aybile reddedebilir. MC. 533, 593, 607, 611, 1331, 1334, 1357, 1377, 1587 1700, 1748; TBK. 520 vd.; 153 vd.

MADDE 1357 — Müfâvızlardan birinin kendine ve ehl ü iyâline aldığı mekîlât ev elbise ve sâir havâic-i zarûriyye kendisinindir. Şekîrinin onda hakkı yokdur. Fakat bâyi' bunların semenini dahi bi-hasibi'l-ketâle şerikinden mütâlebe edebilir. MC. 1362.

MADDE 1358 — Şirket-i emvâlde mütâvızların mikdâr-ı sermâyeleri ve ribihden hisseleri mütesâvî olmak şart olduğu gibi birinin sermaye-i şirketden fazla sermaye-i şirket olabilecek malı yani nükûldü yahut nükûdu hükmünde olan emvâli olmamak şartclır.

Ammâ birinin sermaye-i şirketden fazla sernıaye-i şirket olmayacak malı yani urûz ya akârı yâhud âhar kimesne zimmetinde alacağı olsa müfâvaza zarar vermez, MC. 1331, 1340-1342, 1362.

MADDE 1359 - Şirket-i a'mâlde şeriklerin herbiri nasıl iş olursa olsun tekabbül ve iltizâm edebilmek ve ale's-seviyye anıeli zâmin ve müte'ahhid ve fâide ve zararda mütesâvî ve birine şirket sebebiyle ne terettüb ederse diğeri ona kefil olmak üzere akd-i şirket ederlerse müüvaza olur.

Bu sûretde herhangisinden olursa olsun ecir ve dükkân ücreti mutâlebe olunabilir. Ve onlardan âhar bir kimesne bir metâ' da'vâ edip de birisi ikrar etdikde diğeri inkâr etse bile onun inkârı nâfiz olur. MC. 570, 1332, 2333, i 356.

MADDE 1360 — İki kimse veresiye mal alıp satmak ve mâl-ı müşterâ ve semen ve ribhi beynlerinde münâsaîeten müşterek herbiri diğerine kefil olmak üzre akd-i şirket etseler şirket-i vücühun müfâvazası olur.

MADDE 1361 — Akd-i müfâvazada müfâvaza lafzı söylenmek yahut müfâvazanın cem? şerâ'iti tz'ââd olunmak şandır.

Ale'l- otlak zkâ-i şirket olunursa inân olur. MI 2359, 1360

MADDE 1362 — Ber-vech-i bâlâ bu fasılda mezkûr olan şartlardan birisi bulunmasa müfâvazz inânz münk21ib olur.

Meselâ. şirket-i emv-âlde müfâvızlardan birinin yedine irs ile ya hibe tarîkiyle bir mal geçdikde eğer nükûd gibi sermaye-i şirket olabilecek mal ise müfâvaza inâna munkalib olur. Arnmâ urûz ve akâr gibi sermâye-i şirket olmayan mal ise müfâvazaya zarar vermez MC 1334.1341, 1342, 1345.

MADDE 1363 - Şirket-i inânın sıhhati için her ne ki şart ise müfâvazanın sıhhati için dahi şandır. MC 2333. 2334. 1336-2332, 1341. 1342, 1358, 1364, 1365.

MADDE 1364 - Şirket-j inân ile şerîk olanlar tasarrufça her ne yapabilirse muvâfizlar dahi onu yapabilir. MC 1373, 1374, 2379. 1380

Fasl-ı Sâdîs

Şirket-i inân hakkında olup üç mebhası hâvîdir

Mebhas-ı Evvel

Şirket-i emvâle dâir olan mesâ'il beyânındadır

MADDE 1365 — Şirket-i inân ile şerîk olanların sermâyeleri mütesâvî olmak şart değildir. Birinin sermâyesi diğerinin sermâyesinden daha ziyâde olabilir. Ve her birisi bi'l-cümle nakidlerini sermâyeye idhâl etmeye mecbûr olmayıp mallarının mecmû'u yahut birer mikdârı üzerine akd-i şirket edebilir. Bu cihetle sermayelerinden fazla sermaye-i şirket olabilecek malları meselâ nakidleri olabilir. MC. 1331, 1338, 1351, 1358, 1379, 1382; TBK 520 vd.; TTK 153 vd.

MADDE 1366 - Umûm ticâret üzerine akd-i şirket câiz olduğu gibi hâssaten bir nev' ticâret üzerine meselâ, zahire ticâreti üzerine dahi akd-i şirket olunabilir. MC. 1331, 1352, 1423. MADDE 1367 - Şirket-i sahîhada ribhin ne vechile taksimi şart edilirse her halde ol şarta ri'âyet olunur. MC. 1336, 1358, 13701372, 1402.

MADDE 1368 - Şirket-i fâsidede ribih ve fâide sermâyelerin mikdârına göre taksîm olunur. Şerîklerden birine fazla şart edilmiş ise ona i'tibâr olunmaz. MC. 1073, 1343, 1344, 1371, 1372, 1439.

MADDE 1369 - Bilâ-te'addî ve lâ-taksîr vukûa gelen zarar ve ziyan her halde sermayelerin mikdârına göre münkasım olur. Diğer vechile şart edilse ona i'tibâr olunmaz.

TBK. 527, 528.

MADDE 1370 — Sermâyeler gerek mütesâvî ve gerek mütefâzıl olsun şerikler kârı beynlerinde sermâyelerinin mikdârına göre taksim etmek üzere şart etseler sahih olur. Ve kâr beynlerinde şart etdikleri vechile sermâyelerinin mikdârına göre taksim olunur. Gerek ikisinin dahi amel etmesi şart olunsun ve gerek yalnız birinin amel etmesi şart kılınsın. Şu kadar var ki şalnız birinin amel etmesi meşrût olduğu takdirde onun yedinde diğerin sermâyesi bidâ'a hükmünde olur.

MC. 83, 1347, 1371, 1372, 1387; 522,

MADDE 1371 - Şerîklerin sermâyeleri mütesâvi olduğu halde birine ribihden fazla hisse meselâ ribihin sülüsânı şart edilse ikisinin dahi amel etmesi meşrût olduğu takdîrde şirket sahîh ve şart mu'teber olur. (1345.) maddeye bak Ammâ yalnız birisinin amel etmesi meşrût olduğu takdirde nazar olunur. Amel eğer ribihden hissesi ziyâde olan şerik üzerine şart edilmiş ise kezâlik şirket sahih ve şart mu'teber olur. Ve o şerik malıyla sernıâyesinin ribhirıe ve ameliyle fazlasına müstahlk olur. Fakat yedinde şerikinin serıııâyesi mâl-l müdârebe hükmünde olarak nnidârebeye şebih bir şirket olur,

Ve ameli eğer ribihden hissesi az olan şerik üzerine şart edilmiş ise câiz olmayıp ribih beynlerinde sermâyelerinin mikdârına göre taksîm olunur. Zira ribih eğer şart etdikleri vechile taksîm olunsa âmil olmayan şerîkin alacağı fazlaya, mal ve amel ve zamândan bir şey onu kâbil olmaz, ribhe istihkâk ise ancak bu umûr-ı selâseden biriyledir. (1347) ve (1348.) maddelere bak. MC. 83, 1345-1349,1367, 1368, 1380, 1415, 1416; TBK. 522, 523.

MADDE 1372 - Şerîklerin sermâyeleri mütefâzıl, meselâ birinin sermâyesi yüz bin ve diğerinin sermâyesi yüz elli bin kuruş olduğu halde ribhin beynlerinde müsâvât üzre taksîmi şart olunsa sermâyesi az olan kimsenin sermâyesine nisbetle ribihden fazla alması şart edilmiş demek olacağından şerîklerin sermayeleri mütesâvî olduğu halde birine ribihden fazla şart edilmiş gibi olur. Binâen aleyh ikisinin yahud ribihde hissesi ziyâde yani sermayesi az olan şerîkin amel etmesi şart edilmiş ise şirket sahîh ve şart mu'teber olur. Ve eğer yalnız ribihden hissesi az yani sermayesi çok olan şerîkin amel etmesi şart edilmiş ise câiz olmayıp kâr beynlerinde sermâyeleri mikdârına göre taksîm olunur. MC. 1349, 1367, 1368; TBK. 522, 523.

MADDE 1373 - Şerîklerin her biri mâl-ı şirketi gerek peşin ile ve gerek veresiye olarak az ve çok baha ile satabilir. MC. 1494, 1497; TBK. 524-528, 533, 534.

MADDE 1374 - Şerîklerden hangisi olursa olsun yedinde şirketin sermayesi oldüğü halde peşin para ile ve veresiye mal iştirâ edebilir.

Fakat gabn-ı fâhiş ile mal iştirâ ederse aldığı mal kendisinin olup şirketin olmaz.

MC. 17, 165, 1376, 1482, 1491, 1494; TBK. 524-528, 533, 534.

MADDE 1375 — Şerîklerden biri yedinde şirketin sermayesi olmadığı halde şirket için mal iştira edemez. Ederse ol mal kendisinin olur. MC. 1045, 1380, 1491.

MADDE 1376 - Şerîklerden biri ticâreti cinsinden olmayan bir şeyi kendi parası ile iştirâ etdikde o mal kendisinin olup şerîk ondan hisse-mend olmaz. Ammâ birisinin yedinde şirketin sermayesi varken ticâretleri cinsinden olan bir malı kendi parası ile iştirâ etse bile şirketin olur.

Meselâ, kumaşçılık etmek üzere akd-i şirket eden iki kimesneden biri kendi parası ile bir at alsa kendisinin olup şerîki ol ata hissedâr olmaz. Ammâ bir kumaş alsa şirketin olur ve alırken ben bu kumaşı kendim için alıyorum şerîkimin bunda hissesi yokdur diye işhâd etse bile müfid olmayıp o kumaş şerîki ile beyinlerinde müşterek olur. MC. 1357, 1485.

MADDE 1377 - Hukûk-ı akid ancak âkide âiddir.

Binâen aleyh şerîklerden birinin iştirâ eylediği malı kabz ile semenini te'diye eylemek yalnız onun üzerine lâzım olur. Bu cihetle birinin iştirâ eylediği malın semeni ancak ondan mütâlebe olunup şerîkinden mutâlebe olunamaz. Ve kezâ şerîklerden birinin satdığl malın semenini kabz ancak onun hakkıdır ve bu cihetle müşteri semeni diğerine verse yalnız semeni kâbız olan şerîkin hissesinden berî olup âkid olan şerîkin hissesinden berî olmaz. Ve yine bu cihetle âkid olan şerîk satdığı malın semenini kabza âhar bir kimseyi tevkîl etse şerîki onu azl edemez. Ammâ bey' ve şirâ' ve icâre için şerîklerden birinin tevkîl etdiğini diğer şerîki azl edebilir. MC. 1112, 1335, 1374, 1461.

MADDE 1378 - Ayb ile red dahi hukûk-ı akidden olmakla şerîklerden birinin iştirâ eylediği malı diğeri ayb ile reddedemez. Ve birinin satdığı mal ayb ile diğerine reddolunamaz. MC. 1356.

MADDE 1379 — Şerîklerden herbiri mâl-1 şirketi îdâ' ve ibdâ' edebilir. Ve müdârebeye verebilir. Ve akd-i icâre edilip meselâ, mâl-ı şirketi hıfz için dükkânve ecîr istîcâr edebilir. Ammâ şerîkinin izni olmadıkça mâl-ı şirketi kendi malı ile halt ve âhar kimesne ile akd-i şirket edemez. Edip de mâl-ı şirket zâyi' olsa şerîkinin hissesini zâmin olur. MC. 36, 64, 91, 790-792, 857, 901, 1108, 1112, 1365, 1373, 1377, 1380, 1382, 1383, 1466; TBK. 524-534.

MADDE 1380 - Şerîklerden biri diğerinin izni olmadıkça mâl-ı şirketden âhar kimesneye ikraz edemez. Ammâ şirket için istikraz edebilir. Ve biri her ne kadar akçe istikraz ederse bi'l-iştirâk şerîkinin dahi borcu olur. MC. 612, 1350, 1382, 1384; TBK. 524-534.

MADDE 1381 — Şerîklerden biri umûr-ı şirket için âhar diyâra gitdikde masrafinı mâl-ı şirketden alır.

MADDE 1382 - Şerîklerden herbiri diğerine re'yinle amel yahut dilediğini yap diyerek şirket işini yekdiğerin re'yine tefvîz etse her biri tevâbi'-i şirketden olan işleri yapabilir. Şöyle ki, mâl-ı şirketi rehin ve şirket için irtihân ve mal-ı şirket ile sefer ve mal-ı şirketi kendi malı ile halt ve âhar kimesne ile akd-i şirket edebilir.

Ammâ malı itlaf ve bi-gayr-ı ivaz temlik hususlarını şerîkinin izn-i sarîhi olmadıkça yapamaz.

Meselâ, şerîkinin izn-i sarîhi olmadıkça mâl-ı şirketden kimesneye ikraz ve hibe edemez. MC. 95, 1279, 1377, 1379.

MADDE 1383 - Şefiklerden biri diğerini mal-l şirketle âhar diyâra gitye yahut veresiye mal satma diye nehy etmişken diğeri dinlemeyip de âhar diyara gitse yahut veresiye mal satsa vaki olan zarardan şerîkinin hissesini zâmin olur.

MADDE 1384 - şirket-i inânın mu'âmelelerinde şeriklerden birinin borç ikrar etmesi diğerine sirâyet etmez. şöyle ki ol deynin ancak kendi akd ve muamelesi ile olduğunu ikrar etmiş ise tamamını kendisinin îfâ eylemesi lâzım gelir.

Ve eğer şerîki ile birlikte icrâ eylediği mu'âmeleden dolayı bir borç olduğunu ikrar etmiş ise nısfını edâ eylemesi lâzım gelir. Ve eğer ancak şerîkinin icrâ eylediği mu'âmeleden dolayı borç olduğunu ikrar etmiş ise bir şey lâzım gelmez. MC. 78, 79, 1356, 1374, 1377, 1380, 1491, 1587.

Mebhas-ı Sânî

Şirket-i a'mâle dâir olan mesâ'il beyânındadır

MADDE 1385 - Şirket-i a'mâl iş tekabbül etmek üzere akd-i şirketden ibâretdir. Şöyle ki, ecîr-i müşterekler müste'cirîn tarafından talep ve teklif olunan amelin îfasını tekabbül yani teahhüd ve iltizâm etmek üzere akd-i şirket ederler. Zamân-ı amelde gerek mütesâvî ve gerek mütefâzıl olsunlar. Yani gerek ameli ale't-tesâvî müte'ahhid ve zâmin olmak şartı ile akd-i şirket etsinler ve gerek amelin meselâ, sülüsünü birisi üzerine ve sülüsânını diğeri üzerine şart etsinler. MC. 1332, 1365, 1333, 1345, 1349, 1359, 1390; TBK 355 vd.

MADDE 1386 — Şirketlerden her biri iş tekabbül ve teahhüd edebilir. Biri tekabbül edip de diğeri amel etmek dahi câiz olur. Ve şirket-i sanâyi' ile şerîk olan iki terzinin biri metâ'ı kabûl ile kesip biçmek ve diğeri dikmek dahi câizdir. MC 1385, 1387; TBK 355 vd.

MADDE 1387 — İş tekabbül etmekde şerîkler yekdiğerin vekîlidir.

Bu cihetle birinin tekabbül eylediği işin îfâsı hem kendisine hem de şerîkine lâzım gelir.

Binâen alâ-zâlik zamân-ı amelde şirket-i a'mâlin inânı müfâvaza hükmündedir ki şerîklerden birinin tekabbül eylediği işin îfâsını müste'cir her hangisinden ister ise mütâlebe eder ve şerîklerden her birisi ol işi îfâya mecbur olar. Birisi bu işi şerîkim tekabbül etmiş, ben karışmam diyemez.

MC. 571, 573, 1386, 1388, 1389, 1461.

MADDE 1388 - İktizâ-yı bedel huşûsunda dahi şirket-i a'mâlin inânı mülahaza hükmündedir.

Yani şerîklerden herbiri müste'cirden tamam-1 ücreti mutâlebe edebilir. Müste'cir dahi her hangisine verse berî olur. MC. 1387.

MADDE 1389 Şerîklerden biri tekabbül eylediği işi bizzat îfaya mecbur değildir. Dilerse kendisi yapar ve dilerse şerîkjne yahut diğer birine yapdırır.

Fakat müste'cir eğer bizzat onun amel etmesini şart ederse ol halde kendisinin yapması lâzım gelir. (571.) maddeye bak.

MADDE 1390 - Şerîkler kisbi şart etdikleri vechile taksim ederler.

Yani mütesâviyen taksim etmek üzere şart etmişlerse müsâvet üzere taksim ederler. Ve eğer mütefâzılen meselâ sülüs ve sülüsân vechile taksim etmek üzere şart etmişlerse ikili ve birli olarak taksim ederler. MC. 1331, 1345, 1359.

MADDE 1391 — Amelde tesâvî ve kisbde tefâzul şart edilse câiz olur.

Meselâ, Şerîkler mütesâviyen amel etmek ve kisbi ikili birli olarak taksim eylemek üzere şart etseler câiz olur. Zira birisi sanatda daha mâhir ve ameli daha iyi olabilir.

MC. 83, 1345, 1367.

MADDE 1392 — Şerîkler zaman-ı amel ile ücrete müstahik olurlar.

Binâen aleyh biri marîz olmak ya bir tarafa gitmek veyahut boş durmak gibi bir vechile işlemeyip de yalnız şerîki işlese hâsıl olan kisb ve ücret yine şart ettikleri vechile taksim olunur. MC. 1346, 1387.

MADDE 1393 — Şerîklerden birinin sun'u ile müste'cerun fih telef ya sakat olsa diğer şerîki ile bi'l-iştirâk zâmin olur.

Ve müste'cir malını hangisine isterse tazmîn ettirir.

Ve bu ziyan şerîkler beyninde mikdâr-ı zamâna göre tazmîn olunur.

Meselâ, işi münâsafeten tekabbül etmeş şartı ile akd-i şirket etmişlerse ziyan dahi yarı yarıya taksîm olunur. Ve eğer sülüs ve sülüsân vechile ameli tekabbül etmek üzere akd-i şerket etmişlerse ziyan dahi ikili birli olarak taksim olunur. MC. 607, 611.

MADDE 1394 - Tekabbülde ve amelde müteşârik olmak üzere hammalların akd-i şirket etmesi sahîhdir. MC. 571, 1387; MC. 386, 563, 1386.

MADDE 1395 — Dükkân birinin ve âlât ve edevât diğerinin olarak iki kişi tekabbül-i amel etmek üzere akd-i şirket etseler sahîh olur. MADDE 1396 — Birinden dükkân ve diğerinden amel olmak üzere iki kişi akd-i şirket-i sanâyi' etseler sahîh olur. (1346.) maddeye bak. MC. 1246, 1342, 1343, 1346.

MADDE 1397 — Birinin bir esteri ve diğerinin bir devesi olup da onlarla hamûle naklini mütesâviyen tekabbül ve teahhüd etmek üzere akd-i şirket-i a'mâl etseler sahîh olur. Ve hâsıl olan kisb ve ücret beynlerinde münâsefeten taksîm olunur. Deve yükünün ziyâde olmasına bakılmaz. Zira şirket-i a'mâlde şerîkler zamân-ı amel ile bedele müstehik olurlar. Ammâ tekabbül-i amel üzerine akd-i şirket olunmayıp da ester ve deveyi aynen icar etmek ve hâsıl Olan ücreti beynlerinde taksîm eylemek üzere şerik olsalar şirket fâsid olup ester ve deveden hangisi icar olunursa ücreti sâhibine âit olur. Fakat diğeri tahmîl ve nakilde ona iâne etmiş ise amelinin ecr-i mislini alır. MC. 1292, 1343,

MADDE 1398 - Bir kimse kendisini iyâlinde bulunan oğlu ile birlikde olarak icrâ-yı san'at eylese kisbin kâffesi ol kimesnenin olur ve oğlu muîn sayılır. Nitekim bir kimse bir ağaç gars ederken iyâlinde olan oğlu ona iâne etse ağaç 01 kimsenin olup oğlu ona müşârik olma MC. 722.

Mebhas-i Sâlis

Şirket-i vücûha dâir olan mesâ'il beyânındadır

MADDE 1399 — Şeriklerin mâl-ı müşterâda ale't-tesâvî hissedâr olmaları şart değildir.

Meselâ, aldıkları mal beynlerinde nısfiyyet üzre olabildiği gibi ikili birli olmak dahi câiz olur. MCMC. 1332, 1360, 1365.

MADDE 1400 - Şirket-i vücûhda ribhe istihkâk ancak zamân iledir. MC. 1347, 1402.

MADDE 1401 — Mâl-ı müşterânın zamân-ı semeni şerîklerin mâl-ı müşterâdaki hisselerine göredir. Mü 1332.

MADDE 1402 — Şerîklerden her birinin mâl-ı müşterâda hissesi ne kadarsa ribhden hissesi dahi o kadar olur.

Ve eğer birine mâl-ı müşterâdaki hissesinden fazla şart edilse şart lağv olur. Ve ribih beynlerinde mâl-ı müşterâdaki hisselerine göre taksîm olunur.

Meselâ, aldıkları eşyânın beynlerinde yarı yarıya olmasını şart ederlerse ribih dahi yarı yarıya olur. Ve ikili birli olmak üzere şart ederlerse ribih dahi ikili birli olur.

Ammâ aldıkları eşyâmn nısfiyet üzere olması meşrût olduğu halde ribhin sülüs ve sülüsân vechile taksimini şart etseler bu şarta i'tibâr olunmayıp ribih beyinlerinde münâsafeten taksim olunur. MC. 1371, 1425.

MADDE 1403 - Zarar ve ziyan her halde şerîklerin mâl-ı müşterâdaki hisselerine göre taksîm olunur. Akd-i şirâya gerek birlikde mübâşeret etsinler ve gerek yalnız biri mübâşeret eylesin.

Meselâ, şirket-i vücüh ile şerîk olan iki kimse ahz ve i'tâlarında mutazarrır oldukları sûretde eğer mâl-ı müşterâ beynlerinde nısfiyyet üzre olmak şartı ile akd-i şirket etmişlerse zarar ve ziyan dahi müsâvât üzre taksim olunur. Eğer mâl-ı müşterâda sülüs ve sülüsân vechile hissedâr olmak şartı ile akd-i şirket etmişlerse zarar ve ziyan dahi ikili birli olarak taksim olunur. Zarar ettikleri malı gerek birlikte satın alsınlar ve gerek yalmz birisi şirket için almış olsun. MC. 1335, 1369.

BÂB-ı sÂBi'

MUDÂREBE HAKKINDA OLUP Üç FASLI HÂVİDİR

Fasl-ı Evvel

Mudârebenin ta'rîfve taksîmi beyânındadır

MADDE 1404 - Mudârebe, bir tarafdan sermaye ve diğer tarafdan sa’y ve amel olmak üzere bir nevi şirketdir. Sermâye sâhibine rabbü'l-mâl ve âmile mudârib denilir. MC. 1410.

MADDE 1405 - Müdârebenin hükmü îcâb ve kabûldür.

Meselâ, rabbü'l-mâl mudâribe şu sermâyeyi al, ribhi beynimizde yarı yarıya yahut ikili birli taksîm olunmak üzere müdârabeten sa'y ve amel et dese yahut şu nisbet üzere müşterek olsun demek gibi mudârebe ma'nâsını îfâde eder bir söz söylese ve mudârıb dahi kabûl eylese mudârebe mün'akid olur.

MADDE 1406 — Mudârebe iki kısımdır: Biri mudârebe-i mutlaka ve diğeri mudârebe-i mukayyededir. MCMC. 1320, 1414.

MADDE 1407 — Mudârebe-i mutlaka, zeman ve mekân ve bir nev-i ticâret ile ve bâyi' ve müşteriyi ta'yînle mukayyed olmayan mudârebedir. Ve bunlardan biriyle takyîd olunursa mudârebe-i mukayyede olur.

Meselâ, filan vakit ya filan yerde yahut filan cins mal al, sat veyahut filan kimselerle ya filan belde ahalisiyle alış veriş et dese mudârebe-i mukayyede olur. MC. 1404.

Fasl-ı Sânî

Mudârebenin şurûtu beyânındadır

MADDE 1408 - Rabbu'l-malın tevkîle ve mudâribin vekâlete ehliyetleri şartdır.

MC. 1457, 1458.

MADDE 1409 — Re'sü'l-mâlin sermaye-i şirket olabilecek mal olması şartdır. (Bâb-ı şirket-i akdin fasl-ı sâlisine bak.)

Binâen alâ-zâlik urûz ve akâr ile zimem-i nâsda olan alacak mudârebede re'sü'lmâl olamaz.

Fakat rabbü'l-mâl eğer urûzdan bir şey verip de bunu sat ve semeni ile mudârebeten amel et dese ve mudârib dahi kabul ve kabz ederek ol malı satıp ve bedeli olan nükûdu sermaye edip de alış veriş eylese mudârebe sahih olur. Kezâlik filanın zimmetinde alacağım olan şu kadar kuruşu kabz et de mudârebe yolunda kullan dese ve o dahi kabûl etse sahîh olur.

MC, 1338-1342.

MADDE 1410 Sermayenin mudâribe teslim olunması şartdır. MC. 1404.1424.

MADDE 1411 - Şirket-i akd gibi mudârebede dahi re'sü'l-mâlin mallûm olması ve âkideynin ribhinden hisselir nısıf ve sülüs gibi bir cüz'-i şâyi' olarak ta'yîn edilmesi şartdır.

Fakat ale'l-ıtlak şirket ta'bîr olunsa, meselâ ribhi beynimizde müşterek olsun denilse musâvâta masrûf olur. Ve rabbu'l-mâl ile mudârib beyninde ribih yarı yarıya taksîm olunur. MC. 1408, 1409, 1425, 1726.

MADDE 1412 - Bâlâda mezkûr olan şartlardan biri bulunmasa meselâ âkideynin hisseleri cüz'-i şâyi' olarak mu'ayyen olmayıp da birine ribihden şu kadar kuruş verilmek üzere kat' ve ta'yîn olunsa mudârebe fâsid olur. MC. 1408, 1410, 1411. Fasl-ı Sâlis

Mudarebenin ahkâmı beyânmdadır

MADDE 1413 - Mudârib emîndir. Onun yedinde sermâye vedî'a hükmündedir. Ve sermâyede tasarruf etmesi cihetiyle rabbü'l-mâlın vekîlidir. Ve kâr ederse onda şerîk olur.

MC.777, 790, 1333, 1351, 1404, 1411, 1421.

MADDE 1414 - Mudârebe-i mutlakada mudârib mücerred akd-i mudârebe ile mudârebenin levâzım ve teferruâtından olan işleri yapmağa me'zun olur.

Şöyle ki, evvelâ satıp kâr etmek için mal iştirâ edebilir. Fakat gabn-ı fâhiş ile mal iştirâ ederse kendisi için almış olur. Mudârebe hesâbma dâhil olmaz.

Sâniyen, gerek peşin para ile ve gerek veresiye olarak az ve çok baha ile mal satabilir. Fakat beyne't-tüccâr örf ve âdet olduğu mertebe mühlet verebilir, yoksa beyne'ttüccâr ma'rûf olmayan uzun müddet ile mal satamaz.

Sâlisen, sattığı malın semenini havâleten kabûl edebilir.

Râbi'an, âhar kimesneyi bey' ve şirâya tevkîl edebilir. Hâmisen, mâl-1 mudârebeyi îda' ve ibdâ' ve rehin ve irtihân ve icar ve istîcar edebilir.

Sâdîsen, alış veriş etmek üzere âhar beldeye gidebilir.

MC. 36, 43, 44, 1410, 1416, 1413, 1465, 1466, 1482, 1483, 1494, 1498.

MADDE 1415 - Mudârebe-i mutlakada mâl-ı mudârebeyi mudârib kendi malı ile karıştırmaya ve mudârebeye vermeye mücerred akd-i mudârebe ile me'zûn olmaz. Fakat mudâriblerin mâl-ı mudârebeyi kendi malları ile karıştırmaları âdet olan beldede ise mudârebe-i mutlakada mudârib ona dahi mezun olur. MC. 36, 790, 1060.

MADDE 1416 - Eğer mudârebe-i mutlakada rabbü'l-mâl mudâribe re'yinle amel diyerek mudârebe umûrunu onun re'yine tefvîz eylemiş ise mudârib her halde mâl-i mudârebeyi kendi malı ile karıştırmağa ve mudârebeye vermeye me'zûn olur.

Amma mâl-ı mudârebeden hibe ve ikrâz etmeye ve sermâyeden ziyâde borç altına girmeye bu süretde dahi me'zûn olmayıp bunların icrâsı rabbü'l-mâlin izn-i sarîhine mevkûfdur. MCMC. 96, 857, 1417, 1418.

MADDE 1417 - Mudârib kendi malı ile mâl-ı mudârebeyi karıştırdığı sûretde hâsıl olan ribhi sermâyelerin mikdârına göre taksim eder.

Yani, kendi sermayesinin faydasını kendi alır ve mâl-ı mudârebenin faydası rabbü'l-mâl ile beyinlerinde şart etdikleri vechile taksim olunur. MC. 1416. MADDE 1418 — Rabbü'l-mâlin izni ile müdâribin sermâyeden ziyâde olarak veresiye aldığı mal ikisi beyninde şirket-i vücûh ile müşterek olur. MC. 1399. MADDE 1419 — Mudârib eğer mudârebe işi ile bulunduğu beldeden başka yere giderse kadr-i ma'rûf masrafını mâl-ı mudârebeden alır. MC. 1664.

MADDE 1420 — Mudârebe-i mukayyedede rabbü'l-mâlin kayd ve şartı ne ise mudâribin ona riayet etmesi lâzımdır. MC. 83, 1383, 1406.

MADDE 1421 - Mudârib eğer me'zûniyetinin haricine çıkar ve şarta muhâlefet ederse gâsıb olur ve bu halde ettiği alış verişin kâr ve zararı kendisine aid olur. Ve mâl-ı mudârebe telef olursa zâmin olur. MC. 787, 891, 1283.

MADDE 1422 — Rabbü'l-mâl eğer mal-1 mudârebe ile filan mahalle gitme yahut veresiye mal satma diye nehy etmişken mudârib ona muhâlefet ederek mâl-ı mudârebe ile ol mahalle gidip de mâl-ı mudârebe telef olsa yahut veresiye mal satıp da parası batsa mudârib zâmin olur. MC. 1424.

MADDE 1423 - Rabbü'l-mâl mudârebeyi bir vakt-i muayen ile tevkît ettikde ol vaktin geçmesiyle mudârebe münfesih olur. MC. 504, 1352, 1366.

MADDE 1424 - Rabbü'l-mâl mudâribi azl etdikde azlini ona bildirmesi lâzım gelir. Mudârib kendisini azline vâkıf oluncaya dek vaki' olan tasarrufâtl muteber olur.

Ve azline vâkıf oldukdan sonra elindeki nükûdda tasarruf edemez. Ammâ elinde nükûddan başka mal bulunursa onu satıp nakde tebdîl edebilir. MC. 17, 114, 1029, 1423, 1523, 1527.

MADDE 1425 - Mudârib ancak ameli mukâbeıesinde ribha müstahik olur.

Amel ise ancak akd ile mutekavvim olur. Binâen aleyh akd-i mudârebede müdâribe ne mikdar şart edilmiş ise ona göre ribihden hisse alır. MÇ. 1345, 1347.

MADDE 1426 - Rabbü'l-mâlin ribhe istihkâkı malı iledir.

Binâen aleyh mudârebe-i fâsidede ribhin mecmû'u ona âid olur. Ve mudârib onun ecîri menzilesinde olup ecr-i misil alır. Fakat hîn-i akidde şart ettikleri mikdârı tecâvüz edemez. Ve ribih yoksa ecr-i misle dahi müstahik olmaz. MC. 1413.

MADDE 1427 - Mâl-ı mudârebeden bir mikdârı telef olsa evvel emirde ribihden mahsûb olunup re'sü'l-mâle sirâyet etdirilmez.

Ve eğer ribhin mikdârını tecâvüz edip de re'sü'l-mâle sirâyet ederse mudârib onu zâmin olmaz. Mudârebe gerek sahîh olsun ve gerek fâsid olsun.

MC. 83, 1427.

MADDE 1428 - Zarar ve ziyan her halde rabbü'l-mâle aid olur. Mudârib ile beynlerinde müşterek olması şart edilirse ol şarta i'tibâr olunmaz. MC. 83, 1427.

MADDE 1429 - Rabbü'l-mâl ya mudârib fevt yahut cünûn-ı mutbik ile mecnûn olsa mudârebe münfesih olur. Mü 1352, 1423, 1424, 1527, 1528.

MADDE 1430 — Mudârib mücehhilen fevt olsa terekesinden zamân lâzım gelir. (801) ve (1355.) maddelere bak. MC 801, 1355, 1774.


BÂB-ı SÂMİN

MÜZÂRA'A VE MÜSÂKÂT BEYÂNINDA OLUP İKİ FASLA MÜNKASIMDIR

Fasl-ı Evvel

Muzâra'a beyânındadır

MADDE 1431 - Müzâra'a, bir tarafdan arâzî ve diğer tarafdan amel yani ziraat olarak hâsılât beyinlerinde taksim olunmak üzere bir nevi şirketdir. MC. 1438; TBK 270/11-111; MPİ. 695.

MADDE 1432 - Müzâra'anın rüknü îcâb ve kabûldür.

Şöyle ki, arâzî sâhibi âmile yani çiftçiye bu yeri hâsılâtdan şu kadar hisse almak üzere sana müzâra'a vechile verdim deyip de çiftçi dahi kabûl ettim ya razı oldum dese yahut rızâsına delâlet eder bir söz söylese veyahut çiftçi yer sâhibine ben senin yerinde müzâra'a vechile amel edeyim deyip de o dahi razı olsa müzâra'a mün'akid Olur• MC. 114.

MADDE 1433 - Müzâra'ada âkideynin âkıl olması şartdır. Bâliğ olması şart değildir. Binâen aleyh sabî-i me'zûn dahi akd-i müzâra'a edebelir. MC. 957, 966, 967, 979; MH. 696.

MADDE 1434 — Zer'in yani ne ekileceğinin ta'yini yahut çiftçi her ne dilerse ekmek üzre ta'mimi şartdır. MC. 1433; MH. 696-699.

MADDE 1435 - Hîn-i akidde çiftçinin hâsılâtdan olmak üzre hissesi nısıf ve sülüs gibi cüz'-i şâyi' olarak ta'yin olunmak şartdır.

Ve eğer hissesi ta'yin olunmaz yahut hâsılâtdan başka bir şey verilmek üzere ta'yin kılınır ve yahut hâsılâtdan şu kadar kile diye kat' olunursa müzâra'a sahîh olmaz.

MC. 450, 1437; MH. 699.

MADDE 1436 — Yerin zer'a sâlih olması ve çiftçiye teslîm edilmesi şartdır. MC. 1410; MH. 696.

MADDE 1437 — Bâlâda mezkûr olan şartlardan biri bulunmazsa müzâra'a fâsid olur. MC. 1433-1436; MH. 699-701.

MADDE 1438 — Müzâra'a-i sahîhada âkideyn nasıl şart ettilerse hâsılâtı beyinlerinde ol vechile taksîm ederler. MC. 82, 658, 907; MH. 700.

MADDE 1439 — Müzâra'a-i fâsidede hâsılât kâmilen tohum sâhibinin olur. Diğeri yer sâhibi ise yerinin ücretini alır. Ve eğer çiftçi ise ecr-i misil alır. MC. 461, 462, 1426, 1431; MH. 701.

MADDE 1440 - Ekin yeşil iken yer sâhibi fevt olsa ekin yetişinceye kadar çiftçi işine devam eder. Müteveffânın vârisleri ona mâni' olamaz.

Ve eğer çiftçi fevt olsa kendisinin vârisi onun makamına kâim olup dilerse ekin yetişinceye değin ziraat işine devam eyler. Yer sâhibi ona mâni' olamaz. MC. 725, 1069, 1308, 1320, 1431, 1432; MH. 703-713.

Fasl-ı Sâni

Müsâkât beyânındadır.

MADDE 1441 — Müsâkât, bir tarafdan eşcâr ve diğer tarafdan terbiye olmak ve hâsıl olan meyve beyinlerinde taksim olunmak üzere bir nev' şirketdir.MH. 714.

MADDE 1442 — Müsâkâtın rüknü îcâb ve kabûldur. Şöyle ki, eşcâr sâhibi meyvesinden şu kadar hisse almak üzere müsâkât vechile şu eşcârı sana verdim deyip âmil yani o eşcârı terbiye edecek olan kimse dahi kabûl etse müsâkât mün'akid olur. MC. 1432, 1440

MADDE 1443 - Âkideynin âkıl olması şartdır. Bâliğ olması şart değildir. MC. 1433.

MADDE 1444 - Müzâra'ada olduğu gibi akd-i müsâkâtda dahi âkideynin hisseleri nısıf ve sülüs gibi cüz'-i şâyi' olarak talyîn olunmak şartdır. MC. 1435, 1441; MH. 714 vd.

MADDE 1445 - Eşcârın âmile teslîmi şartdır. MC. 1430, 1436.

MADDE 1446 - Müsâkât-ı sahîhada âkideyn beynlerinde şart etdikleri vechile meyveyi taksîm ederler. MC. 83, 1441, 1444, 1448; MH. 715, 716.

MADDE 1447 - Müsâkât-ı fâsidede hâsıl olan meyve tamâmen eşcâr sâhibinin olur. Âmil dahi ecr-i misil alır. MH. 716 vd.

MADDE 1448 - Meyve ham iken eşcâr sâhibi fevt olsa meyve yetişinceye kadar âmil işine devam eder. Müteveffânın vârisleri ona mâni' olamaz.

Ve eğer âmil fevt olsa vârisi onun makâmına kâim olup dilerse işine devâm eder. Eşcâr sâhibi ona mâni' olamaz.

MC. 658, 1069, 1320, 1440, 1441; MH. 723-731.

İrâde-i Seniyye Târihi

16 Cemâziye'l-âhire 1291



Advertisement