Yenişehir Wiki
Advertisement

İMAR KANUNU

Kuyular Üzerindeki Hükümler

Kuyular, suları ne kadar çok olursa olsun, yüzeyleri yüz arşın (takriben altmış beş) metre kareye ulaşmadıkça yahut daima akıp giden bir su yolu üzerinde bulunmadıkça küçük sular (küçük havuzlar) hükmündedirler. Bu esasa göre, içlerine düşecek şeylerden dolayı haklarında aşağıdaki hükümler uygulanır.

Üzerlerinde pislik bulunmadığı bilinen insan veya eti yenen koyun ve deve benzeri hayvanların içlerine düşüp de diri olarak çıkmış oldukları kuyuların suyu pis olmaz.

Yine katırın ve merkebin, atmaca, şahin, çaylak gibi yırtıcı kuşların, köpek, kurt, kaplan benzeri canavarların içine düşüp de diri olarak çıktıkları kuyuların da suyu pis olmaz; ancak ağızlarının salyasının düştükleri suya bulaşmaması lâzım. Bulaştığı takdirde su, salyanın hükmüne bağlıdır. Hayvanın salyası temiz ise, artığı gibi su da temizdir. ____Salyası pis ise, su da pis olur. Bu durum daha önce de bildirilmişti.

Bir kuyunun içine fare, serçe veya bunlardan birinin büyüklüğünde başka bir hayvan düşüp ölse, o hayvan henüz şişmemişse, bu hayvan kuyudan çıkarıldıktan sonra yirmi kova su kuyudan çekilip dökülür. Bu miktar suyun çıkarılması vacibdir. Bu miktar su çıkarılmadıkça kuyunun suyu temiz olmaz. Böyle bir kuyudan otuz kova çıkarılması müstahab olur.

Bir kuyunun içine kedi, tavuk, güvercin veya bunlardan biri büyüklüğünde başka bir hayvan düşüp ölse de, henüz şişmeden çıkarılsa, o kuyudan kırk kova su çekilir ki, bu miktar su çıkarmak vacibdir. Elli veya altmış kova su çıkarılması müstahab olur.

Bir kuyunun suyuna, bir damla dahi olsa, kan, şarab, sidik gibi akıcı bir pislik karışsa, o su pis olur. Yine bir kuyunun içine domuz düşse yahut koyun, keçi ve bunlar büyüklüğünde bir hayvan düşüp öldükten sonra şişmiş olsa, yahut serçe ve fare büyüklüğünde küçük bir hayvan düşüp ölerek dağılsa veya tüyleri dökülse, o kuyunun dibinde bir kova su kalmayacak şekilde suyunun tümünü çıkarmak icab eder. Ancak kuyunun suyu çok olup devamlı olarak kaynamakta ise, iki yüz kova su çekmek yeterlidir; bu vacibdir. Üç yüz kova çıkarılması müstahabdır. Daha sağlamı, kuyunun içindeki su miktarının kaç kova olduğu hesaplanarak o miktar suyun çıkarılmasıdır. Bazı alimlere göre fetva, bu şekilde işlem yapmaktır.

Bir kedi köpekten korkarak yahut bir fare kediden veya bir koyun kurttan korkarak kaçıp da ölmeyecek şekilde kuyuya düşse, kuyunun bütün suyu pis sayılır. Çünkü bu hallerde hayvanların işemiş olmaları ihtimali kuvvetlidir. Fakat geçerli sayılan diğer bir görüşe göre, bu halde kuyu pis olmuş sayılmaz. Zaruret bakımından bu hal bağışlanmıştır.

Tavuktan çıkan taze bir yumurtanın ve yeni doğmuş bir kuzunun içine düştüğü su pis olmaz; ancak bunların üzerinde pislik bulunduğu bilinirse, su pis olur.

Tercih edilen görüşe göre, bir kuyuya devenin, koyunun, keçinin, atın, katırın, merkebin, sığırın ve mandanın tersleri düşmekle o kuyunun suyu pis olmaz. Bu terslerin yaş yahut kuru, sağlam veya kınk olması arasında fark yoktur. Çünkü bunlardan korunmak çok zordur. Hele kırlardaki kuyularda bunlardan korunmak daha güçtür. Ancak kuyuya düşen bu pislik parçaları adet itibariyle çoğumsanıyorsa yahut her su çekilen kovada en az bir ve iki parça görülürse, o zaman su temizliğini kaybetmiş olur. Bununla beraber daha güvenilir bir görüşe göre zaruret esas alınır. Şöyle ki: Evlerdeki kuyuları bu pisliklerden korumak güç olmadığı için, kuyuya düşmeleri halinde böyle kuyular pisleşir. Fakat kırlardaki kuyuları korumak güç olduğundan bu pislikler o kuyuları temizlikten çıkarmaz.

Kaz, tavuk, ördek gibi hayvanların tersleri suyu bozar. Onun için içine düştükleri kuyunun bütün suyunu boşaltmak gerekir. Çünkü bunların pislikleri galiz (ağır) necasettir.

Güvercin ve serçe gibi eti yenen kuşların tersleri, kuyularda ve kaplarda olan suları bozmaz. Eti yenmeyen kuşların tersleri de suyu bozmaz. (İmam Şafiî'ye göre bunların tersleri suyu bozar.)

İmam-ı Azam ile İmam Ebû Yusuf'dan bir rivayete göre, yırtıcı kuşların tersleri kuyuların suyunu bozmaz; çünkü bunlardan kuyuları korumak güçtür. Miktarları çok olmadıkça elbiseyi pis yapmazlar. Suyun vasıflarını bozmadıkça; çok olan suları da temizlikten çıkarmazlar. Fakat kaplardaki sular bozulmuş olur; çünkü bu kabları korumak mümkündür.

Bir kuyuda lâşeden (ölü hayvan kalıntısından) başka bir pislik görülse, pislik görüldüğü andan itibaren o kuyunun suyu pis sayılır. Artık o sudan abdest de alınmaz, başka temizlik işinde de kullanılmaz. Su kuyusunda fare veya kedi ölüsü gibi bir lâşe görüldüğü zaman, eğer düşüş zamanı biliniyorsa, o vakitten itibaren kuyunun suyu pis sayılır. Fakat lâşenin kuyuya düştüğü zaman bilinmez de, kuyudaki ölü hayvan şişmiş, dağılmış veya tüyleri dökülmüşse, o kuyu üç gün ve üç geceden itibaren pislenmiş sayılır. Eğer kuyuda bulunan ölü hayvan şişmemiş, dağılmamış veya tüyleri dökülmemiş, ise, bir gün ve bir geceden itibaren ihtiyaten o kuyu pis kabul edilir. Bu esasa göre o müddetler içinde alınan abdestler ve gusüller sahih olmamış demektir. Bunlarla kılınmış olan namazların kazası lâzım gelir. Aynı zamanda bu sularla yıkanmış olan pis elbiselerin tekrar yıkanmaları gerekir. Fakat o sularla pis olmayan çamaşırlar yıkanmışsa, onları tekrar yıkamak gerekmez. Bütün bunlar, "kesinlikle bilinen şey, şübhe ile gerçekliğini kaybetmez" kuralına dayanmaktadır.

Bu mesele İmam-ı Azam'a göredir. İmameyn'e (Ebû Yusuf ve Muhammed'e) göre eğer inceleme sonunda kuyuda bulunan ölü hayvanın ne zaman kuyuya düştüğü anlaşılamazsa, görüldüğü andan itibaren kuyunun pis olduğu kabul edilir. Ondan önce kılınan namazlar kaza edilmez ve yıkanan çamaşırlar tekrar yıkanmaz. O ölü hayvan dışardan bir rüzgârla yahut başka bir sebeble kuyuya henüz düşmüş olabilir. Meydana gelen bir olayın en yakın zamana nisbet edilmesi esastır.

Pislenmiş bir kuyunun içinde bulunan sular kuruyup çekildikten sonra, tekrar suyu gelmeye başlasa, kuyu temizlenmiş sayılır; çünkü bu şekilde çekilip kaybolan pislik geri gelmez.

Kuyuların suyunu boşaltmada kullanılacak kovalar, orta büyüklükteki kovalardır. Bazı alimlere göre, yaklaşık olarak 5 kg (1400 dirhem) su alacak büyüklükte olmalıdır. Bu kovaların tam ağızlarına kadar dolması gerekmez. Suyu pislenen kuyudan tayin edilen miktar su çekilince, kuyunun geri kalan suyu da, çamurları ve taşları da, kova ile kovanın ipi de, kovayı çekenin elleri de temizlenmiş olur. Çünkü bunların temizliği, kuyunun temizliğine bağlıdır. Bir kuyudan çekilmesi icab eden suyu bir günde çekmek şart değildir, ayrı günlerde çekilerek gereken miktar tamamlanabilir.

Akıcı kanı bulunmayan balık, çekirge, kurbağa, sinek, küçük yılan, akreb, su köpeği ve su hınzırı gibi hayvanların suda yahut başka bir sıvı içinde ölmesi ile o su pis olmaz. Böyle bir su ile abdest alınabilir.

Az su hükmünde olan bir su içine, az dahi olsa pislik düşmekle o su pis olur. Fakat bir oluktan akmakta olan su, bir ölü hayvan leşine (karada yaşayan ve kanı olan bir hayvan ölüsüne) veya başka bir pisliğe dokunup geçerse hemen pis olur mu? Bu konuda duruma bakılır. Şöyle ki: Suyun tamamı veya çoğu o pisliğin üzerine uğrarsa, su pislenmiş olur. Ancak üzerine suyun uğradığı pislik tamamen dağılarak eseri görülmez bir hale gelmiş olursa, o zaman su pislenmiş olmaz, temiz sayılır.

Yine suyun az bir kısmı böyle bir pisliğe uğrasa, yine su temizliğini kaybetmiş olmaz. Ancak suyun dokunduğu pislikten suda bir iz kalmış olursa, temizlikten çıkar.

Pisliğin üç vasfından biri (renk, koku ve tad) kuyunun suyuna geçmeyecek şekilde, kuyu ile tuvalet arasında mesafe bulunsa, o kuyunun suyu pis sayılmaz ____. Fakat pisliğin üç vasfından biri suya geçmiş olursa, kuyu pis olur.

Tuvaletle kuyu arasında bulunan mesafe uzak bile olsa, yine budurumda kuyunun suyu pis sayılır.


.İncemeseleler.com-Takva ile amel eden site...AnasayfaBaşlarkenDuyurularAraTopluİletişim..Anasayfa Nimet-i İslam Âbâr (kuyular)

Âbâr (kuyular)

İnce Kitaplar - Nimet-i İslam

Abâr yahut âbâr, kuyular demektir ki, kuyu mânâsına olan bi'r sözünün cem'idir.

Kuyu, ne kadar çok sulu olursa olsun, suyun yüz sahası itibariyle, küçük havuz demek olduğundan, necaset ile pislenmiş olup, bir bakışta, necasetin, çamur ve taşlara bulaşacağı cihetiyle, bulaşan pisliğin temizlenmesi imkânsız olması cihetiyle, akar su hükmünde olarak, pislik eseri, suyun evsafından birinde, aşikâr olmadıkça, kuyu, pislenmiş biie sayılmamak, rey ve kıyas iktizasından iken, kıyas hilâfına olarak, kuyuların, pisliklerin bulaşması ile, hem pislenmiş olmasına ve hem de, ona mahsus usul ile temizlenmesine hüküm olunmuştur. Kuyuların temizlenmesi, içindeki necisin, nev'ine göre, aşağıda gösterildiği üzere, üç mertebede olur: Külliyen boşaltmak, kırk kova su boşaltmak, yirmi kova su boşaltmak.

Kuyudan su çekmeğe (istika) ve kuyunun suyunu boşaltmağa (nezh) denir. Biz burada nezhi, zikrolunduğu üzere üç mertebe itibar edeceğiz. Ve nezhi külliye de nezh diyeceğiz.

(Nezhi küllî) kuyunun tamamen boşaltılması demektir.

Kuyu pislenirse, tamamen boşaltılır. Kuyunun pislenmesi: İçine gübre (1) nevi müstesna olmak üzere bir katre kan veya sidik (2) yahut şarap misilli - az dahi olsa . akıcı necaset karışmak (3) ve insan, yahut koyun ve keçi gibi büyük cüsseli (4) hayvan ve köpek düşüp ölmek ve - ölsün ölmesin - hınzır düşmek ve düşen hayvan - serçe, fare gibi cüssesi küçük bile olsa - öldükten sonra şişmek (5) yahut dağılmak veyahut tüyü dökülmek iledir.

İşte, bu hallerde, kuyunun suyu tamamen boşaltılır. Yâni, kuyunun pislenmesine sebep olan şey, çıkarıldıktan sonra, kuyuda bir kovayı dolduracak kadar su kalmayıncaya değin, kuyu boşaltılır.

Son kova kuyunun ağzından ayrılmakla, hem kuyu hem de çekenin elleri, su kovası, ipi ve makarası temiz olup, taşların yıkanmasına ve çamurların nakline hacet kalmaz. Bulanık su ile beraber kuyudan çıkan çamurları - ihtiyaten - duvar sıvasında kullanmamalıdır.

Kuyu kaynağının çok zengin olmasından dolayı, tamamiyle boşaltılması mümkün olmadığı takdirde, kuyudan, orta büyüklükte bir kova ile, iki yüzden üç yüz kovaya kadar su çekilir. Bunun iki yüz kovası vacip yüz kovası da nezahetin tezyidi için müstehaptır.

Daha iyisi ve ihtiyatlısı, kuyuda bulunan su, su ilmine vâkıf olan iki şahidi âdilin şehadetleriyle takdir edilip, o mikdar su boşaltılır. Eğer şahitler, bu kuyuda, meselâ, (bin kova su vardır) derlerse, o kadar su çıkarılmak lâzım olur.

Takdir edilen suyun çıkarılmasından sonra, fazla suyun çıkarılması ve boşaltma sırasında kovanın ağız ağıza dolmuş bulunması lâzım gelmez. Ekser kısmının dolmuş olması yeter.

Vacip olan mikdarın, bir günde çekilmesi mümkün olmadığı takdirde, ertesi günlerde, çekilmeğe devam edilerek, geri kalanı çekilerek tamamlanır.

(Kırk kova kadar su boşaltılması), şu suretle olur: Kuyuya tavuk yahut kedi veyahut bu büyüklükte bir hayvan ölü olarak düşse veya düştükten sonra ölse, fakat şişmese. (Şişerse tamamiyle boşalması gerekir.)

Düşen çıkarıldıktan sonra, (orta büyüklükte) bir kova ile, kırk kova su çekmek vaciptir. Altmış kovaya kadar fazlası, müstahaptır.

(Yirmi kova kadar su boşaltılması), şu suretle olur: Kuyuya fare, serçe, yahut, bu cüssede bir hayvan, düşüp ölmek ve şişmemek. (Dışarıda öldükten sonra düşmek de bu hükümdendir. Kurumuş fare ölüsü de böyledir).

Düşen çıkarıldıktan sonra, orta büyüklükte bir kova ile, yirmi kova su çekmek vaciptir. Otuz kovaya kadar fazlası müstahaptır.

(Büyüklükte, fare ile kedi arası olan hayvan, fare hükmünde ve kedi ile köpek arası olan hayvan da, kedi hükmündedir.

Murabba yüz arşın veya daha ziyade genişlikte su dolu olan, su hazneleri ve su sarnıçları, büyük havuz hükmünde olmakla, bunların içlerine, beygir dahi düşüp ölse, külliyen boşaltılması lâzım olmayıp, bunların pislenmeleri suyun üç vasfının birinde pislik eseri aşikâr görülmekledir.

Eğer bunların yüzölçümleri, yüz arşından az ise, küçük havuz olmakla, onlara da, meselâ, fare düşmek halinde, yirmi kova su çekmekle mi temiz olacağı, yoksa bu hükmün, (alâ hılâfilkıyas) kuyulara münhasır olmak ve (kıyas hilafı) olan şey, ahara (kıyaslanamamak) cihetiyle, onların tamamen boşaltılmak mı lâzım geleceği hakkında, (ihtilâf vâki) olup, (Dürrü Muhtar sahibi), ekser kısmı yere gömülü olan, büyük küpler gibi, onların da, kuyu hükmünde olacağını yâni güvercin gibilerin ölüsünde kırk, ve fare gibilerin ölüsünde de yirmi kova su çekilmekle temizleneceğini beyan etmiştir.

Sahibi Reddi Muhtar ise, bu söz, sarnıç hakkında müsellem ise de, gömülü büyük küp hakkında müsellem olamaz, çünkü, ona kuyu ismi verilemez, ekser kısmının yerde gömülü olması dahi, ne örfen, ne de lûgaten, onu, kuyu hükmüne sokamaz, demiştir.

Kuyu, (baar) yâni deve, koyun, keçi tersi, (revs) yâni at, katır, eşek tersi, (hisy) yâni sığır ve manda tersi ile pislenmiş sayılmaz.

Kırlarda olan kuyular ile şehir ve köylerde bulunan kuyular arasında bu hususta fark olmadığı gibi, düşen tersin, yaş veya kuru, sağlam veya kırık olması arasında dahi fark yoktur. Meğer ki, sayılan pislikler, çok ola.

Çok demek, görenin gözüne çok gelmesi demektir. Nitekim az dahi, görenin (az) dır demesidir. Yahut, çok denilince, çekilen her kovanın o pisliklerden hâlî olmaması demektir.

(Sayılan (tersler) çok olursa, kuyunun külliyen boşaltılması gerekir)

Güvercin ve serçe gibi eti yenilen kuşların tersi - gerek su kabında, gerek kuyuda bulunsun - suyu pis etmez.

Tavuk, kaz, ördek müstesnadır ki, bunların tersi, suyu müfsid ve kuyudan suyun tamamiyle boşaltılmasını muciptir.

Eti yenilmeyen kuşların tersi dahi özürlenmekten ihtizaren, suyu ifsad etmez. Yırtıcı kuşların tersi ifrat derecede olursa, elbise ve çamaşırı ve kaplardaki suları ifsat ederse de, kuyu müfsit olmaz. (Elbise ve çamaşırın ifsadı, namazın sıhhatına mânidir).

(Kaz ve ördek hariç), berrî olsun, bahrî olsun veyahut, hem berrî hem de bahrî bulunsun, akıcı kanı olmayan hayvanın suda ve sair mayilerde ölmüş olması, onu pislemez: Çekirge, arı sinek, böcek, yılan, akrep, kurbağa, balık, pire, tahtakurusu, su köpeği ve su domuzu.

İnsanın, yahut sığır, koyun gibi eti yenen hayvanlardan birinin, kuvuya düşüp, diri çıkması halinde, üzerinde pislik olduğu yakînen bilinmedikçe, su pis olmaz.

Ester ve hımârın, atmaca, şahin ve çaylak gibi yırtıcı kuşların, kurt, köpek, kaplan, maymun ve çakal gibi canavarların dahi kuyuya sadece düşmesiyle yâni, kuyu içinde ölmemek ve salyası suya bulaşmamak şartiyle su meşkûk ve pis olmaz. Zira, domuzdan mâda, her hayvanın zahîri dirilik halinde temizdir. (Meşkûkiyet, v.b. salyanın bulaşması neticesidir. Meselemizde ise, onun yokluğu mefruzdur).

Eğer, kuyuya düşen hayvanın salyası, suya ulaşırsa, taharet ve necaset hükümlerince, o su salyaya tabî olmakla, salya necis ise, vücuben kuyunun külliyen boşaltılması lâzım olur (6). Mekruh ise, birkaç kova ve bir kavle göre yirmi kova su boşaltılır (7).

(Her hayvanın teri salyası hükmünde olmakla o hususta dahi, su, salya hükmüne tâbidir. Artıklar bahsine bakınız.)

Şimdiye kadar bildirilen, kuyu meseleleri, şu veçhile hülâsa edilebilir:

Külliyen veya kısmen, suyun boşaltılmasını mucib olmak üzere, kuyuya düşen şey, pislik yahut hayvan olmaktan hâlî değildir. Pisliğin hükmü malûm olmuştur ki, kuyu onunla pislenip boşaltılır. Hayvanın insana dahi şümulü vardır. İnsanın gayri olan hayvan, hınzır gibi (aynen necis) olup olmamaktan ve (aynen necis) olmayanlar, (eti) yenilip yenilmemekten hâlî değildir. Bunlar dahi, kuyudan diri veya ölü çıkarılmış olmaktan ve ölü olanı, şişmiş olup olmamaktan hâlî olmaz.

İmdi; kuyuya düşen insan, diri çıkarıldığı ve bedeninde (hades) yâni hakikî veya hükmî necaset olmadığı ve kendisi su ile istinca (8) etmekte bulunduğu takdirde su fasid olmaz. Eğer, üzerinde hakikî necaset var ise su pislenmiş olup, kuyunun külliyen boşaltılması lâzım gelir. Ve eğer necasetten ârî, fakat (sahibi hades) ise, bedenine vâsıl olan su, ondan ayrılmakla müstamel olup, ekseri gayri müstamel olmakla, kuyudan su boşaltılması lâzım gelmez.

Düşen insan, kuyudan ölü olarak çıkarıldığında - Müslüman bebek dahi olsa - kuyunun külliyen boşaltılması gerekir (9).

Kuyuya cenaze düşmesi halinde, müslim olduğuna göre, gasilden sonra ise, suya halel gelmez. Gasilden önce ise, su müstamel olmuş olur. (galibi yine, gayri müstameldir).

Düşen gayri müslim ise, bedenen necaset bulunmak agleb olmakla, su fasid olmak ve kuyu, tamamen boşalmak lâzım gelir.

Kuyuya düşen, hayvan olduğuna göre, eğer (aynen necis) ise, diri dahi çıksa ve ağzının suya değmediği farzolunsa bile, kuyu tamamen boşaltılır.

(Aynı necis): Hınzır'dır. Köpek, aynı necis değildir. Kuyuya düşen, aynı necis değil ise, diri çıkarıldığına göre, eti yenilip yenilmediğine bakılır, eti yenilen cinsten olup ta, bedeninde pislik olmadığı dahi belli olursa, hiç bir şey lâzım gelmez. Eti yenilmez ise, cesedi temiz olmak şartı ile, ağzının, suya değip değmediğine bakılır, ağzı suya değmiş ise, salyası suya karışmış olacağından, onda (artık) hükümleri cari olur. (Artığı mekruh olanın suya isabetinde (ihtiyaten) on kova yahut daha ziyade boşaltılır. Eşek ve katırın düşmesiyle kuyunun suyu meşkûk olmamak sahihtir).

Farzı muhal olarak, ağzı suya değmemiş ve cesedi dahi tahir bulunmuş ise, bir şey lâzım gelmez.

Ölü çıkarıldığına göre, gerek yenilir, gerek yenilmez olsun, şişmemiş ise, cüssesine göre, küllî boşaltma veya cüz'î boşaltma lâzım gelip, şişmiş ise (10) küçük cüsseli dahi olsa, küllî boşaltma lâzım olur. (Cüz'î boşaltma, yirmi kovadır).

(Fare- yavrusu gibi, pek küçük olan kanlıların düşmesinde, İmamı Azama göre, on kova, imameyne göre ise, yirmi kovadır. Dört fare, bir fare hükmünde, beşten dokuza kadar kedi hükmünde, on fare de köpek hükmündedir) .

Tavuktan çıkan taze yumurta ve anasından henüz doğmuş olan kuzu, üzerinde pislik olduğu malûm olmadıkça, - yaş dahi olsa - içine düştüğü, su ve mayii ifsad etmez, çünkü, mahrecinin yaşlığı necis değildir.

Et kokmak ve yemek ekşimek ile pis sayılmaz.

Kuyuda leşten başka bir pislik görülmek meselesinde, görüldüğü vakitten itibaren, kuyu pislenmiş olup, işbu ölü hayvanın kuyuda görüldüğü vakit, düşme zamanı malûm ise, bilâ-hilâf bilinen düşme zamanından muteberdir. Hâdisenin vukuu zamanı malûm değil ise, (indel-imam) onun hükmünde tafsilat vardır. Şöyle ki:

Şişmiş v.s. olmadıkça, ihtiyaten bir gün ve bir geceden, şişmiş, tüyü dökülmüş ve dağılmış ise, üç gün ve üç geceden itibaren kuyu pislenmiş sayılır. Çünkü şişmek eskimek alâmetidir (11).

O müddet içinde, abdestsizler oradan abdest almış ve büyük hadesi olanlar, iğtisal etmişler ise, onları ve onlar ile kılınan namazları, iade etmek lâzım gelir. Çünkü, mâni olan hades yakînen sabit ve zail olan abdest ve gusülde şek vaki' olup, yakîn ise, şek ile zail olur.

Eğer abdestliler ondan abdest almış, yahut necis olmayan çamaşır onunla yıkanmış ise, icmaan iade lâzım gelmez. Zira, sıhhatin muktezası olan taharet mevcuddur. Manî'de şek vaki' olmuştur ki, o da, o suyun mevzii taharete isabetidir. Namaz ise, şek ile bâtıl olmaz.

Eğer, çamaşırı o su ile yıkamışlar ve ondan abdest almışlar ise, onlara ancak, o çamaşırı yeniden yıkamaktan başka bir şey lâzım olmaz. Çünkü, bu suret, çamaşırda isabet zamanı malûm olmayan necaset (mania) bulunmak kabîlindendir ki, bunda sahih olan namaz iade olunmamaktır. (Lâkin necaset kuru ise, isabet vaktini aramak gerektir. Zira kurumuş olduktan sonra, «şimdi isabet etmiştir» denemez, meğer ki, zaman, onun isabetinden sonra kurumasına muhtemel ola). - İndel-İmameyn, sonradan olan bir işin, yakın bir zamana izafeti asıl olmak kaidesine binaen, kuyunun pislenmesine, pisliğin onda görülmesi zamanından itibaren, hükmolunup, ondan evvel kılınan namazları iade, ve o su ile yıkanmış çamaşırı, tekrar yıkamak lâzım gelmez (12). Meğer ki, vukuu zamanı kendilerince muhakkak ola.

Pisliği bilinen su ile, hamur yoğurulmuş olursa, o hamur, köpeklere atılır. Yahut davara yedirilir.

Pislenmiş olan kuyunun suyu çekilip yok olduktan sonra, yeniden gelen su temizdir. Çünkü giden pislik geri gelmez.


(1) Gübrelere dair hükümler ileride zikredilecektir.

(2) Yarasa hariç olmak üzere, ne sidiği olursa olsun. Necisler babına bakınız.Necasetin hafifi, sakîli sulara göre birdir.

(3) Kaz, ördek, tavuk tersi, insan tersi, kedi, köpek gibi etleri yenilmeyen hayvan tersleri ve kusuntuları ve salyaları, hep bu kısımdandır.

(4) Düşen hayvan pek küçük yavru ise, kedi hükmündedir.

(5) Bunlann, kuyuda ölmesi ile, dışarıda ölüp te, kuyuya atılmış olması müsavidir. Bu meseleye dair, ileride fazla malûmat vardır.

(6) Müellif, burada meşkûkü dahi, necise ilhak etmiş ise de isabet eylememiştir. Artık faslında, mai meşkûk, mai kalîle karışır ise, ona müsavi olmadıkça, onunla abdest almanın bilâ-şek caiz olacağı bildirilmiştir.

(7) Kuyudan su boşaltmanın en azı, yirmi kovadır. Bu boşaltma, tathir içindeğil, teskini kalb içindir. Hattâ, o kuyudan, su boşaltmadan, abdest almak caizdir.

(8) Su ile istinca etmeyen kimse, büsbütün temizlenmiş sayılamayacağından,böyle olan kimseler, girdiği az suyu ifsad ederler.

(9) Halife Hazreti Osman zamanında, Zemzem kuyusuna bir zenci düşüp ölmekle, sahabelerin huzurunda İbni Abbas ve İbni Zübeyrin fetvalariyle, Zemzem kuyusu külliyen boşaltılmıştır.

(10) Tüyleri dökülmüş ve kendisi dağılmış ise, külli boşaltma evleviyyettedir.

(11)Şişme, emsalinde, geçen haddin en azı üç gündür. Bilâ salât defn edilen,yıkanmış cenazenin, kabri üzerinde, namaz kılınmak dahi üç güne kadardır. Şişmemek dahi, hâdisenin yeni vukuuna delildir. O da bir gün ve bir gece ile takdirolunmuştur.

(12)Çünkü, fil-hal düşüp ölmek, yahut kuyuya onu rüzgâr, yahut bâzı hafîfulakıl kimseler veya çocuklar, yahut kuşlar atmış olmak caiz ve muhtemeldir. Yazılıdır ki, İmam ebu Yusuf; ben zaten İmamın kavli üzereydim, vaktâ ki, bir bostandaoturmakta iken, bir çaylağın ağzındaki leşi, kuyuya düşürdüğünü gördüm, İmamıMuhammed'in kavline rücû ettim, demiştir.


SU KAYNAKLARI VE JEOFİZİK

1. Yeraltı Suyu, Önemi ve İstifade Şekilleri

    Yeryüzüne düşen yağmur ve eriyen kar sularının derelerden akarak göllere veya denizlere ulaştığını 
    hepimiz biliriz. Yeryüzünde buharlaşarak atmosfere çıkan ve bulutları oluşturan su daha sonra 
    yoğunlaşarak tekrar yeryüzüne dönmektedir. Buna yağış diyoruz. İşte bu yağışların bir kısmı sel olarak 
    göl veya denizlere gitmekte, bir kısmı bitkiler tarafından emilmekte, bir kısmı tekrar buharlaşmakta, bir 
    kısmı ise geçirimli yer katmanlarına sızmaktadır. Bizi ilgilendiren yeraltı suyu işte böyle geçirimli yer 
    katmanlarına sızarak oluşmaktadır. 
    Bir sahada yeraltı suyu vardır diyebilmek için üç ana koşulun bir arada olması gerekir: 
    1. Beslenme sahası, yani yağmur sularının üzerine düşerek yeraltına bir kısmının sızacağı saha. 
    2. Poröz yani boşluklu bir ortam. Bu ortam kum, çakıl gibi taneli formasyonlar veya kaya çatlakları 
    olabilir. Kayalar içerisinde yeraltı suyu taşımaya en uygun olanı kireç taşlarıdır. Atmosferden bir miktar 
    CO2 alan yağmur suyu kireçtaşı üzerine düştüğünde yatay tabaka ve düşey çatlakları olan kireçtaşına 
    sızmakta ve zaman içerisinde çok büyük boşluk sistemlerini oluşturmaktadır. 
    Bu sistemlerde yeraltı nehirleri, gölleri bile meydana gelebilmektedir. Bu sistemlere karstik sistem 
    denilir ve bunlar yeraltı sularının en bol bulunabileceği ortamları teşkil ederler. 
    3. Üçüncü ana koşul ise boşluklu veya çatlaklı ortama sızan suların yeraltında depolanabileceği, 
    birikebileceği bir yapının var olmasıdır. Bütün bu şartları en iyi anlatmanın yolu içine kum ve çakıl 
    doldurulmuş bir banyo küvetidir. Burada banyo küvetinin yüzeyi geçirimsiz tabakayı, kum ve çakılın üst 
    yüzeyi beslenme sahasını, içindeki kum-çakıl boşluklu ortamı (yani akiferi), banyo küvetinin yapısı ise 
    rezervi yani yeraltı suyu deposunu oluşturur (Şekil 2). 
    Bu örnek bazı ana kavramları kolayca anlatmak için verilmiştir. Esasında olay tabiatta çok daha 
    karmaşıktır. Yeraltı suları dinamik bir yapıya sahiptir, beslenir, depolanır, boşalır. Su tablasının belli bir 
    eğimi vardır ve toplanan su belli bir istikamete hareket ederek membaları beslemektedir. 
    Yeraltı suyu banyo küveti örneğinde olduğu gibi her zaman serbest bir şekilde bulunmaz, genellikle 
    hapsedilmiş ortamlarda bulunur. Bunlara mahpus (hapsedilmiş) yeraltı suyu denir. Yani suyu tutan tabaka 
    (akifer) iki geçirimsiz zon arasında sıkışmıştır. Şekil 3'te görülüceği gibi böyle sahalarda açılan sondaj 
    kuyularında su seviyesi yükselecektir. Suyun kuyu ağızından akması halinde artezyen, daha aşağılarda 
    kalması halinde ise semi-artezyen kuyular denir. 
    Kısaca bilgi verdiğimiz yeraltı suyu kaynakları, dünya nüfusunun artması sebebi ile sulama, içme suyu, 
    kullanım suyu ve sanayi suyu rezervleri olarak her geçen gün önem kazanmaktadır. Özellikle yer üstü 
    sularının kifayetli olmadığı ortamlarda her geçen gün yeraltı suları daha çok kullanılır hale gelmektedir. 
    Tabii yeraltı suyu rezervleri bitmek tükenmek bilmeyen veya yoktan varolan zenginlikler değildir. Her 
    havzanın yıllık beslenmesi ve çekilebilecek emniyetli su miktarı çok yaklaşık olarak 
    hesaplanabilmektedir. 
    Devlet 10 metreden daha derin kuyuları tıpkı maden yataklarında olduğu gibi kamu malı kabul etmiş ve 
    yeraltı suyundan istifadeyi izine bağlamıştır. Bu izin DSİ tarafından verilmektedir. İzinsiz açılan kuyular, 
    yukarıda bahsi geçen kullanılabilir emniyetli su rezervi hesaplarını alt üst ettiği gibi bir çok sahada, 
    kullanılmaması gereken kötü kaliteli suların bilinçsizce araziye verilerek nebatların kuruması, verimin 
    düşmesi ve arazinin çoraklaşmasına neden olmaktadır. Bugün kuyu açılabilecek sahalar jeolojik etüdlerle 
    belirlenmekte, ayrıca çeşitli yeraltı problemleri jeofizik etüdlerle çözülmekte ve bilinçli yaklaşımlarla 
    kuyu açılmaktadır. 
    Bu etüdler sonucunda; 
    1. Sahada yeraltı suyunun bulunup bulunmadığı, 
    2. Suyun çıkabiliceği derinlik, 
    3. Yeraltında suyu tutan tabaka, 
    4. Suyun tuzluluk (NaCl), acılık (CaSO4) veya diğer kirlenmelere maruz kalıp kalmadığı, dolayısıyla işe 
    yarayıp yaramayacağı anlaşılabilmektedir. 
    Böylece boş yere yatırım yapılması önlenmiş olur. Buda milli ekonomiye katkı demektir. Özellikle sahil 
    kesiminde deniz suyu girişimi tehlike teşkil ettiğinden rasgele sondaj kuyuları açılmamalıdır. 

2. Kuyu Sondajı

    Yeraltındaki su, maden, petrol gibi zenginliklerden istifade amacıyla açılan dar ve derin kuyulara sondaj 
    kuyusu diyoruz. Yeraltı suyundan istifade amacıyla açılan sondaj kuyuları üçe ayrılır; 
    1. Çakma Kuyular, 
    2. Darbeli sistemle açılan kuyular, 
    3. Rotary sistemle açılan kuyular; 
    Çakma kuyular yumuşak alüvyon arazilerde yeraltı suyunun satıha yakın olduğu ve tek filtre ile netice 
    alınabilen akiferin kum çakıl gibi temiz seviyelerden teşekkül ettiği durumlarda iyi neticeler 
    verebilmektedir. Ucuz ve basit bir yöntem olup çakılan borunun içinden klapeli beyler kovası ile 
    tabandaki malzeme boşaltılarak boruyu sağa sola oynatarak istenilen seviyeye indirmek suretiyle 
    açılmaktadır. Büyük molozlar balta denilen özel aletlerle kırılmaktadır. 
    Darbeli sistem sondaj kuyuları kireçtaşı gibi sağlam zeminlerde açılmaktadır. Sistem çakma 
    kuyulardakine benzer ve ucuzdur. Ancak uzun sürede açılması sistemin terk edilmesine neden olmuştur. 
    Çamur sirkülasyonlu rotary sondaj en yaygın sistemdir. Matkap, drill-collar denilen ağırlık ve tijlerden 
    ibaret sistem döndürülmekte ve çamur sirkalasyonu ile matkabın soğutulması, kesilen parçaların dışarıya 
    atılması ve kuyunun göçmemesi temin edilmektedir. Rotary sondaj makinasının kuyu sondajına 
    başlamadan yapılması gereken en önemli işlem teraziye alınmasıdır. Makina mekanik veya hidrolik 
    krikolarla kaldırılır, önden ve arkadan takozlanır ve her iki istikamette teraziye alınır (Şekil 4). Bazı 
    sağlam olmayan zeminlerde zaman içinde meydana gelebilecek oturmalara mani olmak için beton 
    platformlar hazırlanmaktadır. 
    Eğri delinmiş kuyular üzerinde önemle durmak gerekir, ideal olan düşeyden sapmamış kuyu olmakla 
    beraber, pratikte her kuyuda bir miktar sapma vardır. Düşeyden sapmış kuyularda teçhiz borusu hiç 
    inmeyebilir veya bir tarafa sürterek iner. Bu durumda çakıl zarfı tek taraflı ve yetersiz olmakta (Şekil 5) 
    ve kuyu cidarına yaslanan filtre borusundaki delikler tıkanmakta, bu kısımdaki kil keki atılamadığından 
    su girişi azalmakta ve randıman düşmektedir. Eğri kuyularda daha teçhiz borusu indirilirken kopmalar 
    meydana gelebilir. Boru indirilse bile kuyunun silt çekmesi önlenemez. Bu yüzden kuyuda zaman içinde 
    dolgular meydana gelir, pompa aşınır, verim düşer ve randıman alınamaz. Kuyunun sapmaması için DC 
    (drill-collar, yani ağırlık) ve stabilizerler kullanılmakta dar çaplı pilot delikler açılarak daha sonra 
    hole-opener denilen tarama matkapları ile genişletilmektedir. Yukarıdan pull-down denilen hidrolik 
    baskılı makinalarda sapma çok daha fazla olmakdadır. Sert ve yumuşak formasyonların münavebeli yer 
    aldığı sahalarda, molozlu formasyonlarda ve jeolojik tabakaların yatay olmadığı durumlarda sapmalar daha 
    kolay olur. 

3. Sondaj Kuyularında Teçhiz

    Delme işlemi bitirildiğinde kuyunun teçhizine sıra gelmektedir. Her bir metre derinlikte alınan kırıntı 
    numuneler değerlendirilerek filtre boruların konulacağı yerler kararlaştırılır. Pratik bir ifade ile teçhiz 
    borusunun rahatça indirilebilmesi ve kuyu cidarı ile boru arasındaki boşluğa yeterli çakıl zarfı 
    yerleştirilebilmesi için kuyu çapı teçhiz çapının en az iki misli olmalıdır. Örneğin kuyuya 8 5/8" teçhiz 
    borusu indirilecek ise kuyu çapı en az 15" olmalıdır. 
    Sondaj boruları kuyu teçhizinde kullanılan PVC veya metal kökenli borulardır. PVC borular ile genellikle 
    sacdan imal edilen metal borular arasında tercih yapılırken sahanın özelliği ve yeraltı suyunun kimyasal 
    analizi dikkate alınmalıdır. Kalite bozukluğunun söz konusu olduğu sahalarda, tuzlu, acı ve PH dengesi 
    bozuk olan asit karakterli sularda sac borular problem yaratmakta ve genellikle kısa sürelerde çürüyüp 
    paslanıp kullanılmaz hale gelmektedir. Ayrıca bu borular özellikle içmesuyu kuyularında kirlenmelere de 
    sebep olmaktadır. Bunun yanısıra PVC boruların en sakıncalı özelliği kolayca kırılması ve bükülmesidir. 
    Bu borularla teçhiz edilmiş kuyularda eğrilikler meydana gelebilmektedir. 
    Teçhiz sırasında önemli bir konu da borunun kuyuya ortalanmasıdır. Özellikle PVC teçhiz borularında 
    ortalayıcı yayların kullanılması zorunludur. Sac teçhiz boruları daha rijit olmakla beraber bu tip borularda 
    da ortalayıcı (merkezleyici) yaylar kullanmakta büyük fayda vardır. 
    PVC borularla teçhiz edilecek kuyularda özellikle şu hususlara dikkat edilmelidir: 
    1. PVC boru kullanımı kalitesi bozuk, asit karakterli sahalarla sınırlı kalmalıdır. 
    2. Akma ve göçme olaylarının sıkça meydana geldiği konsolide olmamış, bağlantısız formasyonlarda yan 
    basınçlar çok fazla olabileceğinden bu nevi sahalarda kullanılması sakıncalı görülmektedir. 
    3. Bu boruların teçhizi sırasında mutlaka ortalayıcı yaylar (Centrelizer) kullanılmalıdır. 
    4. Yıkama ve çakıllama esnasında boru askıda tutulmalıdır. 
    5. Pompa montajında ve demontajında dikkatli davranılmalı hareketler yumuşak ve yavaş olmalıdır. 
    6. Özellikle pompa monte edilmiş kuyularda dışarıdan düşebilecek ufak bir somun bile pompanın 
    çekilmesi sırasında kuyu teçhiz borusunun yırtılmasına neden olabileceğinden kuyu ağızı sağlam bir 
    şekilde kapatılmalıdır. 
    Metal borular genellikle çelik sacdan imal edilmektedir. Bunun yanı sıra paslanmaz çelik borular da 
    kullanılmakta ancak çok pahalı olduğu için tercih edilmemektedir. Sac borular manşonlu veya kaynak 
    ağızlı olabilir. Daha sağlam, daha rijit borular olup kolay kolay kopmaz, eğrilmez ve bükülmezler. Bu 
    boruların teçhizde kullanılması durumunda dikkat edilecek hususlar; 
    1. Her şeyden önce boru imal edilecek sac TSE standartlarına uygun olmalıdır. 
    2. Et kalınlığı boru çapına uygun olarak 4-6-8 mm olmalıdır. 
    3. Kaynak ağızı açılmış olmalıdır. 
    4. Boruda ovallik olmamalı, kaynaklar muntazam olmalıdır. 
    5. Borunun uç kısımları düzgün olmalıdır. 

4. Yıkama ve Çakıllama

    Kuyularda yıkama işlemi temiz su ile ve tabandan itibaren yapılır. İdeal yıkama Şekil 6'da gösterilen 
    çalkalama pistonu ile yapılır. Piston en alttaki filtre borusunun hemen üzerine kadar indirilir ve pompa ile 
    su basıldığında tabandan itibaren kuyu cidarına su gittiğine böylece emin olunabilir. Şekil 7'de bu durum 
    gösterilmiştir. Yıkama işleminin sonuna doğru kuyu çakıllanır. Pratikte, kullanılan çakıl, 5-15 mm 
    çapında yuvarlak sert taşlardan oluşmuş, yıkanmış ve elenmiş olmalıdır, ayrıca suda erimemelidir. 
    Çakıllamanın faydaları aşağıda sıralanmıştır: 
    1. Kuyu cidarının yıkılmasını önler. 
    2. Silt, kum, kil gibi malzemelerin filtre yarıklarını tıkamasına mani olur. 
    3. İnce malzemelerin kuyu cidarı boyunca inerek tabandaki filtreyi tıkamasına mani olur. 
    4. Yine ince malzemelerin, filtre etrafına yığılıp su girişine mani olmasını önler. 
    5. Akifer tabakalardaki ince malzemelerin inkişaf sırasında dışarıya atılması nedeniyle meydana gelen 
    boşlukları önler ve yıkıntılara mani olur. 

5. İnkişaf

    Sondajı tamamlanmış kuyuda yapılan temizlik ve geliştirme işlemlerine inkişaf denir. Yaygın olarak kuyu 
    inkişafı için basınçlı hava kullanılır. Ancak daha önce bahsi geçen çalkalama pistonu en faydalı aletlerden 
    birisidir. Çalkalama pistonu, kuyu çapından 1" küçük çapta 3 adet kolay kırılmayan ve kopmayan ağaç 
    disk arasına, kuyu çapında kesilmiş 2 adet köselenin konulması ile yapılır. Yapılması ve kullanılması 
    kolaydır. Takımın ucuna bağlanan piston en alttaki filtre borusunun hemen üzerindeki kapalı boru 
    içerisinde aşağı yukarı hareket ettirilerek filtre karşısındaki formasyona tıpkı bir emme basma tulumba 
    gibi tesir ederek gözlerin açılmasını sağlar. Bu işlem bütün filtrelere yukarıya doğru uygulanır. Neticede 
    kuyuda dolgular meydana geleceğinden basınçlı hava ile temizlik ve inkişafa devam edilir. 
    Hava ile inkişaf Şekil 8'de görüldüğü gibi uygun inkişaf takımı ile yapılır. Teçhiz borusunun kolon borusu 
    gibi kullanılarak kuyuya sadece hava borusu indirilmesine açık inkişaf, kolon borusu ve hava borusunun 
    beraber indirilmesine kapalı inkişaf diyoruz. Her iki durumda da inkişaf takımının su içerisinde kalan 
    kısmının toplam takım uzunluğuna oranı %60 olmalıdır. Bu durumda randıman alınabilir. İnkişaf işlemi 
    uygun kompresör ile ve kuyudan temiz su alınıncaya kadar devam eder. 
    İnkişaf işlemi derinkuyu pompaları ile aşırı pompaj yapılarak da olabilir. Bu yöntem ancak statik su 
    seviyesinin kuyu tabanına yakın olduğu ve havalı inkişafın netice vermediği durumlarda uygulanmalıdır. 
    Anlatılanların dışında, özellikle kireçtaşı gibi formasyonlarda asit, patlayıcı madde ve kimyasal 
    yöntemlerle de inkişaf işlemi yapılabilmektedir. 

6. Pompa Tecrübeleri

    İnkişaf işleminden sonra sondaj kuyularının hidrolik özelliklerini tespit amacıyla su verim deneyleri 
    yapılmalıdır. İnkişafta alınan ön bilgiler ışığında uygun motopomp monte edilerek kuyudan su çekilmesi 
    ve izlenmesine pompa tecrübesi diyoruz. Tecrübe iki şekilde yapılır: 
    1. Sabit debili pompa tecrübesi, 
    2. Kademeli pompa tecrübesi, 
    İdeal olanı her iki şekilde de tecrübenin yapılmasıdır. Elde edilen bilgiler neticesinde istihsal kuyusunun 
    azami randımanla çalıştırılması ve uygun motopompun seçilmesi sağlanır. 

7. Kuyu Logu

    Kuyu logları sondaj kuyularının açılması esnasında karşılaşılan tüm olayların ve uygulanan tüm işlemlerin 
    ayrıntılı yer aldığı bir bilgi formudur. Bir kuyu logunda; açılış tarihi, açan makina, kuyunun yeri, çapı, 
    teçhiz planı, geçilen formasyonlar, inkişaf ve pompa tecrübesi değerleri ile kimyasal ve bakteriyolojik 
    analiz neticeleri yer alır. Kuyu logları, kuyunun işletme safhasındaki olaylar ve karar açısından büyük 
    önem taşır. Kuyu logu, pompa seçiminde, zaman içinde meydana gelebilecek dolguların, debi 
    azalmalarının nedenleri ve çözümleri hakkında doğru kararlar alınmasına aynı zamanda her türlü tahlisiye 
    işleminin doğru yapılmasına yardımcı olur. 

8. Pompa Montajı

Her hangi bir sondaj kuyusuna pompa seçilmesinden önce kuyu logu dikkatli incelenmelidir. Ancak uygulamada kuyu sahibine log bile verilmediğine sıkça rastlanmaktadır. Bu nedenle sağlıklı bilgiler elde edilememekte ve uygun pompa sezorluklar ortaya çıkmaktadır. Bu durumda şu hususlara dikkat edilmelidir:

1. Kuyu çapı ve derinliği tahkik edilmelidir. Bunun için iki ucu konik sağlam yapılmış bir mastar kuyuya sağlam bir iple sarkıtılabilir. Bunun çapı kuyu çapından 1" küçük olmalıdır. Böylece kuyu çapı, kuyudaki kaynak çapakları veya borudaki ezilmeler tahkik edilmiş olur. Ayrıca kuyuda eğrilikler varsa fikir verebilir.

2. Teçhiz borusunun yüzeyde etrafı incelenerek kuyu çapı hakkında fikir edinilebilir. Ayrıca çakıllamaya bakılır.

3. Kompresörle temizlik ve inkişaf yapılıp yapılmadığı tetkik edilir.

4. Kimyasal analizler incelenir, yoksa fikir sahibi olmaya çalışılır. Ayrıca kuyudan temiz su alınıp alınamayacağı, silt sorunu bulunup bulunmadığı tetkik edilmelidir. Yapılan bu incelemeler sonucunda yine de sağlıklı bilgiler alınamıyorsa yeniden kompresörle temizlik ve inkişaf yaptırılmalıdır. Pompa tecrübesi yok ise inkişaf değerlerinden bir neticeye gidilebilir.


Kaynak: Abdurrahman TAŞLI (Jeofizik Mühendisi, Ankara - Ocak 1996) URL: http://www.laynebowler.com.tr/yeralti.htm





TÜRKİYE'nin TOPRAK ve SU KAYNAKLARI TOPRAK KAYNAKLARI ( milyon ha )

Türkiye'nin Yüzölçümü (İzdüşüm Alanı).......................................................... .77,95 Tarım Alanı........................................................................................................ 28,05 Sulanabilir Alan.................................................................................................25,75 Ekonomik Olarak Sulanabilir Alan....................................................................8,50 Sulamaya Açılan Alan (1997 yılı başı brüt alan)...............................................4,543 DSİ'ce işletmeye açılan alan( 1997 yılı başı net alan ).....................................2,072

SU KAYNAKLARI

Ortalama ( aritmetik ) Yıllık Yağış.................................................................. 642,6 mm Türkiye'ye düşen ortalama yıllık yağış miktarı...............................................501,0 km3

YERÜSTÜ SULARI

Yıllık yüzey akış miktarı.................................................................................186,05 km3 Yıllık yüzey akış / Yağış oranı........................................................................ ...0,37 Yıllık tüketilebilir su miktarı........................................................................... .95,00 km3 Fiili yıllık tüketim.......................................................................................... ..29,55 km3

YERALTI SULARI

Yıllık çekilebilir yeraltı suyu rezervi.................................................................12,3 km3 ( Yıllık güvenilir verim) DSİ'ce tahsis edilen yıllık miktar.................................................................... 8,8 km3 Fiili yıllık tüketim...............................................................................................6,0 km3

1 km3 = 1 milyar m3 1997 yılında yaklaşık 100 000 ha alanın sulama şebekesi tamamlanmıştır. 1998 yılında yaklaşık 80 000 ha alanın sulama şebekesi tamamlanacaktır.

Advertisement