Yenişehir Wiki
Register
Advertisement
Bakınız

Şablon:Lokmanbakınız - d


Lokman - LOKMAN
Lokma - Lukman - Luk

Lokman/VP - Luqman
Lokman Aleyhisselam
LOKMAN ALEYHİSSELÂM
Lokman Hekim - Lokman Hakim

Lokman Suresi Lokman Suresi/Elmalı Orijinal Lokman Süresi/VİDEO
Lokman Suresi/1-11
Lokman Suresi/12-19

[[Video:Mustafa ismail Lokman|thumb|300px|Lokman suresi]] thumb|px|right|HZ.LOKMAN 1/2 (Peygamberler Tarihi) thumb|px|right|HZ.LOKMAN 2/2 (Peygamberler Tarihi) thumb|px|right|HZ. EYYÜP VE HZ. LOKMAN

LOKMAN ALEYHİSSELÂM

Velî veyâ peygamberdir.

Peygamber veya veli. Dâvud aleyhisselâmın zamânında, Arabistan'ın Umman tarafında yaşadı. Dâvud aleyhisselâmla görüşüp ondan ilim öğrendi. Dâvud aleyhisselâma peygamberlik bildirilmeden önce, müfti olan Lokman Hakim, Dâvud aleyhisselâma peygamberlik bildirildikten sonra fetvâ vermeyi bıraktı. Dâvud aleyhisselâma ümmet oldu. Kendisine hikmet verildi. Eyyûb aleyhisselâm ın teyzesinin oğlu olduğu da rivâyet edilmektedir. Fransız bilginlerinin, Calinos 'un (Galen 'in) bir adı da Lokman Hakim idi demeleri yanlıştır. Çünkü Lokman Hakim, Dâvud aleyhisselâm zamânında; Calinos (Galen ) ise, ondan bin yıl kadar sonra yaşamıştır.

Kur'anda lokman[]

Lokman_Suresi_Meali

Lokman Suresi Meali

Lokman Suresi Meali

Lokman ismi Kur'ân-ı kerim'de geçmekte olup, bir sûreye (otuz birinci sûre) Lokman ismi verilmiştir.Bu sûrenin on ikinci âyetinde meâlen; Biz Lokman'a hikmet verdik. buyrulmaktadır. Buradaki hikmet tâbirinin; akıl, anlayış, ilim, ilimle amel etmek ve doğru karar vermek demek olduğu tefsir kitablarında yazılıdır.

Nasihatları[]

Lokman Hakim tabiplerin piridir. Hikmetli sözleri ve oğluna verdiği nasihatler meşhurdur. Kur'ân-ı kerim'de Lokman sûresi 3. âyet-i kerimede meâlen; Bir vakit Lokman oğluna öğüt vererek şöyle demişti: Yavrum! Allah'a ortak koşma, çünkü şirk çok büyük zulümdür. buyrulmaktadır.

Doğru söz ve Lokman olmak[]

Lokman Hakim'e "sen bu hâle nasıl geldin?" dediklerinde;

Doğru sözlü olmak, emâneti yerine getirmek, lüzumsuz söz ve işi terk etmekle. cevâbını verdi. İnsanlar ondan nasihat istediler, o da şöyle nasihat etti:

Öncekilerin ve sonrakilerin ilimleriyle ameledilebilmesi için sekiz şeye dikkat etmek lazımdır.

  • Dört zamanda dört şeyi korumak gerekir; Namazda gönlü, halk arasında dili, yiyip içmede boğazı, bir kimsenin evine girince de gözü korumaktır.
  • İki şeyi hâtırdan hiçbir zaman çıkarmamalıdır. Bunlar; Allahü teâlânın büyüklüğü ve ölümdür.
  • İki şeyi de tamâmen unutmaya çalışmalıdır. Bunlar da; bir kimseye yapılan iyilik ile dost ve yakınlardan görülen kötülüktür.

Lokman Hakim'in oğluna nasihatlarının bir kısmı şöyledir: []

  • Ey oğlum! Dünyâ derin deniz gibidir. Çok insanlar onda boğulmuştur. Geminin takvâ, yükün imân, hâlin tevekkül olsun, umulurki kurtulursun.
  • Ey oğlum! Âlimlere karşı öğünmek, akılsızlarla inatlaşmak ve meclislerde, toplantılarda gösteriş yapmak için ilim öğrenme! İhtiyâcım yok diyerek de ilmi terk etme.
  • Ey oğlum! Allahü teâlâyı anan (hâtırlayan) insanlar görürsen onlarla otur. Âlim olsan da, ilminin faydasını görürsün ve ilmin artar, sen ehil isen sana öğretirler. Allahü teâlâ onlara olan rahmetinden seni de faydalandırır.
  • Allahü teâlâyı ziktetmeyenleri görürsen onlardan uzak dur.
  • Ey oğlum! Horoz senden daha akıllı olmasın! O, her sabah zikir ve tesbih ediyor, sen ise uyuyorsun.
  • Ey oğlum! Seçilmiş kullara teslim ol, kötülerle dost olma.
  • Ey oğlum! İnsanlara iyilikleri emir ve nasihat edip kendini unutma! Yoksa mum gibi olursun. Mum insanları aydınlatır, fakat kendini yakıp eritir. Ey oğlum! Yalandan çok sakın! Çünkü dinini bozar ve insanlar yanında mürüvvetini azaltır. Bununla hayânı, değerini ve makâmını kaybedersin.
  • Ey oğlum! Kötü huydan, gönüldağınıklığından sakın. Sabırsız olma, yoksa arkadaş bulamazsın.İşini severek yap, sıkıntılara katlan. Bütün insanlara karşı iyi huylu ol.
  • Ey oğlum! Hep üzüntülü olma, kalbini dertli kılma. İnsanların elinde olana tamâ etmektensakın. Kazâya râzı ol ve Allahü teâlânın sana verdiği rızka kanâat et.
  • Ey oğlum! Dünyâ geçici ve kısadır. Senin dünyâ hayâtın ise azın azıdır. Bunun da azının azı kalmış, çoğu geçmiştir.
  • Ey oğlum! Tövbeyi yarına bırakma, çünkü ölüm ansızın gelip yakalar.
  • Ey oğlum! Sükût etmekle pişmân olmazsın. Söz gümüş ise sükût altındır.
  • Ey oğlum! Helâl lokma ye ve işlerinde âlimlere danış, işlerini nasıl yapacağını onlara sor.
  • Ey oğlum! Âlimler meclisine devâm et. Bahar yağmuru ile yeryüzünü yeşillendiren Allahü teâlâ, âlimlerin meclisindeki hikmet nûru ile de müminlerin kalbini aydınlatır.
  • Ey oğlum! Amel ancak yakın (Allahü teâlâya olan ilim ve mârifet) ile yapılır. Herkes yakini nisbetinde amel eder. Amel noksanlığı, yakin noksanlığından gelir.
  • Ey oğlum! Bir hatâ işlediğinde hemen tövbe et ve sadaka ver.
  • Ey oğlum! Ölümden şüphe ediyorsan uyku uyuma. Uyuduğun ve uyumak mecbûriyetinde kaldığın gibi, ölüme de mahkûmsun. Dirilmekten de şüphe ediyorsan, uykudan uyanma. Uykudan uyandığın gibi öldükten sonra da dirileceksin.
  • Ey oğlum! Helâl kazanç ile yoksulluktan korun. Yoksul kimse şu üç musibetle karşılaşır: Din zayıflığı, akıl zayıflığı ve mürüvvetin kaybolması.
  • Ey oğlum! Merhamet eden merhamet bulur. Sükût eden selâmete erer, hayır söyleyen kâr eder, kötü konuşan günâhkar olur, diline hâkim olmayan pişmân olur.
  • Ey Oğlum! Dünyâmalından yetecek kadarını al, fazlasını âhiret için hayra sarfet, Sıkıntıya düşecek ve başkasının sırtına yük olacak şekil de tembellik etme.
  • Ey oğlum! Sakin kimseyi küçük görüp hakâret etme. Çünkü onun da senin de rabbimiz birdir.

Lokman Hekim - Oğlu ile Usta ve Çekirge ilişkisi[]

  • Lokman Hakim'in oğlu:
- Babacığım, insanda hangi haslet daha iyiydir? diye sorunca;
-Temiz, hâlis din. buyurdu.
- Eğer iki haslet olursa?
- Din ve mal,
- üç haslet olursa?
- Din, mal ve hayâ. buyurdu.
- Dört haslet olursa? dedi.
- Din, mal, hayâ ve güzel ahlâk. buyurdu.
- Beş haslet saymak icâbederse diye sorunca;
- Din, mal, hayâ güzel huy ve cömertlik. buyurdu.
- Altı haslet sayarsak deyince;
- Ey oğlum! Allahü teâlâ her kime bu beş iyi hasleti verdiyse, o kimse mümin ve müttakidir. Allahü teâlâ katında veli ve sevgilidir. Şeytanın şerrinden uzaktır. buyurdu.
Oğlu: - Babacığım, insandan en kötü haslet hangisidir? dedi.
- Allahü teâlâyı inkârdır buyurdu.
- İki olursa dedi.
- İnkâr ve kibirdir. buyurdu.
- Üç olursa dedi.
- İnkâr, kibir ve şükür azlığı. buyurdu.
- Dört olursa dedi.
- İnkâr, kibir, şükür azlığı ve cimrilik. buyurdu.
- Beş olursa diye sorunca;
- İnkâr, kibir, şükür azlığı, cimrilik ve kötü ahlâk. buyurdu.
- Altı olursa deyince;
- Ey oğlum! Bu beş kötü hasletin bulunduğu kimse münâfıktır, şakidir ve Allahü teâlâdan uzaktır. buyurdu.

Her bir nasihatte bir hardal tânesini çıkardı. (Nasihatları nesnelerle simgeleme )[]

Hafs bin Ömer'den rivâyet edildi ki:

Lokman Hakim, yanına bir hardal torbası koydu ve oğluna nasihat etmeye başladı. Her bir nasihatte bir hardal tânesini çıkardı. Nihâyet hardalları tükendi. Sonra da; Ey oğlum! Sana o kadar nasihat ettim ki, şâyet bu nasihatler bir dağa verilseydi, dağ yarılır, parça parça olurdu buyurdu. Oğlu da bu nasihatleri tuttu.

LOKMAN HAKİM'İN NASİHATİ (2)[]

Lokman Hakim'in kim olduğu hakkında muhtelif rivayetler vardır. Ancak Şeyhülislâm Ebussuûd Efendinin nakline göre bu rivayetlerin hülâsası şöyledir:Lokman ibni Bâurâ ki' Azer evlâdından olup Eyyüb aleyhisselâmın hemşire veya teyze zadesi imiş, uzun müddet ömür sürmüş, Davud aleyhisselâma yetişmiş ve ondan ilim almış ve onun peygamberliğinden önce fetva da verirmiş. Kendisi san'at sahibi olup israil Oğullarında kadılık ettiği de söylenmiştir. Bâzıları bunun bir nebî olduğuna da kail olmuşlar ise de alimlerin cumhuruna göre, nebî değil bir hakîm idi. Bilindiği gibi, her nebî hakîm ise de her hakîm nebî değildir.

Lokman_Hakim

Lokman Hakim

Lokman Hakim

Hikmet ve Lokman as[]

Alimlerin örfünde hikmet, insan nefsinin nazarî ilimleri iktibas ve tatbikatta faziletli işleri takatî nisbetinde tam bir meleke kazanarak elde etmesi ve olgunluğa kavuşmasıdır. Yani hikmet, kâh nazarî ve kâh ilmî olarak tarif edilirse de tam manâsıyla hikmet, illet ve sebepleri bilerek gayeye isabet edecek şekilde ameli ilme, ilmi amele uydurmaktır. Bunun için kendine hikmet verilene bir çok hayırlar verilmiş oldüğü beyan buyurulmuştur. Allahü Teâlâ'nın âlemde hikmetiyle koyup tahsis ettiği sebepleri ve hükümleri, yani kanunları keşfederek ondan bir takım ilmî neticeler çıkarmak kabiliyeti, şüphe yok ki Allah'ın büyük bir ihsanıdır. Ve hakîm olan kimseye yakışan da ilmî ve amelî olarak bunun şükrünü eda etmektir. Nitekim Allahü Teâlâ

«Biz Lokman'a hürmeti verdik ki şükret Allah'a diye»

buyurmuştur.

Bu şükrün ilmî haysiyeti evvelâ o hikmetin, Allahü Teâlâ'nın bir vergisi olduğunu bilerek Allah'ı şirkten, ortaklıktan tenzih etmektir. Amelî haysiyeti de işlerinde takip ettiği gaye ve maksatlarında kendi hevasını değil, Allah'ın rızâsını gözetmektir. Bu şükrü kim eda ederse kendi lehine şükretmiş olur. Çünkü sonunda faydası kendine âid olur. Lâkin kendine hikmet verilenler içinde, nankörlük ederek küfre sapanlar da olmuştur. Bunların nankörlüğü de, yani o hikmeti Allah'tan bilmeyerek ben yapıyorum diye şükürde bulunmayıp kötüye kullanması kendi aleyhine olur. Çünkü Allahü Teâlâ zengindir, ihtiyacı yoktur, hem Hamid hem Mahmuddur. Filan feylesof hikmet nâmına nankörlük ederse ona hiç bir zarar eriştiremez, kendi kötülenmiş olur.

Lokman Hakim'in şükrünü nasıl eda ettiğine dâir hikmet ve ahlâktan bir iki numune Kur'ân-ı Kerîm'de zikrolunarak şöyle beyân buyurulmaktadır: Hani, yani unutma daima an, o vakit ki Lokman da oğluna dedi, ona vaaz ediyordu, nasihat veriyordu:

Lalalık yani Çekirge- Hoca ilişkisi aynen Lokman-oğul ilişkisi[]

-Ey oğulcuğum, yavrum!

  • Allah'a şirk koşma. Çünkü şirk çok büyük bir zulûmdur. Billahi şirk çok büyük bir haddini aşmaktır, önce zulüm bir haksızlıktır.

Çünkü zulüm bir şeyi mevziinden başka yere koymaktır. Allah'ın hakkını Allah'tan başkasına vermektir. Aynı zamanda Allah'ın mükerrem kıldığı, şeref verdiği insan nefsini mahlûka ibadet ettirerek zelilleştirmektir. ikinci olarak büyük bir zulümdür. Zira mabudluğu hiç mevzu olmayan ve olmasına hiç bir şekilde imkân bulunmayan bir mevkie koymaktır. Zira Ahmed'in malını alıp da Mehmed'e vermek zulümdür. Çünkü bu, Ahmed'in malını Mehmed'in eline koymaktır. Lâkin hibe veya satış gibi temlik sebeplerinden birisiyle o malın, sonradan Mehmed'in mülkü olabilmesi mümkündür.Halbuki şirk koşmak mabudluğu Allah'tan başkasına vermektir. Allah'tan başkasının ise mâbud olmasına hiç bir şekilde cevaz ve imkân yoktur.

Yavrum!

  • Muhakkak ki yaptığın iyilik veya kötülük bir hardal dânesi kadar küçük ve gizli ve ne kadar yüksek veya alçak olursa olsun, Allah onu getirir, Ahirette karşına koyar. Çünkü Allah'ın lütfü çok kudreti en ince en gizli şeylere yetişir, ilmi ile hepsini bilir.

Yavrum!

  • Namazı devamlı kıl, kendini erdirmek için iyiliği emredip kötülüğü nehyet, diğerlerini kemale erdirmek, cemiyeti doğrulukla götürmek için başına gelene de sabret. Yani iyiliği emredip kötülüğü nehyetmek kolay değildir. O yüzden başına bir takım musibetler gelmesi mümkündür ve onlara sabretmek lâzımdır. Çünkü bu işlerin her birisi azmolunacak büyük işlerdendir.
  • İnsanlara avurdunu şişirme, avurt etme, yani iyiliği emredip kötülüğü nehyetmekle beraber böbürlenip kibirlenme.
  • Yer yüzünde çalımla yürüme. Çünkü Allah kurulanın, övünenin hiç birini sevmez.
  • Gidişinde mutedil ol, sesinden de biraz indir, söylerken bağırma. Çünkü seslerin en beti, en hoşa gitmeyen tatsızı her halde eşeklerin sesidir.

(Lokman Sûresi )

LOKMAN SÛRESİ[]

Lokman sûresi, Mekke'de nâzil oldu (indi). Otuz dört âyet-i kerîmedir. Lokman aleyhisselâmın kıssası anlatıldığı için, sûre bu ismi almıştır. Sûrede; Kur'ân-ı kerîmin iyilere hidâyet ve rahmet vesilesi olduğu, iyilerin husûsiyetleri ve mükâfâtları, kötüler ve uğrayacakları azâb, Lokman Hakîm'in oğluna nasîhatları, Allahü teâlânın ilminin ve kudretinin sınırsızlığı bildirilmektedir.

Allahü teâlâ Lokman sûresinde meâlen buyuruyor ki:

  • Lokman (aleyhimürrahme) oğluna nasîhat ederek dedi ki; Ey oğulcuğum! Allahü teâlâya şirk (ortak) koşma! Çünkü şirk; elbette büyük bir zulümdür. (Âyet: 13)
  • "Kim Lokman sûresini okursa, Lokman'a (aleyhimürrahme) kıyâmet günü refîk (arkadaş) olur". (Hadîs-i şerîf - Kâdı Beydâvî Tefsîri)
Advertisement