Yenişehir Wiki
Register
Advertisement
Hac Suresi/73-78-Hac Suresi/Elmalı/73-78 Mü’minun Suresi/1-22 Mü’minun Suresi/23-32-Mü’minun Suresi/Elmalı/23-32
Ayet No
Ayet Metni
Elmalı Meali (Orijinali)
İngilizce Meali (M. Pickthall )
قَدْ أَفْلَحَ الْمُؤْمِنُونَ
Hakikat felâh buldu o mü'minler
Gerçekten müminler kurtuluşa ermiştir,
Successful indeed are the believers
الَّذِينَ هُمْ فِي صَلَاتِهِمْ خَاشِعُونَ
Ki onlar namazlarında huşu'ludurlar
Onlar ki, namazlarında huşû içindedirler,
Who are humble in their prayers,
وَالَّذِينَ هُمْ عَنِ اللَّغْوِ مُعْرِضُونَ
Onlar ki bîyhude işe, boş lâfa bakmazlar
Onlar ki, boş ve yararsız beyhûde şeylerden yüz çevirirler,
And who shun vain conversation,
وَالَّذِينَ هُمْ لِلزَّكَاةِ فَاعِلُونَ
Onlar ki zekât vermek için çalışırlar
Onlar ki, zekat (vazifelerini) yerine getirirler,
And who are payers of the poor due;
وَالَّذِينَ هُمْ لِفُرُوجِهِمْ حَافِظُونَ
Ve onlar ki ırzlarını korurlar
Ve onlar ki, iffetlerini korurlar,
And who guard their modesty
إِلَّا عَلَىٰ أَزْوَاجِهِمْ أَوْ مَا مَلَكَتْ أَيْمَانُهُمْ فَإِنَّهُمْ غَيْرُ مَلُومِينَ
Ancak zevcelerine ve kendilerinin milki olan cariyelerine karşı müstesnâ, çünkü bunlar levm olunmazlar
Ancak eşleri ve ellerinin sahip olduğu (cariyeleri) hariç. (Bunlarla ilişkilerinden dolayı) kınanmış değillerdir.
Save from their wives or the (slaves) that their right hands possess, for then they are not blameworthy,
23/7
فَمَنِ ابْتَغَىٰ وَرَاءَ ذَٰلِكَ فَأُولَٰئِكَ هُمُ الْعَادُونَ
Kim de bundan ötesini ararsa işte artık onlar haddi aşanlardır
Şu halde, kim bunun ötesine gitmeyi isterse, işte bunlar , haddi aşan kimselerdir.
But whoso craveth beyond that, such are transgressors,
وَالَّذِينَ هُمْ لِأَمَانَاتِهِمْ وَعَهْدِهِمْ رَاعُونَ
Yine onlar ki, emanetlerine ve ahidlerine riayet ederler,
And who are shepherds of thee pledge and their covenant,
23/9
وَالَّذِينَ هُمْ عَلَىٰ صَلَوَاتِهِمْ يُحَافِظُونَ
Onlar ki namazlarının üzerine muhafızlık ederler
Ve onlar ki, namazlarını muhafaza ederler,
And who pay heed to their prayers.
23/10
أُولَٰئِكَ هُمُ الْوَارِثُونَ
İşte onlardır o vârisler
İşte asıl onlar varislerdir.
These are the heirs
23/11
الَّذِينَ يَرِثُونَ الْفِرْدَوْسَ هُمْ فِيهَا خَالِدُونَ
Ki Firdevse vâris olacak, onda muhallad kalacaklardır
Ki, Firdevs'e varis olan bu kimseler orada ebedî kalırlar.
Who will inherit Paradise: There they will abide.
23/12
وَلَقَدْ خَلَقْنَا الْإِنْسَانَ مِنْ سُلَالَةٍ مِنْ طِينٍ
Şanım hakkı için biz insanı çamurdan, bir sülâleden yarattık
And olsun biz insanı, çamurdan, bir sülâleden (süzülüp çıkarılmış çamurdan) yarattık.
Verily We created man from a product of wet earth;
ثُمَّ جَعَلْنَاهُ نُطْفَةً فِي قَرَارٍ مَكِينٍ
Sonra onu oturaklı bir karargâhta bir nufte yaptık
Sonra onu emin ve sağlam bir karargahta (rahimde) nutfe (sperma) haline getirdik.
Then placed him as a drop (of seed) in a safe lodging;
[[ثُمَّ خَلَقْنَا النُّطْفَةَ عَلَقَةً فَخَلَقْنَا الْعَلَقَةَ مُضْغَةً فَخَلَقْنَا الْمُضْغَةَ عِظَامًا فَكَسَوْنَا الْعِظَامَ لَحْمًا ثُمَّ أَنْشَأْنَاهُ خَلْقًا آخَرَ ۚ فَتَبَارَكَ اللَّهُ أَحْسَنُ الْخَالِقِينَ ]]
Sonra o nufteyi bir aleka yarattık. derken o alakayı bir mudga yarattık derken o kemiklere bir et giydirdik, sonra ona diğer bir hılkat neş'eti verdik, bak ne şanlı o Allah, yaratanların en güzeli
Sonra nutfeyi bir alaka (embrio) yarattık, derken o alakayı bir mudga (bir çiğnem et parçası halinde) yarattık, derken o mudgayı bir takım kemik yarattık, derken o kemiklere bir et giydirdik, sonra onu diğer bir yaratık olarak teşekkül ettirdik. Yapıp yaratanların en güzeli olan Allah, pek yücedir.
Then fashioned We the drop a clot, then fashioned We the clot a little lump, then fashioned We the little lump bones, then clothed the bones with flesh, and then produced it another creation. So blessed be Allah, the Best of Creators!
23/15
ثُمَّ إِنَّكُمْ بَعْدَ ذَٰلِكَ لَمَيِّتُونَ
Sonra siz bunun arkasından muhakkak öleceksiniz
Sonra siz bunun ardından, muhakkak ki öleceksiniz.
Then lo! after that ye surely die.
23/16
ثُمَّ إِنَّكُمْ يَوْمَ الْقِيَامَةِ تُبْعَثُونَ
Sonra siz Kıyamet günü muhakkak ba'solunacaksınız
Sonra da siz, şüphesiz, kıyamet gününde tekrar diriltileceksiniz.
Then lo! on the Day of Resurrection ye are raced (again).
23/17
وَلَقَدْ خَلَقْنَا فَوْقَكُمْ سَبْعَ طَرَائِقَ وَمَا كُنَّا عَنِ الْخَلْقِ غَافِلِينَ
Filhakıka biz, sizin fevkınızda yedi tarıyk yarattık ve halktan gafil olmadık
Andolsun biz, sizin üstünüzde yedi yol yarattık. Biz, yaratmaktan habersiz değiliz.
And We have created above you seven paths, and We are never unmindful of creation.
23/18
وَأَنْزَلْنَا مِنَ السَّمَاءِ مَاءً بِقَدَرٍ فَأَسْكَنَّاهُ فِي الْأَرْضِ ۖ وَإِنَّا عَلَىٰ ذَهَابٍ بِهِ لَقَادِرُونَ
Ve Semadan bir kader ile bir su indirdik de onu yerde iskân eyledik, halbuki biz onu giderivermeğe de şübhesiz kadiriz
Gökten uygun bir ölçüde yağmur indirip onu yerde durgunlaştırdık. Bizim onu gidermeye de elbet gücümüz yeter.
And We send down from the sky water in measure, and We give it lodging in the earth, and lo! We are able to withdraw It.
23/19
فَأَنْشَأْنَا لَكُمْ بِهِ جَنَّاتٍ مِنْ نَخِيلٍ وَأَعْنَابٍ لَكُمْ فِيهَا فَوَاكِهُ كَثِيرَةٌ وَمِنْهَا تَأْكُلُونَ
Öyle iken durdurduk da onunla sizin için hurmalıklar, üzümlükler kabîlinden bağlar, bağçeler yaptık ki içlerinde sizin için bir çok yemişler var onlardan yer ve geçiniriz
Böylece onun (yağmurun) sayesinde sizin yararınıza hurma bahçeleri ve üzüm bağları meydana getirdik ki, bunlarda sizin için bir çok meyveler vardır ve siz onlardan yersiniz.
Then We produce for you therewith gardens of date palms and grapes, wherein is much fruit for you and whereof ye eat;
وَشَجَرَةً تَخْرُجُ مِنْ طُورِ سَيْنَاءَ تَنْبُتُ بِالدُّهْنِ وَصِبْغٍ لِلْآكِلِينَ
Ve bir ağaç ki Turı siynadan çıkar, yağ ve yiyenlere bir katıkla biter
Tûr-ı Sinâ'da (dahi) yetişen bir ağaç da meydana getirdik ki, bu ağaç, hem yağ, hem de yiyenlerin ekmeğine katık edecekleri (zeytin) verir.
And a tree that springeth forth from Mount Sinai that groweth oil and relish for the eaters.
[[ وَإِنَّ لَكُمْ فِي الْأَنْعَامِ لَعِبْرَةً ۖ نُسْقِيكُمْ مِمَّا فِي بُطُونِهَا وَلَكُمْ فِيهَا مَنَافِعُ كَثِيرَةٌ وَمِنْهَا تَأْكُلُونَ ]]
En'amda da sizin için cidden bir ıbret vardır, karınlarındakinden sizi iska ediyoruz sizin için de onlarda hem bir çok menafi' vardır, hem de onlardan yersiniz
Hayvanlarda da sizin için elbette ibretler vardır. Onların karınlarındakilerden size içiririz. Onlarda sizin için birtakım faydalar daha vardır; ayrıca etlerini yersiniz.
And lo! in the cattle there is verily a lesson for you. We give you to drink of that which is in their bellies, and many uses have ye in them, and of them do ye eat;
23/22
وَعَلَيْهَا وَعَلَى الْفُلْكِ تُحْمَلُونَ
Hem onlara ve hem gemiye yüklenirsiniz
Hem onlara ve hem gemiye yüklenirsiniz.
And on them and on the ship ye are carried.
Disambig Bakınız: Mü’minun suresi/MEAL, Mü’minun suresi/VİDEO, Mü’minun suresi/TEFSİR, Mü’minun suresi/TEZHİB, Mü’minun suresi/HAT, Mü’minun suresi/FAZİLETİ, Mü’minun suresi/HİKMETLERİ, Mü’minun suresi/, Mü’minun suresi/KERAMETLERİ, Mü’minun suresi/AUDİO, Mü’minun suresi/HADİSLER, Mü’minun suresi/NAKİLLER, Mü’minun suresi/EL YAZMALARI, Mü’minun suresi/VP
Yenişehir..

Şablon:Sadeleştirilmiş ET


Advertisement