Şablon:Cünha bakınızŞablon:Kabahat bakınız
Cürm (Cürüm) Kabahat, kusur. Hatâ. İsyan. Günah. Kanun hilâfına hareket.
Sözlükte[]
Hata, günah, suç, kabahat, isyân gibi anlamlara gelen cürüm
İstılahta[]
Hukuken yasaklanan ve yapılması halinde failin had, kısas veya tazirle cezalandırılması öngörülen eylemlere denir.
Kur'ân-ı Kerim'de, cürüm kelimesi[]
Doğrudan geçmemekle birlikte, dini anlamda kâfir, isyankâr ve günahkâr anlamında mücrim kelimesi çok sayıda geçmektedir. (bk. Mücrim .مجرم, Mucrimîn.مجرمين)
قَالَ رَبِّ بِمَٓا اَنْعَمْتَ عَلَيَّ فَلَنْ اَكُونَ ظَه۪يراً لِلْمُجْرِم۪ينَ
Musa dedi: “Ey Rəbbim! Mənə nemət bəxş etdiyin üçün mən heç vaxt günahkarlara arxa olmayacağam!”
Kasas 17
Fıkıh literatüründe[]
genel olarak cerime, özel olarak ise cinâyet, katl, serika vb. suç nevileriyle ifade edilmektedir. (bk. Suç)
Cürmü meşhûd kavramı ise, suçüstü yapılan cürümler için kullanılmaktadır. (bk Suç) (İ.P.
Günah Günahkar[]
Farsça bir kelime olup sözlükte "suç" anlamına gelir. Dinî bir kavram olarak ilâhî emir ve yasaklara aykırı fiil ve davranış anlamında kullanılır. Kur'ân'da ve hadislerde günah kavramını ifade eden birçok kelime vardır.
Bunlardan genel anlamıyla günah yerine kullanılanlar ism, zenb, vizr, cünâh ve hûb kelimeleridir.
Günaha sevk eden etkenleri, insanın yapısında bulunan eğilim ve arzularla onu dışarıdan etkileyen âmiller olmak üzere iki grupta toplamak mümkündür.
İslâm'a göre insan yapısında bulunan etkenler[]
Kötülüklerin kaynağı nefistir. Zira nefis, "kötülüğü olabildiğine emreden" (nefs-i emmâre) (Yûsuf, 12/53) ve kişiyi günaha yöneltmek için sürekli fısıltılar halinde telkinde bulunan (Kâf, 50/16; Necm, 53/23) bir güçtür. Günaha sevk eden bir başka etken de ölümsüz bir dünya hayatı içgüdüsü ve öbür dünyayı unutmadır (Bakara, 2/95-96). Kur'ân bu olumsuz eğilimli nefse karşı, kendini kınayan (levvâme) ve Hakk'ın rızasında huzura kavuşan (mutmainne) nefisleri, yani eğitilmiş ve dizginlenmiş, iyilik yapmayı kabullenmiş nefislere ulaşmayı öğütler (Kıyâme, 75/2; Fecr, 89/27-28). Ayrıca insanın hassas bir psikolojik yapıya sahip bulunması (Nisâ, 4/28), fizyolojik ve psikolojik bağımlılıklarının bulunması önemli günah faktörlerindendir (Bakara, 2/155; Âl-i İmrân, 3/14).
Günaha sürükleyen dış etkenler içinde[]
dünya hayatının çekiciliği (bk. Yûnus, 10/23), kötü örneklerin bol miktarda bulunması (En'âm, 6/116; Furkân, 25/27-29) ve insanın yücelişini engellemeye çalışan şeytanın tahrikleri de (bk. Hicr, 15/36-42) önemli bir yer tutar. Günahlar nitelikleri bakımından büyük ve küçük olmak üzere ikiye ayrılır (bk. Nisâ, 4/31; Necm, 53/32). (bk. Büyük Günah) Tevbesiz affedilmeyen yegane günah küfür, nifak ve şirk olup cezası da ebedî olarak cehennemde kalmaktır. İslâm, kişiye günahlardan kurtulmanın yolunu da göstermiş, ona tevbe imkânını sunmuştur. (M.C.)
Alm. Sünde (f), Fr. Peche (m), İng. Sin. Dinde yasaklanan şeyler. Allahü teâlânın, peygamberlerinin emirlerine aykırı her şey, iş, söz, davranış. Günah, Farsça bir kelime olup, Arapçada “ma’siyet, ism, zenb” kelimelerinin karşılığıdır. Günah lügatte, “isyan, karşı gelme, suç, kabahat” mânâlarına gelir.
Allahü teâlâ insanları ebedî (sonsuz) saâdete kavuşturmak için peygamberleri vâsıtasıyla doğru ve beğendiği yolu göstermiştir. Emir ve yasaklardan ibâret olan bu yola din denir. Son din İslâmiyettir. Dinde işlenen fiilin günah ve suç olabilmesi için, bunu yapanın akıllı ve ergenlik yaşına girmiş ve kendisinin isteği ile yapmış olması lâzımdır. İslâmiyetin gelmesiyle önceki dinlerin hükümleri kalkmıştır. Her dinde günah olan şeyler bildirilmişti.
Yahûdîlikte günah:[]
Bu dînin kitabı olan Tevrât’ta ve inananlara yapması bildirilen “evâmir-i aşere” denilen on emirde günah olan şeyler bildirilmiştir. Bunların başlıcaları; puta tapmak (Allah’a ortak koşmak), boş ve yalan yere yemin etmek, cumartesi günü çalışmak, hırsızlık yapmak, haksız yere adam öldürmek, nikahlanmadığı yabancı kadınla zinâ yapmak, ana babaya saygısızlık göstermek, rüşvet, dolandırıcılık ve tefecilik ile elde edilen fâiz ve kumar paralarını almak, putlara kurban kesmek, kesmeden öldürülen hayvanları yemek, domuz eti yemek vs. gibi fiillerdir. Bugün aslı bozulan bu dinde günâh sayılan birçok fiiller ve davranışlar, Yahûdîler tarafından yapılmakta ve mübah sayılmaktadır. (Bkz. Yahûdîlik)
Hıristiyanlıkta günah:[]
Hıristiyanlık da, hak ve gerçek bir dindi. Allahü teâlâ tarafından gönderilen İncil kitabı ile dînin esasları ve yapılması yasak edilen işler açıklanmıştı. Fakat bu dînin aslı da, Îsâ aleyhisselâma inanmayan ve ona düşmanlık yapan Yahûdîler ile, fanatik papaslar tarafından değiştirilip bozulmuştur.
Hıristiyanlıkta da; Allah’a şirk koşmak, haksız yere adam öldürmek, lüzumsuz ve yalan yere yemin etmek, Allah’ın verdiği emirlere karşı gelmek, evlendiği kadını boşamak, dedikodu etmek, yalan söylemek ve yalan yere şâhitlik yapmak, domuz eti yemek ve alkollü içkiler içmek başlıca günâh olan işlerdendir. Sonradan bâzılarının günâh olduğu, İncil’den çıkarılarak değiştirilip unutuldu. (Bkz. Hıristiyanlık)
İslâmiyette günah:[]
Allahü teâlânın ve Peygamber efendimizin emirlerine uymamak, haram ve mekruh olan yasaklardan sakınmamak günahtır. Günahlar, “küçük” ve “büyük” günah diye ikiye ayrılmıştır. Bununla berâber, küçük günahlardan da büyük günah gibi kaçınmak, hiçbir günahı küçümsememek gerekmektedir. Çünkü Allahü teâlâ, günahları sebebiyle kullarından intikam almaktadır. Gazabını, intikamını günahlar içine saklamıştır. Küçük sanılan bir günah, intikamına, gazâbına (azap yapmasına) sebeb olabilir. Kul, küçük günâhı büyük gördüğü zaman, o günâh, Allahü teâlâ katında küçülür. Hadîs-i şerîfte; “Mü’min olan kimse, günâhını dağ gibi görüp, kendi üzerine düşeceğinden korkar. Münâfık kimse, günâhını burnunun üzerine konan ve hemen uçan sinek gibi görür.” buyruldu.
Îmândan ayrılmaya sebeb olan küfür (kâfir olmak) günahı ile, sapık inançlara yol açan bid’at (Peygamberimizin ve Eshâbının inandığından başka bir inanış) günâhından başka
günâhlar ikiye ayrılır:
Allahü teâlâ ile kul arasında olan günahlar:[]
İçki içmek, domuz eti yemek, namaz kılmamak, oruç tutmamak gibi. Bu günahların büyüğünden ve küçüğünden çok sakınmalıdır. Resûlullah efendimiz buyurdu ki: “Bir zerrecik (yâni çok az) bir günahtan kaçınmak, bütün cin ve insanların ibâdetleri toplamından daha üstündür.”
Günahların hepsi, Allahü teâlânın emrini yapmamak olduğundan, büyüktür. Fakat bâzısı küçük görünür. Meselâ, yabancı kadına şehvetle bakmak, zinâ yapmaktan daha küçüktür. Bir küçük günah yapmamak bütün cihânın nâfile ibâdetlerinden daha sevaptır. Çünkü nâfile ibâdet yapmak, farz değildir. Günahlardan kaçınmak ise, herkese farzdır. Bu sebeple haramlardan, yasaklardan sakınmak, emirleri yapmaktan önce gelir.
Her günâhı yaptıktan sonra, tövbe etmek de farzdır. Her günâhın tövbesi kabul olur. İmâm-ı Gazâlî hazretleri Kimyâ-i Seâdet kitabında diyor ki: “Şartlarına uygun yapılan tövbe, muhakkak ki kabul olur. Tövbenin kabul edileceğinden şüphe etmemelidir. Tövbenin şartlarına uygun olup, olmadığında şüphe etmelidir.” Tövbe edilmeyen herhangi bir günahtan, Allahü teâlâ intikam alabilir, sonsuz olarak azâb edebilir.
2. Kullar arasındaki günâhlar:[]
Bu da beş çeşittir:
1) Bir şahsın, bedenine karşı işlenen günahları olup; dövmek, öldürmek, bir uzvunu kesmek ve benzeri can yakmalardır. Bunda zarar, bedene ve cana olmaktadır. 2) Şahsın malına karşı işlenen günahlar olup; gasp, rüşvet, hırsızlık, hıyânet ve benzeri mal ve para ile alâkalı olanlardır. 3) Bir şahsın cemiyetteki hürmet ve şerefiyle oynamak, günah olup; gıybet, iftirâ, ayıplamak gibi kötü hallerdir. 4) Kişinin dînine âit olan inanç ve davranışların aksini söyleyerek, onu ta’n etmek, kötülemektir. 5) Bir kişiye, zinâ gibi kötü isnatlarda bulunmaktır.
Kullar arasında olan günahlar, Allahü teâlâya karşı işlenen günahlardan daha şiddetlidir. Bunlara tövbe etmek için, ayrıca o kulu hoşnut etmek, râzı etmek de lâzımdır. Hadîs-i şerîfte; “Gizli yapılan günâhın tövbesini gizli yapınız! Âşikâre yapılan günâhın tövbesini açıkça yapınız! Günâhınızı bilenlere, tövbenizi duyurunuz!” buyruldu.
Büyük günahlar:[]
Büyük günahların sayısı ve târifi hakkında çok açıklamalar yapılmıştır. Ebû Tâlib-i Mekkî, Kût-ul-Kulûb kitabında diyor ki: “Büyük günahları hadîs-i şerîf ve Sahâbenin sözlerinden topladım. On yedi büyük günâhı buldum.”
Kalple işlenen günahlar dörttür:[]
1) Allahü teâlâya şirk (ortak) koşmak),
2) Günâha ısrar etmek, 3) Allahü teâlânın azâbından emin olmak, 4) Allahü teâlânın rahmetinden ümit kesmek.
Dille işlenen günahlar dörttür:[]
1) Büyü (Sihir) yapmak, 2) Yalan yere şâhitlik yapmak, 3) Yalan yere yemin etmek, 4) Müslümanlara iftirâda bulunmak.
Büyük günahların üçü mîde ile ilgilidir.[]
Bunlar: 1) Şarab ve diğer alkollü içkiler içmek, 2) Haksız yere yetim malı yemek, 3) Fâiz yemek.
Ferc ile yapılanlar ise ikidir:[]
Bunlar zinâ ve livâtadır.
El ve ayakla işlenen büyük günahlar ise;[]
1) Hırsızlık yapmak, 2) Haksız yere adam öldürmek, 3) Düşman karşısında harp esnâsında kaçmak.
Bir de bütün uzuvlar, bütün vücutla yapılan günah vardır ki, o da ana ve babaya itâat etmeyip isyân etmektir.
VAFTİZ[]
Hristiyanlıkta günahlardan arınmak amacıyla düzenlenen dinsel tören anlamına gelmektedir. İlk günahı silmek amacıyla kişinin temsilî olarak yıkanması şeklinde yapılır. Hristiyanlık öncesi eski Yunan dinlerinde de benzeri uygulamaların olduğu sanılmaktadır. Bu amaçla Yunan ve Romalılar yeni doğan çocukları yıkayarak kutsamışlardır.
Musevîlerde de buna benzer gelenekler vardır. Ancak onlarda farklı olarak bu tören ilk günahı silmek ve hüküm gününe hazırlanmak için önerilmiştir. Hristiyanlığın ilk yıllarında çocuklara vaftiz uygulamasına başlanmış, bazı mezhepler ise sadece yetişkinlerin vaftiz edilmesini benimsemişlerdir.
Batı ve doğu kiliselerinde vaftiz uygulamasında detayda farklılıklar olsa bile genel olarak ortak yönler daha fazladır. Buna göre rahip, Matta İncil'inde belirtildiği gibi, baba, oğul ve kutsal ruh gibi kavramları kullanarak merasime başlar. Vaftiz edilen kişi kısmen veya tamamen bir vaftiz kabına batırılmak, su dökmek veya serpmek biçiminde yapılır. Bugün vaftiz daha da pratik olarak haftanın belirli gün ve saatlerinda kiliselerin giriş ve iç kısımlarında düzenlenen özel bölümlerde yapılmaktadır. Bazı Hristiyan mezheplerince zaman zaman toplu vaftiz törenleri de düzenlenmektedir. (F.K.)
[]
Sıfat[]
- [1] suçlu
- [2] yazıklı
en:günahkâr
[]
Ad[]
- [1] Günah
[]
Ad[]
- Azerice: [[günah#Azerice|günah]] (az)
- Türkmence: [[günää#Türkmence|günää]] (tk)
- Şablon:Krc: [[cazık#Şablon:Krc|cazık]] (krc)
- Eski Türkçe: yazuk (tr)
- Eski Türkçe: erinçü (tr)
- Eski Türkçe: erinçil (tr)
- Eski Türkçe: arınçu (tr)
- {{{1}}}: [[gönah#{{{1}}}|gönah]] (tt)
|} | width=1% | |bgcolor="#FFFFE0" valign=top width=48%|
|}
|}
[]
Sıfat[]
[]
Ad[]
- [1] Suç işlemiş, suçu olan (kimse), kabahatli, mücrim
- [1] (Türkçe)
- hem suçlu hem güçlü
|} | width=1% | |bgcolor="#FFFFE0" valign=top width=48%|
|}
|}
- Şablon:Fi: syyllinen (fi)
|} | width=1% | |bgcolor="#FFFFE0" valign=top width=48%|
|}
|}
[]
Sıfat[]
- [1] Suçlu
- Türk Dil Kurumu: "Mücrim"
fr:suçlu ku:suçlu
[]
Ad[]
- [1] Törelere, ahlâk kurallarına aykırı davranış
- [2] Yasalara aykırı davranış, cürüm
- [1] (Türkçe)
- Azerice: [[suç#Azerice|suç]] (az)
- Kırım Tatarca: [[qabaat#Kırım Tatarca|qabaat]] (crh)
- {{{1}}}: [[cinäyät#{{{1}}}|cinäyät]] (tt)
|} | width=1% | |bgcolor="#FFFFE0" valign=top width=48%|
|}
|}
[]
Ad[]
- [1] Suç
Eski Türkçe[]
Ad[]
- Türk Dil Kurumu: "Mücrim"
el:suç ku:suç lt:suç
Cürüm (Felony)- Cünha (infraction)- Kabahat (misdemeanour)
ÇALIŞ BU ŞABLONA Suç • Cürüm • جرم . Cereme .Cerime - Cerime-i katl .suçlanan • مجني عليه - Mücni aleyh. Konfüçyüs a göre 5 büyük suç - Avrupada uygulanan Karşılıklı Suçluluk Testi (Dual Criminality Test) Single Criminality vs Dual Criminality - Darbeye yardım suçu | |
---|---|
Suçlar (Ceraim جراءم) : Cürüm (جريمة - Crime) ve Kabahat diye ikiye ayrılır. وَلَا تَزِرُ وَازِرَةٌ وِزْرَ أُخْرَىٰ SUC : (atm. strofbare . İng. crime -lat delictum) Hukuki : bakımdan suç, devletin hükukl nizami içinde kendisine müeyyide olaraka ceza konulmuş fiildir, Yâni cezalandırılmış hareketlerdir. Suç olan fiil kanununun ihlali degil . kanun ile korunan kaidelerin bozulmoşıdır, özel olarak suç, hukuka aykırı kusurlu ve bir ceza ile menedilmiş bir harekettir. Ceza kanunumuz suçları cürüm ve kabahat olarak ikiye ayırır (T.C.K. 1). | |
Kavramlar | SUÇ: Suç - Cürüm - Cerime - Cerime-i katl - Cerime-i sirkat - Cerime-i darp SUÇLU : (fr. Coupable - İng. Offender) Töhmetli. Mücrim. |
Suç | Suç - Cürüm. جرم- Cerime (جريمة - Crime - Cünha |
Terkipleri | Mütemadi suç - Kesintili suç - Kesintisiz suç - Birleşik suç
Suçta kanunilik - Suçta temadi - Suçüstü - Suç üstü - Cürmü meşhut - Cürm-ü meşhud • جرم مشهود - Cürm-ü gayri meşhud (جرم غير مشهود) Temadi- Temadi eden suç -Mütemadi suç - |
Müradifleri | Cürm -Cürüm - Ceraim - Mücrim -Tecrim - Cereme |
Eş anlamlıları | Suç - Kabahat - Hata - Günah |
Ezdadı | Berat |
Fiil | Teşebbüs 3 Teşebbüsün Şartları 4 Teşebbüste Cezanın Belirlenmesi 5 Gönüllü Vazgeçme 6 Gönüllü Vazgeçmenin Sonucu 7 Etkin Pişmanlık 20 Fiil Tekliği ve Fiil Çokluğu 21 Zincirleme Suç 22 Zincirleme Suçun Şartları 23 Zincirleme Suçun Sonucu 24 Fikri İçtima 25 Fikri İçtimaın Şartları 26 Fikri İçtimaı 19 İçtima |
Fail | Fail :Suç faili: Asli fail. Feri fail SUÇLU : (fr. Coupable - İng. Offender) Töhmetli. Mücrim.10 Faillik 11 Müstakil Faillik 12 Müşterek Faillik 13 Dolaylı Faillik 14 Yan Yana Faillik 15 Şeriklik 16 Azmettirme 17 Yardım Etme |
Suça ortaklık İştirak | SUÇA FER'İ ORTAKLIK : suça feran iştirak. suça yan ortaklık. suça yardımcı olarak katilma. Bir suçun işlenmesine ikinci derece sayılan hareketlerle katılmak. Suça fer'î katılmada bir aslî fail Ve ona fer'î olarak bağlı bir fer'î fail vardır. Fer'î fail suça katılan bir yardımcıdır.
Asli failin suç olan hareketi ile yardımcı failin hareketleri arasında bir bağlantı vardır. Fer'î fail aslî faile nisbetle daha hafif olarak cezalandırılır (T,C.K, 65). SUÇA ZARURÎ ORTAKLIK : Fail suça katilmasaydı fiilin işlenmiyeceği haller aslî Ortoklıktır. Burada görülen zarurî ortaklık suretinde bir aslî katılmadır. Bu durumda fail fer'î fail sayılamaz ve cezasından indirme yapılamaz (T.C.K. 65). SUÇA İŞTİRAK : (C.K.) Bir kaç kişi bir suçun işlenmesine iştirak ettikleri takdirde fiili irtikâp edenler veya doğrudan doğruya fiili beraber işlemiş olanlar ve başkalarını suç işlemeğe azmettirenler aynı derecede suçlu olurlar (T.C.K, 64). SUÇ ORTAĞI î (C.K.) Birlikte suç işleyenlerin her biri. Bir suçu diğer bir kimse ile birlikte 'işleyen. Suç ortaklığı aslî (suça doğrudan doğruya iştirâk) veya Suç ortaklığı ferî (suç işlemeye teşvik) olur (T.C.K. 64). SUÇTA İŞTİRAK : suça katılma, suça ortaklık. Suç ortaklığı. 8 İştirak 9 İştirak Şekilleri 18 İştirak Hâlinde İşlenen Suçlarda Gönüllü Vazgeçme |
İçtima | SUÇLARIN İÇTİMAI : Suçların toplanması, iç'tima. |
İhbar | SUÇLARIN İHBARI : Suçların haber verilmesi suçların bildirilmesi. ihbar mecburiyeti. |
Teşebbüs | SUÇA TEŞEBBÜS : (C.K.) Teşebbüs, ve nakıs olmak üzere iki türlüdür. Suça tam teşebbüs - Suça nakıs teşebbüs Tam teşebbüs : İşlemeyi kasdettiği cürmün icrasına taallûk eden bütün fiilleri bitirmiş fakat ihtiyarında olmayan bir sebepten dolayı cürüm meydana gelmemiş ise teşebbüs tamdır ve suçtur (T.C,K, 62). |
Suçüstü | Suçüstü - SUÇÜSTÜ : (fr. En flangrant dâlit) Cürmü meşhut, meşhut suç. Meşhud suçların muhakeme usulüne dair 3005 sayılı kanunun üç maddesinin değiştirilmesi hakkında kanun• Meşhut Suçlarda Tanıkların Daveti
Meşhud Gözle gorulen Meşhudat Gözle görulen seyler Meşhudun aleyh:Aleyhinde şehadette bulunulan kimse Meşhudun bih: Şehadet mevzuu hakkında şahitlikte bulunulan şey Meşhudun leh: Lehine sehadette bulunulan kimse SUÇÜSTÜ ZAPTI : Bakınız, Meşhut suç zaptı. Meshut suc tutanagı red-handed : (of a person) having been discovered in or just after the act of doing something wrong or illegal. I caught him red-handed , stealing a wallet eş anlamlılar: in the act, with one's fingers/hand in the till, with one's hand in the cookie jar, in flagrante delicto, with one's pants down Ayrıca bkz. red, handed for or involving a specified number of hands. a two-handed backhand chiefly using or designed for use by the hand specified. a right-handed batter having hands of a specified kind. strong-handed fiil pick (something) up and give to (someone). he handed each man a glass eş anlamlılar: pass, give, let someone have, throw, toss, present to hold the hand of (someone) in order to help them move in the specified direction. he handed him into a carriage take in or furl (a sail). hand in the main! Etymology : From red + handed, likening to a murderer with their hands red with the victim's blood. The phrase to be taken with red hand originally meant "to be caught in the act". The use of red hand in this sense goes back to 15th-century Scotland and Scottish law. Sir Walter Scott's Ivanhoe (1819) contains the first recorded use of taken red-handed for someone apprehended in the act of committing a crime. The expression subsequently became more common as caught red-handed.[1] Adjective :red-handed (comparative more red-handed, superlative most red-handed) (idiomatic) Showing clear evidence of guilt; in the act of wrongdoing. Deadly, bloody. (informal) With hands that are red. Usage notes Almost always used with the verb catch. Translations ±in the act of wrongdoing Arabic: مُتَلَبَّس m (mutalabbas) Chinese: Mandarin: 正著 (zh), 正着 (zhèngzháo), 當場 (zh), 当场 (zh) (dāngchǎng), 現行犯 (zh), 现行犯 (zh) (xiànxíngfàn), 雙手沾滿鮮血, 双手沾满鲜血 (shuāng shǒu zhān mǎn xiānxiě), 正在作案 (zhèngzài zuò'àn) Czech: při činu Danish: på fersk gerning Dutch: op heterdaad (betrapt) Finnish: rysän päältä (fi) French: la main dans le sac (fr), en flagrant délit German: in flagranti (de) (ertappt), auf frischer Tat (ertappt), bei der Tat Italian: con le mani nel sacco, in flagranza Japanese: 現行犯 (げんこうはん, genkōhan) Korean: 현행범 (hyeonhaengbeom) Kurdish: li ser sûc girtin (ku) (li ser sûc girtin), di ser de girtin (ku) (di ser de girtin) Latin: in flagrante delicto Norwegian: Bokmål: på fersk gjerning Polish: na gorącym uczynku Portuguese: em flagrante (pt), com a boca na botija (pt), com a mão na massa Romanian: cu mâna în sac Russian: на ме́сте преступле́ния (na méste prestuplénija), с поли́чным (ru) (s políčnym) Spanish: en flagrancia, con las manos en la masa (es), in fraganti (es) Swedish: med fingrarna i syltburken, på bar gärning (sv) Turkish: cürmü meşhut (tr), suçüstü (tr)
|
Şahsilik | Suçun şahsiliği |
Suçta kanunilik | Kanunilik |
Kriminoloji | SUÇLU PSİKOLOJİSİ : Kanunun suç scyci:ğ: fiilî işlemiş olanların, yani «suçlu» denilen kimselerin diğer insanlardan psikolojik farklarını araştırmayı hedef tutan bilim koludur. |
Suç nevileri | SUÇ NEVİLERİ (C.H.) 1) icraî suç : Kanunun işlemesini yasak ettiği suçlardır. 2) İhmali suç : Kanunun yapılmasını emrettiği fiillerin yapılmamasından doğan suçlardır. 3) Şekli suç : Suçun tamamlanması için neticenin husule gelmesini kanunun şart koşmadığı suçlardır. Yalan yere şahadet gibi. 4) Maddî suç : Suçun tamamlanması için sonucun meydana gelmesini kanunun şart kıldığı suçlardır. 5) Anî suç : İşlenmesiyle nihayetlenen suçlardır, 6) Mütemadi suç Failin harekete geçmesiyle nihayet buimıyarak, icrası bir süre uzayan suçlardır. (Başkasını kanunsuz tevkif ve hapis gibi). 7) Basit suç : Bir defa işlenmesiyle tekemmül ederek cezayı gerektiren fiillerdir. Bunlar kendilerinde kanunî ağırlaştırıcı sebep bulunmıyan suçlardır, 8) İtiyadî suç : Bir defa işlenmekle cezayı mucip olmayıp, suçun 'teşekkülü için fiilin bir kaç defa işlenmesi şart olan suçlardır, 9) Müteselsil Her biri başlı başına bir suç teşkil eden fakat aynı cürmi kastın tatbik ve icrası dolayısiyle toplu bir suç sayılan fiillerdir. 10) Mevsuf suç : Kendilerinde kanunî ağırlaştırıcı sebep bulunan suçlardır. Adiyen katil basit suçtur. Cezası 24 sene ağır hapistir. Taammüden katil mevsuf suçtur. Cezası idamdır. 11) Siyasî suç Devletin iç veya dış düzenine karşı işlenen suçlardır. Sırf fikir ve içtihat mahsulü olan matbuat suçları' siyasî suçlardan sayılmıştır. 12) Sosyal suçlar : Sosyal ve ekonomik sahada bazı erekleri gerçekleştirmek veya bazı istekleri terviç ve kabul ettirmek için başvurulan 've suç niteliğinde işlenen fiilterdir. Siyasî suça benzer ise de bu suçta 'kollektif menfaata ait bir amaçla hareket edildiği iddia edilir, |
Şahsiliği | SUÇUN KİŞİSELLİĞİ & Suçun şahsiliği , وَلَا تَزِرُ وَازِرَةٌ وِزْرَ أُخْرَىٰ. Suçun şahsiliği ilkesi |
Suç şekilleri | Mala karşı suçlar:1.Hırsızlık . 2.Yağma . 3.Gasp Kişiye karşı suçlar:1.Kasten öldürme 2.Taksirli öldürme . 3.Yaralama . 4.Cinsel saldırı |
Evreleri | Soruşturma evresinde suç - Soruşturmanın usülsüzlüğü iddiası - Kovuşturma evresinde suç - Kovuşturmanın usulsüzlüğü iddiası |
Suç tasnii | Tasni -SUÇ TASNİİ : Vuku bulmadığını bildiği bir suçu Adliyeye veya keyfiyeti Adliyeye tevdie mecbur olan bir makama veya kanunî takipte bulunacak bir mercie vukubulmuş gibi 'ihbar yahut vaki olmayan bir suçun eserlerini uydurmak (T.C.K. Md. 283). SUÇ UYDURMA : Bkz. Cürüm tasni-i. |
Atfı cürüm | SUÇ ATMAK : Atfı cürüm. |
Zabıta | SUÇA KARŞI ZABITANIN GÖREVİ : Zabıta makam ve memurları suçluları aramakla ve işin aydınlanması için lâzım gelen acele tedbirleri olmakla mükelleftir.
Bu makam ve memurlar tanzim ettikleri evrakı hemen Cumhuriyet Savcılığına gönderirler. Ancak hâkim tarafından derhal yapılması gerekli tahkik muamelelerine lüzum varsa bu evrak doğrudan doğruya Sulh Hâkimine gönderilebilir (C.M.U.K. 156). |
Eşyayı cürmiye | SUÇ EŞYASI : Soruşturma için delil olmak üzere faydalı görülen, suçta kullanılan, suçta kullanılmak üzere hazırlanan, suç teşkil eden eylemden husule gelen, kullanılması yapılması, taşınması, bulundurulması veya satılması suç teşkil eden eşyaya suç eşyası denir.
SUÇ EŞYASI : Eşyayı cürmiye : suç eşya, üç çeşittir 1) Suçun konusu olan eşya. 2) Suçtan hâsıl olan eşya. 3) Suçta kullanılan eşya. Bunlar, kanunun aradığı şartlar varsa zoralıma tâbi olur, Cürüm eşyasını saklamak, satın almak suçtur (T.C.K. 36, 512). SUÇ FŞYASINI SATIN ALMAK : (CM,) Her kim suçun işlenmesine iştirâk etmeksizin bir suçtan hasıl olan para veya sair eşyayı kabul eder veya saklar yahut satın yahut her ne suretle olursa olsun kabul etmek etmek ve saklamak ve satmak hususlarında tavassut ederse suç işlemiş olur (T.C.K. 512 Yargıtay Kararı . sanığın keçileri değerinden çok aşağı fiyata arkadaşlarının ikazına rağmen, alması T.C.K. 512 uygun suçtur. (Yar. 2. c.D. 1.6.1948 5583/7580). gün, SUÇ EŞYA VE EVRAKINI YOK ETMEK : (C. Huk.) Cürüm teşkil eden cisim ve eşyayı ve hükûmet dairelerinde saklanan evrak ve vesikaları veya mahkemelere ve resmî dairelere tevdi olunan veya bir memurun yan)fldo bulunan senetleri ve sair mühim evrakı ortadan kaldırmak, bozmak, yok etmek, tahrif vc tağyir etmek suçlarıdır (C.K, 275). SUÇ İŞLEYENLERİ SAKLAMAK : Bak, Yatak(C.K. 296), SUÇ İŞLEMEĞE TAHRİK : Bir suçun işlenmesini alenî olarak tahrik suçtur, Tahrik gazete veya dergi veya sair tabı âletleriyle veya elle yazılıp çoğaltılarak yayınlanan ve dağıtılan yazılar ile umumî yerlerde levha ve ilân asmak suretiyle olursa cezası ar(C.K. 31 1). SUÇ İŞLEMEĞE TEŞVİK : Bak. Azmettirmek, SUÇLAMA YAZISI : İthamname. SUÇLANDIRMAK : Tecrim etmek, itham etmeki SUÇLARDA İRTİBAT : Murtabit suçlar. suçlarda bağlantı. Ayrı ayrı birer suç olmalarına rağmen, aralarında bağ olduğundan, birbirlerine bağlanmış sayılan suçlar. Bkz.Murtabıt suçlar. |
Suçların taksimi | SUÇLARIN Bölünüşü : ceza kanunumuz, diğer bazı ceza kanunlariyle beraber, suçları cürüm ve kabahat olarak ayırır,
Maddî bakımdan suçları, icraî suçlar , ihmalî suçlar ve şüpheli suçlar diye ayırmak mümkündür, Değişik kıstaslara göre : 1) Eser bırakan suçlar ve eser bırakmayan suçlar, 2) Tam suçlar Teşebbüs halinde suçlar. 3) Şeklî suçlar maddî suçlar. 4) Ânî suçlar - Mütemadi suçlar. 5) Basit suçlar - itiyadî suclar 6) Basit suçlar - Müteselsil suçlar, 7) Meşhut suç - Meşhut olmayan suç. 8) Âdi suçlar - Siyasî suçlar. |
Suçlu iadesi | SUÇLULARIN GERİ VERİLMESİ :SUÇLULARIN İADESİ : Bkz. iade-i mücrimin. (D. Huk.) Suçluların iadesi. iade-i mücrimin. Devletlerarası ceza hukukunda karşılıklı yardım vasitalarından biri olup; bir memlekette suç işleyip, başka bir memlekete sığınanların, ülkesinde suç işlediği memlekete geri verilmesini ifade eder, Devletler suçluları iadeye mecbur değildir. Ancak muahede ile suçluların iadesi kabul edilebilir. Bir devlet kendi tebasını iade edemiyeceği gibi, siyasî suç işleyen yabancıların iade edilemiyeceği prensibi de kabul edilmiştir. Suçluların iadesinde Adlî, idarî ve muhtelif olmak üzere üç sistem vardır. Adlî sistemde suçlunun iadesine mahkeme, idarî sistemde hükûmet karar verir. Hükümet isterse istişarî mahiyette mahkemenin mütalâasını da alabilir. Muhtelif sistemde; mahkeme suçlunun iade edilemiyeceğine karar vermş ise, hükûmet iade edemez, Mahkeme suçlunun iadesine karar vermiş ise, hükûmet iade edip etmemekte serbesttir (T.C.K, 9). Bkz. İade-i mücrimin. |
Mevzuat | TCK - CGTİK - CMUK127 3005 sayılı Meshut Suclar Kanunu |
x |
Şablon:Cünha
Cürüm - Cürm - Cünha - Kabahat - 5326 sayılı Kabahatler Kanunu -
5326 - 5342/42 - Kabahatler Kanunu/Uygulaması - [5326/MİA yetkileri ve dikkat edilecek hususlar]]- 30 Mar 2005 - b) Kabahatler karşılığında uygulanabilecek olan idarî yaptırımların türleri ve .... halinde Cumhuriyet savcısı bu nedenle idarî yaptırım kararı verir. |
---|
Günah - گناه (gonâh)-[[]] Kebair - Günah-ı Kebair - Büyük Günah - Yedi Büyük günah
Günah yerine ism, Zenb, Cünâh, Gün kullanılmıştır. | |
---|---|
Yedi Büyük Günah | |
Anlamı | Suç . Cürüm. Cünha Kabahat |
Müslümanlık | Yalan - Zina - Kibir -Katil |
Hristiyanlık | Hristiyanlığa göre yedi büyük günah. Yedi şeytanla ilişkilendirilmiştir.
1.superbia (ing. pride): kibir, kendini beğenmişlik (lucifer'e atfedilmiştir) 2.avaritia (ing. greed): açgözlülük (mammon'a atfedilmiştir) 3.luxuria (ing. lust): şehvet düşkünlüğü (asmodeus'a atfedilmiştir) 4.invidia (ing. envy): kıskançlık, hasetlik (leviathan'a atfedilmiştir) 5.gula (ing. gluttony): oburluk Haldun'un yorumu: her şeyden çok fazla istemek (beelzebub'a atfedilmiştir) 6.ira (ing. wrath): öfke, yıkıcılık, gazap etmek (behemoth'a atfedilmiştir) 7.acedia (ing. sloth): tembellik, miskinlik (belphegor'a atfedilmiştir) |
Şablon:Zenb{{}}