Yenişehir Wiki
Register
Advertisement
Disambig Bakınız: Mülk Suresi/WP, Mülk Suresi/VP
Tahrim Mülk Kalem
Disambig Bakınız: Mülk suresi/MEAL, Mülk suresi/VİDEO, Mülk suresi/TEFSİR, Mülk suresi/TEZHİB, Mülk suresi/HAT, Mülk suresi/FAZİLETİ, Mülk suresi/HİKMETLERİ, Mülk suresi/KERAMETLERİ, Mülk suresi/AUDİO, Mülk suresi/HADİSLER, Mülk suresi/Elmalı orijinali, Mülk suresi/Transkriptleri, Mülk Suresi/NAKİLLER, Mülk Suresi/Elmalılı Tefsiri
Ayet No
Ayet Metni
Elmalı Meali (Orijinali)
Bulgarca [1]
İngilizce Meali (M. Pickthall)
Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın ismiyle.
В името на Аллах, Всемилостивия, Милосърдния!
In the name of Allah, the Beneficent, the Merciful
1. تَبَارَكَ الَّذِي بِيَدِهِ الْمُلْكُ وَهُوَ عَلَىٰ كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ
Ne yücedir o ki mülk onun elinde ve o her şey'e kadîrdir
1. Благословен е Онзи, в Чиято Ръка е Владението. Той над всяконещо има сила.
1. Blessed is He in Whose hand is the Sovereignty, and He is Able to do all things.
2. الَّذِي خَلَقَ الْمَوْتَ وَالْحَيَاةَ لِيَبْلُوَكُمْ أَيُّكُمْ أَحْسَنُ عَمَلًا ۚ وَهُوَ الْعَزِيزُ الْغَفُورُ
O ki ölümü ve dirimi kadir edip yarattı, sizi imtihana çekip şunu bildirmek içinki hanginiz amelce daha güzel, hem o öyle azîz öyle gafur
2. Той е, Който сътвори смъртта и живота, за да ви изпита койот вас е по-добър в делата. Той е Всемогъщия, Опрощаващия,
2. Who hath created life and death that He may try you, which of you is best in conduct; and He is the Mighty, Forgiving,
[[3. الَّذِي خَلَقَ سَبْعَ سَمَاوَاتٍ طِبَاقًا ۖ مَا تَرَىٰ فِي خَلْقِ الرَّحْمَٰنِ مِنْ تَفَاوُتٍ ۖ فَارْجِعِ الْبَصَرَ هَلْ تَرَىٰ مِنْ فُطُورٍ ]]
o ki yedi sema yaratmış birbiriyle mutabık, göremezsin o rahmânın yarattığında hiç bir nizamsızlık, haydi çevir gözü görebilirmisin hiç bir çatlak, bir kusur?
3. Който сътвори седем небеса на слоеве. Не ще видишнесъразмерност в творението на Всемилостивия. Пак обърни взор!Нима виждаш пукнатини?
3. Who hath created seven heavens in harmony. Thou (Muhammad) canst see no fault in the Beneficent One's creation; then look again: Canst thou see any rifts?
4. ثُمَّ ارْجِعِ الْبَصَرَ كَرَّتَيْنِ يَنْقَلِبْ إِلَيْكَ الْبَصَرُ خَاسِئًا وَهُوَ حَسِيرٌ
Sonra yine çevir gözü, tekrar tekrar, sana döner ö göz hîtab olarak zelîl-ü hakîr
4. После пак обърни взор веднъж и още веднъж. Взорът ще се върнекъм теб безсилен и морен.
4. Then look again and yet again, thy sight will return unto thee weakened and made dim.
[[5. وَلَقَدْ زَيَّنَّا السَّمَاءَ الدُّنْيَا بِمَصَابِيحَ وَجَعَلْنَاهَا رُجُومًا لِلشَّيَاطِينِ ۖ وَأَعْتَدْنَا لَهُمْ عَذَابَ السَّعِيرِ ]]
Celâlim hakkı için biz o Dünya Semayi takım takım kandillerle donattık ve onları Şeytanlar için (rucum) atmalar yaptık, hem onlar için o çılğın ateş azâbını hazırladık (ki azâbı Seıyr)
5. И украсихме най-близкото небе със светилници, и ги сторихме дабъдат камъни за сатаните. И приготвихме за тях мъчението наПламъците.
5. And verily We have beatified the world's heaven with lamps, and We have made them missiles for the devils, and for them We have prepared the doom of flame.
6. وَلِلَّذِينَ كَفَرُوا بِرَبِّهِمْ عَذَابُ جَهَنَّمَ ۖ وَبِئْسَ الْمَصِيرُ
kendilerinin rabbına küfredenler için de Cehennem azâbı vardır, ona gidiş de ne fena akibettir
6. За онези, които не вярват в своя Господ, е мъчението на Ада. Икак лоша е тази участ!
6. And for those who disbelieve in their Lord there is the doom of hell, a hapless journey's end!
7. إِذَا أُلْقُوا فِيهَا سَمِعُوا لَهَا شَهِيقًا وَهِيَ تَفُورُ
İçine atıldıkları vakıt onun öyle bir hıçkırışını işidirlerki feveran ediyordur
7. Когато бъдат хвърлени там, ще чуят неговия рев, както ври,
7. When they are flung therein they hear its roaring as it boileth up,
8. تَكَادُ تَمَيَّزُ مِنَ الْغَيْظِ ۖ كُلَّمَا أُلْقِيَ فِيهَا فَوْجٌ سَأَلَهُمْ خَزَنَتُهَا أَلَمْ يَأْتِكُمْ نَذِيرٌ
Hemen hemen öfkeden patlıyacak gibi bir hale gelir, içine bir alay atıldıkça her def'asında onlara onun bekçileri «size kocundurucu bir Peygamber (bir nezîr) gelmedimi?» Diye sorarlar
8. едва не избухва от ярост. Всякога, щом в него бъде хвърленатълпа, стражите му ги питат: “Не дойде ли при васпредупредител?”
8. As it would burst with rage. Whenever a (fresh) host flung therein the wardens thereof ask them: Came there unto you no warner?
9. قَالُوا بَلَىٰ قَدْ جَاءَنَا نَذِيرٌ فَكَذَّبْنَا وَقُلْنَا مَا نَزَّلَ اللَّهُ مِنْ شَيْءٍ إِنْ أَنْتُمْ إِلَّا فِي ضَلَالٍ كَبِيرٍ
Evet, doğrusu bize kocundurucu bir Peygamber (bir nezîr) geldi, fakat biz ona inanmadık ve Allah, hiç bir şey indirmedi, siz büyük bir dalâl içindesiniz diye tekzib ettik derler
9. Ще казват: “Да, наистина, дойде при нас предупредител, но [го]взехме за лъжец и казахме: “Аллах нищо не е низпослал. Вие сте вголяма заблуда.””
9. They say: Yea, verily, a warner came unto us; but we denied and said: Allah hath naught revealed; ye are in ought but a great error.
10. وَقَالُوا لَوْ كُنَّا نَسْمَعُ أَوْ نَعْقِلُ مَا كُنَّا فِي أَصْحَابِ السَّعِيرِ
Ve biz işidir veya akl eder olsaydık bu Seıyr eshabı içinde bulunmazdık, derler
10. И ще кажат: “Ако се бяхме вслушали или размислили, нямашеда сме сред обитателите на Пламъците.”
10. And they say: Had we been wont to listen or have sense, we had not been among the dwellers in the flames.
11. فَاعْتَرَفُوا بِذَنْبِهِمْ فَسُحْقًا لِأَصْحَابِ السَّعِيرِ
İşte günahlarını i'tiraf ettiler, kahrolsun o halde eshabı Seıyr
11. И така ще признаят своя грях. Гибел за обитателите наПламъците!
11. So they acknowledge their sins; but far removed (from mercy) are the dwellers in the flames.
12. إِنَّ الَّذِينَ يَخْشَوْنَ رَبَّهُمْ بِالْغَيْبِ لَهُمْ مَغْفِرَةٌ وَأَجْرٌ كَبِيرٌ
Çünkü o rablarına gıyabda saygı besliyenler yokmu, muhakkak ki mağfiret ve büyük bir ecir onlar içindir
12. За онези, които и в уединение се боят от своя Господ, наистинаима опрощение и голяма награда.
12. Lo! those who fear their Lord in secret, theirs will be forgiveness and a great reward.
13. وَأَسِرُّوا قَوْلَكُمْ أَوِ اجْهَرُوا بِهِ ۖ إِنَّهُ عَلِيمٌ بِذَاتِ الصُّدُورِ
Sözümüzü ister sir tutun ister açığa vurun, çünkü o bütün sînelerin künhünü bilir
13. Тайно или открито да изричате думите си, Той знаесъкровеното в сърцата.
13. And keep your opinion secret or proclaim it, lo! He is Knower of all that is in the breasts (of men).
14. أَلَا يَعْلَمُ مَنْ خَلَقَ وَهُوَ اللَّطِيفُ الْخَبِيرُ
Bilmezmi o yaradan ki o öyle latîf öyle habîr
14. Нима Онзи, Който е сътворил, не знае? Той е Всепроникващия,Сведущия.
14. Should He not know what He created? And He is the Subtile, the Aware.
15. هُوَ الَّذِي جَعَلَ لَكُمُ الْأَرْضَ ذَلُولًا فَامْشُوا فِي مَنَاكِبِهَا وَكُلُوا مِنْ رِزْقِهِ ۖ وَإِلَيْهِ النُّشُورُ
O Hâlıktır ki o, size Arzı zelûl (munkad) kıldı, haydin, o Arzın omuzlarında yürüyün de o yaradan lâtîfi habîrin rızkından yeyin, onadır fakat nihayet nüşûr
15. Той е, Който подчини за вас земята, затова ходете из нейнитекраища и яжте от Неговото препитание! Към Него евъзкресението.
15. He it is Who hath made the earth subservient unto you, so walk in the paths thereof and eat of His providence. And unto Him will be the resurrection (of the dead).
16. أَأَمِنْتُمْ مَنْ فِي السَّمَاءِ أَنْ يَخْسِفَ بِكُمُ الْأَرْضَ فَإِذَا هِيَ تَمُورُ
Emînmisiniz o Semâdekinden; sizinle Arzı göçürüvermesinden? O vakıt bakarsınız ki o Arz çalkalanıyordur
16. Нима имате сигурност, че Онзи, Който е на небето, не щенакара земята да ви погълне? И ето я - тресе се!
16. Have ye taken security from Him Who is in the heaven that He will not cause the earth to swallow you when lo! it is convulsed?
17. أَمْ أَمِنْتُمْ مَنْ فِي السَّمَاءِ أَنْ يُرْسِلَ عَلَيْكُمْ حَاصِبًا ۖ فَسَتَعْلَمُونَ كَيْفَ نَذِيرِ
Yoksa emînmisiniz o Semâdekinden: üzerinize bir mermîler yağdırıcı gönderivermesinden? O vakıt bilirsiniz ki nasılmış inzarım?
17. Или имате сигурност, че Онзи, Който е на небето, не щеизпрати срещу вас ураган от камъни, та да разберете какво еМоето предупреждение?
17. Or have ye taken security from Him Who is in the heaven that He will not let loose on you a hurricane? But ye shall know the manner of My warning.
18. وَلَقَدْ كَذَّبَ الَّذِينَ مِنْ قَبْلِهِمْ فَكَيْفَ كَانَ نَكِيرِ
Filhakika onlardan evvelkiler de tekzib ettiler, fakat nasıl oldu inkârım
18. И онези преди тях отричаха. А какво бе Моето наказание!
18. And verily those before them denied, then (see) the manner of My wrath (with them)!
[[19. أَوَلَمْ يَرَوْا إِلَى الطَّيْرِ فَوْقَهُمْ صَافَّاتٍ وَيَقْبِضْنَ ۚ مَا يُمْسِكُهُنَّ إِلَّا الرَّحْمَٰنُ ۚ إِنَّهُ بِكُلِّ شَيْءٍ بَصِيرٌ ]]
Bakmazlarmı ki üstlerinde uçan kuşlara, kanat süzerlerken ve yumarlarken? Rahmandır ancak onları tutan, şübhesiz ki o her şey-i görür
19. Не виждат ли те птиците над тях, разтварящи и свиващикриле? Държи ги само Всемилостивия. Той съзира всяко нещо.
19. Have they not seen the birds above them spreading out their wings and closing them? Naught upholdeth them save the Beneficent. Lo! He is Seer of all things.
20. أَمَّنْ هَٰذَا الَّذِي هُوَ جُنْدٌ لَكُمْ يَنْصُرُكُمْ مِنْ دُونِ الرَّحْمَٰنِ ۚ إِنِ الْكَافِرُونَ إِلَّا فِي غُرُورٍ
Yoksa kimdir o Rahmanın berisinden şu sizin ordularınız ki sizi kurtaracak? Kâfirler başka değil, sade bir gurur içindedirler
20. И кое ваше войнство ще ви помогне без Всемилостивия?Неверниците само се мамят.
20. Or who is he that will be an army unto you to help you instead of the Beneficent? The disbelievers are in naught but illusion.
21. أَمَّنْ هَٰذَا الَّذِي يَرْزُقُكُمْ إِنْ أَمْسَكَ رِزْقَهُ ۚ بَلْ لَجُّوا فِي عُتُوٍّ وَنُفُورٍ
Yoksa kimdir şu sizlere rızık verecek? O rızkını keserse? Hayır bir ürküntü ve azgınlık içinde inada dalmışlar
21. Или кой може препитание да ви даде, ако Той задържи Своетопрепитание? Ала упорстват в надменността и отдалечаването[от истината].
21. Or who is he that will provide for you if He should withhold His providence? Nay, but they are set in pride and frowardness.
22. أَفَمَنْ يَمْشِي مُكِبًّا عَلَىٰ وَجْهِهِ أَهْدَىٰ أَمَّنْ يَمْشِي سَوِيًّا عَلَىٰ صِرَاطٍ مُسْتَقِيمٍ
İmdi yüz üstü kapanarak giden mi daha doğru? Yoksa dos doğru bir cadde üzerinde düpe düz giden mi? Düşünmeli bir
22. Нима онзи, който върви с наведена глава, е по-напътен от онзи,който върви изправен по правия път?
22. Is he who goeth groping on his face more rightly guided, or he who walketh upright on a beaten road?
23. قُلْ هُوَ الَّذِي أَنْشَأَكُمْ وَجَعَلَ لَكُمُ السَّمْعَ وَالْأَبْصَارَ وَالْأَفْئِدَةَ ۖ قَلِيلًا مَا تَشْكُرُونَ
de ki, odur ancak sizi inşa eyleyen ve size dinleyecek kulak, görecek gözler, duyacak gönüller veren, fakat sizler pek az şükr ediyorsunuz
23. Кажи [о, Мухаммад]: “Той е, Който ви сътвори и създаде за васслуха и зрението, и сърцата. Колко малко сте признателни!”
23. Say (unto them, O Muhammad): He it is Who gave you being, and hath assigned unto you ears and eyes and hearts. Small thanks give ye!
24. قُلْ هُوَ الَّذِي ذَرَأَكُمْ فِي الْأَرْضِ وَإِلَيْهِ تُحْشَرُونَ
Deki, odur sizi Arzda zürriyyet halinde yaratıp yayan, nihayet de hep toplanıp ona haşrolunacaksınız
24. Кажи: “Той е, Който ви намножи по земята и при Него щебъдете събрани.”
24. Say, He it is Who multiplieth you in the earth, and unto Whom ye will be gathered.
25. وَيَقُولُونَ مَتَىٰ هَٰذَا الْوَعْدُ إِنْ كُنْتُمْ صَادِقِينَ
Böyle iken diyorlar ki: Ne zaman bu va'd? Eğer sadıksanız?
25. И казват: “Кога [ще се сбъдне] това обещание, ако говоритеистината?”
25. And they say: When (will) this promise (be fulfilled), if ye are truthful?
26. قُلْ إِنَّمَا الْعِلْمُ عِنْدَ اللَّهِ وَإِنَّمَا أَنَا نَذِيرٌ مُبِينٌ
Deki o ılim ancak Allahın ındindedir, ben sade açık anlatan bir nezîr (kocundurucu bir Peygamber) im
26. Кажи: “Знанието е само при Аллах, а аз съм само явенпредупредител.”
26. Say: The knowledge is with Allah only, and I am but a plain warner;
27. فَلَمَّا رَأَوْهُ زُلْفَةً سِيئَتْ وُجُوهُ الَّذِينَ كَفَرُوا وَقِيلَ هَٰذَا الَّذِي كُنْتُمْ بِهِ تَدَّعُونَ
Derken vaktı gelip de onu yakından gördüklerinde o küfredenlerin yüzleri kötüleşiverdi. Ve denildi ki işte, o sizin kendilerine da'vet edip durduğunuz budur
27. И когато го видят отблизо, лицата на неверниците щепомръкнат и ще им бъде казано: “Това е, което търсехте.”
27. But when they see it nigh, the faces of those who disbelieve will be awry, and it will be said (unto them): This is that for which ye used to call.
28. قُلْ أَرَأَيْتُمْ إِنْ أَهْلَكَنِيَ اللَّهُ وَمَنْ مَعِيَ أَوْ رَحِمَنَا فَمَنْ يُجِيرُ الْكَافِرِينَ مِنْ عَذَابٍ أَلِيمٍ
Deki: gördünüz mü? Allah beni ve beraberimdekileri helâk etse yâhud bize merhamet buyursa iki takdirde de kâfirleri elîm bir azâbdan kurtaracak kimdir?
28. Кажи: “Виждате ли? Дори Аллах да погуби мен и тези с мен, илида ни пощади, кой ще защити неверниците от болезненотомъчение?”
28. Say (O Muhammad): Have ye thought: Whether Allah causeth me (Muhammad) and those with me to perish or hath mercy on us, still, who will protect the disbelievers from a painful doom?
29. قُلْ هُوَ الرَّحْمَٰنُ آمَنَّا بِهِ وَعَلَيْهِ تَوَكَّلْنَا ۖ فَسَتَعْلَمُونَ مَنْ هُوَ فِي ضَلَالٍ مُبِينٍ
Deki o öyle Rahman, işte biz ona iyman ettik ve ona dayanmaktayız, ileride sizler de bileceksiniz ki o açık bir dalâl içinde bulunan kim?
29. Кажи: “Той е Всемилостивия. Вярваме в Него и на Него сеуповаваме. И ще узнаете кой е в явна заблуда.”
29. Say: He is the Beneficent. In Him we believe and in Him we put our trust. And ye will soon know who it is that is in error manifest.
30. قُلْ أَرَأَيْتُمْ إِنْ أَصْبَحَ مَاؤُكُمْ غَوْرًا فَمَنْ يَأْتِيكُمْ بِمَاءٍ مَعِينٍ
De ki: gördünüz mü? Sabaha kadar suyunuz bata kalırsa size bir âbi revan getirecek kim?
30. Кажи: “Виждате ли? Ако водата ви потъне, кой ще ви дадеизворна вода?”
30. Say: Have ye thought: If (all) your water were to disappear into the earth, who then could bring you gushing water?
Yenişehir..

Şablon:Sadeleştirilmiş ET


Sure Formülleri

Sure Formülleri

Advertisement