Yenişehir Wiki
Register
Advertisement
Disambig Bakınız: Müminun Suresi/WP, Müminun Suresi/VP
Hac Suresi Müminun Suresi Nur Suresi
2010 Kur'an Yılında Mersin Yenişehir Kaymakamlığı İlçe Müftülüğünün Dünyanın En Kapsamlı Kur'an Portali Projesidir.
Disambig Bakınız: Müminun suresi/MEAL, Müminun suresi/VİDEO, Müminun suresi/TEFSİR, Müminun suresi/TEZHİB, Müminun suresi/HAT, Müminun suresi/FAZİLETİ, Müminun suresi/HİKMETLERİ, Müminun suresi/, Müminun suresi/KERAMETLERİ, Müminun suresi/AUDİO, Müminun suresi/HADİSLER, Müminun suresi/Elmalı orijinali, Müminun suresi/Transkriptleri, Müminun Suresi/NAKİLLER, Müminun Suresi/Elmalılı Tefsiri


Ayet No
Ayet Metni
Elmalı Meali (Orijinali)
Japonca [1]
İngilizce Meali (M. Pickthall)
23/0
Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın ismiyle.
慈悲あまねく慈愛深きアッラーの御名において。
In the name of Allah, the Beneficent, the Merciful
قَدْ أَفْلَحَ الْمُؤْمِنُونَ
Hakikat felâh buldu o mü'minler
信者たちは,確かに勝利を勝ちとる。
Successful indeed are the believers
الَّذِينَ هُمْ فِي صَلَاتِهِمْ خَاشِعُونَ
Ki onlar namazlarında huşu'ludurlar
かれらは,礼拝に敬虔であり,
Who are humble in their prayers,
وَالَّذِينَ هُمْ عَنِ اللَّغْوِ مُعْرِضُونَ
Onlar ki bîyhude işe, boş lâfa bakmazlar
虚しい(凡ての)ことを避け,
And who shun vain conversation,
وَالَّذِينَ هُمْ لِلزَّكَاةِ فَاعِلُونَ
Onlar ki zekât vermek için çalışırlar
施し〔ザカート〕のために励・,
And who are payers of the poor due;
وَالَّذِينَ هُمْ لِفُرُوجِهِمْ حَافِظُونَ
Ve onlar ki ırzlarını korurlar
自分の陰部を守る者。
And who guard their modesty
إِلَّا عَلَىٰ أَزْوَاجِهِمْ أَوْ مَا مَلَكَتْ أَيْمَانُهُمْ فَإِنَّهُمْ غَيْرُ مَلُومِينَ
Ancak zevcelerine ve kendilerinin milki olan cariyelerine karşı müstesnâ, çünkü bunlar levm olunmazlar
ただし配偶と,かれらの右手に所有する者(奴隷)は,別である。かれらに関しては,咎められることはない。
Save from their wives or the (slaves) that their right hands possess, for then they are not blameworthy,
23/7
فَمَنِ ابْتَغَىٰ وَرَاءَ ذَٰلِكَ فَأُولَٰئِكَ هُمُ الْعَادُونَ
Kim de bundan ötesini ararsa işte artık onlar haddi aşanlardır
しかし法を越えて求める者は,アッラーの掟に背く者である。
But whoso craveth beyond that, such are transgressors,
وَالَّذِينَ هُمْ لِأَمَانَاتِهِمْ وَعَهْدِهِمْ رَاعُونَ
Ve onlar ki emanetlerine ve ahidlerine riayetkârdırlar
また信託と約束に忠実な者,
And who are shepherds of thee pledge and their covenant,
23/9
وَالَّذِينَ هُمْ عَلَىٰ صَلَوَاتِهِمْ يُحَافِظُونَ
Onlar ki namazlarının üzerine muhafızlık ederler
自分の礼拝を(忠実に)守る者である。
And who pay heed to their prayers.
23/10
أُولَٰئِكَ هُمُ الْوَارِثُونَ
İşte onlardır o vârisler
これらの者こそ本当の相続者で,
These are the heirs
23/11
الَّذِينَ يَرِثُونَ الْفِرْدَوْسَ هُمْ فِيهَا خَالِدُونَ
Ki Firdevse vâris olacak, onda muhallad kalacaklardır
フィルダウス(天国)を継ぐ者である。かれらはそこに永遠に住むのである。
Who will inherit Paradise: There they will abide.
23/12
وَلَقَدْ خَلَقْنَا الْإِنْسَانَ مِنْ سُلَالَةٍ مِنْ طِينٍ
Şanım hakkı için biz insanı çamurdan, bir sülâleden yarattık
われは泥の精髄から人間を創った。
Verily We created man from a product of wet earth;
ثُمَّ جَعَلْنَاهُ نُطْفَةً فِي قَرَارٍ مَكِينٍ
Sonra onu oturaklı bir karargâhta bir nufte yaptık
次に,われはかれを精液の一滴として,堅固な住・かに納めた。
Then placed him as a drop (of seed) in a safe lodging;
[[ثُمَّ خَلَقْنَا النُّطْفَةَ عَلَقَةً فَخَلَقْنَا الْعَلَقَةَ مُضْغَةً فَخَلَقْنَا الْمُضْغَةَ عِظَامًا فَكَسَوْنَا الْعِظَامَ لَحْمًا ثُمَّ أَنْشَأْنَاهُ خَلْقًا آخَرَ ۚ فَتَبَارَكَ اللَّهُ أَحْسَنُ الْخَالِقِينَ]]
Sonra o nufteyi bir aleka yarattık. derken o alakayı bir mudga yarattık derken o kemiklere bir et giydirdik, sonra ona diğer bir hılkat neş'eti verdik, bak ne şanlı o Allah, yaratanların en güzeli
それからわれは,その精滴を一つの血の塊に創り,次にその塊から肉塊を創り,次いでその肉塊から骨を創り,次に肉でその骨を覆い,それからかれを外の生命体に創り上げた。ああ,何と素晴しいアッラー,最も優れた創造者であられる。
Then fashioned We the drop a clot, then fashioned We the clot a little lump, then fashioned We the little lump bones, then clothed the bones with flesh, and then produced it another creation. So blessed be Allah, the Best of Creators!
23/15
ثُمَّ إِنَّكُمْ بَعْدَ ذَٰلِكَ لَمَيِّتُونَ
Sonra siz bunun arkasından muhakkak öleceksiniz
それから後,あなたがたは必ず死ぬ。
Then lo! after that ye surely die.
23/16
ثُمَّ إِنَّكُمْ يَوْمَ الْقِيَامَةِ تُبْعَثُونَ
Sonra siz Kıyamet günü muhakkak ba'solunacaksınız
それから復活の日に,甦らされるのである。
Then lo! on the Day of Resurrection ye are raced (again).
23/17
وَلَقَدْ خَلَقْنَا فَوْقَكُمْ سَبْعَ طَرَائِقَ وَمَا كُنَّا عَنِ الْخَلْقِ غَافِلِينَ
Filhakıka biz, sizin fevkınızda yedi tarıyk yarattık ve halktan gafil olmadık
われはあなたがたの上に,7つの天を創った。決してわれは創造を等閑にはしない。
And We have created above you seven paths, and We are never unmindful of creation.
23/18
وَأَنْزَلْنَا مِنَ السَّمَاءِ مَاءً بِقَدَرٍ فَأَسْكَنَّاهُ فِي الْأَرْضِ ۖ وَإِنَّا عَلَىٰ ذَهَابٍ بِهِ لَقَادِرُونَ
Ve Semadan bir kader ile bir su indirdik de onu yerde iskân eyledik, halbuki biz onu giderivermeğe de şübhesiz kadiriz
われは天から適量の雨を降らせ,それを地中に止まらせる。またわれは,それを無くすことも出来る。
And We send down from the sky water in measure, and We give it lodging in the earth, and lo! We are able to withdraw It.
23/19
فَأَنْشَأْنَا لَكُمْ بِهِ جَنَّاتٍ مِنْ نَخِيلٍ وَأَعْنَابٍ لَكُمْ فِيهَا فَوَاكِهُ كَثِيرَةٌ وَمِنْهَا تَأْكُلُونَ
Öyle iken durdurduk da onunla sizin için hurmalıklar, üzümlükler kabîlinden bağlar, bağçeler yaptık ki içlerinde sizin için bir çok yemişler var onlardan yer ve geçiniriz
われはそれで,あなたがたのためにナツメヤシとブドウの園を育てた。園の中には多くの果実があって,あなたがたはそれを食べる。
Then We produce for you therewith gardens of date palms and grapes, wherein is much fruit for you and whereof ye eat;
وَشَجَرَةً تَخْرُجُ مِنْ طُورِ سَيْنَاءَ تَنْبُتُ بِالدُّهْنِ وَصِبْغٍ لِلْآكِلِينَ
Ve bir ağaç ki Turı siynadan çıkar, yağ ve yiyenlere bir katıkla biter
またシナイ山に産する一本の樹があって,油が採れ,食べものに味わいを付ける。
And a tree that springeth forth from Mount Sinai that groweth oil and relish for the eaters.
[[وَإِنَّ لَكُمْ فِي الْأَنْعَامِ لَعِبْرَةً ۖ نُسْقِيكُمْ مِمَّا فِي بُطُونِهَا وَلَكُمْ فِيهَا مَنَافِعُ كَثِيرَةٌ وَمِنْهَا تَأْكُلُونَ]]
En'amda da sizin için cidden bir ıbret vardır, karınlarındakinden sizi iska ediyoruz sizin için de onlarda hem bir çok menafi' vardır, hem de onlardan yersiniz
それから家畜にも,あなたがたへの教訓がある。われはそれらの腹の中にあるものをあなたがたに飲ませる。それらには多くの用途があり,またあなたがたはその(肉)を食べる。
And lo! in the cattle there is verily a lesson for you. We give you to drink of that which is in their bellies, and many uses have ye in them, and of them do ye eat;
23/22
وَعَلَيْهَا وَعَلَى الْفُلْكِ تُحْمَلُونَ
Hem onlara ve hem gemiye yüklenirsiniz
あなたがたはそれらに乗り,また船によって運ばれる。
And on them and on the ship ye are carried.
23/23
وَلَقَدْ أَرْسَلْنَا نُوحًا إِلَىٰ قَوْمِهِ فَقَالَ يَا قَوْمِ اعْبُدُوا اللَّهَ مَا لَكُمْ مِنْ إِلَٰهٍ غَيْرُهُ ۖ أَفَلَا تَتَّقُونَ
Celâlim hakkı için biz Nuhu kavmine Resul gönderdik de dedi ki: ey benim kavmim: Allaha ıbadet edin, ondan başka bir tanrınız yoktur, binaenaleyh korunmaz mısınız?
われはヌーフをその民に遣わした。かれは言った。「わたしの人びとよ,アッラーに仕えなさい。かれの外には,あなたがたに神はないのである。あなたがたはかれを畏れないのか。」
And We verily sent Noah unto his folk, and he said: O my people! Serve Allah. Ye have no other god save Him. Will ye not ward off (evil)?
[[فَقَالَ الْمَلَأُ الَّذِينَ كَفَرُوا مِنْ قَوْمِهِ مَا هَٰذَا إِلَّا بَشَرٌ مِثْلُكُمْ يُرِيدُ أَنْ يَتَفَضَّلَ عَلَيْكُمْ وَلَوْ شَاءَ اللَّهُ لَأَنْزَلَ مَلَائِكَةً مَا سَمِعْنَا بِهَٰذَا فِي آبَائِنَا الْأَوَّلِينَ]]
Bunun üzerine kavminden küfreden kodaman güruh şöyle dedi: bu, başka değil, ancak sizin gibi bir beşer, üstünüze geçmek istiyor, eğer Allah dilese idi elbette bir takım Melekler gönderirdi, biz evvelki atalırımız içinde bunu işitmedik
人びとの中,信仰のない長老たちは言った。「何だこれは,あなたがたと同じ只の人間ではないですか。かれはあなたがたの上に,高く留りたいのでしょう。もしアッラーが御望・なら,かれは天使を遣わすべきです。わたしたちは,昔の祖先からも,こんなことは聞きませんでした。
But the chieftains of his folk, who disbelieved, said: This is only a mortal like you who would make himself superior to you. Had Allah willed, He surely could have sent down angels. We heard not of this in the case of our fathers of old.
23/25
إِنْ هُوَ إِلَّا رَجُلٌ بِهِ جِنَّةٌ فَتَرَبَّصُوا بِهِ حَتَّىٰ حِينٍ
Her halde o öyle bir adam ki kendisinde bir cinnet var, binaenaleyh gözetin bunu bir zamana kadar
この男は只(ほ?)かれた人間に過ぎません。だから暫く待って様子を・ましょう。」
He is only a man in whom is a madness, so watch him for a while.
23/26
قَالَ رَبِّ انْصُرْنِي بِمَا كَذَّبُونِ
Dedi: ya rab! Beni tekzib etmelerine karşı sen bana nusrat ver
かれは(祈って)言った。「主よ,かれらはわたしを嘘付きであるといいます。どうか御助け下さい。」
He said: My Lord! Help me because they deny me.
[[فَأَوْحَيْنَا إِلَيْهِ أَنِ اصْنَعِ الْفُلْكَ بِأَعْيُنِنَا وَوَحْيِنَا فَإِذَا جَاءَ أَمْرُنَا وَفَارَ التَّنُّورُ ۙ فَاسْلُكْ فِيهَا مِنْ كُلٍّ زَوْجَيْنِ اثْنَيْنِ وَأَهْلَكَ إِلَّا مَنْ سَبَقَ عَلَيْهِ الْقَوْلُ مِنْهُمْ ۖ وَلَا تُخَاطِبْنِي فِي الَّذِينَ ظَلَمُوا ۖ إِنَّهُمْ مُغْرَقُونَ]]
Biz de ona şöyle vahyettik: bizim nezaretimiz ve vahyimizle gemiyi yap, sonra emrimiz gelip de tennur feveran edince hemen ona topundan bir iki çift ve aleyhinde söz sebketmiş olandan başka ehlini sok ve o zulm edenler hakkında bana bir hıtabda bulunma, çünkü onlar gark olunacaklardır
それでわれはかれに啓示した。「われの啓示に従って,われの目の前で舟を造れ。われの命令が下って,釜が滾り(温?)れたら,かれらの中で宣言が既に下された者を除き,あなたは凡ての(生き)もの一番と,あなたの一家を乗り込ませなさい。悪を行った者のために,われに嘆願してはならない。かれらは必ず溺れるのである。
Then We inspired in him, saying: Make the ship under Our eyes and Our inspiration. Then, when Our command cometh and the oven gusheth water, introduce therein of every (kind ) two spouses, and thy household save him thereof against whom the Word hath already gone forth. And plead not with Me on behalf of those who have done wrong: Lo! they will be drowned.
23/28
فَإِذَا اسْتَوَيْتَ أَنْتَ وَمَنْ مَعَكَ عَلَى الْفُلْكِ فَقُلِ الْحَمْدُ لِلَّهِ الَّذِي نَجَّانَا مِنَ الْقَوْمِ الظَّالِمِينَ
Binaenaleyh sen maıyyetindekilerle geminin üzerine çıktığında da de ki: hamd o Allaha ki bizi o zalim kavminden kurtardı
そして一緒の者と舟の中に落ち着いたら(祈って)言え,「悪を行う人びとから,わたしたちをお救い下さったアッラーに讃えあれ」
And when thou art on board the ship, thou and whoso is with thee, then say: Praise be to Allah Who hath saved us from the wrongdoing folk!
وَقُلْ رَبِّ أَنْزِلْنِي مُنْزَلًا مُبَارَكًا وَأَنْتَ خَيْرُ الْمُنْزِلِينَ
Ve de ki: rabbım! Beni bir mübarek menzile kondur, konuklıyanların en hayırlısı sensin
言え,「主よ,祝福された上陸地点に,わたしを上陸させて下さい。本当にあなたは最も優れた上陸を叶えられる方であります」
And say: My Lord! Cause me to land at a blessed landing place, for Thou art best of all who bring to land.
23/30
إِنَّ فِي ذَٰلِكَ لَآيَاتٍ وَإِنْ كُنَّا لَمُبْتَلِينَ
İşte bunda çok âyetler vardır ve hakıkat biz pek imtihancıyızdır
本当にこの中には(理解ある者への)種々の印がある。われは(人びとを)試練するものである。
Lo! herein verily are portents, for lo! We are ever putting (mankind) to the test.
23/31
ثُمَّ أَنْشَأْنَا مِنْ بَعْدِهِمْ قَرْنًا آخَرِينَ
Sonra arkalarından başka bir karn inşa eyledik
それからかれらの後に,われは外の世代を創りあげた。
Then, after them, We brought forth another generation;
23/32
فَأَرْسَلْنَا فِيهِمْ رَسُولًا مِنْهُمْ أَنِ اعْبُدُوا اللَّهَ مَا لَكُمْ مِنْ إِلَٰهٍ غَيْرُهُ ۖ أَفَلَا تَتَّقُونَ
Onların içinde de kendilerinden bir Resul gönderdik şöyle ki: Allaha ıbadet edin ondan başka bir tanrınız yok, artık korunmaz mısınız?
われはかれらの間から(選んだ)使徒を,かれらに遺わして,(言わせた。)「アッラーに仕えなさい。かれの外に,あなたがたに神はないのです。あなたがたは(かれを)畏れないのですか。」
And We sent among them a messenger of their own saying: Serve Allah. Ye have no other god save Him. Will ye not warn off (evil)?
[[وَقَالَ الْمَلَأُ مِنْ قَوْمِهِ الَّذِينَ كَفَرُوا وَكَذَّبُوا بِلِقَاءِ الْآخِرَةِ وَأَتْرَفْنَاهُمْ فِي الْحَيَاةِ الدُّنْيَا مَا هَٰذَا إِلَّا بَشَرٌ مِثْلُكُمْ يَأْكُلُ مِمَّا تَأْكُلُونَ مِنْهُ وَيَشْرَبُ مِمَّا تَشْرَبُونَ]]
Dünya hayatta kendilerine refah verdiğimiz halde küfredip Âhıret likasını tekzib eyliyen kavminden o (mele') kodaman güruh ise şöyle dedi: «bu başka değil, ancak sizin gibi bir beşer, yediğinizden yiyor, içtiğinizden içiyor
かれの民の中の長老で信仰がなく,来世の(アッラーとの)会見を嘘であるとし,現世で羽振りのよい者たちは言った。「これはあなたがたと同じ一人の人間に過ぎません。あなたがたの食べるものを食べ,あなたがたの飲むものを飲んでいます。
And the chieftains of his folk, who disbelieved and denied the meeting of the Hereafter, and whom We had made soft in the life of the world, said: This is only a mortal like you, who eateth of that whereof ye eat and drinketh of that ye drink.
وَلَئِنْ أَطَعْتُمْ بَشَرًا مِثْلَكُمْ إِنَّكُمْ إِذًا لَخَاسِرُونَ
Ve şayet sizin gibi kat'ıyyen husrandasınızdır
あなたがたが,自分と同じ人間に従うならば,必ず失敗するでしょう。
If ye were to obey a mortal like yourselves, ye surely would be losers.
أَيَعِدُكُمْ أَنَّكُمْ إِذَا مِتُّمْ وَكُنْتُمْ تُرَابًا وَعِظَامًا أَنَّكُمْ مُخْرَجُونَ
Siz öldüğünüz ve bir toprak, bir yığın kemik olduğunuz vakıt muhakkak çıkarılacaksınız diye mi va'dediyor?
あなたがたは死んで土と骨になってから(再び)甦らされると,かれは約束したのですか。
Doth he promise you that you, when ye are dead and have become dust and bones, will (again) be brought forth?
23/36
هَيْهَاتَ هَيْهَاتَ لِمَا تُوعَدُونَ
Heyhât o va'dolunduğunuz şey ne kadar uzak
そんな約束はまったくあり得ません。
Begone, begone, with that which ye are promised!
23/37
إِنْ هِيَ إِلَّا حَيَاتُنَا الدُّنْيَا نَمُوتُ وَنَحْيَا وَمَا نَحْنُ بِمَبْعُوثِينَ
O, bizim Dünya hayatımızdan başka bir şey değildir, ölürüz ve yaşarız, fakat biz ba's olunmayız
わたしたちには,現世の生活の外はないのです。わたしたちは死んでまた生きかえるでしょうか。わたしたちは,決して甦らされることはないのです。
There is naught but our life of the world; we die and we live, and we shall not be raised (again).
23/38
إِنْ هُوَ إِلَّا رَجُلٌ افْتَرَىٰ عَلَى اللَّهِ كَذِبًا وَمَا نَحْنُ لَهُ بِمُؤْمِنِينَ
O ancak öyle bir adam ki bir yalanı Allaha iftira etti, biz ona inanacak değiliz
かれはアッラーに就いて,虚言を捏造した只の人間に過ぎません。わたしたちは,かれを信じません。」
He is only a man who hath invented a lie about Allah. We are not going to put faith in him.
23/39
قَالَ رَبِّ انْصُرْنِي بِمَا كَذَّبُونِ
Ya rab! dedi: beni tekzib ettikleri cihetle öcümü al
かれは(祈って)言った。「主よ,かれらはわたしを嘘付きであるといいます。どうか御助け下さい。」
He said: My Lord! Help me because they deny me,
23/40
قَالَ عَمَّا قَلِيلٍ لَيُصْبِحُنَّ نَادِمِينَ
Buyurdu ki: az bir zamanda nâdim olacaklar
かれは仰せられた。「暫くしたら,かれらは必ず悔いるであろう。」
He said: In a little while they surely will become repentant.
فَأَخَذَتْهُمُ الصَّيْحَةُ بِالْحَقِّ فَجَعَلْنَاهُمْ غُثَاءً ۚ فَبُعْدًا لِلْقَوْمِ الظَّالِمِينَ
Derken onları sayha, bihakkın alıverdi de kendilerini bir seyl süpürüntüsü yapıverdik, artık öyle bir defolmuş oldu ki o kavm, o zalimler!
それで一声(懲罰)が確実にかれらを襲い,われはかれらを(時の流れに浮ぶ)泡屑にした。だから悪を行う者よ遠ざかれ。
So the (Awful) Cry overtook them rightfully, and We made them like as wreckage (that a torrent hurleth). A far removal for wrongdoing folk!
23/42
ثُمَّ أَنْشَأْنَا مِنْ بَعْدِهِمْ قُرُونًا آخَرِينَ
Sonra arkalarından başka karnlar inşâ ettik
それからかれらの後に,われは外の諸世代を創った。
Then after them We brought forth other generations.
23/43
مَا تَسْبِقُ مِنْ أُمَّةٍ أَجَلَهَا وَمَا يَسْتَأْخِرُونَ
Hiç bir ümmet, ecelini sebkedemez ve geriletemezler
誰もその定められた期限に,先にすることも遅れることも出来ない。
No nation can outstrip its term, nor yet postpone it.
[[ثُمَّ أَرْسَلْنَا رُسُلَنَا تَتْرَىٰ ۖ كُلَّ مَا جَاءَ أُمَّةً رَسُولُهَا كَذَّبُوهُ ۚ فَأَتْبَعْنَا بَعْضَهُمْ بَعْضًا وَجَعَلْنَاهُمْ أَحَادِيثَ ۚ فَبُعْدًا لِقَوْمٍ لَا يُؤْمِنُونَ]]
Sonra ardı ardına Resullerimizi gönderdik, her ümmetle Resulü geldikçe onu tekzib ettiler, biz de onları birbiri ardınca yuvarladık ve hepsini birer efsâne yaptık, artık defolsun öyle bir kavim ki iymana gelmezler
そこでわれは次々に使徒を遺わした。だが使徒が一つの民に現われる度に,かれらはかれを嘘つき呼ばわりした。それでわれは(このような不義の徒を)次々にあとを追わせ,(滅ぼし),かれらを昔の語り草にした。だから信仰しない者よ遠ざかれ。
Then We sent our messengers one after another. Whenever its messenger came unto a nation they denied him; so We caused them to follow one another (to disaster) and We made them bywords. A far removal for folk who believe not!
23/45
ثُمَّ أَرْسَلْنَا مُوسَىٰ وَأَخَاهُ هَارُونَ بِآيَاتِنَا وَسُلْطَانٍ مُبِينٍ
Sonra bir takım âyetlerimiz ve açık bir ferman ile Musâyı ve kardeşi Harûnu gönderdik
またわれは,わが種々の印と明瞭な権威とを授けて,ムーサーとその兄弟のハールーンを遺わした。
Then We sent Moses and his brother Aaron with Our tokens and a clear warrant
23/46
إِلَىٰ فِرْعَوْنَ وَمَلَئِهِ فَاسْتَكْبَرُوا وَكَانُوا قَوْمًا عَالِينَ
Fir'avna ve cem'ıyyetine de bunlar kibirlerine yediremediler ve dik başlı bir kavm idiler
フィルアウンとその長老たちの許に。だがかれらは横柄で思い上った者たちであった。
Unto Pharaoh and his chiefs, but they scorned (them) and they were despotic folk.
فَقَالُوا أَنُؤْمِنُ لِبَشَرَيْنِ مِثْلِنَا وَقَوْمُهُمَا لَنَا عَابِدُونَ
Onun için biz, dediler, bizim gibi iki beşere iyman mı ederiz? Halbuki onların kavmi bize kulluk ediyor
かれらは言った。「わたしたち同様に人間にすぎない二人を(どうして)信じられましょうか。しかもかれらの民は,わたしたちの奴隷ではないですか」
And they said: Shall we put faith in two mortals like ourselves, and whose folk are servile unto us?
23/48
فَكَذَّبُوهُمَا فَكَانُوا مِنَ الْمُهْلَكِينَ
Bu suretle onları tekzib ettiler de helâk edilenlerden oldular
それでかれらは,両人を嘘つきであるといい,結局滅ぼされた。
So they denied them, and became of those who were destroyed.
وَلَقَدْ آتَيْنَا مُوسَى الْكِتَابَ لَعَلَّهُمْ يَهْتَدُونَ
Şanım hakkı için berikiler doğru yolu tutabilsinler diye Musâya o kitabı da verdik
われは,かれらが正しく導かれるよう,ムーサーにしかと啓典(律法)を授けた。
And we verily gave Moses the Scripture, that haply they might go aright.
وَجَعَلْنَا ابْنَ مَرْيَمَ وَأُمَّهُ آيَةً وَآوَيْنَاهُمَا إِلَىٰ رَبْوَةٍ ذَاتِ قَرَارٍ وَمَعِينٍ
İbni Meryemi de anasiyle bir âyet kıldık ve ikisini bir oturaklı ve temiz sulu bir tepeye barındırdık
またわれは,マルヤムの子とその母を印となし,両人を泉の涌き出る安静な丘の上に住まわせた。
And We made the son of Mary and his mother a portent, and We gave them refuge on a height, a place of flocks and water springs.
يَا أَيُّهَا الرُّسُلُ كُلُوا مِنَ الطَّيِّبَاتِ وَاعْمَلُوا صَالِحًا ۖ إِنِّي بِمَا تَعْمَلُونَ عَلِيمٌ
Ey Resuller! Halâl ve hoş şeylerden yiyin ve güzel işler yapın, çünkü ben ne yaparsınız tamamen bilirim
あなたがた使徒たちよ,善い清いものを食べ,善い行いをしなさい。われはあなたがたのすることを熟知している。
O ye messengers! Eat of the good thing, and do right. Lo! I am Aware of what ye do.
23/52
وَإِنَّ هَٰذِهِ أُمَّتُكُمْ أُمَّةً وَاحِدَةً وَأَنَا رَبُّكُمْ فَاتَّقُونِ
Ve işte bu sizin ümmetiniz bir tek ümmet ve rabbınız da ben, artık hep bana korunun
本当にあなたがたのこのウンマは,唯一の共同体である。われはあなたがたの主である。われを畏れよ。
And lo! this your religion is one religion and I am your Lord, so keep your duty unto Me.
23/53
فَتَقَطَّعُوا أَمْرَهُمْ بَيْنَهُمْ زُبُرًا ۖ كُلُّ حِزْبٍ بِمَا لَدَيْهِمْ فَرِحُونَ
Derken kumandalarını aralarında kitab kitab parçalaştılar, her hızib kendilerininkine güveniyor
それなのにかれらは諸宗派に分裂した。しかも各派は自分たちが素晴らしいと言っている。
But they (mankind) have broken their religion among them into sects, each sect rejoicing in its tenets.
23/54
فَذَرْهُمْ فِي غَمْرَتِهِمْ حَتَّىٰ حِينٍ
Şimdi sen onları bırak dalgınlıkları içinde tâ bir deme kadar
だから当分の間,迷いのままにかれらを放置しなさい。
So leave them in their error till a time.
23/55
أَيَحْسَبُونَ أَنَّمَا نُمِدُّهُمْ بِهِ مِنْ مَالٍ وَبَنِينَ
Kendilerine imdad ettiğimiz mal ve evlâd ile sanıyorlar mı ki
かれらはわれが,財宝と子女でかれらを力付けると考えるのか。
Think they that in the wealth and sons wherewith We provide them
نُسَارِعُ لَهُمْ فِي الْخَيْرَاتِ ۚ بَلْ لَا يَشْعُرُونَ
Onların hakıkaten hayırlarına müsareat ediyoruz Hayır, şuurları yok
われはかれらのために,良いことを急いでいると思うのか。いや,かれらは(試・に)気付かない。
We hasten unto them with good things? Nay, but they perceive not.
23/57
إِنَّ الَّذِينَ هُمْ مِنْ خَشْيَةِ رَبِّهِمْ مُشْفِقُونَ
Her halde rablarının haşyetinden titreyenler
本当に主を畏れて戦く者,
Lo! those who go in awe for fear of their Lord,
23/58
وَالَّذِينَ هُمْ بِآيَاتِ رَبِّهِمْ يُؤْمِنُونَ
Ve rablarının âyetlerine iyman edenler
また主の印を信じる者,
And those who believe in the revelations of their Lord,
وَالَّذِينَ هُمْ بِرَبِّهِمْ لَا يُشْرِكُونَ
Ve rablarına hiç şirk koşmıyanlar
また主に(何ものをも)配しない者,
And those who ascribe not partners unto their Lord,
وَالَّذِينَ يُؤْتُونَ مَا آتَوْا وَقُلُوبُهُمْ وَجِلَةٌ أَنَّهُمْ إِلَىٰ رَبِّهِمْ رَاجِعُونَ
Ve rablarının huzuruna varacaklarından yürekleri çarparak vergilerini verenler
また主に帰ることを心に畏れ,与えるべきものを与える者,
And those who give that which they give with hearts afraid because they are about to return unto their Lord,
23/61
أُولَٰئِكَ يُسَارِعُونَ فِي الْخَيْرَاتِ وَهُمْ لَهَا سَابِقُونَ
İşte bunlar hayırlarda sür'at yarışı yaparlar ve hem onun için ileri giderler
これらの者は凡て善事に急ぎ,その先頭に立つ者である。
These race for the good things, and they shall win them in the race.
23/62
وَلَا نُكَلِّفُ نَفْسًا إِلَّا وُسْعَهَا ۖ وَلَدَيْنَا كِتَابٌ يَنْطِقُ بِالْحَقِّ ۚ وَهُمْ لَا يُظْلَمُونَ
Maamafih biz kimseye vüs'unden başka teklif etmeyiz, ve nezdimizde bir kitab vardır hakkı söyler, onlar da zulm edilmezler
われは誰にも,その能力以上の重荷を負わせない。われには真実を語る書物があるので,かれらは決して不当に扱われることはないのである。
And We task not any soul beyond its scope, and with Us is a Record which speaketh the truth, and they will not be wronged.
23/63
بَلْ قُلُوبُهُمْ فِي غَمْرَةٍ مِنْ هَٰذَا وَلَهُمْ أَعْمَالٌ مِنْ دُونِ ذَٰلِكَ هُمْ لَهَا عَامِلُونَ
Fakat onların kalbleri bundan bir dalgınlık içindedir, hem onların ondan başka bir takım işleri vardır ki hep onlar için çalışırlar
いや,かれらの心はこれ(クルアーンの教え)を全く理解出来ないでいる。ところでかれらの行為は,それより酷い行いである。
Nay, but their hearts are in ignorance of this (Qur’an), and they have other works, besides, which they are doing;
23/64
حَتَّىٰ إِذَا أَخَذْنَا مُتْرَفِيهِمْ بِالْعَذَابِ إِذَا هُمْ يَجْأَرُونَ
Nihayet refahlı olanlarını azâba çekiverdiğimiz zaman hemen feryada başlıyacaklardır
やがてわれが,かれらの中の贅沢な者を懲罰のために捕えると,見るがいい。かれらは泣き叫ぶ。
Till when We grasp their luxurious ones with the punishment, behold! they supplicate.
لَا تَجْأَرُوا الْيَوْمَ ۖ إِنَّكُمْ مِنَّا لَا تُنْصَرُونَ
Feryad etmeyin bu gün, çünkü siz bizden kurtarılamazsınız
(その時仰せられよう。)「今更哀願して喚くことはない。あなたがたにはわれからの救助はないのである。
Supplicate not this day! Assuredly ye will not be helped by Us.
قَدْ كَانَتْ آيَاتِي تُتْلَىٰ عَلَيْكُمْ فَكُنْتُمْ عَلَىٰ أَعْقَابِكُمْ تَنْكِصُونَ
Karşınızda âyetlerim okunuyordu da siz ardınıza dönüyordunuz
われの印は,あなたがたに読誦されていたが,あなたがたは踵を返して逃げ,
My revelations were recited unto you, but ye used to turn back on your heels,
23/67
مُسْتَكْبِرِينَ بِهِ سَامِرًا تَهْجُرُونَ
Ona kafa tutarak, müsamere yaparak hezeyanlar ediyordunuz
高慢であった。これ(クルアーン)に就いて悪口を言って夜話に耽っていた。」
In scorn thereof. Nightly did ye rave together.
أَفَلَمْ يَدَّبَّرُوا الْقَوْلَ أَمْ جَاءَهُمْ مَا لَمْ يَأْتِ آبَاءَهُمُ الْأَوَّلِينَ
Ya hâlâ o kelâmı tedebbür etmezler mi? Yoksa onlara evvelki atalarına gelmemiş bir şey mi geldi?
かれらは,この御言葉を熟考しないのか。昔の祖先に起らなかったものが,かれらに起ると考えるのか。
Have they not pondered the Word, or hath that come unto them which came not unto their fathers of old?
23/69
أَمْ لَمْ يَعْرِفُوا رَسُولَهُمْ فَهُمْ لَهُ مُنْكِرُونَ
Yoksa Peygamberlerini tanımadılar mı da onun için inkâr ediyorlar?
それともかれらへの使徒と認めず,かれを拒否するのか。
Or know they not their messenger, and so reject him?
23/70
أَمْ يَقُولُونَ بِهِ جِنَّةٌ ۚ بَلْ جَاءَهُمْ بِالْحَقِّ وَأَكْثَرُهُمْ لِلْحَقِّ كَارِهُونَ
Yoksa onda bir Cinnet var, mı diyorlar? Hayır, o onlara hakk ile geldi fakat ekserisi hakkı hoşlanmıyorlar
それで,「かれは(愚?)かれた者である。」と言うのか。そうではない。かれは真理を(湾?)したが,かれらの多くは真理を嫌う。
Or say they: There is a madness in him? Nay, but he bringeth them the Truth; and most of them are haters of the Truth.
[[وَلَوِ اتَّبَعَ الْحَقُّ أَهْوَاءَهُمْ لَفَسَدَتِ السَّمَاوَاتُ وَالْأَرْضُ وَمَنْ فِيهِنَّ ۚ بَلْ أَتَيْنَاهُمْ بِذِكْرِهِمْ فَهُمْ عَنْ ذِكْرِهِمْ مُعْرِضُونَ]]
Eğer hak onların keyflerine tâbi' olsa idi Semavât ve Arz ve bunlardaki kimseler kat'ıyyen fâsid olurdu, hayır, biz onlara unutulmaz ders olacak zikirlerini getirdik de onlar zikirlerinden ı'raz ediyorlar
もし真理が,かれらの欲張りに相応しいものなら,天地とその間の凡てのものは,(混乱し)退廃してしまったであろう。そうではない。われはかれらへの訓戒を授けたが,かれらは訓戒から背き去ったのである。
And if the Truth had followed their desires, verily the heavens and the earth and whosoever is therein had been corrupted. Nay, We have brought them their Reminder, but from their Reminder they now turn away.
أَمْ تَسْأَلُهُمْ خَرْجًا فَخَرَاجُ رَبِّكَ خَيْرٌ ۖ وَهُوَ خَيْرُ الرَّازِقِينَ
Yoksa sen onlardan bir haraç mı istiyorsun? Rabbının harâcı daha hayırlıdır, hem o, rezzakların en hayırlısıdır
それともあなたは,報酬をかれらに求めるのか。あなたの主の報酬こそは至上である。かれは最も優れた給与を与える方であられる。
Or dost thou ask of them (O Muhammad) any tribute? But! the bounty of thy Lord is better, for He is best of all who make provision.
23/73
وَإِنَّكَ لَتَدْعُوهُمْ إِلَىٰ صِرَاطٍ مُسْتَقِيمٍ
Doğrusu sen onları dosdoğru bir caddeye çağırıyorsun
本当にあなたは,正しい道にかれらを招く。
And lo! thou summonest them indeed unto a right path.
وَإِنَّ الَّذِينَ لَا يُؤْمِنُونَ بِالْآخِرَةِ عَنِ الصِّرَاطِ لَنَاكِبُونَ
Fakat Âhırete inanmıyanlar caddeden sapmaktadırlar
だが来世を信じない者たちは,必ずその道から逸れる。
And lo! those who believe not in the Hereafter are indeed astray from the path.
وَلَوْ رَحِمْنَاهُمْ وَكَشَفْنَا مَا بِهِمْ مِنْ ضُرٍّ لَلَجُّوا فِي طُغْيَانِهِمْ يَعْمَهُونَ
Eğer biz onlara acıyıb da baskılarını açıversek mutlaka tuğyanlarında ınad eder hiç bir şey görmezler
われが慈悲を施してかれらを悩ます災厄を除いても,迷路に執着して途方もなくさ迷うであろう。
Though We had mercy on them and relieved them of the harm afflicting them, they still would wander blindly on in their contumacy.
وَلَقَدْ أَخَذْنَاهُمْ بِالْعَذَابِ فَمَا اسْتَكَانُوا لِرَبِّهِمْ وَمَا يَتَضَرَّعُونَ
Filhakika biz, onları azâba tuttuk da yine rablarına karşı uslanmadılar ve yalvarmıyorlar
且つて,われはかれらに懲罰を加えたが,かれらはなお,主にへり下ることなく,素直に嘆願しない。
Already have We grasped them with punishment, but they humble not themselves unto their Lord, nor do they pray,
حَتَّىٰ إِذَا فَتَحْنَا عَلَيْهِمْ بَابًا ذَا عَذَابٍ شَدِيدٍ إِذَا هُمْ فِيهِ مُبْلِسُونَ
Nihayet üzerlerine şedid azâblı bir kapı açtığımız vakıt da onun içinde ye'se düşüvereceklerdir
われが厳しい刑罰への門を,かれらに開くまでは。見なさい。かれらはそれで絶望している。
Until, when We open for them the gate of extreme punishment, behold! they are aghast thereat.
وَهُوَ الَّذِي أَنْشَأَ لَكُمُ السَّمْعَ وَالْأَبْصَارَ وَالْأَفْئِدَةَ ۚ قَلِيلًا مَا تَشْكُرُونَ
Halbuki sizin için o kulağı, o gözleri, o Gönülleri inşa eden o siz, pek az şükrediyorsunuz
かれこそは,あなたがたのために,聴覚と視覚と心(知覚,理解力)を創られた方である。だがあなたがたは,感謝しない。
He it is Who hath created for you ears and eyes and hearts. Small thanks give ye!
23/79
وَهُوَ الَّذِي ذَرَأَكُمْ فِي الْأَرْضِ وَإِلَيْهِ تُحْشَرُونَ
Ve sizi Arzda yaratıp yayan o, hep ona haşrolunacaksınız
あなたがたを地上に,繁殖させられたのはかれである。かれの御許に,あなたがたは集められる。
And He it is Who hath sown you broadcast in the earth, and unto Him ye will be gathered.
23/80
وَهُوَ الَّذِي يُحْيِي وَيُمِيتُ وَلَهُ اخْتِلَافُ اللَّيْلِ وَالنَّهَارِ ۚ أَفَلَا تَعْقِلُونَ
Ve o öldüren ve dirilten o, gece ve gündüzün ıhtilâfı da hep onun için, artık akıllanmıyacak mısınız
かれこそは,生かしまた死なせられる方であり,昼と夜の交替を規制される。あなたがたはなお理解しないのか。
And He it is Who giveth life and causeth death, and His is the difference of night and day. Have ye then no sense?
23/81
بَلْ قَالُوا مِثْلَ مَا قَالَ الْأَوَّلُونَ
Hayır, evvelkilerin dedikleri gibi dediler
いや,かれらは,昔の人が言ったのと,同じようなことを言っている。
Nay, but they say the like of that which said the men of old;
23/82
قَالُوا أَإِذَا مِتْنَا وَكُنَّا تُرَابًا وَعِظَامًا أَإِنَّا لَمَبْعُوثُونَ
«Öldüğünüz ve bir türab, bir yığın kemik olduğumuz vakıt mı, cidden biz mi mutlak ba'solunacağız?
かれらは言う。「わたしたちが死んで土と骨になった時,本当に甦らされるだろうか。
They say: When we are dead and have become (mere dust and bones, shall we then, forsooth, be raised again?
لَقَدْ وُعِدْنَا نَحْنُ وَآبَاؤُنَا هَٰذَا مِنْ قَبْلُ إِنْ هَٰذَا إِلَّا أَسَاطِيرُ الْأَوَّلِينَ
Yemîn ederiz ki bize de, atalarımıza da bu, bundan evvel va'dolundu, bu eskilerin masallarından başka bir şey değil» dediler
本当にわたしたちもわたしたちの祖先も,且つてこのことを約束されていた。これは只昔の物語に過ぎない。」
We were already promised this, we and our forefathers. Lo! this is naught but fables of the men of old.
قُلْ لِمَنِ الْأَرْضُ وَمَنْ فِيهَا إِنْ كُنْتُمْ تَعْلَمُونَ
Kimin o Arz ve ondaki kimseler, eğer biliyorsanız? De
言ってやるがいい。「大地とそこにある凡てのものは,誰のものであるか。知っているなら(言って・なさい)。」
Say: Unto Whom (belongeth) the earth and whosoever is therein, if ye have knowledge?
23/85
سَيَقُولُونَ لِلَّهِ ۚ قُلْ أَفَلَا تَذَكَّرُونَ
Allahın diyecekler, o halde düşünmez misiniz? De
かれらは必ず,「アッラーの有である。」と言うであろう。言ってやるがいい。「あなたがたは,まだ気が付かないのか。」
They will say: Unto Allah. Say: Will ye not then remember?
23/86
قُلْ مَنْ رَبُّ السَّمَاوَاتِ السَّبْعِ وَرَبُّ الْعَرْشِ الْعَظِيمِ
Kim o yedi Semânın rabbı ve o azametli Arşın rabbı? De
言ってやるがいい。「7つの天の主,栄光に満ちた至高の玉座の主は,誰であるのか。」
Say: Who is Lord of the seven heavens, and Lord of the Tremendous Throne?
23/87
سَيَقُولُونَ لِلَّهِ ۚ قُلْ أَفَلَا تَتَّقُونَ
Allahın diyecekler, o halde korkmaz mısınız? De
かれらは必ず,「アッラー。」と言うであろう。言ってやるがいい。「あなたがたはなお畏れないのか。
They will say: Unto Allah (all that belongeth). Say: Will ye not then keep duty (unto Him)?
23/88
قُلْ مَنْ بِيَدِهِ مَلَكُوتُ كُلِّ شَيْءٍ وَهُوَ يُجِيرُ وَلَا يُجَارُ عَلَيْهِ إِنْ كُنْتُمْ تَعْلَمُونَ
Kim o her şeyin melekûtü yedinde ve o kayırır da ona karşı kayırılmaz olan eğer ılminiz varsa? de
凡ての事物の統御は,誰の手にあるのか。(万有を)守護し,(誰からも)守護されない方(は誰か),あなたがたが知っているならば,(言って・なさい)。」
Say: In Whose hand is the dominion over all things and He protecteth, while against Him there is no protection, if ye have knowledge?
23/89
سَيَقُولُونَ لِلَّهِ ۚ قُلْ فَأَنَّىٰ تُسْحَرُونَ
Allahın diyecekler, o halde nereden büyüleniyorsunuz? De
かれらは必ず「アッラー。」と言うであろう。言ってやるがいい。「それならあなたがたは,どうして惑わされたのか。」
They will say: Unto Allah (all that belongeth). Say: How then are ye bewitched?
بَلْ أَتَيْنَاهُمْ بِالْحَقِّ وَإِنَّهُمْ لَكَاذِبُونَ
Doğrusu biz onlara hakkı getirdik ve şüphesiz onlar yalancılar
いや,われは真理を下したのである。かれらは本当に嘘付きである。
Nay, but We have brought them the Truth, and lo! they are liars.
23/91
[[مَا اتَّخَذَ اللَّهُ مِنْ وَلَدٍ وَمَا كَانَ مَعَهُ مِنْ إِلَٰهٍ ۚ إِذًا لَذَهَبَ كُلُّ إِلَٰهٍ بِمَا خَلَقَ وَلَعَلَا بَعْضُهُمْ عَلَىٰ بَعْضٍ ۚ سُبْحَانَ اللَّهِ عَمَّا يَصِفُونَ]]
Allah, hiç veled ittihaz etmedi, beraberinde bir tanrı da yok O surette her tanrı kendi yarattığı ile giderdi ve elbette biri diğerine kibrederdi, o isnad ettikleri vasıflardan sübhan o Allah
アッラーは子をもうけられない。またかれと一緒の外の神もない。そうであったら,それぞれの神は自分の創ったもので分裂しお栗いに抜き出ようとして競い合う。アッラーに讃えあれ。(かれは)かれらの配するものを(超越され),
Allah hath not chosen any son, nor is there any God along with Him; else would each God have assuredly championed that which he created, and some of them would assuredly have overcome others. Glorified be Allah above all that they allege.
عَالِمِ الْغَيْبِ وَالشَّهَادَةِ فَتَعَالَىٰ عَمَّا يُشْرِكُونَ
O gayb-ü şehadetin âlimi, binaenaleyh onların koştukları çok yüksek
幽玄界と現象界を知っておられ,かれらの配するものの上に高くおられる。
Knower of the invisible and the visible! and exalted be He over all that they ascribe as partners (unto Him)!
23/93
قُلْ رَبِّ إِمَّا تُرِيَنِّي مَا يُوعَدُونَ
De ki: rabbım! eğer onlara edilen vaîdi bana behemehal göstereceksen
言え,「主よ,あなたがかれらに約束したこと(懲罰)を,もしわたし(の巧世中)に示されるなら,
Say: My Lord! If thou shouldst show me that which they are promised,
رَبِّ فَلَا تَجْعَلْنِي فِي الْقَوْمِ الظَّالِمِينَ
Beni o zalimler güruhunda bulundurma rabbım!
主よ,わたしを悪を行う民の中に,入れないで下さい。」
My Lord! then set me not among the wrongdoing folk.
23/95
وَإِنَّا عَلَىٰ أَنْ نُرِيَكَ مَا نَعِدُهُمْ لَقَادِرُونَ
Şübhesiz ki siz, onlara yaptığımız vaîdi sana göstermeğe elbette kadiriz
本当にわれは,かれらに警告したものを,あなたに示すことは確かに出来る。
And verily We are Able to show thee that which We have promised them.
23/96
ادْفَعْ بِالَّتِي هِيَ أَحْسَنُ السَّيِّئَةَ ۚ نَحْنُ أَعْلَمُ بِمَا يَصِفُونَ
Sen o kötülüğü en güzel olan hasletle def'et, biz, onların ne halt edeceklerini daha iyi biliriz
善行によって,悪を撃退せよ。われはかれらの言うことを熟知している。
Repel evil with that which is better. We are best Aware of that which they allege.
وَقُلْ رَبِّ أَعُوذُ بِكَ مِنْ هَمَزَاتِ الشَّيَاطِينِ
Ve de ki: sana sığınırım rabbım! O Şeytanların dürtüşmelerinden
そして(祈って)言いなさい。「主よ,悪魔たちの囁きに対し,あなたの加護を願います。
And say: My Lord! I seek refuge in Thee from suggestions of the evil ones,
23/98
وَأَعُوذُ بِكَ رَبِّ أَنْ يَحْضُرُونِ
Ve sana sığınırım rabbım! huzuruma gelmelerinden
主よ,かれらがわたしに近付かないよう,あなたの加護を願います。」
And I seek refuge in Thee, my Lord, lest they be present with me,
23/99
حَتَّىٰ إِذَا جَاءَ أَحَدَهُمُ الْمَوْتُ قَالَ رَبِّ ارْجِعُونِ
Nihayet Her birine ölüm geldiği vakıt diyecek ki: rabbım! döndür, döndür beni döndür
だが死が訪れると,かれらは言う。「主よ,わたしを(生に)送り帰して下さい。
Until, when death cometh unto one of them, he saith: My Lord! Send me back,
[[لَعَلِّي أَعْمَلُ صَالِحًا فِيمَا تَرَكْتُ ۚ كَلَّا ۚ إِنَّهَا كَلِمَةٌ هُوَ قَائِلُهَا ۖ وَمِنْ وَرَائِهِمْ بَرْزَخٌ إِلَىٰ يَوْمِ يُبْعَثُونَ]]
Belki ben o baktığımda salih bir amel işlerim, hayır hayır! O bir kelimedir ki onu o söyler, ötelerinden ise bir berzah vardır, tâ ba's olunacakları güne kadar
わたしが残してきたものに就いて善い行いをします。」決してそうではない。それはかれの口上に過ぎない。甦りの日まで,かれらの後ろには戻れない障壁がある。
That I may do right in that which I have left behind! But nay! It is but a word that he speaketh; and behind them is a barrier until the day when they are raised.
23/101
فَإِذَا نُفِخَ فِي الصُّورِ فَلَا أَنْسَابَ بَيْنَهُمْ يَوْمَئِذٍ وَلَا يَتَسَاءَلُونَ
O vakıt Sûr üfürüldü mü artık beyinlerinde o gün ne ensab vardır ne de soruşurlar
ラッバが吹かれる時,その日,かれらの間の諸関係の絆は途絶え,栗いに問わないであろう。
And when the trumpet is blown there will be no kinship among them that day, nor will they ask of one another.
فَمَنْ ثَقُلَتْ مَوَازِينُهُ فَأُولَٰئِكَ هُمُ الْمُفْلِحُونَ
O zaman her kimin tartıları ağır gelirse işte onlar o felâh bulanlardır
それで秤が(善行のため)重い者たちは,至上の幸福をえる。
Then those whose scales are heavy, they are the successful.
23/103
وَمَنْ خَفَّتْ مَوَازِينُهُ فَأُولَٰئِكَ الَّذِينَ خَسِرُوا أَنْفُسَهُمْ فِي جَهَنَّمَ خَالِدُونَ
Her kimin de tarıları yeğni gelirse işte onlar kendilerine yazık edenler, Cehennemde kalanlardır
また秤が軽い者たちは,魂を失い,地獄に永遠に住む。
And those whose scales are light are those who lose their souls, in hell abiding.
23/104
تَلْفَحُ وُجُوهَهُمُ النَّارُ وَهُمْ فِيهَا كَالِحُونَ
Ateş yüzlerini yalar, o halde ki içinde dişleri sırıtır
火はかれらの顔を焦がし,その中で歯ぐきをむき出す。
The fire burneth their faces, and they are glum therein.
أَلَمْ تَكُنْ آيَاتِي تُتْلَىٰ عَلَيْكُمْ فَكُنْتُمْ بِهَا تُكَذِّبُونَ
Değil mi idi âyetlerim size okunuyor du siz onları tekzib ediyordunuz?
(かれらに言われよう。)「われの印があなたがたに読誦されなかったのか,なのにそれを嘘であるとしたのか。」
(It will be said): Were not My revelations recited unto you, and then ye used to deny them?
23/106
قَالُوا رَبَّنَا غَلَبَتْ عَلَيْنَا شِقْوَتُنَا وَكُنَّا قَوْمًا ضَالِّينَ
Rabbımız! derler: bize şekavetimiz galebe etti ve biz bir sapgın bir kavm idik
かれらは言う。「主よ,わたしたちは不運に打ち負け,迷っていました。
They will say: Our Lord! Our evil fortune conquered us, and we were erring folk.
رَبَّنَا أَخْرِجْنَا مِنْهَا فَإِنْ عُدْنَا فَإِنَّا ظَالِمُونَ
Ey bizim rabbımız! çıkar bizleri bundan, döner bir daha edersek her halde bizler zalimiz
主よ,わたしたちをここから出して下さい。もしもなおわたしたちが(悪に)返るならば,本当に不義の徒です。」
Our Lord! Oh, bring us forth from hence! If we return (to evil) then indeed we shall be wrong doers.
23/108
قَالَ اخْسَئُوا فِيهَا وَلَا تُكَلِّمُونِ
Buyurur ki sinin orada, söylemeyin bana
かれは仰せられよう。「その中に卑しめられて入ってしまえ。われに物を言うな。
He saith: Begone therein, and speak not unto Me.
23/109
إِنَّهُ كَانَ فَرِيقٌ مِنْ عِبَادِي يَقُولُونَ رَبَّنَا آمَنَّا فَاغْفِرْ لَنَا وَارْحَمْنَا وَأَنْتَ خَيْرُ الرَّاحِمِينَ
Çünkü kullarımdan bir fırka vardı «rabbena amenna fağfirlena verhamna fein udna feinna zalimun» diyorlardı da
本当にわれのしもべの中には,こう言っていた一団がある。『主よ,わたしたちを赦し,慈悲を与えて下さい。あなたは最も優れた慈悲を与える方です。』
Lo! there was a party of My slaves who said: Our Lord! We believe, therefor forgive us and have mercy on us for Thou art best of all who show mercy;
23/110
فَاتَّخَذْتُمُوهُمْ سِخْرِيًّا حَتَّىٰ أَنْسَوْكُمْ ذِكْرِي وَكُنْتُمْ مِنْهُمْ تَضْحَكُونَ
Siz onları mashara yerine tutunuz, hattâ size benim yâdımı unutturdular, onlara öyle gülüyordunuz
だがあなたがたは,かれらを笑い草にした。あなたがたは,かれらを笑っている間に,われを念じるのを忘れることになった。
But ye chose them from a laughing stock until they caused you to forget remembrance of Me, while ye laughed at them.
إِنِّي جَزَيْتُهُمُ الْيَوْمَ بِمَا صَبَرُوا أَنَّهُمْ هُمُ الْفَائِزُونَ
İşte onlara ben sabretmelerine mukabil bu gün bu mükâfatı verdim, onlardır onlar, murada erenler
本当にかれらが耐え忍んだことにより,今日われは報いた。かれらこそ成功した者である。」
Lo! I have rewarded them this day forasmuch as they were steadfast; and they verily are the triumphant.
23/112
قَالَ كَمْ لَبِثْتُمْ فِي الْأَرْضِ عَدَدَ سِنِينَ
Arzda seneler sayısı ne kadar kaldınız? Buyurur
かれは仰せられよう。「あなたがたは,地上に何年滞巧していたのか。」
He will say: How long tarried ye in the earth, counting by years?
23/113
قَالُوا لَبِثْنَا يَوْمًا أَوْ بَعْضَ يَوْمٍ فَاسْأَلِ الْعَادِّينَ
Bir gün veya bir günün birazı, sayanlara sor derler
かれらは申し上げよう。「わたしたちは一日か,一日の一部分滞巧していました。勘定役(天使)に御問い下さい。」
They will say: We tarried but a day or part of a day. Ask of those who keep count!
23/114
قَالَ إِنْ لَبِثْتُمْ إِلَّا قَلِيلًا ۖ لَوْ أَنَّكُمْ كُنْتُمْ تَعْلَمُونَ
Buyurur ki bilmiş olsanız cidden pek az kaldınız
かれは仰せられよう。「あなたがたの滞巧は束の間に過ぎない,あなたがたが(このことを)知っていたならば
He will say: Ye tarried but a little if ye only knew.
23/115
أَفَحَسِبْتُمْ أَنَّمَا خَلَقْنَاكُمْ عَبَثًا وَأَنَّكُمْ إِلَيْنَا لَا تُرْجَعُونَ
Ya zannettiniz mi ki biz, sizi sırf bir abes yarattık? ve siz, bize irca' edilmiyeceksiniz?
あなたがたは,われが戯れにあなたがたを創ったとでも考えていたのか。またあなたがたは,われに帰されないと考えていたのか。」
Deemed ye then that We had created you for naught, and that ye would not be returned unto Us?
23/116
فَتَعَالَى اللَّهُ الْمَلِكُ الْحَقُّ ۖ لَا إِلَٰهَ إِلَّا هُوَ رَبُّ الْعَرْشِ الْكَرِيمِ
Demek ki Allah, o hak padişah yüksek çok yüksek, başka tanrı yok ancak o, o Arşı kerîmin rabbı
アッラーは,尊くて気高い,真実の王者である。高潔な玉座の主を置いて外には神はない。
Now Allah be exalted, the True King! There is no God save Him, the Lord of the Throne of Grace.
[[وَمَنْ يَدْعُ مَعَ اللَّهِ إِلَٰهًا آخَرَ لَا بُرْهَانَ لَهُ بِهِ فَإِنَّمَا حِسَابُهُ عِنْدَ رَبِّهِ ۚ إِنَّهُ لَا يُفْلِحُ الْكَافِرُونَ]]
Ve her kim Allahın beraberinde diğer bir tanrı da'vâ ederse onun ona hiç bir bürhanı yoktur ve ancak rabbının ındinde hisabı vardır, hak bu ki kâfirler felâh bulmazlar
アッラーと一緒に,何の証拠もない外の神に祈る者の計算は主の御許にあるだけである。本当に不信者たちは,勝ち抜くことは出来ないであろう。
He who crieth unto any other god along with Allah hath no proof thereof. His reckoning is only with his Lord. Lo! disbelievers will not be successful.
23/118
وَقُلْ رَبِّ اغْفِرْ وَارْحَمْ وَأَنْتَ خَيْرُ الرَّاحِمِينَ
Hem şöyle de: «Râbbım! bana magrifet, merhamet buyur, sen merhamet edenlerin en hayırlısısın.»
(祈って)言うがいい。「主よ,御赦しを与え,慈悲を与えて下さい。あなたは最も優れた慈悲を与える方であられます。」
And (O Muhammad) say: My Lord! Forgive and have mercy, for Thou art best of all who show mercy.


Yenişehir..

Şablon:Sadeleştirilmiş ET


Sure Formülleri

Sure Formülleri

Advertisement