Yenişehir Wiki
Register
Advertisement
Disambig Bakınız: Mürselat Suresi/WP, Mürselat Suresi/VP
İnsan Suresi Mürselat Suresi Nebe Suresi
2010 Kur'an Yılında Mersin Yenişehir Kaymakamlığı İlçe Müftülüğünün Dünyanın En Kapsamlı Kur'an Portali Projesidir.
Disambig Bakınız: Mürselat suresi/MEAL, Mürselat suresi/VİDEO, Mürselat suresi/TEFSİR, Mürselat suresi/TEZHİB, Mürselat suresi/HAT, Mürselat suresi/FAZİLETİ, Mürselat suresi/HİKMETLERİ, Mürselat suresi/, Mürselat suresi/KERAMETLERİ, Mürselat suresi/AUDİO, Mürselat suresi/HADİSLER, Mürselat suresi/Elmalı orijinali, Mürselat suresi/Transkriptleri, Mürselat Suresi/NAKİLLER, Mürselat Suresi/Elmalılı Tefsiri


Ayet No
Ayet Metni
Elmalı Meali (Orijinali)
Japonca [1]
İngilizce Meali (M. Pickthall)
77/0
Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın ismiyle.
慈悲あまねく慈愛深きアッラーの御名において。
In the name of Allah, the Beneficent, the Merciful
وَالْمُرْسَلَاتِ عُرْفًا
Kasem olsun o urf için gönderilenlere
次々に送られる風において。
By the emissary winds, (sent) one after another
فَالْعَاصِفَاتِ عَصْفًا
Derken büküp devirenlere
猛威を振う風において。
By the raging hurricanes,
وَالنَّاشِرَاتِ نَشْرًا
Ve neşrederek yayanlara
雨を(西?)す風において。
By those which cause earth's vegetation to revive;
فَالْفَارِقَاتِ فَرْقًا
Derken seçip ayıranlara
真理と虚偽を区別する(クルアーンの)啓示において。
By those who winnow with a winnowing,
فَالْمُلْقِيَاتِ ذِكْرًا
Sonra bir ögüt bırakanlara
啓示を預言者たちに伝える天使たちにおいて(誓う)。
By those who bring down the Reminder,
عُذْرًا أَوْ نُذْرًا
Gerek özriçin olsun gerek inzar
アッラーからの御諭しと警告として(伝えている)。
To excuse or to warn,
إِنَّمَا تُوعَدُونَ لَوَاقِعٌ
Herhalde size va'dolunan muhakkak olacaktır
(マッカの背信者よ。)あなたがたに約束されたこと(復活の日と懲罰)が確かに起る。
Surely that which ye are promised will befall.
فَإِذَا النُّجُومُ طُمِسَتْ
Hani o yıldızlar silindiği vakıt
諸星が消される時,
So when the stars are put out,
وَإِذَا السَّمَاءُ فُرِجَتْ
Ve o Sema açıldığı vakıt
天が裂け散る時,
And when the sky is riven asunder,
وَإِذَا الْجِبَالُ نُسِفَتْ
Ve o dağlar savurulduğu vakıt
山々が塵のように運び去られる時,
And when the mountains are blown away,
وَإِذَا الرُّسُلُ أُقِّتَتْ
Ve o ilçiler miykatlarına irdirildiği vakıt
使徒たちが定められた時に召集される時,
And when the messengers are brought unto their time appointed
لِأَيِّ يَوْمٍ أُجِّلَتْ
Onlar hangi güne te'cil edildi?
(それらは)いつの日まで猶予されたのか。
For what day is the time appointed?
لِيَوْمِ الْفَصْلِ
Fasıl gününe
裁きの日までである。
For the Day of Decision.
وَمَا أَدْرَاكَ مَا يَوْمُ الْفَصْلِ
Bildinmi nedir fasıl günü?
裁きの日が何であるかを,あなたに理解させるものは何か。
And what will convey unto thee what the Day of Decision is!
وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِلْمُكَذِّبِينَ
Vay haline o gün yalan diyenlerin
(真理を)嘘であると言って来た者たちにとり,その日こそ哀れである。
Woe unto the repudiators on that day!
أَلَمْ نُهْلِكِ الْأَوَّلِينَ
Helâk etmedikmi evvelkileri?
われは(悪行のために)前代の者を滅ぼさなかったか。
Destroyed We not the former folk,
ثُمَّ نُتْبِعُهُمُ الْآخِرِينَ
Sonra arkalarına takacağız geridekileri
その後われは,後代の者にかれらを継がせたではないか。
Then caused the latter folk to follow after?
كَذَٰلِكَ نَفْعَلُ بِالْمُجْرِمِينَ
Biz öyle yaparız mücrimleri
このようにわれは罪のある者たちを処分する。
Thus deal We ever with the guilty.
وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِلْمُكَذِّبِينَ
Vay haline o gün yalan diyenlerin
(真理を)嘘であると言って来た者たちにとり,その日こそ哀れである。
Woe unto the repudiators on that day!
أَلَمْ نَخْلُقْكُمْ مِنْ مَاءٍ مَهِينٍ
Yaratmadıkmı sizi bir hakîr sudan?
われはあなたがたを卑しい水から創ったではないか。
Did We not create you from a base fluid
فَجَعَلْنَاهُ فِي قَرَارٍ مَكِينٍ
Kılıp da onu bir makarda temkin
われはそれを,安泰な休・所(子宮)に置いた,
Which We laid up in a safe abode
إِلَىٰ قَدَرٍ مَعْلُومٍ
Ma'lûm bir kadere değin
定められた時期まで。
For a known term?
فَقَدَرْنَا فَنِعْمَ الْقَادِرُونَ
Demekki ölçmüşüz, demekki biz ne güzel kâdiriz
われはそう定めた。わが決定の何と善いことよ。
Thus We arranged. How excellent is Our arranging!
وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِلْمُكَذِّبِينَ
Vay haline o gün yalan diyenlerin
(真理を)嘘であると言って来た者たちにとり,その日こそ哀れである。
Woe unto the repudiators on that day!
أَلَمْ نَجْعَلِ الْأَرْضَ كِفَاتًا
Ye kılmadıkmı Arzı bir tokat
われは,大地を大きな容器としなかったか,
Have We not made the earth a receptacle
أَحْيَاءً وَأَمْوَاتًا
Gerekse diriler için gerekse emvat
生存者と死者(双方のために)。
Both for the living and the dead,
وَجَعَلْنَا فِيهَا رَوَاسِيَ شَامِخَاتٍ وَأَسْقَيْنَاكُمْ مَاءً فُرَاتًا
Ve oturdupda onda yumru yumru oturaklı dağlar, sunmadıkmı size bir su (tatlı) bir furat
その上に山々を高く聳えさせ,また清鮮な水をあなたがたに飲ませたではないか。
And placed therein high mountains and given you to drink sweet water therein?
وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِلْمُكَذِّبِينَ
Vay haline o gün yalan diyenlerin
(真理を)嘘であると言って来た者たちにとり,その日こそ哀れである。
Woe unto the repudiators on that day!
انْطَلِقُوا إِلَىٰ مَا كُنْتُمْ بِهِ تُكَذِّبُونَ
Haydi boşanın o yalan dediğinize
(仰せられよう。)「赴け,あなたがたが嘘であると言って来た所(地獄)ヘ。
(It will be said unto them:) Depart unto that (doom) which ye used to deny;
انْطَلِقُوا إِلَىٰ ظِلٍّ ذِي ثَلَاثِ شُعَبٍ
Haydi boşanın bir üç çatallı gölgeye
赴け,あなたがた3っの枝(に立ち登る煙)の陰に。」
Depart unto the shadow falling threefold.
لَا ظَلِيلٍ وَلَا يُغْنِي مِنَ اللَّهَبِ
Ne gölgelendirir ne alevden korur
それは影にもならず,また燃え盛る炎に対しては役に立たないであろう。
(Which yet is) no relief nor shelter from the flame.
إِنَّهَا تَرْمِي بِشَرَرٍ كَالْقَصْرِ
Çünkü o, öyle şirareler atacaktırki her biri bir saray gibi
それは(巨大な)砦のような炎を吐き,
Lo! it throweth up sparks like the castles,
كَأَنَّهُ جِمَالَتٌ صُفْرٌ
Sanki sarı sarı hopalar gibi
丁度(狂奔する)黄褐色のラクダのよう。
(Or) as it might be camels of bright yellow hue.
وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِلْمُكَذِّبِينَ
Vay haline o gün yalan diyenlerin
(真理を)嘘であると言って来た者たちにとり,その日こそ哀れである。
Woe unto the repudiators on that day!
هَٰذَا يَوْمُ لَا يَنْطِقُونَ
Bugün nutukları tutulacağı gündür
それは,発言することが出来ない日であり,
This is a day wherein they speak not,
وَلَا يُؤْذَنُ لَهُمْ فَيَعْتَذِرُونَ
İzin de verilmezki i'tizar ederler
また申し開きも,かれらに許されないであろう。
Nor are they suffered to put forth excuses.
وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِلْمُكَذِّبِينَ
Vay haline o gün yalan diyenlerin
(真理を)嘘であると言って来た者たちにとり,その日こそ哀れである。
Woe unto the repudiators on that day!
هَٰذَا يَوْمُ الْفَصْلِ ۖ جَمَعْنَاكُمْ وَالْأَوَّلِينَ
Bu işte o fasıl günü topladık sizi ve evvelkileri
それは裁きの日であり,われはあなたがたも(あなたがた)以前の者たちも,一緒に集める。
This is the Day of Decision, We have brought you and the men of old together.
فَإِنْ كَانَ لَكُمْ كَيْدٌ فَكِيدُونِ
Varsa bir fenniniz atlatın beni
あなたがたに何か術策があるのなら,われに向かって策謀するがいい。
If now ye have any wit, outwit Me.
وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِلْمُكَذِّبِينَ
Vay haline o gün yalan diyenlerin
(真理を)嘘であると言って来た者たちにとり,その日こそ哀れである。
Woe unto the repudiators on that day!
إِنَّ الْمُتَّقِينَ فِي ظِلَالٍ وَعُيُونٍ
Şübhesiz ki (korunan) müttakîler gölgelerde kaynaklar
主を畏れる者は,本当に(涼しい)影と泉の間にいるだろう。
Lo! those who kept their duty are amid shade and fountains,
وَفَوَاكِهَ مِمَّا يَشْتَهُونَ
Ve canlarının istediğinden meyveler içindedirler
かれらが欲する,凡ての果実(を得る)。
And fruits such as they desire.
كُلُوا وَاشْرَبُوا هَنِيئًا بِمَا كُنْتُمْ تَعْمَلُونَ
Yeyin, için âfiyet olsun işlediğiniz amellere mukabil
「心の底から満足して食べ且つ飲め,あなたがた(の善い)行いをしたことに対して。」(とわれは言おう。)
(Unto them it is said:) Eat, drink and welcome, O ye blessed, in return for what ye did.
إِنَّا كَذَٰلِكَ نَجْزِي الْمُحْسِنِينَ
İşte biz muhsinleri böyle karşılarız
このようにわれは,善い行いの者たちに報いる。
Thus do We reward the good.
وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِلْمُكَذِّبِينَ
Vay halina o gün yalan diyenlerin
(真理を)嘘であると言って来た者たちにとり,その日こそ哀れである。
Woe unto the repudiators on that day!
كُلُوا وَتَمَتَّعُوا قَلِيلًا إِنَّكُمْ مُجْرِمُونَ
Yeyin, zevk edin biraz, çünkü mücrimlersiniz
(あなたがた不義の者よ。)「しばしの間食べ且つ享楽するがいい。本当にあなたがたは罪深い者である。」
Eat and take your ease (on earth) a little. Lo! ye are guilty.
وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِلْمُكَذِّبِينَ
Vay haline o gün yalan diyenlerin
(真理を)嘘であると言って来た者たちにとり,その日こそ哀れである。
Woe unto the repudiators on that day!
وَإِذَا قِيلَ لَهُمُ ارْكَعُوا لَا يَرْكَعُونَ
Yerler, içerler de rükû' edin denildiği zaman onlara, rükû' etmezler
かれらは,「立礼〔ルクーウ〕せよ。」と言われても立礼しない。
When it is said unto them: Bow down, they bow not down!
وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِلْمُكَذِّبِينَ
Vay haline o gün yalan diyenlerin
(真理を)嘘であると言ってきた者たちにとり,その日こそ哀れである。
Woe unto the repudiators on that day!
فَبِأَيِّ حَدِيثٍ بَعْدَهُ يُؤْمِنُونَ
Artık bundan sonra hangi söze inanacaklar?
この(クルアーン)を差し置いて,どんな教えをかれらは信じようとするのか。
In what statement, after this, will they believe?


Yenişehir..

Şablon:Sadeleştirilmiş ET


Sure Formülleri

Sure Formülleri

Advertisement