←Nisa Suresi | Maide Suresi 2010 Kur'an Yılında Mersin Yenişehir Kaymakamlığı İlçe Müftülüğünün Dünyanın En Kapsamlı Kur'an Portali Projesidir. |
Enam Suresi→ |
Ayet No
|
Ayet Metni
|
Elmalı Meali (Orijinali)
|
Japonca [1]
|
İngilizce Meali Pickthall)
|
5/0
|
Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın ismiyle.
|
慈悲あまねく慈愛深きアッラーの御名において。
|
In the name of Allah, the Beneficent, the Merciful
| |
[[1. يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا أَوْفُوا بِالْعُقُودِ ۚ أُحِلَّتْ لَكُمْ بَهِيمَةُ الْأَنْعَامِ إِلَّا مَا يُتْلَىٰ عَلَيْكُمْ غَيْرَ مُحِلِّي الصَّيْدِ وَأَنْتُمْ حُرُمٌ ۗ إِنَّ اللَّهَ يَحْكُمُ مَا يُرِيدُ ]]
|
Ey o bütün iyman edenler! akıdlerinizi iyfa ediniz, ihrama girdiğinizde avı halâl saymamanız şartiyle size en'am behaiminin âtide okunacak olanlardan maadası halâl kılındı, şüphe yok ki Allah ne isterse hukmeder
|
1. あなたがた信仰する者よ,約束を守りなさい。あなたがたに対し,今から読・あげるものを除いた家畜は許される。ただしあなたがたが巡礼着の間,狩猟は許されない。本当にアッラーは,御好・になられたことを定められる。
|
1. O ye who believe! Fulfil your undertakings. The beast of cattle is made lawful unto you (for food) except that which is announced unto you (herein), game being unlawful when ye are on pilgrimage. Lo! Allah ordaineth that which pleaseth Him.
| |
[[2. يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا لَا تُحِلُّوا شَعَائِرَ اللَّهِ وَلَا الشَّهْرَ الْحَرَامَ وَلَا الْهَدْيَ وَلَا الْقَلَائِدَ وَلَا آمِّينَ الْبَيْتَ الْحَرَامَ يَبْتَغُونَ فَضْلًا مِنْ رَبِّهِمْ وَرِضْوَانًا ۚ وَإِذَا حَلَلْتُمْ فَاصْطَادُوا ۚ وَلَا يَجْرِمَنَّكُمْ شَنَآنُ قَوْمٍ أَنْ صَدُّوكُمْ عَنِ الْمَسْجِدِ الْحَرَامِ أَنْ تَعْتَدُوا ۘ وَتَعَاوَنُوا عَلَى الْبِرِّ وَالتَّقْوَىٰ ۖ وَلَا تَعَاوَنُوا عَلَى الْإِثْمِ وَالْعُدْوَانِ ۚ وَاتَّقُوا اللَّهَ ۖ إِنَّ اللَّهَ شَدِيدُ الْعِقَابِ ]]
|
Ey o bütün iyman edenler! ne Allahın şeâirine, ne şehri harâma, ne kurbanlık hediyyelere, ne gerdanlıklarına ne de mevlâlarının gerek fazlını ve gerek rızasını arayarak beyti harâma doğru gelenlere sakın hurmetsizlik etmeyin, ihramdan çıktığınız zaman isterseniz avlanın, sizi Mescidi haramdan menettiler diye bir takımlarına karşı beslediğiniz kin sakın sizi tecavüze sevk etmesin, birr-ü takvâ üzere yardımlaşın, günah-ü taaddi üzere yardımlaşmayın, Allahdan korkun çünkü Allahın ıkabı çok şiddetlidir
|
2. あなたがた信仰する者よ,アッラーの聖い表徴を冒(演?)してはならない。また聖月,(犠牲の)棒げ物,(それを標示する)首飾り,また主の恩恵と御喜びを求めて,聖なる家(カアバ)に参った者を犯してはならない。だが,(巡礼着を)脱いだならば,狩猟してもよい。あなたがたを(且つて)聖なるマスジドから追放した者たちを恨・にもって,法を越え,刺激してはならない。寧ろ正義と篤信のために助けあって,信仰を深めなさい。罪と恨・のために助けあってはならない。アッラーを畏れなさい。誠にアッラーは懲罰に就いて厳重であられる。
|
2. O ye who believe! Profane not Allah's monuments nor the Sacred Month nor the offerings nor the garlands, nor those repairing to the Sacred House, seeking the grace and pleasure of Allah. But when ye have left the sacred territory, then go hunting (if ye will). And let not your hatred of a folk who (once) stopped your going to the Inviolable Place of Worship seduce you to transgress; but help ye one another unto righteousness and pious duty. Help not one another unto sin and transgression, but keep your duty to Allah. Lo! Allah is severe in punishment.
| |
[[3. حُرِّمَتْ عَلَيْكُمُ الْمَيْتَةُ وَالدَّمُ وَلَحْمُ الْخِنْزِيرِ وَمَا أُهِلَّ لِغَيْرِ اللَّهِ بِهِ وَالْمُنْخَنِقَةُ وَالْمَوْقُوذَةُ وَالْمُتَرَدِّيَةُ وَالنَّطِيحَةُ وَمَا أَكَلَ السَّبُعُ إِلَّا مَا ذَكَّيْتُمْ وَمَا ذُبِحَ عَلَى النُّصُبِ وَأَنْ تَسْتَقْسِمُوا بِالْأَزْلَامِ ۚ ذَٰلِكُمْ فِسْقٌ ۗ الْيَوْمَ يَئِسَ الَّذِينَ كَفَرُوا مِنْ دِينِكُمْ فَلَا تَخْشَوْهُمْ وَاخْشَوْنِ ۚ الْيَوْمَ أَكْمَلْتُ لَكُمْ دِينَكُمْ وَأَتْمَمْتُ عَلَيْكُمْ نِعْمَتِي وَرَضِيتُ لَكُمُ الْإِسْلَامَ دِينًا ۚ فَمَنِ اضْطُرَّ فِي مَخْمَصَةٍ غَيْرَ مُتَجَانِفٍ لِإِثْمٍ ۙ فَإِنَّ اللَّهَ غَفُورٌ رَحِيمٌ ]]
|
Size şunlar haram kılındı: ölü, kan, ınzir eti, Allahdan başkâsının namına boğazlanan, bir de boğulmuş, yahud vurulmuş yahud yuvarlanmış, yahud süsülmüş, yahud canavar yırtmış olub da canı üzerinde iken kesmedikleriniz ve dikili taşlar üzerinde boğazlananlar ve zararla kısmet paylaşmanız, hep bunlar birer fisk (yoldan çıkıştır) bu gün kâfirler deninizi söndürebilmekten ümidlerini kestiler, onlardan korkmayın, yalnız benden korkun, işte bugün sizin için dinininiz kemale yetirdim, üzerinizdeki ni'metimi tamâma irdirdim, ve size din olarak islâma rıza verdim, şu kadar ki her kim son derece açlık halinde çaresiz kalırda günaha meyl maksadı olmaksızın onlardan yemeğe muztarr olursa elbette Allah gafur, rahîmdir
|
3. あなたがたに禁じられたものは,死肉,(流れる)血,豚肉,アッラー以外の名を唱え(殺され)たもの,絞め殺されたもの,打ち殺されたもの,墜死したもの,角で突き殺されたもの,野獣が食い残したもの,(ただしこの種のものでも)あなたがたがその止めを刺したものは別である。また石壇に犠牲とされたもの,籤で分配されたものである。これらは忌まわしいものである。今日,不信心な者たちはあなたがたの教え(を打破すること)を断念した。だからかれらを畏れないでわれを畏れなさい。今日われはあなたがたのために,あなたがたの宗教を完成し,またあなたがたに対するわれの恩恵を全うし,あなたがたのための教えとして,イスラームを選んだのである。しかし罪を犯す意図なく,飢えに迫られた者には,本当にアッラーは寛容にして慈悲深くあられる。
|
3. Forbidden unto you (for food) are carrion and blood and swine flesh, and that which hath been dedicated unto any other than Allah, and the strangled, and the dead through beating, and the dead through falling from a height, and that which hath been killed by (the goring of) horns, and the devoured of wild beasts, saving that which ye make lawful (by the death stroke), and that which hath been immolated unto idols. And (forbidden is it) that ye swear by the divining arrows. This is an abomination. This day are those who disbelieve in despair of (ever harming) your religion; so fear them not, fear Me! This day have I perfected your religion for you and completed My favour unto you, and have chosen for you as religion AL- ISLAM. Whoso is forced by hunger, not by will, to sin: (for him) lo! Allah is Forgiving, Merciful.
| |
[[4. يَسْأَلُونَكَ مَاذَا أُحِلَّ لَهُمْ ۖ قُلْ أُحِلَّ لَكُمُ الطَّيِّبَاتُ ۙ وَمَا عَلَّمْتُمْ مِنَ الْجَوَارِحِ مُكَلِّبِينَ تُعَلِّمُونَهُنَّ مِمَّا عَلَّمَكُمُ اللَّهُ ۖ فَكُلُوا مِمَّا أَمْسَكْنَ عَلَيْكُمْ وَاذْكُرُوا اسْمَ اللَّهِ عَلَيْهِ ۖ وَاتَّقُوا اللَّهَ ۚ إِنَّ اللَّهَ سَرِيعُ الْحِسَابِ ]]
|
Sana soruyorlar: Kendileri için halâl kılınan ne? De ki sizin için bütün pâk ni'metler halâl kılındı, alıştırarak ve Allahın size öğrettiğinden öğreterek yetiştirdiğiniz avcı hayvanların da size tutuverdiklerinden yeyin ve üzerine «besmele» çekin ve Allahdan korkun, çünkü Allahın muhasebesi çok sür'atlidir
|
4. かれらは何が許されるかに就いて,あなたに問う。言ってやるがいい。「(凡て)善いものはあなたがたに許される。あなたがたがアッラーの教えられた仕方によって訓練した鳥獣があなたがたのために捕えたものを食べなさい。だが獲物に対して,アッラーの御名を唱えなさい。アッラーを畏れなさい。本当にアッラーは清算を極めて速くなされる。」
|
4. They ask thee (O Muhammad) what is made lawful for them. Say : ( all ) good things are made lawful for you. And those beasts and birds of prey which ye have trained as hounds are trained, ye teach them that which Allah taught you; so eat of that which they catch for you and mention Allah's name upon it, and observe your duty to Allah. Lo! Allah is swift to take account.
| |
[[5. الْيَوْمَ أُحِلَّ لَكُمُ الطَّيِّبَاتُ ۖ وَطَعَامُ الَّذِينَ أُوتُوا الْكِتَابَ حِلٌّ لَكُمْ وَطَعَامُكُمْ حِلٌّ لَهُمْ ۖ وَالْمُحْصَنَاتُ مِنَ الْمُؤْمِنَاتِ وَالْمُحْصَنَاتُ مِنَ الَّذِينَ أُوتُوا الْكِتَابَ مِنْ قَبْلِكُمْ إِذَا آتَيْتُمُوهُنَّ أُجُورَهُنَّ مُحْصِنِينَ غَيْرَ مُسَافِحِينَ وَلَا مُتَّخِذِي أَخْدَانٍ ۗ وَمَنْ يَكْفُرْ بِالْإِيمَانِ فَقَدْ حَبِطَ عَمَلُهُ وَهُوَ فِي الْآخِرَةِ مِنَ الْخَاسِرِينَ ]]
|
Bugün pâk ni'metler sizin için halâl kılındı, hem mü'mîn kadınların hurr olanlariyle sizden evvel kitâb verilen ümmetlerin hur kadınları da iffetlerinizi muhafaza ederek, zina etmeksizin, gizli dost tutmaksızın kendilerine mehirlerini verib nikâhladığınız takdirde size halâldır, ve her kim şeriatin ahkâmını tanımazsa her halde bütün işlediği hederdir ve âhırette o, husranda kalanlardandır
|
5. 今日(清き)良いものがあなたがたに許される。啓典を授けられた民の食べ物は,あなたがたに合法であり,あなたがたの食べ物は,かれらにも合法である。また信者の貞節な女,あなたがた以前に,啓典を授けられた民の中の貞節な女も。もしあなたがたが(貞節な)女に姦淫や密通をせずに,きちんと婚資を与え妻に迎えるならば許される。凡そ信仰を拒否する者は,その善行も虚しく,来世においては,失敗者の類である。
|
5. This day are (all) good things made lawful for you. The food of those who have received the Scripture is lawful for you, and your food is lawful for them. And so are the virtuous women of the believers and the virtuous women of those who received the Scripture before you (lawful for you) when ye give them their marriage portions and live with them in honour, not in fornication, nor taking them as secret concubines. Whoso denieth the faith, his work is vain and he will be among the losers in the Hereafter.
| |
[[6. يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا إِذَا قُمْتُمْ إِلَى الصَّلَاةِ فَاغْسِلُوا وُجُوهَكُمْ وَأَيْدِيَكُمْ إِلَى الْمَرَافِقِ وَامْسَحُوا بِرُءُوسِكُمْ وَأَرْجُلَكُمْ إِلَى الْكَعْبَيْنِ ۚ وَإِنْ كُنْتُمْ جُنُبًا فَاطَّهَّرُوا ۚ وَإِنْ كُنْتُمْ مَرْضَىٰ أَوْ عَلَىٰ سَفَرٍ أَوْ جَاءَ أَحَدٌ مِنْكُمْ مِنَ الْغَائِطِ أَوْ لَامَسْتُمُ النِّسَاءَ فَلَمْ تَجِدُوا مَاءً فَتَيَمَّمُوا صَعِيدًا طَيِّبًا فَامْسَحُوا بِوُجُوهِكُمْ وَأَيْدِيكُمْ مِنْهُ ۚ مَا يُرِيدُ اللَّهُ لِيَجْعَلَ عَلَيْكُمْ مِنْ حَرَجٍ وَلَٰكِنْ يُرِيدُ لِيُطَهِّرَكُمْ وَلِيُتِمَّ نِعْمَتَهُ عَلَيْكُمْ لَعَلَّكُمْ تَشْكُرُونَ ]]
|
Ey o bütün iyman edenler! Namaza kalkacağınız vakit yüzlerinizi ve dirseklere kadar ellerinizi ve başlarınıza mesh edib her iki topuğa kadar ayaklarınızı yıkayın, cünübseniz tas tamam yıkanın, eğer hasta veya seferde olursunuz veya biriniz hacet yerinden gelir veya kadınlara dokunursunuz da suya gücünüz yetmezse o vakit de temiz bir toprağa teyemmüm edin: niyyetle ondan yüzlerinize ve ellerinize mesh eyleyin, Allahın muradı sizi sıkıntıya koşmak değil ve lâkin o sizi pam pâk etmek ve üzerinizdeki ni'metini tamamlamak istiyor ki şükredesiniz
|
6. 信仰する者よ,あなたがたが礼拝に立つ時は,顔と,両手を肘まで洗い,頭を撫で,両足を踝まで(洗え)。あなたがたがもし大汚の時は,全身の添浴をしなさい。またあなたがたが病気にかかり,または旅路にあり,また誰か廁から来た者,または女と交わった者で,水を見つけられない場合は,清浄な上に触れ,あなたがたの顔と両手を撫でなさい。アッラーは困難を,あなたがたに課すことを望まれない。ただし,あなたがたを清めることを望・,またあなたがたへの恩恵を果される。恐らくあなたがたは感謝するであろう。
|
6. O ye who believe! When ye rise up for prayer, wash your face, and your hands up to the elbows, and lightly rub your heads and (wash) your feet up to the ankles. And if ye are unclean, purify yourselves. And if ye are sick or on a journey, or one of you cometh from the closet, or ye have had contact with women, and ye find not water, then go to clean, high ground and rub your faces and your hands with some of it. Allah would not place a burden on you, but He would purify you and would perfect His grace upon you, that ye may give thanks.
| |
[[7. وَاذْكُرُوا نِعْمَةَ اللَّهِ عَلَيْكُمْ وَمِيثَاقَهُ الَّذِي وَاثَقَكُمْ بِهِ إِذْ قُلْتُمْ سَمِعْنَا وَأَطَعْنَا ۖ وَاتَّقُوا اللَّهَ ۚ إِنَّ اللَّهَ عَلِيمٌ بِذَاتِ الصُّدُورِ ]]
|
Allahın üzerinizdeki ni'metini ve sizi «işittik, itaat ettik» dediğiniz vakit bağladığı misakını unutmayın, Allahdan korkun, çünkü Allah bütün sinelerin künhünü bilir.
|
7. あなたがたに対するアッラーの恩恵と,かれがあなたがたと結ばれた約束を心に銘じ,あなたがたが,「わたしたちは聴きました,従います。」と言った時を思い,アッラーを畏れなさい。アッラーは,あなたがたが胸の中に抱くことを熟知なされる。
|
7. Remember Allah's grace upon you and His covenant by which He bound you when ye said: We hear and we obey; and keep your duty to Allah. Allah knoweth what is in the breasts (of men).
| |
[[8. يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا كُونُوا قَوَّامِينَ لِلَّهِ شُهَدَاءَ بِالْقِسْطِ ۖ وَلَا يَجْرِمَنَّكُمْ شَنَآنُ قَوْمٍ عَلَىٰ أَلَّا تَعْدِلُوا ۚ اعْدِلُوا هُوَ أَقْرَبُ لِلتَّقْوَىٰ ۖ وَاتَّقُوا اللَّهَ ۚ إِنَّ اللَّهَ خَبِيرٌ بِمَا تَعْمَلُونَ ]]
|
Ey o bütün iyman edenler! Allah için duran hâkimler, adâlet nümunesi şahidler olunuz ve sakın bir kavme buğzunuz sizi adaletsizliğe sevk etmesin, adâlet edin takvaya en yakın olan odur, Allahdan korkun müttekı olun çünkü Allah her ne yaparsanız habîrdir
|
8. あなたがた信仰する者よ,アッラーのために堅固に立つ者として,正義に基いた証人であれ。人びとを憎悪するあまり,あなたがたは(仲間にも敵にも)正義に反してはならない。正義を行いなさい。それは最も篤信に近いのである。アッラーを畏れなさい。アッラーはあなたがたの行うことを熟知なされる。
|
8. O ye who believe! Be steadfast witnesses for Allah in equity, and let not hatred of any people seduce you that ye deal not justly. Deal justly, that is nearer to your duty. Observe your duty to Allah. Lo! Allah is Informed of what ye do.
| |
9. وَعَدَ اللَّهُ الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ ۙ لَهُمْ مَغْفِرَةٌ وَأَجْرٌ عَظِيمٌ
|
Allah o iyman edib salih amelleri yapan kullarına şöyle va'd buyurdu; Hem mağfiret var onlara hem ecri azîm
|
9. 信仰して善い行いに励む者に,アッラーは約束なされた。かれらには,御赦しと偉大な報奨がある。
|
9. Allah hath promised those who believe and do good works: Theirs will be forgiveness and immense reward.
| |
10. وَالَّذِينَ كَفَرُوا وَكَذَّبُوا بِآيَاتِنَا أُولَٰئِكَ أَصْحَابُ الْجَحِيمِ
|
Küfredib âyetlerimizi tekzib edenlere de şu: Onlar eshabı cahîm
|
10. だが信仰を拒否してわが印を偽りであるとする者,これらは火獄の住人である。
|
10. And they who disbelieve and deny Our revelations, such are rightful owners of hell.
| |
[[11. يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا اذْكُرُوا نِعْمَتَ اللَّهِ عَلَيْكُمْ إِذْ هَمَّ قَوْمٌ أَنْ يَبْسُطُوا إِلَيْكُمْ أَيْدِيَهُمْ فَكَفَّ أَيْدِيَهُمْ عَنْكُمْ ۖ وَاتَّقُوا اللَّهَ ۚ وَعَلَى اللَّهِ فَلْيَتَوَكَّلِ الْمُؤْمِنُونَ ]]
|
Ey o bütün iyman edenler! Anın Allahın üzerinizdeki o ni'metini ki bir vakıt size bir kavm el uzatmayı kurmuştu da o bunların ellerini size dokunmaktan men'etmişti, siz hep Allaha korunun ve mü'minler yalnız Allaha dayansınlar
|
11. 信仰する者よ,あなたがたの授かったアッラーの恩恵を心に銘じなさい。人びとがあなたがたに向かって手を出そうとした時,あなたがたのためにその手を押えられた時のことを。アッラーを畏れなさい。信者たちは,一生懸命にアッラーを信頼しなさい。
|
11. O ye who believe! Remember Allah's favour unto you, how a people were minded to stretch out their hands against you but He withheld their hands from you; and keep your duty to Allah. In Allah let believers put their trust.
| |
[[12. وَلَقَدْ أَخَذَ اللَّهُ مِيثَاقَ بَنِي إِسْرَائِيلَ وَبَعَثْنَا مِنْهُمُ اثْنَيْ عَشَرَ نَقِيبًا ۖ وَقَالَ اللَّهُ إِنِّي مَعَكُمْ ۖ لَئِنْ أَقَمْتُمُ الصَّلَاةَ وَآتَيْتُمُ الزَّكَاةَ وَآمَنْتُمْ بِرُسُلِي وَعَزَّرْتُمُوهُمْ وَأَقْرَضْتُمُ اللَّهَ قَرْضًا حَسَنًا لَأُكَفِّرَنَّ عَنْكُمْ سَيِّئَاتِكُمْ وَلَأُدْخِلَنَّكُمْ جَنَّاتٍ تَجْرِي مِنْ تَحْتِهَا الْأَنْهَارُ ۚ فَمَنْ كَفَرَ بَعْدَ ذَٰلِكَ مِنْكُمْ فَقَدْ ضَلَّ سَوَاءَ السَّبِيلِ ]]
|
Celâli hakkı için ki Allah Beni İsrailden misak almıştı ve içlerinden on iki nakıb göndermiştik ve Allah buyurmuştu: haberiniz olsun ben sizinle beraberim, celâlim hakkı için eğer siz namazı kılar, zekâtı verir ve Rasullerime inanır, kendilerine kuvvetle yardım eder ve Allaha karzı hasenle ıkraz muamelesi yaparsanız elbette tarafınızdan kabahatlarınızı keffaretlerim ve mutlak sizi altından nehirler akar Cennetlere korum, bundan sonra da içinizden her kim nankörlük eder küfre saparsa artık düz yolun ortasında sapmış, kendini zayi' etmiş olur
|
12. アッラーは,以前にイスラエルの子孫と約束を結ばれ,われはかれらの中から12人の首長を立てた。そしてアッラーは仰せられた。「本当にわれはあなたがたと一緒にいるのである。もしあなたがたが礼拝の務めを守り,定めの喜捨をなし,われの使徒たちを信じて援助し,アッラーによい選付をするならば,われは,必ずあなたがたの凡ての罪業を消滅し,川が下を流れる楽園にきっと入らせよう。今後あなたがたの中,これ(約束)を信じない者は,正しい道から迷い去る。
|
12. Allah made a covenant of old with the Children of Israel and We raised among them twelve chieftains: and Allah said: Lo! I am with you. If ye establish worship and pay the poor due, and believe in My messengers and support them, and lend unto Allah a kindly loan, surely I shall remit your sins, and surely I shall bring you into gardens underneath which rivers flow. Whoso among you disbelieveth after this will go astray from a plain road.
| |
[[13. فَبِمَا نَقْضِهِمْ مِيثَاقَهُمْ لَعَنَّاهُمْ وَجَعَلْنَا قُلُوبَهُمْ قَاسِيَةً ۖ يُحَرِّفُونَ الْكَلِمَ عَنْ مَوَاضِعِهِ ۙ وَنَسُوا حَظًّا مِمَّا ذُكِّرُوا بِهِ ۚ وَلَا تَزَالُ تَطَّلِعُ عَلَىٰ خَائِنَةٍ مِنْهُمْ إِلَّا قَلِيلًا مِنْهُمْ ۖ فَاعْفُ عَنْهُمْ وَاصْفَحْ ۚ إِنَّ اللَّهَ يُحِبُّ الْمُحْسِنِينَ ]]
|
Sonra bu misaklarını nakzettikleri içindir ki biz onları lâ'netledik ve kalblerini kas katı ettik, kelimeleri yerlerinden oynatarak tahrif ederler, ıhtar edildikleri hakikatlerden hazz almayı unuttular, içlerinden pek azı müstesna olmak üzere onlardan daima bir hainliğe muttali' olur durursun, yine sen onlardan afvet ve aldırma, çünkü Allah ihsan edenleri sever
|
13. しかしかれらはこの約束を破ったので,われは見限って,かれらの心を頑なにした。かれらは(啓典の中の)字句の位置を変え,与えられた訓戒の一部分を忘れてしまった。それでかれらの中の少数の者以外は,いつも契約を破棄し,裏切りに出るであろう。だがかれらを許して見逃しなさい。」本当にアッラーは善い行いをする者を御好・になられる。
|
13. And because of their breaking their covenant, We have cursed them and made hard their hearts. They change words from their context and forget a part of that whereof they were admonished. Thou wilt not cease to discover treachery from all save a few of them. But bear with them and pardon them. Lo! Allah loveth the kindly.
| |
[[14. وَمِنَ الَّذِينَ قَالُوا إِنَّا نَصَارَىٰ أَخَذْنَا مِيثَاقَهُمْ فَنَسُوا حَظًّا مِمَّا ذُكِّرُوا بِهِ فَأَغْرَيْنَا بَيْنَهُمُ الْعَدَاوَةَ وَالْبَغْضَاءَ إِلَىٰ يَوْمِ الْقِيَامَةِ ۚ وَسَوْفَ يُنَبِّئُهُمُ اللَّهُ بِمَا كَانُوا يَصْنَعُونَ ]]
|
«Biz, Nasarâyız» diyenlerden de misaklarını almıştık derken bunlar da ıhtar edildikleri hakıkatlerin bir çoğunu unuttular, biz de aralarına Kıyamet gününe kadar sürecek buğz-u adavet bıraktık, yarın Allah onlara ne san'atler yaptıklarını haber verecek
|
14. われはまた,「わたしたちは,キリスト教徒です。」と言う者とも約束を結んだ。だがかれらも授けられた教訓の一部分を忘れてしまった。それであれは復活の日まで,敵意と憎悪の念とをかれらの間にこびりつかせた。アッラーはかれらに,その行ったことを間もなく後で告げ知らせられるであろう。
|
14. And with those who say: "Lo! we are Christians," We made a covenant, but they forgot a part of that whereof they were admonished. Therefor We have stirred up enmity and hatred among them till the Day of Resurrection, when Allah will inform them of their handiwork.
| |
[[15. يَا أَهْلَ الْكِتَابِ قَدْ جَاءَكُمْ رَسُولُنَا يُبَيِّنُ لَكُمْ كَثِيرًا مِمَّا كُنْتُمْ تُخْفُونَ مِنَ الْكِتَابِ وَيَعْفُو عَنْ كَثِيرٍ ۚ قَدْ جَاءَكُمْ مِنَ اللَّهِ نُورٌ وَكِتَابٌ مُبِينٌ ]]
|
Ey Ehli kitab, şimdi size Resulümüz geldi, kitabınızın gizlemekte olduğunuz bir çok yerlerini sizlere beyan ediyor, bir çoğundan da geçiyor, işte size Allahdan bir nur, bir parlak kitab geldi
|
15. 啓典の民(ユダヤ,キリスト教徒)よ,使徒(ムハンマド)が正にあなたがたの処へ来た。あなたがたが啓典(律法,福音)の中の隠してきた多くのことをあなたがたに解明し,また多くのことをそのままにした。アッラーからの御光と,明瞭な啓典が今正にあなたがたに下ったのである。
|
15. O people of the Scripture! Now hath Our messenger come unto you, expounding unto you much of that which ye used to hide in the Scripture, and forgiving much. Now hath come unto you light from Allah and a plain Scripture
| |
[[16. يَهْدِي بِهِ اللَّهُ مَنِ اتَّبَعَ رِضْوَانَهُ سُبُلَ السَّلَامِ وَيُخْرِجُهُمْ مِنَ الظُّلُمَاتِ إِلَى النُّورِ بِإِذْنِهِ وَيَهْدِيهِمْ إِلَىٰ صِرَاطٍ مُسْتَقِيمٍ ]]
|
Allah bununla rıdvanı ardınca gideni selâmet yollarına doğrultacak ve iznile onları zulmetlerden nura çıkarıb doğru bir yola koyacak
|
16. これによってアッラーは,御好・になる者を平安の道に導き,またその御許しによって,(購?)黒から光明に連れ出し,かれらを正しい道に導かれる。
|
16. Whereby Allah guideth him who seeketh His good pleasure unto paths of peace. He bringeth them out of darkness unto light by His decree, and guideth them unto a straight path.
| |
[[17. لَقَدْ كَفَرَ الَّذِينَ قَالُوا إِنَّ اللَّهَ هُوَ الْمَسِيحُ ابْنُ مَرْيَمَ ۚ قُلْ فَمَنْ يَمْلِكُ مِنَ اللَّهِ شَيْئًا إِنْ أَرَادَ أَنْ يُهْلِكَ الْمَسِيحَ ابْنَ مَرْيَمَ وَأُمَّهُ وَمَنْ فِي الْأَرْضِ جَمِيعًا ۗ وَلِلَّهِ مُلْكُ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ وَمَا بَيْنَهُمَا ۚ يَخْلُقُ مَا يَشَاءُ ۚ وَاللَّهُ عَلَىٰ كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ ]]
|
Kasem olsun ki küfretti şunlar «Allah o Meryemin oğlu Mesih» tir diyenler, de ki: Eğer Allah Meryemin oğlu Mesihı ve anasını ve Arzda bulunanların hepsini helâk etmek murad ederse ondan kim bir şey kurtarabilir, bütün Göklerin ve Yerin ve aralarında ne varsa hepsinin mülkü Allahın, dilediğini yaratır ve Allah her şey'e kadîrdir
|
17. 「アッラーこそは,マルヤムの子マスィーフである。」と言う者は,確かに不信心者である。言ってやるがいい。「誰がアッラーに対し,少しでも力があろうか。もしかれがマルヤムの子マスィーフ,その母と地上の凡てのものを滅ぼそうと御考えになられたら,誰が制止出来よう。」天と地,そしてその間の凡てのものは,アッラーの大権に属する。かれは御考えになられたものを創造なされる。アッラ―は凡てのことに全能であられる。
|
17. They indeed have disbelieved who say: Lo! Allah is the Messiah, son of Mary. Say : Who then can do aught against Allah, if He had willed to destroy the Messiah son of Mary, and his mother and everyone on earth? Allah's is the Sovereignty of the heavens and the earth and all that is between them. He createth what He will. And Allah is Able to do all things.
| |
[[18. وَقَالَتِ الْيَهُودُ وَالنَّصَارَىٰ نَحْنُ أَبْنَاءُ اللَّهِ وَأَحِبَّاؤُهُ ۚ قُلْ فَلِمَ يُعَذِّبُكُمْ بِذُنُوبِكُمْ ۖ بَلْ أَنْتُمْ بَشَرٌ مِمَّنْ خَلَقَ ۚ يَغْفِرُ لِمَنْ يَشَاءُ وَيُعَذِّبُ مَنْ يَشَاءُ ۚ وَلِلَّهِ مُلْكُ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ وَمَا بَيْنَهُمَا ۖ وَإِلَيْهِ الْمَصِيرُ ]]
|
Bir de Yehud ve Nesârâ «biz Allahın oğulları ve sevgilileriyiz» dediler, de ki: öyle de niçin size günâhlarınızla azab ediyor? Doğrusu siz onun yarattıklarından bir beşersiniz, dilediğine mağfiret ediyor dilediğine azab, Göklerin ve Yerin ve aralarındakilerin mülkü bütün Allahındır, nihayet dönüş de onadır
|
18. ユダヤ人やキリスト教徒は言う。「わたしたちはアッラーの子であり,かれに愛でられる。」言ってやるがいい。「それなら何故かれは,あなたがたの罪を罰されるのか。いや,あなたがたは,かれが創られた人間に過ぎない。かれは,御望・の者を赦し,御望・の者を罰される。」天と地,そしてその間の凡てのものは,アッラーの大権に属し,またかれこそは帰り所なのである。
|
18. The Jews and Christians say: We are sons of Allah and His loved ones. Say; Why then doth He chastise you for your sins? Nay, ye are but mortals of His creating. He forgiveth whom He will, and chastiseth whom He will. Allah's is the Sovereignty of the heavens and the earth and all that is between them, and unto Him is the journeying.
| |
[[19. يَا أَهْلَ الْكِتَابِ قَدْ جَاءَكُمْ رَسُولُنَا يُبَيِّنُ لَكُمْ عَلَىٰ فَتْرَةٍ مِنَ الرُّسُلِ أَنْ تَقُولُوا مَا جَاءَنَا مِنْ بَشِيرٍ وَلَا نَذِيرٍ ۖ فَقَدْ جَاءَكُمْ بَشِيرٌ وَنَذِيرٌ ۗ وَاللَّهُ عَلَىٰ كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ ]]
|
Ey Ehli kitab! Peygamberlerin arası kesildiği, bilinemez hale geldiği bir fetret zamanında bakınız size Resulümüz geldi, tatlı ve acı hakıkatleri size beyan ediyor, bize ne beşaretle sevindirecek bir müjdeci, ne ıhtar ile kocunduracak bir inzarcı gelmedi demeyeseniz, işte size hem beşîr, hem nezîr bir Peygamber geldi, ve Allah her şey'e kadîrdir
|
19. あなたがた啓典の民よ,使徒たちが中断された後わが使徒がやって来て,あなたがたに対し(事物の)解明をする。これはあなたがたに,「わたしたちには吉報の伝達者も警告者も来ない。」と言わせないためである。今,吉報を伝え警告を与える者が,正にあなたがたの処に来たのである。誠にアッラーは凡てのことに全能であられる。
|
19. O people of the Scripture! Now hath Our messenger come unto you to make things plain after an interval (of cessation) of the messengers, lest ye should say: There came not unto us a messenger of cheer nor any warner. Now hath a messenger of cheer and a warner come unto you. Allah is Able to do all things.
| |
[[20. وَإِذْ قَالَ مُوسَىٰ لِقَوْمِهِ يَا قَوْمِ اذْكُرُوا نِعْمَةَ اللَّهِ عَلَيْكُمْ إِذْ جَعَلَ فِيكُمْ أَنْبِيَاءَ وَجَعَلَكُمْ مُلُوكًا وَآتَاكُمْ مَا لَمْ يُؤْتِ أَحَدًا مِنَ الْعَالَمِينَ ]]
|
Bir vakit de Musâ kavmine şöyle demişti: Ey kavmim, Allahın size olan ni'metini düşünün, zira içinizde Peygamberler vücude getirdi ve sizi mülûk yaptı, ve size âlemînden hiç birine vermediği şeyi verdi
|
20. またムーサーが,自分の人びとにこう言った時を思い起せ。「わたしの人びとよ,あなたがたが授かったアッラーの恩恵を心に銘じなさい。かれはあなたがたの中から預言者たちをあげ,あなたがたを王となされた。外のどの民にも授けられなかったものを,あなたがたに授けたのである。
|
20. And (remember) when Moses said unto his people: O my people ! Remember Allah's favour unto you, how He placed among you Prophets, and He made you Kings, and gave you that (which) He gave not to any (other) of (His) creatures.
| |
[[21. يَا قَوْمِ ادْخُلُوا الْأَرْضَ الْمُقَدَّسَةَ الَّتِي كَتَبَ اللَّهُ لَكُمْ وَلَا تَرْتَدُّوا عَلَىٰ أَدْبَارِكُمْ فَتَنْقَلِبُوا خَاسِرِينَ ]]
|
Ey kavmim, haydi Allahın sizin için yazdığı Arzı mukaddese girin ve arkanıza dönmeyin ki husrana düşerek berbad olursunuz
|
21. わたしの人びとよ,アッラーがあなたがたのために定められた,聖地に入れ。あなたがたは,踵を返して退いてはならない。そうしたらあなたがたは失敗者になる。」
|
21. O my people! Go into the holy land which Allah hath ordained for you. Turn not in flight, for surely ye turn back as losers:
| |
[[22. قَالُوا يَا مُوسَىٰ إِنَّ فِيهَا قَوْمًا جَبَّارِينَ وَإِنَّا لَنْ نَدْخُلَهَا حَتَّىٰ يَخْرُجُوا مِنْهَا فَإِنْ يَخْرُجُوا مِنْهَا فَإِنَّا دَاخِلُونَ ]]
|
Ya Musâ, dediler: Orada bir kavm var hepsi cebbar, onlar oradan çıkmadıkça biz oraya giremeyiz, şayed çıkarlarsa biz de gireriz
|
22. かれらは言った。「ムーサーよ本当にそこには,巨大な民がいる。かれらが出て行かなければ,わたしたちは決してそこに入ることは出来ない。もしかれらがそこから去ったならば,わたしたちはきっと入るであろう。」
|
22. They said: O Moses! Lo! a giant people (dwell) therein, and lo! we go not in till they go forth from thence. When they go forth, then we will enter (not till then).
| |
[[23. قَالَ رَجُلَانِ مِنَ الَّذِينَ يَخَافُونَ أَنْعَمَ اللَّهُ عَلَيْهِمَا ادْخُلُوا عَلَيْهِمُ الْبَابَ فَإِذَا دَخَلْتُمُوهُ فَإِنَّكُمْ غَالِبُونَ ۚ وَعَلَى اللَّهِ فَتَوَكَّلُوا إِنْ كُنْتُمْ مُؤْمِنِينَ ]]
|
Onların o, korktukları kimselerden Allahın ni'metini iymanına kavuşturduğu iki er çıktı dedi ki «üzerlerine hücum edin kapıyı tutun bir kerre ona girdiniz mi muhakkak galibsinizdir, haydin Allaha mütevekkil olun gerçekten mü'minlerseniz
|
23. 主を畏れる2人は言った。―アッラーは2人を御恵・になられる―「(村の)正門から入ってかれらに当れ。一度入れば,本当にあなたがたこそ勝利するであろう。あなたがたがもし(真の)信者ならば,アッラーを信頼しなさい。」
|
23. Then outspake two of those who feared (their Lord, men) unto whom Allah had been gracious: Enter in upon them by the gate, for if ye enter by it, lo! ye will be victorious. So put your trust (in Allah) if ye are indeed believers.
| |
[[24. قَالُوا يَا مُوسَىٰ إِنَّا لَنْ نَدْخُلَهَا أَبَدًا مَا دَامُوا فِيهَا ۖ فَاذْهَبْ أَنْتَ وَرَبُّكَ فَقَاتِلَا إِنَّا هَاهُنَا قَاعِدُونَ ]]
|
Ya Musâ, dediler: Onlar orada bulundukça biz oraya ebedâ giremeyiz, haydi sen rabbınla git ikiniz harb edin biz işte burada otururuz
|
24. だがかれらは言った。「ムーサーよ,本当にわたしたちはかれらがそこに留まる限り,決してそこに入れない。あなたとあなたの主が,2人で行って戦え。わたしたちはここに座っている。」
|
24. They said: O Moses! We will never enter (the land) while they are in it. So go thou and thy Lord and fight! We will sit here.
| |
25. قَالَ رَبِّ إِنِّي لَا أَمْلِكُ إِلَّا نَفْسِي وَأَخِي ۖ فَافْرُقْ بَيْنَنَا وَبَيْنَ الْقَوْمِ الْفَاسِقِينَ
|
Dedi: Yarab, görüyorsun ben nefsimle kardeşimden başkasına söz geçiremiyorum, artık bizimle o fasıkler kavminin arasını ayır
|
25. かれは申し上げた。「主よ,本当にわたしはわたし自身と兄弟の外は制御出来ません。ですからわたしたちを,この反逆の民から引き離して下さい。」
|
25. He said: My Lord! I have control of none but myself and my brother, so distinguish between us and the wrongdoing folk.
| |
26. قَالَ فَإِنَّهَا مُحَرَّمَةٌ عَلَيْهِمْ ۛ أَرْبَعِينَ سَنَةً ۛ يَتِيهُونَ فِي الْأَرْضِ ۚ فَلَا تَأْسَ عَلَى الْقَوْمِ الْفَاسِقِينَ
|
Buyurdu ki artık orası onlara kırk yıl haram kılındı, oldukları yerde sersem sersem dönüb duracaklar, artık acıma o fasık kavme
|
26. (主は)仰せられた。「ならばこの国土を,40年の間かれらに禁じよう。かれらは地上をさ迷うであろう。だからあなたがたは主の掟に背く民のことで悲しんではならない。」
|
26. (Their Lord) said: For this the land will surely be forbidden them for forty years that they will. wander in the earth, bewildered. So grieve not over the wrongdoing folk.
| |
[[27. وَاتْلُ عَلَيْهِمْ نَبَأَ ابْنَيْ آدَمَ بِالْحَقِّ إِذْ قَرَّبَا قُرْبَانًا فَتُقُبِّلَ مِنْ أَحَدِهِمَا وَلَمْ يُتَقَبَّلْ مِنَ الْآخَرِ قَالَ لَأَقْتُلَنَّكَ ۖ قَالَ إِنَّمَا يَتَقَبَّلُ اللَّهُ مِنَ الْمُتَّقِينَ ]]
|
Hem onlara Âdemin iki oğlunun kıssasını hakkıyle oku, hani ikisi birer yakınlık takdim ettiler de birinden kabul edildi diğerinden edilmedi «seni mutlak öldürürüm» dedi, obiri yok dedi: Allah ancak müttekılerden kabul buyurur
|
27. (ムハンマドよ)アーダムの2児の物語の真実を民に語れ。かれら両人が犠牲を捧げた時,1人は受け入れられたが,外は受け入れられなかった。言った。「わたしはきっと御前を殺してやる。」かれは(答えて)言った。「アッラーは,唯主を畏れる者だけ,受け入れられる。」
|
27. But recite unto them with truth the tale of the two sons of Adam, how they offered each a sacrifice, and it was accepted from the one of them and it was not accepted from the other. (The one) said: I will surely kill thee. (The other) answered: Allah accepteth only from those who ward off (evil).
| |
[[28. لَئِنْ بَسَطْتَ إِلَيَّ يَدَكَ لِتَقْتُلَنِي مَا أَنَا بِبَاسِطٍ يَدِيَ إِلَيْكَ لِأَقْتُلَكَ ۖ إِنِّي أَخَافُ اللَّهَ رَبَّ الْعَالَمِينَ ]]
|
Kasem ederim ki sen beni öldürmek için bana el uzatsan da ben seni öldürmek için sana el uzatacak değilim, ben rabbülâlemîn olan Allahdan korkarım
|
28. 「仮令あなたが,わたしを殺すためにその手を伸ばしても,わたしはあなたを殺すため,手を伸ばしはしない。わたしは万有の主アッラーを畏れる。
|
28. Even if thou stretch out thy hand against me to kill me, I shall not stretch out my hand against thee to kill thee, lo! I fear Allah, the Lord of the Worlds.
| |
29. إِنِّي أُرِيدُ أَنْ تَبُوءَ بِإِثْمِي وَإِثْمِكَ فَتَكُونَ مِنْ أَصْحَابِ النَّارِ ۚ وَذَٰلِكَ جَزَاءُ الظَّالِمِينَ
|
Ben isterim ki sen benim günahımı da kendi günahını da yüklenüb varasın da o ateşe lâyıklardan olasın, zalimlerin cezası işte budur
|
29. 本当にわたしは,あなたがわたしの(先に犯した)罪と,あなたの(殺人の)罪とを負って,あなたが火獄の住人になることを望む。そしてこれは不義を行なう者の応報である。」
|
29. Lo! I would rather thou shouldst bear the punishment of the sin against me and thine own sin and become one of the owners of the Fire. That is the reward of evil doers.
| |
30. فَطَوَّعَتْ لَهُ نَفْسُهُ قَتْلَ أَخِيهِ فَقَتَلَهُ فَأَصْبَحَ مِنَ الْخَاسِرِينَ
|
Bunun üzerine nefsi kendine kardeşini öldürmeyi kolay gösterdi, tuttu onu öldürdü, artık husrana düşenlerden olmuştu
|
30. しかしかれの(利己的な)心は,その弟を殺すのを望ましいこととし,遂にかれを殺害(人類最古の殺人者と)して,失敗者の1人となった。
|
30. But (the other's) mind imposed on him the killing of his brother, so he slew him and became one of the losers.
| |
[[31. فَبَعَثَ اللَّهُ غُرَابًا يَبْحَثُ فِي الْأَرْضِ لِيُرِيَهُ كَيْفَ يُوَارِي سَوْءَةَ أَخِيهِ ۚ قَالَ يَا وَيْلَتَا أَعَجَزْتُ أَنْ أَكُونَ مِثْلَ هَٰذَا الْغُرَابِ فَأُوَارِيَ سَوْءَةَ أَخِي ۖ فَأَصْبَحَ مِنَ النَّادِمِينَ ]]
|
Derken Allah bir karga gönderdi, yeri deşiyordu ki ona kardeşinin cesedini nasıl örteceğini göstersin, eyvah, dedi: şu karga kadar olub da kardeşimin cesedini örtemedim ha! Artık peşimanlığa düşenlerden olmuştu
|
31. その時アッラーは,1羽の大カラスを遺わして地を掘らせ,その弟の死体を,如何に覆うべきかをかれに示された。かれは言った。「ああ情けない兄弟の死体を葬るのに,わたしはこのカラス程のことさえ出来ないのか。」こうしてかれは後悔する者の1人となった。
|
31. Then Allah sent a raven scratching up the ground, to show him how to hide his brother's naked corpse. He said: Woe unto me! Am I not able to be as this raven and so hide my brother's naked corpse? And he became repentant.
| |
[[32. مِنْ أَجْلِ ذَٰلِكَ كَتَبْنَا عَلَىٰ بَنِي إِسْرَائِيلَ أَنَّهُ مَنْ قَتَلَ نَفْسًا بِغَيْرِ نَفْسٍ أَوْ فَسَادٍ فِي الْأَرْضِ فَكَأَنَّمَا قَتَلَ النَّاسَ جَمِيعًا وَمَنْ أَحْيَاهَا فَكَأَنَّمَا أَحْيَا النَّاسَ جَمِيعًا ۚ وَلَقَدْ جَاءَتْهُمْ رُسُلُنَا بِالْبَيِّنَاتِ ثُمَّ إِنَّ كَثِيرًا مِنْهُمْ بَعْدَ ذَٰلِكَ فِي الْأَرْضِ لَمُسْرِفُونَ ]]
|
Bu ecilden Beni İsraîle kitabda bildirmiştik ki her kim bir nefsi bir nefis mukabili veya yer yüzünde bir fesadı olmaksızın öldürürse sanki bütün insanları öldürmüş gibi olur, kim de bir adamın hayatını kurtarırsa bütün insanların hayatını kurtarmış gibi olur; Celâlim hakkı için Resullerimiz onlara beyyinelerle geldiler de sonra içlerinden bir çoğu bütün bunların arkasından hâlâ yer yüzünde fesad ve cinayette israf etmekte bulunuyorlar
|
32. そのことのためにわれはイスラエルの子孫に対し,掟を定めた。人を殺した者,地上で悪を働いたという理由もなく人を殺す者は,全人類を殺したのと同じである。人の生命を救う者は,全人類の生命を救ったのと同じである(と定めた)。そしてわが使徒たちは,かれらに明証を(蒼?)した。だが,なおかれらの多くは,その後も地上において,非道な行いをしている。
|
32. For that cause We decreed for the Children of Israel that whosoever killeth a human being for other than man slaughter or corruption in the earth, it shall be as if be had killed all mankind, and whoso saveth the life of one, it shall be as if he had: saved the life of all mankind. Our messengers came unto them of old with clear proofs (of Allah's sovereignty) , but afterwards lo! many of them became prodigals in the earth.
| |
[[33. إِنَّمَا جَزَاءُ الَّذِينَ يُحَارِبُونَ اللَّهَ وَرَسُولَهُ وَيَسْعَوْنَ فِي الْأَرْضِ فَسَادًا أَنْ يُقَتَّلُوا أَوْ يُصَلَّبُوا أَوْ تُقَطَّعَ أَيْدِيهِمْ وَأَرْجُلُهُمْ مِنْ خِلَافٍ أَوْ يُنْفَوْا مِنَ الْأَرْضِ ۚ ذَٰلِكَ لَهُمْ خِزْيٌ فِي الدُّنْيَا ۖ وَلَهُمْ فِي الْآخِرَةِ عَذَابٌ عَظِيمٌ ]]
|
Fakat Allaha ve Resulüne harbetmeğe kalkışan ve Yer yüzünde fesada çalışanların cezası, taktil olunmalarından veya asılmalarından veya ellerinin ayaklarının çapraz kesilmesinden veya bulundukları yerden nefyedilmelerinden başka bir şey olmaz. Bu onlara Dünyada çekecekleri bir zillettir, Âhırette ise kendilerine azîm bir azâb vardır
|
33. アッラーとその使徒に対して戦い,または地上を攪乱して歩く者の応報は,殺されるか,または十字架につけられるか,あるいは手足を栗い違いに切断されるか,または国土から追放される外はない。これらはかれらにとっては現世での屈辱であり,更に来世において厳しい懲罰がある。
|
33. The only reward of those who make war upon Allah and His messenger and strive after corruption in the land will be that they will be killed or crucified, or have their hands and feet on alternate sides cut off, or will be expelled out of the land. Such will be their degradation in the world, and in the Hereafter theirs will be an awful doom;
| |
34. إِلَّا الَّذِينَ تَابُوا مِنْ قَبْلِ أَنْ تَقْدِرُوا عَلَيْهِمْ ۖ فَاعْلَمُوا أَنَّ اللَّهَ غَفُورٌ رَحِيمٌ
|
Ancak elinize geçirmezden evvel tevbe edenleri olursa biliniz ki Allah gafur, rahîmdir
|
34. だがあなたがたがとり抑える前に,自ら悔悟した者は別である。アッラーは寛容にして慈悲深くあられることを知れ。
|
34. Save those who repent before ye overpower them. For know that Allah is Forgiving, Merciful.
| |
35. يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا اتَّقُوا اللَّهَ وَابْتَغُوا إِلَيْهِ الْوَسِيلَةَ وَجَاهِدُوا فِي سَبِيلِهِ لَعَلَّكُمْ تُفْلِحُونَ
|
Ey o bütün iyman edenler! Allahdan korkun ve ona yaklaşmağa vesile arayın ve onun yolunda mücahede edin ki felâha irebilesiniz
|
35. あなたがた信仰する者よ,アッラーを畏れ自分の義務を果してかれに近づくよう念願し,かれの道のために奮闘努力しなさい。あなたがたは恐らく成功するであろう。
|
35. O ye who believe! Be mindful of your duty to Allah, and seek the way of approach unto Him, and strive in His way in order that ye may succeed.
| |
[[36. إِنَّ الَّذِينَ كَفَرُوا لَوْ أَنَّ لَهُمْ مَا فِي الْأَرْضِ جَمِيعًا وَمِثْلَهُ مَعَهُ لِيَفْتَدُوا بِهِ مِنْ عَذَابِ يَوْمِ الْقِيَامَةِ مَا تُقُبِّلَ مِنْهُمْ ۖ وَلَهُمْ عَذَابٌ أَلِيمٌ ]]
|
Şübhesiz o küfredenler bütün Arzdaki ve daha bir o kadarı onların olsa da kıyamet gününün azabından kurtulmak için fidye verecek olsalar kendilerinden kabul edilmez, onlara elîm bir azab vardır
|
36. 信仰を拒否する者は,仮令地上にある一切のもの,更にこれに等しいものを積・重ねて復活の日の懲罰をあがなおうとしても,決して受け入れられず,痛ましい懲罰を受けるであろう。
|
36. As for those who disbelieve, lo! if all that is in the were theirs, and as much again therewith, to ransom them from the doom on the day of Resurrection, it would not be accepted from them. Theirs will be a painful doom.
| |
37. يُرِيدُونَ أَنْ يَخْرُجُوا مِنَ النَّارِ وَمَا هُمْ بِخَارِجِينَ مِنْهَا ۖ وَلَهُمْ عَذَابٌ مُقِيمٌ
|
Ateşten çıkmak istiyecekler, fakat ondan çıkacak değillerdir, onlara boyuna gidecek bir azab vardır
|
37. かれらは,業火から出ることを願うであろうが,決してこれから出ることは出来ない。懲罰は永久に続くのである。
|
37. They will wish to come forth from the Fire, but they will not come forth from it. Theirs will be a lasting doom.
| |
38. وَالسَّارِقُ وَالسَّارِقَةُ فَاقْطَعُوا أَيْدِيَهُمَا جَزَاءً بِمَا كَسَبَا نَكَالًا مِنَ اللَّهِ ۗ وَاللَّهُ عَزِيزٌ حَكِيمٌ
|
Hırsızlık eden erkek ve hırsızlık eden kadın sâbit oldu mu ellerini kesin, kazandıklarına cezaen Allahdan kelepçek, çünkü Allah azîzdir, hakîmdir
|
38. 盗・をした男も女も,報いとして両手を切断しなさい。これはかれらの行いに対する,アッラーの見せしめのための懲しめである。アッラーは偉力ならびなく英明であられる。
|
38. As for the thief, both male and female, cut off their hands. It is the reward of their own deeds, an exemplary punishment from Allah. Allah is Mighty, Wise.
| |
39. فَمَنْ تَابَ مِنْ بَعْدِ ظُلْمِهِ وَأَصْلَحَ فَإِنَّ اللَّهَ يَتُوبُ عَلَيْهِ ۗ إِنَّ اللَّهَ غَفُورٌ رَحِيمٌ
|
Böyle iken her kim de işlediği zulmün arkasından tevbe edib salâha dönerse Allah elbette tevbesini kabul buyuruyor. Çünkü Allah gafurdur, rahîmdir
|
39. だが悪事を行った後,罪を悔いてその行いを改める者には,アッラーは哀れ・を垂れられる。アッラーは寛容にして慈悲深くあられる。
|
39. But whoso repenteth after his wrongdoing and amendeth, lo! Allah will relent toward him. Lo! Allah is Forgiving, Merciful.
| |
[[40. أَلَمْ تَعْلَمْ أَنَّ اللَّهَ لَهُ مُلْكُ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ يُعَذِّبُ مَنْ يَشَاءُ وَيَغْفِرُ لِمَنْ يَشَاءُ ۗ وَاللَّهُ عَلَىٰ كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ ]]
|
Bilmezmisin ki Allah, bütün Semavat-ü Arz mülkü onun, dilediğini azaba çeker, dilediğinin günâhını örter olduğunu? Allah her şey'e kadîrdir
|
40. あなたは天と地の大権がアッラーに属することを知らないのか。かれは御望・になっている者を罰し,御望・になっている者を御赦しになられる。アッラーは凡てのことに全能であられる。
|
40. Knowest thou not that unto Allah belongeth the Sovereignty of the heavens and the earth? He punisheth whom He will, and forgiveth whom He will. Allah is Able to do all things.
| |
[[41. يَا أَيُّهَا الرَّسُولُ لَا يَحْزُنْكَ الَّذِينَ يُسَارِعُونَ فِي الْكُفْرِ مِنَ الَّذِينَ قَالُوا آمَنَّا بِأَفْوَاهِهِمْ وَلَمْ تُؤْمِنْ قُلُوبُهُمْ ۛ وَمِنَ الَّذِينَ هَادُوا ۛ سَمَّاعُونَ لِلْكَذِبِ سَمَّاعُونَ لِقَوْمٍ آخَرِينَ لَمْ يَأْتُوكَ ۖ يُحَرِّفُونَ الْكَلِمَ مِنْ بَعْدِ مَوَاضِعِهِ ۖ يَقُولُونَ إِنْ أُوتِيتُمْ هَٰذَا فَخُذُوهُ وَإِنْ لَمْ تُؤْتَوْهُ فَاحْذَرُوا ۚ وَمَنْ يُرِدِ اللَّهُ فِتْنَتَهُ فَلَنْ تَمْلِكَ لَهُ مِنَ اللَّهِ شَيْئًا ۚ أُولَٰئِكَ الَّذِينَ لَمْ يُرِدِ اللَّهُ أَنْ يُطَهِّرَ قُلُوبَهُمْ ۚ لَهُمْ فِي الدُّنْيَا خِزْيٌ ۖ وَلَهُمْ فِي الْآخِرَةِ عَذَابٌ عَظِيمٌ ]]
|
Ey o şanlı Resul, seni mahzun etmesin o küfürde yarış edenler: gerek o ağızlariyle «amenna» deyib de kalbleri mü'min olmıyanlardan olsun ve gerek Yehudî olanlardan, onlar yalancılık etmek için dinlerler, sana gelmiyen diğer bir kavm için dinlerler, yerli yerinde söylenen kelimeleri sonradan tahrif ederler, size böyle fetva verilirse tutun verilmezse sakının derler, kim ki Allah onun fitneye düşmesini murad etmiştir sen, ihtimali yok, onun lehine Allahdan zerrece bir şey'e malik olamazsın; onlar öyle kimselerdir ki Allah kalblerini tahtir etmek murad etmemiştir, onların Dünyada hakları bir zillet, Âhırette de hakları azîm bir azabdır
|
41. 使徒よ,栗いに不信心に競う者のためにあなたの心を痛めてはならない。かれらはロで,「わたしたちは信仰する。」と言うが,心では信じてはいない。またユダヤ人の中には,虚偽を聞き出すことばかりに熱心で,あなたの処に全く寄りつかない者がいる。かれらはその言葉を(正しい)意味から歪めて言う。「もしこれが,あなたがたに与えられたもの(律法と同じである)と思うならば,受け入れなさい。だがあなたがたに与えられたものと同じでないならば,用心しなさい。」アッラーが一度試・にかけようと御望・の者には,あなたはかれらのため,アッラーに対し何の権威もなこれらの者は,アッラーがその心を清めるのを,望まれない者たちである。かれらは現世において屈辱を受け,来世においても酷い懲罰を受けるであろう。
|
41. O Messenger! Let not them grieve thee who vie one with another in the race to disbelief, of such as say with their mouths: "We believe," but their hearts believe not, and of the Jews: listeners for the sake of falsehood, listeners on behalf of other folk who come not unto thee, changing words from their context and saying: If this be given unto you, receive it but if this be not given unto you, then beware! He whom Allah doometh unto sin, thou (by thine efforts) wilt avail him naught against Allah. Those are they for whom the will of Allah is that He cleanse not their hearts. Theirs in the world will be ignominy, and in the Hereafter an awful doom;
| |
[[42. سَمَّاعُونَ لِلْكَذِبِ أَكَّالُونَ لِلسُّحْتِ ۚ فَإِنْ جَاءُوكَ فَاحْكُمْ بَيْنَهُمْ أَوْ أَعْرِضْ عَنْهُمْ ۖ وَإِنْ تُعْرِضْ عَنْهُمْ فَلَنْ يَضُرُّوكَ شَيْئًا ۖ وَإِنْ حَكَمْتَ فَاحْكُمْ بَيْنَهُمْ بِالْقِسْطِ ۚ إِنَّ اللَّهَ يُحِبُّ الْمُقْسِطِينَ ]]
|
Boyuna yalancılık için dinlerler, boyuna haram yerler, artık sana gelirlerse ister aralarında hukmet, ister kendilerinden yüz çevir, eğer yüz çevirirsen sana hiç bir zarar edemezler, şayed hukmedersen aralarında adaletle hukmet, çünkü Allah adalet edenleri sever
|
42. かれらは虚偽ばかりを聞き,禁じられたものを貪る。かれらがもしあなたの許に来たならば,かれらの間を裁くか,それとも相手にするな。もしあなたが相手にしなくても,かれらは少しもあなたを害することは出来ないであろう。またもし裁くならば,かれらの間を公平に裁決しなさい。アッラーは公平に行う者を愛でられる。
|
42. Listeners for the sake of falsehood! Greedy for illicit gain! If then they have recourse unto thee (Muhammad) judge between them or disclaim jurisdiction. If thou disclaimest jurisdiction, then they cannot harm thee at all. But if thou judgest, judge between them with equity. Lo! Allah loveth the equitable.
| |
[[43. وَكَيْفَ يُحَكِّمُونَكَ وَعِنْدَهُمُ التَّوْرَاةُ فِيهَا حُكْمُ اللَّهِ ثُمَّ يَتَوَلَّوْنَ مِنْ بَعْدِ ذَٰلِكَ ۚ وَمَا أُولَٰئِكَ بِالْمُؤْمِنِينَ ]]
|
Yanlarında Tevrat onda hukmullah dururken seni nasıl hakem yapıyorlar? Sonra arkasından ne diye dönüyorlar? Öylelerin mü'minlerle alâkası yok
|
43. かれらには律法があるのに,どうしてあなたに,裁判を仰ぐのであろうか。その中には,アッラーの(公平な)裁決があるのだが,かれらはそういうものを持っていても,なお背き去る。これらの者は(真の)信者ではないのである。
|
43. How come they unto thee for judgment when they have the Torah, wherein Allah hath delivered judgment (for them)? Yet even after that they turn away. Such (folk) are not believers.
| |
[[44. إِنَّا أَنْزَلْنَا التَّوْرَاةَ فِيهَا هُدًى وَنُورٌ ۚ يَحْكُمُ بِهَا النَّبِيُّونَ الَّذِينَ أَسْلَمُوا لِلَّذِينَ هَادُوا وَالرَّبَّانِيُّونَ وَالْأَحْبَارُ بِمَا اسْتُحْفِظُوا مِنْ كِتَابِ اللَّهِ وَكَانُوا عَلَيْهِ شُهَدَاءَ ۚ فَلَا تَخْشَوُا النَّاسَ وَاخْشَوْنِ وَلَا تَشْتَرُوا بِآيَاتِي ثَمَنًا قَلِيلًا ۚ وَمَنْ لَمْ يَحْكُمْ بِمَا أَنْزَلَ اللَّهُ فَأُولَٰئِكَ هُمُ الْكَافِرُونَ ]]
|
Filvakı' biz Tevratı indirdik, onda bir hidayet, bir nur vardı, müslim olan nebiyyûn, Yehudîlere onunla hukmederlerdi, rabbaniyyun ve ahbar da, kitabullahın muhafazâsına me'mur edilmiş olmaları ve üzerine nâzır ve murakıb bulunmaları hasebile hukmederlerdi, artık insanlardan korkmayın benden korkun, benim âyetlerimi bir kaç paraya değişmeyin, ey hâkimler! Her kim Allahın indirdiği ahkâm ile hukmetmezse onlar hep kâfirlerdir
|
44. 誠にわれは,導きとして光明のある律法を,(ム-サーに)下した。それで(アッラーに)服従,帰依した預言者たちは,これによってユダヤ人を裁いた。聖職者たちや律法学者たちは,アッラーの啓典を心に銘記し,その証人でもあった。だからあなたがたは人間を恐れず,只われを畏れなさい。僅かな代価で,われの印を売ってはならない。そしてアッラーが下されたもので裁判しない者は不信心者(カーフィル)である。
|
44. Lo! We did reveal the Torah, wherein is guidance and a light, by which the Prophets who surrendered (unto Allah) judged the Jews, and the rabbis and the priests (judged) by such of Allah's Scripture as they were bidden to observe, and thereunto were they witnesses. So fear not mankind, but fear Me. And barter not My revelations for a little gain. Whoso judgeth not by that which Allah hath revealed: such are disbelievers.
| |
[[45. وَكَتَبْنَا عَلَيْهِمْ فِيهَا أَنَّ النَّفْسَ بِالنَّفْسِ وَالْعَيْنَ بِالْعَيْنِ وَالْأَنْفَ بِالْأَنْفِ وَالْأُذُنَ بِالْأُذُنِ وَالسِّنَّ بِالسِّنِّ وَالْجُرُوحَ قِصَاصٌ ۚ فَمَنْ تَصَدَّقَ بِهِ فَهُوَ كَفَّارَةٌ لَهُ ۚ وَمَنْ لَمْ يَحْكُمْ بِمَا أَنْزَلَ اللَّهُ فَأُولَٰئِكَ هُمُ الظَّالِمُونَ ]]
|
Hem ondan üzerlerine şöyle yazdık: cana can, göze göz, buruna burun, dişe diş, carhler birbirine kısastır, kim de bu hakkını sadakasına sayarsa o, ona keffaret olur ve her kim Allahın indirdiği ahkam ile hukmetmezse onlar hep zalimlerdir
|
45. われはかれらのために律法の中で定めた。「生命には生命,目には目,鼻には鼻,耳には耳,歯には歯,凡ての傷害にも,(同様の)報復を。」しかしその報復を控えて許すならば,それは自分の罪の償いとなる。アッラーが下されるものによって裁判しない者は,不義を行う者である。
|
45. And We prescribed for them therein: The life for the life, and the eye for the eye, and the nose for the nose, and the ear for the ear, and the tooth for the tooth, and for wounds retaliation. But whoso forgoeth it (in the way of charity) it shall be expiation for him. Whoso judgeth not by that which Allah hath revealed: such are wrong doers.
| |
[[46. وَقَفَّيْنَا عَلَىٰ آثَارِهِمْ بِعِيسَى ابْنِ مَرْيَمَ مُصَدِّقًا لِمَا بَيْنَ يَدَيْهِ مِنَ التَّوْرَاةِ ۖ وَآتَيْنَاهُ الْإِنْجِيلَ فِيهِ هُدًى وَنُورٌ وَمُصَدِّقًا لِمَا بَيْنَ يَدَيْهِ مِنَ التَّوْرَاةِ وَهُدًى وَمَوْعِظَةً لِلْمُتَّقِينَ ]]
|
Arkadan da o Peygamberlerin izleri üzerinde Meryemin oğlu Isâyı gönderdik: bir tasdıkçı olmak üzere önündeki Tevrat için, ve ona İncili verdik, içinde bir hidayet ve nur, ve önündeki Tevratı musaddık, ve bir irşad ve mev'ıza olarak müttekiler için
|
46. われはかれらの足跡を踏ませて,マルヤムの子イーサーを遣わし,かれ以前(に下した)律法の中にあるものを確証するために,導きと光明のある,福音をかれに授けた。これはかれ以前に下した律法への確証であり,また主を畏れる者への導きであり,訓戒である。
|
46. And We caused Jesus, son of Mary, to follow in their footsteps, confirming that which was (revealed) before him, and We bestowed on him the Gospel wherein is guidance and a light, confirming that which was (revealed) before it in the Torah a guidance and an admonition unto those who ward off (evil).
| |
[[47. وَلْيَحْكُمْ أَهْلُ الْإِنْجِيلِ بِمَا أَنْزَلَ اللَّهُ فِيهِ ۚ وَمَنْ لَمْ يَحْكُمْ بِمَا أَنْزَلَ اللَّهُ فَأُولَٰئِكَ هُمُ الْفَاسِقُونَ ]]
|
Ehli İncil de onun içinde Allahın indirdiğiyle hukm etsin ve kim Allahın indirdiğile hukmetmezse hep onlar -dinden çıkmış- fasıklardır
|
47. それで福音の信者(キリスト教徒)にはアッラーがその中(福音書)に示されたものによって裁かせなさい。凡そアッラーが下されるものによらずに,裁く者は主の掟に背く者である。
|
47. Let the People of the Gospel judge by that which Allah hath revealed therein. Whoso judgeth not by that which Allah hath revealed; such are evil livers.
| |
[[48. وَأَنْزَلْنَا إِلَيْكَ الْكِتَابَ بِالْحَقِّ مُصَدِّقًا لِمَا بَيْنَ يَدَيْهِ مِنَ الْكِتَابِ وَمُهَيْمِنًا عَلَيْهِ ۖ فَاحْكُمْ بَيْنَهُمْ بِمَا أَنْزَلَ اللَّهُ ۖ وَلَا تَتَّبِعْ أَهْوَاءَهُمْ عَمَّا جَاءَكَ مِنَ الْحَقِّ ۚ لِكُلٍّ جَعَلْنَا مِنْكُمْ شِرْعَةً وَمِنْهَاجًا ۚ وَلَوْ شَاءَ اللَّهُ لَجَعَلَكُمْ أُمَّةً وَاحِدَةً وَلَٰكِنْ لِيَبْلُوَكُمْ فِي مَا آتَاكُمْ ۖ فَاسْتَبِقُوا الْخَيْرَاتِ ۚ إِلَى اللَّهِ مَرْجِعُكُمْ جَمِيعًا فَيُنَبِّئُكُمْ بِمَا كُنْتُمْ فِيهِ تَخْتَلِفُونَ ]]
|
Sana da bu hak kitabı indirdik, kitab cinsinden önünde olanı musaddık ve üzerine nigâhban hâkim olmak üzere, onun için sen de aralarında Allahın indirdiğiyle hukmet, bu sana gelen haktan ayrılıb da onların arzuları arkasından gitme, her biriniz için bir şir'a yaptık, bir de minhac, Allah dilese idi hepinizi bir tek ümmet kılardı, lâkin sizi her birinize verdiği şeyde imtihan edecek, o halde durmayın, hayırlara nelerde ıhtılâf ediyoridiğinizi haber verecektir
|
48. われは真理によって,あなたがたに啓典を下した。それは以前にある啓典を確証し,守るためである。それでアッラーが下されるものによって,かれらの間を裁け。あなたに与えられた真理に基づき,かれらの私慾に従ってはならない。われは,あなたがた各自のために,聖い戒律と公明な道とを定めた。もしアッラーの御心なら,あなたがたを挙げて1つのウンマになされたであろう。しかし(これをされなかったのは)かれがあなたがたに与えられたものによって,あなたがたを試・られたためである。だから栗いに競って善行に励め。あなたがたは挙って,アッラーに帰るのである。その時かれは,あなたがたが論争していたことに就いて,告げられる。
|
48. And unto thee have We revealed the Scripture with the truth, confirming whatever Scripture was before it, and a watcher over it. So judge between them by that which Allah hath revealed, and follow not their desires away from the truth which hath come unto thee. For each We have appointed a divine law and a traced out way. Had Allah willed He could have made you one community. But that He may try you by that which He hath given you (He hath made you as ye are). So vie one with another in good works. Unto Allah ye will all return, and He will then inform you of that wherein ye differ.
| |
[[49. وَأَنِ احْكُمْ بَيْنَهُمْ بِمَا أَنْزَلَ اللَّهُ وَلَا تَتَّبِعْ أَهْوَاءَهُمْ وَاحْذَرْهُمْ أَنْ يَفْتِنُوكَ عَنْ بَعْضِ مَا أَنْزَلَ اللَّهُ إِلَيْكَ ۖ فَإِنْ تَوَلَّوْا فَاعْلَمْ أَنَّمَا يُرِيدُ اللَّهُ أَنْ يُصِيبَهُمْ بِبَعْضِ ذُنُوبِهِمْ ۗ وَإِنَّ كَثِيرًا مِنَ النَّاسِ لَفَاسِقُونَ ]]
|
Ve şu emri indirdik: aralarında sırf Allahın indirdiği ile hukmet, keyiflerine tabi' olma ve onlardan sakın Allahın indirdiği ahkâmın birinden seni şaşırtmasınlar, yine yüz çevirirlerse bil ki Allah onların ba'zı günâhları sebebile başlarına bir çoğu fasıktırlar
|
49. それでアッラーの下されるものによって,かれらの間を裁き,決してかれらの私慾に従ってはならない。アッラーが,あなたに下される(教えの)どの部分についても惑わされないよう,かれらに用心しなさい。かれらがもし背き去るならば,それはアッラーがかれらの犯した罪の一部を,懲しめられると御考えなっておられると知れ。人びとの多くは本当にアッラーの掟に背く者である。
|
49. So judge between them by that which Allah hath revealed, and follow not their desires, but beware of them lest they seduce thee from some part of that which Allah hath revealed unto thee. And if they turn away, then know that Allah's will is to smite them for some sin of theirs. Lo! many of mankind are evil livers.
| |
50. أَفَحُكْمَ الْجَاهِلِيَّةِ يَبْغُونَ ۚ وَمَنْ أَحْسَنُ مِنَ اللَّهِ حُكْمًا لِقَوْمٍ يُوقِنُونَ
|
Durmuşlar da cahiliyyet devrinin hukmünümü istiyorlar? Kimmiş Allahdan daha güzel huküm verecek; fakat bunu yakın şanından olan bir kavm anlar
|
50. かれらが求めるのは,無明(時代)の裁判であるのか。だが信心堅固な者にとって,アッラーに優る裁判者があろうか。
|
50. Is it a judgment of the time of (pagan) ignorance that they are seeking? Who is better than Allah for judgment to a people who have certainty (in their belief)?
| |
[[51. يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا لَا تَتَّخِذُوا الْيَهُودَ وَالنَّصَارَىٰ أَوْلِيَاءَ ۘ بَعْضُهُمْ أَوْلِيَاءُ بَعْضٍ ۚ وَمَنْ يَتَوَلَّهُمْ مِنْكُمْ فَإِنَّهُ مِنْهُمْ ۗ إِنَّ اللَّهَ لَا يَهْدِي الْقَوْمَ الظَّالِمِينَ ]]
|
Ey o bütün iyman edenler! Yehud ile Nesârâyı yar tutmayın, onlar ancak birbirlerinin yaranıdırlar, içinizden her kim onlara yardaklık ederse muhakkak onlardan ma'duddur, Allah ise zulm edenleri doğru yola çıkarmaz
|
51. あなたがた信仰する者よ,ユダヤ人やキリスト教徒を,仲間としてはならない。かれらは栗いに友である。あなたがたの中誰でも,かれらを仲間とする者は,かれらの同類である。アッラーは決して不義の民を御導きになられない。
|
51. O ye who believe! Take not the Jews and Christians for friends. They are friends one to another. He among you who taketh them for friends is (one) of them. Lo! Allah guideth not wrongdoing folk.
| |
[[52. فَتَرَى الَّذِينَ فِي قُلُوبِهِمْ مَرَضٌ يُسَارِعُونَ فِيهِمْ يَقُولُونَ نَخْشَىٰ أَنْ تُصِيبَنَا دَائِرَةٌ ۚ فَعَسَى اللَّهُ أَنْ يَأْتِيَ بِالْفَتْحِ أَوْ أَمْرٍ مِنْ عِنْدِهِ فَيُصْبِحُوا عَلَىٰ مَا أَسَرُّوا فِي أَنْفُسِهِمْ نَادِمِينَ ]]
|
Onun için yüreklerinde nifak ılleti olanları görürsün ki onların içine koşar dururlar ne yapalım tersine bir devrin başımıza dönmesinden korkuyoruz derler, me'mul ki Allah yakında o fethi vey anezdi İlâhîsinden bir emir ihsan ediverir de nefislerinde gizlediklerine pişman olurlar
|
52. あなたは,心に病ある者がかれらの許に走るのを見るであろう。かれらは,「わたしたちは災難にあいはしないかと恐れる。」と言っている。だがアッラーは,恐らく(あなたがたに)勝利を与え,または御許から聖断を与えられよう。かれらは心の中に秘密を抱くもののために,酷く後悔することになるであろう。
|
52. And thou seest those in whose heart is a disease race toward them, saying: We fear lest a change of fortune befall us. And it may happen that Allah will vouchsafe (unto thee) the victory, or a commandment from His presence. Then will they repent of their secret thoughts.
| |
[[53. وَيَقُولُ الَّذِينَ آمَنُوا أَهَٰؤُلَاءِ الَّذِينَ أَقْسَمُوا بِاللَّهِ جَهْدَ أَيْمَانِهِمْ ۙ إِنَّهُمْ لَمَعَكُمْ ۚ حَبِطَتْ أَعْمَالُهُمْ فَأَصْبَحُوا خَاسِرِينَ ]]
|
Mü'minler de hâ, derler: Şunlar mı o, sizinle beraber olduklarına olanca yeminleriyle Allaha yemin edenler?, bütün çabaladıkları boşuna gitti de husran içinde kaldılar
|
53. 信仰する者は言う。「これらの者は,あなたがたと一緒(の協力者)だと,アッラーにかけて,力をこめて誓った者ではないか。」かれらの行いは虚しく,必ず失敗者となるであろう。
|
53. Then will the believers say (unto the people of the Scripture): Are these they who swore by Allah their most binding oaths that they were surely with you? Their works have failed, and they have become the losers.
| |
[[54. يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا مَنْ يَرْتَدَّ مِنْكُمْ عَنْ دِينِهِ فَسَوْفَ يَأْتِي اللَّهُ بِقَوْمٍ يُحِبُّهُمْ وَيُحِبُّونَهُ أَذِلَّةٍ عَلَى الْمُؤْمِنِينَ أَعِزَّةٍ عَلَى الْكَافِرِينَ يُجَاهِدُونَ فِي سَبِيلِ اللَّهِ وَلَا يَخَافُونَ لَوْمَةَ لَائِمٍ ۚ ذَٰلِكَ فَضْلُ اللَّهِ يُؤْتِيهِ مَنْ يَشَاءُ ۚ وَاللَّهُ وَاسِعٌ عَلِيمٌ ]]
|
Ey o bütün iyman edenler! İçinizden kim dininden dönerse duysun: Allah onun yerine öyle bir kavm getirecek ki Allah onları sever, onlar Allahı severler, mü'minlere karşı boyunları aşağıda, kâfirlere karşı başları yukarıda, Allah yolunda mücahede ederler, dil uzatanın levminden korkmazlar, işte o Allahın fazlıdır, onu dilediğine verir, ve Allah vasi'dir, alîmdir
|
54. 信仰する者よ,もしあなたがたの中から教えに背き去る者があれば,やがてアッラーは,民を愛でられ,かれらも主を敬愛するような外の民を連れてこられるであろう。かれらは信者に対しては謙虚であるが,不信心者に対しては意志堅固で力強く,アッラーの道のために奮闘努力し,非難者の悪ロを決して恐れない。これは,アッラーが御好・になられた者に与えられる恩恵である。アッラーは厚施にして全知であられる。
|
54. O ye who believe! Whoso of you becometh a renegade from his religion, (know that in his stead) Allah will bring a people whom He loveth and who love Him, humble toward believers, stern toward disbelievers, striving in the way of Allah and fearing not the blame of any blamer. Such is the grace of Allah which He giveth unto whom He will. Allah is All Embracing, All Knowing.
| |
[[55. إِنَّمَا وَلِيُّكُمُ اللَّهُ وَرَسُولُهُ وَالَّذِينَ آمَنُوا الَّذِينَ يُقِيمُونَ الصَّلَاةَ وَيُؤْتُونَ الزَّكَاةَ وَهُمْ رَاكِعُونَ ]]
|
Sizin veliniz evvel Allah, sonra Resulü, sonra o iyman etmiş olanlardır ki namaza devam ederler ve rükû' halinde zekât verirler
|
55. 誠にあなたがたの(真の)友は,アッラーとその使徒,ならびに信仰する者たちで礼拝の務めを守り,定めの喜捨をなし,謙虚に額ずく者たちである。
|
55. Your friend can be only Allah; and His messenger and those who believe, who establish worship and pay the poor due, and bow down (in prayer).
| |
56. وَمَنْ يَتَوَلَّ اللَّهَ وَرَسُولَهُ وَالَّذِينَ آمَنُوا فَإِنَّ حِزْبَ اللَّهِ هُمُ الْغَالِبُونَ
|
Ve her kim Allah ve Resulüne iyman edenlere yar olursa şübhe yok ki Allah hizbidir ancak galib olacaklar
|
56. アッラーとその使徒,と信仰する者たちを友として助ける者は,アッラーの1党で,必ず勝利を得る者たちである。
|
56. And whoso taketh Allah and His messenger and those who believe for friend (will know that), lo! the party of Allah, they are the victorious.
| |
[[57. يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا لَا تَتَّخِذُوا الَّذِينَ اتَّخَذُوا دِينَكُمْ هُزُوًا وَلَعِبًا مِنَ الَّذِينَ أُوتُوا الْكِتَابَ مِنْ قَبْلِكُمْ وَالْكُفَّارَ أَوْلِيَاءَ ۚ وَاتَّقُوا اللَّهَ إِنْ كُنْتُمْ مُؤْمِنِينَ ]]
|
Ey o bütün iyman edenler! Ne o sizden evvel kitab verilenlerden dininize eğlence ve oyunmak yerine tutanları ne de diğer kâfirleri dost tutmayın, Allahdan korkun eğer mü'minlerseniz
|
57. 信仰する者よ,あなたがたの教えを明笑し,戯れごとにする者を友としてはならない。それは先に啓典を与えられた者の中にいるが,信仰を拒否する者たちの中にもいる。もしあなたがたが信者ならば,アッラーを畏れなさい。
|
57. O ye who believe! Choose not for friends such of those who received the Scripture before you, and of the disbelievers, as make a jest and sport of your religion. But keep your duty to Allah if ye are true believers.
| |
58. وَإِذَا نَادَيْتُمْ إِلَى الصَّلَاةِ اتَّخَذُوهَا هُزُوًا وَلَعِبًا ۚ ذَٰلِكَ بِأَنَّهُمْ قَوْمٌ لَا يَعْقِلُونَ
|
Namaza ezan okuduğunuz zaman onu bir eğlence ve oyun yerine koyuyorlar, bu işte onların akılları ermez bir güruh olmalarından
|
58. あなたがたが(人びとを)礼拝に招く時,かれらはそれを期笑し,戯れごとにする。それはかれらが理解しない民のためである。
|
58. And when ye call to prayer they take it for a jest and sport. That is because they are a folk who understand not.
| |
[[59. قُلْ يَا أَهْلَ الْكِتَابِ هَلْ تَنْقِمُونَ مِنَّا إِلَّا أَنْ آمَنَّا بِاللَّهِ وَمَا أُنْزِلَ إِلَيْنَا وَمَا أُنْزِلَ مِنْ قَبْلُ وَأَنَّ أَكْثَرَكُمْ فَاسِقُونَ ]]
|
De ki ey Ehli kitâb siz sırf şunun için bizden hoşlanmıyorsunuz: Biz Allaha iyman ettiğimiz gibi hem kendimize indirilene hem daha evvel indirilmiş olana iyman etmekteyiz, sizin ise ekseriniz fâıksınız
|
59. 言ってやるがいい。「啓典の民よ,あなたがたがわたしたちを非難するのは,只わたしたちがアッラーを信じ,またわたしたちに下されたもの(クルアーン),また以前に下されたもの(律法,福音)を信じるためであるのか,只あなたがたの多くがアッラーの掟に背く者たちであるためではないか。」
|
59. Say: O, People of the Scripture! Do ye blame us for aught else than that we believe in Allah and that which is revealed unto us and that which was revealed aforetime, and because most of you are evil livers?
| |
[[60. قُلْ هَلْ أُنَبِّئُكُمْ بِشَرٍّ مِنْ ذَٰلِكَ مَثُوبَةً عِنْدَ اللَّهِ ۚ مَنْ لَعَنَهُ اللَّهُ وَغَضِبَ عَلَيْهِ وَجَعَلَ مِنْهُمُ الْقِرَدَةَ وَالْخَنَازِيرَ وَعَبَدَ الطَّاغُوتَ ۚ أُولَٰئِكَ شَرٌّ مَكَانًا وَأَضَلُّ عَنْ سَوَاءِ السَّبِيلِ ]]
|
Deki: Size Allah yanında cezaca ondan daha fenasını haber vereyimmi? O kimseler ki Allah kendilerine lâ'net etmiş, gadabına uğratmış, onlardan maymunlar, hınzirler ve taguta tapanlar yapmış, işte bunlar mevkı'ce daha fena ve düz yoldan daha sapgındırlar
|
60. 言ってやるがいい。「アッラーの御許の応報で,それよりも悪いものを,あなたがたに告げようか。それはアッラーが見放した者,御怒りを被むった者,サルまたはブタとされた者,そして邪神に仕える者,かれらは,最悪の境地におり,(正しい)道から遠く迷い去った者たちである。」
|
60. Shall I tell thee of a worse (case) than theirs for retribution with Allah? Worse (is the case of him) whom Allah hath cursed, him on whom His wrath hath fallen! Worse is he of whose sort Allah hath turned some to apes and swine, and who serveth idols. Such are in worse plight and further astray from the plain road.
| |
[[61. وَإِذَا جَاءُوكُمْ قَالُوا آمَنَّا وَقَدْ دَخَلُوا بِالْكُفْرِ وَهُمْ قَدْ خَرَجُوا بِهِ ۚ وَاللَّهُ أَعْلَمُ بِمَا كَانُوا يَكْتُمُونَ ]]
|
Size geldiklerinde de «amennâ» derler, halbuki kâfir girmişler kâfir çıkmışlardır, neler ketmediyor idiklerini ise Allah kendilerinden daha iyi bilir
|
61. かれらがあなたがたの許に来た時,「わたしたちは信仰する。」と言った。だがかれらは実に不信心で入り,また不信心で出て行く者たちである。アッラーはかれらの隠すことを熟知なされる。
|
61. When they come unto you (Muslims), they say: We believe; but they came in unbelief and they went out in the same; and Allah knoweth best what they were hiding.
| |
62. وَتَرَىٰ كَثِيرًا مِنْهُمْ يُسَارِعُونَ فِي الْإِثْمِ وَالْعُدْوَانِ وَأَكْلِهِمُ السُّحْتَ ۚ لَبِئْسَ مَا كَانُوا يَعْمَلُونَ
|
Onlardan bir çoğunu görürsün ki günâha girmek, zulmetmek ve haram yemekte sür'at yarışı yaparlar, her halde ne fena yaparlar
|
62. かれらの多くが,栗いに競って罪悪と反逆にはしり,禁じられたものを,貪るのを見るであろう。かれらの行うことの何と醜悪なことよ。
|
62. And thou seest many of them vying one with another in sin and transgression and their devouring of illicit gain. Verily evil is what they do.
| |
[[63. لَوْلَا يَنْهَاهُمُ الرَّبَّانِيُّونَ وَالْأَحْبَارُ عَنْ قَوْلِهِمُ الْإِثْمَ وَأَكْلِهِمُ السُّحْتَ ۚ لَبِئْسَ مَا كَانُوا يَصْنَعُونَ ]]
|
Bari Rabbaniyyun ve Ahbar bunları günâh söylemekten ve haram yemekten nehyetseler! Ne fena san'ate alışmışlar
|
63. なぜ聖職者や律法学者は,かれらが罪深いことを語り,または非法なものを貪るのを禁じないのか。かれらの行うことの何と醜悪なことよ。
|
63. Why do not the rabbis and the priests forbid their evil speaking and their devouring of illicit gain? Verily evil is their handiwork.
| |
[[64. وَقَالَتِ الْيَهُودُ يَدُ اللَّهِ مَغْلُولَةٌ ۚ غُلَّتْ أَيْدِيهِمْ وَلُعِنُوا بِمَا قَالُوا ۘ بَلْ يَدَاهُ مَبْسُوطَتَانِ يُنْفِقُ كَيْفَ يَشَاءُ ۚ وَلَيَزِيدَنَّ كَثِيرًا مِنْهُمْ مَا أُنْزِلَ إِلَيْكَ مِنْ رَبِّكَ طُغْيَانًا وَكُفْرًا ۚ وَأَلْقَيْنَا بَيْنَهُمُ الْعَدَاوَةَ وَالْبَغْضَاءَ إِلَىٰ يَوْمِ الْقِيَامَةِ ۚ كُلَّمَا أَوْقَدُوا نَارًا لِلْحَرْبِ أَطْفَأَهَا اللَّهُ ۚ وَيَسْعَوْنَ فِي الْأَرْضِ فَسَادًا ۚ وَاللَّهُ لَا يُحِبُّ الْمُفْسِدِينَ ]]
|
Bir de Yehudîler «Allahın eli bağlı» dediler, ve dedikleriyle dilediği gibi bahşediyor, celâlim hakkı için sana rabbından indirilen onlardan bir çoğunun tuğyanını ve küfrünü arttıracaktır, maamafih biz onların arasına kıyamete kadar sürecek buğz ve adavet bıraktık, her ne zaman harb için bir yangın tutuşturdularsa Allah onu söndürdü, hep yer yüzünde fesad için koşarlar, Allah ise müfsidleri sevmez
|
64. ユダヤ人は,「アッラーの御手は縛られている。」と言う。縛られたのはかれらの手で,そう言ったことによってかれらは見限られた。いや,かれの御手は広く開かれて,御心のままに,惜し・なく与えられる。だがかれらの多くは,主からあなたに啓示が下されたのを見て,きっと反抗と不信心を増長しよう。われがかれらの間に投じた敵意と憎悪とは,本当に復活の日まで続くであろう。かれらが戦火を燃やす度に,アッラーはそれを消される。またかれらは,地上において害悪をしようと努める。だがアッラーは,害悪を行なう者を御愛でになられない。
|
64. The Jews say: Allah's hand is fettered. Their hands are fettered and they are accursed for saying so. Nay, but both His hands are spread out wide in bounty. He bestoweth as He will. That which bath been revealed unto thee from thy Lord is certain to increase the contumacy and disbelief of many of them, and We have cast among them enmity and hatred till the Day of Resurrection. As often as they light a fire for war, Allah extinguisheth it. Their effort is for corruption in the land, and Allah loveth not corrupters.
| |
65. وَلَوْ أَنَّ أَهْلَ الْكِتَابِ آمَنُوا وَاتَّقَوْا لَكَفَّرْنَا عَنْهُمْ سَيِّئَاتِهِمْ وَلَأَدْخَلْنَاهُمْ جَنَّاتِ النَّعِيمِ
|
Eğer ehli kitab iyman etselerdi Allah'tan korksalardı şübhesiz kabuhatlerini kefaretler ve kendilerini na'ım cennetlerine koyardık
|
65. 啓典の民がもし信仰して主を畏れるならば,われはかれらのすべての罪障を抹消して必ず至福の楽園に入らせるであろう。
|
65. If only the People of the Scripture would believe and ward off (evil), surely We should remit their sins from them and surely We should bring them into Gardens of Delight.
| |
[[66. وَلَوْ أَنَّهُمْ أَقَامُوا التَّوْرَاةَ وَالْإِنْجِيلَ وَمَا أُنْزِلَ إِلَيْهِمْ مِنْ رَبِّهِمْ لَأَكَلُوا مِنْ فَوْقِهِمْ وَمِنْ تَحْتِ أَرْجُلِهِمْ ۚ مِنْهُمْ أُمَّةٌ مُقْتَصِدَةٌ ۖ وَكَثِيرٌ مِنْهُمْ سَاءَ مَا يَعْمَلُونَ ]]
|
eğer onlar Tevratı ve İncili ve Rabları tarafından kendilerine sair indirileni doğru tutsalardı elbette hem üstlerinden yerlerdi hem ayaklarının altından, içlerinden mu'tedil bir ümmet yok değil, lâkin çoğu ne kötü işler yapıyorlar
|
66. もしかれらが律法と福音,そして主からかれらに下されたものを順奉するならば,かれらの上からも足許からも,必ず(豊かに)糧を与えられるであろう。かれらの中には,正義を行う一団もいる。だが多くの者の行うところは,邪悪である。
|
66. If they had observed the Torah and the Gospel and that which was revealed unto them from their Lord, they would surely have been nourished from above them and from beneath their feet. Among them there are people who are moderate, but many of them are of evil conduct.
| |
[[67. يَا أَيُّهَا الرَّسُولُ بَلِّغْ مَا أُنْزِلَ إِلَيْكَ مِنْ رَبِّكَ ۖ وَإِنْ لَمْ تَفْعَلْ فَمَا بَلَّغْتَ رِسَالَتَهُ ۚ وَاللَّهُ يَعْصِمُكَ مِنَ النَّاسِ ۗ إِنَّ اللَّهَ لَا يَهْدِي الْقَوْمَ الْكَافِرِينَ ]]
|
Ey şanlı Resul sana rabbından her indirileni tebliği et, etmezsen onun risaletini eda etmiş olmazsın, Allah seni insanlardan koruyacak, emin ol Allah kâfirleri muradlarına erdirmiyecek
|
67. 使徒よ,主からあなたに下された(凡ての)ものを,宣ベ伝えなさい。あなたがそれをしないなら,かれの啓示を宣べ伝える使命は果せないであろう。アッラーは,(危害をなす)人びとからあなたを守護なされる。アッラーは決して不信心の民を導かれない。
|
67. O Messenger! Make known that which hath been revealed unto thee from thy Lord, for if thou do it not, thou will not have conveyed His message. Allah will protect thee from mankind. Lo! Allah guideth not the disbelieving folk.
| |
[[68. قُلْ يَا أَهْلَ الْكِتَابِ لَسْتُمْ عَلَىٰ شَيْءٍ حَتَّىٰ تُقِيمُوا التَّوْرَاةَ وَالْإِنْجِيلَ وَمَا أُنْزِلَ إِلَيْكُمْ مِنْ رَبِّكُمْ ۗ وَلَيَزِيدَنَّ كَثِيرًا مِنْهُمْ مَا أُنْزِلَ إِلَيْكَ مِنْ رَبِّكَ طُغْيَانًا وَكُفْرًا ۖ فَلَا تَأْسَ عَلَى الْقَوْمِ الْكَافِرِينَ ]]
|
De ki: Ey Ehli kitab! Siz Tevratı ve İncili ve daha size rabbınızdan indirileni tutub icra etmedikçe hiç bir şey değilsiniz, Celâlim hakkı için sana rabbından indirilen -bu Kur'an- onlardan bir çoğunun tuğyanını ve küfrünü artıracak, o halde kâfirlere acıyacağın tutmasın
|
68. 言ってやるがいい。「啓典の民よ。律法と福音と主からあなたがたに下された,(凡ての)啓示を順守するまでは,あなたがたが立つ拠り所はないのだ。」ところが主からあなたに下ったものは,かれらの多くの者に,頑固な反抗と,不信心を増長させた。だからあなたは不信心の民に就いて,心を悩ましてはならない。
|
68. Say: O People of the Scripture! Ye have naught (of guidance) till ye observe the Torah and the Gospel and that which was revealed unto you from your Lord. That which is revealed unto thee (Muhammad) from thy Lord is certain to increase the contumacy and disbelief of many of them. But grieve not for the disbelieving folk.
| |
[[69. إِنَّ الَّذِينَ آمَنُوا وَالَّذِينَ هَادُوا وَالصَّابِئُونَ وَالنَّصَارَىٰ مَنْ آمَنَ بِاللَّهِ وَالْيَوْمِ الْآخِرِ وَعَمِلَ صَالِحًا فَلَا خَوْفٌ عَلَيْهِمْ وَلَا هُمْ يَحْزَنُونَ ]]
|
Şübhe yok ki iyman edenler ve Yehudîler, Sâbiîler, Nasrânîler: Bunlar içinden her kim Allaha ve Âhıret gününe iyman edib de salih olarak çalışırsa artık onlara korku yoktur ve onlar mahzun olacak değllerdir
|
69. 本当に(クルアーンを)信じる者,とユダヤ人,サ―ビア教徒,キリスト教徒で,アッラーと終末の日を信じて善い行いに励む者には,恐れもなく憂いもないであろう。
|
69. Lo! those who believe, and those who are Jews, and Sabaeans, and Christians whosoever believeth in Allah and the Last Day and doeth right there shall no fear come upon them neither shall they grieve.
| |
[[70. لَقَدْ أَخَذْنَا مِيثَاقَ بَنِي إِسْرَائِيلَ وَأَرْسَلْنَا إِلَيْهِمْ رُسُلًا ۖ كُلَّمَا جَاءَهُمْ رَسُولٌ بِمَا لَا تَهْوَىٰ أَنْفُسُهُمْ فَرِيقًا كَذَّبُوا وَفَرِيقًا يَقْتُلُونَ ]]
|
Celâlim hakkı için Benî İsraîlin misakını aldık ve kendilerine Resuller gönderdik, canlarının istemediği bir hukmîle bir Resul geldikçe onlara bir takımına yalancı dediler, bir takımını da öldürüyorlardı
|
70. われは且つて,イスラエルの子孫と約束を結び,使徒たちをかれらに遣わした。ところが使徒が,かれらの好まないものを(宙?)す度に,かれらはある者を嘘付きと呼び,ある者を殺害した。
|
70. We made a covenant of old with the Children of Israel and We sent unto them messengers. As often as a messenger came unto them with that which their souls desired not (they became rebellious). Some (of them) they denied and some they slew.
| |
[[71. وَحَسِبُوا أَلَّا تَكُونَ فِتْنَةٌ فَعَمُوا وَصَمُّوا ثُمَّ تَابَ اللَّهُ عَلَيْهِمْ ثُمَّ عَمُوا وَصَمُّوا كَثِيرٌ مِنْهُمْ ۚ وَاللَّهُ بَصِيرٌ بِمَا يَعْمَلُونَ ]]
|
Hem başlarına bir fitne kopmayacak sandılar da kör ve sağır kesildiler, sonra Allah tevbelerini kabul buyurdu, sonra içlerinden bir çoğu yine kör ve sağır kesildiler, şimdi de Allah görüyor ne yapıyorlar
|
71. そしてかれらは(そのために)試・(の懲罰)がないものと考えていた。それでかれらは盲目や難聴者となったが,その後アッラーは,かれらの悔悟を許しなされた。それでもかれらの多くはまたも,自ら盲目や難聴者となった。アッラーはかれらの行うところを,御存知であられる。
|
71. They thought no harm would come of it, so they were willfully blind and deaf. And afterward Allah turned (in mercy) toward them. Now (even after that) are many of them willfully blind and deaf. Allah is Seer of what they do.
| |
[[72. لَقَدْ كَفَرَ الَّذِينَ قَالُوا إِنَّ اللَّهَ هُوَ الْمَسِيحُ ابْنُ مَرْيَمَ ۖ وَقَالَ الْمَسِيحُ يَا بَنِي إِسْرَائِيلَ اعْبُدُوا اللَّهَ رَبِّي وَرَبَّكُمْ ۖ إِنَّهُ مَنْ يُشْرِكْ بِاللَّهِ فَقَدْ حَرَّمَ اللَّهُ عَلَيْهِ الْجَنَّةَ وَمَأْوَاهُ النَّارُ ۖ وَمَا لِلظَّالِمِينَ مِنْ أَنْصَارٍ ]]
|
Elbette küfretti şunlar: «Allah Meryem'in oğlu Mesihtir» diyenler, halbuki Mesih şöyle demişti: Ey Beni İsrail hep Allah'a ibadet ediniz benim de rabbım sizin de rabbınız, Allah'a kim şirk koşarsa Allah ona Cennetini haram etmiştir ve varacağı yer ateştir ve zalimlerin ensarı yoktur.
|
72. 「アッラーこそは,マルヤムの子マスィーフである。」と言う者は,確かに不信心者である。しかもマスィーフは言ったのである。「イスラエルの子孫よ,わたしの主であり,あなたがたの主であられるアッラーに仕えなさい。」凡そアッラーに何ものかを配する者には,アッラーは楽園(に入ること)を禁じられ,かれの住まいは業火である。不義を行う者には援助者はないのである。
|
72. They surely disbelieve who say : Lo! Allah is the Messiah, son of Mary. The Messiah (himself) said : O Children of Israel, worship Allah, my Lord and your Lord. Lo! whoso ascribeth partners unto Allah, for him Allah hath forbidden Paradise. His abode is the Fire. For evildoers there will be no helpers.
| |
[[73. لَقَدْ كَفَرَ الَّذِينَ قَالُوا إِنَّ اللَّهَ ثَالِثُ ثَلَاثَةٍ ۘ وَمَا مِنْ إِلَٰهٍ إِلَّا إِلَٰهٌ وَاحِدٌ ۚ وَإِنْ لَمْ يَنْتَهُوا عَمَّا يَقُولُونَ لَيَمَسَّنَّ الَّذِينَ كَفَرُوا مِنْهُمْ عَذَابٌ أَلِيمٌ ]]
|
Elbette küfretti şunlar: «Allah üçün üçüncüsü» diyenler, halbuki bir tek ilâhdan başka ilâh yok, eğer bu dediklerinden vaz geçmezlerse elbette işlerinden kâfir kalanlarına şübhesiz ki bir elîm azab dokunacaktır, daha Allaha tevbe edib istiğfar etmiyecekler mi? Allah gafur, rahîmdir
|
73. 「アッラーは三(位)の一つである。」と言う者は,本当に不信心者である。唯―の神の外に神はないのである。もしかれらがその言葉を止めないなら,かれら不信心者には,必ず痛ましい懲罰が下るであろう。
|
73. They surely disbelieve who say: Lo! Allah is the third of three; when there is no God save the One God. If they desist not from so saying a painful doom will fall on those of them who disbelieve.
| |
74. أَفَلَا يَتُوبُونَ إِلَى اللَّهِ وَيَسْتَغْفِرُونَهُ ۚ وَاللَّهُ غَفُورٌ رَحِيمٌ
|
Meryemin oğlu Mesîh başka bir şey değil, sade bir Resuldür, kendisinden evvel de bir çok Resuller geçti, anası da gayet doğru bir kadın, ikisi de yemek yerlerdi, bak biz âyetlerimizi onlara nasıl açık anlatıyoruz? Sonra da bak onlar nasıl çeviriliyorlar?
|
74. かれらは何故,悔悟してアッラーに返り,その御赦しを求めようとしないのか。誠にアッラーは寛容にして慈悲深くあられる。
|
74. Will they not rather turn unto Allah and seek forgiveness of Him? For Allah is Forgiving, Merciful.
| |
[[75. مَا الْمَسِيحُ ابْنُ مَرْيَمَ إِلَّا رَسُولٌ قَدْ خَلَتْ مِنْ قَبْلِهِ الرُّسُلُ وَأُمُّهُ صِدِّيقَةٌ ۖ كَانَا يَأْكُلَانِ الطَّعَامَ ۗ انْظُرْ كَيْفَ نُبَيِّنُ لَهُمُ الْآيَاتِ ثُمَّ انْظُرْ أَنَّىٰ يُؤْفَكُونَ ]]
|
De ki; ya daha siz Allahı bırakıyorsunuz da siz kendiliklerinden ne bir zarara,
|
75. マルヤムの子マスィーフは,一人の使徒に過ぎない。かれの以前にも使徒たちがあって,逝ったのである。かれの母は誠実な婦人であった。そしてかれら両人は食べ物を食べていた。見よ,われは如何にかれらに印を明示したかを。また見よ,如何にかれら(不信者)が迷い去るかを。
|
75. The Messiah, son of Mary, was no other than a messenger, messengers (the like of whom) had passed away before him. And his mother was a saintly woman. And they both used to eat (earthly) food. See how we make the revelations clear for them, and see how they are turned away!
| |
76. قُلْ أَتَعْبُدُونَ مِنْ دُونِ اللَّهِ مَا لَا يَمْلِكُ لَكُمْ ضَرًّا وَلَا نَفْعًا ۚ وَاللَّهُ هُوَ السَّمِيعُ الْعَلِيمُ
|
ne bir faideye malik olmiyan şeylere mi tapıyorsunuz, halbuki Allah işiden, bilen ancak o
|
76. 言ってやるがいい。「あなたがたはアッラーの外に,あなたがたに害もなく益もな〈,役立たないものに仕えるのか。アッラー,かれこそは全聴者にして全知であられる。」
|
76. Say: Serve ye in place of Allah that which possesseth for you neither hurt nor use? Allah it is Who is the Hearer, the Knower.
| |
[[77. قُلْ يَا أَهْلَ الْكِتَابِ لَا تَغْلُوا فِي دِينِكُمْ غَيْرَ الْحَقِّ وَلَا تَتَّبِعُوا أَهْوَاءَ قَوْمٍ قَدْ ضَلُّوا مِنْ قَبْلُ وَأَضَلُّوا كَثِيرًا وَضَلُّوا عَنْ سَوَاءِ السَّبِيلِ ]]
|
De ki: ey ehli kitâb! dininizde haksız ifrata dalmayın, bundan evvel şaşmış, bir çoklarını da şaşırtmış ve yolun doğrusundan sapmış bir kavmin hevaları ardından gitmeyin
|
77. 言ってやるがいい。「啓典の民よ,真理を無視してあなたがたの教えの法を越えてはならない。またあなたがたは先に迷い去った者たちの,私見に従ってはならない。かれらは多くの者を迷わせ,(自らも)正しい道から迷った者たちである。」
|
77. Say: O People of the Scripture! Stress not in your religion other than the truth, and follow not the vain desires of folk who erred of old and led many astray, and erred from a plain road.
| |
[[78. لُعِنَ الَّذِينَ كَفَرُوا مِنْ بَنِي إِسْرَائِيلَ عَلَىٰ لِسَانِ دَاوُودَ وَعِيسَى ابْنِ مَرْيَمَ ۚ ذَٰلِكَ بِمَا عَصَوْا وَكَانُوا يَعْتَدُونَ ]]
|
Benî Israîlden o küfr edenler hem Davudun hem Meryemin oğlu Isânın lisaniyle tel'ın edildiler, bu onların ısyan etmeleri ve hakkın hududunu tecavüz eder olmaları sebebiyle idi
|
78. イスラエルの子孫の中,不信心な者は,ダーウードやマルヤムの子イーサーの舌で呪われた。それはかれらが従わないで,法を越えたためである。
|
78. Those of the children of Israel who went astray were cursed by the tongue of David, and of Jesus, son of Mary. That was because they rebelled and used to transgress.
| |
79. كَانُوا لَا يَتَنَاهَوْنَ عَنْ مُنْكَرٍ فَعَلُوهُ ۚ لَبِئْسَ مَا كَانُوا يَفْعَلُونَ
|
işledikleri bir münkeden vaz geçmezlerdi, filhakıka ne fena yapıyorlardı
|
79. かれらはその行った悪事を,栗いに戒めなかった。かれらの行ったことの何と醜悪なことよ。
|
79. They restrained not one another from the wickedness they did. Verily evil was that they used to do!
| |
[[80. تَرَىٰ كَثِيرًا مِنْهُمْ يَتَوَلَّوْنَ الَّذِينَ كَفَرُوا ۚ لَبِئْسَ مَا قَدَّمَتْ لَهُمْ أَنْفُسُهُمْ أَنْ سَخِطَ اللَّهُ عَلَيْهِمْ وَفِي الْعَذَابِ هُمْ خَالِدُونَ ]]
|
onlardan bir çoğunu görürsün ki Allahı tanımayanlara yardaklık ederler, elbette nefislerinin kendileri için takdim ettiği hediyye ne çirkin: Allah onlara gadab etti ve azabda muhalleddir onlar
|
80. 見なさい,かれらの多くは,不信心な者と親密にしている。何と醜悪なことを自ら進んでするものよ。アッラーはかれらに激怒なされ,かれらは懲罰の中に永遠に住むであろう。
|
80. Thou seest many of them making friends with those who disbelieve. surely ill for them is that which they themselves send on before them : that Allah will be wroth with them and in the doom they will abide.
| |
[[81. وَلَوْ كَانُوا يُؤْمِنُونَ بِاللَّهِ وَالنَّبِيِّ وَمَا أُنْزِلَ إِلَيْهِ مَا اتَّخَذُوهُمْ أَوْلِيَاءَ وَلَٰكِنَّ كَثِيرًا مِنْهُمْ فَاسِقُونَ ]]
|
Eğer Allah ve Peygambere ve ona indirilene iymanları olsa idi o kâfirleri yâr tutmazlardı, lâkin onların çoğu iymandan uzak fasıklardır
|
81. かれらがもし,アッラーと聖預言者を信じ,またかれらに下されたものを信じたならば,かれらを親しい友としなかったであろう。だがかれらの多くは,主の掟に背く者である。
|
81. If they believed in Allah and the Prophet and that which is revealed unto him, they would not choose them for their friends. But many of them are of evil conduct.
| |
[[82. لَتَجِدَنَّ أَشَدَّ النَّاسِ عَدَاوَةً لِلَّذِينَ آمَنُوا الْيَهُودَ وَالَّذِينَ أَشْرَكُوا ۖ وَلَتَجِدَنَّ أَقْرَبَهُمْ مَوَدَّةً لِلَّذِينَ آمَنُوا الَّذِينَ قَالُوا إِنَّا نَصَارَىٰ ۚ ذَٰلِكَ بِأَنَّ مِنْهُمْ قِسِّيسِينَ وَرُهْبَانًا وَأَنَّهُمْ لَا يَسْتَكْبِرُونَ ]]
|
Nâsın mü'minlere adavetçe en şiddetlisini her halde Yehudîlerle müşrikler bulacaksın, mü'minlere meveddetçe en yakınlarını da her halde «biz Nesârâyız» diyenler bulacaksın, sebebi: çünkü bunların içinde âlim keşişler ve târiki Dünya rahibler vardır ve bunlar kibr etmezler
|
82. あなたは,人びとの中信仰する者を敵視することが最も厳しいのは,ユダヤ人と多神教徒であることを知るであろう。またあなたは,信仰する者に一番親愛の情を抱いているのは,「わたしたちはキリスト教徒です。」と言う者であることを知るであろう。これはかれらの間に,司祭と修道士がいて,かれらが高慢でないためである。
|
82. Thou wilt find the most vehement of mankind in hostility to those who , believe (to be) the Jews and the idolaters. And thou wilt find the nearest of them in affection to those who believe (to be) those who say: Lo! We are Christians. That is because there are among them priests and monks, and because they are not proud.
| |
[[83. وَإِذَا سَمِعُوا مَا أُنْزِلَ إِلَى الرَّسُولِ تَرَىٰ أَعْيُنَهُمْ تَفِيضُ مِنَ الدَّمْعِ مِمَّا عَرَفُوا مِنَ الْحَقِّ ۖ يَقُولُونَ رَبَّنَا آمَنَّا فَاكْتُبْنَا مَعَ الشَّاهِدِينَ ]]
|
Peygambere indirileni dinledikleri zaman da gözlerini görürsün ki aşîna çıktıkları haktan yaşlar dolub boşanarak «ya Rabbenâ derler: inandık iyman getirdik, şimdi sen bizi şehadet getirenlerle beraber yaz
|
83. あなたはかれらが,使徒に下されたものを聞く時,自分の認めた真理のために,涙を目に(温?)れさせるのを見るであろう。かれらは言う。「主よ,わたしたちは信仰します。わたしたちを証人の中に書き留めて下さい。
|
83. When they listen to that which hath been revealed unto the messenger, thou seest their eyes overflow with tears because of their recognition of the Truth. They say: Our Lord, we believe. Inscribe us as among the witnesses.
| |
84. وَمَا لَنَا لَا نُؤْمِنُ بِاللَّهِ وَمَا جَاءَنَا مِنَ الْحَقِّ وَنَطْمَعُ أَنْ يُدْخِلَنَا رَبُّنَا مَعَ الْقَوْمِ الصَّالِحِينَ
|
hem biz neye iyman etmiyelim Allaha ve bu bize gelen hakka: bütün emelimiz, Rabbimizin bizi salihîn zümresinin maıyyetine koyması iken
|
84. わたしたちは,アッラーとわたしたちに下された真理を,どうして信じないでいられましょうか。また主が,敬(度?)な民と一緒にわたしたちをも(楽園に)入れて下さるよう,懇願しないでいられましょうか。」
|
84. How should we not believe in Allah and that which hath come unto us of the Truth. And (how should we not) hope that our Lord will bring us in along with righteous folk?
| |
[[85. فَأَثَابَهُمُ اللَّهُ بِمَا قَالُوا جَنَّاتٍ تَجْرِي مِنْ تَحْتِهَا الْأَنْهَارُ خَالِدِينَ فِيهَا ۚ وَذَٰلِكَ جَزَاءُ الْمُحْسِنِينَ ]]
|
Böyle demelerine mukabil Allah da kendilerine sevab olarak altından ırmaklar akan Cennetleri verdi, içlerinde muhalled kalmak üzere onlar ki işte muhsinlere mükâfat odur
|
85. それでアッラーは,かれらの言葉に報いられ,川が下を流れる楽園を与えられ,永遠にそこに住まわせられる。それは善い行いをなす者への報奨である。
|
85. Allah hath rewarded them for that their saying. Gardens underneath which rivers flow, wherein they will abide for ever. That is the reward of the good.
| |
86. وَالَّذِينَ كَفَرُوا وَكَذَّبُوا بِآيَاتِنَا أُولَٰئِكَ أَصْحَابُ الْجَحِيمِ
|
küfredib âyetlerimizi tekzib eyliyenler ise onlar hep eshabı cahımdirler
|
86. しかし信仰しないで,わが印を偽りであるとする者,これらは火獄の住人である。
|
86. But those who disbelieve and deny Our revelations, they are owners of hell fire.
| |
[[87. يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا لَا تُحَرِّمُوا طَيِّبَاتِ مَا أَحَلَّ اللَّهُ لَكُمْ وَلَا تَعْتَدُوا ۚ إِنَّ اللَّهَ لَا يُحِبُّ الْمُعْتَدِينَ ]]
|
Ey o bütün iyman edenler, Allahın size halâl kıldığı ni'metlerin hoşlarını kendinize haram etmeyin, aşırı da gitmeyin, çünkü Allah aşırı gidenleri sevmez
|
87. あなたがた信仰するものよ,アッラーがあなたがたに許される,良いものを禁じてはならない。また法を越えてはならない。アッラーは,法を越える者を御愛でになられない。
|
87. O ye who believe! Forbid not the good things which Allah hath made lawful for you, and transgress not. Lo! Allah loveth not transgressors.
| |
88. وَكُلُوا مِمَّا رَزَقَكُمُ اللَّهُ حَلَالًا طَيِّبًا ۚ وَاتَّقُوا اللَّهَ الَّذِي أَنْتُمْ بِهِ مُؤْمِنُونَ
|
hem Allahın size merzuk kıldığı ni'metlerden halâl ve hoş olarak yeyin hem de kendisine mü'min bulunduğunuz Allahdan korkun
|
88. アッラーがあなたがたに与えられた良い(清潔で)合法なものを食べなさい。あなたがたが信じているアッラーを畏れなさい。
|
88. Eat of that which Allah hath bestowed on you as food lawful and good, and keep your duty to Allah in Whom ye are believers.
| |
[[89. لَا يُؤَاخِذُكُمُ اللَّهُ بِاللَّغْوِ فِي أَيْمَانِكُمْ وَلَٰكِنْ يُؤَاخِذُكُمْ بِمَا عَقَّدْتُمُ الْأَيْمَانَ ۖ فَكَفَّارَتُهُ إِطْعَامُ عَشَرَةِ مَسَاكِينَ مِنْ أَوْسَطِ مَا تُطْعِمُونَ أَهْلِيكُمْ أَوْ كِسْوَتُهُمْ أَوْ تَحْرِيرُ رَقَبَةٍ ۖ فَمَنْ لَمْ يَجِدْ فَصِيَامُ ثَلَاثَةِ أَيَّامٍ ۚ ذَٰلِكَ كَفَّارَةُ أَيْمَانِكُمْ إِذَا حَلَفْتُمْ ۚ وَاحْفَظُوا أَيْمَانَكُمْ ۚ كَذَٰلِكَ يُبَيِّنُ اللَّهُ لَكُمْ آيَاتِهِ لَعَلَّكُمْ تَشْكُرُونَ ]]
|
Allah sizi yeminlerinizde -bilmiyerek ettiğiniz- lâgv ile muahaze etmez ve lâkin bile bile akd ettiğiniz yeminlerle sizi muahaze buyuruyor, bunun da keffareti çoluğunuza çocuğunuza yedirdiğinizin orta derecesinden on fakırı doyurmak yahud geydirmek, yahut bir esîr azâd etmektir, bunlara gücü yetmiyen üç gün oruç tutar, işte yemîn ettiğiniz vakıt yeminlerinizin keffâreti bu, bununla beraber yeminlerinizi gözetin, böyle beyan ediyor Allah size âyetlerini ki şükr edesiniz
|
89. アッラーは,あなたがたの軽はず・な言葉の誓いに対し,あなたがたを非難されない。だがあなたがたが誓って約束したことに対してはその責任を問う。その贖罪には,あなたがたの家族を養う通常の食事で,10名の貧者を養え,またはこれに衣類を支給し,あるいは奴隷1名を解放しなさい。(これらのことが)出来ない者は,3日間の斎戒をしなさい。それがあなたがたが誓いをした時の賠償である。あなたがたは自分の誓いを守れ。アッラーはこのように,御自分の印をあなたがたのために解明なされる。恐らくあなたがたは,感謝するであろう。
|
89. Allah will not take you to task for that which is unintentional in your oaths, but He will take you to task for the oaths which ye swear in earnest. The expiation thereof is the feeding of ten of the needy with the average of that wherewith ye feed your own folk, or the clothing of them, or the liberation of a slave, and for him who findeth not (the wherewithal to do so) then a three day fast. This is the expiation of your oaths when ye have sworn; and keep your oaths. Thus Allah expoundeth unto you His revelations in order that ye may give thanks.
| |
[[90. يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا إِنَّمَا الْخَمْرُ وَالْمَيْسِرُ وَالْأَنْصَابُ وَالْأَزْلَامُ رِجْسٌ مِنْ عَمَلِ الشَّيْطَانِ فَاجْتَنِبُوهُ لَعَلَّكُمْ تُفْلِحُونَ ]]
|
Ey o bütün iyman edenler! İçki, kumar, putlar, kısmet çekilen zarlar hep Şeytan işi murdar bir şeydir, onun için siz ondan kaçının ki yakayı kurtarasınız
|
90. あなたがた信仰する者よ,誠に酒と賭矢,偶像と占い矢は,忌・嫌われる悪魔の業である。これを避けなさい。恐らくあなたがたは成功するであろう。
|
90. O ye who believe! Strong drink and games of chance and idols and divining arrows are only an infamy of Satan's handiwork. Leave it aside in order that ye may succeed.
| |
[[91. إِنَّمَا يُرِيدُ الشَّيْطَانُ أَنْ يُوقِعَ بَيْنَكُمُ الْعَدَاوَةَ وَالْبَغْضَاءَ فِي الْخَمْرِ وَالْمَيْسِرِ وَيَصُدَّكُمْ عَنْ ذِكْرِ اللَّهِ وَعَنِ الصَّلَاةِ ۖ فَهَلْ أَنْتُمْ مُنْتَهُونَ ]]
|
İçki ile kumarda Şeytan sırf aranıza adavet ve kin düşürmeyi ve Sizi Allahı anmaktan ve namaz kılmaktan alıkoymayı ister, artık vaz geçiyorsunuz değil mi?
|
91. 悪魔の望むところは,酒と賭矢によってあなたがたの間に,敵意と憎悪を起こさせ,あなたがたがアッラーを念じ礼拝を捧げるのを妨げようとすることである。それでもあなたがたは慎しまないのか。
|
91. Satan seeketh only to cast among you enmity and hatred by means of strong drink and games of chance, and to turn you from remembrance of Allah and from (His) worship. Will ye then have done?
| |
[[92. وَأَطِيعُوا اللَّهَ وَأَطِيعُوا الرَّسُولَ وَاحْذَرُوا ۚ فَإِنْ تَوَلَّيْتُمْ فَاعْلَمُوا أَنَّمَا عَلَىٰ رَسُولِنَا الْبَلَاغُ الْمُبِينُ ]]
|
Allahı dinleyin, Peygamberi dinleyin de sakının, eğer kulak asmazsanız biliniz ki Resulümüze düşen sade açık bir tebliğten ibarettir
|
92. アッラーに服従,帰依し,また使徒に従って(悪魔に)用心しなさい。仮令あなたがたが背いても,われの使徒の責務は,ただ明白に(啓示を)宣べ伝えるだけであることを知れ。
|
92. Obey Allah and obey the messenger, and beware! But if ye turn away, then know that the duty of Our messenger is only plain conveyance (of the message).
| |
[[93. لَيْسَ عَلَى الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ جُنَاحٌ فِيمَا طَعِمُوا إِذَا مَا اتَّقَوْا وَآمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ ثُمَّ اتَّقَوْا وَآمَنُوا ثُمَّ اتَّقَوْا وَأَحْسَنُوا ۗ وَاللَّهُ يُحِبُّ الْمُحْسِنِينَ ]]
|
İyman edib de salâhlı salâhlı işler yapan kimseler bundan böyle sakındıkları ve iymanlarında sebat ile salih salih işlerine devam eyledikleri, sonra takvâlarında ve iymanlarında rüsuh buldukları, sonra bu takvâ ile beraber her yaptığını güzel yapan ihsan mertebesine erdikleri takdirde mukaddema tattıklarında kendilerine bir beis yoktur, Allah muhsinleri sever
|
93. 信仰して善行に勤む者は,(既に)食べたものに就いて罪はない。かれらが主を畏れ,信仰して善行に励む時は,それでその上にも,主を畏れ,信仰しなさい。更にその上に,主を畏れ,善行に勤め。アッラーは善行者を愛でられる。
|
93. There shall be no sin (imputed) unto those who believe and do good works for what they may have eaten (in the past). So be mindful of your duty (to Allah), and do good works; and again: be mindful of your duty, and believe; and once again: be mindful of your duty, and do right. Allah loveth the good.
| |
[[94. يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا لَيَبْلُوَنَّكُمُ اللَّهُ بِشَيْءٍ مِنَ الصَّيْدِ تَنَالُهُ أَيْدِيكُمْ وَرِمَاحُكُمْ لِيَعْلَمَ اللَّهُ مَنْ يَخَافُهُ بِالْغَيْبِ ۚ فَمَنِ اعْتَدَىٰ بَعْدَ ذَٰلِكَ فَلَهُ عَذَابٌ أَلِيمٌ ]]
|
Ey o bütün iyman edenler! haberiniz olsun Allah gaybda kendisinden korkanları meydana çıkarmak için muhakkak ki sizleri av gibi bir şeyle imtihan edecek, bir av bolluğu ki isteseniz elleriniz de yeteşebilecek, mızraklarınız da, kim bunun üzerine tecavüzde bulunursa işte ona elîm bir azab var
|
94. あなたがた信仰する者よ,アッラーはあなたがたの手または槍で狩ろ,ちょっとした獲物によって,あなたがたを試・られる。それはアッラーが,見ることの出来ないかれを恐れる者が,誰であるかを知られるためである。この後でも違犯する者は,痛ましい懲罰を受けるであろう。
|
94. O ye who believe! Allah will surely try you somewhat (in the matter) of the game which ye take with your hands and your spears, that Allah may know him who feareth Him in secret. Whoso transgresseth after this, for him there is a painful doom.
| |
[[95. يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا لَا تَقْتُلُوا الصَّيْدَ وَأَنْتُمْ حُرُمٌ ۚ وَمَنْ قَتَلَهُ مِنْكُمْ مُتَعَمِّدًا فَجَزَاءٌ مِثْلُ مَا قَتَلَ مِنَ النَّعَمِ يَحْكُمُ بِهِ ذَوَا عَدْلٍ مِنْكُمْ هَدْيًا بَالِغَ الْكَعْبَةِ أَوْ كَفَّارَةٌ طَعَامُ مَسَاكِينَ أَوْ عَدْلُ ذَٰلِكَ صِيَامًا لِيَذُوقَ وَبَالَ أَمْرِهِ ۗ عَفَا اللَّهُ عَمَّا سَلَفَ ۚ وَمَنْ عَادَ فَيَنْتَقِمُ اللَّهُ مِنْهُ ۗ وَاللَّهُ عَزِيزٌ ذُو انْتِقَامٍ ]]
|
Ey o bütün iyman edenler sizler ihramda iken avı öldürmeyin, içinizden her kim onu amden öldürürse ona mevaşîden öldürdüğünün misli bir ceza vardır ki Kâ'beye vasıl olmuş bir kurbanlık olmak üzere buna aranızdan adâlet sahibi iki adam hukmeder veya bir keffaret vardır ki o nisbette fukarayı doyurmak veya onun dengi oruç tutmaktır, tâ ki bu suretle ettiğinin vebalini tatsın, Allah geçmişi afiv buyurdu, fakat kim bir daha yaparsa Allah ondan onun intikamını alacak, Allah azizdir, intikamı vardır
|
95. 信仰する者よ,あなたがたが巡礼者の間は,狩猟して鳥獣を殺してはならない。もし,あなたがたの中,知りながらそれを殺した者の償いは,あなたがたの中公正な2名の者の判定により,その殺したものと等しい(価の)家畜を,カアバに運んで捧げるか,またはその贖罪のために貧者に食を供するか,またはそれに相当する斎戒を行うことである。これらはかれがその行いの結果を味わうためである。アッラーは,過ぎ去ったことは御許しなされる。だがあなたがたがもし繰り返すならば,アッラーは応報を重くされる。アッラーは偉力ならびなき応報の主であられる。
|
95. O ye who believe! Kill no wild game while ye are on the pilgrimage. Whoso of you killeth it of set purpose he shall pay its forfeit in the equivalent of that which he hath killed, of domestic animals, the judge to be two men among you known for justice; (the forfeit) to be brought as an offering to the Ka'bah; or, for expiation, he shall feed poor persons, or the equivalent thereof in fasting, that he may taste the evil consequences of his deed. Allah forgiveth whatever (of this kind) may have happened in the past, but whoso relapseth, Allah will take retribution from him. Allah is Mighty, Able to Requite (the wrong).
| |
[[96. أُحِلَّ لَكُمْ صَيْدُ الْبَحْرِ وَطَعَامُهُ مَتَاعًا لَكُمْ وَلِلسَّيَّارَةِ ۖ وَحُرِّمَ عَلَيْكُمْ صَيْدُ الْبَرِّ مَا دُمْتُمْ حُرُمًا ۗ وَاتَّقُوا اللَّهَ الَّذِي إِلَيْهِ تُحْشَرُونَ ]]
|
Deniz avı ve yemesi size halâl kılındı ki size ve seyyar olanlarınıza medar olsun, kara avı ise ihramda bulunduğunuz müddetçe üzerinize haram kılındı, hep huzuruna haşrolunacağınız Allahdan korkun
|
96. 海で漁鱗し,また獲物を食べることは,あなたがたにも旅人にも許されている。だが陸上の狩猟は,巡礼着の間は禁じられる。アッラーを畏れなさい。あなたがたはかれの御許に集められるのである。
|
96. To hunt and to eat the fish of the sea is made lawful for you, a provision for you and for seafarers; but to hunt on land is forbidden you so long as ye are on the pilgrimage. Be mindful of your duty to Allah, unto Whom ye will be gathered.
| |
[[97. جَعَلَ اللَّهُ الْكَعْبَةَ الْبَيْتَ الْحَرَامَ قِيَامًا لِلنَّاسِ وَالشَّهْرَ الْحَرَامَ وَالْهَدْيَ وَالْقَلَائِدَ ۚ ذَٰلِكَ لِتَعْلَمُوا أَنَّ اللَّهَ يَعْلَمُ مَا فِي السَّمَاوَاتِ وَمَا فِي الْأَرْضِ وَأَنَّ اللَّهَ بِكُلِّ شَيْءٍ عَلِيمٌ ]]
|
Allah Kâ'beyi, o beyti haramı insanlar için bir medarı hayat kıldı, o şehri haramı da o, boyunları bağsız ve bağlı kurbanlıkları da; bütün bunlar şunun bilesiniz içindir ki Allah göklerdekini ve yerdekini bilir ve hakıkat Allah her şeye alîmdir
|
97. アッラーは人間の(現世における平安の)ため,聖なる家,カアバを創り,また聖月と捧げ物と(犠牲に供える家畜の)首飾りを定められた。これはあなたがたに,アッラーが天にあり地にある凡てのものを知っておられ,且つアッラーが凡ての事に通暁しておられることを,知らせるためである。
|
97. Allah hath appointed the Ka'bah, the Sacred House, a standard for mankind, and the Sacred Month and the offerings and the garlands. That is so that ye may know that Allah knoweth whatsoever is in the heavens and whatsoever is in the earth, and that Allah is Knower of all things.
| |
98. اعْلَمُوا أَنَّ اللَّهَ شَدِيدُ الْعِقَابِ وَأَنَّ اللَّهَ غَفُورٌ رَحِيمٌ
|
Ma'lûmunuz olsun ki hakıkaten şedidül'ıkabdır Allah, hem de hakıkaten gafûr-ü rahîmdir Allah
|
98. アッラーは罰に厳重であられ,また,アッラーは寛容にして慈悲深くあられることを知れ。
|
98. Know that Allah is severe in punishment, but that Allah (also) is Forgiving, Merciful.
| |
99. مَا عَلَى الرَّسُولِ إِلَّا الْبَلَاغُ ۗ وَاللَّهُ يَعْلَمُ مَا تُبْدُونَ وَمَا تَكْتُمُونَ
|
Peygamberin üzerindeki ancak bir tebliğdir, açıkladığınız ve gizlediğiniz şeylerin hepsini bilecek olan ise ancak Allahdır
|
99. 使徒には,只(啓示を)宣ベ伝えることの外何も課せられない。アッラーは,あなたがたの現わすことも,隠すことも知っておられる。
|
99. The duty of the messenger is only to convey (the message) . Allah knoweth what ye proclaim and what ye hide.
| |
[[100. قُلْ لَا يَسْتَوِي الْخَبِيثُ وَالطَّيِّبُ وَلَوْ أَعْجَبَكَ كَثْرَةُ الْخَبِيثِ ۚ فَاتَّقُوا اللَّهَ يَا أُولِي الْأَلْبَابِ لَعَلَّكُمْ تُفْلِحُونَ ]]
|
De ki: Murdarla temiz bir olmaz: Murdarın çokluğu tuhafına da gitse o halde ey temiz özü, düşünür beyni olanlar, Allaha korunun ki felâha iresiniz
|
100. 言え,「あなたがたは,たとえはびこっている悪に魅了されようが,悪いことと良いことは同じではない」だからあなたがた思慮ある者よ,アッラーを畏れなさい。恐らくあなたがたは成功するであろう。
|
100. Say: The evil, and the good are not alike even though the plenty of the evil attract thee. So be mindful of your duty to Allah, O men of understanding, that ye may succeed.
| |
[[101. يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا لَا تَسْأَلُوا عَنْ أَشْيَاءَ إِنْ تُبْدَ لَكُمْ تَسُؤْكُمْ وَإِنْ تَسْأَلُوا عَنْهَا حِينَ يُنَزَّلُ الْقُرْآنُ تُبْدَ لَكُمْ عَفَا اللَّهُ عَنْهَا ۗ وَاللَّهُ غَفُورٌ حَلِيمٌ ]]
|
Ey o bütün iyman edenler; öyle şeylerden sual etmeyin ki size açılırsa fenanıza gidecektir, halbuki Kur'an indirilmekte iken sorarsanız onlar size açılır, Allah onlardan şimdilik afiv buyurdu, Allah gafur, halîmdir
|
101. 信仰する者よ,いろいろと尋ねてはならない。もしあなたがたに明白に示されると,かえって悩まされることもある。ただしクルアーンが啓示されている時,それに就いて問えば,あなたがたに明白に示されるであろう。アッラーはそれを許される。アッラーは寛容にして慈悲深い方であられる。
|
101. O ye who believe! Ask not of things which, if they were made known unto you, would trouble you; but if ye ask of them when the Qur'an is being revealed, they will be made known unto you. Allah pardoneth this, for Allah is Forgiving, Clement.
| |
102. قَدْ سَأَلَهَا قَوْمٌ مِنْ قَبْلِكُمْ ثُمَّ أَصْبَحُوا بِهَا كَافِرِينَ
|
Filvakı' öyle mes'eleleri sizden evvel bir kavm sordu da sonra o yüzden kâfir oldular
|
102. あなたがた以前の民も(このことに就いて)尋ねた。そしてそのことのために,不信心者となった。
|
102. A folk before you asked (for such disclosures) and then disbelieved there in.
| |
[[103. مَا جَعَلَ اللَّهُ مِنْ بَحِيرَةٍ وَلَا سَائِبَةٍ وَلَا وَصِيلَةٍ وَلَا حَامٍ ۙ وَلَٰكِنَّ الَّذِينَ كَفَرُوا يَفْتَرُونَ عَلَى اللَّهِ الْكَذِبَ ۖ وَأَكْثَرُهُمْ لَا يَعْقِلُونَ ]]
|
ne bahıyre, ne sâibe, ne vasıyle, ne ham'dan hiç birini Allah meşru' kılmadı, lâkin küfretmekte olan kimseler, Allah namına yalan söyliyerek ona iftira ediyorlar, çoklarının da aklı irmez
|
103. アッラーが,バヒーラまたはサーイバ,フスィーラまたはハーミを定められたのではない。ただし,不信心者がアッラーに対して虚構したものである。かれらの多くは理解しない。
|
103. Allah hath not appointed anything in the nature of a Bahirah or a Saibah or a Wasilah or a Hami, but those who disbelieve invent a lie against Allah. Most of them have no sense.
| |
[[104. وَإِذَا قِيلَ لَهُمْ تَعَالَوْا إِلَىٰ مَا أَنْزَلَ اللَّهُ وَإِلَى الرَّسُولِ قَالُوا حَسْبُنَا مَا وَجَدْنَا عَلَيْهِ آبَاءَنَا ۚ أَوَلَوْ كَانَ آبَاؤُهُمْ لَا يَعْلَمُونَ شَيْئًا وَلَا يَهْتَدُونَ ]]
|
Bunlara gelin Allahın indirdiği ahkâma ve Peygambere denildiği zaman da «bize atalarımızı üzerinde bulduğumuz şeyler yeter» diyorlar, ya ataları bir şey' bilmez ve doğru yola gitmezler idi ise de mi?
|
104. かれらに向かって,「アッラーが下されたもの,ならびに使徒の許に来なさい。」と言えば,かれらは「わたしたちには祖先が伝えたもので十分です」と言う。何と,かれらの祖先は全く知識もなく,また(正しく)導かれなかったではないか。
|
104. And when it is said unto them: Come unto that which Allah hath revealed and unto the messenger, they say: Enough for us is that wherein we found our fathers. What! Even though their fathers had no knowledge whatsoever, and no guidance?
| |
[[105. يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا عَلَيْكُمْ أَنْفُسَكُمْ ۖ لَا يَضُرُّكُمْ مَنْ ضَلَّ إِذَا اهْتَدَيْتُمْ ۚ إِلَى اللَّهِ مَرْجِعُكُمْ جَمِيعًا فَيُنَبِّئُكُمْ بِمَا كُنْتُمْ تَعْمَلُونَ ]]
|
Ey o bütün iyman edenler! sizler kendinizi düzeltmeğe bakın, siz doğru gittikten sonra öte taraftan sapanlar size bir ziyan dokunduramaz, hepsinizin varacağı nihayet Allah, o vakıt haber verecek o size neler yapıyordunuz
|
105. 信仰する者よ,あなたがた自身(を守る責任)は,あなたがたにある。あなたがたが正しい道を踏むならば,迷った者はあなたがたを妨げることは出来ない。あなたがたは挙ってアッラーに帰るのである。その時かれは,あなたがたの行ったことを告げ知らせるであろう。
|
105. O ye who believe! Ye have charge of your own souls. He who erreth cannot injure you if ye are rightly guided. Unto Allah ye will all return; and then He will inform you of what ye used to do.
| |
[[106. يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا شَهَادَةُ بَيْنِكُمْ إِذَا حَضَرَ أَحَدَكُمُ الْمَوْتُ حِينَ الْوَصِيَّةِ اثْنَانِ ذَوَا عَدْلٍ مِنْكُمْ أَوْ آخَرَانِ مِنْ غَيْرِكُمْ إِنْ أَنْتُمْ ضَرَبْتُمْ فِي الْأَرْضِ فَأَصَابَتْكُمْ مُصِيبَةُ الْمَوْتِ ۚ تَحْبِسُونَهُمَا مِنْ بَعْدِ الصَّلَاةِ فَيُقْسِمَانِ بِاللَّهِ إِنِ ارْتَبْتُمْ لَا نَشْتَرِي بِهِ ثَمَنًا وَلَوْ كَانَ ذَا قُرْبَىٰ ۙ وَلَا نَكْتُمُ شَهَادَةَ اللَّهِ إِنَّا إِذًا لَمِنَ الْآثِمِينَ ]]
|
Ey o bütün iyman edenler! her hangi birinize ölüm hali geldiği o vasıyyet zemanı aranızdaki şehadet ya kendinizden adalet sahibi iki adam, veya yolculuk ediyordunuz da ölüm musıybeti başınıza geldise sizin gayrinizden iki diğeridir, bunları nemazdan sonra alıkorsunuz, şübhelendiğiniz takdirde şöyle yemin ederler, «billâhi hısım da olsa yeminimizi hiç bir bedele değişmeyiz, Allahın şehadetini ketm de etmeyiz» biz o takdirde şübhesiz vebâle girenlerden oluruz
|
106. 信仰する者よ,あなたがたの1人に,臨終が近付いた時は,あなたがたの間で証言を取れ。遺言書の作成の時は,公正な2人の証人をあなたがたの中から立てなさい。また,もしあなたがたが地上を旅していて,死の苦悩があなたがたに降りかかったならば,あなたがた以外(の民)から2人を,礼拝の後,引き止めて(依頼しなさい)。もしかれらを疑うならば,アッラーにかけて誓わせなさい。「わたしたちは,仮令近親のためでも,どんな値段でも(証言を)売らず,またアッラーの証拠を隠しません。そのようなことをすれば,わたしたちは本当に犯罪者です。」
|
106. O ye who believe! Let there be witnesses between you when death draweth nigh unto one of you, at the time of bequest two witnesses, just men from among you, or two others from another tribe, in case ye are campaigning in the land and the calamity of death befall you. Ye shall empanel them both after the prayer, and, if ye doubt, they shall be made to swear by Allah (saying): We will not take a bribe, even though it were (on behalf of) a near kinsman nor will we hide the testimony of Allah, for then indeed we should be of the sinful.
| |
[[107. فَإِنْ عُثِرَ عَلَىٰ أَنَّهُمَا اسْتَحَقَّا إِثْمًا فَآخَرَانِ يَقُومَانِ مَقَامَهُمَا مِنَ الَّذِينَ اسْتَحَقَّ عَلَيْهِمُ الْأَوْلَيَانِ فَيُقْسِمَانِ بِاللَّهِ لَشَهَادَتُنَا أَحَقُّ مِنْ شَهَادَتِهِمَا وَمَا اعْتَدَيْنَا إِنَّا إِذًا لَمِنَ الظَّالِمِينَ ]]
|
Eğer bunların bir vebâle müstehıkk olduklarına vukuf hasıl edilirse o vakıt ercah olan bu ikinin yirine bunların aleyhelirnde bulundukları mukabil taraftan diğer iki kişi dikilir şöyle yemin ederler: «billâhı bizim şehadetimiz onların şehadetinden daha doğrudur ve hakkı tecavüz etmedik, şübhesiz o takdirde zalimlerden oluruz»
|
107. もしかれら2人が(偽証の)罪に値いすることが判明したならば,かれらによって不利益を被った者の中から(死者に)縁の最も近い適切な2人の人物を新たに証言に立たせ, アッラーにかけて誓わせなさい。「わたしたちの証言は,本当に2人の証言よりも真実であります。わたしたちは決して(罪を)犯したことはありません。そうであれば,わたしたちは本当に不義者であります。」
|
107. But then, if it is afterwards ascertained that both of them merit (the suspicion of) sin, let two others take their place of those nearly concerned, and let them swear by Allah, (saying): Verily our testimony is truer than their testimony and we have not transgressed(the bounds of duty), for then indeed we should be of the evildoers.
| |
[[108. ذَٰلِكَ أَدْنَىٰ أَنْ يَأْتُوا بِالشَّهَادَةِ عَلَىٰ وَجْهِهَا أَوْ يَخَافُوا أَنْ تُرَدَّ أَيْمَانٌ بَعْدَ أَيْمَانِهِمْ ۗ وَاتَّقُوا اللَّهَ وَاسْمَعُوا ۗ وَاللَّهُ لَا يَهْدِي الْقَوْمَ الْفَاسِقِينَ ]]
|
bu işte şehadeti olduğu gibi eda etmelerine veya yeminlerinden sonra yeminlerinin reddedilmesinden korkmalarına en yakın bir çaredir, Allahdan korkun ve eyi dinleyin, çünkü Allah fasıklar güruhunu doğru yola çıkarmaz
|
108. こうすることは最も正当である。こうしてかれらはその真実に基づいて,証言をなすことになろう。あるいはかれらが証言した後に,立証が反論されることを恐れよう。アッラーヘの義務を尽くし,また(かれの勧告を)聞け。アッラーは掟に背く者を御導きになられない。
|
108. Thus it is more likely that they will hear true witness or fear that after their oath the oath (of others) will be taken. So be mindful of your duty (to Allah) and hearken. Allah guideth not the froward folk.
| |
109. يَوْمَ يَجْمَعُ اللَّهُ الرُّسُلَ فَيَقُولُ مَاذَا أُجِبْتُمْ ۖ قَالُوا لَا عِلْمَ لَنَا ۖ إِنَّكَ أَنْتَ عَلَّامُ الْغُيُوبِ
|
O gün ki Allah bütün Resulleri toplayacak da «size ne cevab verildi?» buyuracak; «bizde ilim yok, sensin allâmülguyûb sen» diyecekler
|
109. アッラーが使徒たちを召集される臼,かれらに,「あなたがたはどんな返答を得たか。」と仰せられよう。かれらは(答えて)申し上げる。「わたしたちには,知識はありません。誠にあなたは,凡ての奥義を熟知なされています。」
|
109. In the day when Allah gathereth together the messengers, and saith: What was your response (from mankind)? they say: We have no knowledge. Lo! Thou, only Thou art the Knower of Things Hidden.
| |
[[110. إِذْ قَالَ اللَّهُ يَا عِيسَى ابْنَ مَرْيَمَ اذْكُرْ نِعْمَتِي عَلَيْكَ وَعَلَىٰ وَالِدَتِكَ إِذْ أَيَّدْتُكَ بِرُوحِ الْقُدُسِ تُكَلِّمُ النَّاسَ فِي الْمَهْدِ وَكَهْلًا ۖ وَإِذْ عَلَّمْتُكَ الْكِتَابَ وَالْحِكْمَةَ وَالتَّوْرَاةَ وَالْإِنْجِيلَ ۖ وَإِذْ تَخْلُقُ مِنَ الطِّينِ كَهَيْئَةِ الطَّيْرِ بِإِذْنِي فَتَنْفُخُ فِيهَا فَتَكُونُ طَيْرًا بِإِذْنِي ۖ وَتُبْرِئُ الْأَكْمَهَ وَالْأَبْرَصَ بِإِذْنِي ۖ وَإِذْ تُخْرِجُ الْمَوْتَىٰ بِإِذْنِي ۖ وَإِذْ كَفَفْتُ بَنِي إِسْرَائِيلَ عَنْكَ إِذْ جِئْتَهُمْ بِالْبَيِّنَاتِ فَقَالَ الَّذِينَ كَفَرُوا مِنْهُمْ إِنْ هَٰذَا إِلَّا سِحْرٌ مُبِينٌ ]]
|
Allah buyurduğu vakıt: ya Isâ ibni Meryem sana ne validene olan ni'metimi düşün, hani seni ruhulkudüs ile müeyyed kıldım, nâsa kelâm söyleyordun hem beşikte hem yetişkin iken, ve hani sana kitabet, hikmet, Tevrat ve İncil öğrettim, ve hani benim iznimle çamurdan kuş biçimi gibi taslayordun, içine üfleyordun da benim iznimle bir kuş oluveriyordu, hem anadan doğma a'mayı ve abraşi benim iznimle iyi ediyordun, ve hani ölüleri benim iznimle hayata çıkarıyordun, ve hani senden Benî İsraîli def' etmiştim, o vakıt ki onlara o açık mu'cizeleri getirmiştin de içlerinden kâfirlik edenler şöyle demişti: bu ap açık bir sihırden başka bir şey değil
|
110. アッラーがこう仰せられた時を思い起せ。「マルヤムの子イーサーよ,あなたとあなたの母が与えられた,われの恩恵を念じなさい。われは聖霊によってあなたを強め,揺り籠の中でも,成人してからも人びとに語らせるようにした。またわれは啓典と英知と律法と福音をあなたに教えた。またあなたはわれの許しの許に,泥で鳥を形作り,われの許しの許に,これに息吹して鳥とした。あなたはまたわれの許しの許に,生まれつきの盲人と癩患者を(癒?)した。またあなたはわれの許しの許に,死者を甦らせた。またわれはあなたが明証をもってイスラエルの子孫の許に赴いた時,かれらの手を押えて守ってやった。かれらの中の不信心な者は,『これは明らかに魔術に過ぎない。』と言った。
|
110. When Allah saith: O Jesus, son of Mary! Remember My favour unto thee and unto thy mother; how I strengthened thee with the holy Spirit, so that thou spakest unto mankind in the cradle as in maturity; and how I taught thee the Scripture and Wisdom and the Torah and the Gospel; and how thou didst shape of clay as it were the likeness of a bird by My permission, and didst blow upon it and it was a bird by My permission, and thou didst heal him who was born blind and the leper by My permission; and how thou didst raise the dead, by My permission and how I restrained the Children of Israel from (harming) thee when thou camest unto them with clear proofs, and those of them who disbelieved exclaimed: This is naught else than mere magic;
| |
111. وَإِذْ أَوْحَيْتُ إِلَى الْحَوَارِيِّينَ أَنْ آمِنُوا بِي وَبِرَسُولِي قَالُوا آمَنَّا وَاشْهَدْ بِأَنَّنَا مُسْلِمُونَ
|
Ve hani bana ve Resulüme iyman edin diye Havariyyûne ilham etmiştim «iyman ettik, bizim şübhesiz müslimler olduğumuza şahid ol» demişlerdi
|
111. その時われは弟子たちに啓示して,『われを信じ,わが使徒を信じなさい。』と言った。かれらは(答えて)言った。『わたしたちは信じます。あなたは,わたしたちがムスリムであることを立証して下さい。』」
|
111. And when I inspired the disciples, (saying): Believe in Me and in My messenger, they said: We believe. Bear witness that we have surrendered (unto Thee).
| |
[[112. إِذْ قَالَ الْحَوَارِيُّونَ يَا عِيسَى ابْنَ مَرْيَمَ هَلْ يَسْتَطِيعُ رَبُّكَ أَنْ يُنَزِّلَ عَلَيْنَا مَائِدَةً مِنَ السَّمَاءِ ۖ قَالَ اتَّقُوا اللَّهَ إِنْ كُنْتُمْ مُؤْمِنِينَ ]]
|
Bir vakıt de o Havariyyun: yâ Isâ ibni meryem: Rabbin bize Semadan bir mâide indirilebilir mi? demişlerdi, «Allahdan korkun mü'minseniz» ddi
|
112. かれら弟子たちが,こう言った時を思い起せ。「マルマムの子イーサーよ,あなたの主は,あたしたちのために,(食べ物を)並べた食卓を,天から御下しになるであろうか。」かれ(イーサー)は言った。「あなたがたが信者なら,アッラーを畏れなさい。」
|
112. When the disciples said: O Jesus, son of Mary! Is thy Lord able to send down for us a table spread with food from heaven? He said: Observe your duty to Allah, if ye are true believers.
| |
[[113. قَالُوا نُرِيدُ أَنْ نَأْكُلَ مِنْهَا وَتَطْمَئِنَّ قُلُوبُنَا وَنَعْلَمَ أَنْ قَدْ صَدَقْتَنَا وَنَكُونَ عَلَيْهَا مِنَ الشَّاهِدِينَ ]]
|
Biz dediler: İstiyoruz ki ondan yiyelim kalblerimiz itmi'nan bulsun da senin bize doğru söylediğini bilelim ve ona şehadet edenlerden olalım
|
113. かれらは言った。「わたしたちはその(食卓)で食べて,心を安らげたい。またあなたのわたしたちに語られたことが真実であることを知り,わたしたちが,その証人になることを乞い願います。」
|
113. (They said:) We wish to eat thereof, that we may satisfy our hearts and know that thou hast spoken truth to us, and that thereof we may be witnesses.
| |
[[114. قَالَ عِيسَى ابْنُ مَرْيَمَ اللَّهُمَّ رَبَّنَا أَنْزِلْ عَلَيْنَا مَائِدَةً مِنَ السَّمَاءِ تَكُونُ لَنَا عِيدًا لِأَوَّلِنَا وَآخِرِنَا وَآيَةً مِنْكَ ۖ وَارْزُقْنَا وَأَنْتَ خَيْرُ الرَّازِقِينَ ]]
|
Isâ ibni Meryem şöyle yalvardı: Ya Allah! ey bizim yegâne rabbımız! bize Semadan bir mâide indir ki bizim için hem evvelimiz, hem ahırımız için bir bayram ve kudretinden bir nişane ola ve bizleri merzuk eyle ki sen hayrurrazikînsin
|
114. マルヤムの子イーサーは(祈って)言った。「アッラー,わたしたちの主よ,わたしたちのために,(食物を並べた)食卓を天から御下しになり,それでわたしたちへの最初の,また最後の機縁となされ,あなたからの印として下さい。わたしたちに食を与えて下さい。本当にあなたは最も優れた養い主です。」
|
114. Jesus, son of Mary, said: O Allah, Lord of us! Send down for us a table spread with food from heaven, that it may be a feast for Us, for the first of us and for the last of us, and a sign from Thee. Give us sustenance, for Thou art the Best of Sustainers.
| |
[[115. قَالَ اللَّهُ إِنِّي مُنَزِّلُهَا عَلَيْكُمْ ۖ فَمَنْ يَكْفُرْ بَعْدُ مِنْكُمْ فَإِنِّي أُعَذِّبُهُ عَذَابًا لَا أُعَذِّبُهُ أَحَدًا مِنَ الْعَالَمِينَ ]]
|
Allah buyurdu ki ben onu sizlere elbette indiririm fakat ondan sonra içinizden her kim nankörlük ederse artık oun âlemînden hiç birine yapmıyacağım bir azab ile ta'zib ederim
|
115. アッラーは仰せられた。「本当にわれは,それをあなたがたに下すであろう。それで今後もしあなたがたの中で不信心者となる者があれば,われは世の誰にもまだ加えなかった懲罰で,かれを罰するであろう。」
|
115. Allah said: Lo! I send it down for you. And whoso disbelieveth of you afterward, him surely will I punish with a punishment wherewith I have not punished any of (My) creatures.
| |
[[116. وَإِذْ قَالَ اللَّهُ يَا عِيسَى ابْنَ مَرْيَمَ أَأَنْتَ قُلْتَ لِلنَّاسِ اتَّخِذُونِي وَأُمِّيَ إِلَٰهَيْنِ مِنْ دُونِ اللَّهِ ۖ قَالَ سُبْحَانَكَ مَا يَكُونُ لِي أَنْ أَقُولَ مَا لَيْسَ لِي بِحَقٍّ ۚ إِنْ كُنْتُ قُلْتُهُ فَقَدْ عَلِمْتَهُ ۚ تَعْلَمُ مَا فِي نَفْسِي وَلَا أَعْلَمُ مَا فِي نَفْسِكَ ۚ إِنَّكَ أَنْتَ عَلَّامُ الْغُيُوبِ ]]
|
Hem Allah buyurduğu vakit: Ey Meryemin oğlu Isâ! Sen mi dedin o insanlara; «beni ve anamı Allahın yanında iki ilâh edinin» diye? hâşâ, der: münezzeh sübhansın yarab! Benim için hakk olmıyan bir sözü söylemekliğim bana yakışmaz, eğer söyledimse elbette ma'lûmundur, sen benim nefsimdekini bilirsin: ben ise senin zatindekini bilmem, şüphesiz ki sen «allâmülguyub» sun
|
116. またアッラーがこのように仰せられた時を思え。「マルヤムの子イーサーよ,あなたは『アッラーの外に,わたしとわたしの母とを2柱の神とせよ。』と人びとに告げたか。」かれは申し上げた。「あなたに讃えあれ。わたしに権能のないことを,わたしは言うべきでありません。もしわたしがそれを言ったならば,必ずあなたは知っておられます。あなたは,わたしの心の中を知っておられます。だがわたしはあなたの御心の中は知りません。本当にあなたは凡ての奥義を熟知なされています。
|
116. And when Allah saith: O Jesus, son of Mary! Didst thou say unto mankind: Take me and my mother for two gods beside Allah? he saith: Be glorified It was not mine to utter that to which I had no right. If I used to say it, then Thou knewest it. Thou knowest what is in my mind, and I know not what is in Thy mind. Lo! Thou, only Thou art the Knower of Things Hidden.
| |
[[117. مَا قُلْتُ لَهُمْ إِلَّا مَا أَمَرْتَنِي بِهِ أَنِ اعْبُدُوا اللَّهَ رَبِّي وَرَبَّكُمْ ۚ وَكُنْتُ عَلَيْهِمْ شَهِيدًا مَا دُمْتُ فِيهِمْ ۖ فَلَمَّا تَوَفَّيْتَنِي كُنْتَ أَنْتَ الرَّقِيبَ عَلَيْهِمْ ۚ وَأَنْتَ عَلَىٰ كُلِّ شَيْءٍ شَهِيدٌ ]]
|
sen bana ne emrettinse ben onlara ancak onu söyledim: hep rabbim ve rabbiniz Allaha kulluk edin dedim ve içlerinde bulunduğum müddetce üzerlerinde şâhid idim, vaktâki beni içlerinden aldın üzerlerinde murâkıb ancak sen kaldın ve zaten sen her şey'e şahidsin
|
117. わたしはあなたに命じられたこと以外は,決してかれらに告げません。『わたしの主であり,あなたがたの主であられるアッラーに仕えなさい。』(と言う以外には)わたしがかれらの中にいた間は,わたしはかれらの証人でありました。あなたがわたしを御呼びになった後は,あなたがかれらの監視者であり,またあなたは,凡てのことの立証者であられます。
|
117. I spake unto them only that which Thou commandedst me, (saying) : Worship Allah, my Lord and your Lord. I was a witness of them while I dwelt among them, and when Thou tookest me Thou wast the Watcher over them. Thou art Witness over all things.
| |
118. إِنْ تُعَذِّبْهُمْ فَإِنَّهُمْ عِبَادُكَ ۖ وَإِنْ تَغْفِرْ لَهُمْ فَإِنَّكَ أَنْتَ الْعَزِيزُ الْحَكِيمُ
|
eğer onlara azab edersen şüphe yok ki senin kullarındırlar ve eğer kendilerine mağfiret kılarsan yine şübhe yok ki sen o azîz, hakîmsin
|
118. あなたが仮令かれらを罰せられても,誠にかれらはあなたのしもべです。またあなたがかれらを御赦しなされても,本当にあなたこそは,偉力ならびなく英明であられます。」
|
118. If Thou punish them, lo! they are Thy slaves, and if Thou forgive them (lo! they are Thy slaves). Lo! Thou, only Thou art the Mighty, the Wise.
| |
[[119. قَالَ اللَّهُ هَٰذَا يَوْمُ يَنْفَعُ الصَّادِقِينَ صِدْقُهُمْ ۚ لَهُمْ جَنَّاتٌ تَجْرِي مِنْ تَحْتِهَا الْأَنْهَارُ خَالِدِينَ فِيهَا أَبَدًا ۚ رَضِيَ اللَّهُ عَنْهُمْ وَرَضُوا عَنْهُ ۚ ذَٰلِكَ الْفَوْزُ الْعَظِيمُ ]]
|
Allah buyurur ki: bu, işte sadıklara sadakatlerinin faide vereceği gündür, onlara altından ırmaklar akar cennetler var ebediyyen içlerinde kalmak üzere onlar, Allah onlardan razı olmuş, onlar da Allahdan razı, işte o fevzı azîm bu
|
119. アッラーは仰せられよう。「これはかれら正直者が,正直ゆえに得をする日である。かれらには川が下を流れる楽園があり,永遠にその中に住むであろう。」アッラーはかれらを喜ばれ,かれらもまたかれに満悦する。それは大願の成就である。
|
119. Allah saith: This is a day in which their truthfulness profiteth the truthful, for theirs are Gardens underneath which rivers flow, wherein they are secure for ever, Allah taking pleasure in them and they in Him. That is the great triumph.
| |
120. لِلَّهِ مُلْكُ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ وَمَا فِيهِنَّ ۚ وَهُوَ عَلَىٰ كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ
|
Allahındır bütün o Göklerin ve Yerin ve bunlarda ne varsa hepsinin mülkü, ve o her şey'e kadir, daima kadirdir
|
120. 天と地と,その間の一切の事物は,アッラーの大権に属する。かれは凡てのことに全能であられる。
|
120. Unto Allah belongeth the Sovereignty of the heavens and the earth and whatsoever is therein, and He is Able to do all things.
|
Portal:Kur'an - Kur'an - Kur'an Fihristi/A - Şablon:KÇG
ACİL "ORİJİNAL ELMALI TEFSİRİ"NE İÇ LİNK VER. | |
---|---|
Hak Dini Kur'an Dili
ORJİNAL ELMALI TEFSİRİNDE ARAPÇA KARAKTERLERDE ORTAYA ÇIKAN ANLAMSIZ SEMBOLLERLE ARAPÇA KARAKTERLER ACİL EKLE 2010 Kur'an Yılında başlayan dünyanın en kapsamlı Kur'an- Kerim Projesidir. Amaç: Kur'an portallerinde ilk kez wiki yazılımını kullanarak her ayet üzerine yapılan tefsirleri tek sayfada vermek, Her sûre için videolar eklemek ve yeni video edisyonları yaparak tek sayfada vermek. Öncelikle Elmalı olmak üzere her meal ve tefsiri siteye önce müstakil sonra da ilgili ayete ekleyerek dünyanın en zengin içerikli ve en kolay ulaşılır sitesini yapmaktır. | |
Sorular | Kur'andaki tekrar |
HAT ESERLERI | Husrev Altınbaşak Hattı Kur'an-ı Kerim |
KÇG'nun İş Bölümü | *Genel Koordinatör ve sorumlu:
|
Yapılacaklar ve dikkat edilecek hususlar | *RUKU' ayetine kadar olan kısımları TABLO şeklinde sunmak esas olmalı. ( Bakınız: Fatiha Suresi )
|
Koordinasyon ve iş bölümü | Ayet başı şablonu: x tarafından / Ayet aslı x tafından / Elmalı meali x tarafından / sadeleştirme x tarafından /İngilizce meal x tarafından |
Yapılan yanlışlar | 1- Rüku ayetine kadar olan ayet elmalı meali sadeleştirme ve ingilizce meal bitmeden ayet ayet meal ve tefsirlere girmemek lazım.(Bkz:Fatiha Suresi) gibi 2 - Şayet ayet ayet wikiaya girersek her mealci için alt başlıklar açmamak lazım. Sadece yıldızla hangi mealci olduğunu ayırmak lazım. Rağıbın fronpage uygulaması da güzel ama sade ve kolay edit edilebilir değil. 3- Tefsirleride alt başlıklar halinde koymak lazım. |
Kaynaklar Alt başlıkları nereden eklerim? | TEFSIRLER
TRASNKRIPTLER
MEALLER
|
Şablonlar | Şablon:KK - Şablon:ET - Şablon:Elmalı Tefsiri - Şablon:Muhammed Esed Tefsiri - Şablon:Rüku KK - Şablon:Alfabetik Kur'an-ı Kerim Sureleri - Şablon:a-Bakara Suresi - Şablon:ET - Şablon:Sure - listesi|—|— - Şablon:K.K Sureleri - Şablon:KK - Şablon:Kur'an Şablon:Kur'an-ı Kerim - Şablon:a-Bakara Suresi - Şablon:Kur'an-ı Kerim Sureleri - Şablon:K.K Sureleri - Şablon:Nisa |
3'LÜ TABLOLU SAYFA Uyumlu Kur'an | Şablon:3'LÜ TABLOLU SAYFA Uyumlu Kur'an |
Şablon:Örnek sure kodunu kopyalama işlemi için tıklayınız
[[Kullanıcı:]] - [[Kullanıcı:]] - Video Kur'an [[Kullanıcı:]] - [[Kullanıcı:]] : Fihrist - [[Kullanıcı:]] : Mu'cem-ul Müfehres [[Kullanıcı:]] - [[Kullanıcı:]] - [[Kullanıcı:]] - [[Kullanıcı:]] - [[Kullanıcı:]] - [[Kullanıcı:]] - [[Kullanıcı:]] - [[Kullanıcı:]] - [[Kullanıcı:]] - [[Kullanıcı:]] - [[Kullanıcı:]] - [[Kullanıcı:]] - [[Kullanıcı:]] |
Kitabi sıraya göre Kur'an | |
---|---|
2010 Kur'an Yılı içerisinde Mersin Yenişehir Kaymakamlığı koordinesinde Yenişehir ilçesinde görevli 'diyanet personeli ve din dersi öğretmenleri nin kollektif ve kollebratif bir projesidir. Kaynak belirtilmeden alıntılanamaz | |
KİTABİ sıraya göre Kur'an | 1-Fatiha ● 2-Bakara ● 3-Al-i İmran ● 4-Nisa ● 5-Maide ● 6-Enam ● 7-A'raf ● 8-Enfal ● 9-Tevbe ● 10-Yunus ● 11-Hud ● 12-Yusuf ● 13-Rad ● 14-İbrahim ● 15-Hicr ● 16-Nahl ● 17-İsra ● 18-Kehf ● 19-Meryem ● 20-Ta Ha ● 21-Enbiya ● 22-Hac ● 23-Müminun ● 24-Nur ● 25-Furkan ● 26-Şuara ● 27-Neml ● 28-Kasas ● 29-Ankebut ● 30-Rum ● 31-Lokman ● 32-Secde ● 33-Ahzab ● 34-Sebe ● 35-Fatır ● 36-Yasin ● 37-Saffat ● 38-Sad ● 39-Zümer ● 40-Mümin ● 41-Fussilet ● 42-Şura ● 43-Zuhruf ● 44-Duhan ● 45-Casiye ● 46-Ahkaf ● 47-Muhammed ● 48-Fetih ● 49-Hucurat ● 50-Kaf ● 51-Zariyat Suresi ● 52-Tur ● 53-Necm ● 54-Kamer ● 55-Rahman ● 56-Vakıa ● 57-Hadıd ● 58-Mücadele ● 59-Haşr ● 60-Mümtehine ● 61-Saf ● 62-Cuma ● 63-Münafikun ● 64-Tegabun ● 65-Talak ● 66-Tahrim ● 67-Mülk ● 68-Kalem ● 69-Hakka ● 70-Mearic ● 71-Nuh ● 72-Cin ● 73-Müzzemmil ● 74-Müddessir ● 75-Kıyamet ● 76-İnsan ● 77-Mürselat ● 78-Nebe ● 79-Naziat ● 80-Abese ● 81-Tekvir ● 82-İnfitar ● 83-Mutaffifın ● 84-İnşikak ● 85-Büruc ● 86- Tarık ● 87-Ala ● 88-Gaşiye ● 89-Fecr ● 90-Beled ● 91-Şems ● 92-Leyl ● 93-Duha ● 94-İnşirah ● 95-Tin ● 96-Alak ● 97-Kadir ● 98-Beyyine ● 99-Zilzal ● 100-Adiyat ● 101-Karia ● 102-Tekasür ● 103-Asr ● 104-Hümeze ● 105-Fil ● 106-Kureyş ● 107-Maun ● 108-Kevser ● 109-Kafirun ● 110-Nasr ● 111-Tebbet ● 112-İhlas ● 113-Felak ● 114-Nas |
Alfabetik sıraya göre Kur'an | |
---|---|
2010 Kur'an Yılı içerisinde Mersin Yenişehir Kaymakamlığı koordinesinde Yenişehir ilçesinde görevli 'diyanet personeli ve din dersi öğretmenleri nin kollektif ve kollebratif bir projesidir. Kaynak belirtilmeden alıntılanamaz | |
ALFABETİK sıraya göre Kur'an | 80-Abese ● 100-Adiyat ● 46-Ahkaf ● 33-Ahzab ● 87-Ala ● 96-Alak ● 3-Al-i İmran ● 29-Ankebut ● 7-A'raf ● 103-Asr ● 2-Bakara ● 90-Beled ● 98-Beyyine ● 85-Büruc ● 45-Casiye ● 72-Cin ● 62-Cuma ● 93-Duha ● 44-Duhan ● 6-Enam ● 21-Enbiya ● 8-Enfal ● 35-Fatır ● 1-Fatiha ● 89-Fecr ● 113-Felak ● 48-Fetih ● 105-Fil ● 25-Furkan ● 41-Fussilet ● 88-Gaşiye ● 22-Hac ● 57-Hadıd ● 69-Hakka ● 59-Haşr ● 15-Hicr ● 49-Hucurat ● 11-Hud ● 104-Hümeze ● 14-İbrahim ● 112-İhlas ● 82-İnfitar ● 76-İnsan ● 84-İnşikak ● 94-İnşirah ● 17-İsra ● 97-Kadir ● 50-Kaf ● 109-Kafirun ● 68-Kalem ● 54-Kamer ● 101-Karia ● 28-Kasas ● 18-Kehf ● 108-Kevser ● 75-Kıyamet ● 106-Kureyş ● 92-Leyl ● 31-Lokman ● 5-Maide ● 107-Maun ● 70-Mearic ● 19-Meryem ● 47-Muhammed ● 83-Mutaffifın ● 58-Mücadele ● 74-Müddessir ● 67-Mülk ● 40-Mümin ● 23-Müminun ● 60-Mümtehine ● 63-Münafikun ● 77-Mürselat ● 73-Müzzemmil ● 16-Nahl ● 114-Nas ● 110-Nasr ● 79-Naziat ● 78-Nebe ● 53-Necm ● 27-Neml ● 4-Nisa ● 71-Nuh ● 24-Nur ● 13-Rad ● 55-Rahman ● 30-Rum ● 38-Sad ● 61-Saf ● 37-Saffat ● 34-Sebe ● 32-Secde ● 91-Şems ● 26-Şuara ● 42-Şura ● 20-Ta Ha ● 66-Tahrim ● 65-Talak ● 86-Tarık ● 111-Tebbet ● 64-Tegabun ● 102-Tekasür ● 81-Tekvir ● 9-Tevbe ● 95-Tin ● 52-Tur ● 56-Vakıa ● 36-Yasin ● 10-Yunus ● 12-Yusuf ● 51-Zariyat Suresi ● 99-Zilzal ● 43-Zuhruf ● 39-Zümer |
Rakamsal sıraya göre Kur'an | |
---|---|
2010 Kur'an Yılı içerisinde Mersin Yenişehir Kaymakamlığı koordinesinde Yenişehir ilçesinde görevli 'diyanet personeli ve din dersi öğretmenleri nin kollektif ve kollebratif bir projesidir. Kaynak belirtilmeden alıntılanamaz | |
RAKAMSAL sıraya göre Kur'an | 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 3839 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 5758 59 60 61 62 6364 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 |
Kur'an-ı Kerim Hattı - Sayfa Sayfa Kur'an-ı Kerim Kur'an-ı Kerim sayfaları hat resimli ve altında tablolu meal ve tefsirleri ve videoları çalışması (Yapılacaklar: Sayfalar arası geçiş yapılacak ve sure şablonu hazırlanacak ve Video eklenecek ve Elmalı orijinal meali eklenecek ) | |
---|---|
2010 Kur'an Yılı içerisinde Mersin Yenişehir Kaymakamlığı koordinesinde Yenişehir ilçesinde görevli 'diyanet personeli ve din dersi öğretmenleri nin kollektif ve kollebratif bir projesidir. Kaynak belirtilmeden alıntılanamaz | |
Surelere göre Sayfa sayfa Kur'an-ı Kerim | *1. Cüz: Fatiha Suresi : K1 - Bakara Suresi : K2 - K3 - K4 - K5 - K6 - K7 - K8 - K9 - K10 - K11 - K12 - K13 - K14 - K15 - K16 - K17 - K18 - K19 - K20 -
|
Sayfalara göre Kur'an-ı Kerim | |
---|---|
2010 Kur'an Yılı içerisinde Mersin Yenişehir Kaymakamlığı koordinesinde Yenişehir ilçesinde görevli 'diyanet personeli ve din dersi öğretmenleri nin kollektif ve kollebratif bir projesidir. | |
Sayfalara göre Kur'an | 1 - 2 - 3- 4 - 5 -- 6 - 7 - 8 - 9 - 10 - 11 - 12 - 13 - 14 15 - 16 - 17 - 18 - 19 - 20 - 21 - 22 - 23 - 24 - 25 - 26 - 27 - 28 - 29 - 30 - 31 - 32 - 33- 34 - 35 - 36 - 37 - 38 - 39 - 40 - 41 - 42 - 43 - 44 45 - 46 - 47 - 48 - 49 - 50 - 51 - 52 - 53 - 54 - 55 - 56 - 57 - 58 - 59 - 60 - 61 - 62 - 63- 64 - 65 -- 66 - 67 - 68 - 69 - 70 - 71 - 72 - 73- 74 - 75 - 76 - 77 - 78 - 79 - 80 - 81 - 82 - 83- 84 - 85 -- 86 - 87 - 88 - 89 - 90 - 91 - 92 - 93- 94 - 95 - 96 - 97 - 98 - 99 -
100 - 101 - 102 - 103- 104 - 105 - 106 - 107 - 108 - 109 - 110 - 111 - 112 - 113- 114 - 115 - 116 - 117 - 118 - 119 - 120 - 121 - 122 - 123- 124 - 125 - 126 - 127 - 128 - 129 - 130 - 131 - 132 - 133- 134 - 135 - 136 - 137 - 138 - 139 - 140 - 141 - 142 - 143- 144 - 145 - 146 - 147 - 148 - 149 - 150 - 151 - 152 - 153- 154 - 155 - 156 - 157 - 158 - 159 - 160 - 161 - 162 - 163- 164 - 165 - 166 - 167 - 168 - 169 - 170 - 171 - 172 - 173- 174 - 175 - 176 - 177 - 178 - 179 - 180 - 181 - 182 - 183- 184 - 185 - 186- 187 - 188 - 189- 190 - 191 - 192- 193 - 194 - 195- 196 - 197 - 198- 199 - 200 - [[]] - [[]]- [[]] - [[]] - [[]]- [[]] - [[]] - [[]]- [[]] - [[]] - [[]]- [[]] - [[]] - [[]]- [[]] - [[]] - [[]]- [[]] - [[]] - [[]]- [[]] - [[]] - [[]]- [[]] - [[]] - [[]]- [[]] - [[]] - [[]]- [[]] - [[]] - [[]]- [[]] - [[]] - [[]]- [[]] - [[]] - [[]]- [[]] - [[]] - [[]]- [[]] - [[]] - [[]]- [[]] - [[]] - [[]]- [[]] - [[]] - [[]]- [[]] - [[]] - [[]]- [[]] - [[]] - [[]]- [[]] - [[]] - [[]]- [[]] - [[]] - [[]]- [[]] - [[]] - [[]]- [[]] - [[]] - [[]]- [[]] - [[]] - [[]]- [[]] - [[]] - [[]]- [[]] - [[]] - [[]]- [[]] - [[]] - [[]]- [[]] - [[]] - [[]]- [[]] - [[]] - [[]]- [[]] - [[]] - [[]]- [[]] - [[]] - [[]]- [[]] - [[]] - [[]]- [[]] - [[]] - [[]]- [[]] - [[]] - [[]]- [[]] - [[]] - [[]]- [[]] - [[]] - [[]]- [[]] - [[]] - [[]]- [[]] - [[]] - [[]]- [[]] - [[]] - [[]]- [[]] - [[]] - [[]] 600 - 601 - 602 - 604 - 605 - 607 |
Cüzlere göre Kur'an-ı Kerim - Hat taramaları ile | |
---|---|
Şablon:30.Cüz - Şablon:29.Cüz - Şablon:28.Cüz - Şablon:27.Cüz
2010 Kur'an Yılı içerisinde Mersin Yenişehir Kaymakamlığı koordinesinde Yenişehir ilçesinde görevli 'diyanet personeli ve din dersi öğretmenlerinin kollektif ve kollebratif bir projesidir. Kaynak belirtilmeden alıntılanamaz | |
Cüzlerdeki sureler | 29.Cüz :67-Mülk ● 68-Kalem ● 69-Hakka ● 70-Mearic ● 71-Nuh ● 72-Cin ● 73-Müzzemmil ● 74-Müddessir ● 75-Kıyamet ● 76-İnsan ● 77-Mürselat 30.Cüz :Amme cüzü - Şablon:30.Cüz : Şablon:Amme - Şablon:Nas |
Cüz şablonları | Şablon:30.Cüz - Şablon:29.Cüz - Şablon:28.Cüz - Şablon:27.Cüz |
Cüzlere göre Kur'an-ı Kerim Sayfa tarama | 1.Cüz . 2.Cüz . 3.Cüz . 4.Cüz . 5.Cüz . 6.Cüz . 7.Cüz . 8.Cüz . 9.Cüz . 10.Cüz . 11.Cüz . 12.Cüz . 13.Cüz . 14.Cüz . 15.Cüz . 16.Cüz . 17.Cüz . 18.Cüz .19.Cüz . 20.Cüz . 21.Cüz . 22.Cüz . 23.Cüz . 24.Cüz . 25.Cüz . 26.Cüz . 27.Cüz . 28.Cüz . 29.Cüz . 30.Cüz |
Medenî sureler | |
---|---|
Medenî sureler-Abdulvahap Gözcü | 1-Bakara ● 2-Al-i İmran ● 3-Nisâ ● 4-Mâide ● 5-Enfâl ● 6-Tevbe ● 7-Hac ● 8-Nûr ● 9-Ahzâb ● |
Mekki sureler | |
---|---|
2010 Kur'an Yılı içerisinde Mersin Yenişehir ilçesinde görevli 'diyanet personeli tarafından hazırlanmaktadır. | |
Mekki sureler Veli Özdemir | -Fatiha - Enam - A'raf - Yunus - Hud - Yusuf - Rad - İbrahim - Hicr - Nahl - İsra - Kehf - Meryem - Ta Ha - Enbiya -Mü'minun -Furkan -Şu'ara -Neml -Kasas -Ankebut -Rum -Lokman -Secde -Sebe -Fatır -Yasin -Saffat -Sad -Zümer -Mü'min -Fussilet -Şura -Zuhruf -Duhan -Casiye -Ahkaf -Kaf -Zariyat -Tur -Necm -Kamer -Vakıa -Mülk -Kalem -Hakka -Me'aric -Nuh -Cin -Müzzemmil -Müddessir - |
Nas - Felak - İhlas | |
Eksik sureler eklenecek, 2-Enam olmaz. 2 - En'am olabilir ama bence 2 yede gerek yok - koy yeterli |
Şablon:Sadeleştirilmiş ET
Hak Dini Kur'an Dili burada koordine olmali Şablon:ET Fatiha Nasr -Tebbet - İhlas - Felak- Nas - (Alak suresi güzel oldu ve tefsir eklendi.) | |
---|---|
ToDo:Doğrudan PDF linki ver:Yapılan yanlışlar: 1- Rüku ayetine kadar olan ayet elmalı meali sadeleştirme ve ingilizce meal bitmeden ayet ayet meal ve tefsirlere girmemek lazım.(Bkz:Fatiha Suresi) gibi 2 - Şayet ayet ayet wikiaya girersek her mealci için alt başlıklar açmamak lazım. Sadece yıldızla hangi mealci olduğunu ayırmak lazım. 3- Tefsirleride alt başlıklar halinde koymak lazım. | |
KİTABİ sıraya göre Elmalı Tefsiri | Fatiha sadelestirme var asli ve mukayeses' yok - Bakara - Ali İmran - Nisa -Maide - En'am -Araf -Enfal - Tevbe -Yunus -Hud -Yusuf - Rad -İbrahim- Hicr - Nahl - İsra -Kehf -Meryem -Taha - Enbiya -Hac - Mu'minun -Nur - Furkan -Şuara - Neml -Kasas -Ankebut -Rum -Lokman -Secde -Ahzab -Sebe -Fatır -Yasin -Saffat -Sad -Zümer -Mü'min -Fussilet -Şura -Zuhruf -Duhan-Casiye-Ahkaf -Muhammed - Fetih -Hucurat - Kaf - Zariyat - Tur - Necm - Kamer - Rahman - Vakıa -Hadid -Mücadele -Haşr -Mümtehıne -Saf - Cuma -Munafikun -Teğabun -Talak -Tahrim -Mülk -Kalem -Hakka -Mearic -Nuh -Cin -Muzzemmil -Muddessir -Kıyamet -İnsan -Mürselat -Nebe -Naziat -Abese -Tekvir -İnfitar -Mutaffifin -İnşikak -Buruc - Tarık -A'la - Gaşiye -Fecr -Beled -Elmalı Şems -Leyl -Duha - İnşirah -Tin -Alak -Kadir - Beyyine -Zelzele -Adiyat -Karia - Tekasür -Asr -Hümeze -Fil -Kureyş -Ma'un -Kevser -Kafirun -Nasr -Tebbet - İhlas - Felak- Nas |
ALFABETİK sıra Elmalı Tefsiri Düzenle | ToDo Abese Surei/Elmalı yazılacak 80-Abese ● 100-Adiyat ● 46-Ahkaf ● 33-Ahzab ● 87-Ala ● 96-Alak ● 3-Al-i İmran ● 29-Ankebut ● 7-A'raf ● 103-Asr ● 2-Bakara ● 90-Beled ● 98-Beyyine ● 85-Büruc ● 45-Casiye ● 72-Cin ● 62-Cuma ● 93-Duha ● 44-Duhan ● 6-Enam ● 21-Enbiya ● 8-Enfal ● 35-Fatır ● 1-Fatiha ● 89-Fecr ● 113-Felak ● 48-Fetih ● 105-Fil ● 25-Furkan ● 41-Fussilet ● 88-Gaşiye ● 22-Hac ● 57-Hadıd ● 69-Hakka ● 59-Haşr ● 15-Hicr ● 49-Hucurat ● 11-Hud ● 104-Hümeze ● 14-İbrahim ● 112-İhlas ● 82-İnfitar ● 76-İnsan ● 84-İnşikak ● 94-İnşirah ● 17-İsra ● 97-Kadir ● 50-Kaf ● 109-Kafirun ● 68-Kalem ● 54-Kamer ● 101-Karia ● 28-Kasas ● 18-Kehf ● 108-Kevser ● 75-Kıyamet ● 106-Kureyş ● 92-Leyl ● 31-Lokman ● 5-Maide ● 107-Maun ● 70-Mearic ● 19-Meryem ● 47-Muhammed ● 83-Mutaffifın ● 58-Mücadele ● 74-Müddessir ● 67-Mülk ● 40-Mümin ● 23-Müminun ● 60-Mümtehine ● 63-Münafikun ● 77-Mürselat ● 73-Müzzemmil ● 16-Nahl ● 114-Nas ● 110-Nasr ● 79-Naziat ● 78-Nebe ● 53-Necm ● 27-Neml ● 4-Nisa ● 71-Nuh ● 24-Nur ● 13-Rad ● 55-Rahman ● 30-Rum ● 38-Sad ● 61-Saf ● 37-Saffat ● 34-Sebe ● 32-Secde ● 91-Şems ● 26-Şuara ● 42-Şura ● 20-Ta Ha ● 66-Tahrim ● 65-Talak ● 86-Tarık ● 111-Tebbet ● 64-Tegabun ● 102-Tekasür ● 81-Tekvir ● 9-Tevbe ● 95-Tin ● 52-Tur ● 56-Vakıa ● 36-Yasin ● 10-Yunus ● 12-Yusuf ● 51-Zariyat Suresi ● 99-Zilzal ● 43-Zuhruf ● 39-Zümer |
HTML ET | Şablon:HTML ET - Orijinal HTML formatında wikili Hak Dini Kur'an Dili Tefsiri - ACİL: Arapça karakterler anlamsız resim olarak var , ACİL yazılmalı. Mahdumlarının önsözü - Mukaddime - Fatiha - Bakara - Ali İmran - Nisa -Maide - En'am -Araf -Enfal - Tevbe -Yunus -Hud -Yusuf - Rad -İbrahim- Hicr - Nahl - İsra -Kehf -Meryem -Taha - Enbiya -Hac - Mu'minun -Nur - Furkan -Şuara - Neml -Kasas -Ankebut -Rum -Lokman -Secde -Ahzab -Sebe -Fatır -Yasin -Saffat -Sad -Zümer -Mü'min -Fussilet -Şura -Zuhruf -Duhan-Casiye-Ahkaf -Muhammed - Fetih -Hucurat - Kaf - Zariyat - Tur - Necm - Kamer - Rahman - Vakıa -Hadid -Mücadele -Haşr -Mümtehıne -Saf - Cuma -Munafikun -Teğabun -Talak -Tahrim -Mülk -Kalem -Hakka -Mearic -Nuh -Cin -Muzzemmil -Muddessir -Kıyamet -İnsan -Mürselat -Nebe -Naziat -Abese -Tekvir -İnfitar -Mutaffifin -İnşikak -Buruc - Tarık -A'la - Gaşiye -Fecr -Beled -Elmalı Orijinal Şems -Leyl -Duha - İnşirah -Tin -Alak -Kadir - Beyyine -Zelzele -Adiyat -Karia - Tekasür -Asr -Hümeze -Fil -Kureyş -Ma'un -Kevser -Kafirun -Nasr -Tebbet - İhlas - Felak- Nas |
Şablonlar | Şablon:KK -
Şablon:ET - Şablon:Elmalı Tefsiri - Şablon:HDKD - Şablon:Elmali Tefsir - Elmalılı Orjinal Tefsiri - Şablon:Elmalıbakınız Şablon:PDF ET Şablon:HTML ET Şablon:Muhammed Esed Tefsiri - Şablon:Rüku KK - Şablon:Alfabetik Kur'an-ı Kerim Sureleri - Şablon:a-Bakara Suresi - Şablon:ET - Şablon:Sure - listesi|—|— - Şablon:K.K Sureleri - Şablon:KK - Şablon:Kur'an Şablon:Kur'an-ı Kerim - Şablon:a-Bakara Suresi - Şablon:Kur'an-ı Kerim Sureleri - Şablon:K.K Sureleri - Şablon:Nisa |
Kaynaklar Alt başlıkları nereden eklerim? | * Bir ayetin kısmen tüm mealleri[10] - [11]
-Elmalı meallerinin karşılaştırılması : http://www.kuranmeali.com/surekarsilastirma.asp
|
Yapılacaklar ve dikkat edilecekler | *Meal ve tefsirlerde İÇ LİNK mutalaka eklenecek. |
Koordinasyon ve iş bölümü | Ayet başı şablonu: .... tarafından/ Ayet aslı....tarafından / Elmalı meali ....tarafından / sadeleştirme .... tarafından/İngilizce meal .... tarafından yapılmaktadır. |
Portal:Kur'an - Portal:Hadis - Kur'an Meal ve Tefsiri - Elmalı Tefsiri |
HDKD/Sadeleştirilmiş[14] - Sadeleştirilmiş Elmalı Tefsiri - Sadeleştirme mi? - HDKD/Parantezli sadeleştirme
HDKD -Elmalı Tefsiri - Elmalı Orjinal Meali - Elmalı Tefsiri (Orjinal) - Elmalı Orjinal Tefsir PDF formatında | |
---|---|
Elmalı Tefsirinin Güncel Türkçe ile sadeleştirilmesi Sure adı/x Alt başlık ve linkler oluşturulacak | Fatiha sadelestirme var asli ve mukayeses' yok - Bakara - Ali İmran - Nisa -Maide - En'am -Araf -Enfal - Tevbe -Yunus -Hud -Yusuf - Rad -İbrahim- Hicr - Nahl - İsra -Kehf -Meryem -Taha - Enbiya -Hac - Mu'minun -Nur - Furkan -Şuara - Neml -Kasas -Ankebut -Rum -Lokman -Secde -Ahzab -Sebe -Fatır -Yasin -Saffat -Sad -Zümer -Mü'min -Fussilet -Şura -Zuhruf -Duhan-Casiye-Ahkaf -Muhammed - Fetih -Hucurat - Kaf - Zariyat - Tur - Necm - Kamer - Rahman - Vakıa -Hadid -Mücadele -Haşr -Mümtehıne -Saf - Cuma -Munafikun -Teğabun -Talak -Tahrim -Mülk -Kalem -Hakka -Mearic -Nuh -Cin -Muzzemmil -Muddessir -Kıyamet -İnsan -Mürselat -Nebe -Naziat -Abese -Tekvir -İnfitar -Mutaffifin -İnşikak -Buruc - Tarık -A'la - Gaşiye -Fecr -Beled -Şems Suresi/HDKD/Sadeleştirilmiş/Şems -Leyl -Duha - İnşirah -Tin -Alak -Kadir - Beyyine -Zelzele -Adiyat -Karia - Tekasür -Asr -Hümeze -Fil -Kureyş -Ma'un -Kevser -Kafirun -Nasr -Tebbet - İhlas - Felak- Nas |
HDKD/Sadeleştirilmiş | Bakara - HDKD/Bakara - HDKD/Fatiha/Sadeleştirilmiş -HDKD/Fatiha Fatiha sadelestirme var asli ve mukayeses' yok - Bakara - Ali İmran - Nisa -Maide - En'am -Araf -Enfal - Tevbe -Yunus -Hud -Yusuf - Rad -İbrahim- Hicr - Nahl - İsra -Kehf -Meryem -Taha - Enbiya -Hac - Mu'minun -Nur - Furkan -Şuara - Neml -Kasas -Ankebut -Rum -Lokman -Secde -Ahzab -Sebe -Fatır -Yasin -Saffat -Sad -Zümer -Mü'min -Fussilet -Şura -Zuhruf -Duhan-Casiye-Ahkaf -Muhammed - Fetih -Hucurat - Kaf - Zariyat - Tur - Necm - Kamer - Rahman - Vakıa -Hadid -Mücadele -Haşr -Mümtehıne -Saf - Cuma -Munafikun -Teğabun -Talak -Tahrim -Mülk -Kalem -Hakka -Mearic -Nuh -Cin -Muzzemmil -Muddessir -Kıyamet -İnsan -Mürselat -Nebe -Naziat -Abese -Tekvir -İnfitar -Mutaffifin -İnşikak -Buruc - Tarık -A'la - Gaşiye -Fecr -Beled -Şems Suresi/HDKD/Sadeleştirilmiş/Şems -Leyl -Duha - İnşirah -Tin -Alak -Kadir - Beyyine -Zelzele -Adiyat -Karia - Tekasür -Asr -Hümeze -Fil -Kureyş -Ma'un -Kevser -Kafirun -Nasr -Tebbet - İhlas - Felak- Nas |
http://www.kuranikerim.com/t_elmalili_index.htm
Şablon:KK - Şablon:HDKD - Şablon:HDKD/Sadeleştirilmiş |
Elmalı meali | |
---|---|
Tablolu Elmalı Meali ve alt kısmında | Fatiha - Bakara - Ali İmran - Nisa -Maide - En'am -Araf -Enfal - Tevbe -Yunus -Hud -Yusuf - Rad -İbrahim- Hicr - Nahl - İsra -Kehf -Meryem -Taha - Enbiya -Hac - Mu'minun -Nur - Furkan -Şuara - Neml -Kasas -Ankebut -Rum -Lokman -Secde -Ahzab -Sebe -Fatır -Yasin -Saffat -Sad -Zümer -Mü'min -Fussilet -Şura -Zuhruf -Duhan-Casiye-Ahkaf -Muhammed - Fetih -Hucurat - Kaf - Zariyat - Tur - Necm - Kamer - Rahman - Vakıa -Hadid -Mücadele -Haşr -Mümtehıne -Saf - Cuma -Munafikun -Teğabun -Talak -Tahrim -Mülk -Kalem -Hakka -Mearic -Nuh -Cin - Muzzemmil -Muddessir -Kıyamet -İnsan -Mürselat -Nebe -Naziat -Abese -Tekvir -İnfitar -Mutaffifin -İnşikak -Buruc - Tarık -A'la - Gaşiye -Fecr -Beled -Elmalı Şems -Leyl -Duha - İnşirah -Tin -Alak -Kadir - Beyyine -Zelzele -Adiyat -Karia - Tekasür -Asr -Hümeze -Fil -Kureyş -Ma'un -Kevser -Kafirun -Nasr -Tebbet - İhlas - Felak- Nas |
Kur'an-ı Kerim Alfabetik İndeksi | |
---|---|
Bu proje Yenişehir Müftülüğü'nün online A/V(Audio-Video) Kur'an meali, tefsiri ve kıraatının presentasyonu projesidir. | |
Allah (c.c) | Allah, çocuk edinmemiştir. * Allah, eş edinmemiştir. * Allah korkusu * Allah sevgisi * Allah yolunda harcamak (infak) * Allah'ın Kâinattaki kanunu * Allah yolunda savaş * Allah yolunda alıkoymak * Allah'a yaklaşmak * Allah'a derinden saygı (Huşû) * Allah'a İbadet * Allah'a iman * Allah'a isyan edenlerin cezası * Allah'a karşı gelmekten sakınmak (takva) * Allah'a karşı gelmekten sakınanların mükâfatı * Allah'a karşı gelmekten sakınanların nitelikleri * Allah'a karşı gelmekten sakınmaya teşvik * Allah'a ortak koşmak(şirk) * Allah'a ortak koşanlar * Allah'a ortak koşmaktan sakındırma * Allah'ı anmak (Zikir) * Allah'ı ananların nitelikleri * Allah'ı anmaya teşvik * Allah'ı hakem kabul etmek * Allah'ı tespih etmek * Allah'ın adaleti * Allah'ın ayetlerini menfaat aracı yapmak * Allah'ın bağışlamasını dilemek * Allah'ın benzeri yoktur * Allah'ın birliği * Allah'ın birliğinin delilleri * Allah'ın dilemesi (Meşieti) * Allah'ın dostları * Allah'ın emrine uymak * Allah’ın emrine uymak * Allah’ın hikmeti * Allah’ın ilmi * Allah’ın indirdiği ile hükmetmek * Allah’ın insanları doğru yola iletmesi * Allah’ın iradesi * Allah’ın isimleri * Allah’ın İslam Dinini tamamlaması * Allah’ın işitmesi * Allah’ın konuşması * Allah’ın kudreti * Allah’ın lütfu * Allah’ın mahlukâtı üzerinde düşünmek * Allah’ın rahmeti * Allah’ın rahmetine hak kazananlar * Allah’ın rahmetini dilemek * Allah’ın sevdiği kimseler * Allah’ın sevmediği kimseler * Allah’ın sözü doğrudur * Allah’ın şahitliği * Allah’ın taraftarları * Allah’ın va’di doğrudur * Allah’ın varlığının delilleri * Allah’ın yaratması * Allah’ın, mülkünde tasarrufu * Allah’tan başka tapınılan şeyler * Allah’tan korkmak (Haşyet) * Allah’tan korkanların nitelikleri * Allah’tan korkmaya teşvik |
A Harfi | Abdest * Adak * Adalet * Adam Öldürmek * Âdem (a.s.) * Âdem ve eşinin cennetten indirilmesi * Affetmek * Ahde vefa * Ahiret Hayatının ebediliği * Ahiret Yurdu * Ailede Erkek * Ailede Kadın * Âişe'ye(r.a.)iftira * Aklı Kullanmak * Akrabalar * Akrabalık bağları * Alay etmek * Aldatmak * Alım-Satım * Âlimler * Amel terazisi * Anne babaya ne zaman itaat edilmez? * Anne-babaya iyilik * Antlaşmalar ne zaman bozulabilir? * Arabuluculuk * Arafat * Arş * Ashab-ı Kehf * Atlar * Avlanmak * Ay hali * Ay ve güneş * Ayet * Ayetleri alaya almak * Azap * Azer * Azgınlar |
B Harfi | Bağışlanma dilemek * Baskı ve işkence * Batıl inançlar * Batılcılar * Bedeviler * Bedir Savaşı * Besmele ayeti * Biat * Birlik-beraberlik * Borçlanma * Boş söz * Boşama * Bozgunculuk * Bozgunculuk çıkaranlar * Bulutlar * Büyü * Burçlar |
C-Ç Harfi | Cahillerden yüz çevirmek * Calut * Cariyeler * Cebrail * Cehennem * Cehennemden sakınmak * Cehennemlikler * Cennet * Cennetlikler * Cennetlikler-cehennemlikler * Cezanın suça denkliği * Cihad * Cihad edenlerin nitelikleri * Cimrilik ve cimriler * Cinler * Cömertlik * Cudi * Cuma namazı * Cumartesi * Çalışmak * Çocuklar * Çocukları öldürmenin haram kılınması * Çok kadınla evlilik |
D Harfi | Dağlar * Davud (a.s.) * Demir * Deniz avı * Denizler * Dırar Mescidi * Dikili taşlar * Diller * Din Kardeşliği * Dinde zorlama * Dinden dönenler (Mürtedler) * Dinden dönme (İrtidat) * Dini Allah’a has kılmak * Doğru kimseler * Doğru yola erdirilen kimseler * Doğru yolu tutmak (Hidayet) * Doğru yolu tutanların nitelikleri * Doğruluk (Sıdk) * Domuz * Dönüş ancak Allah’adır * Dua etmek * Dua ayetleri * Dünya hayatı * Dünya hayatını tercih edenler * Düşmana karşı hazırlıklı olmak * Düşünmek |
E Harfi | Ebû Leheb ve Karısı * Ecel * Elyesa’ (a.s.) * Emanet * Emanete hıyanet * Esirler * Eşine yaklaşmamaya yemin etmek * Eşler arasında sevgi * Eşleri ölen kadınlar * Evlatlar * Evlat edinme * Evlenilmesi haram olan kadınlar * Eyke halkı * Eyyûb (a.s.) |
F Harfi | Fal okları * Fasıklar * Fil sahipleri (Ashab-ı Fil) * Firavun’un karısı * Firavun’un ailesi * Firavun * Fitne * Faiz |
G Harfi | Gemiler * Gafiller * Gaflet * Ganimetler * Gayb bilgisi * Gayri müslimlere benzemek * Gazaba uğratılanlar * Gece ibadeti * Gece-Gündüz * Gece ve gündüz uyumak * Gece ve gündüzün faydaları * Geçmiş milletlerin başına gelen ibretlik olaylar * Gıybet etmek * Gökler ve yeryüzü * Gösteriş yapmak * Gülmek * Güneş * Güneş ve Ay |
İ Harfi | İbadeti Allah’a has kılmak * İbrahim(a.s.) * İbrahim ailesi * İbrahim (a.s.)’ın karısı * İbrahim (a.s.)’ın soyu * İçki * İddet * İdris (a.s.) * İffet * İftiracılar * İhlaslı kimselerin nitelikleri * İlyas (a.s.) * İlim * İman (Ye’s halinde) iman * İman-Salih amel ilişkisi * İmran ailesi * İmran’ın karısı * İncil * İnkar edenler * İnkar edenlerden yüz çevirmek * İnkar edenlere mühlet tanınması * İnkar edenlerin kıyamet günü dünyaya dönme arzuları * İnsan hayatının devreleri * İnsan ve nitelikleri * İnsan ve tabiat * İnsanın Rablerine karşı düşmanlığı * İnsanın yaratılışı * İnsanın yaratılış evreleri * İnsanın yeryüzünde halife oluşu * İntihar * İrem * İsa’nın babasız olarak doğması * İsa’nın havarileri * İsa’nın Hz. Muhammed’in geleceğini müjdelemesi * İsa’nın mucizeleri * İsa’nın nitelikleri * İsa’nın tevhide çağırması * İsa’ya İncil’in ve mucizelerin verilmesi * İshak (a.s.) * İslam bütün peygamberlerin dinidir * İslam(a) * İslam’a teşvik * İslam ümmetinin nitelikleri * İsmail (a.s.) * İsra ve Miraç * İsraf * İsrailoğulları:Allah’ı görmek istemeleri * İsrailoğulları:Allah’ın İsrailoğullarına lütfu * İsrailoğulları:Allah’ın İsrailoğullarından istedikleri * İsrailoğulları:Buzağıyı ilah edinmeleri * İsrailoğulları:Cebrail’e düşmanlıkları * İsrailoğulları:Cumartesi yasağına uymamaları * İsrailoğulları:Hayata aşırı düşkünlükleri * İsrailoğulları:Helal şeyleri kendilerine haram kılmaları * İsrailoğulları:İsrailoğulları ve Firavun * İsrailoğulları:İsrailoğullarının nitelikleri * İsrailoğulları:İsyan etmeleri ve cezalandırılmaları * İsrailoğulları:Mukaddes topraklara girmeleri * İsrailoğulları:Musa (a.s.)’a eziyetleri * İsrailoğulları:Hz. Peygamber’i yalanlamaları * İsrailoğulları:Peygamberleri öldürmeleri * İsrailoğulları:Sığır kesmeleri olayı * İsrailoğulları:Tevrat’ı ihmal etmeleri * İsrailoğulları:Tevrat’ı tahrif etmeleri * İsrailoğulları:Tevrat’ın bazı hükümlerini gizlemeleri * İsrailoğulları:Tîh’te dolaşmaları * İstikamet (Ayrıca bak. Doğruluk) * İyi kimseler * İyilik etmek (İhsan) * İyilik edenlerin mükafatları * İyiliğin mükâfatı * İyiliği emredip kötülükten men etmek * İzzet ve şeref |
L Harfi | Lakap takmak * Lanete uğratılanlar * Lat (Put) * Leş(a) * Levh-i Mahfuz * Lokman (a.s.) * Lût (a.s.) * Lut (a.s.)’ın karısı * Lut ailesi |
N Harfi | Nadiroğulları * Nafaka * Namaz kılanların mükâfatı * Namaz kılınması emri * Namaz kılmaya teşvik * Namaz vakitleri * Namaza dair bazı hükümler * Nefis arzusuna uyanlar * Nehirler * Nesh * Nesr (Put) * Nikah * Nimetler ve sıkıntılar karşısında insanın tutumu * Nuh (a.s.) * Nuh Tufanı |
O-Ö Harfi | Organların şahitliği * Oruç * Oturma adabı * Öğüt almak (Tezekkür) * Ölçü-tartı * Ölçü ve tartıda hile yapanlar * Öldükten sonra dirilmek * Örnekleme(Darb-ı mesel) * Örtünme * Ölüm |
P Harfi | Peygamber (s.a.s.)’in hanımları * Peygambere tabi olmak * Peygamberlerin gönderilmesi * Peygamberlerin gönderilmelerinin hikmetleri * Peygamberler birer insandır * Peygamberler günahtan korunmuşlardır * Peygamberler tebliğ görevi için ücret istemezler * Peygamberlere itaat * Peygamberleri alaya almak * Peygamberlerin Allah tarafından korunması * Peygamberlerin bir kısmı diğerlerinden üstün kılınmıştır * Peygamberlerin ilahi lütfa nail olmaları * Peygamberlerin ilahi yardıma nail olmaları * Peygamberlerin imtihan edilmesi * Peygamberlerle Allah arasında geçen diyaloglar * Peygamberlerle melekler arasında geçen diyaloglar * Putlar: (Ayrıca bak. Allah’tan başka tapınılan şeyler.) |
R Harfi | Ramazan * Rehin * Res Halkı * Rızık(a) * Rızık talep etmek * Riya * Ruh * Ruhbanlık * Ruhu’l-Kudüs (Cebrail) * Rumlar * Rüşvet * Rüya * Rüzgar * Rab (Allah) |
S-Ş Harfi | Sabır * Sabiiler * Sabredenlerin nitelikleri * Sadaka * Sadaka verenlerin nitelikleri * Safa * Safra * Salat-ü Selam * Salih (a.s.) * Salih ameller * Samiri * Sapıklar * Saptırıcılar * Sarhoşluk * Savaş esirleri * Savaşılması yasak olan yerler * Savaşta başarılı olmanın etkenleri * Savaştan istisna edilenler * Savaştan kaçanların nitelikleri * Savaştan kaçmak * Sebe Melikesi (Belkıs) * Sebe’ halkı * Secde âyetleri * Selam(a) * Semavi dinler temelde birdir * Semud Kavmi * Sığınma talebi * Sırat-ı Müstakim * Siccin * Sidretü’l-Münteha * Sihir ve sihirbazlar * Sohbet adabı * Sorumluluk eylem ilişkisi * Söz ve iş birliği * Su(a) * Suçlular (Mücrimler) * Sur(a)
|
T Harfi | Tağut * Taklit(a) * Taklitçiler * Talut * Tebliğ * Tedbirli olmak * Temizlik * Tevazu * Tevekkül * Tevekkül edenler * Tevrat * Teyemmüm * Ticaret * Tövbe edenlerin nitelikleri * Tövbe(a) * Tövbenin kabul şartları * Tövbesi kabul edilmeyenler * Tur(a) * Tuva vadisi * Tübba’ Kavmi |
U-Ü Harfi | Uhut savaşı * Ulu’l-emre itaat * Uyku * Uzlaşma * Uzza (Put) * Ümitsizliğe düşmenin yasaklanması * Ümmi * Üzeyir (a.s.) |
V Harfi | Vahy * Vasiyet * Vedd (Put) * Verilen Söze bağlı kalmak |
Y Harfi | Yaratıkların Allah’ın emrine boyun eğmesi * Yardımlaşma * Yağmur * Yahudi bilginleri (Ahbar) * Yahudilerle hıristiyanlar arasındaki ihtilaf * Yahya (a.s.) * Yakup ailesi * Yalan söyleyenler * Yalancı şahitlikten kaçınmak * Yalanlayanlar * Yalanlayanlara mühlet verilmesi * Yaratıkların Allah’ı tespih etmesi * Yardımlaşmak * Ye’cûc-Me’cûc * Ye’uk (Put) * Yegus (Put) * Yemin(a) * Yemin keffareti * Yetimler * Yıldırım * Yıldızlar * Yıldızların faydaları * Yol kesenler * Yolcu namazı * Yunus (a.s.) * Yusuf (a.s.) |
Z Harfi | Zan(a) * Zebur * Zekat(a) * Zekatın Verileceği Yerler * Zekeriyya (a.s.) * Zekeriyya’nın karısı * Zeyd * Zıhar * Zina(a) * Zina isnadında bulunmak * Ziyana uğrayanlar * Ziyaret adabı * Zulmedenler * Zülkarneyn * Zülkifl (a.s.) |
H Harfi | Habil ve Kabil * Hac * Haddi aşanlar * Haddi aşmak * Hainler * Hak-Batıl * Hakkın üstünlüğü * Haksız iktisab * Haman * Hamd * Haram aylar * Haram yiyecekler * Harun (a.s.) * Harut-Marut * Haşr * Hayasızlık * Hayır işlemek * Hayırda yarış * Hayvanlar * Helal yemek * Helal yiyecekler * Helalinden yemek * Hendek Savaşı * Hesap * Hırsızlık * Hıyanet(a) * Hicr Halkı * Hicret * Hikmet(a) * Homoseksüellik * Hoş görmek * Hristiyanlar * Hud (a.s.) * Hudeybiye Sözleşmesi * Huneyn Gazvesi * Hüdhüd * Hüküm Allah’ındır |
K Harfi | Ka’be * Kabir * Kader * Kadın hakları * Kadının boşanmak için bedel vermesi * Kadının mahremleri * Kadınlar * Kadir gecesi * Kafirleri dost edinmek * Kalem * Kalp * Kan(a) * Karınca * Karun * Kazanç * Kent halkı kıssası * Kevser * Kıblenin değişmesi * Kıbleye yönelmek * Kısas * Kıskanmak * Kıyamet gününe hazırlanmak * Kıyamet gününün alametleri * Kıyamet gününün nitelikleri * Kıyamet gününün vakti Kibirlenmek * Kibirlenenler * Kibirlenenlerin nitelikleri * Kilise * Kin tutmak * Kitap Ehli * Kitapları sağ tarafından verilenler * Komşu * Korku namazı * Köle azad etmek * Kötülüğün cezası * Kötülük işleyenlerin cezası * Kötülüklerin örtülmesi * Kumar * Kur’an(a) * Kur’an’a sarılmak * Kur’an’ın isimleri * Kurban * Kurtuluşa ermek * Kurtuluşa erenler * Kurtuluşa eremeyecek olanlar * Kutsal topraklar |
M Harfi | Madenler * Mal sevgisi * Medine * Medyen * Mehir * Mekke(a) * Mekke’nin Fethi * Meleklerin nitelikleri * Menat (Put) * Merhamet * Merve * Meryem * Mescid-i Aksa * Mescid-i Haram * Mescitler * Mescidleri imar edenler * Mısır * Miras * Muhacirler ve Ensar * Muhammed (s.a.s.):Hz. Muhammed’e Kur’an-ı Kerim’in indirilmesi * Muhammed (s.a.s.):Vahy esnasında Kur’an’ı acele okumaktan men edilmesi * Muhammed (s.a.s.):İnkarcıların, vahyin inmesine hayretle bakmaları * Muhammed (s.a.s.):Allah’ın Hz. Muhammed’e gaybı bildirmesi
|
Kur'an Kelimeleri Fihristi (İnternetin en kapsamlısı)
Mu'cem-ul Müfehres - Mucem - Meani - Corpus birleşiyor. http://www.almaany.com/ kuranmeali.com corpus quran kuran analizial maany quran ا ب ت ث ج ح خ د ذ ر ز س ش ص ض ط ظ ع غ ف ق ك ل م ن ه و ؤ ى ي ئ ة | |
---|---|
Kur'anda her kelimenin geçtiği ayetlere iç link eklenecek (kelime meali ve okunuşu da eklenecek.) | |
MMÇG | *Mu'cemu-l Müfehres Çalışma Grubu:Kullanıcı:Abdmelet - Kullanıcı:Abdurrahman Ağın -
|
Portal:Mu'cem-ul Müfehres http://www.e-kuran.net/site/indir/M.Mufehres.pdf Meal gir:http://www.kuranmeali.org/kuran_meali.aspx |
Kur'an Terimleri Fihristi - KTF A - B - C - Ç - D - E - F - G - Ğ - H - I - İ - K(Kef) - Q (Qaf) - L - M - N - O - Ö- R - S - Ş - T - U - Ü- V - W Y - Z | |
---|---|
KUR'ÂN TERİMLERİ SÖZLÜĞÜ (EL-EŞBÂH VE'N-NEZÂİR Fİ'L-QUR'ÂNİ'L KERÎM)
Kur'an Konu Fihristi - (KKF) [15] Mukâtil b. Süleyman el-Belhî el-Horâsânî - Mucem-ul Müfehres |
Kur'an Konu Fihristi[16] - KKF - KTF A - B - C - Ç - D - E - F - G - H - İ - K - L - M - N - O - Ö - P - R - S - Ş - T - U - Ü -V - Y - Z | |
---|---|
Lütfen buradaki ayetlere iç link ekleyelim. İnternette en kapsamlı Kur'an fihristi, Harun Yahya'nınkidir. Bizim hedefimiz; bu çalışmayı aşmaktır. Sorumlu: Bursa Merkez İHL | |
Alfabetik fihrist | A - B - C - Ç - D - E - F - G - H - İ - K - L - M - N - O - Ö - P - R - S - Ş - T - U - Ü -V - Y - Z |
Yapılacaklar | *Bütün fihristler ve yapılacaklar
|
Konular alfabetik fihrist olarak düzenlenmiş ve ilgili ayetlere rakamsal link verilmiştir. |
Kur'an Konu Fihristi[21] - KKF - KTF A - B - C - Ç - D - E - F - G - H - İ - K - L - M - N - O - Ö - P - R - S - Ş - T - U - Ü -V - Y - Z | |
---|---|
Lütfen buradaki ayetlere iç link ekleyelim. İnternette en kapsamlı Kur'an fihristi, Harun Yahya'nınkidir. Bizim hedefimiz; bu çalışmayı aşmaktır. Sorumlu: Bursa Merkez İHL | |
Alfabetik fihrist | A - B - C - Ç - D - E - F - G - H - İ - K - L - M - N - O - Ö - P - R - S - Ş - T - U - Ü -V - Y - Z |
Yapılacaklar | *Bütün fihristler ve yapılacaklar
|
Konular alfabetik fihrist olarak düzenlenmiş ve ilgili ayetlere rakamsal link verilmiştir. |
Kelime Anlamlı KK surelere göre | |
---|---|
Fatiha Suresi | 1-Fatiha Suresi 1.Sayfa |
Bakara Suresi | Bakara Suresi 2.Sayfa ●
Bakara Suresi 3.Sayfa ● Bakara Suresi 4.Sayfa ● Bakara Suresi 5.Sayfa ● Bakara Suresi 6.Sayfa ● Bakara Suresi 7.Sayfa ● Bakara Suresi 8.Sayfa ● Bakara Suresi 9.Sayfa ● Bakara Suresi 10.Sayfa ● Bakara Suresi 11.Sayfa ● Bakara Suresi 12.Sayfa ● Bakara Suresi 13.Sayfa ● Bakara Suresi 14.Sayfa ● Bakara Suresi 15.Sayfa ● Bakara Suresi 16.Sayfa ● Bakara Suresi 17.Sayfa ● Bakara Suresi 18.Sayfa ● Bakara Suresi 19.Sayfa ● Bakara Suresi 20.Sayfa ● Bakara Suresi 21.Sayfa ● Bakara Suresi 22.Sayfa ● Bakara Suresi 23.Sayfa ● Bakara Suresi 24.Sayfa ● Bakara Suresi 25.Sayfa ● Bakara Suresi 26.Sayfa ● Bakara Suresi 27.Sayfa ● Bakara Suresi 28.Sayfa ● Bakara Suresi 29.Sayfa ● Bakara Suresi 30.Sayfa ● Bakara Suresi 31.Sayfa ● Bakara Suresi 32.Sayfa ● Bakara Suresi 33.Sayfa ● Bakara Suresi 34.Sayfa ● Bakara Suresi 35.Sayfa ● Bakara Suresi 36.Sayfa ● Bakara Suresi 37.Sayfa ● Bakara Suresi 38.Sayfa ● Bakara Suresi 39.Sayfa ● Bakara Suresi 40.Sayfa ● Bakara Suresi 41.Sayfa ● Bakara Suresi 42.Sayfa ● Bakara Suresi 43.Sayfa ● Bakara Suresi 44.Sayfa ● Bakara Suresi 45.Sayfa ● Bakara Suresi 46.Sayfa ● Bakara Suresi 47.Sayfa ● Bakara Suresi 48.Sayfa ● Bakara Suresi 49.Sayfa |
Kelime Anlamlı KK cüzlere göre | 1.Cüz ● 2.Cüz ● 3.Cüz ● 4.Cüz ● 5.Cüz ● 6.Cüz ● 7.Cüz ● 8.Cüz ● 9.Cüz ● 10.Cüz ● 11.Cüz ● 12.Cüz ● 13.Cüz ● 14.Cüz ● 15.Cüz ● 16.Cüz ● 17.Cüz ● 18.Cüz ● 19.Cüz ● 20.Cüz ● 21.Cüz ● 22.Cüz ● 23.Cüz ● 24.Cüz ● 25.Cüz ● 26.Cüz ● 27.Cüz ● 28.Cüz ● 29.Cüz ● 30.Cüz |
Kur'an Çalışmaları Grubu - Şablon:Ayet Ayet KK -
http://www.kuranmeali.org - KÇG/Görev dağılımı | |
---|---|
Bu şablon Kur'an Çalışmaları Grubu (KÇG)'nun Diyanet ve DKAP öğretmenlerinin kollektif ve kolebratif olarak hazırladığı Portal:Kuran çalışmalarını organize için hazırlandı. KÇGdaki kullanıcıların mesaj sayfasından haberleşmeleri ve tabloları nasıl yapacaklarının öğretilmesi için vardır. | |
RBT | Genel koordinatör : Kullanıcı:Maep Okul koordinatörü: [[Kullanıcı:]] |
Ayet Ayet Kur'an Mealli Çalışması [26] | Mu'cem çalışmaları içerisinde Bursa Merkez İHL
Metnin alınacağı link: Eğer İskender Mihr'in meali sakıncalı görülürse Orijinal Elmalı meali interwiki linkli olarak en başa yerleştirilmesi münasip olur. |
Elmalı tefsiri grubu KÇG/HDKD/Sadeleştirme grubu | Eksik :HDKD/Sadeleştirilmiş de eksik sureler tamamlanacaktır. Maalesef Kur'an çalışmaları içeren hiç bir sitede en muteber Türkçe tefsir olan HDKD tefsirinin sadeleştirilmesi olmasına rağm içerisinde Arabi huruf içeren metinler yoktur. Hatta Latin harfleriyle okunuşu bile yoktur. Biz Arabi harfleri içren kısımları hem Arabi harflerle aslını hem Latin harfleriyle okunuşunu hem de mealini ekleyeceğiz. <r>
Yapılacaklar
|
Hak Dini Kur'an Dili | *Hak Dini Kur'an Dili/Kitabi sıraya göre : ??? |
Eski gruplar | Yenişehir Müftülüğü Personeli Yenişehir Din Kültürü Öğretmenleri |
Şablon:MM | Mucem-ül Müfehres - Bursa Merkez İHL |
İç link grubu | Kullanıcı:Abdulvahap Gözcü (Müftülük) |
Türki dillerde KÇG | x |
Din dersi öğretmenleri iletişim | Yenişehir Din Kültürü Öğretmenleri |
Diyanet Personeli görev dağılımı | *Genel Koordinatör:Vaiz Yüksel Çelik - User:Yüksel Çelik
|
Din kültürü Öğretmenleri görev dağılımı | *Japonca Kur'an Portali - User:Veli Özdemir
|
Diyanet personeli iletişim | Yenişehir Müftülüğü Personeli |
KÇG Ad Soyad Görev Dağılımı ve Email ve GSM bilgileri |