Eski Said dönemi eserleri içinde yer alan Makalat’ta çok önemli dersler veriliyor.
O zamanki gazetelerde yer alan Bediüzzaman Said Nursî’nin makaleleri Makalat’ta toplanmış. Çok büyük sarsıntıların olduğu dönemlerde Bediüzzaman makaleleriyle toplumu bilgilendirmiş.
Makalat’ta “Sen bu hakaikı çok tekrar ediyorsun, hem de aynı ibare ile” diyerek söylenen vehme karşı, “Evvelâ, hakikat olduğu için tekrar ediyorum. Hakikat ziya gibi usandırmaz. Hem de bir meslek takip ettiğimi gösteriyorum. Bir mesleği takip edenler tekrara mecbur olurlar” diyerek cevap veren Said Nursî, hakikatlerin tekrarının usandırmayacağını ve belirtilen hakikatlerin sahip olduğumuz mesleği yansıttığını ifade etmekte, kendi mesleğinin sahip olduğu değerleri sıkça ifade etmeyi gerektirdiğini belirtmektedir. Zira “Mesleksiz olanlar her yola sapıyorlar” diyen Said Nursî, elinde sahip olduğu herhangi bir değer ve zihninde bulundurduğu herhangi bir fikir olmayanların sürekli savrulacağını ifade etmektedir.
“Amma, ecnebîlere düşman nazarıyla değil, belki saadetimizi, i’lâ-i kelimetullaha bu zamanda vasıta olan terakkî ve medeniyete bizi teşvik ve icbar ettiklerinden, dost ve hadim nazarıyla bakacağız” ifadesini kullanan Said Nursî, çok konuşulan dünya barışına da yeni bir ölçü ve yeni bir bakış açısı getirmiştir. İcbar ve husûmetin artık mümkün olmadığı vurgusu bu bakış açısına bir örnektir. “Şeriat vasıta-i garaz olamaz” diyen Bediüzzaman, dâhil ve hariçte olsun dinî garazla, kin ve nefret söylemlerine âlet etmenin yanlışlığına değinmektedir.
“Meşrûtiyeti safsata ve hile ile muhafaza edemediniz, belki muallâk bıraktınız” diyen Said Nursî, “mürteci, irtica” gibi söylemler ile demokrasinin ilerlemesine maniler çıkarıldığını söylemektedir, “Bizim maksadımız, meşrûtiyeti şeriat kuvvetiyle muhafaza ve kökleştirmektir” diyerek, asıl maksadının, kuvvetini İslâmiyet’in meşveret âyetlerinden alan, bütün organlarıyla ve unsurlarıyla sağlam bir şekilde yerleşmiş bir demokrasi olduğunu belirtmektedir.
“İttihad-ı Muhammedi (asm) istilâ etti. Ve umumun hakkıdır; tahsis kabul etmez. Bu isim şakayı kabul etmez” diyen Said Nursî, dini ifadelerin hiç kimse tarafından inhisar altına alınamayacağını belirtmekte, bir cemiyet olsun veya parti olsun dinî ifadeleri kullanarak, kendine mal etme hakkına sahip olmadığını ifade etmekte ve böyle bir yanlışın getireceği zarara işaret etmektedir.
Makalat’ta asker ve orduya da değinen Said Nursî “İnkılâp olduktan sonra orduyu siyasete karıştıran ve o vasıta ile itaat-ı askeriyeye zaaf veren, bu inkılâptan evvel adamların hatalarıdır ve cinayetleridir; mesuliyet de onlara aittir” ifadesiyle bütün orduyu mesuliyetten kurtarmakta, orduyu siyasete karıştıran bazı adamların olduğunu söyleyerek, orduya karşı topyekûn bir menfî tutum içinde bulunmamak noktasında önemli bir ders vermektedir.
“Yürüyüşünü terk etti, başkasının da yürüyüşünü öğrenemedi” durumuna düşmemek için, Risale-i Nur meslek ve meşrebini aynen tatbik etmek, Risale-i Nur’u fiilen yaşamak gerektiği bu hakikatlerden anlaşılmaktadır.