Yenişehir Wiki
Register
Advertisement
Disambig Bakınız: Mearic Suresi/WP, Mearic Suresi/VP
Hakka Suresi Mearic Suresi Nuh Suresi
2010 Kur'an Yılında Mersin Yenişehir Kaymakamlığı İlçe Müftülüğünün Dünyanın En Kapsamlı Kur'an Portali Projesidir.
Disambig Bakınız: Mearic suresi/MEAL, Mearic suresi/VİDEO, Mearic suresi/TEFSİR, Mearic suresi/TEZHİB, Mearic suresi/HAT, Mearic suresi/FAZİLETİ, Mearic suresi/HİKMETLERİ, Mearic suresi/, Mearic suresi/KERAMETLERİ, Mearic suresi/AUDİO, Mearic suresi/HADİSLER, Mearic suresi/Elmalı orijinali, Mearic suresi/Transkriptleri, Mearic Suresi/NAKİLLER, Mearic Suresi/Elmalılı Tefsiri


Ayet No
Ayet Metni
Elmalı Meali (Orijinali)
Japonca [1]
İngilizce Meali (M. Pickthall)
70/0
Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın ismiyle.
慈悲あまねく慈愛深きアッラーの御名において。
In the name of Allah, the Beneficent, the Merciful
İstedi bir sâil bir azâbı ki olacak
或る者が,下るべき懲罰に就いて問う。
A questioner questioned concerning the doom about to fall
لِلْكَافِرِينَ لَيْسَ لَهُ دَافِعٌ
Kâfirler için yok onu defi' edecek
不信心者は,それを防ぐことは出来ない。
Upon the disbelievers, which none can repel,
مِنَ اللَّهِ ذِي الْمَعَارِجِ
O, mi'racların sahibi Allahdan
階段の主,アッラーから(の懲罰)である。
From Allah, Lord of the Ascending Stairways
تَعْرُجُ الْمَلَائِكَةُ وَالرُّوحُ إِلَيْهِ فِي يَوْمٍ كَانَ مِقْدَارُهُ خَمْسِينَ أَلْفَ سَنَةٍ
Ki ona Melâike ve Ruh uruc eder, bir günde ki mikdarı elli bin sene tutar
天使たちや聖霊(大天使ジブリール)は,一日にして,かれの許に登る,その(一日の)長さは,5万年である。
(Whereby) the angels and the Spirit ascend unto Him in a Day whereof the span is fifty thousand years.
فَاصْبِرْ صَبْرًا جَمِيلًا
O halde sabret biraz bir sabri cemîl ile
だからあなたは,立派に耐え忍べ。
But be patient (O Muhammad) with a patience fair to see.
إِنَّهُمْ يَرَوْنَهُ بَعِيدًا
Çünkü onlar onu uzak görürler
本当にかれらは,それ(日)を遠いと思う。
Lo! they behold it afar off
وَنَرَاهُ قَرِيبًا
Biz se onu yakın görürüz
しかしわれは,それを近いと見る。
While We behold it nigh:
يَوْمَ تَكُونُ السَّمَاءُ كَالْمُهْلِ
O gün ki olur sema' erimiş bir maden gibi
天が溶けた銅のようになる日,
The day when the sky will become as molten copper,
وَتَكُونُ الْجِبَالُ كَالْعِهْنِ
Dağlar da atılmış elvan yun gibi
山々は,梳いた羊毛のようになり,
And the hills become as flakes of wool,
وَلَا يَسْأَلُ حَمِيمٌ حَمِيمًا
Ve bir hısım bir hısıma halini sormaz
誰も友(の安否)を問うことはない。
And no familiar friend will ask a question of his friend
يُبَصَّرُونَهُمْ ۚ يَوَدُّ الْمُجْرِمُ لَوْ يَفْتَدِي مِنْ عَذَابِ يَوْمِئِذٍ بِبَنِيهِ
O günün azâbından oğullarını
かれらは栗いに顔を合わせることが出来ない程恐れる。罪ある者はその日,自分の罪を贖うために自分の子供たちを差し出そうと願うであろう。
Though they will be given sight of them. The guilty man will long be able to ransom himself from the punishment of that day at the price of his children
وَصَاحِبَتِهِ وَأَخِيهِ
Ve refikasını ve biraderini
かれの妻や兄弟,
And his spouse and his brother
وَفَصِيلَتِهِ الَّتِي تُؤْوِيهِ
Ve kendini barındıran fasîlesini
かれを祢った近親,
And his kin that harbored him
وَمَنْ فِي الْأَرْضِ جَمِيعًا ثُمَّ يُنْجِيهِ
Ve Arzda bulunanların hepsini de sonra kendini kurtarsa
自分を救えるならば,地上の凡てのものを挙げて贖うことを請い願うであろう。
And all that are in the earth, if then it might deliver him.
كَلَّا ۖ إِنَّهَا لَظَىٰ
Hayır, çünkü o salgın bir lezâ, etrafı soyan nari ceza'
断じて出来ない。本当にかの(地獄の)炎は,
But nay! for lo! it is the fire of hell
نَزَّاعَةً لِلشَّوَىٰ
Çağırır arkasını dönüp tersine gideni
頭の皮まで剣ぎ取る。
Eager to roast;
تَدْعُو مَنْ أَدْبَرَ وَتَوَلَّىٰ
Ve toplayıp toplayıp kasaya yığanı
(正義に)背を見せて,背き去った者を召喚するであろう。
It calleth him who turned and fled (from truth),
وَجَمَعَ فَأَوْعَىٰ
Hâkikat o insan helu' yaradılmıştır
また蓄積し,隠匿の金を持つ者をも。
And hoarded (wealth) and withheld it.
إِنَّ الْإِنْسَانَ خُلِقَ هَلُوعًا
Şer dokundumu mızıkcı
人間は本当に忙しなく創られている。
Lo! man was created anxious,
إِذَا مَسَّهُ الشَّرُّ جَزُوعًا
Hayır dokundumu kıskanç
災厄に会えば歎き悲し・,
Fretful when evil befalleth him
وَإِذَا مَسَّهُ الْخَيْرُ مَنُوعًا
Müstesna ancak o musallîler
好運に会えば物惜し・になる。
And, when good befalleth him, grudging;
إِلَّا الْمُصَلِّينَ
Onlar ki namazlarına müdavimdirler
だが礼拝に精進する者は,そうではない。
Save worshippers
الَّذِينَ هُمْ عَلَىٰ صَلَاتِهِمْ دَائِمُونَ
Ve onlarki mallarında vardır bir hakkı ma'lûm
礼拝を厳守している者,
Who are constant at their worship
وَالَّذِينَ فِي أَمْوَالِهِمْ حَقٌّ مَعْلُومٌ
Hem sâil için hem mahrum
またかれらの富が,公正であると認められている者,
And in whose wealth there is a right acknowledged
لِلسَّائِلِ وَالْمَحْرُومِ
Ve onlarki dîn gününü (ceza' gününü) tasdîk ederler
物乞いする者や耐乏する者のために(施す者),
For the beggar and the destitute;
وَالَّذِينَ يُصَدِّقُونَ بِيَوْمِ الدِّينِ
Ve onlarki Rablarının azâbından korkarlar
また審判の日の真実を確認している者,
And those who believe in the Day of Judgment,
وَالَّذِينَ هُمْ مِنْ عَذَابِ رَبِّهِمْ مُشْفِقُونَ
Çünkü rablarının azâbından emîn olunmaz
またかれらの主の懲罰を恐れる者も。
And those who are fearful of their Lord's doom
إِنَّ عَذَابَ رَبِّهِمْ غَيْرُ مَأْمُونٍ
Ve onlarki apışlarını korurlar
本当に主の懲罰から,安全であると考えるべきではない。
Lo! the doom of their Lord is that before which none can feel secure
وَالَّذِينَ هُمْ لِفُرُوجِهِمْ حَافِظُونَ
Ancak zevcelerine veya milki yemînlerine başka, Çünkü bunda levm olunmazlar
また隠れたところ(貞節)を守る者,
And those who preserve their chastity
إِلَّا عَلَىٰ أَزْوَاجِهِمْ أَوْ مَا مَلَكَتْ أَيْمَانُهُمْ فَإِنَّهُمْ غَيْرُ مَلُومِينَ
Fakat ondan ötesini arayanlar, işte onlar haddi aşan hâşarılardır
かれらの妻や右手の所有する者に限っている場合は別で,罪にはならない。
Save with their wives and those whom their right hands possess, for thus they are not blameworthy;
فَمَنِ ابْتَغَىٰ وَرَاءَ ذَٰلِكَ فَأُولَٰئِكَ هُمُ الْعَادُونَ
Ve onlarki emanetlerine ve ah'dlerine riayet ederler
しかしこれ以外に求める者は法を越えた者である。
But whoso seeketh more than that, those are they who are transgressors;
وَالَّذِينَ هُمْ لِأَمَانَاتِهِمْ وَعَهْدِهِمْ رَاعُونَ
Ve onlarki şâhidliklerinde dürüstûrler
付託されたことや約束に忠実な渚,
And those who keep their pledges and their covenant.
وَالَّذِينَ هُمْ بِشَهَادَاتِهِمْ قَائِمُونَ
Ve onlarki namazları üzerine
証言に公正な者,
And those who stand by their testimony
وَالَّذِينَ هُمْ عَلَىٰ صَلَاتِهِمْ يُحَافِظُونَ
Muhafızlık ederler
また礼拝を厳守する者。
And those who are attentive at their worship,
أُولَٰئِكَ فِي جَنَّاتٍ مُكْرَمُونَ
İşte onlar Cennetlerde ikrâm olunanlardır
これらの者は栄誉を得て楽園の中に(住む)。
These will dwell in Gardens, honored.
فَمَالِ الَّذِينَ كَفَرُوا قِبَلَكَ مُهْطِعِينَ
Şimdi nevar o küfredenlere ki sana doğru boyunlarını uzatarak koşuyorlar
今不信心者たちが,あなたの方に急いでいるのは何事か。
What aileth those who disbelieve, that they keep staring toward thee (O Muhammad), open eyed,
عَنِ الْيَمِينِ وَعَنِ الشِّمَالِ عِزِينَ
Sağdan ve soldan fırka fırka
右からまた左から,群になって。
On the right and on the left, in groups?
أَيَطْمَعُ كُلُّ امْرِئٍ مِنْهُمْ أَنْ يُدْخَلَ جَنَّةَ نَعِيمٍ
Onlardan her kişi na'îm Cennetine sokulacağını ümidmi ediyor?
かれらは皆至福の楽園に入ることを望むのか。
Doth every man among them hope to enter the Garden of Delight?
كَلَّا ۖ إِنَّا خَلَقْنَاهُمْ مِمَّا يَعْلَمُونَ
Yağma yok, biz onları o bildikleri nesneden yarattık
いや,断じて出来ないことである。本当にわれは,かれらが知るものから,かれらを創ったのである。
Nay, verily. Lo! We created them from what they know.
فَلَا أُقْسِمُ بِرَبِّ الْمَشَارِقِ وَالْمَغَارِبِ إِنَّا لَقَادِرُونَ
Artık o maşrıklerin, mağriblerin Rabbı için yemîne ne hacet, şübhesizki biz elbette kadiriz
いや,われは東と西の主によって誓う。われにとっては可能である。
But nay! I swear by the Lord of the rising places and the setting places of the planets that We are Able
عَلَىٰ أَنْ نُبَدِّلَ خَيْرًا مِنْهُمْ وَمَا نَحْنُ بِمَسْبُوقِينَ
Onları kendilerinden hayırlısına tedbil edebiliriz ve bizim önümüze geçilmez
かれらよりも優れた(外の)者をもって,かれらに替えてやろう。われは,失敗することはないのである。
To replace them by (others) better than them. And We are not to be outrun.
فَذَرْهُمْ يَخُوضُوا وَيَلْعَبُوا حَتَّىٰ يُلَاقُوا يَوْمَهُمُ الَّذِي يُوعَدُونَ
O halde bırak onları dalsınlar ve oynıya dursunlar tâ o va'd olundukları güne çatacakları deme kadar
だからあなたは,かれらを(虚栄に)浸らせ,戯れに任せるがよい。かれらが約束されている,その日の会見まで。
So let them chat and play until they meet their Day which they are promised,
يَوْمَ يَخْرُجُونَ مِنَ الْأَجْدَاثِ سِرَاعًا كَأَنَّهُمْ إِلَىٰ نُصُبٍ يُوفِضُونَ
O günkü kabirlerden hızlı hızlı çıkacaklar, sanki çantalariyle dikmelere (putlara) gidiyorlarmış gibi fırlıyacaklar
かれらが墓から慌ただしく出て来る日。それはまるで(現世で)かれらが偶像神へと急いだように。
The day when they come forth from the graves in haste. as racing to a goal,
خَاشِعَةً أَبْصَارُهُمْ تَرْهَقُهُمْ ذِلَّةٌ ۚ ذَٰلِكَ الْيَوْمُ الَّذِي كَانُوا يُوعَدُونَ
Gözleri düşgün, kendilerini bir zillet saracakda saracak, o işte onların va'dolunup durdukları gün
かれらは目を伏せ,屈辱を被るであろう。これがかれらに約束されていた,その日である。
With eyes aghast, abasement stupefying them: Such is the Day which they are promised.


Yenişehir..

Şablon:Sadeleştirilmiş ET


Sure Formülleri

Sure Formülleri

Advertisement