Yenişehir Wiki
Advertisement
Bakınız

D Mecelle: Mecelle cemiyeti


Ahmet Cevdet Paşa Filibeli Halil Efendi Filibeli Halil Fevzi Efendi: Karinâbadli Ömer Hilmi Efendi Karinabatlı Ömer Hilmi Efendi: 16 Kırımlı Abdüssettâr Efendi:
Amasyalı Şeyhülislam Mecitözülü Kara Halil Efendi Şeyhülislâm Kara Halil Efendi Mecitözülü Kara Halil Efendi: Kastamonulu Ahmed Hilmi Efendi: Ahmed Hilmi Efendi 14 Gümüşhaneli Ömer Hulusi Efendi (Gerdankıranzâde):
Harputlu Seyfeddin İsmail Efendi: Sirvanizâde Seyyid Ahmed Hulûsi Efendi Şirvânîzâde Ahmed Hulusi Efendi:
Bağdatlı Muhammed Emin Efendi İbn-i Âbidinzâde Alâeddin Efendi 11 Şamlı Alâaddîn Efendi (İbni Âbidînzâde): 13 Muhammed Emin Efendi (Bağdâdlı):
Yunus Vehbi Efendi Konyalı Yûnus Vehbi Efendi: Seyfeddin İsmail Efendi Gerdankıran Ömer Hulûsi Efendi İsa Ruhî Efendi Abdüllatif Şükrü Efendi Ahmed Hâlid Efendi Abdüssettar Efendi 10 Ahmed Hâlid Efendi: 17 Abdüllatif Şükri Efendi: 18 Şirvanlı Isâ Ruhî Efendi:

Bakınız

D Portal:Mecelle - Mecelle(Türkî) -Majalla (Eng) -Mecelle/English - Mejelle - המג'לה (İbranî) . MEDŽELLE (Bosnian) . Medjelle Meğelle Mecelle-'i Ahkâm-ı'Adlīye ,Majallah el-Ahkâm-ı-Adliya, مجلة الأحكام العدلية . Mecelle/Arabî - مجلةMecelle/Arabi- Mecelle/Fihrist - Mecelle/Fransızca Kodifikasyon hareketleri .MKK/Düz Metin linkli

Bakınız

D Şablon:Mecelle/Mukaddime . MKK. 1.Kitap:Büyu' . 2.Kitap: .3.Kitap:. 4.Kitap:.5.Kitap:. 6.Kitap:. 7.Kitap:.8.Kitap:. 9.Kitap:. 10.Kitap:Şirket 11.Kitap. 12.Kitap:. 13.Kitap:.14.Kitap:İbra 15.Kitap:Dava KBVT. 16.Kitap:Kaza Mecelle/Resimler

Bakınız

D .
Son: İfade-i mahsusa - Mecelle Cemiyetinin mazbatasıdır osmanlıca Ahmet Cevdet Paşa...Son:MC/1 MC/2... MKK Mecellenin Külli Kaideleri.... KSVİ KİTÂBÜ'S-SULH VE'L-İBRÂ KİTÂBÜ'S-SULH VE'L-İBRÂ/Düz Metin..... Kitab-ı İkrar.... Kitab-ı Dava Kitab-ı Dava/Düz metin..... KBVT Kitab-ı Beyyinat ve Tehalif Şablon:KBVT... Kitab-ı Dava Şablon:Kitab-ı Dava.... Kitab-ı İkrar Şablon:Kitab-ı İkrar.... KBVT.... Kitab-ı Kaza Şablon:Kitab-ı Kaza Kitab-ı Kaza/Günümüz Türkçesiyle... Şablon:Kitâbü'l- vekalet Kitâbü'l-Vekâle..... KİTAB-I VEDİA züfer görüşlerine 5. kitapta yer verip tepki çekmesi üzerine mecelle'nin 6. kitabının hazırlandığı komisyondan birtakım entrikalarla uzaklaştırılır ve mecelle'nin en kötü kitabı da bu 6. kitaptır. bakarlar ki o'nsuz ellerine yüzlerine bulaştıracaklar, kendisini geri çağırırlar ve o kötü hazırlanan 6. kitap (kitab'ül vedia) toplatılır. Mecelle/Eleştiriler Mecelle/Mütealalar Mecelle/Mutealalar/Ebul Ula Mardin Mecelle cemiyeti Mecelle/Eşi sözlük seçmeleri MECELLE’NİN TA’DİL EDİLEN MADDELERİNİN İSLAM HUKUKU AÇISINDAN DEĞERLENDİRİLMESİ


Mecelle/Günümüz Türkçesiyle İzah güzel Yetkin de çıkmış
Mecelle/Vecizeler Mecelle/BİBLİYOGRAFYA Mecelle/Hazırlanışı Mecelle/Mutealalar/Ebul Ula Mardin
ESK/Mecelle ESK/Mecelle/1-100 ESK/Mecelle/1-100/Kelime İzahlı Mecelle’nin üslûbu bir kânun kitabi olarak sâheserdir. Fesâhet ve belâgatla yazilmistir. Bilhassa basindaki 99 fikih kâidesinin çogu, dilimize ezberlenmesi kolay cümleler hâlinde girmistir. Bunlarda Ahmed Cevdet Pasanin akici ve düzgün ifâdesi hissedilmektedir. Fakat o devrin Türkçesi hakkinda ve o konularda bilgisi olmayanlar Mecelle’yi kolayca anlayamazlar. Mecelle’nin basindaki küllî (genel) kâidelerin çoğu, Islâm fakihlerinden Ibn-i Nüceym’in Esbah ve’n-Nezâir adli eseriyle Mecâmi Serhi’nden alinmistir. --- Mecelle/Fransızca Mecelle/Arabî
Osmanlıca Mecelle Mecellenin ilk 100 maddesi/Osmanlıca Osmanlıca PDF mecelle
مجلة احكام عدلى Arapçası

Mecelle Esbâb-ı Mûcibe Mazbatası
Mecelle/Sadaretin Arzı ve İrade-i Seniyye
Mecelle/Mukaddime Majalla/Introduction Majalla/Part I
Mecelle'den seçme hükümler güzel medeni kanun hükümleri
Mecelle/Fransızca Mecelle/Rumca Mecelle/Boşnakça Mecelle/Osmani Mecelle/Türki Mecelle/Farisi Mecelle/Arabî Mecelle/English
• İddianame için: mütevatirin aleyhine Beyyine kabul olunmaz. Madde 73.md Hatası zahir olan zanna itibar yoktur
ŞERHLER:Mecelle şerhi Mecelle/Şerhleri MM hocası Atıf Bey şerhi - Archive org Atif bey mecelle Şerhi
Mecelle/VP Mecelle/WP Mecelle/WP Arabi
Mecelle-i Ahkam-ı Adliye
Tafsili Mecelle İcmali Mecelle İzahlı Mecelle Mecelle Taramaları
Mecal Mecal-ı şahsi Mecellat Megillah [1] Ester Esther Aşir Aşur Aysu Esau Isaiah Book of Esther [2] Ester kitabı [3]) :Hz.Muhammed as hakkında haberler vardır. İbni Kesir Peygamber olduğunu söyler.

Bakınız

D . Mecelle/Şerhleri Ali Haydar Efendi , Dürerül-Hukkâm (Osmanlica) Haci Resid Pasa , Rûhul-Mecelle , Mes’ud Efendi (Kayseri Müftüsü ) Mir’atül-Mecelle (Arapça ) G. Snopian (Fransiz Yazar) , Code Civil Ottoman

Bakınız

D. Mecellenin ilk 100 maddesi/Arapça Osmanlıca Türkçe İngilizce Fransızca MKK/Düz Metin . MKK/Düz Metin linkli MKK/1-25 MKK/26-50 MKK/51-75 MKK/75-100 MKK. Mecelle/Hukukun Kavaid-i Külliyesi... Mecellenin külli kaideleri... Mecelle'den seçme hükümler... Majalla/ PART II... Mecelle/İlk 100 MADDE ... Mecellenin ilk 100 maddesi/Osmanlıca ... Mecellenin ilk 100 maddesi/Arapça... Mecellenin ilk 100 maddesi/Arapça Osmanlıca Türkçe.... Mecellenin ilk 100 maddesi/Türkçe kelime izahlı... Mecellenin ilk 100 maddesi/Arabi Türki İzahlı ve Şerhli.... ESK/Mecelle/1-100.... ESK/Mecelle/1-100/Kelime İzahlı.... Mecellenin ilk 100 maddesi/Osmanlıca... Mecellenin ilk 100 maddesi/Arapça... Mecellenin ilk 100 maddesi/Arapça Osmanlıca Türkçe... Mecellenin ilk 100 maddesi/Arabi Türki İzahlı ve Şerhli... MKK.. Mecellenin Külli Kaideleri.... Mecelle/Hukukun Kavaid-i Külliyesi

Bakınız

D . 50. Md şablonu güzel. MKK. MKK1 . MKK/1-25.MKK/1-30.MECELLE. MC/Mukaddime MAKALE-İ ÛLÂ; İLM-i FIKHIN TARİF VE TAKSİMİ HAKKINDADIR . Definition of Jurisprudence: MC/1 . MC/2 . MC/3 . MC/4 . MC/5 . MC/6 . MC/7 . MC/8 . MC/9 . MC/10 . MC/7 MC/8 MC/9 MC/10 MC/11 MC/12 MC/13 MC/14 MC/15 MC/16 MC/17 MC/18 MC/19 MC/20 MC/21 MC/22 MC/23 MC/24 MC/25
MAKALE-İ SANİYE; KAVÂİD-İ FIKHİYYE BEYÂNINDADIR MC/2 - Bir işden maksad ne ise hüküm ona göredir. Yani bir iş üzerine terettüb edecek hüküm ol işten maksat ne ise ona göre olur.MC. 170, 769, 1240.; TMK. 1, 2, 3, 84, 114, 125.; TBK. 18, 20, , 41, 43, 48, 82, 83.; ZGB. 2., 3.; BGB. 157, 242, 932.; TCK. 45 MC/3 - Ukûdda itibar makâsıt ve maâniyedir, elfâz ve mebâniye değildir.MC. MC/262, MC/389, MC/648.; TMK. ı, 2, 3.; TBK ı, 18,25, 26, 154, 165, 178, 505.; MH. 314, Madde 4 - Şek ile yakin zâil olmaz.MC. MC/5, MC/6, MC/7, MC/8, MC/9, MC/10, MC/11, MC/12. Madde 5 - Bir şeylin bulunduğu hal üzere kalması asıldır.MC. MC/6, MC/10, MC/1685, MC/1776, MC/1777.; TMK IS Madde 6 - Kâdim kıdemi üzere zikrolunur.MC. MC/166, MC/1224, MC/1197.; MH. 48; TBK. 125 - 140. Madde 7- Zarar kadim olmaz.MC. MC/6 , MC/166, MC/1166, MC/1224; MH. 48.; TBK. 125 - 140. Madde 8 - Berâ'et-i zimmet asıldır.MC. MC/9, MC/612. Madde 9Sıfât-ı ârizada asl olan ademdir.MC/8, MC/332 Madde 10Bir zamanda sabit olan şeylin hilâfina delil olmadıkça bekâsıyla hükmolunur. MC MC/5, MC/1621, MC/1592. Madde 11 - Bir emr-i hâdisin akreb-i evkâtına izâfeti asıldır. MC MC/10, MC/5, MC/8; HUMK 299. Madde 12 - Kelâmda asl olan manây-ı hakîkîdir.MC. MC/13, MC/60, MC/61.; TMK ı, 2; TBK18. Madde 13 - Tasrih mukâbelesinde delâlete i'tibar yokdur.MC. MC/12, MC/772.; TBK. ı. 2:, HUMK. 234, Madde 14 - Mevrid-i nassda ictihâda mesâğ yoktur.MC. MC/15, MC/16, MC/167.; TMK. ı, 2; TBK 18. Madde 15 - Alâ hilâfi'l-kıyâs sâbit olan şey sâire makîsün-aleyh olamaz.MC. MC/14, MC/16. MC/1659. Madde 16 - İctihâd ile ictihâd nakz olmaz.MC. MC/14, MC/15.; TMK. 1; TCK. 44 Madde 17 - Meşakkat tesyîri celbeder.MC. MC/18, MC/19, MC/20, MC/205, MC/223, MC/396, MC/799.; TMK. 2 Madde 18 - Bir iş zîk oldukda müttesi olur.MC. MC/17. Madde 19 - Zarar ve mukâbele bi'z-zarâr yokdur.MC. MC/20, MC/25, MC/26, MC/27, 28, MC/29.; TMK. 41, 61, vd; Madde 20 - Zarar izâle olunur.MC. MC/19, MC/21, MC/22, MC/25, MC/26, MC/27, MC/28, MC/29, MC/30, MC/32, MC/998, MC/1201.; TBK 41 vd. Madde 21 - Zarûretler memnû' olan şeyleri mübah kilâr. MC. MC/22, MC/96, MC/97, MC/1007.; TBK. 52; TCK 49-50, 516/4. Madde 22 - Zarûretler kendi mikdarlarınca takdir olunur.MC.MC/21, MC/23.; TBK. 52; TCK. 49-50, 516/4 Madde 23 - Bir özür için câiz olan şey ol özrün zevâliyle bâtıl olur.MC. MC/22, MC/517. Madde 24 - Mâni' zâil oldukda memnû' avdet eder.MC. MC/19, MC/335, MC/345, MC/347, MC/372, MC/869, MC/870, MC/1647, MC/1653, MC/1654. Madde 25 - Bir zarar kendi misliyle izâle olunamaz.MC. MC/26, MC/27, MC/28, MC/29, MC/31, MC/965, MC/1141, MC/1288, MC/1312.; TCK 49-50, 516/4; TBK 52

Bakınız

D MKK/25-50 Madde 25 - Bir zarar kendi misliyle izâle olunamaz. MC. MC/26, MC/27, MC/28, MC/29, MC/31, MC/965, MC/1141, MC/1288, MC/1312.; TCK 49-50, 516/4; TBK 52 Madde 26 - Zarar-ı âmmı def için zarar-ı has ihtiyâr olunur. MC. MC/20, MC/27, MC/28, MC/29, MC/1325. Madde 27 - Zarar-ı eşedd zarar-ı ehaf ile izâle olunur. MC. MC/25, MC/26, MC/20, MC/902, MC/906, MC/1044, MC/1224, MC/1440.; TMK. 656, 661 vd. Madde 28 - iki fesâd te'âruz etdikde ehaffí irtikâb ile a'zamının çaresine bakılır. MC. MC/20, MC/25, MC/26, MC/27, MC/29, MC/902.; TMK. 656, 661 vd. Madde 29 - Ehven-i şerreyn ihtiyâr olunur. MC. MC/21, MC/22, MC/26, MC/27, MC/28, MC/902.; TMK. 656, 661 vd. Madde 30 - Def'-i mefâsid celb-i menâfi'den evlâdır. Madde 31 -Zarar bi-kadari'l-imkân def olunur. MC. MC/28, MC/29, MC/30, MC/532, MC/533.; TMK. 656 ve 661. Bu maddede bahsedilen kıyas, İslâm Huküku'nun ana kaynaklarından birisidir. Bibliyografi Ali Haydar, Mecelle şerhi, 1/67, Ömer Nasuhi, Hukûk-l İslâmiye, 1/171, vd. Zeydan, age. sil. vd. Madde 32 - Hâcet umûmî olsun husûsî olsun zarûret menzilesine tenzîl olunur. Bey ' bili-vefânın tecvîzi bu kabîldendir ki Buhara ahâlîsinde borç tekessür etdikçe görülen ihtiyaç üzerine bu mu'âmele mer'iyyü'l-icrâ olmuştur. MC. MC/21, MC/118, MC/205, MC/213, MC/396, MC/420. Madde 33 - Iztırar gayrın hakkını ibtâl etmez. Binâen-alâ-zâlik bir adam aç kalıb da birinin ekmeğini yese ba'dehû kıymetini vermesi lazım gelir. MC. MC/400, MC/1007.; TCK: 49-50/4; TBK. 52 Madde 34 - Alması memnû' olan şeyin vermesi dahi memnû' olur. TCK 64 67 MC MC/35 tbk 50 Madde 35 - İşlenmesi memnû' olan şeyin istenmesi dahi memnû' olur. TCK 64-67.; TBK 50.; MC. MC/34, MC/1818. Madde 36 - Âdet muhakkemdir. Yani hükm-i şer'iyi isbât için örf ve âdet hakem kılınır. Gerek âmm olsun ve gerek hâs olsun. MC. MC/37, MC/38, MC/39, MC/40, MC/41, MC/42, MC/43, MC/44, 45, MC/230, MC/251, MC/291, MC/450, MC/460, MC/469, MC/574, MC/575, MC/576, MC/1340, MC/1790, MC/188, MC/354, MC/495, MC/555, MC/622, MC/829.; TMK. 1/1, 590/11, 592/281, 285, 420, 423. Madde 37 - Nâsın isti'mâli bir hüccetdir ki anınla amel vâcib olur. I'MK ı; MC. MC/36, MC/168, MC/389, MC/495. Madde 38 - Âdeten mümteni' olan şey hakîkaten mümteni' gibidir. MC. MC/36, MC/37, MC/39, MC/40, MC/1589, MC/1629. Madde 39 - Ezmanın tegayyürü ile ahkâm'ın tagayyürü inkâr olunamaz. MC. MC/36, MC/37, MC/38, MC/40, MC/244, MC/326, MC/596, MC/1716. Madde 40 - Âdetin delâletiyle ma'ânîy-ı hakîkî terk olunur. MC. MC/12, MC/36, MC/37, MC/38, MC/39, MC/61, MC/82, MC/912, MC/1584.; TMK ı, 2.; TBK. 18 Madde 41- Âdet ancak muttarid yâhut galip oldukda mu'teber olur. MC. MC/36, MC/37, MC/38, MC/39, MC/40, MC/42, MC/240.; TMK ı Madde 42 - İ'tibâr galib-i şâyi'adır, nâdire değildir. MC. MC/41, MC/987.; TMK ı; HUMK 238 Madde 43 - Örfe ma'rûf olan şey şart kılınmış gibidir. TMK 1; TTK ı; MC. MC/36, MC/37, MC/41, MC/42, MC/461, MC/563, MC/596, MC/871 Madde 44 - Beyne't-tüccâr ma'rûf olan şey beynlerinde meşrût gibidir. MC. MC/36, MC/37, MC/38, MC/790, MC/1463.; TMK 1/1, 2; TBK 18 Madde 45 - Örf ile ta'yîn nass ile ta'yîn gibidir, MC. MC/43, MC/44, MC/527, MC/528, MC/816, MC/1498, MC/1499.; TMK ı Madde 46 - Mâni' ve muktazi teâruz etdikde mâni' takdîm olunur. Binâen-alâ-zâlik bir adam borçlusu yedinde merhûn olan malını âhara satamaz. MC. MC/337, MC/350, MC/397, MC/96-MC/1192, MC/590-MC/1725, MC/756-MC/1192-MC/747, MC/1192-MC/1197, MC/1598-MC/1601. Madde 47 - Vücudda bir şeye tâbi' olan hükümde dahi ana tâbi' olur. tılmış olur. MC. MC/48, MC/50, MC/236, MC/903.; TMK. 619-622 Madde 48 - Tâbi' olan şeye ayrıca hüküm verilmez. Meselâ bir hayvanın karnındaki yavrusu ayrıca satılamaz. MC. MC/47, MC/216, MC/224, MC/856.; TMK. 619-622 Madde 49 - Bir şeye mâlik olan kimse ol şeyin zarûriyyâtmdan olan şeye dahi mâlik olur. Meselâ, bir hâneyi satın alan kimse ana mûsil olan tarîka dahi mâlik olur. MC. MC/232, MC/1194 Madde 50 - Asıl sâkıt oldukda fer' dahi sâkıt olur. MC. MC/81, MC/661, MC/662, MC/1527, MC/1530

Bakınız

D MKK; MKK3 MKK/51-75

Bakınız

D. MKK/75-100. MKK/4

Adobe Post 20190711 080718

Majalla/English

Bakınız

D Şablon:Majalla bakınız .Portal:Mecelle. Majalla. Mecelle/English [4]
AL-MAJALLA AL AHKAM AL ADALIYYAH (The Ottoman Courts Manual (Hanafi)) The Journal of The Verdicts of The Justice Mecelle/Dictionary ENG word .Mecelle/İngilizce/Düz metin Majalla 1. Sale (BUYU' 101-403 ). 2.Majalla/Book II BOOK II:Hire 404-611 . BOOK III: GUARANTEE


INTRODUCTION Definition and Classification of Turkic Jurisprudence MAXIMS OF TURKIC JURISPRUDENCE BOOK I BOOK II BOOK III BOOK IV BOOK V BOOK VI BOOK VII BOOK VIII BOOK IX BOOK X BOOK XI BOOK XII BOOK XIII BOOK XIV BOOK XV BOOK XVI
Mecelle/Fransızca Mecelle/Arabî Mecelle/Osmani Anadoluda hukuk bilinci

Azerbaycan Cumhuriyetinin Mülk Mecellesi
C1ff688de36687d49d19f70c55f8c691
Motivasyon_Etkinliği_-_Yazar_Hayati_İnanç_ile_"Mecelle_ve_Ahmet_Cevdet_Paşa"

Motivasyon Etkinliği - Yazar Hayati İnanç ile "Mecelle ve Ahmet Cevdet Paşa"

  • Mecelle Cemiyeti

Osmanlı Devleti'nde ayrı dinlere mensup çok sayıda gayrimüslim yaşamaktaydı. Bunlar dinî ve ailevî hususlarda kendi dinlerinin hukuklarına, ancak bunun hâricinde kalan sözgelişi ukübat (ceza hukuku), muamelat (borçlar ve ticaret hukuku) gibi sahalarda İslâm hukukuna tâbi idiler Son zamanlarda bu azınlıkların hâmisi rolündeki ecnebî devletler, bilhassa İngiltere, Fransa ve Rusya, Osmanlı Devleti'ne muayyen bir hukuk metnini kanun olarak kabul ve böylece hukukî istikrar ve aleniyeti teşkil etmesi hususunda tazyikte bulunuyorlardı.

Zaten Tanzimat hareketini meydana getiren kimseler modern batılı zihniyetin tesiri altında idiler

Hatta Ali Paşa gibi, Napolyon'un hazırlattığı Fransız medenî kanununun kabul edilmesi fikrini müdâfaa edenler bile vardı. Yine İslâm hukuku kaynaklarının farklı tefsirlerini teşkil eden mezhepler arasındaki iıüküm farklılıkları da tatbikatta bir takım müşkilat doğurmaktaydı. Nihayet zamanın ilerlemesi ile sosyal, iktisadî ve hukukî hayattaki değişmeler de böyle bir kanun hazırlanmasını mecburî kılmıştir^s

İlk Hayetin kurulması[]

Mecelle'nin hazırianması hususunda kurulan ilk ilmî heyet bir takım çalışmalar yaptıktan sonra dağılmış,

İkinci heyet[]

Bu arada Ali Paşa'nın Fransız medenî kanununun tercüme ve iktibas edilmesine dâir teşebbüslerine,^? başta Ahmed Cevdet Paşa olmak üzere bazı hukukçular ve devlet adamları karşı çıkarak yeni bir millî kanun hazırlanmasını müdâfaa etmişlerdir Neticede bunlar mücadeleyi kazanmışlar ve böylece Mecelle Cemiyeti adıyla yeni bir ilmî heyet teşkil olunmuştur Zamanın çok kıymetli İslâm hukukçularının yer aldığı ve başlarında büyük hukukçu ve devlet adamı Ahmed Cevdet Paşa'nın bulunduğu bu heyet, 1869-1876 seneleri arasında fasılalı ve maceralı, yaklaşık yedi senelik bir çalışma neticesinde Mecelle-i Ahkâm-ı Adliyye adındaki ilk Osmanlı medenî kanununu tamamlamaya muvaffak olmuştur.

Toplantı Usulü[]

Mecelle heyeti belli günlerde toplanır, yazılacak mevzuların tertip ve tahriri görüşülerek, kaleme alınmak üzere içlerinden birine havale olunurdu. Karar yazıldıktan sonra da tekrar kısım kısım maddeler üzerinde bir daha görüşülür, sonra kabul olunan şekilde tesbit olunur ve her madde yazılış bakımından, reis Cevdet Paşa'nın tashihinden geçerdi.

Meriyete geçişi[]

Her kitap hazıriandıkça esbâb-ı mucibe mazbatasıyla (gerekçe tutanağıyla) meclis-i vükelâya (bakanlar kuruluna) takdim olunur, meclis-i vükelâ da iyice müzâkereden sonra bâzı mühim maddelerin esbâb-ı mûcibesi gösterilerek arz tezkeresiyle (yazısıyla) hilâfet makamına (padişaha) takdim edilirdi. "Mucibince (gereğince) amel oluna" irâdesi çıktiktan sonra mâbeyn-i hümâyûn (saray) baş kâtipliğinden çıkan irâde, sadrazamlık makamına tebliğ edilirdi. Kanunun her bir kitabı, çalışmanın sonu beklenmeden, tamamlandıkça zamanın padişahı Sultan Abdülaziz'in fermânıyla ilan olunmuştur


Kastamonulu Ahmed Hilmi Efendi:[]

Mecelle'nin bütün kitaplannm hazırlanışma iştirak etmiştir Kastamonulu olup, tahsilini İstanbul'da yapmıştır. Mekke-i Mükerreme payesini aldıktan sonra Mecelle Cemiyeti'ne girmiştir Anadolu kazaskeriiği payesini de aldıktan sonra 1888'de malulen tekaüde ayrılan Ahmed Hilmi Efendi, ilim ve fazilet sahibi olup, fıkıhtaki ihtisasıyla şöhret kazanmış güzide bir şahsiyettir Nitekim Ahmed Cevdet Paşa da tezkerelerinde her fırsat düştükçe Ahmed Hilmi efendinin fıkıhtaki ihtisas ve melekesinden hürmet ile bahsetmiştir Cevdet Paşa Yanya valiliğinde bulunduğu sırada Mecelle işleri için hep onunla yazışmalarda bulunurdu. 1888 yılında vefat etmiş olup, Fâtih türbesi hazîresinde medfundur

Harputlu Seyfeddin İsmail Efendi:[]

Mecelle cemiyeti çalışmalarının tamamında bulunmuştur Harputludur Ahmed Cevdet Paşa'nın ders arkadaşı idi. Müderrislik yaptı. Anadolu ve Rumeli kazaskeri oldu. Şûrâ-yı Devlet âzâlığına getirildi. Cevdet Paşa'nın bulunmadığı zamanlarda Mecelle Cemiyeti reisliği yapardı. Hak yolunda sözünü esirgemeyen güzide bir âlimdi. 1882'de İstanbul'da vefat etti. Kabri Haydarpaşa'dadır

Filibeli Halil Fevzi Efendi:[]

Mecelle'nin birinci ve ikinci kitaplarında Evkaf-ı Hümâyun müfettişi; beş, altı ve yedinci kitaplarında ise vekîlü'd-ders (şeyhülislâmın ders vekili) unvanı ile imzası vardır. Ailesi aslen Bursa'lı olup, sonradan göç ettikleri Filibe'de 1805 yılında doğdu. Babası Ayaklı Kütüphane diye şöhret olan Mustafa Efendi'dir 1824'te İstanbul'a gelip sırasıyla müderris, huzur derslerinde muhatap ve mukarrir olmuştur Muhataplarının ittifakla hazırladıkları derin suallere karşı huzurdaki parlak muvaffakiyeti dikkati çekmiş ve bu durumu hocalar arasında devamlı dile getirilen bir husus olmuştur. Sultan Abdülmecid Han devrinde saray hocalığı da yapmıştır 1862'de Medine mollası, 1863'de fetva emini, 1866'da ders vekili olan Halil Efendi, 1880'de bilfiil Anadolu kazaskeri olmuştur Bilahare Rumeli kazaskeriiği payesini de alan bu büyük âlim, talebesinin icazet verişini görmek mazhariyetine de erişmiştir Müderrisliği, kendisine teklif edilen şeyhülislâmlık vazifesine tercih etmiştir 1882 veya 1884 tarihinde seksen veya seksen iki yaşmda Tâif de vefat etmiş; Abdullah ibni Abbas hazretlerinin türbesine defnolunmuştur

Şirvânîzâde Ahmed Hulusi Efendi:[]

Altı ve sekizinci kitaplar hariç Mecelle'nin bütün çalışmalarında bulunmuş, on üçüncü kitabının hazırlanmasında ise büyük emeği geçmiştir Amasya'da doğan Ahmed Hulusi Efendi, Şirvânî İsmail Efendi'nin ve Sadrâzam Şirvânîzâde Rüşdi Paşa'nın biraderidir Galata kadılığı yaptı. Anadolu kazaskeriiği payesini aldı. 1889'da Amasya'da vefat etti. Orada medfundur

Mecitözülü Kara Halil Efendi:[]

Mecelle'nin yedi ilâ onbir ve onüç ilâ onaltıncı kitaplarında fetva emini unvanıyla, on ikinci kitabında ise unvansız imzası vardır 1804 yılında o zaman Amasya'ya bağlı Mecidözü kazasında doğdu. İlk tahsilini Amasya'da yaptıktan sonra Konya'da meşhur Vidinli Mustafa Efendi ile Abdurrahman Efendi'nin derslerinde bulunarak icazet aldı. Ahmed Cevdet Paşa'nın da hocalarındandır Paşa'nın kızı Fatma Âliye Hanım, Cevdet Paşa ve Zamanı adlı eserinde. Kara Halil Efendi'den bahsederken: "Kara Halil Efendi bizim eve geldiğinde, selâmlık dairesinde bulunduğum zamanlar, pederimin herkese yapmadığı surette istikbal ve teşyi'lerini gördüğümde, çocukluk hâlimle bakmırken, ağalardan bazıları 'Paşanın hocasıdır' derlerdi. Yine Halil Efendi bizim eve iftara geleceği zamanlarda, harem dairesinde dahi 'Paşanın hocası gelecekmiş' diye ziyade itina ve hazıdıklar yapıldığını görürdüm, demiştir Usûl ve fürü-ı fıkıhta gayet mahirdi. Fetva eminliği yaptı. Önce İstanbul kadılığı, sonra da Anadolu kazaskerliği payesini kazandı. Osmanlı Devleti'nin 114'üncü ve Sultan II. Abdülhamid Han devrinin ilk şeyhülislâmı idi. 1880'de İstanbul'da vefat etti. Fâtih Camii avlusunda medfundur

Ahmed Hâlid Efendi:[]

İstanbul'da doğdu. Babası kazasker Yusuf Efendi'dir İstanbul kadısı oldu. Anadolu kazaskeri payesini kazandı. Divan-ı Ahkâm-ı Adliyye âzası iken hazırlanmasına iştirak ettiği Mecelle'nin dokuz kitabında imzası vardır 1882'de vefat etti. Fâtih Camii avlusunda medfundur Yü z on yedinci şeyhülislâm Mehmed Cemâleddin Efendi'nin babasıdır

Şamlı İbni Âbidînzâde Alâaddîn Efendi[]

Hanefî mezhebinde büyük fıkıh âlimi Seyyid İbni Âbidîn hazretlerinin oğludur Şam'da doğdu. Tahsilini orada tamamlayıp, İstanbul'a geldi. 1868 senesinde Mecelle Cemiyeti âzâlığına tayin edildi. Mecelle'nin ilk beş kitabının tedvînine iştirak etti. İlmi, fazlı ve fıkıhtaki tam ve kâmil ihtisası ile meşhur olmuş güzide âlimlerdendi. Arab olmak itibariyle Türkçeye vukufu azdı. Ancak cemiyet, ondan fıkıhtaki melekesinden dolayı, Mecelle'yi hazırlamakta mehaz olan nakilleri bulmakta çok istifade etmiştir 1888'de Şam'da vefat etmiş ve Bâbüssagîr kabristanında babasının yanında defnedilmiştir

Karinabatlı Ömer Hilmi Efendi:[]

İstanbul'da 1845 yılında doğdu. Karinâbâdlı Hoca Abdurrahman Efendi'nin oğludur. Meşhur Tikveşli Yusuf Efendi'den icazet alan Ömer Hilmi Efendi, son asrın büyük fakihlerindendir Müderrislikten sonra fetva eminliği, evkaf müfettişliği ve defterhâne senedât memuriuğu yapmıştır Çeşitli ilmî rütbeleri kazanarak, hukuk mekteblerinde Mecelle ve İslâm hukuku ile alâkalı dersler verdi. Temyiz mahkemesi reisi iken 1889'da İstanbul'da vefat etti. Ömer Hilmi Efendi, Mecelle'nin son dört kitabının hazırianmasında emeği geçmiş ve kendisinden çok istifâde edilmiştir.

Bağdâdlı Muhammed Emin Efendi ():[]

Bağdâd'da doğdu. Tahsilini Bağdâd'da tamamladı ve orada müftî oldu. 1867'de İstanbul'a tâyin olundu. Mecelle Cemiyeti âzâlığına seçildi. Mecelle'nin ilk dört kitabının hazırlanmasında vazife gördü. Heyet-i Ayân'a seçildi. 1891'de İstanbul'da vefat etti.

Gümüşhaneli Ömer Hulusi Efendi (Gerdankıranzâde):[]

Gümüşhânelidir Tahsilini ikmalden sonra bahriye müftülüğü ve müderrislik yapü. Şehzadelere ders verdi. İstanbul kadısı oldu. Anadolu ve Rumeli kazaskerliği payelerini kazandı. Mecelle Cemiyeti'ne seçildi. Mecelle'nin beşinci kitabından itibaren dört kitabın meydana getirilmesinde bilfiil çalıştı. Bir ara Cevdet Paşa reislikten uzaklaştırıldığında, cemiyete reislik etmiştir 1875 tarihinde vefat etti.

Konyalı Yûnus Vehbi Efendi:[]

1832 yılında İstanbul'da doğdu. Tahsilini tamamladıktan sonra, İsparta kadısı oldu. Kâdı yetiştirmek üzere kurulan Mekteb-i Nüvvâb'ın müdürü iken Mecelle Cemiyeti'ne seçildi. 1904 tarihinde vefat etti. 5 4 . Ahmed Cevdet Paşa ve Mecelle ^^Jf^fe

Kırımlı Abdüssettâr Efendi:[]

Kırımlıdır. Müderris olarak tedris hayatına atıldı. Mekteb-i Hukuk'ta müderrislik yaptı. Mahkeme-i Temyiz âzası idi. Fıkıh sahasında derin bilgisi vardı. Mecelle'nin ondört ve onaltıncı kitaplarında mührü vardır Mekke-i Mükerreme kadısı iken 1887'de vefat etti. Basılmış eserieri vardır

Abdüllatif Şükri Efendi:[]

Mecelle'nin altı, yedi ve sekizinci kitaplarının hazırianmasmda hizmet etti.

Şirvanlı Isâ Ruhî Efendi:[]

Şirvan'da doğdu. Müderris oldu. Mekke payesini hâiz idi. Meclis-i Tedkîkât-ı Şer'iyye âzâlığına tayin olundu. Mecelle cemiyetinde vazife alarak Mecelle'nin beşinci kitabı olan Kitâb-ür-Rehin'in hazırlanmasında hizmeti geçti. 188rde İstanbul'da vefat etti.

1885 târihinden itibaren, fetva emini Mehmed Nûrî Efendi, Meclis-i Maârif reisi Ali Haydar Efendi, Meclis-i Tahkikat-ı Şer'iyye âzasından Hacı Mehmed Efendi, Sadreyn Müsteşarı Abdullah Şâkir Efendi de yeni âzâ olarak cemiyetin çalışmalarına iştirak etmişlerdir Görülüyor ki, Mecelle bir âlimler heyetinin müşterek çalışmasıdır. Ama hazırianmasmda Ahmed Cevdet Paşa'nın rolü ve emeği herkesten fazladır Bu sebeple çok kimse Mecelle'yi Cevdet Paşa'nın eserleri arasında saymaktadır.

Mütealalar[]

Elmalılı Hamdi Yazır[]

Elmalılı Hamdi Yazır, 1909 yılında kaleme aldığı Mehâkim-i Şer’iyye ve Hükkâm-ı Şer’ Kanunu ve Esbâb-ı Mûcibe Mazbatası’nda “kanun-ı medenîmiz” olan Mecelle-i Ahkâm-ı Adliye ve Mecelle Cemiyeti hakkında şunları söylüyordu:

“(…) bu devirler içinde yalnız Mecelle Cem’iyyet-i Celîlesi’nin eser-i himmeti olan kanûn-ı medenîmiz, kuvve-i kazâiyyemiz nâmına bir vesîle-i ibtihâc teşkil edebilirdi. Cem’iyyet-i müşârun ileyhânın idâmesiyle teşkîlât-ı adliyemizin ikmâline kadar o himmete mürâcaat olunmuş olaydı, Osmanlılar bugün pek muntazam bir kuvve-i kazâiyyeye mâlik olurlardı.

Mecelle - Ebül’ulâ Mardin[]

Macalla. Aslında hikmet yazılı sahife olup bazı lügat mütehassıslarına göre bu kelime her kitap için de kullanılabilir.

Dar mânada Mecelle Osmanlı İmparatorluğunda 1868 tarihinden 1926 tarihine kadar medenî kanun olarak mer‘î bulunan ve Mecelle-i Ahkâm-ı Adliye adını taşıyan kanuna delâlet eder.

Mecelle İslâm hukukunun ilk kanunlaştırılmış olan bir kısmıdır.

Sadrazam Âli Paşa’nın lâyihasından da anlaşıldığı üzere Fransız Medenî Kanunu’nun kabulü takarrür etmiş iken Cevdet Paşa’nın gayreti ile fıkha dayanan bir kanun kabul olunmuştur. İslâm hukuk âlimlerinin re’y ve ictihadlarının bir araya toplanması için bu tarihe kadar İslâm âleminde büyük bir teşebbüs yapılmamış idi.

Mecelle, “def‘-i mefâsidin celb-i menâfiden evlâ" olduğu temeli ile ahlâka dayanmakta ve “celb-i menâfiin def-i mefâside takaddümü"ne istinat eden ve menfaati esas tutan garp hukukundan ayrılmaktadır. Buna göre Mecelle emr-i vakileri kabulden çekinmekte, garp hukuku ise kazanılan menfaati heder etmemek için bunu mümkün olduğu kadar muhafazaya çalışmaktadır. Mecelle’de zaman aşımının bir mülkiyet sebebi olarak kabul olunmaması da bundan dolayıdır. Nitekim kadîm Roma hukukundan esaslı ayrılığı da bundan ileri gelmektedir.

Meselâ borçlunun vâdesi gelmiş kuvvetli ve zayıf borçlarından hangisine ait olacağı tasrih olunmaksızın vaki olan tediyelerinde, borçludan sorularak alınacak cevaba göre hukukî vaziyetin tesbit olunacağını kabul eden Mecelle’ye karşı muasır hukuk teminatsız en zayıf borca hamlini ihtiyar etmekte ve bu suretle alacaklıyı himaye eder görünerek, onu borç vermeğe sevketmede umûm için menfaat mülâhaza eylemektedir. Hulâsa Mecelle, bugünkü iktisadî ve ticarî münasebetlere hâkim olan esaslardan ziyade, muayyen bir ahlak kaidesine başvurmakla iktifâ etmektedir.

Mecelle şekil bakımından da diğer medenî kanunlarda farklıdır. Bütün fer’î meselelere tatbik edilecek umûmî maddeleri yoktur. Mukaddimeyi teşkil eden vecîzemsi küllî kaideler vâkıa umûmî mahiyette ise de tatbik kıymetleri azdır. Bu kaideler muayyen hadiseleri doğrudan doğruya halletmek için değildir ve tek başlarına tatbik olunamazlar. Bunlar Mecelle’nin muhtelif kitaplarındaki kaidelerin mûcip sebepleri şeklinde ve hâkime arzedilen meselelerin hallinde muhtelif maddelerin hadiselere tatbikında ona rehberlik edecek mantık düstûrları halindedir. Bu kaidelerin asılları “hilafiyât ilmi” müessisi Debbusî’den mülhem olan Hanefî mezhebi fakîhlerinden İbn Nüceym’e aittir. Bu zâtın Eşbâh ve’n-Nezâir adlı eserinde toplanmış bulunan bu kaidelerin benzerlerinden bir çoğunu Kazan ulemâsından Musa Carullah Bigiyef tercüme ederek Kazan’da bastırdığı Kavâid-i Fıkhiye adlı eserine koymuştur. Bu eserde 201 kaide vardır. Zâten Mecelle mazbatası da kaidelerin kısmen İbn Nüceym’den iktibas edildiğini hissettirmektedir.

Mecelle’nin muhtelif kitapları başka başka zamanlarda, ayrı ayrı neşredilip yürürlüğe konulmuştur. Mukaddimesi ile “bey” bahsini ihtiva eden ilk kitabı 1870’te ve 16. (sonuncu) kitabı olan Kazâ ise 1877’de neşredilmiştir. Mecelle, medenî kanun vazifesini görmüş olmakla beraber medenî hukukun bütün hükümlerini ihtiva etmediğinden diğer Avrupa medenî kanunlarına benzemez.

1851 madde olan bu eser bir mukaddime ile 16 kitaptan mürekkeptir. Bunlar sırası ile Bey’, İcâre, Kefâlet, Havâle, Rehin, Emânât, Hibe, Gasp, Hacir-İkrâh-Şüf’a, Şirket, Vekâlet, Sulh ve İbrâ, İkrar, Dâva, Beyyine ve Kazâ kitaplarından ibarettir.

Muâsır medenî hukukun şahıs, âile, miras hukukları, aynî haklar ve borçlar hukuku gibi taksimine Mecelle’de tesadüf olunmaz. Esasen âile hukuku ile miras hukuku buraya alınmamıştır. Diğerlerinde de insicam olmadığı gibi, muhtelif meseleler de bir kitapta toplanmıştır.

Kanun tanziminde tutulması mûtad olan yoldan ziyade bu eserde fıkıh kitapları tasnifi nazara alınmıştır. Meselâ Emânât kitabında hem vedia ve hem âriyet hakkında hükümler; Hacir-Şüf’a-İkrâh kitaplarında da şahsa taalluk eden ikrâh ve şahıs ile hiçbir alâkası olmayıp aynî haklara ve mülkiyete müteallik şüf’a hükümleri vardır. Şirket kitabında şirket, akid şirketi ve mülk şirketi olmak üzere ikiye ayrılmış ve böylece hem şirket akdine ve hem de müşterek mülkiyete ve hatta devlet ve cemiyete mahsus mallar üzerinde fertlerin hâiz oldukları haklara, intifâlara ait hükümler toplanmıştır.

Mecelle’nin son 4 kitabı medenî hukuktan ziyade hukuk usûlü muhakemelerine ait hükümleri ihtivâ eder. İkrâr kitabında hukuk dâvalarında mühim bir delîl olan ikrâra; Dâva kitabında dâvanın şartlarına, def’a, husûmete, mürûr-ı zamana; Beyyineler kitabında şehadete, karine, yazılı delîler, yemin, zilyedliğin delîl bakımından durumu, muhtelif beyyinelerin taâruzunda birinin diğerine tercihi için tâkip edilecek usûllere ve nihâyet Kazâ kitabında hâkimlik vasıf ve şartlarına, hâkimlerin muhâkemeleri ne suretle idare edeceklerine, hükme ve tahkime dair kaideler vardır.

Görülüyor ki medenî kanunlarda bulunan ve medenî hukukun mühim bir kısmını teşkil eden evlenme, boşanma, nafaka ve nesep gibi âile hukukuna; miras, vasiyete ve vakfa taalluk eden hükümler bu eserde mevcut değildir. Gayr-i menkullerden ancak mülk mâhiyetinde olanlara temâs eder, toprağın diğer nevilerine mahsus hükümler ise daha evvel neşredilmiş bulunan Arazi Kanunu hükümlerine tâbidir. Garp medenî kanunlarında bütün akidlerin umûmî nazariyesi mâhiyetinde hükümler bulunduğu ve artık bunlar her akidde tekrar edilmediği halde burada bu mâhiyette bir kısım olmadığı için her kitapta bahis mevzuu olan akdin yapılışına, teşekkülüne, irâde unsuruna ve buna benzer noktalara ait hususlar tekrar edilmektedir. İkrâh gibi doğrudan doğruya irâde unsuruna ait, akidlerin teşekkülüne mâni olan bu mesele, akitlerin başına konulacak yerde hiçbir münasebeti olmayan ve doğrudan doğruya aynî haklara, mülkiyete taalluk eden Şüf’a kitabında yer almıştır.

Mecelle’nin muhtelif kitaplarında ve muhtelif akidler vesîlesi ile koyduğu hükümlerde daima kendi adalet ve hakkaniyet ölçüsü dahilinde bir muvâzene kurmak ve haksız bir menfaat teminine yer vermemek temâyülü sezilir.

Aynı zamanda her meseleyi teferruâtına kadar tanzim ederek, ihtilaflara indî ve keyfî olabilecek takdirlere yer bırakmaz ve netice itibârı ile hâkimlere pek az takdir hakkı tanır. İşte bu yüzden Mecelle’de garp medenî kanunlarında görülmeyen teferruâta ait hükümler vardır ve bunlar tefsirî mâhiyette olmayıp âmir hükümlerdir; yani taraflar bunun hilâfına mukavele yapamazlar.

Mecelle’nin mülkiyet hakkındaki görüşü bu hakkı kabul etmiş olan devletlerdeki medenî kanunlarının aynıdır. 1192. maddesine göre mâlikin tasarruf hakkı mutlaktır; ancak başkasına ait aynî bir hakkın bulunuşu bu mutlak tasarruf hakkını takyit eder; fakat muâsır hukukun son zamanlarda şümûl bakımından kabul ettiği takyitlere tesâdüf edilmez.

Mecelle komşuluk münasebetlerine ve hukukuna büyük bir ehemmiyet vermiş ve bu münasebetleri tanzim ederek esaslı kaideler koymuştur. Şirket-i ibâha denilen müessesede çok mütekâmil hükümlere rastlanır. Bu şirket madde üzerinde iştirâki gerektiren bir şirket olmayıp, istifâdede iştirâk mânasına kullanılır.

Mecelle’nin üslubu ve hükümlerindeki açıklık ve kat’iyet ona kanunlar arasında iyi bir yer vermiştir ve Arap memleketleri ve Arap âlimleri tarafından da iyi karşılanmıştır.

Hanefî fıkhından muktebes bir medenî kanun vücuda getirmek için Celaleddin Devvanî’nin Def-i Mezâlim adlı eserinden mülhem olarak, şer‘î mahkemelerin yanı başında nizamiye mahkemelerinin bulunmasında bir mahzûr görmeyen Cevdet Paşa’nın muârızları ile olan mücâdelesi şöyle hulâsa olunabilir: Başta Fransa elçisi olmak üzere muârızları 1804 tarihli Fransız Medenî Kanunu’nun kabulüne taraftar idiler. Ticâret nazırı Kabulî Paşa Fransız Codé Civil’ini Türkçe’ye tercüme ettirerek tasdik için Meclis-i Vükelâ’ya getirmiş idi. Bu husûsun müzâkeresi için havâss-ı vükelâdan mürekkeb encümende Fuad Paşa’nın söylediği nutuktan, Şirvânî-zâde Rüşdi Paşa ile Cevdet Paşa tarafından gösterilen delîlleri dinledikten sonra, fıkıh kitaplarından muâmelâta dair, zamanın icaplarına uygun olan meseleleri toplayarak, Mecelle-i Ahkâm-ı Adliye namı ile bir kitap kaleme alınmak üzere Cevdet Paşa’nın reisliği altında memleketin değerli âlimlerinden müteşekkil bir ilim cemiyeti kurulmasına karar verilmiştir. İşte Mecelle Cemiyeti diye meşhûr olan ilim cemiyeti budur. Cevdet Paşa Mecelle’nin ehemmiyetinden bahsederken, bunun bütün nizamî mahkemelerde tatbik edildiğini, Kıbrıs’ta bile İngilizler tarafından mer‘î tutulduğunu, Bulgaristan Emâreti’nin teşekkülünde Bulgarların önce Mecelle’yi kendi lisanlarına tercüme ederek kanunlarına esas olarak aldıklarını söylemiştir.

Mecelle’nin mukaddimesi ile birinci kitabı olan Bey’ 1286’da, 2. kitabı olan İcâre 1286’da, 3. kitabı olan Kefâlet 1287’de hazırlanmış ve ertesi senenin Muharrem’inde irâdesi alınmıştır. Yine bu sene Mecelle’nin 4. kitabı olan Havâle hazırlanmış ise de, bu bâbdaki cemiyet mazbatası epeyce çetin müzâkerelere marûz kalmıştır. Bu mazbatanın Sâdaret makamına takdiminden 8 gün sonra Divan-ı Ahkâm-ı Adliye nezâretinden azlolunan Cevdet Paşa’nın cemiyetten uzaklaştırılmış bulunması yüzünden çalışmalar aksamış ve bu kitap ancak senenin sonlarına doğru padişahın tasdikına sunulmuştur. 1287 senesi Şevvâl’inde Mecelle’nin 5. kitabı olan Rehin hazırlanıp Sâdaret makamına gönderilmiştir. Cevdet Paşa azledilmeden önce bu kitap oldukça hazırlanmış ve yazdığı müsveddeler kısmen tebyiz edilmiş idi. Yalnız rehinin son bahisleri olan akdin hükümlerinde bir eksiklik kalıp kalmadığını hakkı ile tetkike vakit kalmadan reislikten ayrılması üzerine fıkıhta rehinin en büyük hükmü sayılan, merhûnun telefi halinde borcun sukuta uğrayacağının tasrihi unutulmuştur. Cevdet Paşa’nın azlinden sonra zayıf bir surette teşekkül eden cemiyetin 6. kitabı olarak hazırladığı Vedia evvelki kitaplara uygun düşmediğinden her taraftan yapılan itirazlar ve tenkitler üzerine Cevdet Paşa’yı tekrar iş başına getirmek zarureti hâsıl olmuş ve bunun yerine vedia meselelerini de bir bâb halinde ihtivâ eylemek üzere Emânât kitabı yazılmıştır. 1289 yılı başlangıcında 7. kitap olan Hibe ve 8. kitap olan Gasp ve İtlaf neşredilmiştir. Bu kitapların baskı işleri ile uğraşıldığı sırada Mahmud Nedim Paşa’nın sadâret makamına gelmesi üzerine Cevdet Paşa tekrar cemiyet başından alınarak, arzusu hilâfına, Maraş valiliğine gönderilmiş ve bu yüzden yine bu iş yarım kalmıştır. Maraş vilâyetinin ilgâsı üzerine, İstanbul’a dönen Cevdet Paşa, sadrâzam Midhat Paşa tarafından, Mecelle’nin hazırlanmasına memur edildiğinden Hacir-İkrâh-Şüf’a adlı 9. kitap kaleme alınmıştır. Midhat Paşa’nın bu işe karşı gösterdiği husûsî alâka dolayısı ile toplantı yeri Bâb-ı Fetvâ’dan Bâbıâli’ye nakledilmiş olması yüzünden, Cevdet Paşa kendisini daha serbest bir muhitte bulmuş ve bu devrede hazırlanan kitapları, ilk devredekiler gibi, mûcip sebeplere dayanmak ve asrın yenilik bakımından olan icapları gözönüne alınmak suretiyle kaleme alınmıştır. 9. ve 10. Kitaplar, ihtivâ ettikleri hükümler bakımından, çok zengindir. Bunlar Bâbıâli vasıtası ile değil, Şeyhülislâm Turşucuzâde Ahmed Muhtar Efendi vasıtası ile, doğrudan doğruya padişaha sunularak, tasdik ettirilmiş ve keyfiyet Bâbıâli’ye Meşihat Dâiresi tarafından bildirilmiştir.

Şeyhülislâmın eski an’anede mevcut bulunan bu salâhiyetini 1293 Kanun-ı Esasî’si dahi teyit etmiştir. Meşrutiyet’in ikinci defa ilânından sonra da bu kanunun esaslı surette değiştirilen maddelerinden biri olan 29. maddenin son fıkrasında da “Şeyhülislâm muhtâc-ı müzâkere olmayan mevâddı doğrudan doğruya arzeder” kaydı vardır. Şeyhülislâmın yazılı olmayan hükümlerde imamların kavillerinden biri yerine diğerini koymak için “imam-ı müslimîn”e yapacağı arzın müzâkereye muhtac bir keyfiyet sayılmayacağı da âşikârdır.

1291 senesinde 10. kitap olan Şirket bastırılmış ve 11. kitap olan Vekâlet ve 12. kitap olan Sulh ve İbrâ’ya ait çalışmalar bitirilmiştir. Akşehirli Hasan Fehmi Efendi’nin yeniden şeyhülislâm olması üzerine kitapları Bâbıâli vasıtası ile arzı usûlüne dönülmüş ise de bu 12. kitaba ait mazbata Sadâret’e takdim olunmadan Cevdet Paşa’nın âni olarak Yanya valiliğine tayin olunması sebebi ile çalışmaları yine yüz üstü kalmıştır. Mâmafih Yanya’ya gittikten sonra da Cevdet Paşa, gayr-i resmî olarak, bu cemiyetin işleri ile uğraşmıştır.

Halbuki ikinci defa Maarif nazırlığına tayin olunduktan sonra bu husûstaki çalışmalarını az çok gevşetmiştir. Mâmafih Adliye nazırlığına ikinci defa gelen Cevdet Paşa’nın Mecelle’de bırakılan noksanı nezârete ilave olunan ticâret mahkemeleri dolayısı ile pek yakından hissetmesi ve usûl-i muhakemenin esaslı ve sâlim kaidelere raptının âcil bir ihtiyac halini alması üzerine, hukuk muhâkemesi usûlüne ait hükümleri de ihtivâ edecek olan Mecelle çalışmaları hızlanmış ve bu sırada cemiyetce tamamlanan ve 13. kitap olan İkrâr’ı Adliye nazırı unvanı ile imzalamıştır. 14. kitap olan Dâva 1293’te irâdeye sunulmuştur ve bunu 15. kitap olan Beyyinât ve müteâkıben 16. ve sonuncu olan Kazâ kitabı tâkip etmiştir. Bundan sonra cemiyet kasâme meselesi ile uğraşmış, mahkemelerce tatbikatta pek çok güçlüklere sebebiyet veren bu güç iş de irâdeye sunulan bir müzekkere ile sağlam esasa bağlanmıştır.

Sultan Abdülhamid II.’in günden güne artan vehmi, cemiyete iştirâk edenlerin sayısı ne kadar az olursa olsun her toplantıyı endişe ile karşılaması yüzünden çalışmaları felce uğratmış ve Mecelle’nin 16. kitabından sonraki kitapların takdiminden vazgeçilmiştir.

Cevdet Paşa 1303 (h.) tarihinde 5. defa Adliye nazırlığına gelince, Mecelle işleri ile yeniden uğraşmaya imkân bulmuş ise de, eski arkadaşlarından yalnız Karin-abatlı Ömer Hilmi Efendi kalmış ve yeniden âzâ tayin edilenler ile cemiyet eski tecânüsünü kaybetmiştir. Nihâyet Bâb-ı Fetvâ’daki ictimâlar Abdülhamid II.’in vehimini arttırdığından Cevdet Paşa’ya yapılan itaptan ve Sadrâzam Said Paşa’nın padişahın arzusuna uygun mütâleası alındıktan sonra 26 Cemâziyelevvel 1306 tarihli irâde ile cemiyet ilgâ olunmuş ve Mecelle mesâisi resmen nihâyet bulmuştur.

Mecelle kaleme alınış bakımından bir şâheser olmakla beraber kanunlaştırma ve hükümler bakımından haklı bir takım itirazlara ve tenkitlere mâruz kalmıştır. Halkın ihtiyaclarına geniş sahada türlü şüphe ve tereddüdü önlemek ve zamanın değişmesini gözönüne almak gerekirken, kanun tedvininde dar bir çerçeve içinde Hanefî mezhebi hükümleri ile iktifâ cihetine gidilmiştir. Belki bunun sebebi hazırlanış zamanında Cevdet Paşa’nın karşılaştığı güçlüklerdir.

Hulâsa iç siyaset endişesi ile çekingen davranıldığından, Mâlikî mezhebindeki alacağın temliki ve borcun nakli gibi, Roma hukukunda bile bulunmayan ve ilk olarak tedvini Alman Medenî Kanunu’nda yer alan hükümlerden faydalanmak imkânı hâsıl olmamıştır. Menkûl malın kabzından evvel bey’ine cevâz göstermeyen Hanefî fıkhına uygun olarak yazılan madde Mecelle’nin büyük noksanlarından birini teşkil etmektedir.

Memlekete şeref veren, İslâm âleminde sevgi ve hürmet uyandıran bu âbideyi siyasî maksatlar ile tahribe çalışanlar Mecelle’ye karşı bu noktadan taarruza geçmişlerdir. Halbuki böyle bir satışa cevâz gösteren diğer mezheplerden hükümler almak mümkün idi.

Cemiyeti teşkil eden zevâtın beraberce çalışmaları mahsûlü olan Mecelle’yi Cevdet Paşa tarafından te’lif edilmiş bir eser olarak göstermek doğru değildir. Cevdet Paşa’nın meseleleri toplayıp tertiplemede, tercüme ve tahrirde, kitapları bâblara bölme ve sırayı tayin ve tertipte, hatta tabı, tashih ve neşirde büyük himmeti geçmiştir. Mecelle muhtelif yabancı dillere de tercüme edilmiştir.

Mecelle 1926 senesinde İsviçre kanunlarından iktibas edilen Medenî Kanun ile Borçlar Kanunu’nun kabulüne kadar Türkiye’de yürürlükte kalmıştır. (İA, 1957).

Advertisement