Yenişehir Wiki
Register
Advertisement

MEVLANANIN ESERLERİ[]

MESNEVİ[]

Mesnevi, klasik doğu edebiyatında, bir şiir tarzının adıdır. Sözlük anlamıyla "İkişer, ikişerlik" demektir. Edebiyatta aynı vezinde ve her beyti kendi arasında ayrı ayrı kafiyeli nazım şekillerine Mesnevi adı verilmiştir.

Her beytin aynı vezinde fakat ayrı ayrı kafiyeli olması nedeniyle Mesnevi'de büyük bir yazma kolaylığı vardır. Bu nedenle uzun sürecek konular veya hikayeler şiir yoluyla söylenecekse, kafiye kolaylığı nedeniyle mesnevi tarzı seçilir. Bu suretle şiir, beyit beyit sürüp gider.

Mesnevi her ne kadar klasik doğu'şiirinin bir şiir tarzı ise de "Mesnevi" denildiği zaman akla "Mevlana'nın Mesnevisi"gelir. Mevlana Mesneviyi Çelebi Hüsameddin'in isteği üzerine yazmıştır. Katibi Hüsameddin Çelebi'nin söylediğine göre Mevlanâforum.vatan.tc Mesnevi beyitlerini Meram'da gezerken,otururken, yürürken hatta sema ederken söylermiş, Çelebi Hüsameddin de yazarmış.

Mesnevinin dili Farsça'dır. Halen Mevlâna Müzesi'nde teşhirde bulunan 1278 tarihli, elde bulunan en eski Mesnevî nüshasına göre, beyit sayısı 25618'dir.

Mesnevinin vezni : Fâ i lâ tün- Fâ i lâ tün - Fâ i lün'dür

Mevlana 6 büyük cilt olan Mesnevi'sinde, tasavvufi fikir ve düşüncelerini, birbirine ulanmış hikayeler halinde anlatmaktadır.

DİVAN-I KEBİR[]

Divan, şairlerin şiirlerini topladıkları deftere denir. Divan-ı Kebir "Büyük Defter" veya "Büyük Divan" manasına gelir. Mevlana'nın çeşitli konularda söylediği şiirlerin tamamı bu divandadır. Divan-ı Kebir'in dili de Farsça olmakla beraber, Divan-ı Kebir içinde az sayıda Arapça, Türkçe ve Rumca şiir de yar almaktadır. Divan-ı Kebir 21 küçük divan (Bahir) ile Rubai Divanının bir araya getirilmesiyle oluşmuştur. Divan-ı Kebir'in beyit adedi 40.000 i aşmaktadır. Mevlanaforum.vatan.tc Divan-ı Kebir'deki bazı şiirlerini Şems Mahlası ile yazdığı için bu divana, Divan-ı Şems de denilmektedir. Divanda yer alan şiirler vezin ve kafiyeler göz önüne alınarak düzenlenmiştir.

MEKTUBAT[]

Mevlana'nın başta Selçuklu Hükümdarlarına ve devrin ileri gelenlerine nasihat için, kendisinden sorulan ve halli istenilen dini ve ilmi konularda ise açıklayıcı bilgiler vermek için yazdığı 147 adet mektuptur. Mevlana bu mektuplarında, edebi mektup yazma kaidelerine uymamış, aynen konuştuğu gibi yazmıştır. Mektuplarında "kulunuz, bendeniz" gibi kelimelere hiç yer vermemiştir. Hitaplarında mevki ve memuriyet adları müstesna, mektup yazdığı kişinin aklına, inancına ve yaptığı iyi işlere göre kendisine hangi hitap tarzı yakışıyorsa o sözlerle ve o vasıflarla hitap etmiştir.

Fİ Hİ MA Fİ H[]

Fîhi Mâ Fih "Onun içindeki içindedir" manasına gelmektedir.. Bu eser Mevlana'nın çeşitli meclislerde yaptığı sohbetlerin, oğlu Sultan Veled tarafından toplanması ile meydana gelmiştir. 61 bölümden oluşmaktadır. Bu bölümlerden bir kısmı, Selçuklu Veziri Süleyman Pervane'ye hitaben kaleme alınmıştır. Eserde bazı siyasi olaylara da temas edilmesi yönünden, bu eser aynı zamanda tarihi bir kaynak olarak da kabul edilmektedir. Eserde cennet ve cehennem, dünya ve ahiret, mürşit ve mürit, aşk ve sema gibi konular işlenmiştir.

MECûLİS-İ SEB'A[]

(Yedi Meclis) Mecâlis-i Seb'a, adından da anlaşılacağı üzere Mevlana'nın yedi meclisinin, yedi vaazının not edilmesinden meydana gelmiştir. Mevlana'nın vaazları, Çelebi Hüsameddin veya oğlu Sultan Veled tarafından not edilmiş, ancak özüne dokunulmamak kaydı ile eklentiler yapılmıştır. Eserin düzenlemesi yapıldıktan sonra Mevlana'nın tashihinden geçmiş olması kuvvetle muhtemeldir. Şiiri amaç değil, fikirlerini söylemede bir araç olarak kabul eden Mevlana, yedi meclisinde şerh ettiği Hadislerin konuları bakımından tasnifi şöyledir :

1. Doğru yoldan ayrılmış toplumların hangi yolla kurtulacağı.

2. Suçtan kurtuluş. Akıl yolu ile gafletten uyanış.

3. İnançtaki kudret.

4. Tövbe edip doğru yolu bulanlar Allah'ın sevgili kulları olurlar.

5. Bilginin değeri.

6. Gaflete dalış.

7. Aklın önemi.

Bu yedi meclis'de, asıl şerh edilen hadislerle beraber, 41 Hadis daha geçmektedir. Mevlana tarafından seçilen her Hadis içtimaidir. Mevlana yedi meclisinde her bölüme "Hamd ü sena" ve "Münacaat" ile başlamakta, açıklanacak konuları ve tasavvufi görüşlerini hikaye ve şiirlerle cazip hale getirmektedir. Bu yol Mesnevinin yazılışında da aynen kullanılmıştır.

Advertisement