Yenişehir Wiki
Register
Advertisement
Nebe Suresi/31-40-Nebe Suresi/Elmalı/31-40 Naziat Suresi/1-26 Naziat Suresi/27-42-Naziat Suresi/Elmalı/27-42
Önemli!!! düzenlenen sayfalar ayn harfli fasılalara kadar yapılması gerekmektedir. Elmalı Tefsiri (Orjinal)
Ayet No
Ayet Metni
Elmalı Meali (Orijinali)
İngilizce Meali (M. Pickthall )
. وَالنَّازِعَاتِ غَرْقًا
O daldırıp nez'edenlere
O daldırıp nez'edenler
By those who drag forth to destruction,
وَالنَّاشِطَاتِ نَشْطًا
Ve usulcacık çekenlere
Usulcacık çekenlere,
By the meteors rushing,
وَالسَّابِحَاتِ سَبْحًا
Ve yüzüp yüzüp gidenlere
Yüzüp yüzüp gidenlere,
By the lone stars floating,
فَالسَّابِقَاتِ سَبْقًا
Derken yarışıp geçenlere
Yarışıp geçenlere,
By the angels hastening,
فَالْمُدَبِّرَاتِ أَمْرًا
Derken bir emir çevirenlere kasem olsun ki (Kıyamet var)
Derken bir iş çevirenlere kasem olsun (ki kıyamet var).
And those who govern the event,
يَوْمَ تَرْجُفُ الرَّاجِفَةُ
O gün ki sarsar râcife
O gün deprem sarsar,
On the day when the first trump resoundeth
تَتْبَعُهَا الرَّادِفَةُ
Onu ikinci bir sarsıntı izler.
And the second followeth it,
قُلُوبٌ يَوْمَئِذٍ وَاجِفَةٌ
Yürekler o gün oynar kaygıdan
Yürekler vardır, o gün kaygıdan hoplar.
On that day hearts beat painfully
أَبْصَارُهَا خَاشِعَةٌ
Gözleri kalkmaz saygıdan
Gözler kalkmaz saygıdan.
While eyes are downcast
يَقُولُونَ أَإِنَّا لَمَرْدُودُونَ فِي الْحَافِرَةِ
Diyorlar ki: biz, gerçek döndürülecekmiyiz o hufrede
Diyorlar ki: "Biz tekrar eski halimize mi döndürülecekmişiz?
(Now) they are saying: Shall we really be restored to our first state
أَإِذَا كُنَّا عِظَامًا نَخِرَةً
Ya' ufalanmış kemikler olduğumuz vaktı ha?
"Biz, çürümüş kemikler olduktan sonra ha?"
Even after we are crumbled bones?
قَالُوا تِلْكَ إِذًا كَرَّةٌ خَاسِرَةٌ
O dediler: o halde husranlı bir dönüş
"Öyleyse bu çok zararlı bir dönüştür." dediler.
They say: Then that would be a vain proceeding.
فَإِنَّمَا هِيَ زَجْرَةٌ وَاحِدَةٌ
Fakat o zorlu bir kumandadır
Fakat o bir tek haykırıştır.
Surely it will need but one shout,
فَإِذَا هُمْ بِالسَّاهِرَةِ
Bakarsın uyanmışlar hepsi meydandadır
Bir de bakarsın hepsi meydandadır.
And lo! they will be awakened.
هَلْ أَتَاكَ حَدِيثُ مُوسَىٰ
Geldi ye sana Musânın kıssası?
Musa'nın haberi sana geldi mi?
Hath there come unto thee the history of Moses?
إِذْ نَادَاهُ رَبُّهُ بِالْوَادِ الْمُقَدَّسِ طُوًى
O vakıt ki ona rabbı nidâ etmişti o mukaddes vadîde: Tuvada
Hani Rabbi ona kutsal vaadi Tuva'da seslenmişti:
How his Lord called him in the holy vale of Tuwa,
اذْهَبْ إِلَىٰ فِرْعَوْنَ إِنَّهُ طَغَىٰ
Haydi demişti git Firavne de, çünkü o pek azdı
"Haydi, demişti, git Firavun'a, çünkü o çok azdı."
(Saying:) Go thou unto Pharaoh Lo! be hath rebelled
فَقُلْ هَلْ لَكَ إِلَىٰ أَنْ تَزَكَّىٰ
De ki: istermisin temizlenesin?
De ki: İster misin arınasın?
And say (unto him): Hast thou (will) to grow (in grace)?
Ve rabbına irşad edeyim de seni saygılanasın?
Seni Rabbinin yoluna ileteyim de ondan korkasın.
Then I will guide thee to thy Lord and thou shalt fear (Him).
فَأَرَاهُ الْآيَةَ الْكُبْرَىٰ
Vardı ona o büyük mu'cizeyi de gösterdi.
Musa Firavun'a o büyük mucizeyi gösterdi.
And he showed him the tremendous token.
فَكَذَّبَ وَعَصَىٰ
Fakat o tekzîb etti, ısyan etti
Fakat Firavun yalanladı, karşı geldi.
But be denied and disobeyed,
ثُمَّ أَدْبَرَ يَسْعَىٰ
Sonra koşarak idbara gitti
Sonra koşarak dönüp gitti.
Then turned he away in haste,
فَحَشَرَ فَنَادَىٰ
Derken mahşerini topladı da bağırdı:
Derken adamlarını topladı da bağırdı:
Then gathered he and summoned
فَقَالَ أَنَا رَبُّكُمُ الْأَعْلَىٰ
Benim en yüksek rabbınız, dedi
"Ben sizin en yüce Rabbinizim" dedi.
And proclaimed: "I (Pharaoh) am your Lord the Highest."
فَأَخَذَهُ اللَّهُ نَكَالَ الْآخِرَةِ وَالْأُولَىٰ
Allah da onu tuttu sonuna önüne nekâl olmak üzere tenkîl ediverdi
Allah da onu tuttu, dünya ve ahiret azabıyla yakalayıverdi.
So Allah seized him (and made him) an example for the after (life) and for the former.
إِنَّ فِي ذَٰلِكَ لَعِبْرَةً لِمَنْ يَخْشَىٰ
Kuşkusuz bunda, saygı duyacaklar için bir ibret vardır.
Kuşkusuz bunda, saygı duyacaklar için bir ibret vardır.
Lo! herein is indeed a lesson for him who feareth.
أَأَنْتُمْ أَشَدُّ خَلْقًا أَمِ السَّمَاءُ ۚ بَنَاهَا
Şübhesiz ki bunda bir ıbret var, saygı duyacaklar için
Yaratılışça siz mi daha çetinsiniz, yoksa gök mü? Onu Allah bina etti.
Are ye the harder to create, or is the heaven that He built?
رَفَعَ سَمْكَهَا فَسَوَّاهَا
Sizmi daha çetinsiniz yaratılışça yoksa Semamı? O «Allah» onu bina etti
Tavanını yükseltti, onu bir düzene koydu.
He raised the height thereof and ordered it;
وَأَغْطَشَ لَيْلَهَا وَأَخْرَجَ ضُحَاهَا
Boyuna irtifa' verdi. Nizamına koydu
Gecesini kararttı, kuşluğunu çıkardı.
And He made dark the night thereof, and He brought forth the morn thereof.
30. وَالْأَرْضَ بَعْدَ ذَٰلِكَ دَحَاهَا
Gecesini kararttı, kuşluğunu çıkardı
Bundan sonra da yeryüzünü döşedi.
And after that He spread the earth,
أَخْرَجَ مِنْهَا مَاءَهَا وَمَرْعَاهَا
Ondan sonra da arzı döşedi
Ondan suyunu ve otlağını çıkardı.
And produced therefrom the water thereof and the pasture thereof,
وَالْجِبَالَ أَرْسَاهَا
Ondan suyunu ve mer'asını çıkardı
Dağlarını oturttu.
And He made fast the hills,
مَتَاعًا لَكُمْ وَلِأَنْعَامِكُمْ
Ve dağlarını oturttu
Sizin ve hayvanlarınızın geçimi için .
A provision for you and for your cattle.
فَإِذَا جَاءَتِ الطَّامَّةُ الْكُبْرَىٰ
Fakat o her şeyi bastıran büyük felaket geldiği vakit,
But when the great disaster cometh,
يَوْمَ يَتَذَكَّرُ الْإِنْسَانُ مَا سَعَىٰ
Fakat geldiği vakıt o «tâmmei kübrâ»
35 - O, insanın neyin peşinde koştuğunu anladığı gün,
35. The day when man will call to mind his (whole) endeavour,
وَبُرِّزَتِ الْجَحِيمُ لِمَنْ يَرَىٰ
O insanın neye koştuğunu anlıyacağı gün
Gören kimseler için cehennem hortlatıldığı vakit,
And hell will stand forth visible to him who seeth,
فَأَمَّا مَنْ طَغَىٰ
Ve Cahîm hortlatıldığı vakıt, görür kimseler için
Artık her kim azgınlık etmiş,
Then, as for him who rebelled
وَآثَرَ الْحَيَاةَ الدُّنْيَا
Artık herkim azgınlık etmiş,
Ve dünya hayatını tercih etmişse,
And chose the life of the world,
فَإِنَّ الْجَحِيمَ هِيَ الْمَأْوَىٰ
Dünya hayatı tercih eylemiş ise
Kuşkusuz onun varacağı yer cehennemdir.
Lo! hell will be his home.
وَأَمَّا مَنْ خَافَ مَقَامَ رَبِّهِ وَنَهَى النَّفْسَ عَنِ الْهَوَىٰ
muhakkak Cahîmdir onun varacağı
Kim de Rabbinin divanında durmaktan korkmuş, nefsini boş heveslerden menetmiş ise,
But as for him who feared to stand before his Lord and restrained his soul from lust,
فَإِنَّ الْجَنَّةَ هِيَ الْمَأْوَىٰ
Herkim de rabbının makamından korkmuş ve nefsi hevadan nehy eylemiş ise
Kuşkusuz onun varacağı yer cennettir.
Lo! the Garden will be his home.
يَسْأَلُونَكَ عَنِ السَّاعَةِ أَيَّانَ مُرْسَاهَا
muhakak Cennettir onun varacağı
Sana o kıyameti soruyorlar, ne zaman kopacak diye.
They ask thee of the Hour: when will it come to port?
Yenişehir..

Şablon:Sadeleştirilmiş ET


Advertisement