Yenişehir Wiki
Register
Advertisement
Disambig Bakınız: Necm Suresi/WP, Necm Suresi/VP
Tur Suresi Necm Suresi Kamer Suresi
2010 Kur'an Yılında Mersin Yenişehir Kaymakamlığı İlçe Müftülüğünün Dünyanın En Kapsamlı Kur'an Portali Projesidir.
Disambig Bakınız: Necm suresi/MEAL, Necm suresi/VİDEO, Necm suresi/TEFSİR, Necm suresi/TEZHİB, Necm suresi/HAT, Necm suresi/FAZİLETİ, Necm suresi/HİKMETLERİ, Necm suresi/, Necm suresi/KERAMETLERİ, Necm suresi/AUDİO, Necm suresi/HADİSLER, Necm suresi/Elmalı orijinali, Necm suresi/Transkriptleri, Necm Suresi/NAKİLLER, Necm Suresi/Elmalılı Tefsiri


Ayet No
Ayet Metni
Elmalı Meali (Orijinali)
Japonca [1]
İngilizce Meali (M. Pickthall)
53/0
Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın ismiyle.
慈悲あまねく慈愛深きアッラーの御名において。
In the name of Allah, the Beneficent, the Merciful
53/1
وَالنَّجْمِ إِذَا هَوَىٰ
O necme kasem ederim indiği dem ki
沈・ゆく星にかけて(誓う)。
By the Star when it setteth,
53/2
مَا ضَلَّ صَاحِبُكُمْ وَمَا غَوَىٰ
Şaşırmadı sahibiniz azıtmadı da
あなたがたの同僚は,迷っているのではなく,また間違っているのでもない。
Your comrade erreth not, nor is deceived;
53/3
وَمَا يَنْطِقُ عَنِ الْهَوَىٰ
Ve hevadan söylemiyor
また(自分の)望むことを言っているのでもない。
Nor doth he speak of (his own) desire.
53/4
إِنْ هُوَ إِلَّا وَحْيٌ يُوحَىٰ
O sade bir vahiydir ancak vahyolunur
それはかれに啓示された,御告げに外ならない。
It is naught save an inspiration that is inspired,
عَلَّمَهُ شَدِيدُ الْقُوَىٰ
Ta'lim etti ona kuvveleri şiddetli
ならびない偉力の持主が,かれに教えたのは,
Which one of mighty powers hath taught him,
53/6
ذُو مِرَّةٍ فَاسْتَوَىٰ
Bir kuvvet sahibi, hemen duruklandı
優れた知力の持主である。真っ直ぐに立って,
One vigorous; and he grew clear to view
53/7
وَهُوَ بِالْأُفُقِ الْأَعْلَىٰ
Ve o en yüksek ufukta idi
かれは地平の最も高い所に現われた。
When he was on the uppermost horizon.
53/8
ثُمَّ دَنَا فَتَدَلَّىٰ
Sonra yaklaştı da tedellî etti
それから降りて来て,近付いた。
Then be drew nigh and came down
53/9
فَكَانَ قَابَ قَوْسَيْنِ أَوْ أَدْنَىٰ
«Kabe kavseyni ev edna» oldu da
凡そ弓2つ,いやそれよりも近い距離であったか。た。
Till he was (distant) two bows length or even nearer,
53/10
فَأَوْحَىٰ إِلَىٰ عَبْدِهِ مَا أَوْحَىٰ
Verdi kuluna verdiği vahyi
そしてしもべ(ムハンマド)に,かれの啓示を告げた。
And He revealed unto His slave that which He revealed.
مَا كَذَبَ الْفُؤَادُ مَا رَأَىٰ
Gözün gördüğünü kalb tekzib etmedi
心は自分が見たことを偽らない。
The heart lied not (in seeing) what it saw.
53/12
أَفَتُمَارُونَهُ عَلَىٰ مَا يَرَىٰ
Şimdi siz ona o görüşüne karşı mücadele mi ediyorsunuz?
かれの見たことに就いて,あなたがたはかれと論争するのか。
Will ye then dispute with him concerning what he seeth?
53/13
وَلَقَدْ رَآهُ نَزْلَةً أُخْرَىٰ
Kasem olsun ki o onu bir deha da inişinde gördü
本当にかれ(ムハンマド)は,再度の降下においても,かれ(ジブリール)を見たのである。
And verily he saw him, yet another time
53/14
عِنْدَ سِدْرَةِ الْمُنْتَهَىٰ
Sidrei müntehanın yanında
(誰も越せない)涯にある,スィドラ木の傍で。
By the lote tree of the utmost boundary,
53/15
عِنْدَهَا جَنَّةُ الْمَأْوَىٰ
Ki Cennetül'me'vâ onun yanında
そのそばに終の住まいの楽園がある。
Nigh unto which is the Garden of Abode.
53/16
إِذْ يَغْشَى السِّدْرَةَ مَا يَغْشَىٰ
O dem ki o Sidreyi bürüyen bürüyordu
覆うものがスィドラ木をこんもりと覆う時。
When that which shroudeth did enshroud the lote tree,
مَا زَاغَ الْبَصَرُ وَمَا طَغَىٰ
Göz, ne şaştı ne aştı
(かれの)視線は吸い寄せられ,また(不躾に)度を過ごすこともない。
The eye turned not aside nor yet was overbold.
53/18
لَقَدْ رَأَىٰ مِنْ آيَاتِ رَبِّهِ الْكُبْرَىٰ
Vallahi gördü rabbının âyâtından en büyüğünü gördü
かれは確かに,主の最大の印を見たのである。
Verily he saw one of the greater revelations of his Lord.
53/19
أَفَرَأَيْتُمُ اللَّاتَ وَالْعُزَّىٰ
Siz de gördünüz değilmi Lât-ü Uzzayı?
あなたがたは,アッラートとウッザーを(何であると)考えるか。
Have ye thought upon Al Lat and Al Uzza
53/20
وَمَنَاةَ الثَّالِثَةَ الْأُخْرَىٰ
Üçüncü olarak da menatı uhrayı?
それから第3番目のマナートを。
And Manat, the third, the other?
53/21
أَلَكُمُ الذَّكَرُ وَلَهُ الْأُنْثَىٰ
Size erkek ona dişi öyle mi?
あなたがたには男子があり,かれには女子があるというのか。
Are yours the males and His the females?
تِلْكَ إِذًا قِسْمَةٌ ضِيزَىٰ
Bu öyle ise çok hayflı bir taksim
それでは,本当に不当な分け方であろう。
That indeed were an unfair division!
[[إِنْ هِيَ إِلَّا أَسْمَاءٌ سَمَّيْتُمُوهَا أَنْتُمْ وَآبَاؤُكُمْ مَا أَنْزَلَ اللَّهُ بِهَا مِنْ سُلْطَانٍ ۚ إِنْ يَتَّبِعُونَ إِلَّا الظَّنَّ وَمَا تَهْوَى الْأَنْفُسُ ۖ وَلَقَدْ جَاءَهُمْ مِنْ رَبِّهِمُ الْهُدَىٰ]]
Onlar hiç bir şey değil sırf sizin ve babalarınızın taktığınız kuru isimler, Allah onlara öyle bir saltanat indirmedi, yalnız zanna ve nefislerin sevdasına tabi' oluyorlar, halbuki rablarından kendilerine doğru yolu gösteren, geldi
それらは,あなたがたや祖先たちが名付けた(只の)名前に過ぎない。アッラーは(どんな)権威をも,それらに下されなかった。かれら(不信心者)は,虚しい臆測や私慾に従っているに過ぎない。既に主からの導きが,かれらに来ているのに。
They are but names which ye have named, ye and your fathers, for which Allah hath revealed no warrant. They follow but a guess and that which (they) themselves desire. And now the guidance from their Lord hath come unto them.
53/24
أَمْ لِلْإِنْسَانِ مَا تَمَنَّىٰ
Yoksa varmı insana her kurduğu hulya
凡そ人間には,欲しいものは何でも手にはいるのか。
Or shall man have what he coveteth?
53/25
فَلِلَّهِ الْآخِرَةُ وَالْأُولَىٰ
Fakat Allahındır Âhıret ve olâ
いや,来世も現世も,アッラーの有である。
But unto Allah belongeth the after (life), and the former.
53/26
[[وَكَمْ مِنْ مَلَكٍ فِي السَّمَاوَاتِ لَا تُغْنِي شَفَاعَتُهُمْ شَيْئًا إِلَّا مِنْ بَعْدِ أَنْ يَأْذَنَ اللَّهُ لِمَنْ يَشَاءُ وَيَرْضَىٰ]]
Göklerde nice Melâike vardır da Allah dileyip razıy olduğuna izin vermezden evvel şefaatleri hiç bir şey'e yaramaz
天に如何に天使がいても,アッラーが望まれ,その御喜びにあずかる者にたいする御許しがでた後でなければ,かれら(天使)の執り成しは何の役にも立たない。
And how many angels are in the heavens whose intercession availeth naught save after Allah giveth leave to whom He chooseth and accepteth!
53/27
إِنَّ الَّذِينَ لَا يُؤْمِنُونَ بِالْآخِرَةِ لَيُسَمُّونَ الْمَلَائِكَةَ تَسْمِيَةَ الْأُنْثَىٰ
Evet Âhırete iymanı olmıyanlar Melâikeye dişi adı takıp duruyorlar
本当に来世を信じない者は,天使に女性の名を付けたりする。
Lo! it is those who disbelieve in the Hereafter who name the angels with the names of females.
وَمَا لَهُمْ بِهِ مِنْ عِلْمٍ ۖ إِنْ يَتَّبِعُونَ إِلَّا الظَّنَّ ۖ وَإِنَّ الظَّنَّ لَا يُغْنِي مِنَ الْحَقِّ شَيْئًا
Maamafih ona dair bir bilgileri olduğundan değil sırf zanne tabi' oluyorlar, halbuki zann haktan hiç bir şey'i muğnî olmaz
かれらは(何の)知識もなく,臆測に従うだけである。だが真理に対しては,臆測など何も役立つ訳はない。
And they have no knowledge thereof. They follow but a guess, and lo! a guess can never take the place of the truth.
53/29
فَأَعْرِضْ عَنْ مَنْ تَوَلَّىٰ عَنْ ذِكْرِنَا وَلَمْ يُرِدْ إِلَّا الْحَيَاةَ الدُّنْيَا
O halde bakma sen o bizim zikrimizden yüz çevirip te Dünya hayattan ötesini istemiyen kimselere
それであなたはわれの訓戒に背を向ける者,またこの世の生活しか望まない者から遠ざかれ。
Then withdraw (O Muhammad) from him who fleeth from Our remembrance and desireth but the life of the world.
53/30
ذَٰلِكَ مَبْلَغُهُمْ مِنَ الْعِلْمِ ۚ إِنَّ رَبَّكَ هُوَ أَعْلَمُ بِمَنْ ضَلَّ عَنْ سَبِيلِهِ وَهُوَ أَعْلَمُ بِمَنِ اهْتَدَىٰ
İşte odur onların ılimden irebildikleri gaye, şübhesiz ki rabbın, odur en bilen yolundan sapanı, hem de odur en bilen hidayeti tutanı
この程度(現世の生活)が,かれらの知識の届く限界である。本当に主は,道から迷っている者を最もよく知っておられる。またかれは,導きを受ける者を最もよく知っておられる。
Such is their sum of knowledge. Lo! thy Lord is best aware of him who strayeth, and He is best aware of him who goeth right.
[[وَلِلَّهِ مَا فِي السَّمَاوَاتِ وَمَا فِي الْأَرْضِ لِيَجْزِيَ الَّذِينَ أَسَاءُوا بِمَا عَمِلُوا وَيَجْزِيَ الَّذِينَ أَحْسَنُوا بِالْحُسْنَى]]
Hem bütün Göklerdeki ve Yerdeki hep Allahındır akıbet kötülük yapanları yaptıklarıyle cezalandıracak, güzellik edenleri de daha güzeliyle mükâfatlandıracak
本当に天にあり地にある凡てのものは,アッラーの有である。だから悪行の徒には相応しい報いを与えられ,また善行の徒には最善のもので報われる。
And unto Allah belongeth whatsoever is in the heavens and whatsoever is in the earth, that He may reward those who do evil with that which they have done, and reward those who do good with goodness.
[[الَّذِينَ يَجْتَنِبُونَ كَبَائِرَ الْإِثْمِ وَالْفَوَاحِشَ إِلَّا اللَّمَمَ ۚ إِنَّ رَبَّكَ وَاسِعُ الْمَغْفِرَةِ ۚ هُوَ أَعْلَمُ بِكُمْ إِذْ أَنْشَأَكُمْ مِنَ الْأَرْضِ وَإِذْ أَنْتُمْ أَجِنَّةٌ فِي بُطُونِ أُمَّهَاتِكُمْ ۖ فَلَا تُزَكُّوا أَنْفُسَكُمْ ۖ هُوَ أَعْلَمُ بِمَنِ اتَّقَىٰ]]
Onlar ki günahın büyüklerinden: vebalden, fuhşiyyattan kaçınırlar, ancak ufak tefek kusur başka, şübhesiz ki rabbın geniş mağfiretlidir, hem sizin her hallerinize a'lemdir, sizi Arzdan inşa ettiği sıra ve sizler analarınızın karınlarında cenînler iken, şimdi nefislerinizi tezkiyeye kalkışmayın odur en bilen müttakı olanı
小さい誤ちは別として,大罪や破廉恥な行為を避ける者には,主の容赦は本当に広大である。かれは大地から創り出された時のあなたがたに就いて,また,あなたがたが母の胎内に潜んでいた時のあなたがたに就いて,最もよく知っておられる。だから,あなたがたは自分で清浄ぶってはならない。かれは主を畏れる者を最もよく知っておられる。
Those who avoid enormities of sin and abominations, save the unwilled offences (for them) lo! thy Lord is of vast mercy. He is best aware of you (from the time) when He created you from the earth, and when ye were hidden in the bellies of your mothers. Therefor ascribe not purity unto yourselves. He is best aware of him who wardeth off (evil).
53/33
أَفَرَأَيْتَ الَّذِي تَوَلَّىٰ
Şimdi gördün a? o çevrileni
あなたは(真理から)背き去る者を見たか。
Didst thou (O Muhammad) observe him who turned away,
53/34
وَأَعْطَىٰ قَلِيلًا وَأَكْدَىٰ
Ve biraz verip de dayatıvereni
僅かに施しをしては,(物借・して)止める。
And gave a little, then was grudging?
53/35
أَعِنْدَهُ عِلْمُ الْغَيْبِ فَهُوَ يَرَىٰ
Gayb ılmi yanında da artık görüyor mu?
そういう者に幽玄界の知識があって,それで何でも見えるというのか。
Hath he knowledge of the Unseen so that he seeth?
53/36
أَمْ لَمْ يُنَبَّأْ بِمَا فِي صُحُفِ مُوسَىٰ
Yoksa haber mi verilmedi Musânın suhufundaki
それとも,ムーサーの書にあることが,告げられたことはないのか。
Or hath he not had news of what is in the books of Moses
وَإِبْرَاهِيمَ الَّذِي وَفَّىٰ
Ve çok vefakâr olan İbrahiminkindeki
また(約束を)完全に果たしたイブラーヒームのことも。
And Abraham who paid his debt:
53/38
أَلَّا تَزِرُ وَازِرَةٌ وِزْرَ أُخْرَىٰ
Ki doğrusu bir vizir çeken başkasının vizrini çekecek değil
重荷を負う者は,他人の重荷を負うことは出来ない。
That no laden one shall bear another's load,
53/39
وَأَنْ لَيْسَ لِلْإِنْسَانِ إِلَّا مَا سَعَىٰ
Doğrusu insanın sa'yinden başkası kendinin değil
人間は,その努力したもの以外,何も得ることは出来ない。
And that man hath only that for which be maketh effort,
53/40
وَأَنَّ سَعْيَهُ سَوْفَ يُرَىٰ
Ve elbette sa'yi yarın görülecek
その努力(の成果)は,やがて認められるであろう。
And that his effort will be seen,
ثُمَّ يُجْزَاهُ الْجَزَاءَ الْأَوْفَىٰ
Sonra ona en değerli mükâfat verilecek
やがて報奨は,十分に報いられる。
And afterward be will be repaid for it with fullest payment;
53/42
وَأَنَّ إِلَىٰ رَبِّكَ الْمُنْتَهَىٰ
Ve elbette nihayet rabbına gidilecek
本当にあなたの主にこそ,帰着所はある。
And that thy Lord, He is the goal;
53/43
وَأَنَّهُ هُوَ أَضْحَكَ وَأَبْكَىٰ
Hakıkat odur güldüren ağlatan
かれこそは,笑わせ泣かせる御方。
And that He it is Who maketh laugh, and maketh weep,
53/44
وَأَنَّهُ هُوَ أَمَاتَ وَأَحْيَا
Hakıkat odur öldüren, dirilten
また死なせ,生かす御方である。
And that He it is Who giveth death and giveth life;
53/45
وَأَنَّهُ خَلَقَ الزَّوْجَيْنِ الذَّكَرَ وَالْأُنْثَىٰ
Hakıkat odur erkeği dişiyi iki eş yaratan
本当にかれは,男と女の組・合わせを創られた。
And that He createth the two spouses, the male and the female,
53/46
مِنْ نُطْفَةٍ إِذَا تُمْنَىٰ
Bir nutfeden ekildiği zaman
それも精液を吹き込むことで。
From a drop (of seed) when it is poured forth;
53/47
وَأَنَّ عَلَيْهِ النَّشْأَةَ الْأُخْرَىٰ
Şübhesiz ona aiddir neş'eti uhrâ da
また2度目の創造(の復活)も,かれの御心のままである。
And that He hath ordained the second bringing forth;
53/48
وَأَنَّهُ هُوَ أَغْنَىٰ وَأَقْنَىٰ
Hakıkat zengin eden, sermaye veren o
かれこそは富ませ,また満ち足りさせる御方。
And that He it is Who enricheth and contenteth:
53/49
وَأَنَّهُ هُوَ رَبُّ الشِّعْرَىٰ
Ve hakıkat Şi'ranın rabbı o
また狼星(シリウス)の主もこの御方。
And that He it is Who is the Lord of Sirius;
وَأَنَّهُ أَهْلَكَ عَادًا الْأُولَىٰ
Ve fil'vakı' o helâk etti evvelki Âdı
かれは昔アード(の民)を滅ぼし。
And that He destroyed the former (tribe of) Aad,
وَثَمُودَ فَمَا أَبْقَىٰ
Ve Semûdu da hiç bırakmadı
またサムードも一人残さず滅ぼされた。
And (the tribe of) Thamud He spared not;
53/52
وَقَوْمَ نُوحٍ مِنْ قَبْلُ ۖ إِنَّهُمْ كَانُوا هُمْ أَظْلَمَ وَأَطْغَىٰ
Daha evvel de Nuhun kavmını, çünkü bunlar pek zâlim, pek azgındılar
それ以前にヌーフの民も。本当にかれらは,酷い不義,不正の輩であった。
And the folk of Noah aforetime, lo! they were more unjust and more rebellious;
53/53
وَالْمُؤْتَفِكَةَ أَهْوَىٰ
Mü'tefikeyi de Haviyeye attı
また(ソドムとゴモラのように)転覆された諸都市。
And Al Mutafikah He destroyed
53/54
فَغَشَّاهَا مَا غَشَّىٰ
Sardırttı da onlara o sardırdığını
そしてかれはそれを覆い去られた。
So that there covered them that which did cover.
فَبِأَيِّ آلَاءِ رَبِّكَ تَتَمَارَىٰ
Şimdi rabbının hangi eltafına şekkedersin?
(人びとよ,)一体主のどの御恵・に,あなたがたは異論を抱くのか。
Concerning which then, of the bounties of thy Lord, canst thou dispute?
53/56
هَٰذَا نَذِيرٌ مِنَ النُّذُرِ الْأُولَىٰ
Bu işte o evvelki inzarlardan bir inzar
これは,昔の警告者たちと同じ一人の警告者である。
This is a warner of the warners of old.
أَزِفَتِ الْآزِفَةُ
Yaklaştı yaklaşıcı
(審判の時は)近くに迫って来ている。
The threatened Hour is nigh.
53/58
لَيْسَ لَهَا مِنْ دُونِ اللَّهِ كَاشِفَةٌ
Yoktur ona Allahdan başka açıcı
それはアッラーの外何者も明らかにし得えない。
None beside Allah can disclose it.
53/59
أَفَمِنْ هَٰذَا الْحَدِيثِ تَعْجَبُونَ
Şimdi siz bu kelâma mı teaccüb ediyorsunuz
あなたがたはこの話を聞いて驚いているのか。
Marvel ye then at this statement,
53/60
وَتَضْحَكُونَ وَلَا تَبْكُونَ
Ve gülüyorsunuz da ağlamıyorsunuz?
嘲笑はしても,泣かないのか。
And laugh and not weep,
53/61
وَأَنْتُمْ سَامِدُونَ
Siz mi kafa tutuyorsunuz hey gafiller?
あなたがたは,自惚の中で時を過ごすのか。
While ye amuse yourselves?
53/62
فَاسْجُدُوا لِلَّهِ وَاعْبُدُوا
Haydi secdeye kapanın ve kulluk edin
一途にアッラーにサジダし,(かれに)仕えなさい。〔サシダ〕
Rather prostrate yourselves before Allah and serve Him.


Yenişehir..

Şablon:Sadeleştirilmiş ET


Sure Formülleri

Sure Formülleri

Advertisement