Yenişehir Wiki
Register
Advertisement
Ya Rab, bu uğursuz gecenin yok mu sabahı Hakkın Sesleri (3.Kitap) Mehmet akif ersoy
Mehmet Akif Ersoy
Bir zamanlar biz de millet, hem nasıl milletmişiz
(•) "Allah'ın kullarından ancak âlim olanları hakkıyla Allah'tan korkar." (Fâtır Suresi/28. ayet).

[[وَمِنَ النَّاسِ وَالدَّوَابِّ وَالْأَنْعَامِ مُخْتَلِفٌ أَلْوَانُهُ كَذَلِكَ إِنَّمَا يَخْشَى اللَّهَ مِنْ عِبَادِهِ الْعُلَمَاء إِنَّ اللَّهَ عَزِيزٌ غَفُورٌ]]
Zümer Suresi/9. ayeti
[[أَمَّنْ هُوَ قَانِتٌ آنَاء اللَّيْلِ سَاجِداً وَقَائِماً يَحْذَرُ الْآخِرَةَ وَيَرْجُو رَحْمَةَ رَبِّهِ قُلْ هَلْ يَسْتَوِي الَّذِينَ يَعْلَمُونَ وَالَّذِينَ لَا يَعْلَمُونَ إِنَّمَا يَتَذَكَّرُ أُوْلُوا الْأَلْبَابِ]]

Disambig Bakınız: Hiç, bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?/1 , Hiç, bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?/2 , Hiç, bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?/3 , Hiç, bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?/4 , Hiç, bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?/Osmanlıca , Hiç, bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?/İngilizce


Düz Liseler İçin Sunum[]

"Hiç, bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?"
"Hiç, bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?"
Olmaz ya... Tabiî... Biri insan, biri hayvan! Öyleyse, "cehâlet" denilen yüz karasından,
Olmaz ya... Tabii... Biri insan, biri hayvan! Öyleyse, "cehalet" denilen yüz karasından,
Kurtulmaya azmetmeli baştan başa millet. Kâfi mi değil yoksa, bu son ders-i felâket?
Baştan başa millet kurtulmaya azmetmeli. Yoksa bu son felâket dersi yeterli değil mi?
Son ders-i felâket neye mâl oldu? Düşünsen: Beynin eriyip yaş gibi damlardı gözünden!
Son felâket dersi neye mâl oldu? Düşünsen: Beynin eriyip yaş gibi damlardı gözünden!
"Son ders-i felâket" ne demektir? Şu demektir: Gelmezse eğer kendine millet, gidecektir!

"Son felâket dersi" ne demektir? Şu demektir:

Gelmezse eğer kendine millet, gidecektir!

Zira, yeni bir sadmeye artık dayanılmaz; Zîrâ, bu sefer uyku ölümdür: Uyanılmaz!
Çünkü, yeni bir darbeye artık dayanılmaz; Çünkü, bu sefer uyku ölümdür: Uyanılmaz!
Coşkun, koca bir sel gibi, dâim beşeriyyet, Müstakbele koşmakta verip seyrine şiddet.
Coşkun, koca bir sel gibi, dâima, insanlık, Geleceğe doğru koşmakta gitgide hızlanarak.
Dağlar, uçurumlar ona yol vermemek ister... Lâkin, o, ne yüksek ne de alçak demez örter!
Dağlar, uçurumlar ona yol vermemek ister... Fakat o, ne yüksek, ne de alçak demez örter!
Akvâm o büyük nehre katılmış birer ırmak... Elbet katılır...Hangisi ister geri kalmak!
Kavimler o büyük nehre katılmış birer ırmak.. Elbet katılır... Hangisi ister geri kalmak!
Bizler ki bu müdhiş, bu muazzam cereyanla, Uğraşmadayız... Bak ne kadar çılgınız, anla!
Bizler ki bu korkunç, bu büyük akıntıyla Uğraşmadayız... Bak, ne kadar çılgınız, anla!
Uğraş bakalım, yoksa işin, hey gidi şaşkın! Kurşun gibi sür´atli, denizler gibi taşkın,
Uğraş bakalım, yoksa işin, hey gidi şaşkın! Kurşun gibi süratli, denizler gibi taşkın,
Bir çağlayanın menba´ı dehhâşına doğru, Tırmanmaya benzer, yüzerek başka değil bu!
Bir çağlayanın ürkütücü kaynağına doğru. Yüzerek tırmanmaya benzer, başka değil bu!
Ey katre-i âvâre, bu cûşun, bu hurûşun, Ahengine uymazsan, emîn ol, boğulursun!
Ey başıboş damlacık, bu coşkunluğun, bu taşkınlığın Ahengine uymazsan, emin ol, boğulursun!
Yıllarca, asırlarca süren uykudan artık Silkin de: Muhîtindeki zulmetleri yak yık!
Yıllarca, asırlarca süren uykudan artık, Silkin de: Çevrendeki karanlıkları yak, yık!
Bir baksana: Gökler uyanık yer uyanıktır; Dünyâ uyanıkken uyumak maskaralıktır!
Bir baksana: Gökler uyanık, yer uyanıktır; Dünya uyanıkken uyumak maskaralıktır!
Eyvâh! Bu zilletlere sensin yine illet... Ey derd-i cehâlet, sana düşmekle bu millet,
Eyvah! Bu alçalmaya sensin yine sebep... Ey cehalet hastalığı, sana yakalanmakla bu millet.
Bir hâle getirdin ki: Ne din kaldın, ne nâmûs! Ey sîne-i İslâm´a çöken kapkara kâbûs,
Bir hale getirdin ki: Ne din kaldı ne namus! Ey İslâm'ın göğsüne çöken kapkara kâbus,
Ey hasm-ı hakîkî, seni öldürmeli evvel: Sensin bize düşmanları üstün çıkaran el!
Ey gerçek düşman, seni öldürmeli evvel: Sensin bize düşmanları üstün çıkaran el!
Ey millet uyan! Cehline kurban gidiyorsun! İslâm´ı da "batsın!" diye tutmuş, yediyorsun!
Ey millet uyan! Cehaletine kurban gidiyorsun! İslâm'ı da "batsın!" diye tutmuş, çekiyorsun!
Allah´tan utan! Bâri bırak dini elinden... Gir leş gibi topraklara kendin, gireceksen!
Allah'tan utan! Bari bırak dini elinden... Gir leş gibi topraklara kendin, gireceksen!
Lâkin, ne demek bizleri Allah ile iskât? Allah´tan utanmak da olur ilim ile... Heyhât
Fakat, ne mümkün bizleri Allah ile yola getirmek? Allah'tan utanmak da ilimle olur... Heyhat (*)

Anadolu Liseleri ve İngilizce Eğitim Veren Üniversiteler için[]

"Hiç, bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?"
"Hiç, bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?"
İngilizce Tercüme
Olmaz ya... Tabiî... Biri insan, biri hayvan! Öyleyse, "cehâlet" denilen yüz karasından,
Olmaz ya... Tabii... Biri insan, biri hayvan! Öyleyse, "cehalet" denilen yüz karasından,
İngilizce Tercüme Buraya
Kurtulmaya azmetmeli baştan başa millet. Kâfi mi değil yoksa, bu son ders-i felâket?
Baştan başa millet kurtulmaya azmetmeli. Yoksa bu son felâket dersi yeterli değil mi?
İngilizce Tercüme Buraya
Son ders-i felâket neye mâl oldu? Düşünsen: Beynin eriyip yaş gibi damlardı gözünden!

Son felâket dersi neye mâl oldu? Düşünsen:

Beynin eriyip yaş gibi damlardı gözünden!

İngilizce Tercüme Buraya
"Son ders-i felâket" ne demektir? Şu demektir: Gelmezse eğer kendine millet, gidecektir!

"Son felâket dersi" ne demektir? Şu demektir:

Gelmezse eğer kendine millet, gidecektir!

İngilizce Tercüme Buraya
Zira, yeni bir sadmeye artık dayanılmaz; Zîrâ, bu sefer uyku ölümdür: Uyanılmaz!
Çünkü, yeni bir darbeye artık dayanılmaz; Çünkü, bu sefer uyku ölümdür: Uyanılmaz!
İngilizce Tercüme Buraya
Coşkun, koca bir sel gibi, dâim beşeriyyet, Müstakbele koşmakta verip seyrine şiddet.
Coşkun, koca bir sel gibi, dâima, insanlık, Geleceğe doğru koşmakta gitgide hızlanarak.
İngilizce Tercüme Buraya
Dağlar, uçurumlar ona yol vermemek ister... Lâkin, o, ne yüksek ne de alçak demez örter!
Dağlar, uçurumlar ona yol vermemek ister... Fakat o, ne yüksek, ne de alçak demez örter!
İngilizce Tercüme Buraya
Akvâm o büyük nehre katılmış birer ırmak... Elbet katılır...Hangisi ister geri kalmak!
Kavimler o büyük nehre katılmış birer ırmak.. Elbet katılır... Hangisi ister geri kalmak!
İngilizce Tercüme Buraya
Bizler ki bu müdhiş, bu muazzam cereyanla, Uğraşmadayız... Bak ne kadar çılgınız, anla!
Bizler ki bu korkunç, bu büyük akıntıyla Uğraşmadayız... Bak, ne kadar çılgınız, anla!
İngilizce Tercüme Buraya
Uğraş bakalım, yoksa işin, hey gidi şaşkın! Kurşun gibi sür´atli, denizler gibi taşkın,
Uğraş bakalım, yoksa işin, hey gidi şaşkın! Kurşun gibi süratli, denizler gibi taşkın,
İngilizce Tercüme Buraya
Bir çağlayanın menba´ı dehhâşına doğru, Tırmanmaya benzer, yüzerek başka değil bu!
Bir çağlayanın ürkütücü kaynağına doğru. Yüzerek tırmanmaya benzer, başka değil bu!
İngilizce Tercüme Buraya
Ey katre-i âvâre, bu cûşun, bu hurûşun, Ahengine uymazsan, emîn ol, boğulursun!
Ey başıboş damlacık, bu coşkunluğun, bu taşkınlığın Ahengine uymazsan, emin ol, boğulursun!
İngilizce Tercüme Buraya
Yıllarca, asırlarca süren uykudan artık Silkin de: Muhîtindeki zulmetleri yak yık!
Yıllarca, asırlarca süren uykudan artık, Silkin de: Çevrendeki karanlıkları yak, yık!
İngilizce Tercüme Buraya
Bir baksana: Gökler uyanık yer uyanıktır; Dünyâ uyanıkken uyumak maskaralıktır!
Bir baksana: Gökler uyanık, yer uyanıktır; Dünya uyanıkken uyumak maskaralıktır!
İngilizce Tercüme Buraya
Eyvâh! Bu zilletlere sensin yine illet... Ey derd-i cehâlet, sana düşmekle bu millet,
Eyvah! Bu alçalmaya sensin yine sebep... Ey cehalet hastalığı, sana yakalanmakla bu millet.
İngilizce Tercüme Buraya
Bir hâle getirdin ki: Ne din kaldın, ne nâmûs! Ey sîne-i İslâm´a çöken kapkara kâbûs,
Bir hale getirdin ki: Ne din kaldı ne namus! Ey İslâm'ın göğsüne çöken kapkara kâbus,
İngilizce Tercüme Buraya
Ey hasm-ı hakîkî, seni öldürmeli evvel: Sensin bize düşmanları üstün çıkaran el!
Ey gerçek düşman, seni öldürmeli evvel: Sensin bize düşmanları üstün çıkaran el!
İngilizce Tercüme Buraya
Ey millet uyan! Cehline kurban gidiyorsun! İslâm´ı da "batsın!" diye tutmuş, yediyorsun!
Ey millet uyan! Cehaletine kurban gidiyorsun! İslâm'ı da "batsın!" diye tutmuş, çekiyorsun!
İngilizce Tercüme Buraya
Allah´tan utan! Bâri bırak dini elinden... Gir leş gibi topraklara kendin, gireceksen!
Allah'tan utan! Bari bırak dini elinden... Gir leş gibi topraklara kendin, gireceksen!
İngilizce Tercüme Buraya
Lâkin, ne demek bizleri Allah ile iskât? Allah´tan utanmak da olur ilim ile... Heyhât
Fakat, ne mümkün bizleri Allah ile yola getirmek? Allah'tan utanmak da ilimle olur... Heyhat (*)
İngilizce Tercüme Buraya

Sosyal Bilimler Lisesi için sunumu[]

"Hiç, bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?"
"Hiç, bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?"
İngilizce Tercüme
Osmanlıca
Olmaz ya... Tabiî... Biri insan, biri hayvan! Öyleyse, "cehâlet" denilen yüz karasından,
Olmaz ya... Tabii... Biri insan, biri hayvan! Öyleyse, "cehalet" denilen yüz karasından,
İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة
Kurtulmaya azmetmeli baştan başa millet. Kâfi mi değil yoksa, bu son ders-i felâket?
Baştan başa millet kurtulmaya azmetmeli. Yoksa bu son felâket dersi yeterli değil mi?
İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة
Son ders-i felâket neye mâl oldu? Düşünsen: Beynin eriyip yaş gibi damlardı gözünden!

Son felâket dersi neye mâl oldu? Düşünsen:

Beynin eriyip yaş gibi damlardı gözünden!

İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة
"Son ders-i felâket" ne demektir? Şu demektir: Gelmezse eğer kendine millet, gidecektir!

"Son felâket dersi" ne demektir? Şu demektir:

Gelmezse eğer kendine millet, gidecektir!

İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة
Zira, yeni bir sadmeye artık dayanılmaz; Zîrâ, bu sefer uyku ölümdür: Uyanılmaz!
Çünkü, yeni bir darbeye artık dayanılmaz; Çünkü, bu sefer uyku ölümdür: Uyanılmaz!
İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة
Coşkun, koca bir sel gibi, dâim beşeriyyet, Müstakbele koşmakta verip seyrine şiddet.
Coşkun, koca bir sel gibi, dâima, insanlık, Geleceğe doğru koşmakta gitgide hızlanarak.
İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة
Dağlar, uçurumlar ona yol vermemek ister... Lâkin, o, ne yüksek ne de alçak demez örter!
Dağlar, uçurumlar ona yol vermemek ister... Fakat o, ne yüksek, ne de alçak demez örter!
İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة
Akvâm o büyük nehre katılmış birer ırmak... Elbet katılır...Hangisi ister geri kalmak!
Kavimler o büyük nehre katılmış birer ırmak.. Elbet katılır... Hangisi ister geri kalmak!
İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة
Bizler ki bu müdhiş, bu muazzam cereyanla, Uğraşmadayız... Bak ne kadar çılgınız, anla!
Bizler ki bu korkunç, bu büyük akıntıyla Uğraşmadayız... Bak, ne kadar çılgınız, anla!
İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة
Uğraş bakalım, yoksa işin, hey gidi şaşkın! Kurşun gibi sür´atli, denizler gibi taşkın,
Uğraş bakalım, yoksa işin, hey gidi şaşkın! Kurşun gibi süratli, denizler gibi taşkın,
İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة
Bir çağlayanın menba´ı dehhâşına doğru, Tırmanmaya benzer, yüzerek başka değil bu!
Bir çağlayanın ürkütücü kaynağına doğru. Yüzerek tırmanmaya benzer, başka değil bu!
İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة
Ey katre-i âvâre, bu cûşun, bu hurûşun, Ahengine uymazsan, emîn ol, boğulursun!
Ey başıboş damlacık, bu coşkunluğun, bu taşkınlığın Ahengine uymazsan, emin ol, boğulursun!
İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة
Yıllarca, asırlarca süren uykudan artık Silkin de: Muhîtindeki zulmetleri yak yık!
Yıllarca, asırlarca süren uykudan artık, Silkin de: Çevrendeki karanlıkları yak, yık!
İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة
Bir baksana: Gökler uyanık yer uyanıktır; Dünyâ uyanıkken uyumak maskaralıktır!
Bir baksana: Gökler uyanık, yer uyanıktır; Dünya uyanıkken uyumak maskaralıktır!
İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة
Eyvâh! Bu zilletlere sensin yine illet... Ey derd-i cehâlet, sana düşmekle bu millet,
Eyvah! Bu alçalmaya sensin yine sebep... Ey cehalet hastalığı, sana yakalanmakla bu millet.
İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة
Bir hâle getirdin ki: Ne din kaldın, ne nâmûs! Ey sîne-i İslâm´a çöken kapkara kâbûs,
Bir hale getirdin ki: Ne din kaldı ne namus! Ey İslâm'ın göğsüne çöken kapkara kâbus,
İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة
Ey hasm-ı hakîkî, seni öldürmeli evvel: Sensin bize düşmanları üstün çıkaran el!
Ey gerçek düşman, seni öldürmeli evvel: Sensin bize düşmanları üstün çıkaran el!
İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة
Ey millet uyan! Cehline kurban gidiyorsun! İslâm´ı da "batsın!" diye tutmuş, yediyorsun!
Ey millet uyan! Cehaletine kurban gidiyorsun! İslâm'ı da "batsın!" diye tutmuş, çekiyorsun!
İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة
Allah´tan utan! Bâri bırak dini elinden... Gir leş gibi topraklara kendin, gireceksen!
Allah'tan utan! Bari bırak dini elinden... Gir leş gibi topraklara kendin, gireceksen!
İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة
Lâkin, ne demek bizleri Allah ile iskât? Allah´tan utanmak da olur ilim ile... Heyhât
Fakat, ne mümkün bizleri Allah ile yola getirmek? Allah'tan utanmak da ilimle olur... Heyhat (*)
İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة
  • 24 Nisan 1913


Safahat logo

Şablon:Düz liseler için safahat projesi
Şablon:Anadolu liseleri için safahat projesi
Şablon:Sosyal Bilimler Liseleri için safahat projesi
Şablon:Türki Dillerde Safahat Projesi
Şablon:Safahat İngilizceye Tercüme Projesi

Advertisement