Yenişehir Wiki
Register
Advertisement
Süleymaniye Kürsüsünde 2 ' Mehmet akif ersoyBayrakSuleymaniye
Mehmet Akif Ersoy
Süleymaniye Kürsüsünde 4
Disambig Bakınız: Süleymaniye Kürsüsünde 3/1 , Süleymaniye Kürsüsünde 3/2 , Süleymaniye Kürsüsünde 3/3 , Süleymaniye Kürsüsünde 3/4 , Süleymaniye Kürsüsünde 3/İngilizce , Süleymaniye Kürsüsünde 3/Osmanlıca , Süleymaniye Kürsüsünde 3/Farsça , Süleymaniye Kürsüsünde 3/Arapça

Safahat kitapları: Birinci Kitap Safahat, İkinci Kitap Süleymaniye Kürsüsünde(1912) -Üçüncü Kitap Hakkın Sesleri(1913) - Dördüncü KitapFatih Kürsüsünde (1913) - Beşinci Kitap Hatıralar (1917) -Altıncı Kitap Asım (1924) Yedinci Kitap Gölgeler (1933) - Safahat Dışında kalmış Şiirler

Notlar : Askeriyedeki terfi sistemi eleştirir

4'lü Tablo Sunumu[]

Süleymaniye Kürsüsünde
Güncel Türkçesi
İngilizce Tercüme
Osmanlıca
O sadâ işte benim gayret-i dîniyyemdir,

Coşuvermez mi, içim sanki yanardağ kesilir;

O ses ki işte bendeki din gayretidir,

Coştuğu zaman, içim sanki yanardağ kesilir;

That sound-that 's me I-religious effort, If I am in gushing time, my hearth is as a volcano
örnek osmanlıca مقدمة
Yeniden davranırım, eğlenemem bir yerde.

Ne cihan kaygusu derman bu devâsız derde,

Ne de can kaygısı veya başka bir duygu engeldir,

Can, cihan hepsi de boş, hayat varsa "gaye"dedir!

İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة
Ne de can, sonra filân duygusu engel, heyhat!
Can, cihan hepsi de boş, "gâye" dedir varsa hayat.
Ne de can kaygısı veya başka bir duygu engeldir,

Can, cihan hepsi de boş, hayat varsa "gaye"dedir!

İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة
Bir zamanlâr yine İstanbul´a gelmiştim ben.
Hâle baktıkça fakat, ümmeti nâtîsinden,
Bir zamanlar yine İstanbul'a gelmiştim ben.

Duruma baktıkça fakat, ümmetin geleceğinden

İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة
Pek derinye´se düşüp Rusya´ya geçtim tekrar.
Geçmeseydim edeceklerdi ya zâtenicbar!
Pek derin ümitsizliğe düşüp Rusya'ya geçtim tekrar.

Geçmeseydim de zaten mecbur edeceklerdi ya!

İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة
Sığmıyor en büyük endâzeye işler artık;

Saltanat nâmına; din nâmına bin maskaralık...

Ölçüyü, kuralı tamamen bozup bitirdik artık;

Saltanat adına, din adına bin maskaralık...

İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة
Ne felâket, ne rezâletti o devrin hâli!

Başta bir kukla, bütün milletin istikbâli

Ne felâket, ne rezaletti o devrin hâli!

Başta bir kukla, bütün milletin geleceği

ngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة
İki üç kuklacının keyfine mahkûm olmuş.

Bir siyâset ki didiklerdi, emînim, Karakuş!

İki üç kuklacının keyfine mahkûm olmuş

Bir siyaset ki didiklerdi, eminim, Karakuş!

ngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة
Nerde bir maskara sivrilse, hayâsızlara pîr,
Haydi Mâbeyn-i Hümâyûn´a!... Yabâlâ, ya vezîr!
Nerde hayasızlara baş olacak bir maskara sivrilse,

Haydi Mabeyn-i Hümayun'a! Ya vezirliğe ya yüksek bir göreve

ngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة
Ümmetin hâline baktım ki: Yürekler yarası!

Ne bir ekmek yedirir iş; ne de ekmek parası.

Ümmetin haline baktım ki: Yürekler yarası!

Ne bir ekmek yedirir iş var; ne de ekmek parası.

gilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة
Kışla yok dâire yok, medrese yok mektep yok;

Ne kılıç var, ne kalem... Her ne sorarsan, hep yok!

Kışla yok, dâire yok, medrese yok, mektep yok;

Ne kılıç var ne kalem... Her ne sorarsan, hep yok!

gilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة
Kalmamış terbiye askerde. Nasıl kalsın ki?

Birinin ömrü mülâzımlıkta geçerken öteki,

Kalmamış terbiye askerde. Nasıl kalsın ki?
Birinin ömrü teğmenlikte geçerken öteki,
İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة
Daha mektepte iken tayy-ı merâtibleferîk!

Bir müşirlik mi var? Allâhûveliyyü´tt-tevfik!

Daha mektepte iken general olur, atlayıp rütbeleri!
Bir mereşallik mi var? Allahu veliyyü't-tevfîk!
İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة
Hele ilmiyye bayağıdan da aşağı bir turşu!

Bâb-ı Fetvâdenilen dâire ümmî koğuşu.

Hele âlimler sınıfı bayağından da aşağı bir turşu!
Bâb-ı Fetva denilen daire cahiller koğuşu.
İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة
Anne karnından icâzetlidir, ecdâda çeker;
Yürüsün, bir de sarık al sana kâdiasker!
Anne karnında diploma almıştır, babasına çeker;
Yürüsün, bir de sarık, al sana kazasker!
İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة
Vükelâ neydi ya? Curnalcı, müzevvir, âdî;

Ne Hudâ korkusu bilmiş, ne utanmış ebedî,

Hükümet üyeleri neydi ya? Jurnalci, arabozucu, âdî;
Ne Allah korkusu bilmiş, ne de ebediyen utanmış,
İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة
Güç okur, hiç yazamaz bir sürü hırsız çetesi...
Hani, can sağlığıdır doğrusu bundan ötesi!
Güç okur, hiç yazamaz bir sürü hırsız çetesi...
Hani, can sağlığıdır doğrusu bundan ötesi!
İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة
Belki üç beş kişi olsun bulur, irşâd ederim,

Diye etrâfa bakındımsa da, endîşelerim

Belki üç beş kişi olsun bulur, aydınlatırım
Diye etrafa bakındımsa da, düşüncelerim
İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة
İnkılâb eyledi birnâmütenâhî ye´seGörünüp sûret-i haktan kimi söylettimse.
Dönüşüverdi sonu gelmez bir ümitsizliğe, Doğruluktan yana görünüp kimi söylettimse.
İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة
Ekseriyyet kafasız; varsa biraz beyni olan:

"Bu hükûmet şu ahâlîye biçilmiş kaftan!

Çoğunluk kafasız; varsa biraz beyni olan
"Bu hükümet şu halka biçilmiş kaftan!
İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة
Kime dert anlatacaksın? Hadi anlat Şimdi...

Ben mi kaldım, neme lâzım!" diyerek yan çizdi.

Kime dert anlatacaksın? Hadi anlat şimdi...
Ben mi kaldım, neme lazım!" diyerek yan çizdi.
İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة
Hüsn-i zanneylediğim bir ikifâzıl hocanın,
İstedim fikrini açmak; dedim: "Artık uyanın!
Hakkında iyi düşünce beslediğim bir iki faziletli hocanın,
İstedim fikrini açmak; dedim: "Artık uyanın!
İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة
Memleket mahvoluyor, din de berâber gidiyor;

Size Kur´an, bakınız sâde uzaktan mı diyor?"

Memleket mahvoluyor, din de beraber gidiyor;
Size Kur'an bakınız sade uzaktan mı diyor?"
İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة
Memleket mahvolacak olmıyacak...
Baştakiler,Düşünürler ona mevcûd ise bir çâre eğer.
Memleket mahvolacak, olmayacak... Baştakiler,
Düşünürler ona var ise bir çare eğer.
İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة
Gelelim dîne: Ne mümkün çalışıp kurtarmak?
Bede´e´d-dînu garîben.. sözü elbet çıkacak. "
Gelelim dine: Ne mümkün çalışıp kurtarmak?
Ba'ded-dînu gariben.. sözü elbet çıkacak."
İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة
Dediler: Yoklıyayım şimdi avamın da biraz,

Nedir efkârı, dedim. Hey gidi vurdum duymaz!

Dediler. Yoklayayım şimdi halkın da biraz,
Nedir düşüncesi, dedim. Hey gidi vurdumduymaz!
İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة
Öyle dalgın ki, meğer sûrunu İsrâfil´in.

İşitip, yattığı yerden azıcık silkinsin!

Öyle dalgın ki, ancak Sûr'unu İsrafil'in
İşitip, yattığı yerden azıcık silkinsin!
İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة
Yürüyor, altı çürük toprağa gelmiş, seyyar,

Bir mezarlık gibi: Hernâsiye birseng-i mezar!

Yürüyor, altı çürük toprağa gelmiş, seyyar
Bir mezarlık gibi: Her alın bir mezar taşı!
İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة
Duymamış kaygı denen duyguyu vicdânında.

Okunur her birinin cebhe-i hüsrânında,

Duymamış kaygı denen duyguyu vicdanında.
Her birinin acı içindeki yüzünde şunlar okunmakta:
İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة
"Ne gelenden haberim var, ne gidenden haberim;

Serserî kevne gelelden beri sersem gezerim!"

"Ne gelenden haberim var, ne gidenden haberim;
Dünyaya serseri geleliden beri sersem gezerim!"
İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة
Eskiden kalma bu söz, sanki o cansız beyinin,
Doğmadan rahmet-i Mevlâ?ya göçüp gittiğinin
Eskiden kalma bu söz sanki o cansız beynin,
Doğmadan Allah'ın rahmetine göçüp gittiğinin,
İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة
Dest-i kudretle yazılmış ezelî hâtırası!

"Geliyor rûhun için Fâtiha çekmek sırası;

Kudret eliyle yazılmış ezelî hatırası!
"Geliyor ruhun için Fatiha çekmek sırası;
İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة
Yazık ey millet-i merhûme! dedikten sonra;

Atladım Rusya'ya gitmekte olan bir vapura.

Yazık ey acınası millet! dedikten sonra;

Atladım Rusya'ya gitmekte olan bir vapura.

İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة
O zaman Rusya´da hâkimdi yaman bir tazyik...
Zulmü sevdirmek için var mı ya bir başka tarik?
O zaman Rusya'da yaman bir baskı hâkimdi...
Zulmü sevdirmek için başka bir yol var mı ki?
İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة
Düşünen her kafanın mutlak ezilmekti sonu!
Medenî Avrupa, bilmem, niye görmezdi bunu?
Düşünen her kafanın mutlak ezilmekti sonu!
Medeni Avrupa, bilmem, niye görmezdi bunu?
İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة
Süngü, kurşun gibi kestirme ölümlerle ölen;

Yâhud işkenceler altında ecelsiz gömülen:

Süngü, kurşun gibi kestirme ölümlerle ölen;
Yahut işkenceler altında ecelsiz gömülen:
İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة
Ne soluk var, ne ışık var, ne otur var, ne durak,
İki üç yüz kulaç altında zemînin, çıplak
Ne soluk var, ne ışık var, ne otur var ne durak,
İki üç yüz kulaç altında yerin, çıplak,
İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة
Aç, susuz işletilen kanları donmuş canlar,

Size milyonla desem, fazlası yok eksiği var!

Aç, susuz çalıştırılan kanları donmuş canlar,
Size milyonla desem, fazlası yok, eksiği var!
İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة
Bilmiyorlar ki bu şiddetlerin olmaz hükmü:

Göz yıllar önce, fakat, sonra kanıksar ölümü.

Bilmiyorlar ki bu şiddetlerin olmaz hükmü:
Göz yılar önce, fakat sonra kanıksar ölümü.
İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة
Sanıyorlar kafa kesmekle, beyin ezmekle,

Fikr-i hürriyyet ölür. Hey gidi şaşkın hazele!.

Kafa kesmekle, beyin ezmekle, sanıyorlar
Hürriyet fikri ölür. Hey gidi şaşkın alçaklar!
İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة
Daha kuvvetleniyor kanla sulanmış toprak:

Ekilen gövdelerin hepsi yarın fışkıracak!

Daha kuvvetleniyor kanla sulanmış toprak:

Ekilen gövdelerin hepsi yarın fışkıracak!

İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة
Hangi masûmun olur hûnubu dünyâda heder?

Yoksa kânûn-i İlâhîyi de yırtar mı beşer?

Hangi günahsızın kanı bu dünyada yerde kalır?

Yoksa insan Allah'ın kanununu da mı yırtar?

İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة
Evvelâ gizlice bir matba´a te´sîs ettim;

Beş on öksüz bularak basmacılık öğrettim.

Evvela gizlice bir matbaa kurdum;
Beş on öksüz bularak baskı işini öğrettim.
İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة
Kalemim çokça pürüzlüydü, fakat çâresi ne?

Sonra, bilmem kimin üslûbu avâmın nesine!

Kalemim çokça pürüzlüydü, fakat çaresi ne?
Sonra, bilmem kimin üslubu halkın nesine!
İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة
Dilimin döndüğü şîveyle bütün gün yazdım,
Okuyanlar o kadar çoktu ki, hiç ummazdım.
Dilimin döndüğü şiveyle bütün gün yazdım;
Okuyanlar o kadar çoktu ki, hiç ummazdım.
İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة
Usta, âsârını verdikçe çocuklar bastı;

Altı ay geçti, bizim matba´anın çıktı adı.

Usta, eserlerini verdikçe çocuklar bastı;
Altı ay geçti, bizim matbaanın çıktı adı.
İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة
Göğsü îmanlı beş on tane fedâî gelerek

Dediler: Sen ne basarsan, onu tevzî edecek

Göğsü imanlı beş on tane fedai gelerek,
Dediler: Sen ne basarsan, onu dağıtacak
İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة
Vâsıtan işte biziz; korkulacak şey yoktur...

Para lâzımsa da bildir ki verenler bulunur. "

Vasıtan işte biziz; korkulacak şey yoktur...
Para lazımsa da bildir ki verenler bulunur."
İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة
Bir' 'cerîdeyle' 'hemen başlayıverdim va´za.

Zâten en başlıca yol halkı budur îkâza.

Bir gazeteyle hemen vaaza başlayıverdim.
Zaten halkı uyandırmak için başlıca yol budur.
İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة
Medeniyetteki insanlar için matbûât,

Şimdi kürsîlerin en yükseği, lâkin, heyhât,

Medeniyetteki insanlar için gazetecilik,
Şimdi kürsülerin en yükseği, fakat, yazık,
İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة
Süleymaniye_kürsüsünde_3_-_mehmet_akif_ersoy_-_safahat

Süleymaniye kürsüsünde 3 - mehmet akif ersoy - safahat

süleymaniye kürsüsünde 3 - mehmet akif ersoy - safahat

Süleymaniye_kürsüsünde_3_-_mehmet_akif_ersoy_-_safahat

Süleymaniye kürsüsünde 3 - mehmet akif ersoy - safahat

süleymaniye kürsüsünde 3 - mehmet akif ersoy - safahat


Şiir Metni
Güncel Türkçesi
İngilizce Tercüme
Osmanlıca

O sadâ işte benim gayret-i dîniyyemdir,


Coşuvermez mi, içim sanki yanardağ kesilir;


Yeniden davranırım, eğlenemem bir yerde.


Ne cihan kaygusu derman bu devâsız derde,


Ne de can, sonra filân duygusu engel, heyhat!


Can, cihan hepsi de boş, "gâye" dedir varsa hayat.


Bir zamanlâr yine İstanbul´a gelmiştim ben.


Hâle baktıkça fakat, ümmetinâtîsinden,


Pek derinye´se' 'düşüp Rusya´ya geçtim tekrar.


Geçmeseydim edeceklerdi ya zâten' 'icbar!


Sığmıyor en büyük' 'endâzeyeişler artık;


Saltanat nâmına; din nâmına bin maskaralık...


Ne felâket, ne rezâletti o devrin hâli!


Başta bir kukla, bütün milletin istikbâli


İki üç kuklacının keyfine mahkûm olmuş.


Bir siyâset ki didiklerdi, emînim, Karakuş!


Nerde bir maskara sivrilse, hayâsızlara pîr,


Haydi' 'Mâbeyn-i Hümâyûn´a!... Yabâlâ, ya vezîr!


Ümmetin hâline baktım ki: Yürekler yarası!


Ne bir ekmek yedirir iş; ne de ekmek parası.


Kışla yok dâire yok, medrese yok mektep yok;


Ne kılıç var, ne kalem... Her ne sorarsan, hep yok!


Kalmamış terbiye askerde. Nasıl kalsın ki? Birinin ömrümülâzımlıkta geçerken öteki,


Daha mektepte iken' 'tayy-ımerâtibleferîk! Birmüşirlik mi var?Allâhûveliyyü´tt-tevfik!


Hele ilmiyye bayağıdan da aşağı bir turşu! Bâb-ı Fetvâdenilen dâire ümmî koğuşu.


Anne karnından' 'icâzetlidir, ecdâda çeker; Yürüsün, bir de sarık al sana kâdiasker!


Vükelâ]] neydi ya? Curnalcı,müzevvir,' 'âdî; Ne Hudâ korkusu bilmiş, ne utanmış ebedî,


Güç okur, hiç yazamaz bir sürü hırsız çetesi... Hani, can sağlığıdır doğrusu bundan ötesi!


Belki üç beş kişi olsun bulur,irşâd' 'ederim, Diye etrâfa bakındımsa da, endîşelerim


İnkılâb eyledi birnâmütenâhî' 'ye´se Görünüp sûret-i haktan kimi söylettimse.


Ekseriyyet kafasız; varsa biraz beyni olan: "Bu hükûmet şu ahâlîye biçilmiş kaftan!


Kime dert anlatacaksın? Hadi anlat Şimdi... Ben mi kaldım, neme lâzım!" diyerek yan çizdi.


Hüsn-i zanneylediğim bir ikifâzıl' 'hocanın, İstedim fikrini açmak; dedim: "Artık uyanın!


Memleket mahvoluyor, din de berâber gidiyor; Size Kur´an, bakınız sâde uzaktan mı diyor?"


- Memleket mahvolacak olmıyacak... Baştakiler,Düşünürler ona mevcûd ise bir çâre eğer.


Gelelim dîne: Ne mümkün çalışıp kurtarmak? Bede´e´d-dînu garîben.. sözü elbet çıkacak. "


Dediler: Yoklıyayım şimdi avamın da biraz, Nedir efkârı, dedim. Hey gidi vurdum duymaz!


Öyle dalgın ki, meğer sûrunu İsrâfil´in. İşitip, yattığı yerden azıcık silkinsin!


Yürüyor, altı çürük toprağa gelmiş, [[seyyar<]]br> Bir mezarlık gibi: Hernâsiye birseng-i mezar!


Duymamış kaygı denen duyguyu vicdânında. Okunur her birinin cebhe-i hüsrânında,


"Ne gelenden haberim var, ne gidenden haberim;Serserîkevne gelelden beri sersem gezerim!"


Eskiden kalma bu söz, sanki o cansız beyinin, Doğmadan rahmet-i Mevlâ?ya göçüp gittiğinin


Dest-i kudretle yazılmış ezelî hâtırası! "Geliyor rûhun için Fâtiha çekmek sırası;


Yazık ey millet-i merhûme!"dedikten sonra;Atladım Rusya?ya gitmekte olan bir vapura.


O zaman Rusya´da hâkimdi yaman bir' 'tazyik... Zulmü sevdirmek için var mı ya bir başkatarik?


Düşünen her kafanın mutlak ezilmekti sonu! Medenî Avrupa, bilmem, niye görmezdi bunu?


Süngü, kurşun gibi kestirme ölümlerle ölen; Yâhud işkenceler altında ecelsiz gömülen:


Ne soluk var, ne ışık var, ne otur var, ne durak İki üç yüz kulaç altında zemînin, çıplak


Aç, susuz işletilen kanları donmuş canlar, Size milyonla desem, fazlası yok eksiği var!


Bilmiyorlar ki bu şiddetlerin olmaz hükmü: Göz yıllar önce, fakat, sonra kanıksar ölümü.


Sanıyorlar kafa kesmekle, beyin ezmekle, Fikr-i hürriyyet ölür. Hey gidi şaşkın hazele!.


Daha kuvvetleniyor kanla sulanmış toprak: Ekilen gövdelerin hepsi yarın fışkıracak!


Hangi ma´sûmun olur' 'hûnubu dünyâda heder? Yoksa kânûn-i İlâhîyi de yırtar mı beşer?


Evvelâ gizlice bir matba´a te´sîs ettim; Beş on öksüz bularak basmacılık öğrettim.


Kalemim çokça pürüzlüydü, fakat çâresi ne? Sonra, bilmem kimin üslûbuavâmınnesine!


Dilimin döndüğü şîveyle bütün gün yazdım, Okuyanlar o kadar çoktu ki, hiç ummazdım.


Usta,' 'âsârını' 'verdikçe çocuklar bastı; Altı ay geçti, bizim matba´anın çıktı adı.


Göğsü îmanlı beş on tane fedâî gelerek Dediler: "Sen ne basarsan, onu tevzî edecek


Vâsıtan işte biziz; korkulacak şey yoktur... Para lâzımsa da bildir ki verenler bulunur. "


Bir' 'cerîdeyle' 'hemen başlayıverdimva´za. Zâten en başlıca yol halkı budur îkâza.


Medeniyetteki insanlar içinmatbûât, Şimdi kürsîlerin en yükseği, lâkin, heyhât,

O ses -ki işte bendeki din gayretidir-,


Coştuğu zaman, içim sanki yanardağ kesilir;


Yeniden davranırım, eğlenemem bir yerde.


Ne dünya kaygısı derman bu çaresiz derde,


Ne de can kaygısı veya başka bir duygu engeldir,


Can, cihan hepsi de boş, hayat varsa "gaye"dedir!


Bir zamanlar yine İstanbul'a gelmiştim ben.


Duruma baktıkça fakat, ümmetin geleceğinden


Pek derin ümitsizliğe düşüp Rusya'ya geçtim tekrar.


Geçmeseydim de zaten mecbur edeceklerdi ya!


Ölçüyü, kuralı tamamen bozup bitirdik artık;


Saltanat adına, din adına bin maskaralık...


Ne felâket, ne rezaletti o devrin hâli!


Başta bir kukla, bütün milletin geleceği


İki üç kuklacının keyfine mahkûm olmuş:


Bir siyaset ki didiklerdi, eminim, Karakuş!


Nerde hayasızlara baş olacak bir maskara sivrilse,


Haydi Mabeyn-i Hümayun'a!Ya vezirliğe ya yüksek bir göreve


Ümmetin haline baktım ki: Yürekler yarası!


Ne bir ekmek yedirir iş var; ne de ekmek parası.


Kışla yok, dâire yok, medrese yok, mektep yok;


Ne kılıç var ne kalem... Her ne sorarsan, hep yok!


Kalmamış terbiye askerde. Nasıl kalsın ki? Birinin ömrü teğmenlikte geçerken öteki,


Daha mektepte iken general olur, atlayıp rütbeleri! Bir mereşallik mi var? Allahu veliyyü't-tevfîk!


Hele âlimler sınıfı bayağından da aşağı bir turşu! Bâb-ı Fetva denilen daire cahiller koğuşu.


Anne karnında diploma almıştır, babasına çeker;Yürüsün, bir de sarık, al sana kazasker!


Hükümet üyeleri neydi ya? Jurnalci, arabozucu, âdî; Ne Allah korkusu bilmiş, ne de ebediyen utanmış,


Güç okur, hiç yazamaz bir sürü hırsız çetesi... Hani, can sağlığıdır doğrusu bundan ötesi!


Belki üç beş kişi olsun bulur, aydınlatırım Diye etrafa bakındımsa da, düşüncelerim


Dönüşüverdi sonu gelmez bir ümitsizliğe, Doğruluktan yana görünüp kimi söylettimse.


Çoğunluk kafasız; varsa biraz beyni olan: "Bu hükümet şu halka biçilmiş kaftan!


Kime dert anlatacaksın? Hadi anlat şimdi... Ben mi kaldım, neme lazım!" diyerek yan çizdi.


Hakkında iyi düşünce beslediğim bir iki faziletli hocanın, İstedim fikrini açmak; dedim: "Artık uyanın!


Memleket mahvoluyor, din de beraber gidiyor; Size Kur'an bakınız sade uzaktan mı diyor?"


-Memleket mahvolacak, olmayacak... Baştakiler,Düşünürler ona var ise bir çare eğer.


Gelelim dine: Ne mümkün çalışıp kurtarmak? Ba'ded-dînu gariben.. sözü elbet çıkacak."


Dediler. Yoklayayım şimdi halkın da biraz, Nedir düşüncesi, dedim. Hey gidi vurdumduymaz!


Öyle dalgın ki, ancak Sûr'unu İsrafil'in İşitip, yattığı yerden azıcık silkinsin!


Yürüyor, altı çürük toprağa gelmiş, seyyar Bir mezarlık gibi: Her alın bir mezar taşı!


Duymamış kaygı denen duyguyu vicdanında. Her birinin acı içindeki yüzünde şunlar okunmakta:


"Ne gelenden haberim var, ne gidenden haberim; Dünyaya serseri geleliden beri sersem gezerim!"


Eskiden kalma bu söz sanki o cansız beynin, Doğmadan Allah'ın rahmetine göçüp gittiğinin,


Kudret eliyle yazılmış ezelî hatırası! "Geliyor ruhun için Fatiha çekmek sırası;


Yazık ey acınası millet!" dedikten sonra; Atladım Rusya'ya gitmekte olan bir vapura.


O zaman Rusya'da yaman bir baskı hâkimdi... Zulmü sevdirmek için başka bir yol var mı ki?


Düşünen her kafanın mutlak ezilmekti sonu! Medeni Avrupa, bilmem, niye görmezdi bunu?


Süngü, kurşun gibi kestirme ölümlerle ölen; Yahut işkenceler altında ecelsiz gömülen:


Ne soluk var, ne ışık var, ne otur var ne durak, İki üç yüz kulaç altında yerin, çıplak,


Aç, susuz çalıştırılan kanları donmuş canlar, Size milyonla desem, fazlası yok, eksiği var!


Bilmiyorlar ki bu şiddetlerin olmaz hükmü: Göz yılar önce, fakat sonra kanıksar ölümü.


Kafa kesmekle, beyin ezmekle, sanıyorlar Hürriyet fikri ölür. Hey gidi şaşkın alçaklar!


Daha kuvvetleniyor kanla sulanmış toprak: Ekilen gövdelerin hepsi yarın fışkıracak!


Hangi günahsızın kanı bu dünyada yerde kalır? Yoksa insan Allah'ın kanununu da mı yırtar?


Evvela gizlice bir matbaa kurdum; Beş on öksüz bularak baskı işini öğrettim.


Kalemim çokça pürüzlüydü, fakat çaresi ne? Sonra, bilmem kimin üslubu halkın nesine!


Dilimin döndüğü şiveyle bütün gün yazdım; Okuyanlar o kadar çoktu ki, hiç ummazdım.


Usta, eserlerini verdikçe çocuklar bastı; Altı ay geçti, bizim matbaanın çıktı adı.


Göğsü imanlı beş on tane fedai gelerek, Dediler: "Sen ne basarsan, onu dağıtacak


Vasıtan işte biziz; korkulacak şey yoktur... Para lazımsa da bildir ki verenler bulunur."


Bir gazeteyle hemen vaaza başlayıverdim. Zaten halkı uyandırmak için başlıca yol budur.


Medeniyetteki insanlar için gazetecilik, Şimdi kürsülerin en yükseği, fakat, yazık,

That sound-that 's me I-religious effort, If I am in gushing time, my hearth is as a volcano; What calamity, what rezaletti state of that age! A puppet directs, the future of the whole nation has been sentenced pleasure of two three puppeteers: This politics mixes, I'm sure, Black bird! Where will the head of a mascara immorality


Let’s to Hümayun'a Mabeyn-i! Or vizier or higher on a mission


I looked into the that nation: Hearts wound!


Neither a busiiness that has a bread feeds, nor a little money No Barry, no apartment, no theological school, no school; Neither you have a sword,or the pen ... Whatever you ask, alwaysthere is nothing! Lack of discipline in the army. How to keep that? Someone’s life is passing with lieutenancy, the other one becomes a general while studying, skip the ranks!


Is there a marshal? Allahu veliyyü't-Tevfik! Especially the class of scholars in a pickle quite down! Fatwa-i ward the so-called ignorant Porte apartment. Received a diploma in the womb, pulls to his father , go,take ab turban on the head, this is a souldier to you! What was the Government members? Journaler, factious, cheap-jack; Neither He hadn’t known the fear of God, nor he hasn’t been embarrassed all his life, Power reads, a lot of gang of thieves can not write... Behold, life beyond the health of it actually! Maybe you get three to five other finds, allıminate He also look around, my thoughts transform an endless despair, the truth since some draw out appear. Majority headless; there is a little brain: "This government cut out for these people! To express your worry? Come on, tell me now ... I stayed, I need moisture! "He stressed side.

A good idea about the feeding of two virtuous teacher, I wanted to open his mind, said: "Wake up now!


Hometown fall, I go along with religion Does the Koran says you see the simple remote? " -Hometown ruined, not ... initials, Thinkers him if there is a cure. Let us come to religion: It is impossible to save by working? Ba'ded-Dinu poor .. will certainly promise. " They said. grope now a bit of the people, the thought is, I said. Those were impervious Hey! It is wistful, but as soon as he hears Raphael, shake his body from his bed a little bit!


He is walking as a portable cemetery which is under the rotten soil: each brow is like a tombstone! Called the conscience of concern have not heard of that feeling. Each of them in the face of bitter read as follows: "What do I know what comes there, know what it goes away, I have been walked aroud since I was born as a slob!" This question from the past that it is as if the brain dead, were born of God's grace be gone for good goin, Hand written in memory of without power! "Al-Fatiha take a turn for the coming of the soul; What a pity to the nation ", After that, I jumped in a boat bound for Russia. At that time in Russia, an egregious pressure dominated ...


Is there another way to popularize the persecution ? Think of each head-end absolute being oppressed! Relationship to Europe, I do not know why you did not see it? Bayonet, who died of lead, such as a short cut deaths; Or undeath buried under torture: What have faded, what light there, what have you sit down stops, two or three hundred fathoms below the ground, naked, Hungry, thirsty souls frozen blood is running, you say million, not more, there is missing! The provision would not be the strongest of the strong that they do not know: Eye the years before, but after the death of thinking. To cut off the head, brain press, independence think the idea will die. Hey, Those were the highs confused! Soil irrigated with blood is much stronger: Cultivated bodies’ll belch all tomorrow! Which sinless blood will remain in place in this world? Or do people tear in the law of God? First of all I installed a printing press in secret I taught the print job by finding five-ten orphans. My pen is rough but what is the cure? Then, I do not know who washer in the style of the people! I wrote all day returned to the slice accent; I didn’t expect that there were a lot of readers . Master, the works of guys stepped give Six months later, the output name of our printing press.

örnek osmanlıca مقدمة



Süleymaniye

Suleymaniye

Mehmet Akif Ersoy Süleymaniye Kürsüsünde

Safahat logo

Şablon:Düz liseler için safahat projesi
Şablon:Anadolu liseleri için safahat projesi
Şablon:Sosyal Bilimler Liseleri için safahat projesi
Şablon:Türki Dillerde Safahat Projesi
Şablon:Safahat İngilizceye Tercüme Projesi

Advertisement