Yenişehir Wiki
Register
Advertisement
Saffat Suresi/139-182- Saffat Suresi/Elmalı/139-182 Sad Suresi/1-14
Disambig Bakınız: Sad Suresi, Sad Suresi/MEAL, Sad Suresi/VİDEO, Sad Suresi/TEFSİR, Sad Suresi/TEZHİB, Sad Suresi/HAT, Sad Suresi/FAZİLETİ, Sad Suresi/HİKMETLERİ, Sad Suresi/, Sad Suresi/KERAMETLERİ, Sad Suresi/AUDİO, Sad Suresi/HADİSLER, Sad Suresi/NAKİLLER, Sad Suresi/EL YAZMALARI
Sad Suresi/15-26- Sad Suresi/Elmalı/15-26
Önemli!!! düzenlenen sayfalar ayn harfli fasılalara kadar yapılması gerekmektedir. Elmalı Tefsiri (Orjinal)
Ayet No
Ayet Metni
Elmalı Meali (Orijinali)
İngilizce Meali (M. Pickthall )
38/1
ص ۚ وَالْقُرْآنِ ذِي الذِّكْرِ
Sâd. bu zikrile meşhun Kur'ana bak
Sâd. Bu zikirle dolu Kur'ân'a bak!
Sad. By the renowned Qur’an,
بَلِ الَّذِينَ كَفَرُوا فِي عِزَّةٍ وَشِقَاقٍ
Fakat o küfredenler bir onur, bir şikak içindeler
O inkâr edenler bir gurur ve ayrılık içindedirler.
Nay, but those who disbelieve are in false pride and schism.
38/3
كَمْ أَهْلَكْنَا مِنْ قَبْلِهِمْ مِنْ قَرْنٍ فَنَادَوْا وَلَاتَ حِينَ مَنَاصٍ
Kendilerinden evvel nicelerini helâk ettik! Çığırıştılar: Değildi fakat vaktı halâs
Kendilerinden önce nicelerini helak ettik. Onlar çağrıştılar. Ama artık kurtuluş vakti değildi.
How many a generation We destroyed before them, and they cried out when it was no longer the time for escape!
38/4
وَعَجِبُوا أَنْ جَاءَهُمْ مُنْذِرٌ مِنْهُمْ ۖ وَقَالَ الْكَافِرُونَ هَٰذَا سَاحِرٌ كَذَّابٌ
İçlerinden kendilerine uyandırıcı bir Peygamber geldiğine şaştılar da dediler ki kâfirler: bu, bir sihirbaz, bir kezzâb
İçlerinden kendilerine uyarıcı bir peygamber geldiğine şaştılar da kâfirler: "Bu bir sihirbazdır, yalancıdır" dediler.
sihirbaz yalan kâfir
And they marvel that a warner from among themselves hath come unto them, and the disbelievers say: This is a wizard, a charlatan.
أَجَعَلَ الْآلِهَةَ إِلَٰهًا وَاحِدًا ۖ إِنَّ هَٰذَا لَشَيْءٌ عُجَابٌ
İlâhları hep bir ilâh mı kılmış? Bu cidden şaşılacak bir şey: çok tuhaf
"İlâhları, bir tek ilâh mı kılmış? Bu gerçekten şaşılacak bir şey, çok tuhaf!"
Maketh he the gods One God? Lo! that is an astounding thing.
38/6
وَانْطَلَقَ الْمَلَأُ مِنْهُمْ أَنِ امْشُوا وَاصْبِرُوا عَلَىٰ آلِهَتِكُمْ ۖ إِنَّ هَٰذَا لَشَيْءٌ يُرَادُ
İçlerinden o hey'et de fırladı şöyle: ilâhlarınız üzerinde sabr-u sebat edin, bu cidden arzu olunur bir şey, bir murad
İçlerinden ileri gelenler fırladılar ve dediler ki: "İlâhlarınız üzerinde sabır ve sebat edin. Bu, gerçekten arzu edilen bir murad!"
The chiefs among them go about, exhorting: Go and be staunch to your gods! Lo! this is a thing designed.
مَا سَمِعْنَا بِهَٰذَا فِي الْمِلَّةِ الْآخِرَةِ إِنْ هَٰذَا إِلَّا اخْتِلَاقٌ
Biz bunu diğer millette işitmedik, bu bir uydurmadır mutlak
"Biz bunu başka bir dinde işitmedik, bu mutlaka bir uydurmadır."
We have not heard of this in later religion. This is naught but an invention.
أَأُنْزِلَ عَلَيْهِ الذِّكْرُ مِنْ بَيْنِنَا ۚ بَلْ هُمْ فِي شَكٍّ مِنْ ذِكْرِي ۖ بَلْ لَمَّا يَذُوقُوا عَذَابِ
O zikr aramızdan ona mı indirilmiş? doğrusu onlar benim zikrimden bir kuşkulu şekk içindeler, doğrusu henüz azâbımı tatmadılar
"Kur'ân aramızdan ona mı indirilmiş?" dediler. Doğrusu onlar benim Kur'ân'ımdan bir kuşku içindeler. Ve doğrusu onlar henüz azabımı tatmadılar.
azab
Hath the reminder been revealed unto him (alone) among us? Nay, but they are in doubt concerning My reminder; nay but they have not yet tasted My doom.
38/9
أَمْ عِنْدَهُمْ خَزَائِنُ رَحْمَةِ رَبِّكَ الْعَزِيزِ الْوَهَّابِ
Yoksa sana onu veren azîz vehhab rabbının rahmeti hazîneleri onların yanında mı?
Yoksa sana o Kur'ân'ı veren çok güçlü ve ihsan sahibi Rabbinin hazineleri onların yanında mı?
Or are theirs the treasures of the mercy of thy Lord, the Mighty, the Bestower?
38/10
أَمْ لَهُمْ مُلْكُ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ وَمَا بَيْنَهُمَا ۖ فَلْيَرْتَقُوا فِي الْأَسْبَابِ
Yoksa onların mı bütün o Göklerin, Yerin ve aralarındakilerin mülkü? Öyle ise haydi esbab içinde üstüne çıksınlar
Yoksa bütün o göklerin, yerin ve aralarındakilerin mülkü onların mı? Öyle ise bütün imkanlarını seferber ederek yükselsinler de görelim!
Or is the kingdom of the heavens and the earth and all that is between them theirs? Then let them ascend by ropes!
جُنْدٌ مَا هُنَالِكَ مَهْزُومٌ مِنَ الْأَحْزَابِ
Onlar burada Ahzab döküntüsünden (muhtelif partilerden) bozuk bir ordu
Onlar burada çeşitli partilerden (gruplardan) bozguna uğramış bir ordudur.
A defeated host are (all) the factions that are there.
38/12
كَذَّبَتْ قَبْلَهُمْ قَوْمُ نُوحٍ وَعَادٌ وَفِرْعَوْنُ ذُو الْأَوْتَادِ
Onlardan evvel tekzib etmişti Nuh kavmi ve Âd ve o kazıkların sahibi Fir'avn
Onlardan önce Nuh kavmi, Âd kavmi ve saltanat sahibi Firavun da yalanlamışlardı.
The folk of Noah before them denied (their messenger) and (so did the tribe of) Aad, and Pharaoh firmly planted,
وَثَمُودُ وَقَوْمُ لُوطٍ وَأَصْحَابُ الْأَيْكَةِ ۚ أُولَٰئِكَ الْأَحْزَابُ
Ve Semûd ve kavmi Lût ve eykeliler, bunlar işte o ahzab
Semûd kavmi, Lut kavmi ve Eykeliler (Şuayb kavmi) de yalanlamışlardı. İşte o çeşitli partiler bunlardır.
And (the tribe of) Thamud; and the folk of Lot, and the dwellers in the wood: these were the factions.
38/14
إِنْ كُلٌّ إِلَّا كَذَّبَ الرُّسُلَ فَحَقَّ عِقَابِ
Başka değil, hepsi gönderilen elçileri (Resulleri) tekzib etti de öyle hak oldu azâbım
Hepsi de gönderilen peygamberleri yalanladılar da azabım böyle hak oldu.
Not one of them but did deny the messengers, therefor My doom was justified,
Yenişehir..

Şablon:Sadeleştirilmiş ET




|

Advertisement