Yenişehir Wiki
Register
Advertisement
Disambig Bakınız: Sad Suresi/WP, Sad Suresi/VP
Saffat Suresi Sad Suresi Zümer Suresi
2010 Kur'an Yılında Mersin Yenişehir Kaymakamlığı İlçe Müftülüğünün Dünyanın En Kapsamlı Kur'an Portali Projesidir.
Disambig Bakınız: Sad suresi/MEAL, Sad suresi/VİDEO, Sad suresi/TEFSİR, Sad suresi/TEZHİB, Sad suresi/HAT, Sad suresi/FAZİLETİ, Sad suresi/HİKMETLERİ, Sad suresi/, Sad suresi/KERAMETLERİ, Sad suresi/AUDİO, Sad suresi/HADİSLER, Sad suresi/Elmalı orijinali, Sad suresi/Transkriptleri, Sad Suresi/NAKİLLER, Sad Suresi/Elmalılı Tefsiri


Ayet No
Ayet Metni
Elmalı Meali (Orijinali)
Japonca [1]
İngilizce Meali (M. Pickthall)
38/0
Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın ismiyle.
慈悲あまねく慈愛深きアッラーの御名において。
In the name of Allah, the Beneficent, the Merciful
38/1
ص ۚ وَالْقُرْآنِ ذِي الذِّكْرِ
Sâd. bu zikrile meşhun Kur'ana bak
サード。訓戒に満ちたクルアーンにかけて。
Sad. By the renowned Qur’an,
بَلِ الَّذِينَ كَفَرُوا فِي عِزَّةٍ وَشِقَاقٍ
Fakat o küfredenler bir onur, bir şikak içindeler
いや,信仰のない者たちは,高慢で反抗的である。
Nay, but those who disbelieve are in false pride and schism.
38/3
كَمْ أَهْلَكْنَا مِنْ قَبْلِهِمْ مِنْ قَرْنٍ فَنَادَوْا وَلَاتَ حِينَ مَنَاصٍ
Kendilerinden evvel nicelerini helâk ettik! Çığırıştılar: Değildi fakat vaktı halâs
われはかれら以前に,どんなに多くの世代を滅ぼしたことであろう。かれらは,もはや逃れ得ない時となって(慈悲を)請う。
How many a generation We destroyed before them, and they cried out when it was no longer the time for escape!
38/4
وَعَجِبُوا أَنْ جَاءَهُمْ مُنْذِرٌ مِنْهُمْ ۖ وَقَالَ الْكَافِرُونَ هَٰذَا سَاحِرٌ كَذَّابٌ
İçlerinden kendilerine uyandırıcı bir Peygamber geldiğine şaştılar da dediler ki kâfirler: bu, bir sihirbaz, bir kezzâb
またかれらは,自分たちの中から警告者が出たことに驚き,不信心者は言う。「これは魔術師です。嘘付きです。
And they marvel that a warner from among themselves hath come unto them, and the disbelievers say: This is a wizard, a charlatan.
أَجَعَلَ الْآلِهَةَ إِلَٰهًا وَاحِدًا ۖ إِنَّ هَٰذَا لَشَيْءٌ عُجَابٌ
İlâhları hep bir ilâh mı kılmış? Bu cidden şaşılacak bir şey: çok tuhaf
かれは多くの神々を,一つの神にしてしまうのですか。これは全く,驚きいったことです。」
Maketh he the gods One God? Lo! that is an astounding thing.
38/6
وَانْطَلَقَ الْمَلَأُ مِنْهُمْ أَنِ امْشُوا وَاصْبِرُوا عَلَىٰ آلِهَتِكُمْ ۖ إِنَّ هَٰذَا لَشَيْءٌ يُرَادُ
İçlerinden o hey'et de fırladı şöyle: ilâhlarınız üzerinde sabr-u sebat edin, bu cidden arzu olunur bir şey, bir murad
そして,かれらの長老たちは立ち去りながら(その場にいた仲間に言う。)「行きなさい。そしてあなたがたの神々を守り通しなさい。これは(一神教の教え)全くの企ら・です。
The chiefs among them go about, exhorting: Go and be staunch to your gods! Lo! this is a thing designed.
مَا سَمِعْنَا بِهَٰذَا فِي الْمِلَّةِ الْآخِرَةِ إِنْ هَٰذَا إِلَّا اخْتِلَاقٌ
Biz bunu diğer millette işitmedik, bu bir uydurmadır mutlak
わたしたちはこれまでの教えで,こんなことを聞いたことがありません。これは作り話に過ぎません。
We have not heard of this in later religion. This is naught but an invention.
أَأُنْزِلَ عَلَيْهِ الذِّكْرُ مِنْ بَيْنِنَا ۚ بَلْ هُمْ فِي شَكٍّ مِنْ ذِكْرِي ۖ بَلْ لَمَّا يَذُوقُوا عَذَابِ
O zikr aramızdan ona mı indirilmiş? doğrusu onlar benim zikrimden bir kuşkulu şekk içindeler, doğrusu henüz azâbımı tatmadılar
わたしたちの間で,あんな男にだけ御告げが下ったと言うのですか。」いや,かれらはわれの訓戒に,疑いを抱いている。いや,かれらはまだわれの懲罰を味わったことがない。
Hath the reminder been revealed unto him (alone) among us? Nay, but they are in doubt concerning My reminder; nay but they have not yet tasted My doom.
38/9
أَمْ عِنْدَهُمْ خَزَائِنُ رَحْمَةِ رَبِّكَ الْعَزِيزِ الْوَهَّابِ
Yoksa sana onu veren azîz vehhab rabbının rahmeti hazîneleri onların yanında mı?
それともかれらは,偉力ならびなく,恵・多いあなたの主の,慈悲の宝物を持っているのか。
Or are theirs the treasures of the mercy of thy Lord, the Mighty, the Bestower?
38/10
أَمْ لَهُمْ مُلْكُ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ وَمَا بَيْنَهُمَا ۖ فَلْيَرْتَقُوا فِي الْأَسْبَابِ
Yoksa onların mı bütün o Göklerin, Yerin ve aralarındakilerin mülkü? Öyle ise haydi esbab içinde üstüne çıksınlar
かれらは天地,そしてその間の万有の,大権をもっているのか。それならかれらに手だてをさせて,(天の玉座まで)登らせなさい。
Or is the kingdom of the heavens and the earth and all that is between them theirs? Then let them ascend by ropes!
11. جُنْدٌ مَا هُنَالِكَ مَهْزُومٌ مِنَ الْأَحْزَابِ
Onlar burada Ahzab döküntüsünden (muhtelif partilerden) bozuk bir ordu
しかしあれは,鳥合の衆で只敗走するばかり。
11. A defeated host are (all) the factions that are there.
38/12
12. كَذَّبَتْ قَبْلَهُمْ قَوْمُ نُوحٍ وَعَادٌ وَفِرْعَوْنُ ذُو الْأَوْتَادِ
Onlardan evvel tekzib etmişti Nuh kavmi ve Âd ve o kazıkların sahibi Fir'avn
かれら以前にも,ヌーフの民,アード(の民)および権勢を張り廻らしたフィルアウンも,
12. The folk of Noah before them denied (their messenger) and (so did the tribe of) Aad, and Pharaoh firmly planted,
13. وَثَمُودُ وَقَوْمُ لُوطٍ وَأَصْحَابُ الْأَيْكَةِ ۚ أُولَٰئِكَ الْأَحْزَابُ
Ve Semûd ve kavmi Lût ve eykeliler, bunlar işte o ahzab
またサムード(の民)やルートの民,および森の民も使徒たちを徒党を組んで嘘付き呼ばわりした。
13. And (the tribe of) Thamud; and the folk of Lot, and the dwellers in the wood: these were the factions.
38/14
14. إِنْ كُلٌّ إِلَّا كَذَّبَ الرُّسُلَ فَحَقَّ عِقَابِ
Başka değil, hepsi gönderilen elçileri (Resulleri) tekzib etti de öyle hak oldu azâbım
(これらは)皆使徒たちを嘘付き呼ばわりし,それでわれからの懲罰が確実に下った。
14. Not one of them but did deny the messengers, therefor My doom was justified,
38/15
15. وَمَا يَنْظُرُ هَٰؤُلَاءِ إِلَّا صَيْحَةً وَاحِدَةً مَا لَهَا مِنْ فَوَاقٍ
Onlar da başka değil, bir tek sayhaya bakıyorlar öyle ki ona hık yok
これらの者も,かの一声を待つだけである。それには一刻の猶予もない。
15. These wait for but one Shout, there will be no second thereto.
38/16
16. وَقَالُوا رَبَّنَا عَجِّلْ لَنَا قِطَّنَا قَبْلَ يَوْمِ الْحِسَابِ
Bir de ya rabbenâ bizim pusulamızı hisab gününden evvel acele verdediler
かれらは,「主よ,わたしたちの授かる分を清算の日以前に,急いで下さい。」と言う。
16. They say: Our Lord! Hasten on for us our fate before the Day of Reckoning.
38/17
17. اصْبِرْ عَلَىٰ مَا يَقُولُونَ وَاذْكُرْ عَبْدَنَا دَاوُودَ ذَا الْأَيْدِ ۖ إِنَّهُ أَوَّابٌ
Şimdi sen onların dediklerine sabret de kuvvetli kulumuz Davudu an, çünkü o çok tecri' yapar (evvab) idi
あなたはかれらの言葉を耐え忍べ。そしてわがしもべである堅固の人ダーウードを思え。本当にかれは,(主の)命令に服して讃美しつつ常に(主の御許に)帰った。
17. Bear with what they say, and remember Our bondman David, lord of might. Lo! he was ever turning in repentance (toward Allah).
18. إِنَّا سَخَّرْنَا الْجِبَالَ مَعَهُ يُسَبِّحْنَ بِالْعَشِيِّ وَالْإِشْرَاقِ
Çünkü biz onun maıyyetinde dağları müsahhar kılmıştık: tesbih ederlerdi akşamleyin ve işrak vaktı
われは山々を従わせ,かれと共に朝夕に讃美させ,
18. Lo! We subdued the hills to hymn the praises (of their Lord) with him at nightfall and sunrise,
38/19
19. وَالطَّيْرَ مَحْشُورَةً ۖ كُلٌّ لَهُ أَوَّابٌ
Kuşları da toplu olarak, hepsi onun için terci' yapar (evvab) idi
また鳥類も,集って,凡てのものが主の命令に服して讃美しつつ常に(主の御許に)帰った。
19. And the birds assembled; all were turning unto Him
20. وَشَدَدْنَا مُلْكَهُ وَآتَيْنَاهُ الْحِكْمَةَ وَفَصْلَ الْخِطَابِ
Hem mülkünü kuvvetlendirmiştik, hem de kendisine hıkmet ve faslı hıtab vermiştik
そこでわれはかれの王権を強化し,英知と断固たる決断力をかれに授けた。
20. We made his kingdom strong and gave him wisdom and decisive speech.
21. وَهَلْ أَتَاكَ نَبَأُ الْخَصْمِ إِذْ تَسَوَّرُوا الْمِحْرَابَ
Bir de hasım kıssası geldi mi sana? Hani surdan mihraba aştıkları vakıt
あなたは論争者の物語を聞いたのか,人びとが私室の壁を乗り越えて,
21. And hath the story of the litigants come unto thee? How they climbed the wall into the royal chamber;
38/22
[[22. إِذْ دَخَلُوا عَلَىٰ دَاوُودَ فَفَزِعَ مِنْهُمْ ۖ قَالُوا لَا تَخَفْ ۖ خَصْمَانِ بَغَىٰ بَعْضُنَا عَلَىٰ بَعْضٍ فَاحْكُمْ بَيْنَنَا بِالْحَقِّ وَلَا تُشْطِطْ وَاهْدِنَا إِلَىٰ سَوَاءِ الصِّرَاطِ ]]
O vakıt Davudun üzerine giriverdiler de onlardan telâşa düştü, korkma dediler: iki hasmız, ba'zımız ba'zımıza tecavüz etti, şimdi sen aramızda hakk ile hukmet ve aşırı gitme de bizi doğru yolun ortasına çıkar
ダーウードのところに入って来たのでかれは驚いた。かれらは言った。「恐れることはありません。これが訴訟の当事者の双方です。一方が他方に不正を働きました。真理によってわたしたちの間を裁いて下さい。不公平がないように,わたしたちを公正な道に御導き下さい。」
22. How they burst in upon David, and he was afraid of them. They said Be not afraid (We are) two litigants, one of whom hath wronged the other, therefor judge aright between us; be not unjust; and show us the fair way.
23. إِنَّ هَٰذَا أَخِي لَهُ تِسْعٌ وَتِسْعُونَ نَعْجَةً وَلِيَ نَعْجَةٌ وَاحِدَةٌ فَقَالَ أَكْفِلْنِيهَا وَعَزَّنِي فِي الْخِطَابِ
Şu benim biraderim onun doksan dokuz dişi koyunu var, benim ise bir tek dişi koyunum var, böyle iken «bırak onu bana» dedi ve beni söyleşmede yendi
「これは,わたしの兄です。かれは99頭も雌羊を持っており,わたしは(只)1頭しか持っていませんでした。ところがかれは,それをも自分に任せなさいと言ったのです。そして言葉巧・にわたしを言い負かせてしまったのです。」
23. Lo! this my brother hath ninety and nine ewes while I had one ewe; and he said: Entrust it to me, and he conquered me in speech.
[[24. قَالَ لَقَدْ ظَلَمَكَ بِسُؤَالِ نَعْجَتِكَ إِلَىٰ نِعَاجِهِ ۖ وَإِنَّ كَثِيرًا مِنَ الْخُلَطَاءِ لَيَبْغِي بَعْضُهُمْ عَلَىٰ بَعْضٍ إِلَّا الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ وَقَلِيلٌ مَا هُمْ ۗ وَظَنَّ دَاوُودُ أَنَّمَا فَتَنَّاهُ فَاسْتَغْفَرَ رَبَّهُ وَخَرَّ رَاكِعًا وَأَنَابَ ۩ ]]
Dedi ki: doğrusu senin bir koyununu kendi koyunlarına istemesiyle sana zulmetmiş ve hakıkaten karışıkların çoğu birbirlerine tecavüz ediyorlar, ancak iyman edib de salâh istiyenler başka, onlar da pek az, ve sanmıştı ki Davud kendisine sırf bir fitne yaptık, hemen rabbına istiğfar etti ve rükû' ederek yere kapanıb tevbe ile rücu' etti
かれ(ダーウード)は,「かれがあなたの羊を,取り込もうとしたのは,確かに不当です。本当に共同で仕事をする者の多くは,栗いに侵しあう。信仰して善行に勤しむ者は別だが,それは稀です。」と言った。(その時)ダーウードは,われがかれを試・たことを喩り,主の御赦しを請い,礼拝にひれ伏し,悔悟して主の御許に帰った。〔サジダ〕
24. (David) said : He hath wronged thee in demanding thine ewe in addition to his ewes, and lo! many partners oppress one another, save such as believe and do good works, and they are few. And David guessed that We had tried him, and he sought forgiveness of his Lord, and he bowed himself and fell down prostrate and repented.
38/25
25. فَغَفَرْنَا لَهُ ذَٰلِكَ ۖ وَإِنَّ لَهُ عِنْدَنَا لَزُلْفَىٰ وَحُسْنَ مَآبٍ
Biz de onu kendisine mağrifet buyurduk ve hakıkat ona ındimizde kat'î bir yakınlık ve bir akıbet güzelliği vardır
それでわれは,かれ(の過ち)を赦した。かれは(今)本当にわれに近づき,多幸な(悟り切った)帰り所にいる。
25. So We forgave him that; and lo! he had access to Our presence and a happy journey's end.
[[26. يَا دَاوُودُ إِنَّا جَعَلْنَاكَ خَلِيفَةً فِي الْأَرْضِ فَاحْكُمْ بَيْنَ النَّاسِ بِالْحَقِّ وَلَا تَتَّبِعِ الْهَوَىٰ فَيُضِلَّكَ عَنْ سَبِيلِ اللَّهِ ۚ إِنَّ الَّذِينَ يَضِلُّونَ عَنْ سَبِيلِ اللَّهِ لَهُمْ عَذَابٌ شَدِيدٌ بِمَا نَسُوا يَوْمَ الْحِسَابِ ]]
Ya Davud! muhakkak ki biz seni Arzda bir halîfe kıldık, imdi nâs arasında hakk ile hukmet de (keyfe) hevaya tabi' olma ki seni Allah yolundan sapıtmasın, çünkü Allah yolundan sapanlar hisab gününü unuttukları cihetle kendilerine pek şiddetli bir azâb vardır
「ダーウードよ,われはあなたを地上の代理者にした。だから人びとを,真理によって裁き,私欲に従って,アッラーの道を踏・はずしてはならない。アッラーの道から迷う者は清算の日を忘れた者で,必ず厳しい懲罰にあう。」
26. (And it was said unto him): O David! Lo! We have set thee as a viceroy in the earth; therefor judge aright between mankind, and follow not desire that it beguile thee from the way of Allah. Lo! those who wander from the way of Allah have an awful doom, forasmuch as they forgot the Day of Reckoning.
[[27. وَمَا خَلَقْنَا السَّمَاءَ وَالْأَرْضَ وَمَا بَيْنَهُمَا بَاطِلًا ۚ ذَٰلِكَ ظَنُّ الَّذِينَ كَفَرُوا ۚ فَوَيْلٌ لِلَّذِينَ كَفَرُوا مِنَ النَّارِ ]]
Hem o Göğü ve Yeri aralarındakileri biz boşuna yaratmadık o, o küfredenlerin zannı, onun için küfredenlere ateşten bir veyl var
われは天と地,そしてその間にあるものを,戯らに創らなかった。それは信仰のない者の億測である。だが(いずれ地獄の)火を味わう信仰のない者こそ哀れである。
27. And We created not the heaven and the earth and all that is between them in vain. That is the opinion of those who disbelieve. And woe unto those who disbelieve, from the Fire!
28. أَمْ نَجْعَلُ الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ كَالْمُفْسِدِينَ فِي الْأَرْضِ أَمْ نَجْعَلُ الْمُتَّقِينَ كَالْفُجَّارِ
Yoksa iyman edib de salih salih işler yapanlar biz o Yerdeki müfsidler gibi yapar mıyız? Yoksa o korunan müttekıleri arsız çapkınlar gibi yapar mıyız?
われが信仰して善行に動しむ者と,地上で悪を行う者と同じに扱うことがあろうか。われが(悪魔に対し)身を守る者と,邪悪の者とを同じに扱うであろうか。
28. Shall We treat those who believe and do good works as those who spread corruption in the earth; or shall We treat the Pious as the wicked?
29. كِتَابٌ أَنْزَلْنَاهُ إِلَيْكَ مُبَارَكٌ لِيَدَّبَّرُوا آيَاتِهِ وَلِيَتَذَكَّرَ أُولُو الْأَلْبَابِ
Bir kitab ki indirdik, çok mübarek, âyetlerini düşünsünler ve ıbret alsın temiz özlüler
われがあなたに下した啓典は,祝福に満ち,その印を沈思黙考するためのものであり,また思慮ある者たちへの訓戒である。
29. (This is) a Scripture that We have revealed unto thee, full of blessing, that they may ponder its revelations, and that men of understanding may reflect.
38/30
30. وَوَهَبْنَا لِدَاوُودَ سُلَيْمَانَ ۚ نِعْمَ الْعَبْدُ ۖ إِنَّهُ أَوَّابٌ
Bir de Davuda Süleymanı bahşettik, ne güzel kul, o cidden bir evvab
われはダーウードにスライマーンを授けた。何と優れたしもべではないか。かれは梅悟して常に(われに)帰った。
30. And We bestowed on David, Solomon. How excellent a slave! Lo! he was ever turning in repentance (toward Allah).
31. إِذْ عُرِضَ عَلَيْهِ بِالْعَشِيِّ الصَّافِنَاتُ الْجِيَادُ
Arzolundukda kendisine akşam üstü sâfinat halinde halıs atlar
(ある日の)黄昏時,駿馬が,かれに献上された時のことを思い起しなさい。
31. When there were shown to him at eventide light footed coursers
32. فَقَالَ إِنِّي أَحْبَبْتُ حُبَّ الْخَيْرِ عَنْ ذِكْرِ رَبِّي حَتَّىٰ تَوَارَتْ بِالْحِجَابِ
Ben dedi, o hayır sevgisini rabbımın zikrinden sevdim, nihayet hıcaba gizlendi
かれは言った。「本当にわたしは,(この世の)素晴しい物をめでて,夜の帳が降りるまで,主を念ずることを忘れてしまったのです。
32. And he said: Lo! I have preferred the good things (of the world) to the remembrance of my Lord; till they were taken out of sight behind the curtain.
38/33
33. رُدُّوهَا عَلَيَّ ۖ فَطَفِقَ مَسْحًا بِالسُّوقِ وَالْأَعْنَاقِ
Geri getirin onları bana, tuttu bacaklarını, boyunlarını silmeğe başladı
さあ,その馬を連れて参れ。そしてかれは,馬の足と首を切り落としてしまった。
33. (Then he said): Bring them back to me, and fell to slashing (with his sword their) legs and necks.
34. وَلَقَدْ فَتَنَّا سُلَيْمَانَ وَأَلْقَيْنَا عَلَىٰ كُرْسِيِّهِ جَسَدًا ثُمَّ أَنَابَ
Celâlim hakkı için Süleymana bir fitne de verdik ve tahtının üstüne bir cesed bıraktık sonra tevbe ile rücu' etti
またわれはスライマーンを試・,(病を与え)重態のかれを椅子に据えた。その後かれは回復し,
34. And verily We tried Solomon, and set upon his throne a (mere) body. Then did he repent.
35. قَالَ رَبِّ اغْفِرْ لِي وَهَبْ لِي مُلْكًا لَا يَنْبَغِي لِأَحَدٍ مِنْ بَعْدِي ۖ إِنَّكَ أَنْتَ الْوَهَّابُ
Ya rab! bana mağrifet buyur ve bana öyle bir mülk bağışla ki ardımdan kimseye yaraşmasın, şübhesiz sensin bütün dilekleri veren vehhab sen, dedi
言った。「主よ,わたしを御赦し下さい。そして後世の誰も持ち得ない程の王国をわたしに御与え下さい。本当にあなたは豊かに与えられる方です。」
35. He said: My Lord! Forgive me and bestow on me sovereignty such shall not belong to any after me. Lo! Thou art the Bestower.
36. فَسَخَّرْنَا لَهُ الرِّيحَ تَجْرِي بِأَمْرِهِ رُخَاءً حَيْثُ أَصَابَ
Bunun üzerine ona rüzgârı müsahhar ettik, emriyle istediği yere yumuşacık cereyan ederdi
そこでわれは,風をかれに従わせた。それはかれの思うままに,その命令によって望む所に静かに吹く。
36. So We made the wind subservient unto him, setting fair by his command whithersoever he intended.
38/37
37. وَالشَّيَاطِينَ كُلَّ بَنَّاءٍ وَغَوَّاصٍ
Şeytanları da: bütün benna' ve gavvas
またわれはシャイターンたちを,(かれに服従させた。その中には)大工があり潜水夫もあり,
37. And the unruly, every builder and diver (made We subservient),
38. وَآخَرِينَ مُقَرَّنِينَ فِي الْأَصْفَادِ
Ve daha diğerlerini bendlerde çatılı çatılı
またその外に,スライマーンの命令に服さず鎖に繋がれた者もいた。
38. And others linked together in chains,
38/39
39. هَٰذَا عَطَاؤُنَا فَامْنُنْ أَوْ أَمْسِكْ بِغَيْرِ حِسَابٍ
Bu işte, dedik: bizim atâmız artık diler kerem et, diler imsâk hisabı yok
(主は仰せられた。)「これがわれの賜物である。あなたが与えようと,控えようと,問題はない。」
39. (Saying): This is Our gift, so bestow thou, or withhold, without reckoning.
38/40
40. وَإِنَّ لَهُ عِنْدَنَا لَزُلْفَىٰ وَحُسْنَ مَآبٍ
Ve şübhesiz ki ona huzurı ızzetimizde bir yakınlık ve bir akıbet güzelliği var
かれは(今)われの近くにいて,幸せな(悟りきった)帰り所にいる。
40. And lo! he hath favour with Us, and a happy journey's end.
41. وَاذْكُرْ عَبْدَنَا أَيُّوبَ إِذْ نَادَىٰ رَبَّهُ أَنِّي مَسَّنِيَ الشَّيْطَانُ بِنُصْبٍ وَعَذَابٍ
Kulumuz Eyyubu da an, o vakıt ki rabbına şöyle nidâ etmişti: «bak bana: meşakkat ve elem ile bana Şeytan dokundu.»
わがしもべ,アイユーブを思い起しなさい。かれが主に向かって,「シャイターンがわたしを悩ませ,苦し・抜いているのです。」と叫んだ時を思い起しなさい。
41. And make mention (O Muhammad) of Our bondman Job, when he cried unto his Lord (saying): Lo! the devil doth afflict me with distress and torment.
42. ارْكُضْ بِرِجْلِكَ ۖ هَٰذَا مُغْتَسَلٌ بَارِدٌ وَشَرَابٌ
Depren ayağınla, işte serin bir yıkanacak ve içecek dedik
(すると命令が下った。)「あなたの足で(大地を)踏・なさい。そこには清涼な沫浴と飲料のための(水)があろう。」
42. (And it was said unto him): Strike the ground with thy foot. This (spring) is a cool bath and a refreshing drink.
38/43
43. وَوَهَبْنَا لَهُ أَهْلَهُ وَمِثْلَهُمْ مَعَهُمْ رَحْمَةً مِنَّا وَذِكْرَىٰ لِأُولِي الْأَلْبَابِ
ve ona bütün ehlini ve beraberlerinde daha bir mislini bahşettik tarafımızdan bir rahmet olarak hem de bir dersi ıbret temiz akıllar için
われは慈悲として,かれに(再び)家族を2倍にして授け,思慮ある者への教訓とした。
43. And We bestowed on him (again) his household and therewith the like thereof, a mercy from Us, and a memorial for men of understanding.
38/44
44. وَخُذْ بِيَدِكَ ضِغْثًا فَاضْرِبْ بِهِ وَلَا تَحْنَثْ ۗ إِنَّا وَجَدْنَاهُ صَابِرًا ۚ نِعْمَ الْعَبْدُ ۖ إِنَّهُ أَوَّابٌ
Bir de al bir demet elinle de vur onunla hânis olma, hakıkat biz onu sabırlı bulduk, ne güzel kul, hakıkaten o bir evvabdır
(そして言った。)「一握りの草を手に取って,それで(妻を)打て。あなたの誓いを破ってはならない。」われは,かれが良く耐え忍ぶことを知った。何と優れたしもべではないか。かれは(主の命令に服して)常に(われの許に)帰った。
44. And (it was said unto him): Take in thine hand a branch and smite therewith, and break not twine oath. Lo! We found him steadfast, how excellent a slave! Lo! he was ever turning in repentance (to his Lord).
45. وَاذْكُرْ عِبَادَنَا إِبْرَاهِيمَ وَإِسْحَاقَ وَيَعْقُوبَ أُولِي الْأَيْدِي وَالْأَبْصَارِ
Kullarımız İbrahimi, İshakı, Ya'kubu da an, eller ve gözler sahibleri idiler
またわがしもべの,イブラーヒームとイスハークとヤアコーブを思い起しなさい。かれらは偉力を持ち,洞察力があった。
45. And me mention of our bondmen, Abraham, Isaac and Jacob, men of parts and vision.
38/46
46. إِنَّا أَخْلَصْنَاهُمْ بِخَالِصَةٍ ذِكْرَى الدَّارِ
Çünkü biz onları temiz bir hassa, halîs yurd düşüncesiyle halîslerimizden kılmışızdır
われは,かれらが(来世の)住まいを念じているという純粋な(資質)によって(免じて)かれらを清めてやった。
46. Lo! We purified them with a pure thought, remembrance of the Home (of the Hereafter).
38/47
47. وَإِنَّهُمْ عِنْدَنَا لَمِنَ الْمُصْطَفَيْنَ الْأَخْيَارِ
Ve çünkü onlar muhakkak nezdimizde seçilmiş ahyardan
本当にかれらは,わが目にも選ばれ優れた者であった。
47. Lo! in Our sight they are verily of the elect, the excellent.
48. وَاذْكُرْ إِسْمَاعِيلَ وَالْيَسَعَ وَذَا الْكِفْلِ ۖ وَكُلٌّ مِنَ الْأَخْيَارِ
İsmaili de, Elyeser de, Zül'kifli de an, hepsi de o ahyardan
またイスマーイールとアル・ヤサアとズ・ル・キフルを思い起せ。かれらは皆優れた者であった。
48. And make mention of Ishmael and Elisha and Dhul Kifl. All are of the chosen.
38/49
49. هَٰذَا ذِكْرٌ ۚ وَإِنَّ لِلْمُتَّقِينَ لَحُسْنَ مَآبٍ
İşte bu bir zikirdir, ve şübhesiz korunan müttekîler için her halde güzel bir istikbal (bir husni meâb) var
これは一つの教訓である。本当に主を長れる者のためには,幸せな帰り所がある。
49. This is a reminder. And lo! for those who ward off (evil) is a happy journey's end,
38/50
50. جَنَّاتِ عَدْنٍ مُفَتَّحَةً لَهُمُ الْأَبْوَابُ
Adin Cennetleri: açılarak kendilerine bütün kapılar
(それは)永遠の楽園であり,その凡ての門はかれらのために開かれる。
50. Gardens of Eden, whereof the gates are opened for them.
51. مُتَّكِئِينَ فِيهَا يَدْعُونَ فِيهَا بِفَاكِهَةٍ كَثِيرَةٍ وَشَرَابٍ
İçlerinde kurularak orada bir çok yemişle bambaşka bir içki isteyecekler
その中でかれらは(安楽に寝床に)寄りかかり,沢山の果実や飲・物が,望・放題である。
51. Wherein, reclining, they call for plenteous fruit and cool drink (that is) therein.
52. وَعِنْدَهُمْ قَاصِرَاتُ الطَّرْفِ أَتْرَابٌ
Yanlarında da gamzeleri kasan hep bir yaşıd dilberler
また傍には,伏し目がちの同じ年頃の(乙女)が侍る。
52. And with them are those of modest gaze, companions.
38/53
53. هَٰذَا مَا تُوعَدُونَ لِيَوْمِ الْحِسَابِ
İşte bu, o hisab günü için size va'dolunan
これらは清算の日のために,あなたがたに約束されるものである。
53. This it is that ye are promised for the Day of Reckoning.
38/54
54. إِنَّ هَٰذَا لَرِزْقُنَا مَا لَهُ مِنْ نَفَادٍ
İşte ki bu bizim rızkımız, muhakkak ki ona hiç tükenmek yok
本当にこれは,尽きることのない(あなたがたへの)賜物である。
54. Lo! this in truth is Our provision, which will never waste away.
55. هَٰذَا ۚ وَإِنَّ لِلطَّاغِينَ لَشَرَّ مَآبٍ
Bu böyle, şübhesiz azgınlar için de fena bir istikbal (şer bir meâb) var
(主を畏れる者は)このようである。だが反逆の徒には,悪い帰り所があろう。
55. This (is for the righteous). And lo! for the transgressors there will be an evil journey's end,
38/56
56. جَهَنَّمَ يَصْلَوْنَهَا فَبِئْسَ الْمِهَادُ
Cehennem, ona yaslanacaklar, fakat o ne çirkin döşek
それは地獄である。かれらはそこで焼かれよう。何と悪い臥所であろうか。
56. Hell, where they will burn, an evil resting place.
38/57
57. هَٰذَا فَلْيَذُوقُوهُ حَمِيمٌ وَغَسَّاقٌ
İşte, artık tatsınlar onu bir hamîm ve bir ğassâk
(実に)これは,こういうことだがかれらは煮え立つ湯と膿を味わされ,
57. Here is a boiling and an ice cold draught, so let them taste it,
38/58
58. وَآخَرُ مِنْ شَكْلِهِ أَزْوَاجٌ
Ve o şekilden bir diğeri: çifte çifte
その外,これに類する(懲罰)をとり合わせて受けることになる。
58. And other (torment) of the kind in pairs (the two extremes)!
59. هَٰذَا فَوْجٌ مُقْتَحِمٌ مَعَكُمْ ۖ لَا مَرْحَبًا بِهِمْ ۚ إِنَّهُمْ صَالُو النَّارِ
Şu: bir alay: maıyyetinizde göğüs germiş; onlara merhaba yok, çünkü onlar Cehenneme salınıyorlar. Hayır derler size merhaba yok, onu bize siz takdim ettiniz, bakın ne fena yatak
これはあなたがたと一緒に,むや・に突き進む一群である。かれらには歓迎の言葉もない。火獄で焼かれるだけである。
59. Here is an army rushing blindly with you. (Those who are already in the fire say): No word of welcome for them. Lo! they will roast at the Fire.
38/60
60. قَالُوا بَلْ أَنْتُمْ لَا مَرْحَبًا بِكُمْ ۖ أَنْتُمْ قَدَّمْتُمُوهُ لَنَا ۖ فَبِئْسَ الْقَرَارُ
Ya rabbenâ derler: bize bunu takdim edene ateşde azâbı hemen kat kat artır
かれらは(火獄の仲間はかれらの指導者たちに)言う。「いや,歓迎されないのは,あなたがたです。わたしたちのために,こう仕向けたのはあなたがたです。何と悪い住まいに来たものでしょう。」
60. They say: Nay, but you (misleaders), for you there is no word of welcome. Ye prepared this for us (by your misleading). Now hapless is the plight.
38/61
61. قَالُوا رَبَّنَا مَنْ قَدَّمَ لَنَا هَٰذَا فَزِدْهُ عَذَابًا ضِعْفًا فِي النَّارِ
Bir de derler ki: neye görmüyoruz biz o eşrardan saydığımız bir takım adamları
するとかれらは言う。「主よ,わたしたちをここに連れて来た者には,火獄で倍の懲罰を御加え下さい。」
61. They say: Our Lord! Whoever did prepare this for Us, oh, give him double portion of the Fire!
62. وَقَالُوا مَا لَنَا لَا نَرَىٰ رِجَالًا كُنَّا نَعُدُّهُمْ مِنَ الْأَشْرَارِ
Onları eğlence yerine tuttuktu ha! yoksa onlardan kaydı mı bu gözler?
かれら(火獄の仲間)は言う。「わたしたちが悪人の中に数えていた人びとが見えないのです。どうしたのでしょう。
62. And they say: What aileth us that we behold not men whom we were wont to count among the wicked?
63. أَتَّخَذْنَاهُمْ سِخْرِيًّا أَمْ زَاغَتْ عَنْهُمُ الْأَبْصَارُ
Şübhesiz ki bu haktır muhakkak olacaktır ehli nârın birbirine husûmeti
わたしたちが嘲笑していた者(が見えない)。かれらは,(わたしたちの)目をくらませたのではないでしょうか。」
63. Did we take them (wrongly) for a laughing stock, or have our eyes missed them?
38/64
64. إِنَّ ذَٰلِكَ لَحَقٌّ تَخَاصُمُ أَهْلِ النَّارِ
De ki ben ancak korkuyu haber veren bir Peygamberim, başka bir tanrı da yok ancak Allah: o vahidi kahhar
本当にこれは真相で,火獄の仲間の論争である。
64. Lo! that is very truth: the wrangling of the dwellers in the Fire.
38/65
65. قُلْ إِنَّمَا أَنَا مُنْذِرٌ ۖ وَمَا مِنْ إِلَٰهٍ إِلَّا اللَّهُ الْوَاحِدُ الْقَهَّارُ
O Göklerin, Yerin ve aralarındakilerin rabbı azîz, gaffar var
言ってやるがいい。「わたしは警告者に過ぎない。唯一の方,抵抗出来ない方,アッラーの外には神はないのである。
65. Say (unto them, O Muhammad): I am only a warner, and there is no God save Allah, the One, the Absolute,
38/66
66. رَبُّ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ وَمَا بَيْنَهُمَا الْعَزِيزُ الْغَفَّارُ
De ki bu bir azîm haberdir
天と地,そしてその間の万有の主,偉力ならびなく寛容であられる。」
66. Lord of the heavens and the earth and all that is between them, the Mighty, the Pardoning.
38/67
67. قُلْ هُوَ نَبَأٌ عَظِيمٌ
Siz ondan yüz çeviriyorsunuz
言ってやるがいい。「これは至高の知らせである。
67. Say: It is tremendous tidings
38/68
68. أَنْتُمْ عَنْهُ مُعْرِضُونَ
Benim melei a'lâya ne ılmim olurdu onlar münakaşa ederlerken?
あなたがたは,それから背き去るが。
68. Whence ye turn away!
38/69
69. مَا كَانَ لِيَ مِنْ عِلْمٍ بِالْمَلَإِ الْأَعْلَىٰ إِذْ يَخْتَصِمُونَ
Fakat ben açık inzar edecek bir Peygamber olduğum içindir ki o ılmin bana vahy olunuyor
且つて(天使の)高い位階の者たちの論議については,わたしは何の知識もなかった。
69. I had no knowledge of the Highest Chiefs when they disputed;
38/70
70. إِنْ يُوحَىٰ إِلَيَّ إِلَّا أَنَّمَا أَنَا نَذِيرٌ مُبِينٌ
Rabbın Melâikeye dediği vakıt: haberiniz olsun ben bir çamurdan bir beşer yaratmaktayım
これがわたしに啓示されたのは,只わたしが公明に警告するためである。」
70. It is revealed unto me only that I may be a plain warner.
71. إِذْ قَالَ رَبُّكَ لِلْمَلَائِكَةِ إِنِّي خَالِقٌ بَشَرًا مِنْ طِينٍ
Onu tesviye ettim de ruhumdan ona nefheyledimmi derhal ona secdeye kapanın
あなたの主が,天使たちに,「われは泥から人間を創ろうとしている。」と仰せられた時を思え。
71. When thy Lord said unto the angels: lo! I am about to create a mortal out of mire,
38/72
72. فَإِذَا سَوَّيْتُهُ وَنَفَخْتُ فِيهِ مِنْ رُوحِي فَقَعُوا لَهُ سَاجِدِينَ
Onun üzerine Melâikenin hepsi toptan secde ettiler
「それでわれが,かれ(人間)を形作り,それに霊を吹き込んだならば,あなたがたは伏してかれにサジダしなさい。」
72. And when I have fashioned him and breathed into him of My spirit, then fall down before him prostrate,
38/73
73. فَسَجَدَ الْمَلَائِكَةُ كُلُّهُمْ أَجْمَعُونَ
Yalnız İblîs kibirlenmek istedi ve kâfirlerden oldu
そこで天使たちは,皆一斉にサジダしたが,
73. The angels fell down prostrate, every one.
38/74
74. إِلَّا إِبْلِيسَ اسْتَكْبَرَ وَكَانَ مِنَ الْكَافِرِينَ
Ey İblîs! buyurdu: o benim iki elimle yarattığıma secde etmene ne mani' oldu sana? Kibirlenmek mi istedin? Yoksa âlîlerden mi bulunuyorsun?
イブリースだけはそうしなかった。かれは高慢で,信仰を拒む者となった。
74. Saving Iblis, he was scornful and became one of the disbelievers.
38/75
75. قَالَ يَا إِبْلِيسُ مَا مَنَعَكَ أَنْ تَسْجُدَ لِمَا خَلَقْتُ بِيَدَيَّ ۖ أَسْتَكْبَرْتَ أَمْ كُنْتَ مِنَ الْعَالِينَ
Dedi ki ben ondan hayırlıyım beni bir ateşten yarattın, onu ise bir çamurdan yarattın
かれは仰せられた。「イブリースよ,われの手ずから創ったものにサジダするのに,何があなたを妨げたのか。あなたは高慢なのか,それとも高い(偉力ある)者なのか。」
75. He said: O Iblis! What hindereth thee from falling prostrate before that which I have created with both My hands? Art thou too proud or art thou of the high
38/76
76. قَالَ أَنَا خَيْرٌ مِنْهُ ۖ خَلَقْتَنِي مِنْ نَارٍ وَخَلَقْتَهُ مِنْ طِينٍ
Buyurdu ki: hemen çık oradan çünkü artık sen matrud (racîm) sin
かれは申し上げた。「わたしはかれ(人間)よりも優れています,あなたは火でわたしを御創りになりましたが,かれは泥で創られただけです。」
76. He said: I am better than him. Thou createdst me off fire, whilst him Thou didst create of clay.
77. قَالَ فَاخْرُجْ مِنْهَا فَإِنَّكَ رَجِيمٌ
Ve her halde üzerindedir lâ'netim ceza gününe kadar
かれは仰せられた。「それならあなたは,ここから出て行きなさい,本当に忌まわしいから。
77. He said: Go forth from hence, for lo! thou art outcast,
38/78
78. وَإِنَّ عَلَيْكَ لَعْنَتِي إِلَىٰ يَوْمِ الدِّينِ
Dedi: ya rab! o halde ba'solunacakları güne kadar beni geri bırak
そしてわれからの見限りは,審判の日まで必ずあなたの上にあろう。」
78. And lo! My curse is on thee till the Day of Judgment.
38/79
79. قَالَ رَبِّ فَأَنْظِرْنِي إِلَىٰ يَوْمِ يُبْعَثُونَ
Haydi buyurdu: geri bırakılanlardansın
かれは申しあげた。「主よ,かれらが呼び起こされる日まで,猶予を願います。」
79. He said: My Lord! Reprieve me till the day when they are raised.
38/80
80. قَالَ فَإِنَّكَ مِنَ الْمُنْظَرِينَ
Malûm vakıt gününe kadar
かれは仰せられた。「あなたを猶予しよう。
80. He said: Lo! thou art of those reprieved
38/81
81. إِلَىٰ يَوْمِ الْوَقْتِ الْمَعْلُومِ
Öyle ise dedi: ızzetine kasem ederim ki ben onların hepsini mutlak iğva eder sapıtırım
定められた日時まで。」
81. Until the day of the time appointed.
82. قَالَ فَبِعِزَّتِكَ لَأُغْوِيَنَّهُمْ أَجْمَعِينَ
Ancak içlerinden ıhlâs ile seçilmiş has kulların müstesnâ
かれは申し上げた。「それでは,あなたの御威光にかけて誓います。わたしはかれら(人間)凡ての者を誘惑します。
82. He said: Then, by Thy might, I surely will beguile them every one,
38/83
83. إِلَّا عِبَادَكَ مِنْهُمُ الْمُخْلَصِينَ
Buyurdu ki o doğru ve ben hep doğruyu söylerim
かれらの中の,あなたの謙虚なしもべを除いては。」
83. Save Thy single minded slaves among them.
38/84
84. قَالَ فَالْحَقُّ وَالْحَقَّ أَقُولُ
Celâlim hakkı için Cehennemi mutlak dolduracağım senden ve onların sana tabi' olanlarından topunuzdan tıka basa
かれは仰せられた。「それは真実である。われからも真実を言う。
84. He said: The Truth is, and the Truth I speak,
38/85
85. لَأَمْلَأَنَّ جَهَنَّمَ مِنْكَ وَمِمَّنْ تَبِعَكَ مِنْهُمْ أَجْمَعِينَ
De ki: bir ecir istemiyorum sizden ona karşı ve ben o tekellüfcilerden değilim
われは,あなたとあなたに従う凡ての者で,地獄を満たすであろう。」
85. That I shall fill hell with thee and with such of them as follow thee, together.
86. قُلْ مَا أَسْأَلُكُمْ عَلَيْهِ مِنْ أَجْرٍ وَمَا أَنَا مِنَ الْمُتَكَلِّفِينَ
O sırf bir zikir, bir öğüttür bütün âlemîn için
言え,「わたしはこの(クルアーン) に対し何の報酬もあなたがたに求めない。またわたしは偽善者ではない。
86. Say (O Muhammad, unto mankind): I ask of you no fee for this, and I am no impostor.
87. إِنْ هُوَ إِلَّا ذِكْرٌ لِلْعَالَمِينَ
Ve her halde onun haberini bir zaman sonra bileceksiniz
これは諸民族に対する訓戒に外ならない。
87. Lo! it is naught else than a reminder for all peoples
38/88
88. وَلَتَعْلَمُنَّ نَبَأَهُ بَعْدَ حِينٍ
0
時が来たら,あなたがたはそれが其実であることを必ず知るであろう。」
88. And ye will come in time to know the truth thereof.


Yenişehir..

Şablon:Sadeleştirilmiş ET


Sure Formülleri

Sure Formülleri

Advertisement