Yenişehir Wiki
Register
Advertisement

SALIH(A) (Salâh. dan) Ise yarar, elverisli, uygun, iyi. Hakli olan, itikatli, dindar, dinî emirlere uyan. * Faziletli, ehl-i takva olan.

SALIHAT Dine uygun iyi hareketler. Cenab-i Hakk'in ve Peygamber Aleyhissalâtü Vesselâm'in begenecegi isler, iyilikler. * Hayir ve hasenat sâhibi müslüman kadinlar.

SALIHÛN Salih kimseler, günahkâr olmayanlar, salihler.

AMEL-I SÂLIH

Allah rizâsina uyan hayirli amel. Günahlardan uzak olan is, fiil. Maddi veya mânevi hukuk-u ibâdi ifâ etmek.(Bugünlerde Kur'an-i Hakîm'in nazarinda, Imandan sonra en ziyade esas tutulan takvâ ve amel-i sâlih esaslarini düsündüm. Takvâ, menhiyyattan ve günahlardan ictinab etmek ve amel-i sâlih, emir dâiresinde hareket ve hayrat kazanmaktir. Her zaman def-i ser, celb-i nef'a râcih olmakla beraber, bu tahribat ve sefahet ve cazibedâr hevesat zamaninda bu takvâ olan, def-i mefasid ve terk-i kebâir üss-ül esas olup, büyük bir rüchaniyyet kesbetmis. Bu zamanda tahribat ve menfi cereyan dehsetlendigi için, takvâ, bu tahribata karsi en büyük esastir. Farzlarini yapan, kebireleri islemiyen kurtulur. Böyle kebâir-i azime içinde amel-i sâlihin ihlasla muvaffakiyyeti pek azdir. Hem az bir amel-i sâlih bu agir serait içinde çok hükmündedir. Hem takvâ içinde bir nevi amel-i sâlih var. Çünkü, bir haramin terki vacibdir. Bir vacibi islemek, çok sünnetlere mukabil sevabi var.Takva; böyle zamanlarda, binler günahin tehacümünde bir tek ictinab, az bir amelle, yüzler günah terkinde, yüzer vacib islenmis oluyor. Bu ehemmiyetli nokta; niyetiyle, takvâ namiyla ve günahtan kaçinmak kasdiyla menfî ibâdetten gelen ehemmiyetli a'mâl-i sâlihadir... K.)

Amel ve Amel-i Sâlih (Sâlih Amel) Ne Demektir?.

Amel ve Amel

Amel ve Amel-i Sâlih (Sâlih Amel) Ne Demektir? Amel-i Sâlih: İyi, güzel, faydalı, sevaba ve Allah'ın rızasına sebep olacak, haram sınırına girmeksizin kişinin iman, iyi bir niyet ve ihlâs ile yapmış olduğu davranışlar. Amel, iş manasına gelir. Sâlih ise, elverişli, yararlı, yarayışlı, kendisi doğru olan, kendini düzelten demektir. Dolayısıyla amel-i sâlih; kişiye ahiret saadetini sağlamaya, Allah'ın rızasını kazanmaya elverişli olan, Allah katında bir değer ifade eden davranışlardır. Amel: İş, vazife, hareket, idare, işlemek, yapmak, davranış, etki, ibadet, hayırlı iş anlamlarına gelir. Daha ziyade canlıların bir maksatla, bilinçli bir şekilde yaptıkları işe amel denir. Yapılan işte bir gaye ve maksat yoksa buna fiil denir, amel denmez. Amel, niyete, iradeye bağlı olarak yapılan iştir; amel, bilinçli bir aksiyondur. Fakat fiilde bilinç her zaman söz konusu olmayabilir. Kur'an-ı Kerim'de amel kelimesi çeşitli kalıplarda 350 defa geçmektedir. Amel, iyi (sâlih) ve kötü (seyyi') amel olmak üzere ikiye ayrılır. İnsan yeryüzüne, nasıl davranışlar göstereceği, iyi ve kötü amellerden neler yapacağı belli olsun diye çıkarılmıştır. "Hanginizin daha iyi amel işleyeceğini denemek için ölümü ve hayatı yaratan O'dur." (67/Mülk, 2) "Şüphesiz ki sizi biraz korku, açlık, mal, can ve ürün eksikliğiyle imtihan edeceğiz. (Ey Muhammed) sabredenleri müjdele!" (2/Bakara, 155) İslam'da bir iyiliğin ve sâlih amelin dünya ve ahirette ecir ve sevap kaynağı olması için bu ameli işleyen kimsenin imanlı olması şarttır. Bu konuda iman ön şarttır. İmanı kuvvetlendiren, sağlamlaştıran, onu çepeçevre sararak koruyan sâlih amellerdir. Amel-i sâlih, Kur'an-ı Kerim'de doksan küsur yerde doğrudan doğruya veya dolaylı olarak emredilmiştir. Sâlih amelden söz eden ayetler genellikle önce imana değinerek başlarlar. Bunların hep "iman edip sâlih amel işleyenler..." şeklinde oldukları görülmektedir. Bu da iman ile amelin, bir bütünün ayrılmaz parçaları olduğunu ortaya koyar. İman olmadan güzel davranışların hiçbir önemi olmadığı gibi, sâlih amel olmadan da kuru bir imanın tadı yoktur. (1) Allah ve Rasül'üne iman etmenin, çok geniş anlamda, salih amelden sayıldığını görmekteyiz. Nitekim bir hadiste Hz. Peygamber'e hangi amel efdaldir, diye sorulmuş, o da: "Allah ve Rasül'üne iman etmektir" buyurmuştur. (Buhâri, İman 18). İman kavramında olduğu gibi, takva, şükür, sabır gibi diğer kalbî fiilleri de salih amel içerisinde mütalaa etmek mümkündür. Mesela şükür, kalp amellerindendir ve kalp amelleri de, âzâların amellerinden daha şereflidir. Bundan dolayı Allah'ı zikretmek, en faziletli amellerden sayılmıştır. Fiilleri, kalbî ve bedenî, yani organlara ait olmak üzere iki kısma ayırmak mümkündür. Buradan hareketle, müfessirler, salih ameli çeşitli kısımlara ayırmaktadırlar. Fahreddin Razi, kulun amelini üç kısma ayırmakta ve bunları da: Kalbin ameli, kulun fikri, inancı ve tasdiki, Dilin ameli, kulun zikri ve şehadeti, Âzâların ameli, kulun tâaati ve ibadeti şeklinde sıralamaktadır. Elmalılı da, bir yerde salih ameli, kalbî, bedenî ve mâlî olmak üzere üçe ayırırken, başka bir yerde ise, salih amelin iki kısım olduğunu, bunlardan birinin bedenî ibadetler gibi, mükellefin öncelikle kendi salahına yarayan ameller; diğerinin de, zekât ve sadaka gibi başkalarına faydalı olan ameller olduğunu kaydeder. Salih amelleri, kalbî ve bedenî olmak üzere ikiye ayırabiliriz. Bedenî olan da, namaz gibi sadece bedeni ve kişiyi ilgilendiren; zekât gibi hem ferdi ve hem de toplumu ilgilendiren mâlî olmak üzere ikiye ayrılır.

[]

[]

Ico libri Anlamlar

[1]Bütün günahlardan kendini korumak. Dinin yasak ettiğinden veya haram olduğunda şüphesi olan şeylerden çekinmek. (Bak: Amel-i-sâlih, İttika, Vicdan) (Takva, menhiyattan ve günahlardan içtinab etmek; ve amel-i salih emir dairesinde hareket ve hayrat kazanmaktır. Her zaman def'-i şer, celb-i nef'a racih olmakla beraber; bu tahribat ve sefahet ve cazibedar hevesat zamanında bu takva olan, def-i mefasid ve terk-i kebair üss-ül esas olup, büyük bir rüçhaniyet kesbetmiş. R.N.) (Ey muhatab olan insanlar! Havf ve reca ortasında bulunmakla, takvayı recâ ederek Rabbinize ibadet ediniz. Bu itibarla insan, ibadetine itimad etmemelidir ve daima ibadetinin artmasına çalışmalıdır. Reca mânası, sâmi' ve müşahidlere göre olursa şöyle te'vil edilecektir: Ey müşahidler! Arslanın pençesini gören adam, o pençenin iktizası olan parçalamayı arslandan ümid ve reca ettiği gibi; siz de, insanları ibadet techizatiyle mücehhez olduklarını gördüğünüzden, onlardan takvayı reca ve intizar edebilirsiniz. Ve keza, ibadetin fıtrî bir iktiza neticesi olduğuna işarettir. Takva, tabakat-ı mezkurenin ibadetlerine terettüb ettiğinden, takvanın bütün kısımlarına, mertebelerine de şamildir. Meselâ: Şirkten takva; kebairden, masivaullahdan kalbini hıfzetmekle takva; ikabdan içtinab etmekle takva; gazabdan tahaffuz etmekle takva. Demek kelimesi bu gibi mertebeleri tazammun eder. Ve keza, ibadetin ancak ihlâs ile ibadet olduğuna ve ibadetin mahzan vesile olmayıp maksud-u bizzat olduğuna; ve ibadetin sevab ve ikab için yapılmaması lüzumuna işarettir. İ.İ.)


Sâlih Amel

İnsanoğlunun, yaptığı sâlih amelleri gözünde büyüterek bir hayli ibâdet yaptığını, ibâdet ve tâat husûsunda durumunun iyi olduğunu düşünerek, günahlarını unutmaktan sakınması gerekir. Çünkü bunda, amellerin onu şımartması ve işlediği günahların azâbından emin olması vardır. Böyle bir durum ise tehlikelidir. (Ahmed bin Âsım Antâkî)

Nuvola apps bookcase Köken

[1]

Balance icon Eş Anlamlılar

[1]
Advertisement