Yenişehir Wiki
Advertisement

Sihirbâz Büyü yapan, büyücü. Sâhir, neffase.

BÜYÜ

Sözlükte "aldatmak, göz boyamak, oyalamak, uzaklaşmak, gönlünü çalmak, batıl şeyi hak diye göstermek ve gizli işlem yapmak" gibi anlamlara gelen büyü, ıstılahta, tabiat üstü âlem ile bağ kurarak, yahut kendilerinde gizli güçler bulunduğuna inanmak sûretiyle bazı doğal nesneler kullanarak yapılan işlerdir.

Büyü, İslâm'dan önceki toplumlarda ve dinlerde de gelecekten haber verme, tılsımla tedavi etme, cincilik ve falcılık yapmak sûretiyle kehanette bulunma gibi davranışlar biçiminde bir çıkar vasıtası olarak kullanılmıştır. Büyünün asıl amacı, insana ve olaylara etki ederek çok avlama, balık tutma, hayvan yetiştirme, düşmanı yenme, zarara uğratma veya öldürme, çocuk, ürün ve mal çoğaltma, hastalıktan kurtulma, kısaca kişilere etki ederek iyilik ya da kötülük etmek sûretiyle bir menfaat sağlamadır. Büyü, olağanüstü etkileyici bir güç veya bilgiye sahip olduğuna inanılan kişilerce diğer bazı insanlara yapılır. Bunlar büyücü, şaman, sihirbaz, hekim gibi toplumlara göre adları değişen insanlardır. Bunların güçlerini iyiye de, kötüye de kullanabileceklerine inanılır. Büyüde araç olarak ruhlar, cinler, şeytanlar, canlı veya ölmüş bazı hayvanlar, cisimler, şekiller hatta adlar bile kullanılır.

Kur'ân-ı Kerim'de çoğunlukla büyü anlamına gelen sihir kelimesi, türevleriyle birlikte 62 defa geçmektedir. Bu kavram ilk kez Müddessir sûresinde insanları etkileyen söz anlamında kullanılmıştır. "Sonra baktı, sonra kaşlarını çattı, suratını astı. En sonunda, kibrini yenemeyip sırt çevirdi de: "Bu (Kur'ân) dedi, olsa olsa (sihirbazlardan öğrenilip) nakledilen bir sihirdir. Bu insan sözünden başka bir şey değildir." (Müddessir, 74/21-25) "Bir mucize görecek olsalar yüz çevirirler ve `süregelen bir büyüdür.' derler." (Kamer, 54/2)

İslâm dinî büyü yapmayı, kesin olarak yasaklamış ve bunu büyük günahlar arasında saymıştır. Büyü yapmada, Allah'ın irade ve kudreti üstünde işler başarabilme iddiası vardır. Ayrıca büyücülerin her şeyi bildiği, başaramadıkları hiçbir iş olmadığı tarzındaki inançlar da İslâm dinine ters düşmektedir. Bu yüzden İslâm bilginleri kitap ve sünnete uymayan sadece aldatmaya matuf büyüyü tamamen reddetmişlerdir. Büyü ve onun eseri olan davranışlardan kurtulmak için yine Allah'a sığınmak gerekir. (F.K.)

Kur’an-ı Kerim’de Sihir Kavramı:

“Sihir” kelimesi, türevleriyle birlikte Kur’ân-ı Kerim’de 60 yerde geçer; 2 âyette de “kâhin” kelimesi kullanılır. Kur’an, câhiliyye toplumu üyesi müşriklerin, hak olarak gönderildiklerini tebliğ ettiklerinde, bunları alışılmadık, duyulmadık şeyler olarak değerlendirerek, peygamberlere “büyülenmiş, kendisine sihir yapılmış, cinlenmiş, mecnun” gibi ifâdeler yakıştırdıklarını belirtir. Yine hakkın ifadesi olan vahye de “bu bir sihirdir/büyüdür” dediklerini ifade eder (10/Yûnus, 2). Kur’an, bu ithamları kesin bir dille reddeder. Peygamberin bir kâhin, mecnun veya sihre uğramış biri, ya da büyücü/sihirbaz olmadığını belirtir (52/Tûr, 29-30; 68/Kalem, 2; 81/Tekvîr, 22). Peygamberlerin mûcize göstermesine karşı kâfirler buna sihir demişlerdir (5/Mâide, 110; 6/En’âm, 7; 10/Yûnus, 77; 27/Neml, 13, 28/Kasas, 48; 37/Sâffât, 14-15) Bunların yanında sihrin peygamberlerle ve vahiyle zerre kadar ilgisi olmayan, şeytânî bir pislik ve küfür olduğu vurgulanır. “Sihir” kelimesi, Kur’an’da “hile” (20/Tâhâ, 64, 69), “kandırmak ve aldatmak” (23/Mü’minûn, 89) anlamlarında kullanılır. Sihirbazlar/büyücüler fesatçı/bozguncu (müfsid) olarak değerlendirilir ve Allah’ın onların işini düzeltmeyeceği açıklanır (10/Yûnus, 81). Kur’an, sihirbazların, nereye gitseler başarılı olamayacağını belirtir (20/Tâhâ, 69; 10/Yûnus, 77). Allah, sihri tesirsiz bırakacak, iptal edecektir (10/Yûnus, 81). Kur’an, Hz. Mûsâ ile Firavunun sihirbazları arasındaki mücâdeleyi, değişik sûrelerde ve bazı ayrıntılarla birlikte açıklar (7/A’râf, 103-126; 10/Yûnus, 75-86; 20/Tâhâ, 56-72; 26/Şuarâ, 30-51). Bu mücâdelenin vurgulanması, her dönemde değişik biçimde ve farklı araçlarla Firavunların sihirbazlar/büyücüler (hakkı bâtıl ve bâtılı hak, akı kara ve karayı ak gösterenler, insanları çeşitli hilelerle kandıran ve oyalayanlar) ile vahyin ve Peygamberî dâvetin karşısına çıkacaklarını hatırlatır. Yine mü’minlere ders ve moral verilir; kim olurlarsa olsunlar, büyücülerin ortaya koyduklarını Allah boşa çıkarıp iptal edecek, her nerede olurlarsa olsunlar büyücüler başarısız olacaklar, her iki dünyada da felâha kavuşamayacaklar, kurtuluşa eremeyeceklerdir.

“Süleyman’ın hükümranlığı hakkında onlar, şeytanların söylediklerine tâbi oldular. Halbuki Süleyman kâfir olmadı (Büyü yapmadı ve ona inanmadı). Lâkin şeytanlar kâfir oldular. Çünkü insanlara sihri (büyü ilmini) ve Bâbil’de Hârût ve Mârût’a indirileni öğretiyorlardı. Halbuki o iki melek herkese ‘Biz imtihan için gönderildik, sakın (yanlış inanıp büyü yapmaya cevaz verip de) kâfir olmayasınız’ dedikten sonra ancak ilim öğretirlerdi. Onlar karı ile koca arasını açan şeyleri öğreniyorlardı. Büyücüler, Allah’ın izni olmadan hiçbir hususta zarar veremezler. Onlar (büyücüler) kendilerine fayda vereni değil de zarar vereni öğrenirler. Onlar kesinlikle bilmişlerdir ki, kim onu (sihri) satın alırsa (ona para verirse), onun âhiretten nasîbi yoktur. Karşılığında kendi varlıklarını sattıkları şey ne kötüdür! Keşke bunu anlasalardı!” (2/Bakara, 102) “Allah o zaman şöyle diyecek: ‘Ey Meryem oğlu İsa! (...) Hani İsrâiloğullarını (seni öldürmekten) engellemiştim; kendilerine apaçık deliller (mûcizeler) getirdiğin zaman, içlerinden inkâr edenler, ‘bu apaçık bir sihirden başka bir şey değildir’ demişlerdi.” (5/Mâide, 110) “Eğer sana kâğıt üzerine yazılmış bir Kitap indirseydik de onlar elleriyle onu tutmuş olsalardı, yine de inkâr ediciler: ‘Bu, apaçık büyüden başka bir şey değildir’ derlerdi.” (6/En’âm, 7) “Firavun kavminden ileri gelenler dediler ki: Bu çok bilgili bir sihirbazdır. Sizi yurdunuzdan çıkarmak istiyor; ne buyurursunuz? Dediler ki: O’nu da kardeşini de beklet, şehirlere toplayıcı (memurlar) yolla. Bütün bilgili sihirbazları (toplayıp) sana getirsinler. Sihirbazlar Firavun’a geldi ve ‘eğer üstün gelen biz olursak, bize kesin bir mükâfat var mı?’ dediler. (Firavun:) ‘Evet, hem de siz mutlaka yakınlarımdan olacaksınız’ dedi. (Sihirbazlar,) ‘Ey Mûsâ, sen mi (önce hünerini ortaya) atacaksın, yoksa önce atanlar bizler mi olalım?’ dediler. ‘Siz atın’ dedi. Onlar atınca insanların gözlerini büyülediler, onları korkuttular ve büyük bir sihir (ortaya) getirdiler. Biz de Mûsâ’ya, ‘asanı at’ diye vahyettik. Bir de baktılar ki; bu, onların uydurduklarını yakalayıp yutuyor. Böylece gerçek ortaya çıktı ve onların yapmakta oldukları yok olup gitti. (Firavun ve kavmi) orada yenildi ve küçük düşerek geri döndüler. Sihirbazlar ise secdeye kapandılar. ‘Mûsâ ve Hârun’un da Rabbi olan âlemlerin Rabbine inandık’ dediler. Firavun dedi ki: ‘Ben size izin vermeden O’na iman mı ettiniz? Bu hiç şüphesiz şehrin (Mısır) kıptî olan halkını oradan çıkarmak için kurduğunuz bir tuzaktır. Ama yakında (başınıza gelecekleri) bileceksiniz! Mutlaka ellerinizi ve ayaklarınızı çaprazlama keseceğim, sonra da hepinizi asacağım.’ Onlar, ‘Biz zaten Rabbimiz’e döneceğiz. Sen sadece, Rabbimiz’in âyetleri geldiğinde onlara inandığımız için bizden intikam alıyorsun. Ey Rabbimiz, üstümüze sabır yağdır ve bizi müslüman olarak öldür’ dediler.” (7/A’râf, 109-126) “Ve dediler ki: ‘Sen bizi büyülemek için her ne mûcize getirirsen, biz asla sana inanacak değiliz.” ‘7/A’râf, 132) “Firavun dedi ki: ‘Bilgili bütün sihirbazları bana getirin! Sihirbazlar gelince Mûsâ onlara: ‘Atacağınızı atın’ dedi. Onlar (iplerini) atınca, Mûsâ dedi ki: ‘Sizin getirdiğiniz sihirdir. Allah onu iptal edecek, boşa çıkaracaktır. Çünkü Allah fesatçıların/bozguncuların işini düzeltmez. Suçluların hoşuna gitmese de Allah, sözleriyle gerçeği açığa çıkaracaktır.” (10/Yûnus, 79-82) “İçlerinden bir adama: ‘İnsanları uyar ve iman edenlere, Rableri katında onlar için yüksek bir doğruluk makamı olduğunu müjdele’ diye vahyetmemiz, insanlar için şaşılacak bir şey mi oldu ki, o kâfirler: ‘Bu elbette apaçık bir sihirbazdır’ dediler.” (10/Yûnus, 2) “Katımızdan onlara hak (mûcize) gelince: ‘Bu elbette apaçık bir sihirdir’ dediler. Mûsâ: ‘Size hak geldiğinde onun için (hep böyle) mi dersiniz? Bu bir sihir midir? Halbuki sihirbazlar iflâh olmazlar’ dedi.” ‘10/Yûnus, 76-77) “...(Rasûlüm!) ‘ölümden sonra muhakkak diriltileceksiniz’ desen, kâfir olanlar derhal ‘bu, açık bir büyüden başka bir şey değildir’ derler.” (11/Hûd, 7) “Öncekilerin başına gelenlerden ders almaları gerekirken onlar hâlâ buna (Kur’an’a) inanmıyorlar. Onlara gökten bir kapı açsak da oradan yukarı çıksalar, yine ‘gözlerimiz boyandı, daha doğrusu bize büyü yapılmıştır’ derler.” (15/Hıcr, 13-15) “Biz, onların seni dinlerken ne maksatla dinlediklerini, kendi aralarında fısıldaşırlarken de o zâlimlerin, ‘Siz, sihirlenmiş bir adamdan başkasına uymuyorsunuz!’ dediklerini çok iyi biliriz.” (17/İsrâ, 47) “(Firavun’un sihirbazları) şöyle dediler: ‘Bu ikisi (Mûsâ ve Hârun), muhakkak ki, sihirleriyle sizi yurdunuzdan çıkarmak ve sizin örnek yolunuzu ortadan kaldırmak isteyen iki sihirbazdırlar sadece. Öyle ise hilenizi kurun; sonra sıra halinde gelin! Muhakkak ki bugün, üstün gelen kazanmıştır. Dediler ki: ‘Ey Mûsâ! Ya sen at veya önce atan biz olalım.’ ‘Hayır, siz atın’ dedi. Bir de baktı ki, büyüleri sâyesinde ipleri ve sopaları, kendisine gerçekten koşuyor gibi görünüyor. Mûsâ, birden içinde bir korku duydu. ‘Korkma!’ dedik, ‘üstün gelecek olan, kesinlikle sensin.’ Sağ elindekini at da, onların yaptıklarını yutsun. Yaptıkları, sadece bir büyücü hilesidir. Sihirbaz/büyücü ise, nereye varsa (ne yapsa) iflâh olmaz. Bunun üzerine sihirbazlar secdeye kapandılar; ‘Hârun’un ve Mûsâ’nın Rabbine iman ettik’ dediler.” (20/Tâhâ, 63-70) “...(O müşrik) zâlimler (mü’minlere:) ‘Siz, ancak büyüye tutulmuş bir adama uymaktasınız!’ dediler.” (25/Furkan, 8) “Dediler ki: ‘Sen, olsa olsa iyice sihirlenmiş birisin!” (26/Şuarâ, 153) “(Firavun ve adamları Hz. Mûsâ’ya, azâbı görünce) Dediler ki: ‘Ey sihir ustası! Sana verdiği ahid uyarınca bizim için Rabbine duâ et; çünkü biz, doğru yola gireceğiz.” (43/Zuhruf, 49) “İşte böylece, onlardan öncekilere herhangi bir peygamber geldiğinde hemen: ‘O, bir büyücüdür veya delidir’ dediler.” (51/Zâriyât, 52) “O gün cehennem ateşine itilip atılırlar da, ‘işte yalanlayıp durduğunuz ateş budur’ denilir. Bir sihir midir bu, yoksa görmüyor musunuz?” (52/Tûr, 13-15) “(Ey Muhammed!) Sen öğüt ver, Rabbinin nimetiyle sen ne bir kâhinsin, ne de cinlenmiş bir deli.” (52/Tûr, 29) “Onlar bir mûcize görürlerse hemen yüz çevirirler ve: ‘eskiden beri devam edegelen bir büyüdür’ derler.” (54/Kamer, 2) “(Rasûl’üm,) Sen -Rabbinin nimeti sâyesinde- mecnun (cinlenmiş veya deli) değilsin.” (68/Kalem, 2) “De ki: ‘Yaratıkların şerrinden, bastırdığı zaman karanlığın şerrinden, düğümlere üfleyenlerin şerrinden, hased ettiği zaman hasedçinin şerrinden, tan yerini ağartan Rabbe sığınırım.” (113/Felak, 1-5)

Fal Ve Her Türlü Kehanet:

Gerek günümüzde sosyete falı olarak bilinen tarot ve eskiden mü­nec­cimlik denilen astroloji (burçlar ya da yıldız falı), gerek daha çok çingene­ler tarafından yarıdilencilik amaçlarıyla bakılan su, el ve ayna falı, gerekse şehir halkı arasında yaygın olan kahve falı bu kısma gir­mek­tedir. Bazı kimselerin “Fala inanma, falsız da kalma” sözü açık bir çeliş­ki­dir. Şirk riskini ortadan kaldırmaz. İmânî açıdan son derece tehlikeli olan tüm eylem, söz ve tavırlar mizah konusu yapılamazlar. Nitekim ciddi anlamda olmasa bile bu tür sözleri sarfedenlerin yeniden Kelime-i Şahadet getirme­leri gerekir. [1] [1] Ferit Aydın, İslam’da İnanç Sistemi, Kahraman Yayınları: 147.

BÜYÜ Cin gibi manevî varlıklar aracılığı ile insan veya başka varlıklar üzerinde etki meydana getirme işi. Dinimiz büyücülerin şerrinden, kötülüklerinden Allah'a sığınmamızı emreder. Müslüman büyücülük yapmaz.

[]

[]

Ico libri Anlamlar

[1] Büyü
[2] Yelvi

Nuvola apps bookcase Köken

[1] Nuvola apps bookcase Köken

Nuvola Turkish flag Türk Dilleri


|} | width=1% | |bgcolor="#FFFFE0" valign=top width=48%|

|}

|}

en:sihir fr:sihir ku:sihir zh:sihir

[]

[]

Ico libri Anlamlar

[1] Tabiat kanunlarına aykırı sonuçlar elde etmek iddiasında olanların başvurdukları gizli işlem ve davranışlara verilen genel ad

Balance icon Eş Anlamlılar

[1] afsun, sihir, füsun, bağı

Crystal Clear app Community Help Atasözleri

[1] Bir fit bin büyü yerini tutar

Nuvola Turkish flag Türk Dilleri


  • Türkmence: [[ovsun#Türkmence|ovsun]] (tk)
  • Şablon:Krc: [[hıynı#Şablon:Krc|hıynı]] (krc)
  • Şablon:Krc: [[halmeş#Şablon:Krc|halmeş]] (krc)
  • Eski Türkçe: yelvi (tr)
  • Eski Türkçe: yalvı (tr)
  • Eski Türkçe: arvış (tr)
  • Eski Türkçe: arvaş (tr)

|} | width=1% | |bgcolor="#FFFFE0" valign=top width=48%|

|}

|}

en:büyü

[]

[]

Ico libri Anlamlar

[1] Büyücü
[2] İllüzyon numaraları ve el maharetleri yaparak halkı eğlendiren kişi

Nuvola apps bookcase Köken

[1] ( Arapça)

Balance icon Eş Anlamlılar

[2] illüzyonist, göz bağcı, hokkabaz

Nuvola Turkish flag Türk Dilleri


|} | width=1% | |bgcolor="#FFFFE0" valign=top width=48%|

|}

|}

Crystal Clear app internet Çeviriler

Bakınız

AF - Afv - af


AFFETMEK Affetmek
Af/Sözlük Af/WP Af/VP
Kur'an'da af Hadiste af Tefsir'de af Türk kültüründe af Oryantalistlerin eserlerinde af
Kanuni Sultan Süleyman ın oğlunun babasından affedilme talepli şiiri. Affetmekle ilgili güzel yazılar AFF-I HUSUSİ Af kanunu İnfaz kanunu ile af 2020 infaz affı

: [1] [[towenaar#

20160207 071955

D. 3/134- 3/133-3/135- 3/136- Af- öfkesini yutmak

Bakınız

AF - Afv - af


AFFETMEK Affetmek
Af/Sözlük Af/WP Af/VP
Kur'an'da af Hadiste af Tefsir'de af Türk kültüründe af Oryantalistlerin eserlerinde af
Kanuni Sultan Süleyman ın oğlunun babasından affedilme talepli şiiri. Affetmekle ilgili güzel yazılar AFF-I HUSUSİ Af kanunu İnfaz kanunu ile af 2020 infaz affı

|towenaar]] (af)

  • Şablon:De: [1] Zauberer (de)
  • Arapça: [1] ساحر (ar)
  • Şablon:Sq: [1] [[magjistar#Şablon:Sq|magjistar]] (sq)
  • Şablon:Bs: [1] vrac (bs)
  • Şablon:Br: [1] [[sorser#Şablon:Br|sorser]] (br), [[strobinellour#Şablon:Br|strobinellour]] (br), [[hudour#Şablon:Br|hudour]] (br), [[achantour#Şablon:Br|achantour]] (br), [[boemer#Şablon:Br|boemer]] (br)
  • Chinese: {{{1}}}: [1] [[男巫#Chinese: {{{1}}}|男巫]] (zh)
  • Şablon:Eo: [1] [[magiisto#Şablon:Eo|magiisto]] (eo), [[sorĉisto#Şablon:Eo|sorĉisto]] (eo)
  • Şablon:Et: [1] võlur (et), maag (et), nõid (et)
  • Farsça: [1] [[جادوگر#Farsça|جادوگر]] (fa), [[طلسم کننده#Farsça|طلسم کننده]] (fa), [[نابغه#Farsça|نابغه]] (fa)
  • Şablon:Fi: [1] velho (fi)
  • Şablon:Fr: [1] magicien (fr), mage (fr)
  • Şablon:Cy: [1] [[dewin#Şablon:Cy|dewin]] (cy), [[swynwr#Şablon:Cy|swynwr]] (cy), [[hudol#Şablon:Cy|hudol]] (cy)
  • Şablon:Gl: [1] [[mago#Şablon:Gl|mago]] (gl)
  • Şablon:Gu: [1] [[જાદુગર#Şablon:Gu|જાદુગર]] (gu)
  • Şablon:Nl: [1] tovenaar (nl)
  • Şablon:Hi: [1] [[जादूगर#Şablon:Hi|जादूगर]] (hi)
  • Şablon:He: [1] מכשף (he)

|} | width=1% | |bgcolor="#FFFFE0" valign=top width=48%|

  • (İngilizce): [1] [[wizard#(İngilizce)|wizard]] (en), [[magician#(İngilizce)|magician]] (en), [[sorcerer#(İngilizce)|sorcerer]] (en)
  • Şablon:Ga: [1] [[draíodóir#Şablon:Ga|draíodóir]] (ga)
  • Şablon:Es: [1] mago (es), brujo (es), hechicero (es)
  • Şablon:Sv: [1] trollkarl (sv)
  • (İtalyanca): [1] mago (it), stregone (it)
  • Japonca: [1] 魔法使い (ja)
  • Şablon:Ca: [1] mag (ca)
  • Şablon:Qu: [1] [[wamulli#Şablon:Qu|wamulli]] (qu)
  • Şablon:La: [1] magus (la)
  • Polonya Bayrağı Polonya: [1] czarodziej (pl), czarownik (pl)

: [1] varázsló (hu)

  • Şablon:Mg: [1] [[magy#Şablon:Mg|magy]] (mg)
  • Şablon:Mt: [1] [[sahhar#Şablon:Mt|sahhar]] (mt)
  • Şablon:Mr: [1] [[जादुगर#Şablon:Mr|जादुगर]] (mr)
  • Şablon:Pt: [1] feiticeiro (pt)
  • Şablon:Ro: [1] mag (ro), vrăjitor (ro)
  • Şablon:Sa: [1] [[मायाकारः#Şablon:Sa|मायाकारः]] (sa)
  • Şablon:Sw: [1] [[mchawi#Şablon:Sw|mchawi]] (sw)

|}

|}


en:sihirbaz fr:sihirbaz ru:sihirbaz

Advertisement