Şiir Metni
|
Güncel Türkçesi
|
İngilizce Tercüme
|
Osmanlıca
|
"Hemşîrezâdemdir. Dört yaşında öldü." "Bütün gün işte boğuştum, içim sıkıldı. Yeter!Yarın da aynı mezâhimle uğraşıp duracak Ferâğ içinde düşünmek, vücûdu yormıyarak.Hayât, ceng-i maîşet; cihansa ma´rekedir; Zaman zaman bu sükûnlar birer mütârekedir. ´ Dedim, zemîne uzandım. Fakat huzur o ne zor! Dakîka sürmedi hattâ benim bu yaslanmam... Bir eski komşu gelip: "Vâliden selâm ediyor,
Hemen bizim eve gelsin" deyince davrandım,
Senin değil, yedi kat ellerin yanar ciğeri, Şükür, bugün azıcık farklıdır, diyorduk dün..
Hayır, fılân daha bir anlayışlıdır, dediler. Meğer yalan yere çıkmış o sersemin de adı! Bırak ki anlasalar var mı çâre hiç? Ne gezer! Hekim ilâçlan, oğlum, bütün tesellîdir. İlâç yiyip iyi olmak, o bir tecellîdir. Kesildi kardeşin artık yemekten, içmekten; Lâkırdı dinlemiyor, kendini helâk ediyor. O, hastadan daha şâyân-ı merhamet... Görsen...
Telâş içinde kalıp büsbütün şaşırmadayım. Eğer yetişmese imdâda yok mu komşu hanım... -Görünmüyor, hani hemşîre nerdedir? Gelsin. Benim sözüm ne kadar olsa başkadır, belki Biraz bulurdu teselli... - Nasıl da söylersin! Lâkırdı kâr edecek kim? Duyar mı hiç beriki? Kolay bir iç mi? Senin anne olduğun var mı? Çocuk o halde iken anne sözden anlar mı?
Tamam beşinci seferdir ki kız ölüm görecek! Bu son ümîdi de şâyed giderse dördü gibi, Zavallı kendini vaktinden evvel öldürecek. Çıkıp da gör hele bir kerre şimdi Selmâ?yı
Melil melil bakıyor şimdi bülbül evlâdım! Ne zâlim illet imiş: Bir çocukla uğraşıyor... Şikâyet olmasın amma tahammülüm bitti... Günaha girmedeyim durmuşum da bak şimdi! Ne manzaraydı ki bir kuş kadar uçan o melek Dururdu bî-hareket, kol kanad kımıldamıyor! Gözünde nûr-i nazar titriyor, hemen sönecek... Dudakta nâtıka donmuş; kulak söz anlamıyor! Türâb rengine girmiş cebîn-i sîmîni; Ölüm merâreti duydum, öpünce leblerini!
Kadın kıyâfeti almış gibi -durur mebhût; Yanında komşu kadınlar hurûşa âmâde, Eğerçi ortada dönmekte bir mehîb sükût. Girince ben odadan hepsi kalktılar ayağa, Kızıyla annesi mıhlıydılar fakat yatağa! Dedim: Nedir bu senin yaptığın, düşünsene bir.. Bırak şu hastayı artık biraz da kendisine. Ne çâre, hükm-i kader âkıbet zuhûra gelir, Cenâze şekline girmekte böyle fâide ne? Senin bu yaptığın Allah´a karşı isyandır; Asıl felâkete sabreyleyenler insandır... Şu yolda başlayan âvâre bir talâkatle, Devâm edip gidiyordum ben ictihâdımda... Ne oldu, hastaya bir şey mi oldu, anlamadım... O beht içindeki kızdan kemâl-i şiddetle, Şu sayha koptu ki hâlâ enîni yâdımda. "Ne taş yüreklisiniz... Âh gitti evlâdım!... |
"Kız kardeşimin çocuğudur. Dört yaşında öldü."
Değil miyim? Bana öyleyse, şimdilik ister, Dedim, yere uzandım.Fakat huzur o ne zor! O perişan yuvaya doğru yollandım. Diyordu ağlayarak:-Görme Akif'im çocuğu! Senin değil yedi kat ellerin yanar ciğeri, O pembe pembe yanaklar kireç kesildi bugün! Hayır, filan daha bir anlayışlıdır, dediler. Ne gezer!Hekim ilaçları, oğlum, bütün tesellidir. İlaç içip iyi olmak, o bir tecellîdir. Kesildi kardeşin artık yemekten, içmekten; Söz dinlemiyor, kendini helak ediyor. O, hastadan daha acınmaya lâyık... Görsen... Dedikçe "Anne, çocuktan ümidi kes... Eğer yetişmese imdada yok mu komşu hanım...
-Görünmüyor, hani kızkardeşim nerdedir?-Gelsin. -Nasıl da söylersin! -Söz dinleyecek kim? -Duyar mı hiç beriki? -Çocuk o halde iken anne sözden anlar mı? Tamam beşinci seferdir ki kız ölüm görecek! -Çıkıp da gör hele bir kere şimdi Selma'yı... -Ne hâle koydu felek, git de bak, o simayı! -Sabahleyin dili, baktım, biraz ağırlaşıyor... -Kederli kederli bakıyor şimdi bülbül evladım! -O olmasaydı da ben keşke hasta olsaydım. Günaha girmedeyim durmuşum da bak şimdi! Ne manzaraydı ki bir kuş kadar uçan o melek Gözünde bakışın ışığı titriyor, hemen sönecek... Dudakta konuşma donmuş; kulak söz anlamıyor! Toprak rengine girmiş gümüşten alnı; Ölüm acılığı duydum, öpünce dudaklarını!
Yanında komşu kadınlar coşup ağlamaya hazır, Gerçi ortada korkunç bir sessizlik görünmekteyse de. Kızıyla annesi mıhlıydılar fakat yatağa!
Dedim: Nedir bu senin yaptığın, düşünsene bir... Ne çâre, kaderin hükmü sonunda gerçekleşir, Cenaze şekline girmekte böyle fayda ne? Ne oldu, hastaya bir şey mi oldu, anlamadım... O şaşkınlık içinde duran kızdan büyük bir şiddetle, Şu feryat koptu ki hâlâ inleyişi hatırımda: "Ne taş yüreklisiniz... Ah gitti evlâdım!. |
"My sister's child. She died at four" I got bored , fought at work all day . Enough! Am I not going to struggle again
“Sometimes having rest is truce”
went to the disperse house
Go and see, Selma ...
Let the patient by herslf.
By starting on the road in a stroller ,
|
örnek osmanlıca مقدمة
|
Latin harflerine transkriptli metin | Sadeleştirilmiş metin | İngilizce Tercümesi |
"Hemşîrezâdemdir. Dört yaşında öldü."
Yarın da aynı mezâhimle uğraşıp duracak Değil miyim? Bana öyleyse, Şimdilik ister, Ferâğ içinde düşünmek, vücûdu yormıyarak. Hayât, ceng-i maîşet; cihansa ma´rekedir; Zaman zaman bu sükûnlar birer mütârekedir. ´ Dedim, zemîne uzandım. Fakat huzur o ne zor! Dakîka sürmedi hattâ benim bu yaslanmam... Bir eski komşu gelip: "Vâliden selâm ediyor, Diyor ki: Hasta ağırlaştı, durmasın, akşâm Hemen bizim eve gelsin" deyince davrandım, O âşiyân-ı perişâna doğru yollandım.
Diyordu ağlıyarak: -Görme, Âkif?im çocuğu! Senin değil, yedi kat ellerin yanar ciğeri, Ölüm döşekleri üstünde görse yavrucuğu. Şükür, bugün azıcık farklıdır, diyorduk dün.. O pembe pembe yanaklar kireç kesildi bugün! Filân hekim, dediler. Geldi, baktı, anlamadı. Hayır, fılân daha bir anlayışlıdır, dediler. Meğer yalan yere çıkmış o sersemin de adı! Bırak ki anlasalar var mı çâre hiç? Ne gezer! Hekim ilâçlan, oğlum, bütün tesellîdir. İlâç yiyip iyi olmak, o bir tecellîdir.
Lâkırdı dinlemiyor, kendini helâk ediyor. O, hastadan daha şâyân-ı merhamet... Görsen... Dedikçe "Anne, çocuktan ümîdi kes... Gidiyor!" Telâş içinde kalıp büsbütün şaşırmadayım. Eğer yetişmese imdâda yok mu komşu hanım...
Benim sözüm ne kadar olsa başkadır, belki Biraz bulurdu teselli... - Nasıl da söylersin! Lâkırdı kâr edecek kim? Duyar mı hiç beriki? Kolay bir iç mi? Senin anne olduğun var mı? Çocuk o halde iken anne sözden anlar mı?
Tamam beşinci seferdir ki kız ölüm görecek! Bu son ümîdi de şâyed giderse dördü gibi, Zavallı kendini vaktinden evvel öldürecek. Çıkıp da gör hele bir kerre şimdi Selmâ?yı Ne hâle koydu felek git de bak o sîmâyı!
Melil melil bakıyor şimdi bülbül evlâdım! Ne zâlim illet imiş: Bir çocukla uğraşıyor... O olmasaydı da ben keşke hasta olsaydım. Şikâyet olmasın amma tahammülüm bitti... Günaha girmedeyim durmuşum da bak şimdi! Ne manzaraydı ki bir kuş kadar uçan o melek Dururdu bî-hareket, kol kanad kımıldamıyor! Gözünde nûr-i nazar titriyor, hemen sönecek... Dudakta nâtıka donmuş; kulak söz anlamıyor! Türâb rengine girmiş cebîn-i sîmîni; Ölüm merâreti duydum, öpünce leblerini!
Kadın kıyâfeti almış gibi -durur mebhût; Yanında komşu kadınlar hurûşa âmâde, Eğerçi ortada dönmekte bir mehîb sükût. Girince ben odadan hepsi kalktılar ayağa, Kızıyla annesi mıhlıydılar fakat yatağa!
Bırak şu hastayı artık biraz da kendisine. Ne çâre, hükm-i kader âkıbet zuhûra gelir, Cenâze şekline girmekte böyle fâide ne? Senin bu yaptığın Allah´a karşı isyandır; Asıl felâkete sabreyleyenler insandır...
Devâm edip gidiyordum ben ictihâdımda... Ne oldu, hastaya bir şey mi oldu, anlamadım... O beht içindeki kızdan kemâl-i şiddetle, Şu sayha koptu ki hâlâ enîni yâdımda. "Ne taş yüreklisiniz... Âh gitti evlâdım!... |
"Kız kardeşimin çocuğudur. Dört yaşında öldü."
Yeter! Yarın da aynı sıkıntılarla uğraşıp duracak Değil miyim? Bana öyleyse, şimdilik ister, Rahatlık içinde düşünmek, vücudu yormayarak. Hayat, geçim kavgası; dünya ise savaş alanıdır; Zaman zaman bu dinlenmeler birer ateşkestir" Dedim, yere uzandım.Fakat huzur o ne zor! Dakika sürmedi hattâ benim bu yaslanmam... Bir eski komşu gelip:"Validen selam ediyor, Diyor ki:Hasta ağırlaştı, durmasın, akşam Hemen bizim eve gelsin" deyince davrandım, O perişan yuvaya doğru yollandım.
Diyordu ağlayarak:-Görme Akif'im çocuğu! Senin değil yedi kat ellerin yanar ciğeri, Ölüm döşekleri üstünde görse yavrucuğu. Şükür, bugün azıcık farklıdır, diyorduk dün... O pembe pembe yanaklar kireç kesildi bugün!
Hayır, filan daha bir anlayışlıdır, dediler. Meğer yalan yere çıkmış o sersemin de adı! Bırak ki anlasalar var mı çare hiç? Ne gezer!Hekim ilaçları, oğlum, bütün tesellidir. İlaç içip iyi olmak, o bir tecellîdir.
Söz dinlemiyor, kendini helak ediyor. O, hastadan daha acınmaya lâyık... Görsen... Dedikçe "Anne, çocuktan ümidi kes... Gidiyor!" Telaş içinde kalıp büsbütün şaşırmadayım. Eğer yetişmese imdada yok mu komşu hanım...
-Benim sözüm ne kadar olsa başkadır, belki Biraz bulurdu teselli... -Nasıl da söylersin! -Söz dinleyecek kim? -Duyar mı hiç beriki? -Kolay bir iş mi?-Senin anne olduğun var mı? -Çocuk o halde iken anne sözden anlar mı?
Tamam beşinci seferdir ki kız ölüm görecek! -Bu son ümidi de şayet giderse dördü gibi, -Zavallı kendini vaktinden evvel öldürecek. -Çıkıp da gör hele bir kere şimdi Selma'yı... -Ne hâle koydu felek, git de bak, o simayı!
-Kederli kederli bakıyor şimdi bülbül evladım! -Ne zalim hastalıkmış: Bir çocukla uğraşıyor... -O olmasaydı da ben keşke hasta olsaydım. -Şikâyet olmasın ama tahammülüm bitti... Günaha girmedeyim durmuşum da bak şimdi! Ne manzaraydı ki bir kuş kadar uçan o melek Dururdu hareketsiz, kol kanat kımıldamıyor! Gözünde bakışın ışığı titriyor, hemen sönecek... Dudakta konuşma donmuş; kulak söz anlamıyor! Toprak rengine girmiş gümüşten alnı; Ölüm acılığı duydum, öpünce dudaklarını!
Kadın kılığına girmiş gibi durur şaşkın; Yanında komşu kadınlar coşup ağlamaya hazır, Gerçi ortada korkunç bir sessizlik görünmekteyse de. Girince ben odadan hepsi kalktılar ayağa, Kızıyla annesi mıhlıydılar fakat yatağa!
Bırak şu hastayı artık biraz da kendisine. Ne çâre, kaderin hükmü sonunda gerçekleşir, Cenaze şekline girmekte böyle fayda ne? Senin bu yaptığın Allah'a karşı isyandır; Asıl felakete sabreyleyenler insandır...
Devam edip gidiyordum ben hükümlerime... Ne oldu, hastaya bir şey mi oldu, anlamadım... O şaşkınlık içinde duran kızdan büyük bir şiddetle, Şu feryat koptu ki hâlâ inleyişi hatırımda: "Ne taş yüreklisiniz... Ah gitti evlâdım!... |