Tefsiri Kebir Tefsir-i Kebir Tefsir-i Kebir/Mukatil bin Süleyman ve Muhyiddin-i Arabi'nin Tefsiri Kebiri Kur'ana başlama duası [[]][[]][[]][[]][[]] |
---|
Tefsîr-i Kebîr Günümüze kadar ulaşmış ilk tam Kur'an-ı Kerim tefsiri. İmam Şafii Mukâtil b. Süleyman'ın tefsiri ile ilgili olarak şöyle demiştir: İnsanlar tefsirde Mukâtil'e muhtaçtırlar.
Büyük müfessirlerden Mukâtil b. Süleyman'ın Tefsir-i Kebir'i, bize eksiksiz ulaşmış ilk Kur'ân tefsiridir. Bu eserin en önemli özelliği, günümüze kadar ulaşmış en eski ve eksiksiz, yani Kur'an-ı baştan sona açıklayan bir tefsir olmasıdır. İmam Şafii'den tutun İbn Kayyim el-Cevziyye'ye varıncaya kadar ondan yeri geldikçe nakil yapmamış, açıklamalarına göndermelerde bulunmamış bir müfessir ve ilim adamı yok gibidir.
Kur’ân’ı tam olarak tefsir eden ilk kimse, Mukâtil b. Süleyman’dır. Onun kimi çağdaşlarının Kur’ân-ı Kerîm’i tanı olarak tefsir etmiş olma ihtimali olmakla birlikte bunlar bize ulaşmamıştır. Buna göre Mukâtil’in Tefsiri, bize ulaşan Kur’ân-ı Kerîm’in eksiksiz en eski tefsiridir. İlk olarak tefsir tedvin eden kimseden maksat ise, tefsire dair ilk yazan ve bu hususta ilk te’lif yapan kimsedir.
Mukâtil’in Tefsiri’nin ayırdedici özelliği kolaylık ve basitliktir. Bunun yanında âyetlerin anlamlarını ve Kur’ân’daki müteşâbihler ile Sünnet’te onunla alakalı olanları da tam anlamıyla kuşatır. O adeta sehl-i mümteni üslublu bir tefsirdir.
Akl ile naklin içice olması Mukâtil’in Tefsirinde açıkça görülen bir husustur. Onun “el-Eşbâh ve’n-Nezâir fi’l-Our’âni’l'Kerîm” (Kur’an Terimleri Sözlüğü) isimli kitabı ile “Tefsiru Hamsi Mieti Ayetin mine’l-Qur’âni ve bihâ Ahkâmun Fıkhıyye” (Ahkam Ayetleri Tefsiri) adlı kitabında da akl ile naklin içice olduğu açıkça görülmektedir. Aydınlık bir aklın etkisi bu Tefsirin köşesinde-bucağında net bir şekilde görülmektedir. Mukâtil’in sahip olduğu zekâ ve Yüce Allah’ın kitabını tefsir edecek kimse için gerekli olan her hususa dair geniş bilgisi bu konuda Mukâtil’e oldukça yardımcı olmuştur.
O, Arab dili, bu dilin kelimeleri, kelimelerin terkibleri, kelime ve terkiblerin delâletleri, bunun evrimi, müşterek ve müteradif lafızlar, meânî, beyan ve bedîi konusunda geniş bir bilgiye sahibti. Aynı şekilde o icmali-1ebyîni, umumu-hususu, mutla-kı-mukayyedi, emrin-nehyin delâleti… gibi hususları bilmesinin yanısıra, akaidi, ilahiyatı, nübüvvâtı [nübüvvetle ilgili meseleleri] ve hükümlerini, çeşitli kıraatleri, tecvidi, nahvi ve eski şiiri de biliyordu.
Özetle Mukâtil, müfessirin gerek duyacağı bütün ilimleri eksiksiz bilmekteydi. O bütün bunları Tefsirinde verimli bir şekilde kullanabilmiştir. Mukâtil, pekçok ilim ve bilgiyi kuşatan bir kişi olmakla birlikte, Tefsirinde bariz hatalar da yapmıştır. Bu hatalar ise, rivayetlerin senedini hazfetmek, tedlîs yapmak, Yahudi ve Hristiyanların malumatlarının [İsrâîİiyâtı] Kur’ân tefsirine aktarmaktır. Bunlar, Mukâtil’in konumunu düşüren ve değerini azaltan büyük kusurlardır. Bu kusurlarına rağmen Mukâtil, dehası ile yüce ve üstün anlamları idrak ederek, Kur’ân’ı basit bir şekilde tefsir etmektedir. Bu sebeble onun Tefsiri, büyük bir beğeni kazanmış, ileri gelen imamların övgülerine mazhar olmuştur.
İmam Şafii’nin, şu şehâdeti çok değerli ve muteber bir şehâdettir: Tefsir öğrenmek isteyen Mu-kâtil’e muhtaçtır.
Ahmed b. Hanbel’in de şöyle dediği rivayet edilmiştir: Mukâtil, Kur’ân’ı bilen biri idi.
Ebû Hanîfe.’nin oğlu Hammad’m da şöyle dediği nakledilmiştir: Mukâtil; tefsir ilmini, el-Kelbî’den daha iyi bilir.
İbrahim el-Harbî’den gelen rivayete göre şöyle demiştir: İnsanları, Mukâtil’i tenkide iten şey kıskançlıktır.
Abdullah b. el-Mübârek, Mukâtil b. Süleyman’ın Tef-siri’ni tetkik ettikten sonra şunları söylemiştir: Eğer o sika olsaydı, onun Tefsiri ne kadar güzeldi! Eğer rivayetlerinin senedi bulunsaydı, buradaki ilim ne kadar büyüktü!
Mukâtil b. Hayyan’a -ki o sika’dır- “Sen mi daha bilgilisin, yoksa Mukâtil b. Süleyman mı?” diye sorulunca, şöyle cevab vermiştir: :
Ben insanlar arasında Mukâtü’in bilgisini, ancak diğer denizler arasındaki yeşil denize benzetebiliyorum.
Mukâtil B. Süleyman’ın Hayatı[]
Hicri ikinci asrın ortalarında şöhret kazanmış olan Ebu’l-Hasan Mukâtil b. Süleyman el-Ezdi el-Horasani el Belhi meşhur müfessirlerden biridir. Belh’de doğmuş, Merv, Bağdat ve Basra’da ilim tahsil etmiş ve oralarda tedriste bulunmuştur. Basra’da H.150/ M. 767 senesinde vefat etmiştir. Bazıları onu babasının lakabından dolayı Mukâtil b. Cevaldüz veya Davaldûz ismiyle zikrederler.
Mukâtil’in doğup yetiştiği Belh’in, çeşitli dinlerin kaynaştığı bir şehirdi. Orada Zerdüştler, Budistler, Maniheistler ve Hıristiyanlar vardı. Bu dinler Arap fütuhatı zamanına kadar –üstünlük her ne kadar Hindu ve Budistlerde ise de- komşu olarak yaşadılar.
Mukâtil, doğup yetiştiği Belh’ten Merv’e geçti. Horasan’da belli bir konuma sahip oldu. O kadar ki, Horasan emirleri ile onlara karşı ayaklananlar arasında barış görüşmelerinde aracılık yapıyordu. Mukâtil daha sonra Irak’a geçmiş, Basra’da konaklamış, Bağdat’a gitmiş, orada Hadis rivayet etmiş, sonra Basra’ya tekrar geri dönerek hicri 150 yılında vefat etmiştir.
Mukâtil, hayatının önemli bir bölümünü Irak’ın ikinci önemli kenti olan Basra’da geçirdi. Irak’ta çeşitli dinler, mezhepler ve görüşler bulunmaktaydı. Eski dinlerin bir yatağı idi. Süryaniler orada yayılmış ve İslam’dan önce okullarını tesis etmişlerdi. Bu okullarda Yunan felsefesini, Fars hikmetini okutuyorlardı. Irak’ta İslam’dan önce akide konularında birbirleriyle mücadele eden Hıristiyan mezhepleri vardı. İslam’dan sonra da Irak çeşitli türlerin bir karışımı olmaya devam etti. Orada pek çok fitne ve çalkantılar zuhûr etmişti. Siyasi ve akidevi bakımdan birbirleriyle çatışman görüşler vardı. Şia oradaydı, -kırsal kesimlerinde- Hariciler vardı, Mutezile oradaydı. Yine Irak’ta tabiinin müctehidleri vardı. Sahabilerin ilmini taşımaları; dini ilimleri çok iyi bilmeleri sebebiyle onlara rağbet ediliyordu. Kısacası Irak’ta birbiriyle çatışan görüşler, mezhepler ve inançlar yaygındı. Mukâtil bin Süleyman İmam Ebu Hanife’nin çağdaşıydı.
Mukâtil B. Süleyman’ın eserleri:[]
1. et-Tefsiru’l-Kebîr;
2. Nevâdiru’t-Tefsir;
3. en-Nâsih ve’l-Mensûh;
4. er-Reddu ale’l-Kaderiyye;
5. el-Vücûh fel-Eşbâh ve’n-Nezâir fi’l-Qur’âni’l-Ke-rîm; Bu eser “Kur’an Terimleri Sözlüğü” adıyla İşaret Yayınları tarafından Türkçe olarak yayımlanmıştır.
6. Tefsiru Hamsi Mieti Ayetin mine’l-Qur’âni’l'Kerîm; İşaret yayınları tarafından “Ahkam Ayetleri Tefsiri” adıyla Türkçe’ye kazandırılmıştır.
8. el-Âyâtu’l-Müteşâbihât.
Kitap: Tefsîr-i Kebîr
Yazarı: Mukâtil B. Süleyman
Mütercim: M. Beşir Eryarsoy
Yayınevi: İşaret Yayınları
Basım tarihi: 2006
Tefsîr-i Kebîr 4 cilt olarak Türkçe'ye kazandırılmıştır.
Cilt: 1 / 600 Sayfa Cilt: 2 / 548 Sayfa Cilt: 3 / 648 Sayfa Cilt: 4 / 480 Sayfa